33 results on '"abdullah, çetin"'
Search Results
2. SAĞLIK ÇALIŞANLARININ BENİMSEDİKLERİ LİDERLİK TARZLARI İLE ÖRGÜTSEL DAVRANIŞLARIN İLİŞKİSİ
- Author
-
ATMACA, Semra and YİĞİT, Abdullah Çetin
- Subjects
Social ,Liderlik Tarzları ,Örgütsel Davranış ,İçsel Motivasyon ,Dışsal Motivasyon ,Leadership ,Behavior ,Sosyal - Abstract
In this study, the effects of the leadership styles adopted by the hospital employees in the organization, age, gender and the total time worked in the hospital on organizational behaviors were examined. In that extent, the scales for organizational behavior patterns are determined as job description, satisfaction, motivation, the feeling of leadership and personality. According to the results, it is found out that age, gender and total time spent in the hospital have no effect on organizational behavior scales. On the other hand, the organizational behavior patterns are significantly predicted by the adopted leadership styles. Here, the employees who have adopted the transformational and paternal leadership styles are found to have significantly higher levels of satisfaction and motivation., Bu çalışmada hastane çalışanlarının örgüt içerisinde benimsedikleri liderlik tarzlarının, yaşın, cinsiyetin ve hastanede çalışılan toplam sürenin örgütsel davranışlar üzerindeki etkisi incelenmiştir. Bu kapsamda, örgütsel davranış boyutları çalışanların iş ve pozisyon tanımlamaları, memnuniyet düzeyleri, motivasyon düzeyleri, örgüt içi liderlik duygu ve düşünceleri ile kişilik yapıları olarak belirlenmiştir.Araştırma sonuçlarına göre; yaşın, cinsiyetin ve şirkette geçirilen sürenin örgütsel davranış boyutları üzerinde anlamlı etkisinin olmadığı saptanmıştır. Bunun yanı sıra, benimsenen liderlik tarzları memnuniyet, motivasyon, liderlik yapısı ve kişilik üzerinde anlamlı bir şekilde etkili olmaktadır. Bu noktada, transformasyonel ve paternalist liderlik tarzlarını benimseyen çalışanların memnuniyet ve motivasyon düzeylerinin daha yüksek olduğu saptanmıştır.
- Published
- 2022
3. TURİZM SEKTÖRÜNDE İŞ GÖRENLERİN BESLENME DURUMLARI VE FİZİKSEL AKTİVİTELERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI
- Author
-
ÇINAR, Mehtap and YİĞİT, Abdullah Çetin
- Subjects
Nutritial habits ,Social ,Sosyal ,Beslenme alışkanlıkları,beslenme durumu,personel beslenmesi - Abstract
This study was carried out to determine the anthropometric measurements, nutritional status, habits of staff of a 5 star hotel in the tourism sector. The research universe; It constitutes subjects (n: 134) working in the hospitality sector in Girne / KKTC. A statistically significant relationship was found between the subjects with chronic illness and the related diet (p = 0.001). It is seen that 60% of the employees with chronic illness have a special diet. Correlation analysis showed that there was a mean r = 0.314 (31%) relationship between age and BMI value in the positive direction. In this case; There is a positive relationship between age and Body Mass Index (BMI) values. It has been found that there is a meaningful difference between the energy taken and the energy consumed as a result of the analysis made for the significance of the difference between the daily energy consumed and the energy consumed by the personnel. The average energy received was 1,640.9 kkal and the average energy expenditure was 1,897 kkal. According to this; There is a meaningful relationship between energy received and energy consumed. Nutrient consumption, resulting in inadequate and unbalanced nutrition, adversely affects the resistance of staff to disease, Bu çalışma, Turizm sektöründe 5 yıldızlı otellerde, görev yapan personelin, beslenme durumları, alışkanlıkları ve personele ait antropometrik ölçümlerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Araştırma evrenini; KKTC’de 5 yıldızlı bir otelde çalışan personel oluşturmaktadır. Çalışma belirlenen otelde 134 otel personeli üzerinde yürütülmüştür. Personelin Kronik rahatsızlığı olma ile özel diyet yapma durumu arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmuştur (p=0,001). Kronik rahatsızlığı olan personelin % 60’ı özel bir diyet yaptıkları görülmektedir. Yapılan korelasyon analizinde yaş ile BKİ değeri arasında pozitif yönde orta düzeyde r=0,314 (% 31) bir ilişki olduğunu göstermektedir. Bu durumda; Yaş ile Beden Kütle İndeksi (BKİ) değerleri arasında pozitif yönde bir ilişki vardır. Personelin günlük aldığı enerji ve harcadığı enerji arasındaki farkın anlamlılığı için yapılan analiz sonucunda alınan enerji ile harcanan enerji arasında anlamlı bir fark olduğu bulunmuştur. Alınan enerji 1.640,9 ortalamaya sahipken, harcanan enerji ortalaması ise 1.897 olarak gerçekleşmiştir. Buna göre; Alınan enerji ile harcanan enerji arasında anlamlı bir ilişki vardır. Yetersiz ve dengesiz beslenme ile sonuçlanan besin tüketimi personelin hastalıklara karşı direncini olumsuz yönde etkilemektedir.
- Published
- 2021
4. GÖÇMEN ÖĞRETMEN ADAYLARININ EĞİTİM FAKÜLTESİNDE ALMIŞ OLDUKLARI EĞİTİME İLİŞKİN ALGILARI
- Author
-
Abdullah ÇETİN and Reyhan AĞÇAM
- Subjects
Göçmen,öğretmen adayı,eğitim fakültesi ,Social ,Sosyal ,Education - Abstract
Bu araştırmanın amacı, göçmen öğretmen adaylarının eğitim fakültesini tercih etme gerekçeleri ile eğitim fakültesinde almış oldukları eğitime ilişkin algılarını incelemektir. Nitel araştırmalardan olgubilim deseninin benimsendiği araştırmanın katılımcılarını, 2020-2021 öğretim yılında Türkiye’de bir devlet üniversitesinin eğitim fakültesinde öğrenim gören 20 göçmen öğretmen adayı oluşturmuştur. Araştırmanın verileri odak grup görüşmesiyle toplanmış ve tematik analiz tekniği ile çözümlenmiştir. Araştırma sonucunda göçmen öğretmen adaylarının; öğretmenlik mesleğini sevme, toplumsal sorumluluk hissetme ve öğretmenliğin kendileri için uygun bir meslek olduğunu düşünme gibi gerekçelerle eğitim fakültesini tercih ettiği tespit edilmiştir. Aynı zamanda adaylar mevcut koşullarda Türkiye’deki devlet okullarında görev almalarının zor olduğunun farkında olsalar da farklı kademelerde göçmen öğrencilerin eğitimine yönelik açılan özel kurslar (okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise), çadır kentler, dernekler, özel okullar, bazı devlet kurumları ile sivil toplum kuruluşlarında öğretmen olarak görev yapacaklarına inanmaktadırlar. Göçmen öğretmen adayları eğitim fakültesinde aldıkları eğitimi yeterli görmekte, bu eğitimin kendilerini kişisel ve mesleki olarak geliştirdiğini düşünmektedirler. Göçmen öğretmen adayları eğitim fakültesinde dil yeterliliği ve sosyalleşme gibi konularda sorun yaşadığını ve bazı ırkçı söylemlere maruz kalma gibi güçlüklerle karşılaştığını ancak eğitim fakültesindeki akademisyenlerin olumlu tutumları ve sınıf arkadaşlarının destekleriyle bu güçlüklerin üstesinden kolaylıkla geldiklerini belirtmişlerdir.
