Yapmış olduğumuz bu tez çalışmasında M.S. 552-840 yılları arasında yaklaşık üçyüz sene devam eden Kök Türk ve Uygur Devletleri dönemindeki Moğol asıllı halkların menşei ve tarihini inceledik. Ayrıca Juan-juan Devleti'nin çöküşü ve halkının dağılışı ile birlikte daha sonraki Moğolların bulunduğu bölgeleri, siyasi ve sosyal hayatları, ekonomik, kültürel durumlarını belirlemeye çaba gösterdik.Sonraki Moğol kabilelerinden Kıtan, Hi (Tatabı), Tu-yü-hunların, Tung-hu ve Hsien-pi neslinden geldiklerini kesindir. Tarihteki Shi-wei kabilelerinin çoğu ise Moğol asıllı, yani Tung-hu ve Liao Hsi Hsien-pi soyundandır. Bazı küçük kabile ve boylar da Tunguz ve Ting-ling (T'ie-le) neslinden gelmektedir. Bunun yanısıra bilindiği gibi, Tatarların etnik menşei meselesi hâlâ ilim dünyasında tartışılmaktadır. Orkun Kitabeleri'nde Tatarlar karşımıza Otuz Tatar ve Tokuz Tatar biçimlerinde çıkar. Buna bağlı olarak çalışmada biz, Tatar adının Juan-juan hükümdarı Datan'ın isminden geldiğini vurgulamak ve onlarında Juan-juanlar gibi eski Moğolca konuşan Tung-huların soyundan olduklarını ortaya koymaya gayret ettik.Kök Türkler, Merkezi Asya'ya hakim olan bir devlet kurduktan sonra bütün Moğol asıllı halklar tamamen onların idaresi altına girdiler. Kök Türk Kaganlığı'ndaki hükümdar değişikliği ve iç kavga gibi zayıflamalar, Kıtan ve Hi (Tatabı) kabileleri başta olmak üzere Moğol halklar için bağımsızlık kazanma fırsatları veriyordu. Onlar da bunu kaçırmayarak kullanıyorlardı. Fakat Kök Türkler böyle başkaldırmalarına, ihanetlerine ve Çin ile işbirliklerine rağmen, onları kontrol altında tutmayı başardılar. Bu dönemlerde Moğol kabileleri Kök Türklere hem düşman, hem de müttefik idiler. Bu çağda bazı kabileler tarihi önemlerini tamamen yitirdiler, ancak sosyal ve diğer kültürel alanlarda Türklerle birlikte yaşadıklarını zamanlar onların yükselmesine de yaradı. Bununla birlikte Kök Türk ve Tibet saldırıları ile Çin geleneksel politikası, onlara devletlerini kurtarma şansı vermedi. Kök Türk çağındaki Tatarlara ait bilgilere sadece Orkun Kitabelerinde rastlamaktayız. Tatarlar muhtemelen VI. yüzyılda Otuz, VIIl. yüzyılda da Tokuz Tatar oldular.Ötüken'de Kök Türklerden sonra iktidara çıkan Uygur devrinde Moğol asıllı halklar genelde onların bir parçası olarak yaşadılar. Kıtan, Hi (Tatabı), Shi-wei ve Türk ve Moğol Tatarlar Uygurlara uzun zaman hizmet ettiler. Bu dönemin özelliği olarak Moğol asıllı halkların Uygurlarla fazla savaşmadıkları anlaşılıyor. Uygur Kitabeleri'nde Kıtan ve Hi (Tatabı) adı hiç zikredilmiyor. Ayrıca bu devirde T'ang İmparatorluğu'na hizmet eden birkaç Kıtan ve Hi (Tatabı) beyi de vardır. Onlar genellikle askeri vali olarak görev yaptılar. Ama bu dönem Tu-yü-hunlar için etnik olarak bir erime devresidir. Ayrıca onlara ait bilgiler de pek azdır. Bilindiği gibi, bu sırada Tu-yü-hunlar iç ve dış olarak iki ayrı biçimde yaşıyorlardı. İç Tu-yü-hunlar Çinlilerin sınırları dahilinde onlara bağlı olarak, dış Tu-yü-hunlar ise eski ana yurtlarında, Tibetlilerin içinde kendi özelliklerini muhafaza ederek oturuyorlardı.Uygur dönemindeki Tu-yü-hunların tarihine bakınca, onların bu çağlarda askeri sayılarının artmadığını ve bağımsız siyasî faaliyetler de yapamadıklarını görüyoruz. 8-9. asırlardan sonra Tu-yü-hunların Tibet ve Çinliler arasında bir süre yaşadıktan sonra asimilasyona uğradıkları anlaşılır.Uygurca yazılı kitabelerde Tatar adı karşımıza, Tokuz Tatar şeklinde çıkar. Bu Kök Türk dönemindeki Otuz Tatarın Tokuz Tatar olarak değiştiğine işarettir. Uygur hakimiyeti sırasında, Tatarlar onların egemenliği altında adeta yardımcı kuvvetlerdi. Uygurlar da Tokuz Tatarları kendi milletinden saymıştır. Tay Bilge Tutuk ve Moyun Çor kardeşler arasında mücadele çıktığında, Tatarlar Tay Bilge Tutuk'un yanında yer alarak Moyun Çor ile bir kaç defa savaştılar. Nihayet harpler neticesinde, Tatarlar Moyun Çor'u Kagan olarak kabul etti. Bu hadiseden sonra Ötüken'deki Uygur Devletinin yıkılışına kadar Tatarların tarihi hakkında bir belgeye sahip değiliz.Kök Türk ve Uygur dönemlerinde Moğol asıllı halklar Köke Nor, Güney Sibirya, Kuzeybatı Mançurya, Doğu Moğolistan gibi ormanlık ve bozkırdan oluşan bölgelerde yaşıyordu. Tu-yü-hunlar dışında hep birbirleriyle sınırdaşlardı. Onları yaşayış tarzlarına ve ekonomik durumlarına göre; ormanda yaşayan avcılar, bozkırlarda göç eden çobanlar ve yarı