5 results on '"EGE, Bilal"'
Search Results
2. Mandibular odontojenik keratokistin kişiye özel çıkarılabilir bir aparey yardımıyla dekompresyon tedavisi: Vaka sunumu ve literatür derlemesi
- Author
-
EGE, Bilal, ÇALIŞIR, Metin, and Başka Kurum
- Subjects
decompression ,Diş Hekimliği ,odontogenic keratocyst ,stomatognathic system ,Customized removable device ,Kişisel çıkarılabilir aparey,dekompresyon tedavisi,keratokistik odontojenik tümör ,Customized removable aparey,decompression treatment,keratocystic odontogenic tumor ,odontojenik keratokist ,Dental ,Kişisel çıkarılabilir aparey ,dekompresyon - Abstract
Keratokistik odontojenik tümör (KCOT) odontojenik orijinlinadir görülen iyi huylu intraosseöz bir tümör olup agresif davranışı ve çevre dokularainfiltratif özelliğine sahiptir. Spesifik histopatolojik özellikler gösterirlerve yüksek bir nüks oranına sahiptirler. Bu sunumda 17 yaşında bayan hastada sağmandibula ramus bölgesinde gömülü yirmi yaş dişiyle ilişkili, geniş boyutlukeratokistik odontojenik tümör vakası ve dekompresyon tedavisini sunulmaktadır.Dekompresyon, boşluğun kapanmasını önlemek için kişiselleştirilmişçıkarılabilir alet yardımı ile uygulanmıştır. Hastanın 3. ve 6. ay kontrol radyografilerindekalsifikasyon odaklarının görülmeye başlandığı ve lezyonun hacminin küçülmesi sonucugömülü dişin sürmeye devam ettiği görüldü. 18 ay sonrasında ise alınantomografide bölgenin tamamında normal kontrast bir görüntü mevcuttu ve ağıziçinde iyileşme sorunsuzdu. AnahtarKelimeler: Kişisel çıkarılabilir aparey, dekompresyon tedavisi,keratokistik odontojenik tümör, Keratocysticodontogenic tumor (KCOT) is a rare, bening intraosseous tumor of odontogenicorigin with a potential of aggressive and infiltrative behavior. It showsspecific histopathological features, and has a high recurrence rate. In this report,we present a case of 17 year old female patient with large-sized KCOT associatedwith impacted third molar in the mandibular ramus region and its decompressiontreatment. Decompression was applied by a customized removable appliance toprevent the closing of the cyst cavity. On the 3rd and 6th months of thecontrol radiography, it was seen that the calcification foci began to be seenand erupting the impacted teeth as a result of shrinkage of the lesion volume. After18 months, there was a normal contrast image on the tomography and theintraoral healing was uneventfully.Keywords: Customizedremovable aparey, decompressiontreatment, keratocystic odontogenic tumor.
- Published
- 2018
3. The incidence of dental anomalies in southeastern of Turkey
- Author
-
KOPARAL, Mahmut, ÜNSAL, Haluk Yener, TÜRKER ALAN, Hilal, YALÇIN, Mustafa, EGE, Bilal, and GÜLSÜN, Belgin
- Subjects
Diş Hekimliği ,Dental anomali,gömülü diş,ektopi,sürnümerer ,Dental anomaly,impacted,ectopic,supernumerary ,Dental - Abstract
Amaç: Bu çalışmanınamacı, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yaşayan bireylerde dental anomalileringörülme sıklığının ve cinsiyetler arasındaki dental anomali görülmeyatkınlıkların değerlendirilmesidir.Gereç ve Yöntemler: Çalışma AdıyamanÜniversitesi Dişhekimliği Fakültesi’ne ve Adıyaman Ağız ve Diş SağlığıMerkezi’ne çeşitli nedenlerle müracat etmiş 4256 hastaya ait panoramikradyografi görüntüleri üzerinde retrospektif olarak tasarlandı. Hastalara aitpanoramik radyografi görüntüleri dental anomalilerin tespit edilmesi amacıyla 2araştırmacı tarafından değerlendirildi. Çalışmada hastaların panoramik radyografi görüntüleri üzerinde tespitedilen, alt keser diş eksikliği, sürnümerer diş, ektopi, gömülü kalma,mikrodonti, taurodontism ve dilaserasyon olmak üzere 7 tip dental anomalicinsiyetler arası dağılımına göre istatistiksel olarak analiz edilmiştir.Bulgular: En sık görülenanomali %4,2 oranıyla gömülü kalma olarak tespit edildi. Taurodontizm % 0,02lik oranla en az görülen anomali olarak tespit edildi. Gömülü diş görülmesıklığı erkek bireylerde, kadınlara kıyasla istatistiksel olarak anlamlıderecede daha fazla bulunmuştur. Ektopik diş görülme oranı, erkeklerdekadınlara nazaran istatistiksel olarak anlamı derecede fazla