- Published
- 2021
5. Öğretmen Algılarına Göre Fark Oluşturan Öğretmen
- Author
-
Abdullah Çetin and Serkan Ünsal
- Subjects
Öğretmen,öğretmen tipolojisi,fark oluşturan öğretmen ,Education and Educational Research ,Perception ,media_common.quotation_subject ,Mathematics education ,Eğitim, Eğitim Araştırmaları ,Psychology ,media_common ,Teacher,teacher typology,teacher making a difference - Abstract
This research aimed to explore the characteristics of the teachers who make a difference along with the activities they did, the actions they took and the contributions they made to society. Having a qualitative research design, this research utilized a phenomenological design. The working group of the research consisted of 12 volunteer teachers who completed their master degree at the department of Educational Sciences in Kahramanmaraş Sütçü İmam University during the 2018-2019 academic year and who had teaching experience. The research employed semi-structured interview form prepared by the researchers. Content analysis was used during data analysis. The teachers making a difference were found to differ from their colleagues with these characteristics such as taking responsibility in the solution of the social problems, producing practical solutions to problems, being open to criticism, having a unique personality. The teachers were determined to make a difference by doing social activities, solving social problems, guiding the society and bringing innovation. Besides, they demonstrated some behaviours like breaking out of the routine and not following the procedures. Various recommendations were provided in order to raise teachers who make a difference. Formal procedures should be reduced and free/democratic environment should be created during in-service training, while teachers should be specifically selected for the profession and faculty members should be role models during pre-service training. The teachers who make a difference contributed to the social integrity, development, meeting the needs of the society, bringing individuals into society and making individuals gain values., Bu araştırma, fark oluşturan öğretmenlerin özelliklerini, yaptıkları faaliyetleri, yetiştirilmesi için yapılması gerekenleri, topluma katkılarını ortaya çıkarmak amacı ile gerçekleştirilmiştir. Araştırma, nitel araştırma desenlerinden olgubilim deseninde yürütülmüştür. Araştırmanın çalışma grubunu, 2018-2019 eğitim-öğretim yılında Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Eğitim Bilimleri bölümünde yüksek lisans yapan öğretmenlik deneyimine sahip 12 gönüllü öğretmen oluşturmuştur. Araştırmada veriler, yarı yapılandırılmış görüşme formu ile elde edilmiştir. Elde edilen verilerin analizde içerik analizi kullanılmıştır. Araştırmanın sonucunda fark oluşturan öğretmenlerin meslektaşlarından ayrılan özelliklerinin, toplumsal sorunların çözümünde sorumluluk alma, güçlü olma/pes etmeme, problemlere pratik çözümler üretme, eleştirilere açık olma, kendine özgü duruşu olma olduğu tespit edilmiştir. Fark oluşturan öğretmenler, sosyal faaliyetler yaparak, toplumsal problemleri çözerek, topluma rehberlik ederek ve yenilik getirerek öğretmenler arasında fark oluşturmuşlardır. Tüm bunları yaparken rutinin dışına çıkma, prosedürlere takılmama gibi davranışlar sergilemişlerdir. Fark oluşturan öğretmenlerin yetiştirilmesi için hizmet içinde resmî prosedürlerin azaltılması, özgür/demokratik ortamların oluşturulması önerilirken hizmet öncesinde mesleğe, seçerek öğretmen alınması ve öğretim üyelerinin rol model olması önerilmektedir. Fark oluşturan öğretmenler; toplumsal bütünlüğün sağlanmasında, toplumsal kalkınmaya/gelişime rehberlik etmede, toplumun ihtiyaçlarının karşılanmasında, bireylerin topluma kazandırılmasında ve bireylere değerleri kazandırmada katkı sunmaktadırlar.
- Published
- 2020
6. Bı̇lı̇m ve Sanat Merkezlerı̇nde Görev Yapan Matematı̇k Öğretmenlerı̇nin Karşılaştıkları Sorunlar
- Author
-
Abdullah Çetin and Adem Doğan
- Subjects
lcsh:LC8-6691 ,üstün yetenekli ,lcsh:Special aspects of education ,Strategy and Management ,Mechanical Engineering ,05 social sciences ,Metals and Alloys ,050301 education ,Üstün Yetenekli,Bilim ve Sanat Merkezi ,050905 science studies ,Industrial and Manufacturing Engineering ,Social ,bilim ve sanat merkezi ,0509 other social sciences ,0503 education ,Sosyal - Abstract
Bu araştırma, Bilim ve Sanat Merkezlerinde (BİLSEM) görev yapan matematik öğretmenlerinin karşılaştıkları sorunları ortaya çıkarmak amacıyla yapılmıştır. Araştırmada nitel araştırma desenlerinden olgubilim deseni kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu, 2017-2018 eğitim-öğretim yılında Türkiye’nin farklı illerindeki BİLSEM’lerde matematik öğretmeni olarak görev yapan 13 gönüllü öğretmen oluşturmaktadır. Araştırma verilerinin toplanmasında yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Veri analizinde içerik analizi tekniği kullanılmıştır. Verilerinin analiz sürecinde bilimsel geçerliliği artırmak, kodlamaları sistematik ve pratik hale getirmek için nitel veri analizinde kullanılan bilgisayar programı NVIVO 11 programından faydalanılmıştır. Araştırmanın sonucunda öğretmenlerin etkinliklerle ilgili kapsam ve uygunluk sorunları yaşadıkları; öğrencilerle ilgili ilgisiz/isteksiz davranma, fiziki ve zihinsel olarak yorgun olma, devamsızlık yapma, uygun olmayan davranış sergileme gibi sorunlar yaşadıkları belirlenmiştir. Ayrıca öğretmeler BİLSEM’lerin fiziki donanımlarında eksikliklerin olduğunu belirtmiş, BİLSEM’in amacını farklı yorumlayan velilerle sorun yaşadıklarını, yönergedeki belirsizlikten dolayı da yönetsel sorunlar yaşadıklarını ifade etmişlerdir. Öğretmenler çalışma saatlerinden dolayı sosyal, özlük ve maddi konularda da sorunlar yaşadıklarını vurgulamışlardır.
- Published
- 2017
7. Türkiye’nin Sağlık Turizm Potansiyelinin KarşılaştırmalıÜstünlüğü Ve Pazar Stratejileri
- Author
-
YİĞİT, Abdullah Çetin, Çetin, İbrahim, and AÇIKGÖZ, Murat
- Published
- 2017
8. Obstrüktif uyku apne sendromlu hastalarda uyku parametreleri ile oksidatif stres arasındaki ilişki
- Author
-
ABAKAY, Özlem, ŞEN, Hadice Selimoğlu, YÜKSEL, Hatice, YILMAZ, Süreyya, PALANCİ, Yılmaz, TANRIKULU, Abdullah Çetin, ABAKAY, Abdurrahman, Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Dahili Tıp Bilimleri Bölümü, Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı, Abakay, Özlem, Şen, Hadice Selimoğlu, Yüksel, Hatice, Palancı, Yılmaz, Yılmaz, Süreyya, Tanrıkulu, Abdullah Çetin, and Abakay, Abdurrahman