göçebe halklar diye üç zümreye böldük.Bununla birlikte Moğolların sosyo-ekonomik hayatlarının temeli hayvancılığa dayanır. Önemli ölçüde avcılık ve kısmen de tarım söz konusudur. Bu dönemlerdeki Moğol asıllı halkların siyasî ve sosyal teşkilatına dair ayrıntılı bilgi çok azdır. O sırada onlar arasında sivil ve askeri yönetim iç içeydi. Yani ?halk? ile ?ordu? düzeni aynıydı. Bu vakitlerde Moğollar Kök Türk ve Uygur hükümdarlarına vergi olarak, seferberlik sırasında asker ve hayvan veriyorlardı. Moğol halklarının tamamı aşağa-yukarı Türklere benzer şekilde çadırlar halinde bir nevi köy hayatı yaşıyorlardı. Kök Türk ve Uygur çağında Moğol kabilelerinin sosyal bakımdan geliştiklerini de söyleyebiliriz. Bu da Türk hakimiyetinin hoşgörüsüyle beraber Çin saldırıları yüzünden iç mücadelelerin azalmasının ve sosyal dayanışmanın artması yüzündendir. Aynı dili konuşan ve hayat tarzı benzer olan insanların birleşmelerinin önü açılmıştır. Shi-wei, Kıtan, Hi ve Moğol Tatarları; Kök Türk ve Uygur sosyal, siyasi ve askeri teşkilatlarından azami ölçüde yararlanmayı bildiler.VI. asrın ilk yarısından itibaren Moğol kabilelerinde eski Türk kültürünün tesirleri görülmeye başlar. Bununla birlikte Moğol ve Türk topluluklarının din, inanç, örf ve adetleri arasında büyük bir fark yoktur. Kök Türk ve Uygurlar vasıtasıyla, Moğol asıllı halklara Budizm ve Maniheizmin de girdiğini söyleyebiliriz. Mesela Moğol Budizminin en önemli terimleri Türkçe, Sogdça ve Farsça kelimelerden ibarettir. İnançla alakalı bir fark diyebileceğimiz Moğolların ölülerini ağaç üstlerine koymalarıydı ki bu orman kültürünün bir yansımasıdır. Kök Türkler genel olarak sosyal hayat biçiminde, Uygurlar ise dini hayat ve yargıda Moğollara daha çok tesir ettiler. Sonuç olarak biz kaynakların verdiği bilgiler ışığında Kök Türk ve Uygur devirlerinde Moğol halkların durumunu ortaya çıkarmaya çalıştık. Ancak Moğolistan'ın değişik yerlerinde özellikle Türk ve Moğol ilim adamlarının birlikte yapacakları çok ciddi arkeolojik kazılarda ortaya çıkacak bilgilerin de yazılı vesikalarla birleştirilerek incelemeleri süretiyle, tarihteki Türk ve Moğol halklarının vaziyetlerini çok daha iyi şekilde tesbit edileceğine inanıyoruz.Ayrıca Kök Türk ve Uygur çağındaki Moğol asıllı halkların tarihi daha iyi incelenmesi için doğu Moğolistan, Güney Sibirya, Kuzeybatı Mançurya ve Köke Nor bölgelerinde arkeolojik araştırmaların geliştirilmesi gerektiğini söyleyebiliriz. By this thesis, we studied origin and history of Mongolian origin people during Turkic and Uyghur state that existed nearly three centuries around 552-840 AD. We not only attempted to identity the collapse of Juan-Juan states and scattering of the population, but also endeavor to address the regions of Mongols live, political and social life, and economic, cultural conditions after the collapse.Later Mongol tribes Kıtan, Hi (Talabi), Tu-yu-hun are definitely descendants of Donghu and Hsien-pi tribes. Most of the Shi-wei tribes have Mongol origin, in other words, they are descendant of Donghu and Liao Hsi Hsien?pi ancestors. Some small tribes and clans are come from Tunguz and Ting-ling (T?ie-le) ancestors. By the way, the origin of Tatars is still controversial issue in science. In the Orkun tribes Tatars are encountered like Otuz Tatar and Tokuz Tatar. Considering this fact, we aim to emphasize that the Tatar term derived from the name of Juan-Juan ruler Datan and Tatar are descendant of Mongolian speaking Donghu like Juan-Juan.After Turkic people established a state that dominating the current Central Asia, all tribes have Mongol origin was gathered in their administration. The change of rulers of Turkic Kanatey and conflicts between each other weakened the state so it granted the Mongol tribes lead by Kıtan and Hi (Tatabi) to declare their independence. They was using all the chances but despite those betrayal and alliance with China, Turkic people achieved to hold them in their control. In this period, Mongol tribes were both rival and ally to Turkic tribes. Some tribes totally lost their historical influence but in social and other cultural area, they served Turkics? rise. Along with it, Turkic and Tibet assault and traditional Chinese politic did not allowed them to redeem their state. We encounter information about Tatars in Turkic period only in runic