100 results on '"Dil Bilim"'
Search Results
2. Comparison of the Primary School Turkish Program Implemented in Turkiye and the Primary School French Program Implemented in France
- Author
-
DEMİREL, Gözde
- Subjects
Linguistics ,National Education Program ,Mother Language ,French Program ,Turkish Program ,Primary School ,Dil Bilim ,Milli Eğitim Programı ,Ana Dili ,Fransızca Programı ,Türkçe Programı ,İlkokul - Abstract
Her ülke ana dili öğretimi açısından farklı programlar izlemektedir. Bazı ülkelerde bölgelere göre farklı programlar uygulanırken, bazılarında ise milli eğitim programı merkezi olarak uygulanmaktadır ve ülke genelinde bu program geçerlidir. Türkiye ve Fransa, ülkenin Milli Eğitim Bakanlığı tarafından belirlenen programı uygulamaktadır. Bu çalışmada, Türkiye’deki ilkokullarda uygulanan Türkçe öğretim programı ile Fransa’da ilkokullarda uygulanan Fransızca öğretim programı hedeflenen beceriler ve programın yapısı açısından incelenmiş ve karşılaştırılmıştır. Programlar arasındaki ortak noktalar ve farklılıklar tespit edilmiştir. Öğrenciler sistematik dil öğrenimine ilkokulda başlamaktadır. Öğrenciler ana dillerinde yeterliliğe sahip olduklarında, akademik hayatlarının diğer alanlarında da başarılı öğrenciler olurlar. Bu nedenle ilköğretim okulları, bireyleri ana dillerini doğru ve etkili kullanmanın önemi konusunda bilinçlendirerek yetiştirmede hayati bir role sahiptir. Türkiye'de ilkokul 4 yıldır ve kendi içinde bölünmez, Fransa'da ilkokul 5 yıldır ve öğrencilerin beceri gelişimi açısından ikiye ayrılır. Öğrencilerin dil gelişimi aileden başlar ve okulla devam eder. Ana dili öğretiminde sınıf öğretmenlerinin ve ana dili öğretmenlerinin rolü göz ardı edilemez., Every country follows a different program for teaching the mother tongue. In some countries, states apply different programs for their students and in some the national education program is central and applied in the same way throughout the country. Turkiye and France apply the programs defined by their ministries of national education. In this study, the Turkish teaching program and French teaching program in primary schools have been analyzed and compared in terms of learning outcomes and program structure. The common points and differences between the programs have been identified. Students start systematic language learning in primary school. When students have proficiency in their mother language, they become successful learners in other fields of study. Thus, primary schools play a vital role in educating individuals by raising their awareness about the importance of using their mother language appropriately and effectively. In Turkiye, primary school is 4 years and it is not divided into parts. In France primary school is 5 years and it is divided into two parts in terms of students’ skills development. Students’ language development starts with the family and continues at school. The role of classroom teachers and mother language teachers cannot be overlooked.
- Published
- 2022
3. Vocabulary Learning Strategies Utilized By Afghan Students Who Learn Turkish as a Foreign Language
- Author
-
Nabila Nazari and Mehmet Gürlek
- Subjects
Afghan Students,Vocabulary,Vocabulary-learning Strategies ,Afgan Öğrenciler,Sözcük,Sözcük Öğrenme Stratejileri ,Linguistics ,Dil Bilim - Abstract
Sözcük öğrenme stratejileri bir yabancı dil ediniminde önemli bir konuma sahiptir. Yabancı dil öğrenim/öğretiminde sözcükler dilin yazma, konuşma, okuma ve dinleme becerilerinin gelişmesini sağlayan güçlü ögelerdir. Bu araştırma, 2019-2020 öğretim yılında Kabil Üniversitesi ve Yunus Emre Enstitüsünde öğrenim gören 202 öğrenciden oluşmaktadır. Araştırmada nicel araştırmalardan olan betimsel analiz uygulanmıştır. Verileri elde etmek için alanyazında mevcut olan Schmitt (1997), Oxford (1990), Kocaman ve Kızılkaya Cumaoğlu (2014) ölçeklerinden uyarlanan 25 maddelik sorudan oluşan bir ölçek kullanılmıştır. Verilerin analizinde Kruskal Wallis-H ve Mann Whitney-U testlerinden yararlanmıştır. Araştırma sonucunda Afgan öğrencilerin sözcük öğrenirken en çok kullandıkları strateji üst-bilişsel strateji olurken daha az kullandıkları sözcük öğrenme stratejisi ise belirleme ve sosyal stratejilerdir. Katılımcıların sözcük öğrenirken etnisite değişkenine bakıldığında, Farsça konuşanların Türk kökenli olanlara göre daha çok strateji kullandığı görülmüştür. Sözcük öğrenirken istatistiksel olarak bakıldığında cinsiyetler arasında kayda değer bir fark görülmemiştir; ancak yaş grupları arasında anlamlı bir fark bulunmaktadır., Human language includes many features, such as grammar, vocabulary, and communicative strategies. However, at the core of language is vocabulary, the key to clearly expressing ideas to other people. Therefore, while learning a foreign language, students develop strategies to ease the immensely difficult process of learning the vocabulary items in the target language. Vocabularylearning strategies have an important position in learning a foreign language. In other words, vocabulary is the powerful element that enhances writing, speaking, reading, and listening skills. Essentially, for learning vocabulary in a foreign language, memory-based, determination-based, cognitive, social, and metacognitive strategies are employed for the most part.
- Published
- 2021
4. Linguistic Typology in Motion Events: Expression of Motion Events in Translated Versions of Turkish and English Novels
- Author
-
Cemre İşler
- Subjects
linguistic typology ,motion events ,manner of motion verbs ,S-languages ,V-languages ,Linguistics ,Dil Bilim - Abstract
This study aims at exploring how speakers of typologically different languages, Turkish “verb-framed” and English “satellite-framed” express motion events in translations. In accordance with the aim, the study deals with Turkish and English in terms of statistical and qualitative comparisons in translations and questions how each language adapts itself to the demands of the other in relation to the same content. 6 Turkish and English novels were analyzed for the lexicalization patterns of motion events, and for the diversity of translation strategies adapted by the translators. As for the qualitative comparisons, the translations were further explored in terms of how Turkish translators handle the abundance of verbs with manner information in English texts, and how English translators accommodate Turkish texts to the needs of English. Findings shed light on nuances that should be concerned in the examination of two language types with regard to how each accommodates one another’s need for lexicalization patterns and structures. Rather than a strict binary typology, the present study raises an issue that languages can vary within the same typological class, and we cannot take it for granted that languages belong strictly to one group of language. Therefore, along with the findings, discussions of the study highlight the importance of ranging languages in a continuum as either “high-manner-salient language” or “low-manner salient language” based on whether they belong to S-or V-type language class.
- Published
- 2021
5. Down Sendromunun Kavramsal Metaforların Zihinde İşlemlenme Sürecine Etkisi
- Author
-
SAKIN, Bertuğ, ÖZKAN, Sümeyra, and YONARKOL, Volkan
- Subjects
Down Sendromu,Alıcı Dil,İfade Edici Dil,Kavramsal Metafor,Nörodilbilim ,Linguistics ,Down Syndrome,Receptive Language,Productive Language,Conceptual Metaphor,Neurolinguistics ,Dil Bilim - Abstract
Children with Down (DS) begin to produce their first words and develop vocabulary at the same time as their healthy peers. However, over the course of time, children with DS begin to experience problems with understanding abstract expressions, which affects their mental processing of metaphors that play an important role in human communication. In this paper, we conducted a qualitative case study to examine and describe how individuals with DS process metaphors. Specifically, we administered a series of structured questions to an individual with DS and used descriptive analysis for the responses. We determined through the research that DS has a negative effect on processing metaphors and that individuals with DS experience more difficulty perceiving and using new metaphors than they do formulaic ones. We also detected an inverse correlation between the incorrect usage of formulaic and new metaphors and literal and malformed metaphors in individuals with DS and observed that the biggest difficulties occur in processing orientational metaphors., Down sendromlu çocuklar sağlıklı akranlarıyla aynı dönemde ilk sözcüklerini üretmeye başlarlar ve kelime dağarcıkları da buna bağlı olarak gelişim gösterir fakat Down sendromlu çocuklarda ilerleyen dönemlerde soyut içerikli ifadeleri anlama sorunları ortaya çıkmaya başlar ve bu durum insan iletişim sisteminin önemli bir parçası olan imgesel dilin büyük bir alanını kapsayan metaforların zihinde işlemlenmesi sürecini ciddi şekilde etkilemektedir. Bu çalışmada kavramsal metaforların zihinde işlemlenmesi süreci, Down sendromu özelinde ele alınmıştır. Çalışmamızın araştırma desenini nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması oluşturmaktadır. Araştırmamızda metaforların zihinde işlemlenmesi sürecinin Down sendromu koşulları altındaki oluşumunun derinlemesine incelenip betimlenmesi amaçlanmaktadır. Çalışmada veri toplama aracı olarak kavramsal metaforların zihinde işlemlenme biçimini incelemek üzere yapılandırılmış sorulardan faydalanılmıştır. Uygulamalarda elde edilen veriler betimsel analiz yoluyla çözümlenerek yorumlanmıştır. Araştırma sonucunda Down sendromunun, metaforların zihinde işlemlenmesi sürecine olumsuz yönde etki ettiği, yeni metaforların Down sendromu sebebiyle daha zor algılandığı ve bu metaforları içeren uygulamalarda Down sendromlu bireylerin daha fazla hata yaptıkları, kalıplaşmış metaforlarla yapılan uygulamalarda daha başarılı oldukları, aynı kavramsal arka plana sahip metaforlarda kalıplaşmış olanlar ile yeni üretilenler ve düz anlamlı olanlar ile bozuk yapılı metaforları birbirlerine zıt olacak şekilde hatalı işlemledikleri ve özellikle yönelim metaforlarının işlemlenme sürecinde de ciddi sorunlar yaşandığı tespit edilmiştir.
- Published
- 2021
6. Lexical Associations in the L1 Turkish Mental Lexicon: Can L1 Lexical Intuition and a Representative Corpus Guide Teaching of Turkish as a Foreign Language Materials?
- Author
-
HAKAN CANGIR
- Subjects
Collocation,Frequency,Intuition,L1 Turkish,L2 Turkish Teaching ,Linguistics ,Dil Bilim - Abstract
Studies to date using corpus linguistic and psycholinguistic approaches have investigated the collocational links in both the L1 and L2 brain from different angles. They have attempted to test the role collocations play in the mental lexicon and question how corpus data can guide us in our investigations. However, there have been almost no attempts to explore the relationship between the L1 Turkish users’ subjective judgements of collocational use (frequency) and the association strength of collocational items in Turkish evidenced in representative corpora. This research, mainly with a corpuslinguistic approach, aims to (a) detect the possible relationship between the collocational links in the L1 Turkish mental lexicon and the collocational frequency profiles on the TNC (Turkish National Corpus) (b) and thus question if L1 speaker intuitions (familiarity) regarding collocational frequency and the frequency profiles of the items, as evidenced through representative corpora, can/should be exploited in an attempt to create target vocabulary lists or vocabulary teaching materials for teaching Turkish as a foreign language. The results indicate that the collocational links in L1 Turkish users’ mental lexicon seem to resemble the lexical associations represented in the TNC. To be more precise, higher Delta-P (1 > word 2) scores are associated with stronger collocational intuitions. Additionally, the Delta-P (1 > word 2) as well as the CEFR1 level are significant predictors of subjective judgements for frequent collocational use. The results have been discussed in light of the psycholinguistic research highlighting collocational processing, and some pedagogical conclusions have been drawn.
- Published
- 2021
7. Exploitation des phénomènes énonciatifs dans un manuel de FLE : Exemple d’Édito
- Author
-
DENİZCİ, Can
- Subjects
Enunciation,marker,modality,shifting,teaching of French as a foreign language ,Énonciation,marqueur,modalité,embrayage,didactique du FLE ,Linguistics ,Dil Bilim - Abstract
This study aims to examine certain phenomena concerning enunciation and draw from there the didactic implications in the scope of the exploitation of these phenomena in a French as a Foreign Language course book. More specifically, we attempt to raise the question about enunciative phenomena transmission related to the expression of opinions within part of a chapter from the Édito B2 course book. To enable this, we proceed in terms of phenomena such as enunciative dimensions, shifting markers, modality markers, enunciative management markers and polyphony. From our point of view, these phenomena require the consideration of the following elements: shifted/non shifted levels, shifters of person/ostension, modalities of enunciation/utterance and polyphonic markers of point of view. Methodologically, these elements thus constitute our analysis grid. The analysis of the list of utterances recommended by the course book concerning the expression of opinions leads us to the following findings: Firstly, the 1st/2nd-person pronouns/possessive adjectives, the demonstrative pronoun ça and the presentative c’est undertake the shifting function. Secondly, whereas the modalities of enunciation are related to assertion, interrogation, and exclamation, it is possible to identify certain specific speech acts regarding the expression of opinion. Thirdly, with regard to the modalities of utterance, subjectivity is ensured at the lexical level, especially through the use of certain opinion verbs and attributive adjectives. Lastly, while some markers of point of view in the form of prepositional locutions are utilized for the management of enunciation, they essentially contribute to polyphony., Ce travail vise à examiner certains phénomènes énonciatifs et en tirer les implications didactiques dans le cadre de leur traitement dans un manuel de FLE. Nous tentons de soulever, plus particulièrement, la question de transmission des phénomènes énonciatifs dans le cadre de l’expression d’une opinion au sein d’une partie d’un chapitre issu du manuel Édito B2. Pour ce faire, nous opérons en fonction de certains phénomènes, notamment les plans d’énonciation, les marqueurs d’embrayage, les marqueurs de modalité, les marqueurs de prise en charge énonciative et la polyphonie. Les phénomènes mentionnés nécessitent, selon nous, la prise en compte des éléments suivants : plans embrayé/non embrayé, indices de personne/d’ostension, modalités d’énonciation/d’énoncé et marqueurs de point de vue polyphoniques. Ainsi ces éléments-là constituent-ils aussi notre grille d’analyse dans la perspective méthodologique. Notre analyse de la liste d’énoncés possibles proposés par le manuel pour l’expression d’une opinion aboutit aux résultats suivants : premièrement, les pronoms personnels/adjectifs possessifs de la 1ère/2ème personne, le pronom démonstratif ça et le présentatif c’est assument la fonction d’embrayage. Deuxièmement, les modalités d’énonciation relèvent de l’assertion, de l’interrogation et de l’exclamation, tandis qu’il est possible de dégager certains actes de parole spécifiques qui se rattachent à l’expression d’une opinion. Troisièmement, concernant les modalités d’énoncé, la subjectivité est assurée, au niveau lexical, surtout à travers certains verbes d’opinion et adjectifs à construction attributive. Dernièrement, certains marqueurs de point de vue sous forme de locutions prépositives s’emploient pour la prise en charge énonciative mais concourent essentiellement à la polyphonie.