- Subjects
Obstrüktif Uyku Apne Sendromu,oksidatif stres,TAS,TOS ,Obstrüktif uyku apne sendromu ,Obstructive sleep apnea syndrome ,Oksidatif stres ,Oxidative stress ,TAS ,Obstructive Sleep Apnea Syndrome,oxidative stress,TAS,TOS ,TOS ,respiratory tract diseases - Abstract
Objective: Oxidative stress is characterized byan imbalance between production and destruction of reactive oxygen species. In our study, we aimed to determine the relationship between the oxidant-antioxidant balance in patients with showing some biochemical factors reflecting the severity of the disease and sleep parameters in patients with Obstructive Sleep Apnea Syndrome (OSAS). Methods: 93 patients were included to the study at the sleep centre, Department of Chest Diseases, Dicle University Hospital. All patients were subjected to all night polysomnography. Serum TOS and TAS levels were measured. Results: The mean age of patients was 47.4±7.2 years. There was not significant between patient and control groups in terms of age, gender, body mass index and frequency of symptoms (p> 0.05).The mean apnea-hypopnea index (AHI) was 25.1units/hour. We found these parameters significant compared with the control group; apnea-hypopnea index, arousal index, oxygen desaturation index, serum total oxidant and serum total antioxidant level (p, Amaç: Oksidatif stress reaktif oksijen türevlerinin üretimi ve yıkılması arasındaki dengesizlik ile karakterizedir. Çalışmamızda Obstrüktif uyku apne sendromu (OUAS) hastalarında oksidan –antioksidan dengeyi gösteren bazı biyokimyasal faktörlerle hastalığın şiddetini yansıtan uyku parametreleri arasındaki ilişkiyi belirlemeyi amaçladık. Yöntemler: Çalışmaya Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Uyku merkezinde Polisomnografi kaydı yapılan toplam 93 hasta alındı. Her olgu tüm gece polisomnografi işlemine tabi tutuldu. Serum total oksidan seviyesi (TOS) ve total antioksidan seviyesi (TAS) düzeyleri ölçüldü. Bulgular: Hastaların yaş ortalaması 47,4 ± 7,2 yıldı. Hasta ve kontrol grupları arasında yaş, cins, vücut kitle indeksi ve semptom sıklığı açısından anlamlı fark saptanmadı (p>0,05).Hastaların apne hipopne indeksi (AHİ) ortalaması 25,1 adet/saat idi. Hasta grubunda kontrol grubuna göre anlamlı olarak farklı bulunan parametreler; apne–hipopne indeksi, arrousal indeksi, oksijen desatürasyon indeksi, serum TOS ve serum TAS idi (p
- Published
- 2014
9. Göğüs hastalıkları hekimlerinin pulmoner rehabilitasyonla ilgili bilgi düzeyleri
- Author
-
Şen, Hadice Selimoğlu, Hocanlı, İclal, Abakay, Özlem, Sezgi, Cengizhan, Yılmaz, Süreyya, Taylan, Mahşuk, Abakay, Abdurrahman, Tanrıkulu, Abdullah Çetin, Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Dahili Tıp Bilimleri Bölümü, Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı, Şen, Hadice Selimoğlu, Hocanlı, İclal, Abakay, Özlem, Sezgi, Cengizhan, Yılmaz, Süreyya, Taylan, Mahşuk, Abakay, Abdurrahman, and Tanrıkulu, Abdullah Çetin
- Subjects
Göğüs hastalıkları ,Pulmonary rehabilitation ,Chest diseases ,Knowledge ,Bilgi düzeyi ,Pulmoner rehabilitasyon - Abstract
Amaç: Pulmoner rehabilitasyon (PR) semptomatik kronik solunum hastalığı olan ve günlük yaşam aktiviteleri azalmış hastalar için multidisipliner, kanıta dayalı ve kişiye özel tedavi yaklaşımıdır. Bu çalışmada ilimizde göğüs hastalıkları hekimlerinin PR konusunda bilgi düzeylerinin ölçülmesini amaçladık.Yöntemler: Diyarbakır ili ve çevresinde üniversite hastanesi, eğitim araştırma hastanesi ve devlet hastanelerinde çalışan toplam 40 göğüs hastalıkları uzmanı ve asistanın doktoruna PR'la ilgili toplam 10 sorudan oluşan standart bir anket uygulandı. Ankette PR tanımı, hedefleri, değerlendirme ölçütleri, rehabilitasyona aday hasta ve rehabilitasyon ekibi ile ilgili sorular soruldu. Şıklı sorulara verilen her bir doğru yanıta 10 puan verildi. Bilgi seviyesi, puan 50'nin altında olunca düşük, 50-70 arası orta, 80-100 arası yüksek olarak tanımlandı.Bulgular:?Katılımcıların yaş ortalaması 36,1±7,79 ve göğüs hastalıkları alanında çalışma süreleri 5,57±7,71 yıl idi. Üniversite hastanesi doktorlarının %78,9'u, Eğitim araştırma hastanesi doktorlarının %57,1'i, devlet hastanesi doktorlarının %50'i soruların yarısından fazlasına doğru cevap verdi. Sonuç: İlimizdeki göğüs hastalıkları hekimlerinin PR konusundaki bilgi seviyesi büyük oranda düşük ve orta düzeydedir. Pulmoner rehabilitasyonla ilgili tıp fakültelerinde eğitim müfredatı oluşturulmasının ve mezuniyet sonrası eğitimler ile sahadaki hekimlerin bilgilendirilmesinin bu konuyla ilgili farkındalığı artıracağı ve hekim ve hastaların PR'a ilgisini arttıracağı düşüncesindeyiz. Objective: The pulmonary rehabilitation (PR) is multidisciplinary, evidence-based and personalized treatment approach for patients with a symptomatic chronic respiratory disease and reduced daily living activities. In this study, we aimed to determine the knowledge level of chest physicians about PR in our city. Methods: A standardized questionnaire consisting of 10 questions was conducted to a total of 40 chest diseases specialist and assistant doctors who are working at the university hospital, training and research hospital and a private hospital in Diyarbakir city and its purlieus. The questions about the definition of PR, goals, evaluation criteria, patient who candidate for rehabilitation and rehabilitation team, were asked in questionnaire. Ten points was given for each correct answer to closed-ended questions. The knowledge level were identified as low, moderate and high when points were
- Published
- 2014
10. Aksiller Lenf Nodu Diseksiyonu Sonrası Şilöz Kaçak; Nadir Fakat Belirleyici Bir Komplikasyon
- Author
-
Bengi Mutlu, Aybala Ay, and Abdullah Çetin
- Subjects
Aksiller lenf nodu diseksiyonu,şilöz kaçak,duktus torasikus - Abstract
Lenf nodu diseksiyonu sonrasi siloz kacak olmasi ise son derece nadir gorulmekle birlikte, gozden kacirildiginda olumcul seyredebilecek bir komplikasyon olarak karsimizda durmaktadir. 2006-2010 tarihleri arasinda meme kanseri sebebiyle modifiye radikal mastektomi yapilan 1294 olgunun siloz kacak gelisen 3’u tartisildi. Nadir de olsa, olustugunda ciddi sonuclara yol acabilecek bir patolojinin, ozellikle kanser cerrahisi sebebiyle genis lenf nodu diseksiyonu yapilan branslar icin onemli bir komplikasyon oldugunu dusunmekteyiz.
