8 results on '"Baş, Firdevs"'
Search Results
2. PSÖDOHİPOPARATİROİDİZM TANILI VAKALARIMIZDA PTH TESTİ VE Gs PROTEİN DÜZEYİ İLE TİP TAYİNİ VE KLİNİK SEYİR İLE İLİŞKİSİ
- Author
-
BAŞ, Firdevs and ALL., At
- Abstract
 
- Published
- 2011
3. Üçüncü Basamak Bir Pediatrik Endokrinoloji Merkezinde İzlenen Ağır Boy Kısalığı Vakalarının Etiyolojik Değerlendirmesi
- Author
-
UÇKUN, Utkucan, BAŞ, Firdevs, POYRAZOĞLU, Şükran, ŞÜKÜR, Mine, DARENDELİLER, Feyza, and BUNDAK, Rüveyde
- Subjects
Ağır boy kısalığı,çocuklar,etiyoloji,büyüme hormonu eksikliği ,Severe short stature,children,etiology,growth hormone deficincy - Abstract
Objective: The aim of this study was to describe the characteristics and the etiological profile of children with severe short stature evaluated at a tertiary Pediatric Endocrinology centre in Istanbul. Method: Randomly selected 500 patients with the diagnosis of severe short stature height SDS, Amaç: Araştırmamızın amacı İstanbul’da üçüncü basamak bir Pediatrik Endokrinoloji merkezinde izlenen ağır boy kısalığı olgularının etiyolojik profilini ve karakteristiklerini incelemektir. Yöntem: Rastgele seçilen 500 ağır boy kısalığı boy SDS
4. Ergenlik Döneminde D ve B12 Vitamin Eksikliklerinin Sıklığı
- Author
-
YETİM, Aylin, TIKIZ, Ceyhun, and BAŞ, Firdevs
- Subjects
Ergen,D vitamini,B12 vitamini,vitamin eksiklikleri ,Adolescent,vitamin D,vitamin B12,vitamin deficiencies - Abstract
Amaç: D vitamininin kas-iskelet sistemi, immun sistem ve daha birçok mekanizma ile; B12 vitamininin ise özellikle nörokognitif fonksiyonlar olmak üzere yine çeşitli mekanizmalarla insan sağlığı üzerine önemli etkileri olduğu bilinmektedir. Bu yüzden hızlı gelişim ve değişim dönemi olan ergenlikte bu vitamin düzeylerinin istenilen sınırlar içerisinde olması önemlidir. Bu çalışmamızda amacımız ergenlerde D ve B12 vitamin düzeylerini değerlendirmekti.Gereç ve Yӧntem: İstanbul Tıp Fakültesi Ergen Sağlığı Bilim Dalı polikliniğine Ocak-Aralık 2014 tarihleri arasında nonspesifik yakınmalarla ya da kontrol amaçlı başvuran 10-20 yaş arası ergenlerin dosyaları retrospektif olarak incelendi. Serum 25 hidroksi D 25OHD vitamin düzeyi n=187 ve serum B12 düzeyi n=219 ölçülmüş olan hastaların dosyaları değerlendirmeye alındı. Bulgular: Ergenlerin %56’sında serum 25OHD vitamin, Objective: Current guidelines recommend vitamin D supplementation during the adolescence period. Studies showed that the deficiencies of vitamins D and B12 are common in children in developing countries. On the other hand it is important to have optimum levels of vitamin D and B12 during the puberty. This study aims to evaluate the vitamin D and vitamin B12 levels of adolescents admitted to the outpatient department.Material and Method: The study was carried out in the Istanbul Medical Faculty, Department of Adolescent Health outpatient clinic between January to December 2014. The records of the adolescents aged 10-20 years were analyzed retrospectively. Of 187 adolescents were evaluated for vitamin 25 OH D and 219 were evaluated for vitamin B12.Results: Of 187 adolescents 56% had 25-OH vitamin D level ≤20 ng/ml, and 36% between 20-30 ng/ml. There were no statistically significant difference between genders or months in a year. Serum vitamin B12 levels were below the optimal level
5. Öz Kıyım Amaçlı Kullanılan Bir Bakterisidal Ajan: İzoniazid
- Author
-
ÖZÇEKER, Deniz, HAŞLAK, Fatih, YETİM, Aylin, ÇITAK, Agop, BAŞ, Firdevs, and TAMAY, Zeynep
- Subjects
Adolescent,isoniazid,suicide ,Ergen,izoniazid,öz kıyım - Abstract