- Published
- 2021
8. Collocational Perceptions of Foreigners in Teaching Turkish as a Foreign Language
- Author
-
ELMALI, Murat and SARIDEDE, Begüm
- Subjects
Anlam,Gerçek,Mecaz,İkinci dil edinimi,Eşdizim ,Linguistics ,Meaning,Literal,Figurative,Second language acquisition,Collocation ,Dil Bilim - Abstract
Yabancı dil olarak Türkçe öğretiminin son zamanlarda önemi artmış ve çalışmalar ivme kazanmıştır. Bu anlamda dikkat edilmesi gereken bir konu da günlük dilde sıkça karşılaşılan çok anlamlı eşdizimlerdir. Bu yapılar başka kelimelerle bir araya gelip farklı anlamlar ifade eden kelime gruplarıdır. Pek çok dilde eşdizimsel yapıların problemli bir konu olduğu belirtilmiş ve üzerinde durulması gerektiği vurgulanmıştır. Mevcut çalışma ikinci dil olarak Türkçe öğrenen ve dilde belirli yetkinliğe ulaşmış bireylerin mecaz anlama gelen eşdizimsel örüntülere ne derece hâkim olduklarını nitel olarak ölçmeyi amaçlamıştır. Yapıların ad+ad ve ad+eylem olma durumları da incelenmiş ve cümle içindeki kullanımlarına dikkat çekilmiştir. Bunun haricinde dil öğrenenlerin eğitim seviyeleri, Türkçe öğrenme süreleri, sertifikaları ve Türkiye’de bulunma süreleri kıyaslanarak bu faktörlerin etkisi betimsel olarak incelenmiş ve yabancı dil olarak Türkçe alanına katkı sağlayacak öneriler sunulmuştur. Araştırmanın sonucunda Türkçede yetkin seviyeye ulaşmış katılımcıların bile yapılara yeterince hakim olmadığı görülmüş ve ad+eylem şeklinde oluşturulan yapıların ad+ad yapılara göre daha zor anlaşıldığı ortaya çıkmıştır. Ayrıca eğitim seviyesi, Türkçe öğrenme süresi ve Türkiye’de bulunma süreleri arttıkça yapılara hakimiyetin arttığı görülmüş fakat sertifikanın bu yapıların bilinmesinde bir önemi olmadığı belirtilmiştir., Awareness of the importance of teaching Turkish as a foreign language has recently increased, and studies of it have gained importance. One important issue is that of polysemous collocations, which are frequently encountered in everyday language. These structures are composed of words that often appear with other words and carry a meaning different than their literal sense. This qualitative study measured the degree of understanding of polysemous collocations in individuals who are learning Turkish as a second language and who have reached a certain level of competence. Combinations of the types noun + noun and noun + verb were examined, and their uses in the sentence were observed. The language learners’ level of education, amount of time spent studying Turkish, formal levels of competence achieved, and time of residence in Turkey were investigated in relation to these learners’ knowledge of figurative collocations. It was found that even participants who have achieved competency in Turkish have insufficient command of these structures; further, structures in the form noun + verb are more difficult to understand than noun + noun structures. In addition, as level of education, duration of Turkish learning, and stay in Turkey increased, the mastery of the structures grew. However, having formal certification of achievement was not important in being competent in these structures. This study provides suggestions for future study of Turkish as a foreign language.
- Published
- 2021
9. Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde B1 Düzeyinde Dinleme Sınavı Geliştirme
- Author
-
TARI YARDIMCI, Berna and ELMALI, Murat
- Subjects
Yabancı dil olarak Türkçe,dinleme becerisi,sınav geliştirme,B1 düzeyi,dinleme sınavı ,Linguistics ,Dil Bilim ,Turkish as a foreign language,listening skills,test development,B1 level,listening test - Abstract
The number of learners of Turkish as a foreign language is increasing, which emphasizes the need for teachers and materials. However, the preparation of course books and curriculum development are emphasized while preparing materials. The number of studies relevant to test development is quite limited. There is no single Turkish examination that can be used internationally. This study aims to develop an internationally valid B1-level Turkish listening examination for learners of Turkish as a foreign language. For this purpose, the Common European Framework’s (CEFR) B1 level, Weir’s (2005) socio–cognitive framework, and other language examinations that are being used internationally, which were approved as being valid and reliable were examined, and an entire examination was developed with reference to the aforementioned tests. The first section of this paper focuses on the definition of listening, listening in Turkish as a foreign language, problems related to listening skills and examination development. In the second section, the ways to develop an examination as well as commonly used examinations in other languages are discussed. The third section details the administering of the listening examination created for this study to 31 participants. The section then continues to discuss and analyze the examination based on participants’ responses. An examination evaluation form that was administered after the examination to the participants and the teachers who conducted the examination is also discussed, as well as the examination’s validity and reliability based on its results and the evaluation form. Finally, limitations and suggestions for further versions of the examination are discussed. In addition to the examination developed for this study, samples of other examinations using the same format are provided in the addendum., Türkçenin yabancı dil olarak öğrenimi yurtiçi ve yurtdışında gittikçe çoğalmaktadır. Bu talep artışı beraberinde öğretmen ve materyal arayışını da getirmiştir. Materyal hazırlamada kitaplara ve eğitim programlamasına odaklanılmış, sınav hazırlama konusunda yürütülen çalışmalar sınırlı kalmıştır. Günümüzde uluslararası geniş kitleye uygulanabilecek tek bir Türkçe yeterlik sınavı bulunmamaktadır. Bu nedenle bu araştırmada yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde uluslararası geçerlikte kullanılabilecek B1 dinleme sınavı geliştirmek hedeflenmiştir. Bu amaçla, Avrupa Ortak Başvuru Metni B1 düzeyi, Weir (2005) sosyal-bilişsel çerçevesi, güvenirliği ve geçerliği kanıtlanmış, yaygın olarak kullanılmakta olan diğer dil sınavları incelenerek tüm bir sınav hazırlanmıştır. Çalışmanın ilk bölümünde dinleme tanımı, yabancı dil olarak Türkçe’de dinleme, dinleme becerisinde karşılaşılan problemler ve sınav geliştirme konuları üzerinde durulmuştur. İkinci bölümde nasıl sınav hazırlanacağı üzerine yoğunlaşılmış ve farklı dillerde yaygın olarak kullanılan yeterlik sınavları incelenmiştir. Hazırlanan sınav 31 katılımcıya uygulanmış ve üçüncü bölümde katılımcıların yanıtları doğrultusunda sınav incelenmiştir. İncelemede uygulamanın ardından katılımcılara ve sınavı gerçekleştiren öğreticilere sınavla ilgili yönlendirilen değerlendirme formu da kullanılmıştır. Sınav ve form sonuçları doğrultusunda sınavın geçerliği ve güvenirliği tartışılmıştır. Son olarak sınavın sınırlılıkları ve ileride kullanılabilecek versiyonları için öneriler sunulmuştur. Uygulamada kullanılan sınav harici bu formatta hazırlanan diğer örnek sınavlar ekte öneri olarak sunulmuştur.
- Published
- 2021
10. A Forgotten Source in the History of Linguistics: Husserl’s Logical Investigations
- Author
-
Simone Aurora and Tuba Yılmaz
- Subjects
Edmund Husserl,Logical Investigations,History of Linguistics ,Linguistics ,Edmund Husserl,Mantıksal Araştırmalar,Dilbilim Tarihi ,Dil Bilim - Abstract
Görünüşe göre, Edmund Husserl’in (1859-1938) yazılarının dilbilimsel araştırma üzerinde herhangi bir etkisi olmadığı gibi Alman filozofun dille ilgili yazdıklarının da dilbilim tarihinde yer almaya değmez olduğu görülür. Makalenin amacı, Husserl’in ilk başyapıtının- Mantıksal Araştırmalar / The Logical Investigations -dilbilim tarihi içerisindeki hem konumunu hem de rolünü yeniden değerlendirerek bu görüşü tam olarak karşılaştırmaktır. Bu amaçla ağırlıklı olarak üçüncü (bütün ve parça teorisi) ve dördüncü (bağımsız ve bağımsız olmayan anlamlar arasındaki ayrım) bölümler üzerinde durulacaktır. Araştırmalar, Husserl’in mereolojisine ve genel saf dilbilgisi fikrine özel önem verir. Çalışma, üçüncü ve dördüncü bölümlerde Mantıksal Araştırmaları (The Logical Investigations) geç on dokuzuncu yüzyıl ve erken yirminci yüzyılın genel şartları içinde konumlandırmaya çalışır ve dahası yirminci yüzyılın en önemli dilbilimi “ekoller”inden birinin, yani yapısal dilbilimin, doğuşu ve gelişiminde Mantıksal Araştırmaların tarihsel ve teorik önemini göstermeyi amaçlar., In appearance, Husserl’s (1859-1938) writings seem not to have had any influence on linguistic research, nor does what the German philosopher wrote about language seem to be worth a place in the history of linguistics. The purpose of the paper is exactly to contrast this view, by reassessing both the position and the role of Husserl’s early masterpiece — the Logical Investigations — within the history of linguistics. To this end, I will focus mainly on the third (On the theory of wholes and parts) and fourth (The distinction between independent and non-independent meanings). Investigations, paying special attention to Husserl’s mereology and to the idea of a general pure grammar. The paper tries to situate the third and fourth Logical Investigation within the general context of late nineteenth-century and early twentiethcentury linguistics and furthermore attempts to show the historical and theoretical importance of the Logical Investigations for the birth and the development of one of the most important linguistic “schools” of the twentieth century, namely structural linguistics.
- Published
- 2021
11. The Corpus Linguistics Analysis of Covid-19 Discourses on Twitter
- Author
-
EFE, İbrahim, YERLİKAYA, Turgay, and YURDAKUL, Kevser Hülya
- Subjects
Covid 19,Türkiye,Twitter,Derlem Dilbilim,Semantik ,Linguistics ,Covid 19,Turkey,Twitter,Corpus Linguistics,Semantics ,Dil Bilim - Abstract
This study aims to examine Twitter discourses on Covid-19 during the first outbreak of the disease in Turkey (March 2020). A portion of Twitter messages shared after the appearance of the disease in Turkey was assembled into a special corpus of 259 thousand words. This special corpus was used in a pilot analysis using a CL software called Wordsmith (Seventh Version). The findings of the pilot analysis were categorised into semantic units vis-à-vis visavis the literature on risk communication. Feelings aroused by each semantic unit were examined in consideration of the social and cultural context and the results were reported. The findings reveal that Twitter messages as to Covid 19 are primarily aimed to inform as well as denote such feelings as threat, confidence, concern and solidarity. Also, a considerable amount of Twitter messages are found to possess humourous features in line with the entertainment objective of social media tools., Bu çalışma Covid 19 salgınının Türkiye’de ilk olarak görülmeye başladığı tarihlerde (Mart 2020) konu ile ilgili Twitter paylaşımlarını incelemektedir. Salgının ilk kez Türkiye’de görülmesiyle birlikte sosyal medyada konu ile ilgili yapılan paylaşımların bir kısmı, özel bir yazılım ile bir araya toplanarak 259 bin kelimelik özel bir derlem elde edildi. Bu derlem, Wordsmith adlı derlem dilbilim programı kullanarak ön incelemeye tabi tutuldu. Ön inceleme sonucunda elde edilen kelimeler risk iletişimi alan yazını dikkate alınarak semantik gruplara ayrıldı. Her bir semantik grup kelimelerin uyandırdığı duygular, sosyal ve kültürel bağlam dikkate alınarak incelendi ve raporlandı. Elde edilen bulgular Covid 19 salgını ile yapılan paylaşımların öncelikle bilgilendirme amacını taşıdıklarını vetehlike, güven, endişe ve dayanışma duygularını ifade ettiklerini göstermektedir. Ayrıca paylaşımların önemli bir kısmının sosyal medyanın eğlendirme amacına uygun olarak mizah özellikleri de taşıdıkları saptanmıştır.