- Published
- 2016
11. INVESTIGATING THE METAPHOR PERCEPTIONS OF HIGH SCHOOLS STUDENTS TOWARDS THE CONCEPT OF 'PHILOSOPHY'
- Author
-
Serkan Ünsal, Fahrettin Korkmaz, Abdullah Çetin, and Çukurova Üniversitesi
- Subjects
Eğitim ,Eğitim Araştırmaları - Abstract
Bu araştırmada lise öğrencilerinin "felsefe" kavramına yönelik algılarını ortaya çıkarmak amacıyla oluşturdukları metaforların belirlenmesine çalışılmıştır. Araştırma olgu bilim araştırma deseninin kullanıldığı nitel bir çalışmadır. Bu çalışmaya Kahramanmaraş Anadolu Lise 'sinde öğrenim gören toplam 120 öğrenci katılmıştır. Çalışmanın sonucunda öğrenciler tarafından üretilen toplam 74 metaforun ortak özelliklerinden hareketle 11 kategori oluşturulmuştur. Öğrencilerin 6'sı (%7.2) felsefeyi araç olarak, 13'ü (%15,21) felsefeyi yemek/yiyecek olarak, 19'u (% 22,23) felsefeyi kişi olarak, 6'sı (% 7.02) felsefeyi sorgulayan olarak, 6'sı ( %7.2) felsefeyi yer/mekan olarak, 4'ü (% 4.68) felsefeyi karmaşa olarak, 2'si ( % 2,34) felsefeyi değişken olarak, 4'ü ( %4,68) felsefeyi canlı olarak, 3'ü ( %3,51) felsefeyi gereksiz olarak, 11'i ( %12,87) felsefeyi öznellik olarak, 2'si (%2,34) ise felsefeyi takım olarak algılamaktadır. Sonuç olarak metaforlar lise öğrencilerinin ''felsefe'' kavramına ilişkin algılarını açıklamada önemli bir araştırma aracı olarak kullanılabileceği sonucuna varılmıştır In this study, it was aimed to determine the metaphor perceptions of high school students towards the concept of “philosophy”. The purpose of this study is presenting the perceptions of high schools students towards the concept of “philosophy” through metaphors. This is a qualitative study using scientific research design. As a result of the study, 11 categories based on common features of 74 metaphors produced by the students were created. 6 students (7.02%) perceived philosophy as a tool, while 13 students (15.21%) perceived as food, 19 students (22.23%) perceived as a person, 6 students (7.2%) perceived as questioner, 6 students (7.02%) perceived as a place or location, 4 students (4.68%) perceived as confusion, 2 students (2.34%) perceived as unnecessary, and 11 students (12.87%) perceived as subjectivity and 2 students (2.34%) perceived as a team, respectively. As a result metaphors of high school students ' ' philosophy ' ' the statement concluded that perceptions of the concept has been used as an important research tool
- Published
- 2016
12. FEN BİLİMLERİ 6 SINIF
- Author
-
şahin, seda, KELEŞ, ÖZGÜL, abdullah, çetin, nilgün, gülçiçek, esra benli, özdemir, KÜÇÜKÖZER, HÜSEYİN, SELVİ, MERYEM, ÖZSEVGEÇ, TUNCAY, YÜRÜMEZOĞLU, KEMAL, KAYA, OSMAN NAFİZ, TÜYSÜZ, CENGİZ, özlem, çeliköz yıldız, KOCA, ATIF, nurcan, ertuğrul, sevilay, kocabaş, ŞAHİN, MEHMET, BALIM, ALİ GÜNAY, AKSU DÖNMEZ, ÖZLEM, SARIÇAYIR, HAKAN, ayçin, ünal, and fatih, akyüz
- Published
- 2016
13. Çevresel asbest maruziyetinin akciğer sağlığı üzerine etkileri
- Author
-
Tanrıkulu, Abdullah Çetin, Abakay, Abdurrahman, Sezgi, Cengizhan, Dallı, Ayşe, Çarkanat, Ali İhsan, Şenyiğit, Abdurrahman, Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, and 0-Belirlenecek
- Subjects
Mesothelioma ,Çevresel maruziyet ,Akciğer sağlığı ,Lung health ,Asbestos ,Asbestos,environmental exposure,mesothelioma,microfilming,lung health ,Asbest,çevresel maruziyet,mikroundefinedfilm alma,akciğer sağlığı ,Asbest ,Environmental exposure ,Microfilming ,Mikrofilm alma - Abstract
Objectives: Environmental asbestos exposure and related diseases are seen in our region. The study was planned to investigate the long term effects of asbestos exposure and to research the frequency of asbestos related diseases in a region that asbestos has been used for many years. Materials and methods: The population aged 30 or older who permanently live in this region were scanned by a microfilm scanning team. The questionnaire was performed to the people to evaluate the level of knowledge about asbestos, the complaints and smoking habits. The physical examinations of the people were carried out, microfilms were taken and spirometric analyses were performed. Results: A total of 102 person, 56 (54.9%) women and 46 (45.1%) men with the mean age of 56.4±12.9 (30-80) years were included. 99 (97.1%) of people had used asbestos previously except for past 15 years. People had used asbestos for 33.1±15.9 years. Significant relationships were found between negative asbestos effects and age>60 years (p< 0,001), >30 years of asbestos exposure (p= 0,028), use of oven made by asbestos >30 days (p= 0,015). Coughing (p=0,04), sputum (p=0,03) and dyspnea (p=0,05) were significantly higher in the affected group. Malignant pleural mesothelioma was found in one (0.9 %) person, calcified pleural plaque in 26 (25.5%), pleural thickness in 7 (6.9 %) and prevalences of these disorders were calculated as 204/100.000, 5306/100.000, 1428/100.000, respectively. Conclusion: Environmental asbestos exposure is a serious public health problem in investigated area. Training programs and preventive measures may be beneficial for restrain asbestos use., Amaç: Çevresel asbest maruziyeti ve buna bağlı birçok malign ve malign olmayan hastalık oluşmaktadır. Uzun yıllardır asbest kullanılan bir beldede asbest maruziyetinin etkilerini incelemek ve asbeste bağlı hastalıkların sıklığını araştırmak amacıyla çalışma planlandı. Gereç ve yöntem: Belirlenen beldeye mikrofilm tarama ekibi ile gidildi. Sürekli bu beldede oturan 30 yaş ve üstü olan kişilerin, fizik muayenesi yapıldı, mikrofilmleri çekildi ve spirometrik analizleri yapıldı. Ayrıca asbest bilgi düzeyleri, sigara alışkanlıkları ve solunum sistemi ile ilgili şikayetlerini değerlendirecek sorular içeren bir anket uygulandı. Bulgular: Çalışmaya toplam olarak 102 kişi dahil edildi. Çalışma grubunun 46‘sı (% 45,1) erkek, 56\'sı (% 54,9 ) kadınlardan oluşuyordu ve yaş ortalaması 56.4±12.9 (30-80) yıl idi. Katılanların sadece üç tanesi (% 2,9) asbesti hiç kullanmadığını belirtti, diğer 99 (% 97,1) kişi asbesti önceden çeşitli zamanlarda kullandıklarını, ancak yaklaşık 15 yıldır bu maddeyi kullanmadıklarını belirtti. Bu kişiler ortalama 33.1±15.9 yıl asbest kullanmışlardı. Risk faktörleri olarak 60 yaşın üzerinde olma (p< 0,001), 30 yıldan uzun süre asbeste maruziyet (p= 0,028) ve ömür boyu 30 günden fazla tandır kullanımı (p= 0,015) ile asbestten etkilenme arasında anlamlı ilişki bulundu. Ayrıca öksürük (p= 0,04), balgam (p= 0,03) ve nefes darlığı (p= 0,05) etkilenen grupta anlamlı düzeyde yüksekti. Bir kişide malign plevral mezotelyoma (% 0,9) , 26 (% 25,5) kişide kalsifiye plevral plak, yedi (% 6,9) kişide plevral kalınlaşma saptandı ve bu patolojik durumların prevalansı sırasıyla 204/100000, 5306/100000, 1428/100000 olarak hesaplandı. Sonuç: Asbest kullanımı incelenen beldede önemli bir halk sağlığı sorunudur. Asbest kullanımının tamamen terk edilmesi için eğitim çalışmaları ve önleyici tedbirler yararlı olabilir.
- Published
- 2015
14. Tüberküloz hastalarında aile içi temas taraması yeterli midir? Köy taraması sonuçları
- Author
-
Arzu Ataman, Abdurrahman Şenyiğit, Hatice Selimoğlu Şen, Özlem Abakay, Abdullah Çetin Tanrıkulu, and Abdurrahman Abakay
- Subjects
lcsh:R5-920 ,screening ,village life ,lcsh:R ,Tuberculosis ,lcsh:Medicine ,Tuberculosis,contact,screening,village life,close relatives ,close relatives ,Tüberküloz,temas,tarama,yakın akrabalar,köy ,lcsh:Medicine (General) ,contact - Abstract
Objectives: Transmission of tuberculosis (TB) disease occurs with droplet infection and contact time and intensity are important factors in contagion. In this report, the results of a village TB screening were presented, due to a non-compliant patient that abandoned regular TB treatment. Materials and methods: In ‘Diyarbakir No.1 Tuberculosis Dispensary, TB treatment was started in a 18 year-old male patient with the diagnosis of ‘new sputum smear positive lung tuberculosis\'. However, this patient lost to follow-up of therapy in the second month. After three months, the patient was found again and then anti-TB drugs were began for the diagnosis of ‘treatment after interruption smear positive lung tuberculosis\'. Therefore directly observed TB treatment was given to this patient and therapy resulted in complete cure. Results: Patient was an inhabitant of a village bound to Diyarbakir city and 810 people lived there, thus a microfilm screening was performed in this village. Microfilms of 485 persons were taken and tuberculin skin test (TST) was performed to 225 people in this investigation. Sputum smear was obtained from 15 people. Four additional people diagnosed as pulmonary TB so these people received antituberculosis therapy. Eighteen people took prophylactic isoniazid therapy due to positive TST reactivity. Four patients with TB were close relatives of the index patient. In this village, tuberculosis prevalence was 617 per thousand in 2006. Conclusion: In low-socioeconomic people, TB patient should be looked for not only with passive methods, but also with active methods. Furthermore, TB scanning should be carried not only in index patient\'s household contacts, but also in persons having close relationships with him because of social life., Amaç: Tüberküloz (TB) damlacık enfeksiyonu ile bulaşan bir hastalık olup bulaşmada temas süresi ve yoğunluğu önemlidir. Bu yazıda TB tedavisini terk eden bir hastadan hareketle yapılmış köy taraması sonuçları sunulmuştur. Gereç ve yöntem: Diyarbakır 1 Nolu Verem Savaş Dispanserinde 21 âYeni yayma pozitif Akciğer TBâ tanısıyla tedaviye alınan 18 yaşındaki erkek hasta tedavisinin 2. ayında tedaviyi terk etti ve üç ay sonra hasta tekrar bulunarak âTedaviyi terkten dönen yayma pozitif akciğer TBâ tanısıyla doğrudan gözetimli tedaviye alındı. Tedavi kür ile sonuçlandı. Bulgular: Hasta, Diyarbakır iline bağlı bir köyde ikamet etmekteydi ve 810 nüfuslu bu köyde tarama yapıldı. 485 kişinin mikrofilmi çekildi, 255 kişiye Tüberkülin Cilt Testi yapıldı, 15 kişiye balgam yayması yapıldı. Taramalar sonucunda 4 kişi TB tanısıyla Anti TB tedavisine, 18 kişi isoniazid ile koruyucu ilaç tedavisine alındı. TB saptanan bu dört hasta da kaynak olgunun akrabasıydı. Tarama yapılan köydeki 2006 yılı prevalansı yüz binde 617 olarak bulundu. Sonuç: Sosyoekonomik düzeyin yüksek olmadığı bölgelerde sadece pasif yöntemlerle değil aktif yöntemlerle de TB tanısının araştırılması ülkemiz için önemli olabilir. Ayrıca temaslı muayenesinin kaynak hastanın sadece aynı evi paylaştığı kişilere değil sosyal yaşam nedeniyle yakın ilişkide olduğu kişilere de yapılmasının faydalı olabileceğini düşünmekteyiz.