bulunmuştur.Kadınlarda alt keser diş eksikliği görülme oranı, erkeklere göre istatistikselolarak anlamlı derecede fazla bulunmuştur.Sonuçlar: GüneydoğuAnadolu Bölgesinde yaşayan bireylerde gömülü kalma, en sık rastlanılan anomaliolarak karşımıza çıkmaktadır. Alt keser diş eksikliği kadınlarda daha fazlagörülürken, gömülü diş ve ektopiye erkeklerde daha sık rastlanılmıştır. Bununyanında, sürnümerer diş, dilaserasyon, taurodontizm ve mikrodonti gibianomalilerin görülme sıklığı bakımından cinsiyetler arasında farklılık tespitedilmemiştir. Taurodontizm en az rastlanılan anomali olarak tespit edilmiştir.Anahtar Kelimeler: Dental anomali, gömülüdiş, ektopi, sürnümerer, alt keser, Background: The aim of this study is to evaluate theincidence of dental anomalies and tendency to dental anomalies among the sexesliving in southeastern of Turkey.Methods: Thisretrospective study was designed on panoramic radiographs of 4256 patients thatapplied to Adıyaman University Faculty of Dentistry and Adıyaman Oral andDental Health Center. Panoramic radiographs of patients were evaluated by twoinvestigators to determine dental anomalies. In the study, seven types ofdental anomalies were analyzed statistically on the panoramic radiographyimages of the patients, including lack of lower incisor, supernumerary tooth,ectopia, impaction, microdontia, taurodontism and dilaseration.Results: The most commonanomaly was found to be impaction with a incidence of 4.2%. Taurodontism wasfound to be a least common anomaly with a incidence of 0.02%. The incidence ofimpaction was found to be significantly higher in male subjects compared to female.The incidence of ectopic teeth was significantly higher in males than infemales. The incidence of lack of lower incisors was found to be significantlyhigher in females than males.Conclusions: Impaction is themost frequently encountered anomaly in the individuals living in thesoutheastern of Turkey. Lack of lower incisor was more frequent in females,while impaction and ectopic tooth were more common in males. In addition, thereis no statistically difference between the genders in terms of the frequency ofanomalies such as supernumerary tooth, dilaseration, taurodontism andmicrodontia. Taurodontism was determined as the least common anomaly.Keywords: Dental anomaly, impacted, ectopic,supernumerary, lower incisor
- Published
- 2017
4. Üzüm çekirdeği ekstresi (Vitis vinifera) ve düşük doz lazer tedavisinin (DDLT) kırık iyileşmesi üzerine olan etkilerinin histomorfometrik olarak incelenmesi
- Author
-
Ege, Bilal, Kahraman, Sevil, and Ağız, Diş, Çene Hastalıkları ve Cerrahisi Anabilim Dalı
- Subjects
Plant extract ,Diş Hekimliği ,Laser therapy ,Oxidative stress ,Dentistry ,Free radicals ,Diode laser ,Grape seeds ,Mandibular fractures - Abstract
Bu çalışmanın amacı üzüm çekirdeği ekstresi (ÜÇE) takviyesi ve düşük doz lazer tedavisi (DDLT)'nin deneysel mandibula kırıklarında kırık iyileşmesi, oksidan ve antioksidan sistem üzerine olan etkilerini araştırmaktır. Çalışmamızda 48 adet yetişkin erkek Wistar Albino rat kullanılmıştır. Tüm deneklerin sağ mandibulalarında molar dişler arasından geçen dikey bir kırık hattı oluşturulmuş ve kırık dört delikli bir mikroplak ve dört mikrovida yardımıyla internal olarak fikse edilmiştir. Denekler her biri 12 hayvan içerecek şekilde rastgele önce 4 ana gruba (Kontrol, ÜÇE, DDLT, ÜÇE+DDLT), sonrasında bu gruplar kendi içerisinde 7. ve 21. günler olmak üzere iki alt gruba ayrılmıştır. Toplamda 8 (n=6) grup oluşturulmuştur. ÜÇE deneklere sakrifiye edilecekleri güne kadar 300 mg/kg/gün olacak şekilde verilmiştir. DDLT uygulaması ise 7. gün gruplarında 7 gün; 21. gün gruplarında ise 14 gün süreyle 48 saat aralıklarla kırık hattı boyunca 2 farklı noktaya 23 J/cm2 dozda uygulanmıştır. Biyokimyasal incelemeler sonucu gruplarda gerek 7. gün gerekse 21. günde sadece TAS değerleri açısından istatistiksel anlamlı bir farklılık olduğu bulunmuştur. Histolojik incelemeler sonucunda mandibular kırık iyileşmesinin ÜÇE+DDLT ve ÜÇE gruplarında Kontrol grubuna göre anlamlı bir şekilde daha iyi olduğu