- Published
- 2021
12. Gelişmeyi Bekleyen Hazine: Dünyadan Örneklerle 'Dilsel Parmak İzi' İncelemecisi Adli Dilbilim
- Author
-
AĞAOĞLU ÖZDEMİR, Reyyan
- Subjects
Forensic Linguistics,Linguistic Analysis,Crime,Law ,Adli Dilbilim,Dilbilimsel Analiz,Suç,Hukuk ,ComputingMilieux_COMPUTERSANDSOCIETY ,ComputingMilieux_LEGALASPECTSOFCOMPUTING ,Linguistics ,Dil Bilim - Abstract
Adli dilbilim, suçun yazılı ve sözlü deliller yolu ile incelenmesini sağlayan, söz konusu incelemeyi bir takım dilbilimsel analiz ve ölçüm yöntemi ile gerçekleştiren bir adli bilimler dalıdır. Adli dilbilim, ülkemiz sınırlarında henüz gelişmeyi bekleyen bir suç araştırma alanıdır ve alana dair atılacak her türlü adım, ülkemiz vatandaş haklarının korunması ve adaletin sağlanması için elzemdir. Doküman inceleme yöntemi kullanılarak yapılan bu çalışma, adli dilbilimin tanımını yaparak adli dilbilimcilerin gerçekleştirdiği analiz yöntemlerinin suç ve suç incelemesi kapsamında önemini ve değerini vurgulamak için kaleme alınmıştır. Çalışmada, adli dilbilimsel yöntemler kullanılarak aydınlatılan gerçek vaka örnekleri verilerek alanın önem ve gerekliliği gözler önüne serilmek istenmiştir., Forensic linguistics, a sub-branch of forensic science, investigates crime through written and oral evidence by following certain linguistic analysis and measurement methods. Forensic linguistics is a crime-solving field that is yet to be improved within the boundaries of our country; moreover, each step concerning this field is essential to protect the rights of our citizens and ensure justice in our country. This study, which was conducted using the document review method, has been penned to emphasize the importance and value of analysis methods of forensic linguists in crime and crime-solving by introducing forensic linguistics. In this study, real cases enlightened through forensic linguistics methods are mentioned and exemplified to reveal the importance and necessity of the field.
- Published
- 2021
13. Traduire l’argent : le rôle des compléments cognitifs dans la traduction littéraire
- Author
-
CİOBACA, Carmen-ecaterina
- Subjects
Interpretive Theory of Translation (ITT),cognitive complements,literary translation,money,Eugénie Grandet ,Linguistics ,Dil Bilim ,Théorie interprétative de la traduction (TIT),compléments cognitifs,traduction littéraire,argent,Eugénie Grandet - Abstract
The paper aims to emphasize that the use of cognitive complements during the translation process is essential. Based on the Interpretive Theory of Translation (ITT), this analysis sees translation as a cognitive approach. In the first instance, the author explores the presence of cognitive processes during the three phases of translation: comprehension, deverbalization, reformulation. Thereafter, the paper shows the difference between linguistic and extralinguistic elements that contribute to translation and stresses the importance of linguistic competencies and of the encyclopedic knowledge. Cognitive complements, understood as extralinguistic parameters, notional and affective, that contribute to understanding sense, help the translator carry the message not only from one language to another, but also from one cognitive world to another. In order to solve translation difficulties, the translator resorts to cognitive complements and adopts adequate strategies. When he/she wants to preserve the particularities of the source cognitive milieu, the translator uses literary translation or explicitations. On the contrary, when the translator intends to alleviate the specificities of the cognitive environment presented in the source text, he/she resorts to generalizing techniques or to adaptations. A case study is also included in the paper: the analysis of the way in which explicit and implicit references to money in an excerpt of the novel Eugenie Grandet by Balzac have been translated into English and Romanian. The analysis of the corpus shows that translation strategies should be chosen according to the knowledge that the translator shares with the target audience., La présente étude a le but de souligner que, pendant le processus de traduction, le recours aux compléments cognitifs est indispensable. Fondée sur la théorie interprétative de la traduction (TIT), cette approche analyse le traduire comme démarche cognitive. Dans un premier temps, l’auteur examine la manière dont la cognition se manifeste pendant les trois étapes de la traduction : la compréhension, la déverbalisation, la réexpression. Ensuite, l’auteur opère la différence entre le linguistique et l’extralinguistique et présente le rôle des compétences langagières et des connaissances encyclopédiques du traducteur. Les compléments cognitifs, compris comme des éléments d’ordre extralinguistique, notionnels et émotionnels, qui contribuent à la saisie du sens, aident le sujet traduisant à transporter le message non seulement d’une langue à l’autre, mais aussi d’un univers cognitif à l’autre. Confronté à des difficultés de traduction, le traducteur/la traductrice fait appel aux compléments cognitifs et adopte des stratégies appropriées. Pour préserver le spécifique cognitif du texte source, le sujet traduisant recourt à la traduction littérale ou à l’explicitation. Par contre, pour niveler le spécifique de l’univers cognitif évoqué par le texte de départ, le traducteur/la traductrice utilise la traduction généralisante ou l’adaptation. Le travail comporte également une étude de cas : l’analyse de la manière dont ont été traduites en anglais et en roumain des références explicites et implicites à l’argent qui se retrouvent dans un fragment du roman Eugénie Grandet de Balzac. Suite à cette analyse, on observe que les techniques de traduction doivent être choisies en fonction du savoir que le traducteur/la traductrice partage ou non avec le public cible.
- Published
- 2021
14. X+Kafası: A Much Used Metaphorical Turkish Neologism
- Author
-
KARADAĞ, Bilge Merve and BURNAZ, Seda
- Subjects
Söz öbekleri,Metaforik neolojizm,Türk dili,Derlem dilbilim,Metafor ,Phrases,Metaphorical neologisms,Turkish language,Corpuslinguistics,Metaphor ,Linguistics ,Dil Bilim - Abstract
Sosyal medyanın yaygın erişilebilirliği sayesinde dilde ortaya çıkan yeni biçimler kısa sürede geniş kitleler tarafında görülüp bir kullanım alanı kazanarak yerini sağlamlaştırmaktadır. Bu biçimlerden oldukça benimsenen ve sıklıkla kullanılanlar genellikle mecazî yeni öğeler, ifadeler ya da diğer bir deyişle metaforik neolojizmler olmaktadır. Mevcut araştırmanın amacı, Türkçede yaygın bir şekilde kullanılan “x+kafası” öbek yapısını ve anlambilimsel özelliklerini analiz etmektir. Bu yapının anlambilimsel açıdan aynılık taşıyan örnekleri Türkçe Ulusal Derlemi’nden faydalanılarak bütünceye eklenmiş, değişik sosyal medya platformlarındaki görünümlerine değinilmiş ve toplumsal açıdan bu yapının kullanımına dair görüşler eklenmiş olup mevzu bahis yapının tek başına kullanımıyla bağlam içinde kullanımı arasındaki farklar bir anket ile ölçülmüştür., Widespread access to social media ensures that new and emergent coinages are noticed by population masses, attain domains of usage, and strengthen their place within a language. Of such new linguistic constructs, metaphorical neologisms are usually most adopted and frequently used. The present study aims to examine the x + head phrase structure widely used in Turkish and to evaluate its semantic properties. Examples semantically identical to this structure are included in the linguistic database through the Turkish National Corpus. The appearance of such phrases was observed on different social media platforms. Additionally, the opinions of people were sought on the use of this structure in social interactions. Further, the differences between the usage of the mentioned structure on its own and its use within a context were measured via a survey.
- Published
- 2020
15. Investigation of the Pronoun 'We' within the Framework of Enunciation Theory
- Author
-
GÜVEN, Esra and KIRAN, Ayşe
- Subjects
Subjectivity,pronoun,we,discourse analyses,Émile Benveniste ,Linguistics ,Dil Bilim ,Öznellik,adıl (zamir),biz,söylem çözümlemesi,Émile Benveniste - Abstract
Bu çalışmada Türkçede çok önemli olan ve üzerinde az sayıda çalışma yapılmış olan öznellik konusu, “biz” adılı çerçevesinde ele alınmıştır. “Biz” adılının anlamsal içeriği belirlenmeye çalışılmış, aynı zamanda diğer adıllarla ilişkisi üzerinde durulmuştur. Söz konusu ilişkiler belirlenirken “biz” adılının eylemlerle olan ilişkisi çalışma dışında bırakılmıştır. Çalışmada Émile Benveniste’in Sözceleme Kuramı’ndan yararlanılmıştır. Benveniste, sözcelemeyi, konuşan ya da yazan kişinin dilde “sana/size” seslenen ya da “ona/onlara” göndermede bulunan “ben/biz” olarak kendine bir konum belirlediği süreçlerden biri olarak tanımlamıştır. Söz konusu kuram çerçevesinde öncelikle “biz” adılının tanımı üzerinde durulmuş; ardından “biz”/“ben” karşıtlığına değinilmiştir. “Biz” adılının unvanlarla nasıl kullanıldığı gösterildikten sonra kurmaca yapıtlarda, tezlerde, bilimsel araştırmalarda ve grup çalışmalarında “biz” kullanımı incelenmiştir. Öte yandan iç konuşmada (monolog) “biz”e nasıl ulaşıldığı üzerinde durulmuştur. “Biz”in, “siz”in yerine geçmesi; “biz”/“siz”/“sen”=ast üst ilişkisi; “biz”/“siz”/“sen”=eşitlik ilişkisi ortaya çıkarılmıştır. Bunlara ek olarak “biz” adıllı kullanımların tersinlemenin iki yönü olan, olumsuzdan olumluya ve olumludan olumsuza doğru anlamsal bir değişim gösterdiği belirlenmiştir. Üçüncü tekil kişi, çoğul yerine konuştuğu zaman “biz” adılının nasıl anlam kazandığı gösterilmeye çalışılmış; böylece kimi zaman belirsiz bir “ben” olan bir “biz” de ortaya çıkarılmıştır. Konuşucunun sorumluluktan kaçınma “biz”in içinde kaybolma stratejileri açıklanmaya çalışılmış; siyasal metinlerde/söylemlerde konuşucuların/sözcülerin kullandıkları “biz”e de bu bağlamda değinilmiştir. Son olarak “bizler” üzerinde durulmuştur., In this paper, the matter of subjectivity, which is of paramount importance in Turkish, yet studied in a limited number of research, was discussed centering on the pronoun “we”. In this regard, the pronoun’s semantic content was defined, emphasizing its relation to other pronouns. In doing so, the Benveniste’ Enunciation Theory was applied. Initially, the definition of the pronoun “we” was resolved, then the conflict between the pronouns “we”/”I” was analyzed further. After observing how the pronoun “we” is used with titles, its use in fictional works, theses, scientific research, and group studies was also examined. Additionally, how the pronoun “we” was reached in the inner speech was also investigated, and the process of replacing “we” with “you”; “we”/”you” (plural, polite)/”you” (second person singular)=subordinate parent relationship; we”/”you” (plural, polite)/”you” (second person singular)=equality relationship were revealed. Therefore, it was observed that these uses show a semantic change from both negative to positive and from positive to negative, which are two aspects of inversion. Besides, it was revealed how the pronoun “we” acquires its semantic sense when the third singular person speaks on behalf of multiple persons. Finally, the observed use of “we” referring to uncertain “I” and, the speaker’s strategies of avoiding responsibility and getting lost in “we” were explained. The “we” as used by spokespersons in political texts/discourses was also mentioned in this context, and the use of “we are” was emphasized.
- Published
- 2020
16. Decision Making in Translation: Translator’s Strategies and Decision Models for Rich Points in Titles
- Author
-
Lyudmila Enbaeva
- Subjects
Computer science ,Process (engineering) ,business.industry ,Acknowledgement ,Linguistics ,computer.software_genre ,Dil Bilim ,Translation decision,Rich Point,title,translation decision strategy,pattern recognition ,Pattern recognition (psychology) ,Source text ,Artificial intelligence ,Set (psychology) ,business ,Competence (human resources) ,computer ,Decision model ,Natural language processing ,Meaning (linguistics) - Abstract
Recent developments regarding translation competence have led to the acknowledgement of the strategic role of decision making in the translation process. Researchers in different science fields have always seen problem-solving as an intrinsic part of any cognitive activity. The specific character of translation decision making is a challenging area of research which is primarily associated with the essence of the translation problem and strategies to solve it. The paper addresses translation decision strategies with the aim of classifying them and proposing clusters of translation decision models for problematic text elements collectively called Rich Points. The classification was verified on a corpus of 160 newspaper titles of articles published between July and August 2020 and translated into Russian. The correlation between the source text and target text (TT) Rich Point patterns afforded ground for proposing a set of translation decision models. Quantitative assessment of Rich Points frequency revealed a tendency to eliminate them in the TT. However, translation decision strategies and assessment of models productivity rate revealed it was due to the translators’ loyalty towards factual information. The results suggest that although translation problems involve meaning disintegration, they can demonstrate pattern-like nature, and pattern recognition seems to form the core of translation decision strategies and models.
