9 results on '"Sezer, Mehmet Tuğrul"'
Search Results
2. Evre 2-5 kronik böbrek hastalarında telomeraz aktivitesi = Telomerase activity in patients with stage 2-5 chronic kidney disease
- Author
-
Kıdır, Veysel. 111910 author, 10696 Sezer, Mehmet Tuğrul, 1963- thesis advisor, and Süleyman Demirel Üniversitesi. Tıp Fakültesi. Nefroloji Anabilim Dalı. 112059 issuing body
- Subjects
Süleyman Demirel Üniversitesi - Abstract
Giriş ve Amaç: Kronik Böbrek Hastalığı (KBH)'nda biyolojik yaşın artmış kardiyovasküler mortalite ile ilişkisinin moleküler mekanizması tam olarak bilinmemektedir. Son yıllarda yapılan çalışmalar bu fenomenden sorumlu olan ortak faktörlerin hücresel yaşlanma ve telomer disfonksiyonu olabileceği hipotezini desteklemiştir. Hemodiyaliz hastalarında periferik kan mononükleer hücreler (PBMC)'de telomeraz aktivitesinin düşük olduğu bildirilmiştir. Telomeraz aktivitesinin KBH evreleri ve KBH progresyonu ile ilişkisi bilinmemektedir. Bu çalışmanın amacı telomeraz aktivitesinin KBH evreleri ile ilişkisini araştırmaktır.Materyal ve Metod: Çalışmaya evre 2-5 KBH tanısıyla takip edilen hastalardan, her evreden 30'ar hasta olmak üzere toplam 120 hasta ve bilinen herhangi bir hastalığı olmayan, rutin kontrol amacıyla hastanemizde tetkiklerini yaptıran bireylerden gönüllü 30 sağlıklı birey seçildi. Hasta ve kontrol grubundaki bireyler yaş ve cinsiyet açısından eşleştirildi. PBMC telomeraz aktivitesi telomeric repeat amplification protocol yöntemi ile ölçüldü.Bulgular: PBMC telomeraz aktivitesi açısından gruplar arasında anlamlı fark görüldü (p < 0.001). Buna göre sağlıklı kontrol grubunda en düşük (0.15 ± 0.02), evre 5 KBH'da en yüksek (0.23 ± 0.04) seviyelerde idi. Evre 2, 3 ve 4 KBH‘da telomeraz aktiviteleri benzer idi (p > 0.05). KBH hastalarında telomeraz aktivitesi ile KBH evresi (r = 0.412, p < 0.001), serum kreatinin (r = 0.404, p < 0.001), potasyum (r = 0.207, p = 0.023), intact parathormon (r = 0.245, p = 0.007) düzeyi ile pozitif; tahmini glomerüler filtrasyon hızı (eGFR) (r = -0.407, p < 0.001), serum sodyum (r = -0.179, p = 0.05), kalsiyum (r = -0.357, p < 0.001), LDL-kolesterol (r = -0.218, p = 0.017), hemoglobin ( r = -0.186, p = 0.042), trombosit (r = -0.252, p = 0.006) düzeyi ve vücut kitle indeksi (BMI) (r = -0.240, p = 0.008) ile negatif korelasyon saptandı. Lineer regresyon analizinde, KBH grubunda eGFR ve BMI'nın yüksek telomeraz aktivitesinin bağımsız öngördürücüleri oldukları tespit edildi (Model 1: R² = 0.151, eGFR için ß = -0.001, P < 0.001. Model 2: R² = 0.195, eGFR için ß = -0.001, P = 0.010; BMI için ß = -0.002, p = 0.012).Sonuç: KBH'lı hastalarda PBMC telomeraz aktivitesi sağlıklı kontrol grubuna göre anlamlı yüksektir. KBH evresi ilerledikçe özellikle evre 5'e geçildiğinde PBMC telomeraz aktivitesi artmaktadır. KBH'da PBMC telomeraz aktivitesi artışı eGFR ve BMI ile ilişkilidir., Introduction and Objectives: The molecular mechanism of the relationship between biological age and increased cardiovascular