6 results on '"Oğuz, Mustafa'
Search Results
2. Selected Papers in the Field of History- I
- Author
-
Karagözoğlu, Berna; Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Bedirhan, Yaşar; Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Selçuk, Hava; Erciyes üniversitesi, Köse, Metin Ziya; Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi, Çakır, Gül; Dokuz Eylül Üniversitesi, Kılıç, Berces; Harran Üniversitesi, Başol, Samettin; Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Doğtekin, Abdullah; Manisa Celal Bayar Üniversitesi, Aydın, Nurhan; Kafkas Üniversitesi, Öztürk Derici, Kübranur; Kafkas Üniversitesi, Türkmenoğlu, Mehmet Ali; Harran Üniversitesi, Kantaş, Mehmet Ziya; Harran Üniversitesi, Oğuz, Mustafa; Erciyes Üniversitesi, Doğan, Nejla; Karabük Üniversitesi, Karaca, İbrahim; Erciyes Üniversitesi, Tansü, Yunus Emre; Gaziantep Üniversitesi, Karagözoğlu, Berna; Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Bedirhan, Yaşar; Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Selçuk, Hava; Erciyes üniversitesi, Köse, Metin Ziya; Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi, Çakır, Gül; Dokuz Eylül Üniversitesi, Kılıç, Berces; Harran Üniversitesi, Başol, Samettin; Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Doğtekin, Abdullah; Manisa Celal Bayar Üniversitesi, Aydın, Nurhan; Kafkas Üniversitesi, Öztürk Derici, Kübranur; Kafkas Üniversitesi, Türkmenoğlu, Mehmet Ali; Harran Üniversitesi, Kantaş, Mehmet Ziya; Harran Üniversitesi, Oğuz, Mustafa; Erciyes Üniversitesi, Doğan, Nejla; Karabük Üniversitesi, Karaca, İbrahim; Erciyes Üniversitesi, and Tansü, Yunus Emre; Gaziantep Üniversitesi
- Abstract
Zaman insanoğlu için en önemli kavramlarından biridir. E.H. Carr’ın belirttiği gibi geçmiş ile bugün arasında kesintisiz bir iletişim mevcuttur. Dolayısıyla insan ve toplumun geçmiş ve bugün arasında maddi, manevi bağı kaçınılmazdır. Geçmişin yorumu ile günün algılanması, gelecekte olabilecekler, birbiriyle örüntü halindedir. Bu açıdan her millet kendi tarihini ve tarihi çevresini tanımak zorundadır. İlk sıralar tarih öğretimi, hükümdarların kendi idolojilerini halka benimsetme vasıtası olarak, aynı zamanda hükümdar adaylarının da eğitiminde bir disiplin aracı olarak kullanıldı. Daha sonraları klasik dillerin öğretiminde tarihten yararlanıldığı görülmektedir. 16. yüzyıldan itibaren dini metinlerin, tarihsel çerçevede daha iyi kavranabilmesi için tarih çalışmalarının kullanıldığı görülmektedir. Tarih çalışmaları, Descartes ve Bacon’un bilimde metodun altını çizmeleriyle güç buldu. Vico ve Montesquieu ile başlayan ilmi ilerleme tarih felsefesi kuramcılarının çalışmalarına yansıdı ve tarih 19. yüzyıldan itibaren bilim dalları arasında yerini aldı. Türkiye’de modern tarih çalışmalarının temeli, cumhuriyetin ilanından sonra Mustafa Kemal Atatürk tarafından atıldı. Osmanlı Devleti zamanında tarih çalışmaları, ağırlıklı olarak ümmetçi tarih anlayışı doğrultusunda hazırlanmaktaydı. Tanzimat Fermanı’nın ilanıyla birlikte Osmanlı tarihi çalışmalarına, II. Meşrutiyet’in ilanından sonra ulusçu tarih çalışmalarına ağırlık verildiği görülmektedir. Dönemin şartları gereği çalışmalar yeterince bilimsel hazırlanmamıştır. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte dil ve tarih çalışmaları ulusal hedefler doğrultusunda hazırlanmıştır. Mustafa Kemal Atatürk, Türk tarihinin dünya medeniyetine önemli katkısının ve çok eski çağları kapsayan zengin bir geçmişi olduğunun altını çizerek, Türk tarihi ile ilgili yanlış iddiaların ispatlanması açısından objektif ve bilimsel metod uygulanarak, belgelere dayalı ulusal tarih çalışmalarına ağırlık verilmesi gerektiğini her fırsatta belirtmiştir. Cumhuriyetin i
- Published
- 2023
3. Tarih Alanında Seçme Yazılar-V
- Author
-