İzoniazid çocukluk çağı tüberkülozunun tedavi ve profilaksisi için en sık kullanılan ilaçlardan biridir. Yaygın bir şekilde kullanılmasına paralel olarak kaza veya kasıtlı olarak zehirlenme vakaları görülmektedir. Konvülziyon, metabolik asidoz ve koma üçlemesi ile başvuran hastalarda INH zehirlenmesi düşünülmeli ve hızla piridoksin tedavisi başlanmalıdır. Öz kıyım özellikle ergenlik döneminde sık karşılaşılan durumlardan birsidir. Bu makalede öz kıyım amaçlı isoniazid zehirlenmesi ile gelen ergen bir vaka sunularak, izoniazid zehirlenmesine ve ergenlerin öz kıyım girişimlerine yaklaşım değerlendirilecektir., Isoniazid INH is one of the most commonly used drugs for the prophylaxis and treatment of childhood tuberculosis. Cases of accidental or intentional poisoning are seen in parallel with its widespread use. In patients presenting with triad of seizures, metabolic acidosis and coma, INH poiso- ning should be considered and pyridoxine therapy should be initiated quickly. Suicide is one of the frequent problems of the adolescents. In this article approach to isoniazid poisoning and adolescents’ suicide attempts will be evalu- ated by presenting a patient who intoxicated himself with isoniazid with the intention to commit suicide
6. Etiological Evaluation of Childhood Central Diabetes Insipidus
- Author
-
ERSOY, Melike, DARENDELİLER, Feyza, BAŞ, Firdevs, BUNDAK, Rüveyde, SAKA, Nurçin, and GÜNÖZ, Hülya
- Subjects
Santral diyabetes insipidus,etiyoloji,çocukluk dönemi ,Central diabetes insipidus,etiology,childhood - Abstract
Aim: The aim of this study was to evaluate the etiological factors in a large group of children with central diabetes insipitus CDI , to assess the significance of anthropometric parameters at presentation with respect to different etiologies, and the follow up data after the spesific treatment. Method: The records of 48 patients 20F, 28M with CID were reviewed retrospectively. Height and weight at presentation and at last visit were expressed as standart deviation score SDS . The cerebral magnetic resonance imaging MRI findings of patients were reevaluated. Results: The etiology of CDI in 20 cases 41.7 % was considered to be idiopathic, 8 16.7 % cases were histiyocytosis; 7 14.7 % cases were craniofaringioma; 4 8.4 % cases were due to head trauma; 4 8.4 % cases were empty sella; 1 2 % case was DİDMOAD syndrome diabetes insipitus, diabetes mellitus, optic atropy, deafness . Height and weigth SDS of the patients at presentation were -1.0 ±0.9 and -0.9± 1.2 respectively. When evaluated according to the etiology, height SDS values at presentation were significantly lower in multiple hormon deficiency group [-1.2 ±1.9 ] with respect to isolated AVP arginin vasopressin peptid deficiency [0.4 ±2.1 ] p, Amaç: Çocukluk döneminde santral diyabetes insipitus SDI tanısıyla izlenen geniş bir vaka grubunun etiyolojik değerlendirmesini yapmak, hastaların başvurudaki antropometrik verilerinin etiyolojik tanı açısından önemini irdelemek ve tedavi sonrası durumlarını değerlendirmek amacı ile SDI tanısı alan 48 hastanın bulguları geriye dönük değerlendirildi. Yöntem: Poliüri ve polidipsi yakınmaları ile polikliniğimize başvuran ve SDI tanısı alan 48 20 kız, 28 erkek vaka geriye dönük olarak dosyalarından değerlendirildi. Başvuru ve izlemdeki boy ve kilo değerleri standart deviasyon skoru SDS olarak dile getirildi. İdiyopatik vakalar beş yıl boyunca yılda bir çekilen hipofiz manyetik rezonans görüntüleme MRI ile değerlendirildi. Bulgular: Vakaların 20’si % 41.7 idiyopatik olarak değerlendirilirken; sırasıyla 8 % 16.7 vakada histiyositoz, 7 % 14.7 vakada kraniofarengioma, 4 % 8.4 vakada kafa travması, 4 % 8.4 vakada boş sella, 1 % 2 vakada DİDMOAD diyabetes insipitus, diyabetes mellitus, optik atrofi, sağırlık saptandı. Vakaların ortalama geliş boy SDS değeri -1.0 ±0.9 ; ağırlık SDS’si -0.9± 1.2 SDS idi. Vakalar izole AVP arginin vazopressin peptid eksikliği n:23 ve çoğul hormon eksikliği n:25 olarak iki gruba ayrıldığında ortalama başvuru boy SDS’si çoğul hormon yetersizliği olan grupta -1.2 ±1.9 ; izole hormon eksikliği olan grupta -0.4 ±2.1 olup, çoğul hormon eksikliği olan grupta anlamlı olarak düşük bulundu p