mortality in Chronic Kidney Disease (CKD) remains unclear. Recent studies substantiate the thesis that common factors responsible for this phenomenon might be cellular aging and telomere dysfunction. Telomerase activity in peripheral blood mononuclear cells (PBMC) was reported to be lower in hemodialysis patients. The relationship between telomerase activity and stages and progression of CKD is unknown. The aim of this study is to investigate the association between telomerase activity and stages of CKD.Material and Method: A total of 120 patients (30 patients from each stages of 2-5) and 30 healthy volunteers applying to the clinic for their routine examinations were enrolled in the study. The individuals from patient and control groups were matched in terms of age and gender. PBMC telomerase activity was measured by telomeric repeat amplification protocol.Results: PBMC telomerase activity was significantly different between the groups (p < 0.001). Telomerase activity was found to be lowest in healthy controls (0.15 ± 0.02), and highest in patients with stage 5 CKD (0.23 ± 0.04). Telomerase activity was similar between patients with stage 2, 3, and 4 CKD (p > 0.05). There was positive correlation between telomerase activity and CKD stage (r = 0.412, p < 0.001), serum creatinine (r = 0.404, p < 0.001), potassium (r = 0.207, p = 0.023), and intact parathyroid hormone (r = 0.245, p = 0.007) levels and negative correlation between telomerase activity and estimated glomerular filtration rate (eGFR) (r = -0.407, p < 0.001), serum sodium (r = -0.179, p = 0.05), calcium (r = -0.357, p < 0.001), LDL-cholesterol (r = -0.218, p = 0.017), hemoglobin ( r = -0.186, p = 0.042), trombocyte (r = -0.252, p = 0.006), and body mass index (BMI) (r = -0.240, p = 0.008) values. In linear regression analyses, eGFR and BMI were found to be independent predictors of high telomerase activity in CKD group. (Model 1: R² = 0.151, for eGFR ß = -0.001, P < 0.001. Model 2: R² = 0.195, for eGFR ß = -0.001, P = 0.010; for BMI ß = -0.002, p = 0.012).Conclusion: PBMC telomerase activity is significantly higher in patients with CKD compared to healthy controls. Telomerase activity increases as the CKD stage proceeds, particularly in stage 5. The increase in PBMC telomerase activity is associated with eGFR and BMI., Tez (Tıpta Uzmanlık) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Nefroloji Anabilim Dalı, 2015., Kaynakça var.
3. Hemodiyaliz hastalarında malnutrisyon-inflamasyon skoru ile endotel disfonksiyonunun göstergesi olan brakial arter akım aracılı dilatasyonun ve ilişkili faktörlerin değerlendirilmesi
- Author
-
Küçük, Adem. 18707 author, 10696 Sezer, Mehmet Tuğrul, 1963- thesis advisor, and Süleyman Demirel Üniversitesi. Tıp Fakültesi. İç Hastalıkları Anabilim Dalı. issuing body 9315
- Subjects
Süleyman Demirel Üniversitesi - Abstract
Tez (Tıpta Uzmanlık) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Anabilim Dalı, 2008., Kaynakça var.