bulunmuştur. Tek başına DDLT grubu ise iyileşme için yeterli etkiyi gösterememiş, ancak ÜÇE+DDLT kombine uygulandığında kemikleşmenin en yüksek seviyede olduğu saptanmıştır.Anahtar kelimeler: DüĢük doz lazer tedavisi, Kırık iyileĢmesi, Oksidatif stres, Serbest Radikaller, Üzüm çekirdeği ekstresi. The aim of this study was to research the effect of Grape Seed Extract (GSE) and Low Laser Level Therapy (LLLT) on the healing of experimentally fractured mandible and their effect on the oxidant and antioxidant system. Our study included 48 adult male Wistar Albino rats. A vertical fracture line were performed in right mandibule passed between the molar teeth of all experimental animals, then the fracture line were fixed internally with four-holed microplate and four micro screw. Subjects were divided randomly to four groups (Control, GSE, LLLT, GSE+LLLT) so that each group included 12 animals, then each group were subdivided to two groups according to the 7th and 21st day of the experiment and thus 8 (n=6) groups were formed. GSE was given to the subjects as 300 mg/kg/day until the day they were sacrificed. LLLT was applied to the 7th day groups for 7 days and to the 21st day for 14 days with 48 hour intervals on 2 different points along the fracture line at a dose of 23 J/cm2. According to the biochemical investigations made in both 7.th and 21st day, only TAS values were found to be statistically significant difference. The histological examinations showed that the fracture healing in GSE+LLLT and GSE groups were found to be significantly better than the control group. Only the LLLT group was not able to show sufficient efficacy for healing, however when it used combined with the GSE, the highest level of ossification was detected.Keywords: Low-level Laser therapy, Fracture healing, Oxidative stress, Free radicals, Grape seed extract 145
- Published
- 2014
5. The Comparison of The Effects of Submucosal Tramadol and Dexamethasone on Postoperative Pain, Edema and Trismus After Impacted Third Molar Surgery
- Author
-
Geyik, Abdüssamed, Ege, Bilal, and Ağız Diş ve Çene Cerrahisi Anabilim Dalı
- Subjects
Molar-third ,Diş Hekimliği ,Dentistry ,Pain-postoperative - Abstract
Amaç: Diş hekimliği pratiğinde henüz kullanımları yeni olan tramadol ve deksametazonun yirmi yaş diş cerrahisinde preoperatif ve postoperatif kullanımının cerrahi sonrasında görülen komplikasyonlara yönelik etkilerini karşılaştırmayı amaçladık. Böylece iki ilaç açısından en etkili ilaç ve uygulama şekli ortaya konularak literatüre doğrudan katkı sağlanması beklenmektedir.Materyal-Metod: Çalışmamız çift taraflı, randominize, kontrollü, çift kör dizaynda tasarlanmış olup; simetrik gömülü mandibular 3. molar dişleri bulunan toplam 60 hasta dahil edildi. Tüm hastalar her grupta 15 hasta olacak şekilde sırasıyla preoperatif tramadol, preoperatif dekort, postoperatif tramadol ve postoperatif dekort olmak üzere 4 deney grubuna ayrıldı. Grupların tamamında ise hastaların simetrik tarafı kontrol grubunu oluşturdu. Preoperatif işlem gruplarında hastalara işlemden 30 dakika önce sırasıyla submukozal olarak 100 mg/2 ml tramadol ve 8 mg/2 ml deksametazon uygulandı. Postoperatif işlem gruplarında ise sırasıyla hastalara işlemden 30 dakika sonra submukozal olarak 100 mg/2 ml tramadol ve 8 mg/2 ml deksametazon uygulandı. Hastaların işlemden sonraki ağrı düzeyi (postoperatif ilk 12 saat her saat başı, 1., 2. ve 3. gün), ödem, trismus, alveolit, kanama ve enfeksiyon (postoperatif 1., 2. ve 7. günde) ile postoperatif 2. ve 7. günlerdeki yaşam kalitesi özel anket ve skalalar yardımıyla ölçüldü.Bulgular: Postoptramadol grubu hariç tüm gruplarda kontrol grubuna göre ağrı değerlerinde anlamlı şekilde azalma görülürken; en düşük düzeyde ağrının ise preopdekort grubunda olduğu görüldü. Postoperatif ödem bakımından preoptramadol, preopdekort ve postopdekort gruplarında kontrol gruplarına kıyasla 1. ve 2. günlerde anlamlı şekilde daha az miktarda ödem oluştuğu görüldü. Dört deney grubu içerisinde ise en az ödem preopdekort grubunda ölçüldü. İncelenen tüm günlerde ağız açıklığı miktarının postopdekort grubunda daha fazla düzeyde elde edildiği görülürken; çiğneme etkinliğinin anlamlı şekilde en iyi düzeyde postoptramadol grubunda elde edildiği görüldü. Ayrıca preopdekort kullanılan hastalarda kontrol grubuna göre belirgin şekilde daha az alveolit oluştuğu ve yara iyileşmesinin daha iyi olduğu görüldü. 