7. Endokrin Hastalıklarda Çocukluktan Erişkine Geçiş Deneyimi
- Author
-
KARAKILIÇ ÖZTURAN, Esin, KARDELEN, Aslı Derya, ÖZTÜRK, Ayşe Pınar, ÜZÜM, Ayşe Kubat, ÖZÇETİN, Mustafa, BAŞ, Firdevs, POYRAZOĞLU, Şükran, SATMAN, İlhan, and DARENDELİLER, Feyza
- Subjects
Childhood,adulthood,transition,chronic disease,endocrinology ,Çocukluk çağı,erişkin dönem,geçiş,kronik hastalık,endokrinoloji - Abstract
Amaç: Kronik hastalığı olan çocuklar ve aileleri için erişkin polikliniklerine geçiş endişe verici olabilmektedir. Çalışmamızın amacı, çocukluk döneminden erişkin döneme geçiş sürecinde uyguladığımız yöntemlerin sunulmasıdır. Gereç ve Yöntem: 2001-2017 yılları arasında, iki farklı geçiş modeliyle erişkin endokrinolojiye devredilen hastalar değerlendirildi. Birinci modelde Model 1 çocuk ve erişkin endokrinologlarla beraber yapılan tek toplantıda hasta ve/veya yakınlarının katılımıyla veya katılımı olmaksızın yalnızca epikriz ile geçiş yapılmıştır. İkinci modelde Model 2 ise hastalar Çocuk ve Erişkin Endokrinoloji dernekleri tarafından ortak olarak geçiş hastaları için hazırlanan formlar kullanılarak “Hasta Geçiş Polikliniği”nde en az 4-6 ay ara ile görülüp değerlendirildikten sonra erişkin endokrinolojiye devredilmiş ve hastaların 4-6 ay arayla 1 yıl ortak poliklinik takibi gerçekleşmiştir. Ayrıca hasta ve yakınlarının geçişle ilgili değerlendirmelerini almak için Psikiyatri Kliniğinin hazırladığı hasta memnuniyet ölçeği kullanılmıştır. Bulgular: Model 1 ile devredilen 373 hastanın 312 kız, 161 erkek, 18-31 yaş , %26’sı tiroid hastalıkları, %25’i DM diyabet , %9’u konjenital adrenal hiperplazi KAH , %5’i çoğul hipofiz hormon eksikliği ÇHHE , %3’ü büyüme hormonu eksikliği BHE , %2’si Turner sendromu TS , %2’si cinsiyet gelişim bozukluğu CGB , %3’ü obezite-hiperinsülinemi, %4’ü puberte bozuklukları/ergen sağlığı sorunları, %7’si kalsiyum-kemik metabolizması bozuklukları, %6’sı boy kısalığı, %3’ü diğer grubundaydı. Bu hastaların %8’inin erişkin endokrinolojiye en az 1 poliklinik başvurusu mevcuttu. Yirmi yedi hasta ise Model 2 ile 19 kız, 6 erkek, 19-22 yaş devredilmiştir. Mevcut tanıların %48’si DM, %19’u ÇHHE, %11’i BHE, %11’i tiroid hastalıkları, %22’si KAH, %4’ü CGB, %4’ü hipogonadizm olup, bu hastaların tümünün takibi devam etmektedir.Sonuç: Hastaların çocuk ve erişkin endokrinologlar tarafından bir süre beraber değerlendirip takip edilerek devredilmesinin hastaların geçiş sürecindeki endişelerinin ve sürecin olumsuz yönlerinin azaltılmasında yararlı olacağı düşünülmüştür, Objective: As transition to admission to adult polyclinics can be stressful both for children with chronic diseases and their families, our study aims to present the methods we used during this transition period.Material and Method: The patients who were transferred to adult endocrinology polyclinic with two different transition models between 2001-2017 were evaluated in the study. In the first model Model 1 , transition was conducted in a single meeting with pediatric and adult endocrinologists, whereas patients and/or their relatives had either participated or not by the help of patient records . And in the second model Model 2 , patients were transferred to the adult endocrinology polyclinic , after being seen and evaluated at the “Transition Outpatient Clinic” for at least 4-6 months intervals by using the forms prepared by the Associations