4. Sıçanlarda oluşturulan sisplatin nefrotoksitesinde kefirin etkinliğinin değerlendirilmesi
- Author
-
Demir, Murat. author 18657, Sezer, Mehmet Tuğrul, 1963- 10696 thesis advisor, and Süleyman Demirel Üniversitesi. Tıp Fakültesi. İç Hastalıkları Anabilim Dalı. issuing body 9315
- Subjects
Süleyman Demirel Üniversitesi - Abstract
Bu çalışmada, sıçanlarda oluşturulan sisplatin nefrotoksisitesinde kefirin etkinliği araştırıldı. Çalışmaya toplam 36 Wistar-albino sıçan alınarak iki adet sekizli ve iki adet onlu toplam dört grup oluşturuldu. Kontrol grubu günde iki kez 1.5cc serum fizyolojik aldı, Kefir kontrol grubu günde 2 kez 1.5cc kefir aldı, Sisplatin grubu i.p. 7 mg/kg (0.5 mg/ml Cisplatinum Ebewe) ve günde iki kez 1.5cc serum fizyolojik aldı, Sisplatin?kefir grubuna ise i.p. 7 mg/kg (0.5 mg/ml Cisplatinum Ebewe) ve günde 2 kez 1.5cc kefir aldı. Serum fizyoljik ve kefir uygulamaları toplam yedi gün yapıldı. Sisplatin enjeksiyonundan 5 gün sonra tüm sıçanların yaşamına son verilerek kan örnekleri ve böbrekleri alındı. Sağ böbrek biyokimyasal işlemler için, sol böbrek ise histopatolojik inceleme için kullanıldı. Biyokimyasal analiz olarak serumda BUN ve kreatinin, böbrek dokusunda ise anti-oksidan enzimler süperoksit dismutaz (SOD), katalaz, glutatyon peroksidaz (GPX) enzim aktiviteleri ve nitröz oksit miktarı ölçüldü. Ayrıca böbrek dokusundaki malondialdehit seviyeleri ölçüldü. Histopatolojik değerlendirme için tübüler hasarın şiddeti değerlendirildi. İ.p. sisplatin uygulamasının sıçanlarda serum BUN ve kreatinin düzeylerini yükselttiğini tespit ettik. Sisplatin sonrası anti-oksidan enzimlerden olan katalaz ve GPX aktivitelerinin ve NO miktarının böbrek dokusunda azaldığı görüldü. Bununla birlikte sisplatinin sıçanların böbreklerinde belirgin tübüler hasara neden olduğunu bulduk. Oluşan tübüler hasarın şiddeti ile böbrek dokusundaki katalaz, SOD ve GPX enzimlerinin aktiviteleri arasında anlamlı negatif korelasyon bulundu. Bununla birlikte anti-oksidan özelliği bilinen kefir uygulamasının sisplatin nefrotoksisitesinden koruyucu bir etkisinin olmadığı tespit edildi. Anahtar kelimeler: Kefir, oksidatif stres, sisplatin nefrotoksisitesi., In this study, the effect of kefir on cisplatin-induced nephrotoxicity was assessed. A total of thirty-six rats were included to the study and randomly divided into four groups (two groups with eight rats, two groups with ten rats). Control group received 1.5cc serum physiologic 2x1/day; Kefir-control group received 1.5cc kefir 2x1/day; Cisplatin group received i.p. 7mg/kg (0.5mg/ml Cisplatinum Ebewe) and 1.5cc serum physiologic 2x1/day; Cisplatin?kefir group received i.p. 7mg/kg (0.5mg/ml Cisplatinum Ebewe) and 1.5cc kefir 2x1/day. Serum physiologic and kefir administrations were performed for seven days. All animals were sacrificed five days after i.p. injection and blood samples with kidneys were taken for analysis. Right kidney was used for biochemical analysis and left kidney was used for histological examination. Biochemical analysis was as follows; serum bun and creatinine levels, kidney tissue anti-oxidant enzyme activities superoxide dismutase (SOD), catalase and glutathione peroxidase (GPX) with nitrous oxide level. Moreover, kidney tissue malonyldialdehyde (MDA) level was measured. Renal tubular injury was assessed for histological examination. We found that i.p. cisplatinum administration increased serum bun and creatinine levels. Both catalase and GPX enzymes activities and nitrous oxide level decreased in renal tissue. Furthermore, we found that cisplatin administration caused tubular injury in rats. There was a negative correlation between the severity of tubular injury and catalase, GPX and SOD enzyme activities. According to our findings, there was no beneficial effect of kefir administration on cisplatin-induced nephrotoxicity in rats. Keywords: Cisplatin-induced nephrotoxicity, kefir, oxidative stress., Tez (Uzmanlık) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Anabilim Dalı - Nefroloji Bilim Dalı, 2008., Kaynakça var.