- Published
- 2015
15. Bir üniversite hastanesinde tanı konulan sarkoidoz hastalarının klinik özellikleri
- Author
-
Abdurrahman Abakay, Özlem Abakay, Abdullah Çetin Tanrıkulu, Fatih Meteroğlu, Cengizhan Sezgi, Hadice Selimoğlu Şen, Ayşe Aydın Dallı, and Mehmet Kabak
- Subjects
medicine.medical_specialty ,business.industry ,Sarcoidosis diagnosis,treatment ,General surgery ,Sarkoidoz,tanı,tedavi ,medicine ,Sarcoidosis ,business ,University hospital ,medicine.disease - Abstract
Objectives: The clinical characteristics and treatment results of patients diagnosed with sarcoidosis was investigated in Dicle University Medical Faculty Hospital. Materials and methods: A total of 39 patients were included diagnosed with sarcoidosis between 01 January 2008 and31 December 2011.Demographic data, laboratory findings, spirometric test data, diagnostic methods and treatment regimens for the study were recorded form. According to pulmonary function test results of patients, 61.5% were normal pattern, 30.8% were restrictive pattern and 7.7% were obstructive pattern. Results: Of the 39 patients 15.4% male, 84.6% were female. The mean age was 39.5±13.1 years for males, females 44.8±14.0 years. All patients of was 17.9% stage 1, 66.7% stage 2, 10.3% stage 3 and 5.1% stage 4. 61.5% were symptomatic, 38.5% were asymptomatic. Methods of diagnosis of the patients examined, 25.6% of patients bronchoscopic biopsy procedures, 74.4% of patients surgical biopsy procedures. Of the 56.4% patients had received corticosteroid treatment, 5.1% patients had received corticosteroid + methotrexate treatment, 38.5% were followed up without the pharmacological treatment. Pharmacological treatment in the group complete at the time of the study 20.5% concluded the treatment of the person. Patients who treatment ending 8.4 months had used pharmacological treatment. Conclusions: Interstitial lung diseases which are prevalent among patients with sarcoidosis diagnosed by examining the clinical features, differential diagnosis and treatment may be possible detection of potential problems., Amaç: Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde sarkoidoz tanısı konulan hastaların klinik özelliklerinin ve takip sonuçlarının araştırılması amaçlandı. Gereç ve yöntem: Çalışmaya 01 Ocak 2008 - 31 Aralık 2011 tarihleri arasında sarkoidoz tanısı konulmuş toplam 39 hasta alındı. Hastaların demografik verileri, laboratuar verileri, spirometrik test sonuçları, tanı yöntemleri, verilen tedavi rejimleri çalışma formuna kaydedildi. Bulgular: Çalışmaya alınan 39 hastanın %15,4 erkek, %84,6 kadın idi. Yaş ortalaması erkeklerde 39,5 ± 13,1 yıl, kadınlarda 44,8 ± 14,0 yıl idi. Hastaların %17,9\'u evre 1, %66,7\'si evre 2, %10,3\'ü evre 3 ve %5,1\'i evre 4 idi. Tanı konulduğunda hastaların %61,5\'i semptomatik, %38,5\'i asemptomatikti. Hastaların solunum fonksiyon test sonuçlarına göre %61,5 normal patern, %30,8 restriktif patern ve %7,7 obstrüktif patern saptandı. Hastaların tanı yöntemleri incelendiğinde hastaların %25.6\'sına bronkoskopik biyopsi prosedürleri ile %74,4\'üne cerrahi biyopsi prosedürleriyle tanı konulmuştu. Hastalara uygulanan tedaviler incelendiğinde hastaların %56,4\'üne kortikosteroid tedavisi, %5,1\'ine kortikosteroid + metotreksat tedavisi verilmişti, %38,5\'i ise farmakolojik tedavi verilmeden takip edilmişti. Çalışmanın bittiği tarihte hastaların %20,5\'inin tedavisi devam etmekteydi. Farmakolojik tedavi verilen hastalarda ortalama 8,4 ay tedavi verilmişti. Sonuç: İnterstisyel akciğer hastalıkları arasında sık görülen sarkoidoz hastalarımızın klinik özellikleri incelenerek tanı, ayırıcı tanı ve tedavide yaşanabilecek muhtemel sorunların tespiti mümkün olabilecektir.