4 deney grubunda kanama bakımından ise gruplar arasında anlamlı bir farklılık görülmezken; hastaların kontrol gruplarına kıyasla tüm deney gruplarında anlamlı şekilde daha iyi düzeyde memnuniyet derecesine sahip oldukları ölçüldü.Sonuç: Kontrol gruplarına göre tüm gruplarda hastaların yaşam kalitesi ve memnuniyet dereceleri artmıştır, ancak tüm parametreler birlikte değerlendirildiğinde preopdekort grubu en başarılı grup olarak bulunmuştur. Elde edilen sonuçların, maksilofasiyal bölgede yapılacak olan cerrahi operasyonlar sonrası ve tedavi amaçlı olarak oluşan komplikasyonların giderilmesinde literatüre ve meslektaşlarımıza olumlu katkı sunacağını düşünmekteyiz. Aim: We aimed to compare the effects of tramadol and dexamethasone, which are new to use in dental practice, for the complications seen after surgery in twenty-year dental surgery. Thus, it is expected to contribute directly to the literature by revealing the most effective drug and application form for two drugs.Material and method: Our study is designed in double-sided, randomized, controlled, double-blind design; A total of 60 patients with symmetrical embedded mandibular 3rd molar teeth were included. All patients were divided into 4 experimental groups, namely preoperative tramadol, preoperative decort, postoperative tramadol and postoperative decort, respectively, with 15 patients in each group. In all groups, the symmetrical side of the patients formed the control group. In the preoperative treatment groups, patients were administered 100 mg / 2 ml tramadol and 8 mg / 2 ml dexamethasone submucosally 30 minutes before the procedure, respectively. In the postoperative treatment groups, 100 mg / 2 ml tramadol and 8 mg / 2 ml dexamethasone were administered to the patients, 30 minutes after the procedure, submucosally. Pain level of the patients after the procedure (first 12 hours postoperatively every hour, 1st, 2nd and 3rd day), edema, trismus, alveolitis, bleeding and infection (on postoperative 1st, 2nd and 7th day) and postoperative 2. Quality of life at 7th and 7th days was measured with the help of special questionnaires and scales.Results: In all groups except postoptramadol group, there was a significant decrease in pain values compared to the control group; the lowest level of pain was observed in the preopdecort group. In terms of postoperative edema, it was observed that preoptramadol, preopdecort and postopdecort groups had significantly less edema on the 1st and 2nd days compared to the control groups. Among the four experimental groups, the least edema was measured in the preopdecort group. While it was observed that the amount of mouth opening was higher in the postopdecort group in all the days examined; it was seen that the chewing efficacy was obtained at the best level in the postoptramadol group. In addition, it was observed that patients with preopdecort had significantly less alveolitis and wound healing than the control group. There was no significant difference between the groups in terms of bleeding in 4 experimental groups; It was measured that the patients had a significantly better degree of satisfaction in all experimental groups compared to the control groups.Conclusion: The quality of life and satisfaction levels of patients increased in all groups compared to the control groups, but when all parameters were evaluated together, the preopdecort group was found to be the most successful group. We think that the results obtained will positively contribute to the literature and our colleagues in eliminating the complications that occur after the surgical operations in the maxillofacial region and for treatment purposes.
- Published
- 2020
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.