5. Sıçanlarda deneysel Amfoterisin B nefrotoksisitesinde oksidatif stresin rolünün ve olası oksidatif stres üzerine Kafeik Asit Fenetil Ester'in etkisinin araştırılması
- Author
-
18708 Altuntaş, Atila. author, 10696 Sezer, Mehmet Tuğrul, 1963- thesis advisor, and Süleyman Demirel Üniversitesi. Tıp Fakültesi. İç Hastalıkları Anabilim Dalı. issuing body 9315
- Subjects
Süleyman Demirel Üniversitesi - Abstract
Bu çalışmada sıçanlarda deneysel amfoterisin B (AmfB) nefrotoksisitesinde oksidatif stresin rolü ve olası oksidatif stres üzerine kafeik asit fenetil ester'in (CAPE) etkisi araştırıldı. Çalışmamıza 40 erkek Wistar-albino sıçan alınarak, her grupta 10 sıçan olacak şekilde 4 gruba ayrıldı. Kontrol grubuna 1 ml/kg/gün serum fizyolojik, CAPE ve AmfB+CAPE gruplarına 10 umol/kg/gün intraperitoneal (i.p.) CAPE 6 gün boyunca verildi. AmfB ve AmfB+CAPE grubuna deneyin 2. gününde tek doz 50 mg/kg i.p. AmfB uygulandı. Altıncı gün tüm sıçanların yaşamına son verilerek kan örnekleri ve böbrekleri alındı. Sol böbrek dokusunda histopatolojik değerlendirme yapıldı. Sağ böbrekte ise malondialdehit (MDA) ve nitrik oksit (NO) seviyeleri; süperoksit dismutaz (SOD) ve katalaz (CAT) enzim aktiviteleri ölçüldü. Serumda BUN ve kreatinin değerleri ölçüldü. AmfB ve AmfB+CAPE gruplarında histopatolojik değerlendirmede nefrotoksisiteye ait bulgular gözlendi. AmfB ve AmfB+CAPE gruplarında kontrol grubuna göre serum BUN ve kreatinin değerlerinde anlamlı artış saptandı (sırasıyla p=0.0001, p=0.0001). AmfB grubunda, kontrol grubuna göre böbrek dokusunda antioksidan enzimlerden SOD'un aktivitesinin yüksek (p=0.0001), CAT'ın aktivitesinin düşük (p=0.0001) olduğu tespit edildi. NO ve MDA seviyeleri ise yüksek olarak saptandı (sırasıyla p=0.003, p=0.0001). AmfB'ye CAPE'nin eklendiği grupta ise AmfB'nin renal dokuda oluşturduğu oksidatif stresin azaldığı tespit edildi. Bu bulgular AmfB nefrotoksisitesinde oksidatif stresin önemli bir mekanizma olabileceğini ve klinikte CAPE kulanımının, AmfB nefrotoksisitesi sonucunda oluşan oksidatif stresin önlenmesinde etkin bir tedavi seçeneği olabileceğini düşündürmektedir. Anahtar kelimeler: Amfoterisin B (AmfB) nefrotoksisitesi, kafeik asit fenetil ester (CAPE), oksidatif stres., In this study, the role of oxidative stres in experimental amphotericin B (AmfB) induced nephrotoxicity and the effect of caffeic acid phenethyl ester (CAPE) on possible oxidative stres in rats were investigated. Forty male Wistar rats were randomly divided into four groups. Each group consisted of 10 rats. Control group received 1 ml/kg serum physiologic intraperitoneally (i.p.) once a day, CAPE and AmfB+CAPE groups received 10 umol/kg/day CAPE i.p. for 6 days. AmfB and AmfB+CAPE groups recieved single dose of 50 mg/kg i.p. AmfB on the 2nd day of the study. On the sixth day of the study all rats were sacrificed and then blood samples and kidneys were taken. Left kidneys were used for histopathological evaluation. Malonyldialdehyde (MDA) and nitric oxide (NO) levels, superoxide dismutase (SOD) and catalase (CAT) enzyme activities were determinated in right kidneys of rats. Levels of BUN and creatinin were studied in serum. Hystopathologic evaluation showed nephrotoxicity findings in AmfB and AmfB+CAPE groups. Serum BUN and creatinin leves of AmfB and AmfB+CAPE groups were significantly higher than control group (respectively; p=0.0001, p=0.0001). In AmfB group, SOD activity was higher (p=0.0001), CAT enzyme activity was lower (p=0.0001) than the control group. NO and MDA levels were higher (respectively p=0.003, p=0.0001) than the control group. Whereas in AmfB plus CAPE given group, it has been observed that the oxidative stress amount was decreased in renal tissue. According to these findings, it could be concluded that oxidative stress may be a critical mechanism in AmpB nephrotoxicity and clinically using of CAPE may be an effective treatment option in prevention of oxidative stress due to AmfB nephrotoxicity. Keywords: Amphotericin B (AmfB) nephrotoxicity, caffeic acid phenethyl ester (CAPE), oxidative stress., Tez (Tıpta Uzmanlık) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Anabilim Dalı, 2008., Kaynakça var.