- Published
- 2015
16. Obstrüktif uyku apne sendromlu hastalarda enürezis ile uyku parametreleri arasındaki ilişki
- Author
-
Abakay, Özlem, Şen, Hadice Selimoğlu, Taylan, Mahşuk, Kaya, Halide, Tanrıverdi, Mehmet Halis, Tanrıkulu, Abdullah Çetin, Abakay, Abdurrahman, Kırbaş, Gökhan, Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Dahili Tıp Bilimleri Bölümü, Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı, Abakay, Özlem, Şen, Hadice Selimoğlu, Taylan, Mahşuk, Kaya, Halide, Tanrıverdi, Mehmet Halis, Tanrıkulu, Abdullah Çetin, Abakay, Abdurrahman, and Kırbaş, Gökhan
- Subjects
Polysomnography ,OUAS ,Polisomnograf ,OSAS ,Enuresis ,Enürezis - Abstract
Amaç: Bu çalışmada enürezis gelişen obstrüktif uyku apne sendromlu (OUAS) hastalarda polisomnografik parametreler ile enürezis gelişimi arasındaki ilişkinin araştırılması amaçlandı.Yöntemler: Çalışmaya 67 OUAS hastası alındı. Hastaların tüm gece polisomnografik kayıtları ile elde edilen parametreler ve enürezis varlığı standart forma kaydedildi. Bulgular: Hastaların yaş ortalaması 45,0 ± 11,7 yıldı. Hastaların %54'ü erkek, %46'sı kadındı. Hastaların apne hipopne indeksi ortalaması 13,07 adet/saat idi. Hastalarda enürezis sıklığı %19, noktüri sıklığı %55 olarak saptandı. Enürezis saptanan hastalarda saptanmayanlara göre anlamlı olarak farklı bulunan parametreler; yaş, arousal indeksi, periyodik bacak hareketi indeksi, oksijen desatürasyon indeksi ve vücut kitle indeksi olarak bulundu (p
- Published
- 2013
17. Bir üniversite hastanesinde tanı konulan sarkoidoz hastalarının klinik özellikleri
- Author
-
Abakay, Özlem, Abakay, Abdurrahman, Tanrıkulu, Abdullah Çetin, Meteroğlu, Fatih, Sezgi, Cengizhan, Şen, Hadice Selimoğlu, Dallı, Ayşe, Kabak, Mehmet, Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Dahili Tıp Bilimleri Bölümü, Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı, Abakay, Özlem, Abakay, Abdurrahman, Tanrıkulu, Abdullah Çetin, Meteroğlu, Fatih, Sezgi, Cengizhan, Şen, Hadice Selimoğlu, Dallı, Ayşe, and Kabak, Mehmet
- Subjects
Tanı ,Treatment ,Sarcoidosis diagnosis ,Tedavi ,Sarkoidoz - Abstract
Amaç: Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde sarkoidoz tanısı konulan hastaların klinik özelliklerinin ve takip sonuçlarının araştırılması amaçlandı. Gereç ve yöntem: Çalışmaya 01 Ocak 2008 - 31 Aralık 2011 tarihleri arasında sarkoidoz tanısı konulmuş toplam 39 hasta alındı. Hastaların demografik verileri, laboratuar verileri, spirometrik test sonuçları, tanı yöntemleri, verilen tedavi rejimleri çalışma formuna kaydedildi. Bulgular: Çalışmaya alınan 39 hastanın %15.4 erkek, %84.6 kadın idi. Yaş ortalaması erkeklerde 39.5 ± 13.1 yıl, kadınlarda 44.8 ± 14.0 yıl idi. Hastaların %17.9u evre 1, %66.7si evre 2, %10.3ü evre 3 ve %5.1i evre 4 idi. Tanı konulduğunda hastaların %61.5i semptomatik, %38.5i asemptomatikti. Hastaların solunum fonksiyon test sonuçlarına göre %61.5 normal patern, %30.8 restriktif patern ve %7.7 obstrüktif patern saptandı. Hastaların tanı yöntemleri incelendiğinde hastaların %25.6sına bronkoskopik biyopsi prosedürleri ile %74.4üne cerrahi biyopsi prosedürleriyle tanı konulmuştu. Hastalara uygulanan tedaviler incelendiğinde hastaların %56.4üne kortikosteroid tedavisi, %5.1ine kortikosteroid + metotreksat tedavisi verilmişti, %38.5i ise farmakolojik tedavi verilmeden takip edilmişti. Çalışmanın bittiği tarihte hastaların %20.5inin tedavisi devam etmekteydi. Farmakolojik tedavi verilen hastalarda ortalama 8.4 ay tedavi verilmişti. Sonuç: İnterstisyel akciğer hastalıkları arasında sık görülen sarkoidoz hastalarımızın klinik özellikleri incelenerek tanı, ayırıcı tanı ve tedavide yaşanabilecek muhtemel sorunların tespiti mümkün olabilecektir. Objectives: The clinical characteristics and treatment results of patients diagnosed with sarcoidosis was investigated in Dicle University Medical Faculty Hospital. Materials and methods: A total of 39 patients were included diagnosed with sarcoidosis between 01 January 2008 and31 December 2011.Demographic data, laboratory findings, spirometric test data, diagnostic methods and treatment regimens for the study were recorded form. According to pulmonary function test results of patients, 61.5% were normal pattern, 30.8% were restrictive pattern and 7.7% were obstructive pattern. Results: Of the 39 patients 15.4% male, 84.6% were female. The mean age was 39.5±13.1 years for males, females 44.8±14.0 years. All patients of was 17.9% stage 1, 66.7% stage 2, 10.3% stage 3 and 5.1% stage 4. 61.5% were symptomatic, 38.5% were asymptomatic. Methods of diagnosis of the patients examined, 25.6% of patients bronchoscopic biopsy procedures, 74.4% of patients surgical biopsy procedures. Of the 56.4% patients had received corticosteroid treatment, 5.1% patients had received corticosteroid + methotrexate treatment, 38.5% were followed up without the pharmacological treatment. Pharmacological treatment in the group complete at the time of the study 20.5% concluded the treatment of the person. Patients who treatment ending 8.4 months had used pharmacological treatment. Conclusions: Interstitial lung diseases which are prevalent among patients with sarcoidosis diagnosed by examining the clinical features, differential diagnosis and treatment may be possible detection of potential problems.
- Published
- 2012
18. Mermer fabrikası işçilerinde solunum fonksiyonları ve radyolojik bulgular
- Author
-
Sezgi, Cengizhan, Abakay, Özlem, Önder, Hakan, Şen, Hadice selimoğlu, Abakay, Abdurrahman, Kaya, Halide, Ayhan, Mustafa, Tanrıkulu, Abdullah Çetin, Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Dahili Tıp Bilimleri Bölümü, Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı, Sezgi, Cengizhan, Abakay, Özlem, Önder, Hakan, Şen, Hadice Selimoğlu, Abakay, Abdurrahman, Kaya, Halide, Ayhan, Mustafa, and Tanrıkulu, Abdullah Çetin
- Subjects
Chest x-ray ,Akciğer grafisi ,Respiratory functions ,Mermer işçisi ,Solunum fonksiyonları ,Marble workers ,Marble workers,respiratory functions,chest x-ray ,respiratory tract diseases ,Mermer işçisi,solunum fonksiyonları,akciğer grafisi - Abstract
Objectives: The aim of this study is to investigate the probable effect of exposure to marble dust on respiratory symptoms, respiratory function tests and chest radiographies. Materials and methods: Totally 110 marble workers were enrolled as study group. Marble workers were divided into 4 groups according to work places: block cutting line (Group A, n=25), polishing unit (Group B, n=33), tile cutting unit (Group C, n=31), and office workers (n=21). Control group (Group E, n=30) consisted of similar demographical characteristics without dust exposure. Dust concentrations of all groups working environments were measured. The patients administered the questionnaire, and examination findings and respiratory function test results were recorded. Chest graphies were obtained. Results: All of factory workers were male and mean age was 33,4±6,3 years. There was no difference between groups in mean age and cigarette consumption. Dust concentrations were similar in the first three groups, but it was lower in the office. In first three groups, cough and sputum frequencies were more than office group. Regarding the respiratory function test results, no significant difference was detected between the FEV1, FVC and FEV1/FVC values. But lower values in first three groups than control group according to FEV1, FEV1/FVC and FEF25-75 were detected. Although statistically not different, more abnormal chest radiographic findings were found in first three groups. Workers, who had a history of marble dust exposure more than ten years, had more chest radiographic abnormalities. Conclusion: Marble dust exposure was related to respiratory symptoms and chest radiographic findings in relation to the intensity and duration of exposure in marble factory workers. J Clin Exp Invest 2012; 3(2): 250-254, Amaç: Çalışmanın amacı mermer tozuna maruz kalma ile oluşan solunum sistemi semptomları, solunum fonksiyon testi ve akciğer grafi bulgularını araştırmaktır. Gereç ve yöntem: Mermer fabrikasında çalışan toplam 110 kişi çalışma grubu olarak alındı ve işçiler fabrikada çalıştıkları yerlere göre 4 gruba ayrıldı: blok kesim hattı (Grup A, 25 kişi), cilalama (Grup B, 33 kişi), fayans kesim (Grup C, 31 kişi) ve büro elemanı grubu (Grup D, 21 kişi). Kontrol grubu (Grup E) olarak mermer tozu maruziyet öyküsü olmayan benzer demografik özelliklere sahip 30 kişi alındı. Tüm grupların çalıştığı ortamlardaki toz konsantrasyonları ölçüldü. Olgulara anket uygulandı, fizik muayene ve spirometrik ölçümleri yapıldı. Akciğer grafileri çekildi. Bulgular: Fabrikada çalışan olguların tümü erkek olup yaş ortalaması 33,4±6,3 yıl idi. Gruplar arasında ortalama yaş ve sigara tüketimi açısından farklılık saptanmadı. Toz konsantrasyonlarının ilk üç grup için benzer, büroda ise daha düşük olduğu görüldü. İlk üç çalışma grubunda ofis grubuna göre öksürük ve balgam şikayetleri daha sık bulundu (p