inscriptions. Tatars probably changed to Otuz in VIth century and Tokuz Tatar in VIIIth century.In Orkun region, Mongol ascendant people live as part of the Uygur state when Turkic people were in power. Kıtan, Hi (Tatabi), Shi-wei and Turk and Mongol Tatars served for long time for Uyghurs. Not fighting of Mongol tribes against Uyghur tribes is the difference of the period. Kıtan and Hi (Tatabi) names are not mentioned in Uyghur inscriptions. Also there were several Kıtan and Hi (Tatabi) lord that serve for T?ang Dynasty during this period. They generally served as governor or warlord. But this period was melting period of Tu-yu-hun?s also we have littile information about them. As we know, in this period Th-yu-han lived separately in inner and outer forms. Inner Tu-yu-hun was dependent to China and lived in boundary of China. The outer Tu-yu-hun?s lived in their homeland of Tibetions preserving their characteristics.As we see the history of Tu-yu-hun in Uyghur period, they did not increased soldier number and did not performed separete political movement. After 8-9th centuries, Tu-yu-hun?s lived between Tibet and China and some time later gone through assimilation. In Uyghur language inscriptions Tatar name is encountered in Tokuz Tatar forms. This is a signal of alteration of Otuz Tatar to Tokuz Tatar in turkic period. During Uyghur domination period Tatars were acting as supporting force. So Uyghurs considered Tokuz Tatars as their people. When Tay Bilge Tutuk and Moyun Chur brothers fight each other, Tatars flight along with Tay Bilge Tutuk and battle with Moyun Chur several times. At last Tatars approved Moyun Chur as Kagan. After this incident, we do no have any information about Tatars until collapse of Uyghur states.During Turkic and Uyghur period descendant of mongol ancestors lived geology consisting of forest and steppe like Koke Nor, Southern Sibiria, northern Manchur, and Eastern Mongolia. They all were bordering each other excluding only Tu-yu-hun. We subdivided them into three categoty because of their life style and economical conidion: Hunters living in forests, shepherds living in steppes, and semistepherd. Socio-economy of Mongolians live syle base on raising livestock. Considerbale degree of hunting and and little amount of agriculture are also in discussion.There is not much detailed information of political and social organization about Mongol ancesndant people. By the time their civil and military organization was closely interconnected. In other words, their civil and military organization was same. Mongolians were giving tax by soldier recruitment and livestock. Mongol population was living as Turks in same kind of village of tents. We can say in social point of view, Mongols were improved during Turkic and Uyghur period. This is caused by the toleration of Turkic domination, decrease of civil conflict along with Chinese aggression and increase of social solidarity. Speaking same language and living same life style enabled conjugation of the tribes. Shi-wei, Kıtan, Hi and mongol Tatars are benefited from political, social and military organizations of Turkic and Uyghurs.The influence of Turkish cultures in Mongol tribes began to observed since the first halt of the sixth century. In addition, there is no big difference between religions, belief, custom, and traditions of mongol and turk populations. By means of Turkic and Uyghur people, Buddhism and Manichaeism assimilated into Mongol people. For example, the most important terms of Mongol Buddhism are derived from Turkish, Sogdian, and Persian words. Placing the dead on the tree is effect of culture of forest and it is example of belief assimilation. Turkic people influenced mongol people in life style, while Uyghurs influenced in religion and juridical terms. To conclude, we tried to identify Mongol people in Turkic and Uyghur periods considering the sources. Findings of archeological excavation especially included Turkish and Mongolian researchers should be examined with written sources and we believe this will reveal the state of Mongol and Turkic people more precisely.In order to study Mongol descendant people during Turkic and Uyghur period, improvement of archeological research should be encouraged in Eastern Mongolia, Southern Siberia, Northwest Manchur and Koke Nor regions. 211