of Pediatric and Adult Endocrinology; and a mutual clinic follow-up was carried out for a year, with 4-6 month-intervals. In addition, the patient satisfaction scale prepared by the Psychiatric Clinic was used to evaluate the opinions of patients and their relatives, regarding the transition.Results: Among 373 patients 312 females, 161 males,18-31 years transferred with Model 1; 26% had thyroid diseases, 25% had diabetes DM , 9% had congenital adrenal hyperplasia CAH , 5% had multiple pituitary hormone deficiency MPHD , 3% had growth hormone deficiency GHD , 2% had Turner syndrome TS , 2% had disorders of sex development DSD , 3% had obesity-hyperinsulinemia, 4% had adolescent health problems, 7% had calcium/bone metabolism disorders, 6% had idiopathic short stature and 3% was in the “others” group. 8% of these patients had at least 1 outpatient application to adult endocrinology. Among 27 patients transferred with Model 2 19 female, 6 male, 19-22 years ; 48% of the diagnoses had DM, 19% had MPHD, 11% had GHD, 11% had thyroid diseases, 22% had CAH, 4% had DSD, and 4% had hypogonadism; and all these patients have follow-ups going on.Conclusion: A transition conducted by the mutual evaluation and follow-up of pediatric and adult endocrinologists for a while is thought to be effective on reducing the patients’ anxiety and the negative effects observed during the transition periods
8. Ergenlik ve Sosyal Çalışma
- Author
-
GÜDEK, Kemal, YETİM, Aylin, BAŞ, Firdevs, and KILIÇ, Ayşe
- Subjects
Ergenlik,sosyal çalışma,psiko-sosyal değerlendirme ,Adolescence,social work,psychosocial assessment - Abstract
Ergenlik kavram olarak; aile yapısını, sağlık ve beslenme koşullarını, coğrafi özellikleri, iklimi, kültürü, toplumu ve ergenin düşünce-duygu-davranış özelliklerini barındırmaktadır. Bundan dolayı ergenlik dönemi birçok disiplinin mesleki müdahalesini gerekli kılmaktadır. Bu disiplinlerden biri de sosyal çalışma disiplinidir. Sosyal çalışma, tüm müracaatçı gruplarında olduğu gibi ergenlerle çalışırken “psiko-sosyal teşhis ve tedavi” formülasyonuyla müdahale eder. Psiko-sosyal değerlendirme tıbbi tedavi yerine kullanılamaz ancak tıbbi tedaviyi destekler. Sosyal hizmet uzmanının psiko-sosyal formülasyonla ergen ve ailelere mesleki müdahalesi onların yaşam kalitesi ve iyilik hâlinin devamı açısından çok anlamlıdır ve bu katkı aynı zamanda sosyal refaha da aktarılmaktadır. Sosyal çalışmanın odak noktası “çevresi içinde birey” odağıdır. Bu derlemede amaç, ergenin mikro, mezzo perspektifde değerlendirilmesinde sosyal çalışmacının rolünü ortaya koymaktır., The term adolescence comprises of multiple factors including adolescent’s thoughts,feelings, behavioral characteristics, family structure, health and nutritional conditions, geographical features, climate, culture, and society. Therefore multidisciplinary professional approach is required in this special period. One of these disciplines is the social work discipline. Social work interferes with adolescents, as in the all applicant groups, with the formulation of “psycho-social diagnosis and treatment”. Psychosocial assessment can not be used in place of medical treatment but supports medical treatment. The professional intervention of the social worker with the psychosocial formula in adolescents and families is very meaningful in terms of their continuing quality of life and well-being, and this contribution is also transferred to social refinement. The focus of social work is the “individual in the periphery”. In this review, the aim is to reveal the role of social worker in evaluating adolescent in micro-, and mezzo perspective.
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.