6. Hemodiyaliz ve periton diyalizi hastalarında lipid profili, homosistein ve karotis intima media tabakası kalınlığının karşılaştırılması = Comparison of lipid profili, homocysteine levels and carotid intima media thickness between hemodialysis and periton dialysis chronic renal failure patients on
- Author
-
Adana, Serdal. 18420 author, Sezer, Mehmet Tuğrul, 1963- 10696 thesis advisor, and Süleyman Demirel Üniversitesi. Tıp Fakültesi. İç Hastalıkları Anabilim Dalı. 18421 issuing body
- Subjects
Süleyman Demirel Üniversitesi - Abstract
Giriş ve amaç: Kronik böbrek yetmezlikli hastalarda en sık morbidite ve mortalite nedeni aterosklerotik kalp hastalıklarıdır. Üremik hastalardaki hızlanmış aterosklerotik süreçte klasik risk faktörleri dışında; malnutrisyon, kronik inflamasyon ve oksitatif stres gibi risk faktörleri söz konusudur. Amacımız; ateroskleroz için risk faktörü olarak kabul edilen lipid profili, homosistein, hipertansiyon ile inflamatuvar belirteçlerden CRP ve IL-6 yanında ateroskleroz açısından objektif bir parametre olan karotis intima-media tabakası kalınlığını, periton diyalizi (PD), hemodiyaliz (HD), prediyalitik hastalar ile sağlıklı gruplar arasında karsılaştırarak renal replasman tedavileri arasında aterojenite bakımından fark olup olmadığını göstermekti. Materyal ve metot: Bu çalışmaya Isparta ve çevresinde yasayan 51 kronik böbrek yetmezlikli (17 hemodiyaliz, 17 periton diyalizi hastası, 17 prediyalitik hasta) ve 17 sağlıklı kontrol olmak üzere toplam 68 kişi alındı. Olgulardan alınan kan örneklerinde glukoz, ürik asit, total protein, albumin, total kolesterol, trigliserid, HDL, LDL, apoprotein A1, apoprotein B, lipoprotein (a), CRP, IL-6 ve homosistein çalışıldı. Kan basıncı ölçümleri 5 dakikalık dinlenmeyi takiben standart şekilde yapıldı. Hemodiyaliz hastalarının ölçümleri diyaliz öncesi dönemde yapıldı. Karotis arter intima-media tabakası kalınlığı, sag-sol common carotis arterin 1 cm distali, bifurkasyon ve internal carotis arterin 1cm proksimal segmentlerinden yakin, uzak ve kesit alanındaki lateral duvarların en kalın yeri çevresel ultrasonografi ile incelendi. Bulgular: Periton diyalizi grubunda albumin düzeyi diğer gruplara göre daha düşüktü. Periton diyalizi ve prediyalitik hasta gruplarında, HD ve kontrol gruplarına göre homosistein düzeyi daha yüksekti. Interlökin-6'nin PD ve HD grubunda diğer iki gruba göre daha yüksek saptandı. Periton diyalizi grubunda, sağlıklı gruba göre trigliserid düzeyleri daha yüksek, PD ve HD grubunda kontrol grubuna göre HDL kolesterol daha düsük saptandı. Prediyalitik grupta, sistolik ve diastolik kan basıncı diğer gruplara göre daha yüksekti. Karotis intima media tabakası kalınlığı ölçümlerinden maksimum intima-media tabakası kalınlığı (Max-IMT) HD ve prediyalitik grupta kontrollere göre daha yüksekti. Ayrıca Max-IMT ile CRP arasında pozitif korrelasyon, HDL ile negatif korrelasyon olduğu saptandı. Sonuç: PD grubunda daha düşük albumin, daha yüksek trigliserid seviyelerine ragmen IL-6 ve karotis intima media tabakası kalınlığının her iki diyaliz modalitesinde benzer bulunması, PD ve HD arasında aterojenite açısından fark olmadığını, PD grubundaki düşük albumin düzeyinin aterojenite