Tansü, Yunus Emre; Gaziantep Üniversitesi, Kara, Füsun; Fırat Üniversitesi, Bedirhan, Yaşar; Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Çelik, Sebahattin; Mardin Artuklu Üniversitesi, Sıdal, Süleyman; Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, Özçelik, Ayfer; Pamukkale Üniversitesi, Çolaker, Veysel; Pamukkale Üniversitesi, Ekici, Yunus; Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi, Aylar, Mustafa; Bitlis Eren Üniversitesi, Oğuz, Mustafa; Erciyes Üniversitesi, Benzer, Zafer; Harran Üniversitesi, İlyas, Ahmet; Harran Üniversitesi, Tolan, Öner; Ardahan Üniversitesi, Türkmenoğlu, Mehmet Ali; Harran Üniversitesi, Özdemir, Emin; Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi, Keskin, İshak; İstanbul Üniversitesi, Güler, Ceyhan; İstanbul Üniversitesi, Türker Tekin, Nil; İstanbul Üniversitesi, Şahin, Mehmet Serkan; Dicle Üniversitesi, Çoruh, Haydar; Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, Tansü, Yunus Emre; Gaziantep Üniversitesi, Kara, Füsun; Fırat Üniversitesi, Bedirhan, Yaşar; Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Çelik, Sebahattin; Mardin Artuklu Üniversitesi, Sıdal, Süleyman; Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, Özçelik, Ayfer; Pamukkale Üniversitesi, Çolaker, Veysel; Pamukkale Üniversitesi, Ekici, Yunus; Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi, Aylar, Mustafa; Bitlis Eren Üniversitesi, Oğuz, Mustafa; Erciyes Üniversitesi, Benzer, Zafer; Harran Üniversitesi, İlyas, Ahmet; Harran Üniversitesi, Tolan, Öner; Ardahan Üniversitesi, Türkmenoğlu, Mehmet Ali; Harran Üniversitesi, Özdemir, Emin; Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi, Keskin, İshak; İstanbul Üniversitesi, Güler, Ceyhan; İstanbul Üniversitesi, Türker Tekin, Nil; İstanbul Üniversitesi, Şahin, Mehmet Serkan; Dicle Üniversitesi, and Çoruh, Haydar; Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi
- Abstract
Afroavrasya, Afrika ve Avrasya'yı tek bir kıta olarak tanımlayan terimdir. Jeopolitikada, Afrika-Avrasya'nın anakarası olarak tanımlanan terim, aslında eski dünya olarak adlandırdığımız kıtadır. Afroavrasya’nın Coğrafî yapısına baktığımızda, Afrika ve Avrasya, Süveyş Kanalı ile bölünmüş ve Avrasya, bu bölünme sonucunda Avrupa ve Asya olmak üzere iki kola ayrılmıştır. Bu ayrılma jeolojik bölünmeden ziyadesiyle kültürel bölünme ile olmuştur ayrıca Afroavrasya ülkeleri arasında gelişen diplomatik ilişkiler nihayetinde ekonomik, sosyal, siyasal etkileşime de sebebiyet vermiştir. Avrupa, afrika ve avrasya ülkelerini, halklarını tarih sahnesinde yer alan önemsiz bir dekor ya da figürasyon olarak görmüştür. Avrupa da yetişmiş önemli düşünürler, bilim insanları kendisinden önce yaşayanlar gibi, insanlığın varoluş serüvenini keşfetmek istiyorlardı. Fakat bu istekte sadece Avrupa medeniyetleri yer almıştır ne Afrika ne Uzak doğu yer almamıştır. Avrupa merkezli ve tüm ulusların insanlığın Avrupa’nın yükselişine katkı sağlayıcı olarak yorumlamışlardır. Hegel, Afrika kıtası hakkında şu sözleri dile getirmiştir: “…Afrika dünyanın tarihsel bir parçası değil, olamazda… Afrika dünya tarihi içerisinde olsa olsa başlangıcında yer alacak önemsiz bir konumdadır...” Çünkü Hegel’e göre Tarih, tinin içinde gerçekleştiği süreçtir ve tinle aynı şeydir. Zira tinin faaliyetleri özünü yansıtır,çünkü kendisinin içinde olan şeyi yapar düşüncesini savunmuştur bu savunusuna göre afrika ve avrasya halklarının tinin de medeniyet kavramı yer almamaktadır. Avrupa’ya baktığımızda sınırları hakkında net olmayan, çeşitli görüşlerin yer aldığı bir çizgi ile doğuda Ural Dağları'ndan başlayarak, batıda Atlas Okyanusu'na kadar uzanmaktadır. Zira coğrafi olarak Asya’nın bir uzantısı olduğu çok net bir şekilde görülmektedir. Asya’nın, batıya doğru uzanan küçük, küçücük bir bölgesinin adıdır Avrupa. Dünya haritasına baktığımızda dahi göze çarpan biçimi yoktur öyle ki dünya haritasında Avrupa’yı çizmeyi unutsan, History is to transfer the past to the future with the art of objectively telling the events in the memory of time in the light of