- Published
- 2020
17. Translation of French Copula into Turkish by Oblique Strategies
- Author
-
POLAT, Yusuf and KÖSE, Bayram
- Subjects
Çeviribilim,çeviri yöntemleri,dolaylı çeviri yöntemleri,ilgi eylemi,çevirmen eğitim ,Linguistics ,translation studies,translation strategies,indirect translation strategies,copula,translator training ,Dil Bilim - Abstract
Çeviribilim araştırmalarında genellikle girdi, süreç, çıktı ve merkezi eyleyen gibi çeviri sürecinin zorunlu bileşenleri inceleme konusu yapılmaktadır. Bu çalışmada çeviri sürecine ilişkin kimi veriler elde edilmek üzere girdi ve çıktı karşılaştırılarak çevirmenin süreçte yaptığı tercihler gözden geçirilmektedir. Bu tercihler alanyazında çeviri yöntemi veya stratejisi adıyla anılmakta ve doğrudan ve dolaylı olmak üzere iki öbekte toplanmaktadırlar. Makalede çeviribilim araştırmaları hakkında kısa bir bilgi verildikten sonra, dolaylı çeviri stratejileri kısaca tanıtılmaktadır. Daha sonra Türkçede ilgi eylemi veya koşaç, Fransızcada “copule” veya “verbe attributif ” olarak adlandırılan eylem türü hakkında sözdizimsel bilgiler verilmekte ve kısaca karşılaştırılmaktadır. Araştırma bölümünde ilgi eyleminin dolaylı stratejilerle çevrilme gerekçelerini belirlemek üzere iki yazınsal söylem ve bir resmî söylemden derlenen 131 çeviri örneği gözden geçirilmiştir. Örneklerin incelenmesi sonucunda koşaç dışında bir eylemle çevrildiği belirlenen 38 örnek üzerinde odaklanılarak araştırma sorusunun yanıtı elde edilmeye çalışılmıştır. Araştırma, çeviri stratejisinin çevirmenin bireysel tercihlerinden çok erek dil söyleminin yeniden oluşturulan bağlamı tarafından dayatıldığı sonucunu ortaya koymaktadır. Diğer bir deyişle, çevirmen alımlama ve yorumlama sürecinden sonra erek dilde metni oluştururken erek dilin ölçütleri çerçevesinde akışkan ve eşdeğer bir metin oluşturmaya çalışmaktadır. Araştırma ile elde edilen sonuçlar, çevirmen eğitimi sürecinde çeviri stratejisi kavramının öğretilmesine özel bir önem verilmesi gerektiğini göstermektedir., Research in translation studies focuses on the study of mandatory components such as input, process, output and the central actor. In this study, in order to obtain some data on the translation process, the choice of the translator is being revised by comparing input and output. Referred to as “process” or “translation strategy” in the field of translation studies, these choices are grouped into two: direct and indirect translation processes. The article provides a brief description of translation studies, followed by a brief description of the indirect translation strategies. Then, the type of verb known as “ilgi eylemi” or “koşaç” in Turkish and “copule” or “verbe attributif ” in French is described syntactically and both languages are compared. In the research section, 131 examples of translations collected from three texts are examined to determine the reasons for choosing the indirect translation strategy. By examining the 38 examples in which the copula is translated into a verb other than the “imek” and “olmak” verbs, we try to get the answer for the research question. The research revealed that translation strategy is imposed more by the regenerated context of the target discourse than by the individual preferences of the translator. In other words, the translator tries to create a fluid and equivalent text according to the criteria of the target language when recreating the text after the reception and interpretation process. The results of the study show that the concept of translation strategy should be taught during translator training.
- Published
- 2020
18. Reasons for University Students in France to Learn Turkish as a Foreign Language
- Author
-
GÜNER, Fatih and KARTAL, Erdoğan
- Subjects
Fransa,Türkçe,Yabancı dil olarak Türkçe öğretimi,ana dili,durum çalışması ,Linguistics ,France,Turkish,Teaching Turkish as a foreign language,native language,case study ,Dil Bilim - Abstract
Bilim, kültür, sanat, eğitim, siyaset, turizm, ticaret ve iletişim alanlarındaki ilişkilerin yürütülebilmesi için toplumda ana dilden başka dillerin de öğrenilmesi gerekmektedir. Bununla birlikte günümüzde yabancı dil olarak Türkçe öğretiminin üzerinde titizlikle durulması gereken önemli bir konuya dönüştüğü de bilinmektedir. Bu araştırma ile Fransa’daki üniversite öğrencilerinin yabancı dil olarak Türkçeyi tercih etme nedenlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırma, nitel araştırma desenlerinden “bütüncül tek durum deseni” ile yürütülmüştür. Araştırma, 2016-2017 akademik yılının ikinci yarıyılında Fransa’da öğrenim gören ve Türkçe öğrenmekte olan 66 üniversite öğrencisi ile yürütülmüştür. Araştırma verileri katılımcılara yöneltilen bir görüşme sorusu aracılığıyla toplanmıştır. Veriler üzerinde yapılan içerik analizi sonucunda katılımcıların; “bireysel nedenler”, “akademik nedenler”, “sosyal nedenler”, “ekonomik nedenler” ve “Türkçe kaynaklı nedenler” başlıklarında toplanabilen nedenlere bağlı olarak Türkçe öğrendikleri belirlenmiştir. Bu nedenlere ilişkin alt başlıklar incelendiğinde, ana dili Fransızca olan katılımcıların en sıklıkla “Türkiye’de bulunma veya yaşama” nedeniyle Türkçe öğrenmek istedikleri tespit edilirken; ana dili Fransızca olmayan katılımcıların ise en sıklıkla “merak” nedenine bağlı olarak Türkçe öğrenmek istedikleri belirlenmiştir. Araştırma sonuçları Fransa’daki üniversite öğrencilerine yönelik Türkçe materyaller geliştirilirken göz önüne alınabilir., Knowledge of foreign languages besides ones native language is indispensable to maintaining relations in the fields of science, culture, art, education, politics, tourism, commerce and communication in the society. Today, teaching Turkish as a foreign language has become a hot topic that needs to be highlighted. This study seeks to determine why university students in France prefer to learn Turkish as a foreign language. Within the domain of qualitative research, this study embraced a “holistic single case design.” It was performed with a total of 66 university students studying in France and learning Turkish in the second semester of the 2016-2017 academic year. The research data were obtained using an interview question answered by the participants. The content analysis of the data showed that the students chose to learn Turkish for the following reasons, which may be grouped under “personal reasons”, “academic reasons”, “social reasons”, “economic reasons” and “Turkish-oriented reasons.” An analysis of these reasons showed that the students, whose native language is French, mostly reported that they wanted to learn Turkish “to stay or live in Turkey” whereas the students, whose native language was not French, mostly stated that they wanted to learn Turkish “out of curiosity.” The findings of this study may offer insights into designing materials in Turkish for university students in France.
- Published
- 2020
19. Le pathos dans le discours journalistique en Turquie, vis-à-vis des migrants syriens
- Author
-
ÖZTİN PASSERAT, Duygu
- Subjects
Journalistic discourse,pathos,ethos,Syrians,manipulation,migration ,Literature ,Linguistics ,Edebiyat ,Dil Bilim ,Discours journalistique,pathos,éthos,manipulation,migration - Abstract
Following the civil war that broke out in 2011 in Syria, Turkey has so far welcomed more than 3.5 million Syrians. At the beginning of this migration, Syrians were perceived favorably, because the Turkish people believed that Syrians would go back to their country at the end of the civil war. Unfortunately, this war continues and the Syrians, now numbering 3,609 842 million, have not returned to their country. Meanwhile, the Turkish people face growing socioeconomic problems such as unemployment, inflation, and the Arabization of signs on the streets of the country, creating much more xenophobic and racist feelings and acts toward Syrians. The media has played an important role in the construction of this discourse and this work aims to analyze this discourse. To do this, we will analyze some randomly selected news reports and headlines published between 2014 and 2018 from national and regional newspapers. We will answer the questions: “How are Syrians represented in the newspapers?” “What is the role of media and journalistic discourse in building the positive and/or negative ethos of Syrians?,” and “How does journalistic discourse influence the reader?, A la suite de la guerre civile éclatée en 2011 en Syrie, la Turquie a accueilli jusqu’à présent plus de 3,5 millions de Syriens. Au début de cette migration, les Syriens étaient bien reçus/perçus, car le peuple turc croyait que les Syriens allaient rentrer dans leur pays à la fin de la guerre civile. Malheureusement cette guerre perdure et les Syriens ne sont pas retournés dans leur pays avec en plus le nombre de Syriens qui atteint maintenant les 3, 609 842 millions de personnes. Entre temps le peuple turc confronté à des problèmes socio-économiques grandissants tels que le chômage, l’inflation et l’arabisation des enseignes dans les rues du pays, comment à développer des sentiments et des actes nettement plus xénophobes et racistes envers les syriens. Les médias ont un rôle important dans la construction de ce discours. L’objectif de ce travail est d’analyser ce discours. Pour ce faire, nous allons analyser quelques dépêches et titres choisis aléatoirement entre 2014 et 2018 des journaux nationaux et régionaux. Nous allons répondre aux questions : « Comment les Syriens sont-ils représentés dans les journaux ? », « Quel est le rôle du discours médiatique et journalistique dans la construction de l’éthos positif et/ou négatif des Syriens ? », « Comment le discours journalistique manipule-t-il le lecteur ? ».
- Published
- 2020
20. Intertextuality on The Definitions and Examples of Historical Dictionaries
- Author
-
Ezgi Aslan
- Subjects
Lexicography,Historical dictionaries,Historical lexicography,Intertextuality,Copyright ,media_common.quotation_subject ,Sözlükbilimi,Tarihî sözlük,Tarihî sözlükbilimi,Metinlerarasılık,Telif ,Linguistics ,Art ,Dil Bilim ,Humanities ,media_common ,Lexicography - Abstract
Sözlüklerin her biri kendinden önce yazılan sözlüklerden etkilendiği gibi kendinden sonra yazılacak sözlükleri de etkiler. Sözlükler aynı ya da benzer amaç için önceden yazılmış sözlüklerle benzer dil malzemesini ve yapıları kullanırlar. Edebiyattaki metinlerarasılıkta her bir söylem başka bir söylemi yeniler ve her edebî metin de önceki metinleri az çok tekrar eder. Sözlükleri derleyenler de diğer sözlüklerdeki çalışmalardan belirli ölçüde yararlanırlar. Sözlüklerde metinlerarasılığın düzeyinin ne olacağı, bir sözlüğün diğer sözlüklerden ne kadar etkilenebileceği ya da sözlüklerde neyin ‘metinlerarasılık’ ve neyin ‘telif hakkı’ ile ilgili olacağı konusunda kesin bir görüş bulunmamaktadır. Bu konuyla ilgili çalışmalar daha çok telif hakkı ve etikle ilgilidir. Bu çalışmada, sözlüklerdeki tanım ya da tanıkların birbirine benzemesi ya da yeni bir sözlük hazırlanırken önceki sözlüklerin tanım ya da tanıklarının bire bir ya da kısmen kopyalanmasının bir telif sorunu olup olmadığı, benzerliklerin ya da aynılıkların metinlerarasılık olarak kabul edilip edilemeyeceği konusu tartışılacak ve konu, tarihî sözlüklerden hareketle eş zamanlı olarak Eser-i Şevket adlı tarihî sözlük özelinde irdelenecektir., Each dictionary affects those to be written thereafter , as well as being influenced by those written before. Dictionaries use similar language materials. In literary texts each discourse gives way to the next , and, to a greater or lesser degree, every literary text repeats what has previously been written. There is no definite opinion on the level of intertextuality between dictionaries, on the extent to which a dictionary can be influenced by other dictionaries, nor on what 'intertextuality' in dictionaries is, and what is related to 'copyright'. Studies related to this topic are typically more concerned with copyright and ethics. This study deals with issues such as the extent to which definitions in dictionaries are similar to each other, the timing of the preparation of a new dictionary, whether the copying – in whole or in part - of individual definitions given in previous dictionaries is a copyright issue, and whether similarities or differences should be accepted as intertextuality. This subject will be examined from the perspective of historical dictionaries.
- Published
- 2020
21. A Sample Analysis on Linguistic Items Revealing Writer’s Gender at an Intuitive Level
- Author
-
Turgay Sebzecioğlu, Fince Özer, Elif Kara, Özlem Özdemir, and Senem Kuzu
- Subjects
Türkçe,Cinsiyet değişkeni,Yazılı söylem,Cinsiyet biçemi,Dilbilgisel birimler ,Turkish,Gender variable,Written discourse,Gender style,Grammatical items ,Linguistics ,Dil Bilim - Abstract
Bu çalışmanın amacı, yazılı bir metinde açık bir cinsiyet kodlayıcısının bulunmadığı durumlarda kadın ve erkek okuyucuların yazarın cinsiyetine ilişkin algılama stratejilerini belirlemek ve cinsiyet algılamasını ortaya çıkaran dilsel birimleri tespit etmektir. Türkçede erillik-dişillik bağlamında dil kullanıcısına özgü dilbilgisel cinsiyet kodlayıcısı bulunmadığından metinlere olan cinsiyet yansıması açık olarak sözlüksel, sezgisel olarak ise biçemsel (stylistic) düzlemde görülebilir. Dil kullanıcısı tarafından metin oluşturulurken bazı dilbilgisel yapıların cinsiyete özgü seçimlere duyarlı olduğu varsayılmıştır. Buna cinsiyet biçemi denebilir. Cinsiyete özgü seçimlerin Türkçe dil kullanıcıları açısından bilişsel bir ortaklık taşıdığı doğru bir varsayımsa, metin oluşturmada birçok dilbilgisel düzlemde gerçekleşen seçimlerin cinsiyet odaklı olduğu kabul edilebilir. Bunu anlamak üzere üç farklı yaş grubundan erkek ve kadın olarak eşit olarak bölümlenmiş katılımcılara bir erkek ve bir kadın olmak üzere gazete köşe yazarlarının sinema filmi üzerine yazdıkları iki farklı metin okutulmuş ve yazarların cinsiyetinin tahmin edilmesi istenmiş; ardından tahminlerine ait dayanakları metinden yola çıkarak göstermeleri beklenmiştir. Gözlemler, yazarın cinsiyetine ilişkin katılımcı çıkarımlarının dilbilgisel yapılardan çok sözlüksel birimlere dayandığını göstermiştir. Hızlı duygu değişimi, eleştirel dil kullanma gibi özellikler metnin cinsiyetine ilişkin çıkarımlarda katılımcıların belirlediği üst cinsiyet biçemleri olmuştur., This study aims to identify the strategies used by female and male readers to perceive the writer’s gender when there is no explicit gender decoder in a written text. The study also seeks to determine the linguistic items that indicate gender perception. As the Turkish language has no grammatical gender decoders for its users in terms of masculinity and femininity, the reflection of gender in a text can be seen explicitly at a lexical level and intuitively at a stylistic level. When language users create a text, it is presumed that certain grammatical structures are sensitive to gender specific choices, which is called gender style. If it is a right presumption that gender specific choices are shared by speakers of Turkish on a cognitive basis, it can be accepted that, in creating a text, choices made on several grammatical levels are gender based. To investigate this , the study asked both female and male participants from three different age groups to read two different texts on cinema written by two columnists, one female and one male, and to guess the writers’ gender. Later, the participants were expected to indicate the grounds for their guesses based on the text. This observation revealed that participants’ inferences concerning the writer’s gender were based on lexical units rather than grammatical structures. Characteristics such as rapid emotional changes and use of critical language were upper gender styles determined by the participants in their inferences concerning gender within the text.
