Anadolu’nun İslamlaşması ve Türkleşmesinde ile Yesevî öğretisinin yayılmasında büyük etkileri olan Yunus Emre’nin dini düşünce sisteminin incelenmesi ve araştırılması kuşkusuz büyük önem arz etmektedir. Onun dini, tasavvufi, ahlaki, sosyal, kültürel, siyasi, tarihi, ilmi ve edebi kişiliğiyle ilgili bugüne kadar yüzlerce makale, onlarca kitap kaleme alınmıştır. Ne var ki namaz, abdest, oruç, hac vb. içsel manaları ihmal edilen, salt zahiri düzeyde kalan şekilsel şeriat formlarının değer ve derecesine, hakikat makamı, namaz, abdest, oruç ve hac anlayışına dair şimdiye kadar araştırdığımız kadarıyla, bir çalışma henüz yapılmamıştır. Zahir-batın, şeriat-tarikat ve şeriat-hakikat düalizmi, erdemli ideal insan -insan-ı kâmil- olma yolunda bunların kıymet ve konumuna ilişkin yaklaşımlar, sufi öğretinin temel konuları arasında daima yer almıştır. Hatta dinin biçimsel -zahir- yapısını ön plana çıkaran fakih, müderris ve mollalarla tam tersine onun özünü, ruhunu, ahlaki hedeflerini -batınını- önceleyen sufiler arasında bu durum, zaman zaman bir çatışmanın da konusu olagelmiştir. O bakımdan, bu çalışmada, Yunus Emre’de şeriat ve hakikat makamına özgü namaz, abdest, oruç ve hac anlayışları irdelenmiş; şeriat makamı formlarının hafife alınıp alınmadığı ile yadsınıp yadsınmadığına ilişkin sorulara cevap aranmıştır. Araştırmamıza, Yunus Emre’nin farklı nüsha ve baskılarından oluşan Risâletu’n-Nushiye’si ve Dîvân’ıyla, diğer bazı araştırmalar kaynaklık etmiştir. Literatür taraması yönteminin kullanıldığı bu araştırmada şeriat makamı ritüellerinin Tanrı’ya yakınlaşma, ona vuslatta bir araç, giriş ve eşik mesabesinde olduğu; dolayısıyla, asıl -ideal- namaz, abdest ve orucun ten ile taat, teni yumak ve yıkamakla değil; gönülde Tanrı’yı daima anış naz ve niyazla, gönlü pak etmekle; asıl haccın ise O’nu ırakta -yabanda- yani Mekke’de değil; gönülde ve kendinde aramakla gerçekleşeceği sonucuna varılmıştır., Undoubtedly, it is important to examine and study the religious thought system of Yunus Emre, who had significant impacts on the Islamization and Turkification of Anatolia and the spread of the Yesevī school. Hundreds of articles and books have been written about his religious, mystical, moral, social, cultural, political, historical, scientific, and literary personality. However, no study has yet been conducted on the value and degree of sharīʿa forms, such as prayer, ablution, fasting, and pilgrimage, which their inner meanings is neglected, remain at the purely apparent level, and on his understating of the mode of ḥaqīqah, prayers, ablution, fasting, pilgrimage, etc. as far as we have seen in the literature review. Explicit-implicit, sharīʿa-tariqa, and sharīʿa-ḥaqīqah dualism and approaches to the value and position on the way to being a virtuous ideal human being (i.e., the perfect human) have always been among the basic subjects of the sūfī school. This has from time to time been the subject of a conflict between the jurists, professors, and mullahs, who emphasized the formal -explicit - structure of the religion, and the sūfīs, who prioritized its essence, spirit, and moral goals -esoteric-. In this regard, the understandings of Yunus Emre regarding prayers, ablution, fasting, and pilgrimage specific to the sharīʿa and the authority of ḥaqīqah were examined, and answers were sought to the questions about whether the forms -rituals- of sharīʿa authority were taken lightly or not in the present study. The sources of the present study were Yunus Emre’s Risālah al-Nushiyya, which consists of different copies and editions, and his Dīwān, as well as some other studies. In the present study, in which the literature review method was used, it was found that the rituals of the sharīʿa were a means, entrance, and threshold for moving closer and reaching God. Therefore, the real -ideal- prayers, ablution, and fasting were not actually achieved by washing the skin but by always remembering God in the heart, by clearing the heart, and the real pilgrimage was not in the far -wilderness- namely, in Mecca, but would be achieved by looking for God in the heart and oneself.