documents. In a way, it is kneading yesterday with today and teaching tomorrow.As the famous historian Braudel said, history is the study of the past, present and future.Although the concept of time manifests itself in different meanings for human beings, it has always maintained its importance.Because human beings exist in the form of existence between their past life and their present. Therefore, there has always been a connection between the past and the present.The most important factor necessitated by the combination of the past and the future is that nations must know their own history.In political, economic, social, etc., the life of the nation needs the memory of time to be shaped. Before gaining scientific meaning, historical science of history was the science ofnations,It has been perceived as the narration of important personalities or elements with religious motives in the form of stories. In the 1500s, the need for history was felt for the interperatation of religiosus elements, and wiht the fact that human activities were the subject of history, the adjective of since has won.. Historiography has been shaped by the nations of the world within the framework of periodic and political events. Historiography in the modern sense in the state of the Republic of Turkey was laid by Mustafa Kemal Atatürk. Mustafa Kemal Atatürk wanted to prove that the Turkish name had existed in Anatolia since ancient times and has a rich cultural heritage. In order to refute the claim that they came to Anatolia later and that they were a barbarian people, they objectively in the light of archaeologicial excavations and documents. A society called the Turkish Historical Research Society was established on April 15, 1931, and Atatürk himself took part in this society. The main purpose of Mustafa Kemal Atatürk's establishment of this society and his a
- Published
- 2023
4. Tarih Alanında Seçme Yazılar- I
- Author
-
Karagözoğlu, Berna, primary, Bedirhan, Yaşar, additional, Selçuk, Hava, additional, Köse, Metin Ziya, additional, Çakır, Gül, additional, Kılıç, Berces, additional, Başol, Samettin, additional, Doğtekin, Abdullah, additional, Aydın, Nurhan, additional, Öztürk Derici, Kübranur, additional, Türkmenoğlu, Mehmet Ali, additional, Kantaş, Mehmet Ziya, additional, Oğuz, Mustafa, additional, Doğan, Nejla, additional, and Karaca, İbrahim, additional
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
5. II. Abdülhamid Döneminden Bir Osmanlı Aydını Portresi: Selanikli Tevfik
- Author
-
Mustafa Oğuz
- Abstract
Selanikli Tevfik, 1857-1910 tarihleri arasında yaşadı. Elli üç yıllık yaşamını gazetecilik, hocalık, mütercimlik, yazarlık ile bütünleştirdi. Mükemmel Fransızcası ile Fransız yazarların eserlerini Türkçeye kazandırdı. Selanikli Tevfik okullarda tarih muallimliği ve Mekteb-i Hukuk’ta hocalık yaptı. Yaşadığı dönemdeki gazeteler ve mecmualarda makaleleri, tercümeleri ve tefrikaları yayınlandı. Tedavi için gittiği Viyana’da vefat etti.Öğrencilik yıllarından itibaren gazeteciliğe başlayan Selanikli Tevfik, bu mesleğe tutku ile bağlı olan bir Osmanlı aydınıdır. Bu makalede Selanikli Tevfik’nin hayatı, çalıştığı gazete ve mecmualar, tercüme ettiği eserler, telif çalışmaları ve kişiliği anlatılacaktır.Gazete ve dergilerin yaygınlaşması ile birlikte basın yayın tarihinde öne çıkan gazeteci ve yazarların sayısı da artmıştır. Bu gazeteci ve yazarlar arasında yer alanlardan biri de Selanikli Tevfik’dir. Bu çalışmada yaşadığı dönemde muharrir ve yazar olarak saygın bir konumda olan fakat günümüzde unutulmuş bir kişiye dönüşen Selanikli Tevfik’nin hayatı, çalışmaları ve hakkında yazılanlar çerçevesinde biyografisine katkıda bulunulmaya çalışılacaktır.Yaşadığı dönemde şeyhülmuharririn kabul edilen fakat sonra unutulan bir değer olan Selanikli Tevfik, gazete ve mecmua sayfaları arasında kalan binlerce yazısı ile yeniden keşfedilmeyi beklemektedir.