- Published
- 2020
22. Complaint Strategies Used by Learners of Turkish as a Foreign Language
- Author
-
Zeynep Arslan and Mehmet Gürlek
- Subjects
Söz edimleri,YADOT,Şikâyet edimi ,Speech acts,YADOT,Complaint act ,Linguistics ,Dil Bilim - Abstract
Günümüzde Türkçenin yabancı dil olarak öğrenimine ve öğretimine olan ilgi gittikçe artmaktadır. Yabancı dil olarak öğretilen diğer dillerde de olduğu gibi Türkçe öğretiminde de sadece dilsel edince odaklanan uygulamalardan iletişimsel yeterliliği edindirmeye yönelik, bütüncül bir bakış açısına geçilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu doğrultuda yabancı dil olarak Türkçe (YADOT) öğrenicilerine söz edimlerinin öğretilmesi ve gündelik hayata uygun bir şekilde kullanımlarının sağlanması da dikkat çekilmesi gereken bir konudur. Bu nitel çalışmanın amacı YADOT öğrenicilerinin şikâyet ediminin farklı bağlamlarda kullanımında ne ölçüde başarılı olduklarını ve hangi şikâyet edim stratejilerine başvurduklarını belirlemektir. Araştırmanın yapısına uygun olan örnek olay desenine başvurulmuştur. İstanbul Üniversitesi Dil Merkezinde Türkçe öğrenmekte olan B1, B2 ve C1 seviyelerindeki 18 öğrenici ulaşılabilir örnekleme yoluyla seçilmiştir. Veriler söylem tamamlama testi uygulanarak toplanmıştır. Verilerin analizinde on bir şikâyet edim stratejisi temel alınmıştır. YADOT öğrenicilerinin bağlamlara yönelik verdiği cevapların analizinden elde edilen sonuçlara bakıldığında resmî ortamlarda şikâyet edilirken beklenenin aksine dolaylı şikâyet edim stratejilerinden çok doğrudan şikâyet edim stratejilerine başvurulduğu gözlenmiştir. YADOT öğrenicilerinin şikâyet ediminde iletişimsel yetileri verilmek istenen mesajı anlamada zorluk çekmedikleri, fakat bağlama uygun hitap biçimlerinde ve konuşmaya girişte kullanılan kelime seçimlerinde başarılı olamadıkları tespit edilmiştir., The importance of learning and teaching Turkish as a foreign language is increasing every day. As is the case in the teaching of other foreign languages, the field faces a transition from practices focusing only on grammatical competence to a more holistic view in which the important end-goal is communicative competence. Teaching speech acts to learners of Turkish as a foreign language (Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretimi, or YADOT) and enabling them to use these speech acts in daily life is another prominent issue. The purpose of this qualitative study is to determine how successful the learners of YADOT are in their use of the complaint act in different contexts and which complaint strategies they apply. The case method was used and the participants were all at the level of B1, B2, or C1 at the Istanbul University Language Center, were selected through convenience sampling. The data was collected by discourse completion test, and analysis was based on 11 specified complaint strategies. This study found that learners of YADOT do not have difficulties in understanding the message being aimed at, but they are not competent enough to select the appropriate contextualized address forms or vocabulary items to initiate a dialogue.
- Published
- 2020
23. Representación de la Historia en la Literatura: La Lengua de la Ciudad Condal Como Urbe Novelística
- Author
-
ÖNAL, Zeynep
- Subjects
Eduardo Mendoza,The city of marvels,Carmen Laforet,Nada,Barcelona ,Literature ,Eduardo Mendoza,La ciudad de los prodigios,Carmen Laforet,Nada,Barcelona ,Linguistics ,Edebiyat ,Dil Bilim - Abstract
This study aims to analyse two of the most influential novels of 20th century Spanish literature, The city of marvels by Eduardo Mendoza and Nada by Carmen Laforet in order to reveal the strong contrast between these two Barcelonas, the background of which, are as follows - the Barcelona of the transition period between the 19th and 20th centuries and the post-Civil War Barcelona of the 20th century. Both novels use Barcelona as a setting for their stories and these two Barcelonas are completely different from each other in terms of both progress in and suspension of social and city lives. The city of marvels tells the outstanding rise of Barcelona in social industrial and economic levels during the period between the end of the 19th century and the beginning of the 20th century. The tale of the city is told between Barcelona’s World Fairs of 1888 and 1929; during this time the city presents a significant development with respect to social growth, modernization and well-being. In the age of great inventions, the language of the city reflects trasformation, progress and hope. Carmen Laforet’s Nada tells of a post-Civil War Barcelona. The story begins in 1939, at the end of the Spanish Civil War, and ends almost a year later. The city presents a sad and miserable image as a result of the prevailing atmosphere of grief and disconsolation. The language of the city is constructed at times by a profound silence and at others a verbal violence, as a natural consequence of the tension that reigns, Este trabajo tiene el objetivo de estudiar dos destacadas novelas de la literatura española del siglo XX, La ciudad de los prodigios de Eduardo Mendoza y Nada de Carmen Laforet, con la intención de exponer el fuerte contraste en la narración de dos Barcelonas, telón de fondo de ambas novelas: la del período de transición del siglo XIX al XX y la del período de posguerra del siglo XX. Los dos relatos exponen, como trasfondo de las historias contadas, la Barcelona de la época, ambas completamente distintas tanto en términos de desarrollo como de estancamiento en la vida social y urbana. La ciudad de los prodigios relata el brillante ascenso de la ciudad en los niveles social, industrial y económico durante el paso del siglo XIX al siglo XX. La ciudad, narrada entre las dos Exposiciones Universales – 1888 y 1929 – presenta un escenario de desarrollos significativos en materia de crecimiento social, modernización cívica y bienestar material. En la era de grandes invenciones, la lengua de la ciudad refleja la transformación, el progreso y la esperanza. Nada de Carmen Laforet relata la Barcelona de la posguerra. El relato empieza en 1939, al terminar la Guerra Civil Española, y concluye cerca de un año más tarde. La ciudad presenta una imagen abatida y triste, como consecuencia del ambiente imperante de amargura y desconsuelo. La lengua de la ciudad se constituye ora por un profundo silencio ora por la violencia verbal, consecuencia natural de la tensión que reina en la ciudad.
- Published
- 2020
24. An Overview of Methods of Word Derivation in the Polish Language
- Author
-
Emrah Gaznevi
- Subjects
media_common.quotation_subject ,Derivation,affix,root,cognate word ,kökteş sözcük,Türetme,ek,kök ,Linguistics ,Art ,Dil Bilim ,Humanities ,media_common - Abstract
Bir batı Slav Dili olan Lehçe yapı bakımından bükümlü/çekimli diller grubunda yer alır. Bu gruptaki diğer diller gibi Lehçede de yeni sözcük türetilirken sözcük kökleri bazen tamamen değişir ve tanınmayacak hâle gelir, bazen sözcük kökündeki asıl sesler, yeni sözcükte aynı kalır. Bazen de kök ile oluşan yeni sözcük arasında yalnızca bir bağ bulunur. Ekler sözcüğün önüne, ortasına veya sonuna gelebilir. Sözcük türetimi, dilde o ana dek mevcut olmayan bir anlam ihtiyacının ortaya çıkması ve o anlam ihtiyacının giderilmesi maksadıyla sözcük oluşturma anlamına gelir. Lehçede sözcük türetmenin en etkin yöntemlerinden biri, mevcut köklere ek ilave edilmesidir. Fakat kök ve ek ile ihtiyaç duyulan kavramın karşılanamadığı da görülür. Bu tür durumlarda yeni kavramın yaratılması adına birleşik sözcük oluşturma, diğer dillerden sözcük ödünçleme ya da yepyeni bir sözcük üretip uydurma yöntemleri de izlenebilmektedir. Bu çalışma Lehçenin sözcük yapısına, söz türetmede uygulanan yöntemlerine, kökteş sözcüklerine, önekli-öneksiz sözcüklerine ilişkin bir incelemeyi kapsar. Söz türetilmesinde gerçekleşen harf değişimlerini tespit etmeye çalışır. Eylem kökünün belirlenmesi için uygulanan yöntemleri içerir ve eylemlerden ne gibi anlam türetmelerinin yapılabileceğinin analizini sunar. Bir yapım ekinin her söze aynı anlamı katıp katmadığı konusunu ele alır. Söz türetmede yardımcı sözlerin dildeki yeri ve önemini vurgular. Bunlara ek olarak yardımcı fiillerin görev ve özelliklerini inceler., Polish, a Western Slavic language, belongs to the group of inflected languages by virtue of its structure. Like other languages in this group, when a new word is derived in Polish, the roots of the word sometimes change completely and become unrecognizable, while at other times the actual letters in the stem remain the same in the new word. At other times there is only a bond between the root and the new word. Words can be preceded, centered, or ended by the affix. Lexicalization implies the appearance of the need to establish new semantics that has not existed in the language before, and the creation of new words triggered by this need. One of the most effective methods of word derivation in Polish is the addition of affixes to existing roots. However, it is also seen that the required concept cannot always be expressed by means of the root and affixes. In such cases, it is possible to follow the methods of forming a compound word, borrowing words from other languages or generating and forming a new word in order to create a new concept. This study aims to examine the word structure of Polish, and the methods used in word derivation, cognate words, prefixed and non-prefixed words. It tries to identify the letter changes that occur in word derivation. It shows the methods for determining the roots of verbs, and analyzes how meaning can be derived from them. It deals with the issue of whether a derivational affix adds the same meaning to each word and emphasizes the place and importance of auxiliary words in language in word derivation. In addition, it examines the tasks and characteristics of auxiliary verbs.
- Published
- 2019
25. Bilingual Dictionaries in Tatar Lexicography: Russian-Tatar Dictionaries
- Author
-
Alina Minsafina
- Subjects
Tatar sözlükbilimi,Tatarca iki dilli sözlükler,Madde başı Rusça sözlükler ,Linguistics ,Tatar lexicography,Tatar bilingual dictionaries,Russian-Tatar dictionaries ,Dil Bilim - Abstract
İki dilli sözlük, bir dilin (giriş dilin) söz varlığının diğer dilde (çıkış dilde) karşılıklarını veren leksikografik eserdir. XVI. yüzyıldan itibaren Kazan’ın Rus egemenliği altına geçmesiyle Ruslarda Tatarcayı öğrenme isteği ve ihtiyacı yoğunlaşmıştır. Bu amaçla Rusça-Tatarca sözlüklerin hazırlanması başlamıştır. XVIII. yüzyıl öncesi Tatarca sözlükler el yazılı sözlüklerdi. Basılı sözlükler ise XIX. yüzyılın başından itibaren görülmektedir. K. Minnullin ve R. Valiullin’in (1998) hazırladıkları Tatarskiy Yazık v Slovaryah [Татарский язык в словарях; Sözlüklerde Tatar Dili] adlı kitabında 1801 yılından itibaren 1998 yılına kadar 235 değişik Tatarca sözlüğün basıldığını görüyoruz. Günümüzde de bu eğilim devam etmektedir. Bu çalışmanın amacı Tatar iki dilli sözlükbilimin gelişmesini açıklamak, önemli leksikografik eserleri belirtmek, Rusça-Türkçe sözlüğün makro ve mikroyapılarını göstermek ve bu dil çiftini oluşturan farklı sistemli dillerin iki dilli sözlükleri hazırlanması sırasında meydana çıkan sorunları belirtip onların sözlüklerde nasıl çözülmüş olduğunu göstermektir, A bilingual dictionary is a book which gives equivalents of vocabulary of one language (the input language) into another (the output language). From as far back as the 16th century the interest of Russian people in the Tatar language can be observed. The need to learn Tatar was given great importance . For this purpose, Russian-Tatar dictionaries were prepared. The first Tatar dictionaries were handwritten. Printed dictionaries appeared at the beginning of the 19th century. In the book Tatarskiy Yazık v Slovaryah [Татарский язык в словарях; Tatar Language in Dictionaries] by K. Minnullin and R. Valiullin we can see that from 1801 until 1998 235 Tatar dictionaries were published and this is still continuing today. The aim of this paper is to show the process of Tatar bilingual lexicography development and to indicate its importance to the Russian people. Tatar dictionaries, to describe their micro and macrostructures and show the problems arising in bilingual dictionaries and the ways they were solved.