açısından risk faktörü olmaktan ziyade bu tedavi modelinin bir sonucu olduğunu düşünmekteyiz. Yüksek kardiyo-vasküler riski olan hastalarda her iki tedavi modeli de önerilebilir. Bununla birlikte son dönem böbrek hastalığı (SDBH) olan hasta populasyonunda bu tedavi modellerini morbidite ve mortalite açısından değerlendiren, daha çok hastayı kapsayan, çok merkezli uzun süreli çalışmalara ihtiyaç vardır., Objective : Atherosclerotic heart disease is the most common morbidity and mortality cause in chronic renal failure patients. In uremic patients, beside classic risk factors, some other factors like malnutrition, chronic inflammation and oxidative stress may contribute to accelerated atherosclerotic process. Our goal was to compare the lipid profile, homocysteine, hypertension, CRP and IL-6 level, as well as the carotis intima-media thickness, which is accepted as an objective parameter for atherosclerosis, between the peritoneal dialysis (PD) patients, hemodialysis (HD) patients, predialiytic patients and healthy control group to find out if there was any difference in terms of atherogenity between renal replacement therapies. Materials and Methods : Sixty-eight individuals were included in this study. Seventeen of them were in control group, whereas the other 51 (17 hemodialysis, 17 peritoneal dialysis and 17 predialytic patients) were in chronic renal failure group. Blood samples were collected from subjects for the measurement of plasma glucose, uric acid, total protein, albumin, total cholesterol, trigliceryde, HDL, LDL, apoprotein - A1, apoprotein - B, lipoprotein (a), CRP, IL - 6 and homocysteine levels. After five minutes of resting, the arterial blood pressures were measured. In hemodialysis patients, the measurements were performed before dialysis. The carotis intima - media thickness and the thickest point of lateral walls in near and far sectional areas which were taken from 1 cm distal of right - left common carotid arteries, bifurcation point and 1 cm proximal of internal carotid artery, were examined with circumferential ultrasonography. Results : The albumin levels were lower in peritoneal dialysis group. The homocysteine levels were higher in peritoneal dialysis and predialytic patient groups, compared to hemodialysis and control groups. The IL-6 levels of PD and HD groups were higher than the other groups. As compared with the control group, triglyceride levels were higher in peritoneal dialysis group and the HDL levels were lower in PD and HD groups. In predialytic group, the systolic and diastolic blood pressures were higher than the other groups. In HD and predialytic groups, the maximum intima - media thickness (Max - IMT) measurements were higher than the controls. Moreover, it was found that the Max - IMT has been correlated positively with CRP and negatively with HDL levels. Conclusions: As a result, despite the lower albumin and higher triglyceride levels in PD group, carotis intima - media thickness and IL-6 level measurement similarities between two dialysis modalities suggest that there is no difference as means of atherogenity between PD and HD groups. We think that the lower albumin level in PD group is a consequence of this treatment model, rather than a risk factor for atherogenity. Both of the treatment models can be offered in patients with high cardiovascular disease risk. Beside this, further multicentric, large and long - termed studies with more subjects are needed for the assessment of the morbidity and mortality of these treatment models in end-stage renal failure patient population., Tez (Tıpta Uzmanlık) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Anabilim Dalı, 2003., Kaynakça var.