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
6. Tarih Alanında Seçme Yazılar- I
- Author
-
Berna Karagözoğlu, Yaşar Bedirhan, Hava Selçuk, Metin Ziya Köse, Gül Çakır, Berces Kılıç, Samettin Başol, Abdullah Doğtekin, Nurhan Aydın, Kübranur Öztürk Derici, Mehmet Ali Türkmenoğlu, Mehmet Ziya Kantaş, Mustafa Oğuz, Nejla Doğan, and İbrahim Karaca
- Abstract
Zaman insanoğlu için en önemli kavramlarından biridir. E.H. Carr’ın belirttiği gibi geçmiş ile bugün arasında kesintisiz bir iletişim mevcuttur. Dolayısıyla insan ve toplumun geçmiş ve bugün arasında maddi, manevi bağı kaçınılmazdır. Geçmişin yorumu ile günün algılanması, gelecekte olabilecekler, birbiriyle örüntü halindedir. Bu açıdan her millet kendi tarihini ve tarihi çevresini tanımak zorundadır. İlk sıralar tarih öğretimi, hükümdarların kendi idolojilerini halka benimsetme vasıtası olarak, aynı zamanda hükümdar adaylarının da eğitiminde bir disiplin aracı olarak kullanıldı. Daha sonraları klasik dillerin öğretiminde tarihten yararlanıldığı görülmektedir. 16. yüzyıldan itibaren dini metinlerin, tarihsel çerçevede daha iyi kavranabilmesi için tarih çalışmalarının kullanıldığı görülmektedir. Tarih çalışmaları, Descartes ve Bacon’un bilimde metodun altını çizmeleriyle güç buldu. Vico ve Montesquieu ile başlayan ilmi ilerleme tarih felsefesi kuramcılarının çalışmalarına yansıdı ve tarih 19. yüzyıldan itibaren bilim dalları arasında yerini aldı. Türkiye’de modern tarih çalışmalarının temeli, cumhuriyetin ilanından sonra Mustafa Kemal Atatürk tarafından atıldı. Osmanlı Devleti zamanında tarih çalışmaları, ağırlıklı olarak ümmetçi tarih anlayışı doğrultusunda hazırlanmaktaydı. Tanzimat Fermanı’nın ilanıyla birlikte Osmanlı tarihi çalışmalarına, II. Meşrutiyet’in ilanından sonra ulusçu tarih çalışmalarına ağırlık verildiği görülmektedir. Dönemin şartları gereği çalışmalar yeterince bilimsel hazırlanmamıştır. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte dil ve tarih çalışmaları ulusal hedefler doğrultusunda hazırlanmıştır. Mustafa Kemal Atatürk, Türk tarihinin dünya medeniyetine önemli katkısının ve çok eski çağları kapsayan zengin bir geçmişi olduğunun altını çizerek, Türk tarihi ile ilgili yanlış iddiaların ispatlanması açısından objektif ve bilimsel metod uygulanarak, belgelere dayalı ulusal tarih çalışmalarına ağırlık verilmesi gerektiğini her fırsatta belirtmiştir. Cumhuriyetin ilk yılları inkılapların halka benimsetilmesine ağırlık verildiği için tarih çalışmalarına 1928 yılı itibariyle ağırlık verilmiştir. Türk Ocaklarının 6. Kurultayında “Türk Tarih Heyeti ” kurulmuştur. Atatürk’ün de içinde olduğu bu heyet toplamda sekiz toplantı gerçekleştirmiş, Türk Ocaklarının kapatılması üzerine Atatürk’ün yönergesiyle "Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti" kurulmuştur. 1935 yılında, Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti adını "Türk Tarih Kurumu" olarak değiştirmiştir. Bu kurum üç ayda bir "Belleten " dergisini yayınlamaktadır. 1940’lı yıllarda Batı ve Dünya tarihi çalışmalarına da yer verildiği görülmektedir. Geçmişten çıkarılan dersler, geleceğe ışık tutarak yol gösterir. Tarih ilimi toplumların kültür seviyelerini maddi manevi yükseltirken, toplumlarda manevi kültürlerine sahip çıkma sorumluluğu da oluşturur. Günümüz devletlerinde, toplumda vatandaşlık bilincini oluşturmak adına okullarda ulusal tarih derslerine yer verilmektedir. Bir milletin tarihini öğrenmesi, varlığını devam ettirmesi açısından zorunludur. Diğer taraftan farklı ulusların tarihini okuyup, bu ulusların geçmiş diplomasilerini öğrenmek, bu ulusların günümüz politikalarını daha derinsel kavrayabilmemizi sağlar. Tarih Alanında Seçme Yazılar -I- başlıklı kitabımızın yayınlanma aşamasında, bizden emek ve desteklerini esirgemeyen Sayın yazarlarımıza ve Özgür Yayınlarına teşekkürlerimi sunarım.
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.