- Published
- 2019
26. Collocations in Teaching Turkish as a Foreign Language: A Model Suggestion
- Author
-
Bilge Merve Karadağ
- Subjects
Collocations,Collocational competence,Lexical approach,Teaching turkish as a foreign language ,Eşdizimlilik,Eşdizimsel edinç,Sözlüksel yaklaşım,Yabancı dil olarak Türkçe öğretimi ,media_common.quotation_subject ,Linguistics ,Art ,Dil Bilim ,Humanities ,media_common - Abstract
Yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde sözcük listeleri derlem temelli sıklığa göre belirlenip öğrenicilere doğal dil ortamında en sık kullanılan sözcükler sunulmaktadır. Fakat dil tek başına bulunan sözcükbirimlerden değil öbeklerden oluşmaktadır. Araştırmalara göre sözlü ve yazılı sözlem birlikte olmak üzere dilin %70'i sabit kalıp ifadelerden oluşmakta olup, eşdizimlilerin sayısı tek sözcük birimlerinin sayısından çok daha fazladır. Yabancılara Türkçe öğretiminde eşdizimsel edinç kavramı daha önce üzerine çalışılmamış bir konudur. Mevcut araştırmaya göre Türkçe öğrenicilerin yaptıkları deyimlerin ve eylemlerin/ eylem çatılarının yanlış kullanımıyla ilgili hatalar eşdizimsel edinç başlığı altında kategorilenmeli, hedef sözcük listelerinde eşdizimsel yapılara yer verilmeli ve ders materyallerine eşdizimlilere dair alıştırmalar sistemli bir şekilde yerleştirilmelidir. Hedef sözcükler sıklık derecelerine göre seçilmeliyse, neden eşdizimli yapılar da aynı şekilde seçilmesin sorusu araştırmanın çıkış noktasıdır. Bu bağlamda yabancılara Türkçe öğretiminde kullanılan bir seri ders kitabının sunduğu hedef kelime listelerinden 45 sözcük gelişigüzel seçilmiş ve eşdizimliliğe odaklanan dil teorileri çerçevesinde bir öğretim modeli hazırlanmıştır., In teaching Turkish as a foreign language, word lists are determined according to frequency-based surveys and most frequently used words are presented to learners. However, language does not consist of single word units alone but of lexical bundles. According to researches 70% of oral and written speech is composed of fixed-pattern expressions, therefore the number of collocations is greater than the number of single word units. Current research theorizes that errors made by learners of Turkish about misuse of idioms and action framings should be categorized under collocational competence, and that collocational structures should be included in the target word lists. In addition, exercises about collocations should be placed in teaching materials. In this context, 45 words from the target word lists presented by a series of textbooks were randomly chosen, and a teaching model was prepared.
- Published
- 2019
27. Türk İşaret Dili Dilbilgisi Kitabı
- Author
-
TOPRAKSOY, Abdullah
- Subjects
Türk İşaret,Dili,Dilbilgisi,Kitabı ,Linguistics ,Dil Bilim - Abstract
Dile dair yapılan çalışma ve araştırmalar, uzun zaman önce konuşma dilinin söyleniş özelliklerini betimleme ve güzel konuşma sanatını tanımlama gibi pratik amaçlar yoluyla Eski Yunan ve Roma’ya kadar uzansa da, modern bir bilim olarak dilbilimsel çalışmalar 20. yüzyılın ilk yarısında F. de Saussure ile başlamıştır. İşaret diline ilişkin dilbilimsel çalışmalar ise W. Stokoe ile 1960’lı yıllarda ortaya çıkmasına rağmen, ülkemizdeki çalışmaların ancak 2000’li yıllarda boy göstermeye başladığını söyleyebiliriz.
- Published
- 2019
28. On Borrowed Words and Word Borrowing System in Old Uighur-Chinese Borrowings in Old Uighur
- Author
-
ELMALI, Murat
- Subjects
Historical Lingusistics,Old Uigur,Chinese,borrowing,borrowing system,word formation ways ,Linguistics ,Tarihsel Dilbilim,Eski Uygurca,Çinçe,alıntı,alıntılama sistemi,kelime yapma yolları ,Dil Bilim - Abstract
Tarihsel dilbilim bir dildeki değişimi inceler. Art zamanlı dilbilim olarak da adlandırılan Tarihsel dilbilim dillerin tarihsel süreç içerisinde yaşadıkları değişime odaklanmaktadır. Ses değişimleri, analoji ve alıntılar Tarihsel dilbilimin üç önemli çalışma alanıdır. Tarihsel dilbiliminin en önemli çalışma alanlarından birisi olan “Alıntı” kavramı dilin tarih içerisinde geçirdiği değişimi takip etmek açısından son derece önemlidir. Alıntıların Tarihsel dilbilim çalışmalarındaki öneminden hareketle hazırlanan bu çalışmada, Eski Uygurca döneminde yazılmış olan eserlerdeki Çince alıntılar incelenmiştir. Bu çalışma ile Eski Uygurca döneminde yapılan Çince alıntı kelimeler ve bu alıntıların neden ve niçin yapıldığı gün ışığına çıkarılmaya çalışılacaktır. Eski Türkçe döneminin en hacimli eserlerinin verildiği Eski Uygurca döneminde alıntı kelimelerinin sebeplerinin tespit edilmesi çalışmanın öncelikli amacıdır. Bununla birlikte alıntıların yer aldığı belgelerden çıkarılacak olan orijinal ve yeni dil notları da çalışmayı önemli kılmaktadır. Bu çalışmada bu dönemdeki Çince alıntı kelimeler tarihsel dilbiliminin metotları ile ele alınacak ve çıkan sonuçlar dilbilimi ve Türk Dili üzerine çalışanların ilgisine sunulacaktır. Türkoloji ve Dilbilimine yeni katkılarda bulunulmaya çalışılacaktır. Bu çalışmada Eski Uygurların hangi yollarla yabancı dillerden kelime aldıkları bu kelimeleri prestij, tersine prestij ve ihtiyaçtan dolayı mı aldıkları irdelenecek ve başka sebepler de ele alınacaktır., Historical linguistics deals with language change. Historical linguistics is sometimes called diachronic linguistics, since historical linguists are concerned with change in language or languages over time. Sound change, analogy and borrowing have traditionally been considered the three most important (most basic) types of linguistic change. The study of loanwords, and of language contact more generally, is a useful way in tracing linguistic change in the past. Because borrowings are very important in Historical Linguistics studies, this study will be about the borrowing of Chinese words in the Old Uigur era writings. This study will try to reveal Chinese borrowings in the Old Uigur era and the reasons for them. Determining the reasons for the borrowing of Chinese words in the Old Uigur era, in which the most voluminous Old Turkish books were written, is the priority of this study. In addition to this, original and new language notes that are summarized from the documents where the borrowings are seen, make this study even more important. In this study, Chinese borrowings in the above-mentioned era will be investigated with historical linguistics methods and the results will be presented to scholars studying Turkish Language or linguistics. In this way, we will contribute something new to Linguistics and Turcology. In this study, we will investigate how Old Uighurs borrowed from foreign languages and whether the borrowings were prestige, reverse prestige or needed borrowings along with other reasons.
- Published
- 2019
29. Jean Raspail, Michel Houellebecq, and Jenny Erpenbeck: Acknowledging the Barbarian Within
- Author
-
John C. Hawley
- Subjects
Barbarian ,Extinction ,Middle East ,White (horse) ,History ,Lived experience ,media_common.quotation_subject ,Gender studies ,Linguistics ,Edebiyat ,Dil Bilim ,Migration,Nationalism,Xenophobia,France,Germany ,Nationalism ,Literature ,Xenophobia ,Negative reaction ,media_common - Abstract
This paper seeks to discuss recent sites of contestation of the implications one assigns to migration from Africa and the Middle East to Central and Western Europe. It will be predominantly Eurocentric in its data and analysis, dealing less with the motivations of the migrants and the second generation, and more with the various responses to that migration among Europeans (e.g., what are “they” doing to “us”). The major literary texts involved in the paper will be Michel Houellebecq’s Submission (2015), and Jenny Erpenbeck’s Go, Went, Gone (2015), with initial consideration of Jean Raspail’s The Camp of the Saints (1973). In these encounters, the overriding question is less “Who are these people,” than “Who are we in the face of these others?” Despite their varying motivations, they are texts that continue to define Europe by viewing it against the backdrop of the other. I will conclude with a reference to two projects that seek to engage viewers/readers vicariously in the lived experiences of particular Africans forced to flee their homes. Such empathy elicits an aggressively negative reaction among some Europeans, a white paranoia that foresees the extinction of a romantically imagined pure ethnically-based culture and recalls earlier campaigns with similarly violent results.
- Published
- 2019
30. Images and Words: Remembrance and Reconstruction of the Cambodian Genocide by Rithy Panh
- Author
-
ALKAN, Didem
- Subjects
Rithy Panh,Cambodian Genocide,Cinema,Memory,Violence Representation ,Rithy Panh,Génocide cambodgien,Cinéma,Mémoire,Représentation de la violence ,Linguistics ,Dil Bilim - Abstract
« La vérité est un poison » selon un proverbe khmer. Entre mille neuf cents soixante-quinze (1975) et mille neuf cents soixante-dix-neuf, (1979) presque 2 millions de personnes ont été massacrées au Cambodge au nom de cette « vérité » qui a formé l’idéologie des Khmers rouges. Rithy Panh, rescapé lui-même, a décidé de s’exprimer pour comprendre la logique derrière cette catastrophe : d’abord à travers le cinéma, et ensuite l’écriture. Dans ses documentaires, Panh ne raconte pas uniquement ses mémoires individuelles du génocide cambodgien. Il fait face aux génocidaires pour les faire parler et ensuite filmer, tandis que lui, dans un silence total, les observe derrière sa caméra sans aucune intervention. Ce silence grandit en lui-même et le mène à s’exprimer à travers l’écriture. Ainsi, en deux mille onze (2011), il décide de publier L’Élimination où il revisite ses rencontres avec les bourreaux, mais cette fois-ci, en prenant la parole, pour mieux transmettre la réalité. Cette étude vise à élaborer les stratégies cinématographiques et narratives utilisées par Rithy Panh pour transmettre la réalité du génocide cambodgien, en tant que témoin, réalisateur, et écrivain. Nous proposons que le discours de Panh se présente comme un dispositif visuel dans lequel les fragments du passé se décomposent au profit d’une reconstruction mémorielle à travers les images et les mots., “The truth is poison,” goes a Khmer saying. Between 1975 and 1979, an estimated two million Cambodians were massacred following this “truth” that Khmers called “ideology.” To fully grasp the dynamics of this poisonous “truth,” Rithy Panh, a survivor of the Khmer Rouge genocide, focused on the legacy of the regime through the examination of its agents and atrocities. Cinema became the first medium that motivated Panh to revisit this most tragic chapter of Cambodian history. In his films, Panh personally encounters the persecutors and asks them to speak, without being a part of the discourse himself. Elimination (2011) emerges from this silence, the strategy of dissimulation in his cinema. In this work, Panh revisits his experience of encountering the persecutors, while expressing himself by presenting a complete picture of the genocide to the public. This article aims to examine narrative and visual strategies utilized by Panh in order to communicate the reality of the Cambodian Genocide as a witness, filmmaker and writer. I argue that Panh’s consummate discourse stands as a visual-narrative construction, where the fragments of history are broken down to reconstruct the memory of the genocide through a combination of images and words.
- Published
- 2018
31. Till Dembeck / Rolf Parr (Hrsg.): Literatur und Mehrsprachigkeit. Ein Handbuch
- Author
-
Martina Kofer
- Subjects
Linguistics ,Dil Bilim - Published
- 2018
32. Looking For Tanpinar’s Previous Time Dresses in Poe’s Ligeia and Note in Bottle Stories
- Author
-
DİLBER, Kadir Can
- Subjects
Ahmet Hamdi Tanpınar,Edgar Allan Poe,Geçmiş Zaman Elbiseleri,Şişede Bulunan Not,Ligeia ,Ahmet Hamdi Tanpınar,Edgar Allan Poe,Past Time Dresses,MS. Found in a Bottle,Ligeia ,Linguistics ,Dil Bilim - Abstract
Dünya edebiyatının kapsamı ve sınırlarının genişliği düşünüldüğünde edebi eserlerin birbirlerinin etkisinde ilerlediği ve bu bağlamda her eser kendisinden önceki eserden bir tarz, üslup ya da biçim öğrenerek metne yenilik kazandırdığı böylece her yazılan metnin aslında başka bir metnin ön hazırlık aşaması olduğu görülür. Bu ön hazırlık aşaması zihinsel olarak ilerler ve bilinç-bilinçdışı düzleminde zaman kavramına gelip dayanır. Öncelikle zaman ve mekân kavramlarını kronotop kelimesinde birleştiren Bakhtin’in önderliğinde Edgar Allan Poe’nun “Şişede Bulunan Not” öyküsünden hareketle Tanpınar’ın “Geçmiş Zaman Elbiseleri”nde düşsel yolculuğun şifreleri çözümlenmeye çalışılacaktır. Ayrıca iki yazarın ortak evrenlerini süsleyen Carl Gustav Jung’un “anima” kavramının eşliğinde Poe’nun “Ligeia”sında mit olan kadının, Tanpınar’ın “Keti” isimli düşsel yaratımında sanat-anne pelerinindeki görüngüsü karşılaştırmalı olarak değerlendirilecektir., Considering the scope and extended boundaries of world literature, we can see that literary works advance through each other’s influence, and each work of art adds innovation to the text by introducing a style, a form drawn from the author’s previous work, thus each written text becomes the preliminary stage of another text. This preliminary preparation stage progresses psychologically and is based on the concept of time in the consciousness–unconsciousness plane. First, under the leadership of Bakhtin, who combined the concepts of time and space with the word “chronotope” and based on Edgar Allan Poe’s “MS. Found in a Bottle” story, we will attempt to decode the codes of the imaginary journey within Tanpınar’s “Past Time Dresses.” Also accompanied by the concept of “anima” of Carl Gustav Jung, who adorned the common universes of two authors, the woman who is a myth in Poe’s “Ligeia” will be evaluated comparatively with her appearance in the art-mother cloak in Tanpınar’s imaginary creation called “keti.”