7. Kronik böbrek yetmezlikli hastalarda intravenöz demir tedavisine bağlı oksidatif stresin serum albümin düzeyi ile ilişkisi = The interaction between the level of serum albumin and the oxidative stress due to IV iron therapy in chronic renal failure patients
- Author
-
Akın, Hüseyin. author 18522, Sezer, Mehmet Tuğrul, 1963- 10696 thesis advisor, and Süleyman Demirel Üniversitesi. Tıp Fakültesi. İç Hastalıkları Anabilim Dalı. 9315 issuing body
- Subjects
Süleyman Demirel Üniversitesi - Abstract
Tez (Tıpta Uzmanlık) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Anabilim Dalı, 2005., Kaynakça var.
8. Hipertansif erkek hastalarda Nebivolol'ün erektil fonksiyonlar üzerine etkisi
- Author
-
Güngör, Gökhan. 18589 aut, 10696 Sezer, Mehmet Tuğrul, 1963- ths, and 9315 Süleyman Demirel Üniversitesi. Tıp Fakültesi. İç Hastalıkları Anabilim Dalı.
- Subjects
Süleyman Demirel Üniversitesi - Abstract
Erektil Fonksiyonlar bireylerin yaşam kalitesiyle ilişkilidir. Hipertansiyonun kendisi ED'ye yol açmakla beraber, sıklıkla kullanılan antihipertansifler ve özellikle de B-blokörler de ED sebebidir. Son zamanlarda ortaya çıkan bir B-blokör olan Nebivolol'un NO'yu artırarak vazodilatör etki gösterdiği ortaya çıkmıştır. NO da kaynağı ne olursa olsun, ereksiyonun ana nörotransmitteridir. Buna göre nebivolol, diğer B-blokörlerden farklı olarak, ereksiyonun ana mediatörü olan NO salınımını artırdığından, erektil fonksiyonlar üzerine olumlu etkisi olabilir, ya da en azından diğer B-blokörler gibi impotansa yol açmayabilir. Bu düşünceden yola çıkarak metoprolol ve nebivolol'un seksüel fonksiyonlar üzerine etkilerini karşılaştırdık. Bu amaçla, 61 hipertansif, evli, erkek hasta çalışmayı tamamladı. Hastalarda önceden ED olup olmadığı, varsa ED nedeni araştırıldı. Arada 4 hafta ilaçsız dönem olmak üzere, 4 hafta Nebivolol 5 mg/gün, 4 hafta metoprolol 50 mg/gün tedavileri sonucunda seksüel fonksiyonlar değerlendirildi. Seksüel fonksiyonların değerlendirilmesinde IIEF-5 skorlaması ve SEP sorgulaması kullanıldı. Sonuçlarımızda, iki ilacın antihipertansif etkinlikleri benzerdi. Nebivolol ile plazma NO düzeylerinde artış oldu. Psikojenik ED, arteriyojenik ED ve venöz yetmezliğe bağlı ED bulunan hastalarda nebivolol ile IIEF-5 skorlamasında anlamlı bir düşüş görülmezken, metoprolol ile her iki skorlamada da anlamlı bir düşüş gözlendi. ED'si olmayan grup ve tüm hastalar değerlendirildiğinde, hem nebivolol, hem de metoprolol ile IIEF-5 skorunda düşme gözlendi, ancak metoprolol'deki düşüş, nebivolol'deki düşüşten daha fazla idi. SEP sorgulamasının 3. sorusuna olumlu cevap oranı her iki ilaçla da düştü. Yine metoprolol'deki düşüş, nebivolol' dekine göre daha fazla idi. Metoprolol'a göre nebivolol ile seksüel fonksiy onlardaki düşüşün daha az olması, hatta bazı alt gruplarda düşüş olmaması, ereksiyon üzerinde B-blokasyon ile oluşan olumsuz etkinin, nebivolol'un NO salınımını artırmasıyla kompanze edildiği ve erektil fonksiyonların bu şekilde korunduğu şeklinde açıklanabilir. Bu sonuçlara göre, metoprolol ile