Bireyin yüzü, her dönemin kendi koşulları içinde biçimlenmiştir. Yüzün tasviri olarak portrenin büstler özelindeki dönüşümleri, insanlığın geçmişten bugüne kendisine bakışını, aynı zamanda dünya algısını gösteren bir tarihin izleridir. Geçmişten günümüze dönüşerek varlığını sürdüren toplumsal değerler, bireyin dünyaya ve kendine bakışını dolayısıyla yüzünü biçimlendirmiş, büstlerin biçim ve anlamları bu değerlere göre şekillenmiştir. Eski kültürlerdeki değer sisteminin din temelli bir yapıda olması, büstlerin de dinsel değerlere hizmet etmesini sağlamıştır. Aydınlanma Hareketi ve Fransız İhtilali gibi gelişmeler aklın ve bireyselliğin ön plana çıkmasını sağlamış, Sanayi Devriminin ardından başlayan modernizm süreciyle toplum, yeni yaşayış karşısında yeni değerlere ihtiyaç duymuştur. Modernizm süreciyle girilen bu yeni yaşayış biçimi, sanayileşme, kentleşme, seri üretim sistemleri, bilimsel keşifler, savaşlar ve göçleri beraberinde getirmiştir. Değişen yaşamsal koşullar, bireylerde kendi ürününe dahi yabancılaşma, kültür çatışmaları, yalnızlaşma ve derin bir huzursuzluk gibi sonuçlar doğurmuştur. Saf aklın gölgesinde oluşturulan değerlerin savaşlarla sonuçlanması toplumda büyük hayal kırıklığı yaratmış ve aklın dogmalarından sıyrılabilme yoluna gidilmiştir. Döneme etki eden huzursuzluk ve yeni değerlere duyulan ihtiyaç, dönem sanatçılarını daha içsel arayışlara, sorgulamalara itmiş, sanatın ve sanat eserinin ne olması, nasıl olması gerektiğine dair yeni cevaplar bulmaya yönlendirmiştir. Fotoğraf ve primitif sanat eserlerine erişim de sanatsal arayışlara yön vermiş, sanatçıların gerçeklik algısının dönüşümüne, görünür gerçekliğin ardındakine yönelmesine neden olmuştur. Doğaçlama çalışma disiplini yükselişe geçmesiyle üretim sürecinin de sanat eseri kadar önem kazanması saf sanat algısına yol açmış, sanat bir araç olmaktansa amaç olma konumuna erişmiştir. Bu durum heykel sanatının da özerkleşmesini sağlamış, heykeli anıtsal işlevlerinden arındırmıştır. Tüm bu gelişmelerin sonucu olarak modernizm döneminde, her bir sanatçının kendi içsel arayışının ve gerçeklik algısının ürünü olan, biçimsel olarak daha özgür, yapıldıkları kişiyi temsil zorunluluğu taşımayan, yeni malzemeler ve tekniklerin keşfini barındıran büstler üretilmiştir. The face of the individual has been shaped by the conditions of every era. The transformation of the portraiture in busts, as a presentation of the face, reveals the signs of how historically humanity saw itself and how it understood the world around it. Community values that survive the passage of time shaped the world and the face of the individual while the shape and the meaning of the bust changed accordingly. The fact that the values of old civilizations were based on religions, caused the busts to serve these religions. Developments such as the Enlightenment movement and the French Revolution brought intellect and individualism to the main stage. As the process of modernization started, following the Industrial Revolution, the society needed a new set of values in the face of a new life. These new and modern living conditions brought industrialization, urbanization, mass manufacturing systems, scientific discoveries, wars, and migrations. Changing living conditions isolated the individual and even alienated the individual from his or her own product. Scientific discoveries led to the questioning of reality while wars led to a deep uneasiness in the society. As the values created by pure intellect led to wars, the society was disappointed in science and decided to save itself from the dogmas of pure intellect. The uneasiness that affected the era and the need for new values pushed the artists of the time to new pursuits, new questionings and led them to find new answers to the questions on what art and the art piece should be. The discovery of photography and the access to the primitive art pieces of the past also influenced the artistic search. This led to a change in the artist's perception of reality and encouraged the artists to look beyond the visible and see the reality behind. As a result of these developments, busts were freed from their traditional purpose of representing the model they were based on and transformed them into a product of a reality that the sculptors created in their own world. As the process of creation became as important as the art piece, an understanding of pure art emerged where art became the purpose instead of a tool. This revolution helped the art of sculpting become more autonomous as well. Also, in this era, the discipline of improvisation became popular and with the influence of developing technology, new materials and new techniques became part of the process of making sculptures and by extension busts. In the era of modernism, as a result of all these developments, busts with unrestricted forms which refer only to themselves, were created. 112