- Published
- 2018
33. The Perception of Memory and Identity in The Sacred Night of Tahar Ben Jelloun
- Author
-
YILMAZ, Çağatay and TABAKLAR, Z. Seza
- Subjects
Memory,Identity,Semiotic,Tahar Ben Jelloun,The Sacred Night,The Sacred Night ,Linguistics ,Dil Bilim ,Bellek,Kimlik,Göstergebilim,Tahar Ben Jelloun,Kutsal Gece - Abstract
Fransa’da Yapısalcılığın önemli bir dalı olarak gelişen göstergebilimsel çözümleme yöntemi metni bir anlam bütünü olarak kabul etmiştir. Bu yöntemin ışığında Paris Göstergebilim Çevresi metinleri yüzey ve derin yapı olmak üzere aşamalı biçimde inceleyen bir yöntem geliştirmiştir. Bu çalışmada, göstergebilimden esinlenerek Faslı yazar Tahar Ben Jelloun’un 1987’de Goncourt Ödülünü kazandığı, 1985’te yayımlanan Kum Çocuk adlı romanın devamı olan Kutsal Gece adlı kitabını analiz etmeyi amaçlamaktayız. Yaklaşımımız Paris Göstergebilim Okulu diye de anılan Greimas göstergebiliminin temel ilkelerinden yola çıkmakta, incelenen bütünceyi oluşturan anlatısal öğelerin işlevleri açısından betimlenmesi ve çözümlenmesini kapsamaktadır. Kutsal Gece romanında yer alan kişi ve kişilerin eylem alanları çözümlememizin anlatısal düzeyini, kişilerin üstlendikleri izleksel ve betisel roller söylemsel düzeyini, anlambirimcikler ve yerdeşlikler derin yapı düzeyini kapsamaktadır. Bir erkek çocuğu olarak büyütülmüş ve babasının ölümünden sonra dişil kimliğini keşfetme yolculuğuna çıkan Zehra’nın olağanüstü hikâyesini, bellek ve kimlik kavramları bağlamında inceleyeceğiz. Bellek ve kimliğin semantik sınırlarını belirledikten sonra, anlatıyı bölümlere ayırıp metindeki anlatı süreçlerini uzam ve zaman çerçevesinde değerlendireceğiz., In France, the semiotic method of analysis that developed as an important branch of structuralism accepts text as a semantic construction. Considering this, the Paris school of Semiotics developed a method that gradually phased out texts as surface and deep structure. In this study, we use semiotic methods to analyze the book The Sacred Night, which is a continuation of the novel titled The Sand Child, for which the Moroccan writer Tahar Ben Jelloun won the “Prix Goncourt” in 1987. The semiotics of Greimas, also known as the Paris school of Semiotics, comes from the basic principles of metamorphosis and includes a description and analysis of narrative elements. In our study, the narrative level of the action areas covers the protagonist and other characters involved in the novel La nuit sacrée, the discursive level contains the figurative and thematic roles that people engage in, and the semes and the isotopies appear in the deep structure by which means the semantic structure of texte. We examine the fantastic story of Zehra, who is raised as a male child and explores feminine identity after his father’s death in the context of memory and identity. After determining the semantic boundaries of memory and identity, we separate the narrative parts and evaluate the narrative processes in the context of time and space.
- Published
- 2018
34. Proverbs. Aforism of Common Literary Places in Elytis and William Blake
- Author
-
ORTOLÁ SALAS, Francisco Javier
- Subjects
Elytis,Blake,proverb,aphorism,poems,Greek Literature ,Elytis,Blake,proverbio,aforismo,poemas,Literatura Griega ,Linguistics ,Dil Bilim - Abstract
Este artículo trata sobre la influencia de William Blake en Odysseas Elytis, así como sobre el lugar común en ambos poetas, partiendo del análisis de los Proverbios y aforismos. Odysseas Elytis fue considerado como un importante exponente del modernismo romántico en Grecia y el mundo. En 1979 recibió el Premio Nobel de Literatura. Sus poemas son apasionados y sutiles, ricos en historia y mitos de Grecia. Elytis y Blake parecen tener muchos puntos en común, sin que el primero dependa del segundo. Pero Elytis vio que compartía algunas de las ideas y perspectivas que ya expresó Blake en su poesía., This article examines the influence of William Blake on Odysseas Elytis and their similarities through an analysis of Proverbs and Aphorisms. Odysseas Elytis was considered a major proponent of romantic modernism in Greece and the world. In 1979, he received the Nobel Prize in Literature. His poems are passionate and subtle, rich with Greek history and myth. Elytis and Blake seem to have many points in common, though independent from each other. In the texts of Blake, Elytis recognized ideas and perspectives that he had himself.
- Published
- 2018
35. Comment traduire Sémantique structurale d’Algirdas Julien Greimas en turc?
- Author
-
ÖZTÜRK KASAR, Sündüz
- Subjects
Algirdas Julien Greimas,Sémantique structurale,theoretical translation,translation of terms,neology,the Turkish terminology of semiotics ,Linguistics ,Dil Bilim - Abstract
Why has Algirdas Julien Greimas eluded the Turkish translators’ pen? Apartfrom De l’İmperfection [On imperfection], the great work of Greimas awaitstranslation. Perhaps his first book, Sémantique structurale. [Structural Semantics: An Attempt at Method], which he wrote on his return from Turkey, would bea good start. . This article examines the problems which would arise in the eventof a translation of this book into the Turkish language. Firstly, the problem of terminology is addressed, given that there are no corresponding words established inTurkish for most semiotic terms. Secondly, what qualifications would be requiredof a potential translator with the temerity to make this attempt? 
- Published
- 2018
36. Pavlos Matesis ve 'Dilsizin Kızı' Eserinde Postmodernist Nitelikler, Milliyetçilik ve Öteki
- Author
-
ÖZEMRAH, Mehmet Serhan
- Subjects
Pavlos Matesis,Modern Greek Literature,Postmodernist Literature,Nationalism,other ,Linguistics ,Pavlos Matesis,Çağdaş Yunan Edebiyatı,Postmodernist Edebiyat,Milliyetçilik,öteki,öteki ,Dil Bilim - Abstract
ağdaş Yunan Edebiyatı, 1821’den bugüne hem kendine özgü geleneksel unsurları korumuş hem de tüm dünyada, özellikle batıda, yer alan edebi eğilimleri takip ederek otantik bir edebiyat üretmiştir. Çağdaş Yunan Edebiyatı, aynı zamanda, Yunanistan’ı etkileyen sosyal, kültürel ve tarihi olayları hem düzyazıda hem de şiirde ana unsur olarak işlemiştir. Bu tarihi olaylardan biri de tüm dünyayı etkileyen II. Dünya Savaşı ve hemen ardından Yunanistan’da yaşanan işgal, işgale direniş, kıtlık ve iç savaşı beraberinde getiren olaylar zinciridir. Bu çalışma bu olaylar ekseninde, Raraou isimli karakterin kendi hayatını anlattığı Pavlos Matesis’e ait Dilsizin Kızı isimli eseri incelenerek hazırlanmıştır. Eserde yer alan postmodernist nitelikler incelenmiş, milliyetçilik ve öteki kavramları irdelenmiştir. Bu bağlamda, tarihsel “öteki” “Türk” Çağdaş Yunan edebiyatında yerini korurken, II. Dünya Savaşı sürecinde ve sonrasında meydana gelen olaylar nedeniyle öteki kavramının değiştiği ortaya konulmuştur. Bununla birlikte milliyetçilik kavramının sorunsallaştırılarak, okuyucuyu sorgulamaya yönelttiği söylenebilir. Çağdaş Yunan Edebiyatının, kendi geleneğini devam ettirirken, dünya edebiyatındaki eğilimleri takip ettiği görülmüş. Açık bir biçimde, Matesis’in bu eserde postmodernist nitelikleri geleneksel düzyazıyla harmanlayarak özgün bir eser verdiği görülmüştür., Modern Greek literature, by both preserving its traditional elements and following world literary trends, especially those from the West, has fabricated an authentic literature since 1821. Modern Greek literature has discussed social, cultural and historical events that have affected Greece, as an element in literary works as both prose and poetry. One of these historical events is World War II, this affected the whole world and launched an immediate chain of events such as the Italian occupation and resistance to the occupation, as well as the famine and civil war in Greece. This study was prepared by examining Dilsizin Kızı (The Daughter) by Pavlos Matesis, in which the protagonist Raraou tells the story of her own life in the axis of these historical events. The post-modernist elements of the work have been analyzed and the notions of nationalism and ‘the other’ have been scrutinized. Within this context, it is revealed that while ‘Turk’ preserved its place as the historical ‘the other’ in Modern Greek literature, the concept of the other changed as a result of the events that occurred during and after World War II. In addition, it can be said that the work prompts the reader to question the notion of nationalism by problematizing it. It has been found that Modern Greek literature, while continuing the tradition, followed trends in world literature. Matesis created a unique work by combining post-modernist elements with traditional Greek prose.
- Published
- 2017
37. Selanik’in İspanya Yahudileri (Yerleşme, Yükseliş, Büyük Yıkım)
- Author
-
OZANSOY, Esin
- Subjects
Linguistics ,Dil Bilim ,Thessaloniki,Spain,Jews,Ashkenazi,Sephardim,Ottoman,Thessaloniki Jewish Community ,Selanik,İspanya,Yahudiler,Eskenaziler,Sepharadimler,Osmanlı,Selanik Yahudi Cemaati - Abstract
During the Ottoman Era, Thessaloniki was the center for the Jewish immigrants coming from Europe. The first Jews came in 1470; then at the end of the 15th century and at the beginning of 18th century. The Jewish immigrants of Thessaloniki are divided into two categories as Ashkenazi and Sephardim. Arrival of the Spanish Jews to Thessaloniki changed both the population rate and the cultural as well as economic aspects of the city. They played an important role in acceleration of the economy of Thessaloniki. They have been granted many privileges during the Ottoman government. They have never been under any kind of pressure religiously.Thessaloniki has also taken its place as the center for the biggest Balkan Jewish community., Osmanlı dönemlerinde Selanik, Avrupa’dan gelen Yahudi göçmenlerinin merkeziydi. İlk Yahudiler 1470 yılında, sonra 15.yy.’ın sonralarında, daha sonra da 18.yy.’ın başlarında gelmişlerdir. Selanik Yahudi göçmenleri Eskenazi’ler ve Sepharadim’ler olarak iki kategoriye ayrılmaktadırlar. İspanya Yahudilerinin Selanik’e gelişleri hem nüfus oranını hem de kentin kültürel ve ekonomik çehresini değiştirmiştir. Selanik’in ekonomisinin yükselişinde önemli rol oynamışlardır. Osmanlı yönetiminde ilişkilerinde kendilerine pek çok imtiyazlar verilmiştir. Dini açıdan da hiçbir baskıya uğramamışlardır. Selanik aynı zamanda en büyük Balkan Yahudi Cemaatinin de merkezi konumunda yerini almıştır.
- Published
- 2017
38. Las dificultades a las que se enfrentan los turcohablantes en el aprendizaje de E/LE
- Author
-
YENER GÖKŞENLİ, Ebru
- Subjects
Spanish as a Foreign Language,grammar errors,interlanguage,Turkish ,Linguistics ,Dil Bilim - Abstract
The aim of this study is to examine thedifficulties for Turkish students while learning Spanish as a foreign language.It is also aimed to exhibit theorigin of the difficulties that appear when these students intend to learn somegrammar units of Spanish. The corpus of the study consists of 100 questionnairesand written exams realized by Turkish students which come from a differentgroup of language compared to Spanish. The mentioned group has been students ofCervantes Institute in Istanbul of Level C1. The study analyzes somegrammatical units and other parts of the sentence in which the Turkish speakinggroup repeatedly makesmistakes. The same grammar units are asked in fill in the blanks questions andalso in translation skills part. The results for the same grammar topics are similar. It is alsoexamined the effect of the difference between the students’ native language andthe targeted language. Moreover some PhD Thesis and articles about Spanishlearning for Turkish speakers are investigated and presented with theirrecommendations about the subject in the related part of the paper. Thefindings demonstrate that Spanish, being a Latin language is difficult to learnfor the Turkish students for its distant grammar rules. To overcome thementioned difficulties some arrangements have to be done in the Spanish as aForeign Language classroom.
- Published
- 2017
39. Business Naming Practices in Turkey: The Foreign Effect
- Author
-
Emrah Görgülü
- Subjects
060201 languages & linguistics ,Business naming,foreign effect,foreign elements,alienating,consonant duplication ,0602 languages and literature ,Linguistics ,06 humanities and the arts ,Dil Bilim ,İş yeri adlandırma,yabancı etkisi,yabancı unsurlar,yabancılaştırma,ünsüz ikileşmesi,ünsüz ikileşmesi - Abstract
Bu makalede, dilde yabancılaşmanın Türkiye’de iş yerleri adlandırma uygulamalarındaki etkisi araştırılmaktadır. Çalışmada yabancılaşmanın ve özellikle İngilizceleşmenin ülkedeki iş yeri adlandırma üzerindeki etkisinin artarak devam ettiği ve çeşitli yenilikçi ve yaratıcı yollarla kendini gösterdiği ortaya konmaktadır. Önceki çalışmalarda iş yeri adlandırmasında kullanılan yabancı unsurlar üç ana kategoride toplanmıştır: (i) İngilizce veya İngilizce olmayan (örn. Almanca ve Fransızca) yabancı sözcükler, (ii) Türkçe ve yabancı sözcük içeren hibrid unsurlar, (iii) İngilizce yazım kuralları kullanılarak yapay olarak yaratılan Türkçe sözcükler. Bu çalışmada ise mevcut uygulamalardan farklı olarak, ülkede yeni bir iş yeri adlandırma uygulaması olduğu gösterilmektedir. Ünsüz ikizleşmesi olarak adlandırılabilecek bu yeni uygulama, iş yeri adı olan sözcüğün ortasındaki ünsüzü kopyalamaktadır. Yeni oluşan sözcüğe bazen de İngilizce bir sözcük eklenmektedir. Bu yeni uygulama sözcüğün hem hece yapısını hem de telaffuzunu değiştirdiği için önemli dilbilimsel sonuçlar doğurmaktadır. Bu konuda yapılacak araştırmalar uygulamanın Türk dili üzerinde uzun vadeli etkileri olup olmayacağını saptamada faydalı olacaktır., This paper investigates the ongoing influence of foreign lexical elements and Englishization on the practice of naming businesses in Turkey. It is argued that the impact of foreignization and the English language on this business naming continues to increase and is manifested in various creative ways. The effect of foreignization and English on the Turkish business context, especially in shop-naming, has been widely discussed in previous researches. The consensus was that non-Turkish elements used in shop-naming could be classified into three major categories namely, foreign signs, hybrid signs and Englishized Turkish signs. In this paper, I demonstrate that in addition to the existing practices, there is a recent novel business naming practice in the country. This new strategy, which I call “consonant duplication” in this work, copies the consonant in the middle of the word and is sometimes accompanied by an English functional element. Interestingly, this has some important linguistic consequences because it changes both the syllable structure and the pronunciation of the word it applies to. Further research will reveal whether the practice will have certain long-term effects on the language.