- Published
- 2012
19. Fen Bilimleri 6
- Author
-
SELVİ, MERYEM, KAYA, OSMAN NAFİZ, TÜYSÜZ, CENGİZ, ÖZSEVGEÇ, TUNCAY, abdullah, çetin, nilgün, gülçiçek, YÜRÜMEZOĞLU, KEMAL, aksu, özlem, KOCA, ATIF, and esra, benli özdemir
- Published
- 2015
20. The comparison of three methods (HRCT, spyrometry, CEP) in the assesment of lungs in malign pleural mesothelioma
- Author
-
Tanrıklulu, Abdullah Çetin, Şenyiğit, Abdurrahman, Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz Anabilim Dalı, Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz Anabilim Dalı, and Tanrıklulu, Abdullah Çetin
- Subjects
Tanı ,Evreleme ,Göğüs Hastalıkları ,Tedavi ,Chest Diseases ,Solunum fonksiyon testleri ,MPM (Malignant Pleural Mesothelioma) - Abstract
ÖZET MPM nadir görülen bir malignitedir ve plevral yüzeydeki mezotel hücrelerinden kaynaklanır. Asbest teması nedeniyle bölgemizde yaşayanlarda MPM insidansı yüksektir. Bölgemizde asbest dağlık bölgelerden çıkarılmaktadır. Hem satılmakta hem de duvar, çatı badanalarında kullanılmaktadır. Ocak 2001 -Nisan 2004 yılları arasında kliniğimiz ve Göğüs Cerrahi kliniğinde takip edilen 20 MPM hastası ve kronik bir hastalığı olmayan, asbest teması olmayan 20 kontrol vakası çalışmaya alındı. Hastalara tanı konma şekilleri ve plevral mayi sitolojileri incelendi. Ayrıca akciğer grafîsi, solunum fonksiyon testleri, Toraks BT ve YRBT tetkikleri yapıldı. Hasta ve kontrol grubuna nükleer tıp ABD 'da Tc 99m DTPA aerosol sintigrafisi uygulanarak KEP değerleri hesaplandı. Hasta grupta 5 (% 25) kadın, 15 (% 75) erkek varken, kontrol grubunda 14 (% 70) erkek ve 6 (% 30) kadın vardı. Yaş ortalaması hasta grupta 52.5 ± 14.9 (22-82), kontrol grubunda 48,6 ± 9,7 idi. Hastalardan 17'sinin (% 85) asbest teması mevcuttu. Tomografik olarak en sık saptanan bulgular PE 18 (% 90), PK 17 (% 85) ve atelektaziydi 9 (%45). Hasta grupta KEPsol % 0,727 dakika`1, KEPsağ % 1,008 dakika`1 ve ortalama KEP % 0,872 dakika`1, kontrol grubunda KEPsol % 1,272 dakika`1, KEPsağ % 1,227 dakika`1 ve ortalama KEP % 1,250 dakika'1 olarak saptandı. Bu KEP değerleri istatistik! açıdan önemli oranda hasta grupta düşüktü. Toraks BT'de PE, Difüz PK ve Nodüler PK saptanan hastalarla kontrol grubu ortalama KEP değerleri istatistiksel olarak anlamlı şekilde farklıydı. YRBT' de akciğer fıbrozisi saptanan hastalarla kontrol grubu ortalama KEP değerleri arasında önemli bir fark saptanmadı. Hastaların solunum fonksiyon testleriyle KEP değerleri de karşılaştırıldı, bu iki grup arasında da istatistiksel olarak önem taşımayan bir ilişki saptandı. MPM hastalarında meydana gelen difüz PK ve PE sonucu pulmoner epitelyal permeabiltenin önemli derecede azaldığı ve Tc 99m DTPA aerosol sintigrafisinin lezyonların yaygınlığını göstermede faydalı bir parametre olduğu düşünüldü. 58 ABSTRACT MPM (Malignant pleural mesothelioma) is a malign disease and seen rarely. MPM originates from mesothelial cells which are on pleural surface. Incidence of MPM is high in this area due to contacting to asbestos. Asbestos is mined from area of mountains. Asbestos have been sold for wall and roofs whitewash. 20 patients with asbestosis and 20 patients without contacting asbestos and any chronic disease were enrolled in this trial from our clinic and clinic of thorax surgery from January 2001 to april 2004. Methods of diagnosis and pleural liquid cytology were examined. Lung x- ray, respiratory functioning tests, thorax CT, and HRCT (High-resolution computed tomography) were done. Tc 99m DTPA aerosol syntigraphy was performed for calculating CEP' s (Capillary epithelial permeability) results. Patient group consist of 5 (% 25) women, 15 (%75) men and 14 (%70) men, 6 (%30) women were in healthy group. Average age was 52.5 ± 14.9 (22-82) in patient group and 48,6 ± 9,7 in healthy group. Contacting of asbestos was present in 17 (%85) patients. PE (Pleural effusion) inl8 (% 90) patients, PT (Pleural thickening) in 17 (%85) patients, and atelectasis in 9 (%45) patients were the common signs in CT. CEPleft was % 0,727 minute`1, CEPright was % 1,008 minute`1 and average CEP was % 0,872 minute`1 in patient group, CEPleft was % 1,272, minute`1, CEP right % 1,227 minute`1 and average CEP was % 1,250 minute`1 in healthy group. CEP's signs were very lower in patients group than healthy group. Patients with, diffuse PT and nodular PT in CT was differing from healthy patients about average CEP results. Patients with lung fibrosis in HRCT were not differing from healthy patients about average CEP's results. We compare respiratory functioning tests and CEP's results and saw that there was a low relationship between them. It was thought that result of the diffuse PE and PT caused importantly reduced pulmonary permeability in MPM. Tc 99m DTPA aerosol sintigraphy.is a useful tool to show amount of lesions. 59 77
- Published
- 2004
21. İşbirlikli öğrenme teknikleri hakkında öğretmen ve öğrenci görüşlerinin karşılaştırmalı olarak incelenmesi
- Author
-
İdris Aktaş, İbrahim Bilgin, Abdullah Çetin, and Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi
- Subjects
Eğitim ,Özel ,General Engineering ,işbirlikli öğrenme,öğrenci takımları başarı bölümleri tekniği,takım destekli bireyselleştirme tekniği,ÖTBB hakkında öğretmen görüşleri,TDB hakkında öğrenci görüşleri ,Energy Engineering and Power Technology ,Bilimsel Disiplinler ,Eğitim Araştırmaları - Abstract
Bartin University Journal of Faculty of Education (BUJFED) is a international refereed journal that is published two times a year. The responsibility lies with the authors of papers, Bu çalışmanın amacı ilköğretim 5. sınıf Fen Bilimleri dersi “Maddenin Değişimi ve Tanınması” ünitesindeki kavramların öğretilmesinde kullanılan Öğrenci Takımları Başarı Bölümleri (ÖTBB) tekniği ve Takım Destekli Bireyselleştirme (TDB) tekniği hakkında öğretmen ve öğrenci görüşlerini karşılaştırmalı olarak incelemektir. Çalışmanın örneklemini merkezi 2 ilköğretim okulunun rastgele küme örnekleme yöntemi ile seçilen 6 farklı sınıfında okuyan toplam 191 5. sınıf öğrencisi ve bu sınıfların öğretmenleri olan 6 sınıf öğretmeni oluşturmaktadır. Çalışmada son test grup karşılaştırma modeli kullanılmıştır. Sınıflardan 3’ü rasgele yöntemle ÖTBB tekniğinin uygulandığı gruba (n=93) diğer 3’ü TDB tekniğinin uygulandığı gruba (n=98) atanmıştır. Öğretmen ve öğrencilerin teknikler hakkında görüşlerini belirlemek amacıyla uygulama sonrası öğretmen görüşme formu ve öğrenci görüşme formu uygulanmıştır. Toplanan veriler içerik analizi yöntemi kullanılarak analiz edilmiştir. Öğretmen ve öğrenci görüşlerine göre; grup çalışmaları ve öğrenme ortamı öğrencilerin başarı, derse karşı tutum ve motivasyon, sosyal beceri ve özgüvenlerini arttırmıştır. Ayrıca ÖTBB grubunda çalışma kâğıtları, deneyler ve slaytlar; TDB grubunda ise soru ve test çözmek daha faydalı bulunmuştur. Diğer taraftan, her iki grupta sınıf düzeninin oluşturulması ve gürültü problemleri, ÖTBB grubunda grup üyeleri arasında uyum sorunu ve TDB tekniğinde değerlendirme yönteminde küçük olumsuzluklar yaşanmıştır. Sonuç olarak ÖTBB tekniği ve TDB tekniklerinin fen derslerinde kullanılmasının faydalı olacağı söylenebilir.