antihipertansif etkileri benzer olmasına rağmen, nebivolol hipertansif erkek bireylerde seks yaşamını korumaktadır. Yaşam kalitesinin devamını ve hastaların tedaviye uyumunu sağlamak için tedavide, ED gibi yan etkileri az olan ilaçlar tercih edilmesi daha avantajlı bir yaklaşım olabilir. Anahtar sözcükler: B-blokör, Erektil Fonksiyon, Nebivolol, Metoprolol, Nitrik Oksit., Erectile function is associated with quality of life. Hypertension itself can induce erectile dysfunction but also frequently used antihypertensive (especially B-blockers) cause erectile dysfunction. The new presented B-blocker nebivolol is revealed to vasodilatation by increasing the amount of NO. NO is the main transmitter of erection. Unlike other B-blockers, nebivolol can perform positive effects on erection due to NO stimulation and doesn't cause impotance. Therefore, we wanted to compare the effects of metoprolol and nebivolol on sexual function. Sixty-one male and married hypertensive patients complated the study. Patients are examinated for previous ED. We examined sexual function baseline, after of nebivolol 5 mg/day therapy for 4 weeks, 4 weeks of wash out period and metoprolol 50 mg/day for 4 weeks. We used IIEF-5 scores and SEP questions to evaluate sexual functions. Two drugs had similar antihypertensive effect. Plazma NO level is increased with nebivolol. Sexual functions did not decrease significantly in patients with physiogenic, arteriogenic or venous ED but decreased significantly with metoprolol. When group without ED and all patients are compared for IIEF-5 score, IIEF-5 score decreased with nebivolol and metoprolol but the level of decrease was higher than nebivolol compared with metoprolol. The rate of positive answer to SEP question 3 decreased with both drugs. However, the rate was higher with metoprolol than with nebivolol. The lower decrease of sexual function with nebivolol compared with metoprolol, even no decrease in some subgroups can be explained by effect of nebivolol on stimulating NO production, can compansate the negative effect of B-blockage on erection. As a result nebivolol protects sexual life of male hypertensive altough it has similar effect on hypertension compared with metoprolol. For protecting the quality of life and adaptation of therapy of patients drugs that don't have side effects like ED could be choosen. Key words: B-blockers, Erectile Function, Nebivolol, Metoprolol, Nitric Oxide., Tez (Tıpta Uzmanlık) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Anabilim Dalı, 2006., Kaynakça var.
9. Tip 2 diyabetik hastalarda ürik asit artışının endotel fonksiyonlarına etkisi
- Author
-
Göksu, Sema Sezgin. 18666 author, 10696 Sezer, Mehmet Tuğrul, 1963- thesis advisor, and Süleyman Demirel Üniversitesi. Tıp Fakültesi. İç Hastalıkları Anabilim Dalı. issuing body 9315
- Subjects
Süleyman Demirel Üniversitesi - Abstract
Tez (Uzmanlık) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Anabilim Dalı, 2008., Kaynakça var.
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.