- Published
- 2017
40. SANATSALIN PEŞİNDE BİR GRAFİK ESERİ ANLAMLANDIRMAK
- Author
-
DURAK, Mustafa
- Subjects
grafik sanat,anlamlandırma,yorum,birim ,Linguistics ,Dil Bilim - Abstract
Bir sanat yapıtını anlamlandırmak, herhangi bir iletişimsel sözceyianlamanın ötesindedir. İkincisinianlamak, anlıktır ve sözceyi, onu kurankişiyi, bu kişinin ruhsalını ve niyetini anlamak yetebilir. Amabir sanat yapıtını anlamak, bir anlamda,o sanatı üreten dışında, sanat alanıyla ilgili konumunu, çevresini ,içinde varolduğu kültürü, estetiği, poetikayı, politikayı, ilgili tarihleri deanlamayı gerektirebilir, yani bir bakımasözce ötesi, sözceleyen ötesi biredimdir. Bu çalışmada bir grafik yapıt odağında sanatı anlama sorunsalınınçevresine bakılmaya çalışılmıştır. Sanatı anlamanın hem yorumsal, hem dekültürel bir temele dayandığını izlenim olarak vermeye çalışarak. Ama çoğumuzfarkında olmasak da günümüz insanı için artık grafik sanatı her yerdedir. Çoküretken olmak durumundaki grafiksanatçısı da genel kullanıma hizmetvermesinden dolayı gündelik işçi gibi sürekli üretme zorunda kalır, artangereksinimin sıradanlaştırmasıyla eseriniöne çıkarmaya fırsat bulamayabilir. 
- Published
- 2017
41. ANALYSE ENONCIATIVE : DE LA SUBJECTIVITE DANS LA CHUTE D’ALBERT CAMUS
- Author
-
SIĞIRCI, İlhami
- Subjects
Enunciation,Albert Camus,La Chute,Narration,Subjectivity ,Linguistics ,Dil Bilim - Abstract
ENUNCIATIVEANALYSIS: OF THE SUBJECTIVITY INTHEFALLOFALBERT CAMUS Thisstudy is focused on the enunciative analysis in the Fall of Albert Camus. Carthe form of narration is important as much as the narration itself. In thiswork, we state the space-time deictics which refers to the time of the act ofthe enunciation. In addition, we detect the deictics which refers to the timeof the narration. So, the point of question is the use of time which belongs tothe enuncitation and to the utterance. Consequently, on the contrary, the useof times of the past and the present is not left randomly at all. In fact, thathighligts a change at the enunciative level. The whole Fall can be regarded asa discourse. But, to this discourse, the narration is added from time to time.One passes time to time from the narration to the discourse and vice versa. Soit is concluded that it is in question of the two types of temporality. Inthe end we discussed theenunciation, the utterance and the deictics. At each phase of the linguisticproduction, one notices that there is a subject of enunciation and a subject ofutterance. Consequently we wanted to reveal the subjectivity by consideringthese two subjects in relation to the other people of the singular and plural.
- Published
- 2017
42. POUR UN NOUVEL ORDRE DU SAVOIR EN AFRIQUE NOIR
- Author
-
WİLLY BİAYİ NZEJİ, Jean
- Subjects
misery,nation,people,ignorance,impoverishment ,Linguistics ,Dil Bilim ,m৻sery,nat৻on,people,৻gnorance,৻mpover৻shment,knowledge - Abstract
The m৻sery of the nat৻on wh৻ch begs forg৻veness for ৻tself and ৻ts sons ৻s not the result of a group of people who would be aga৻nst others; ৻t stems from the conjunct৻on of much ৻gnorance wh৻ch affects all the strata of the populat৻on. The ৻mpover৻shment of a people or a nat৻on ৻s generally due to a lack of knowledge., Themisery of the nation which begs forgiveness for itself and its sons is not theresult of a group of people who would be against others; it stems from theconjunction of much ignorance which affects all the strata of the population.The impoverishment of a people or a nation is generally due to a lack of knowledge.
- Published
- 2017
43. Back to Basics: Transfer as a Metaphorical Process
- Author
-
CARPINTERO, Rafael
- Subjects
Linguistics ,Dil Bilim ,Transfer,Translational competence,Tropes,Paradigmatic axis,Syntagmatic axis - Abstract
This paper is a reflection about written translation’stransfer sub-competence as a two-folded process: a first moment of abstractionwhile reading the source text and a second of concretion writing the targettext. These two mechanisms correlate directly with the paradigmatic andsyntagmatic axis of language as exposed by Saussure and Jakobson. If weconsider them as the two basic kinds of synecdoches, generalizing and particularizing,the result would be that transfer between a pair of languages functions exactlyas metaphors do, according to the neo-rhetoric theories of the Group μ of Liège. In our line of reasoning, translation isconsidered mainly from the point of view of a linguistic and, therefore, mentalprocess. However, translation competence is not exactly a linguistic competenceand its nature seems to be completely different. Obviously, it works with pairsof languages instead of a single one, but it can still be related to someprocesses observed by Jakobson in aphasic patients. These linguistic mechanismsclearly connected with translation can be defined in terms of rhetoric figures,especially tropes. We add an example of Turkish-Spanish translation analyzingthe problems presented by the differences of syntactic structures in bothlanguages.
- Published
- 2017
44. La conception de l’idéologie dans Sémantique structurale et au-delà
- Author
-
KERŠYTĖ, Nijolé
- Subjects
Linguistics ,Dil Bilim ,ideology,myth,imaginary,semiotics,Neo-marxism,criticism of ideology,Greimas,Althusser,Barthes - Abstract
In the context of the theoretical debates of the 1960s and 70s, the notion ofideology was confined to the sphere of politics and associated with the idea ofdomination and alienation. Assuming a negative meaning, the term was often usedas an accusation: ideology was seen as a pathology that must be cured (FrancfortSchool, Aron, Arendt). Against this background, the Greimasian semiotic approachimplies that ideology is less of an evil or a deviation than a normal and inevitablesocial phenomenon – even more, a basis for any purposeful and value-investedhuman action. Although Greimas’s narrative semiotics uses the term in a strictlymetalinguistic sense, its significance transcends grammatical technicalities. It offers what Geertz was looking for – a nonevaluative approach. Leaving aside allmoral, accusatory or pejorative connotations of the term, it makes ideology ananalytical tool.
- Published
- 2017
45. Autour de l’énonciation énoncée. Réflexions et applications pratiques
- Author
-
GÜRSES ŞANBAY, Selin
- Subjects
Autobiographical discourse,structural semantics,enunciation,Georges Perec ,Linguistics ,Dil Bilim - Abstract
The aim of our work is to consider the literary work from the perspective ofGreimas who reflects the scientific approach of the eighties. We know that theprocesses of enunciation in the reconstruction of the past always appear to be themajor issue of the autobiographic genre. Whatever the autobiographic genre, autobiography, memories, journal or auto fiction, the levels of enunciation are overlapped and alternated in the autobiographical discourse, for this type of discourseis presented above all as the place of experience. The instances of autobiographical discourse refer to one real person in the world but they appear through theirdifferent roles in different enunciative levels of autobiographical discourse. Thenovel entitled W or the childhood memories of Georges Perec presents from itstitle the two structures of the autobiographical genre and the fictional narration.In the novel, these are two alternating texts: one that is fictitious and the otherthat presents itself as a fragmentary autobiographical narration of the childhoodof the author. Thus, there are two enunciations that unfold independently but areconnected and complementary in order to understand the universe created. Ourpurpose will be to reveal the mechanisms of enunciation that manage Perec’s novel. We will insist, in both types of text, on the level of the principal utterance, thestated utterance and utterance, and the instances that appear in these three levels.
- Published
- 2017
46. Le papillon tête-de-Janus A propos de Sémantique structurale
- Author
-
LANDOWSKI, Eric
- Subjects
Linguistics ,Dil Bilim ,Structural semantics,A.J. Greimas,semiotics,perception,meaning,actantial models,semio-narrative,visual semiotics,semiotics of space,semiotics of gesture,aesthesia - Abstract
Over time, Structural Semantics has become a kind of monument, a “classic”that is often merely welcomed from afar. Is it still necessary to read this text whichtakes us back fifty years? Yes, because the potentialities as well as the problemsof the present semiotics are essentially related to the options around which thisfounding work is articulated: The adoption of a generative perspective, a lastingalteration of the problem of meaning on a theory of narrativity, but also an essential place attributed to perception as the basis of the comprehension of meaning.The subsequent developments and extensions, made either by Greimas, his collaborators or his successors, show a relatively coherent development process inwhich the new positions, far from invalidating the original project, have, on thecontrary, made it possible to enrich it.The “reflections on the actantial models”, the subject of the last chapters of thebook, succeed ten years later in a narrative grammar that presents itself universalin scope. The strategic choice made in favour of this approach had to result in theprovisional storage of another problem, which was also contemplated from theoutset. For the interrogation of the first pages of Structural Semantics talks aboutthe “situation of man” attacked “from the prenatal age to death” by meaningsthat “appeal to him from everywhere”. In fact, Greimas reminds us ten years laterin his Dictionnaire, “the natural world is a figurative language whose figures aremade of” sensible qualities “[which] act directly - without linguistic mediation -on man”. Hence the possibility of conceiving a semiotics “of experience”: fromthe experience of a meaning, not deciphered from the surface of texts but experienced from our relations with “the things themselves”. Thus, in parallel with theconstruction of the “semio-narrative”, Greimas did not cease at any moment toencourage the work on semiotics directly related to the perception of the sensitiveworld (visual semiotics, semiotics of space, semiotics of gesture), and more generally to call for the constitution of a semiotics “of the natural world”. There aretherefore good reasons to read, or to re-read his Structural semantics.
- Published
- 2017
47. La construction de la syntaxe narrative : histoire et perspectives
- Author
-
BARROS, Diana Luz Pessao De
- Subjects
Narrative semiotics,semiotic of passions,Proppian functions,narrative utterances,competence and modal existence,modality ,Linguistics ,Dil Bilim - Abstract
In the first part of this paper, we reassess the steps and the three main jumps, orruptures, responsible for the coming about of semiotic studies of narrativity: fromthe Proppian functions to narrative utterances; from the subject’s performanceto their competence and their competence and modal existence; from modalityto passions. In the second part, we point out the new paths and perspectives indevelopment. One main new proposal is considered here: the semiotic study ofpassions, which, having preconditions of meaning, resolve many of the difficultiesfaced in earlier semiotic treatments of passions and esthesis.
- Published
- 2017
48. Les modalités, de Sémantique structurale à Sémiotique des passions
- Author
-
MSILA, Anouar Ben
- Subjects
Semiotic,sense,modalities,functioning,interaction,action,passions ,Linguistics ,Dil Bilim - Abstract
Our objective is to attempt to study the functioning of modalities, first in Structural semantic (Sémantique structurale), then in Semiotic of passions (Sémiotiquedes passions), going through The Sens II (Du sens II). The study of modalitiesis better situated not only in the first book of Greimas, but also in the writingsthat come after, in the sense that they constitute a development and a refunding.The more Greimas elaborates the theory of semiotic, the more he deepens andimproves the study of modalities. The evolution of semiotic and the evolution ofmodalities go simultaneously. 
- Published
- 2017
49. Passions dans Sémantique Structurale: du modèle actantiel vers la sémiotique des Passions
- Author
-
ÖZTİN PASSERAT, DUYGU
- Subjects
Structural semantics,Semiotics,the actantial model,the semiotics of passion,modality,modalisation,narrativ syntaxe,manipulation ,Linguistics ,Dil Bilim - Abstract
Structural semantics is the first book by Greimas where the foundations ofthe semiotic concepts such as the isotophy, the semiotic square, the narration,and the actantial model are established. Greimas has two models as the basisof his studies: basic structures and narration. The first consists of the semioticsquare and structural model, the latter structured sequences and modalities.Theactantial model that can theoretically be used to analyse the actants syntacticallyis grounded on two seminal works. These are Propp’s Morphology of Folk Talesand Souriau’s 20000 Dramatic Situations. At the centre of the Actantial Modelthere is the axis of desire which is not adequate to account for the production ofmeaning, that is why the modalities and modalisation play a crucial role inthesemiotics of passion.
- Published
- 2017
50. De la structure élémentaire à la structure translative
- Author
-
NAVARETTE, Pierre Antoine
- Subjects
Meaning,Translational structure,Homology,Translation,Axiology ,Linguistics ,Dil Bilim - Abstract
We defend the idea that meaning is no longer manifested in relations of contradiction or contrariety but instead in relations of homology, as well as in thetranslation of meaning. The translation requires a spatial anchoring and an extension from a category A to a category A’, by lateral deployment as it is the casein mathematics. The translative structure thus implies the transfer of propertiesand semiotic traits from the initial category to the final category: Such a narrativestructure manifests itself precisely in Borgès, in the new title Le Jardin aux sentiersqui bifurquent.
- Published
- 2017
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.