- Published
- 2014
22. Tüberkülozda kemoprofilaksinin önemi: Aynı ailede sekiz olgu nedeniyle
- Author
-
Taylan, Mahşuk, Tanrıkulu, Abdullah Çetin, Sezgi, Cengizhan, Şen, Hadice Selimoğlu, Abakay, Özlem, Çakırca, Seher, Önder, Faruk, Abakay, Abdurrahman, Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, and 0-Belirlenecek
- Subjects
Close contact ,Tüberküloz ,Tuberculosis ,Kemoprofilaks ,Chemoprophylaxis ,Temaslı - Abstract
Tüberküloz (TB) kontrolünü sağlamada temaslı taraması yapılması ve gerekli olgularda kemoprofilaksi başlanması büyük önem taşır. Bu yazıda aynı ailede 23 yıl içinde gelişen sekiz TB olgusu tartışıldı. Kaynak olgu saptandıktan sonra temaslı taraması yapılmaması ve kemoprofilaksi başlanmaması diğer olguların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Olgular TB kontrolünde temaslı taraması ve kemoprofilaksinin önemini vurgulamak amacıyla sunulmuştur. Contact screening and in cases required initiating chemoprophylaxis are great importance for control of tuberculosis (TB). In this paper eight TB cases that occurred among the same family members in 23 years were discussed. . After detection of the index case, failure to contact screening and initiating hemoprophylaxis caused to occurrence of other cases. These cases were presented in order to attract attention of importance of contact screening and initiating chemoprophylaxis
- Published
- 2013
23. Malign Plevral Mezotelyoma prognozunda yeni bir inflamatuar parametrenin değeri
- Author
-
Abakay, Özlem, Tanrıkulu, Abdullah Çetin, Sezgi, Cengizhan, Abakay, Abdurrahman, Şen, Hadice, Kaya, Halide, Taylan, Mahşuk, Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, and 0-Belirlenecek
- Subjects
Malignant pleural mesothelioma ,Malign plevral mezotelyoma ,Modifiye glasgow prognoz skoru ,Modified glasgow prognostic Scors ,Prognosis ,Prognoz - Abstract
Amaç: Malign Plevral Mezotelyoma (MPM) genel olarak asbest teması ile ilişkili ve kötü prognozlu bir tümördür. MPM hastalarında prognostik bir parametre olabilecek olan Modifiye Glasgow Prognoz Skoru (GPS), artmış C-Reaktif Protein (CRP) ve azalmış albümin düzeyleri temel alınarak hazırlanmış bir skordur. Bu çalışmada GPS skorunun MPM prognozu üzerindeki etkilerini incelemek ve diğer potansiyel etkenlerin rollerini araştırmak amaçlanmıştır. Yöntemler: Retrospektif planlanan bu çalışmaya histopatolojik olarak MPM tanısı konan 140 hasta alındı. Bulgular: Toplam 140 MPM hastasının ortalama yaşı 52,92 yıl idi (83 erkek ve 57 kadın) idi. Toplam 91 hastada çevresel asbest teması saptandı ve temas süresi ise 31 yıldı. Hastaların semptomları başvurudan yaklaşık olarak 4,8 ay önce başlamıştı. En sık saptanan semptomlar ise 125 hastada nefes darlığı, 94 hastada göğüs ağrısı ve 22 hastada kilo kaybıydı. GPS skor değeri olarak 64 hasta 2, 22 hasta 1 ve 14 hasta ise sıfır değerini almışlardır. Çalışmaya alınan hastaların 112’si vefat etmiş ve 28’i hayattaydı. Tüm hastaların ortalama yaşam süresi 14 ay idi. GPS skoru 2 olan hastalar 10 ay, 1 olanlar 15 ve sıfır olanlar ise yaklaşık 18 ay yaşamışlardır. Bu fark istatistikî olarak önemli bulunmuştur. Ayrıca erkek cinsiyet ve 65 yaş üstü olmada yaşam süresini kötü etkileyen parametreler olarak bulunmuştur. Sonuç: MPM hastalarının prognozunu tahminde kullanılabilecek basit ve ucuz bir parametre geliştirilememiştir. GPS skoru inflamatuar durumlarda artmaktadır. GPS skoru MPM hastalarının ciddiyetini tespitte kullanılabilecek basit ve ucuz bir parametre olarak görülmektedir. Objective: Malignant Pleural Mesothelioma (MPM) generally associated with asbestos exposure is a tumor with poor prognosis. Modified Glasgow Prognostic Score (GPS) which may be a prognostic parameter in patients with MPM is a designed based score including increased C-reactive protein (CRP) levels and decreased albumin .In this study we aimed to investigate the effect of GPS score on the prognosis of MPM and the role of other potential factors. Methods: In this retrospective planned study 140 histological diagnosed MPM patients were included. Results: Mean age of 140 MPM patients were 52.92 years (83 male and 57 female). A total of 91 patients had environmental asbestos exposure and exposure time was the 31 years. Symptoms of the patients started approximately 4.8 months before the application. The most frequently seen symptoms were in 125 patients dyspnea, in 94 patients chest pain and in 22 patients weight loss. GPS score of the patients were as follows; 64 patients two, 14 patients one, 22 patients zero. Of the patients, 112 died and 28 were alive. Mean survival time was 14 months. Patients with GPS score 2 lived for 10 months, GPS score 1 lived for 15 and GPS score 0 lived for 18 months. This difference was statistically significant. Furthermore, the male sex and age older than 65 years were found as poor prognostic parameters on the survival. Conclusion: A simple and inexpensive parameter able to be used to estimate the prognosis of MPM patients could not be developed .GPS score increases in inflammatory conditions. GPS is a simple and inexpensive parameter that can be used for detecting the severity of patients with MPM.
- Published
- 2013
24. Malign plevral mezotelyoma hastalarında destek tedavisi ve plöredezin karşılaştırılması
- Author
-
TANRIKULU, Abdullah Çetin, Abakay, Özlem, Sezgi, Cengizhan, Şen, Hadice Selimoğlu, Abakay, Abdurrahman, Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, and 0-Belirlenecek
- Subjects
Mezotelyoma ,Mesothelioma ,Support treatment,mesothelioma,pleurodesis ,Destek tedavisi,mezotelyoma,plöredez ,Destek tedavisi ,Support treatment ,Plöredez ,Pleurodesis ,respiratory tract diseases - Abstract
Objectives: Malignant Pleural Mesothelioma (MPM) is a poor prognosis cancer that affects pleura. This study was designed for examination of the differences between MPM patients which who were received only supportive treatment and supportive treatment plus pleurodesis. Materials and methods: The files of 96 MPM patients were analyzed retrospectively who were followed up in Dicle University Medical Faculty Hospital. Age, gender, exposure of asbestos, diagnostic methods, histopathological types and treatment regimens were recorded. Results: The mean age of 96 MPM patients were 60.4 ± 12.6 years. The sixty-three (65.6%) patients were male and 33 (34.4%) were female. A total 75 (78.1%) patients have environmental asbestos exposure and mean environmental asbestos exposure time was 33 years. The epithelial type of pleural mesothelioma was determined in 63 patients. Pleural fluid cytology was positive in 30 patients. The most detected symptom was dyspnea which was determined in 91 cases. Thirty patients were taken only supportive treatment and 66 were taken supportive treatment plus pleurodesis. The median survival time was 10 months in the total of the two groups. Median survival was 10.7 months, in the group that treated with pleurodesis and 9.1 months in the group that not treated with pleurodesis. However, this difference was not statistically significant (p = 0.35). Conclusions: Malignant pleural mesothelioma is an aggressive form of cancer which is resistant to many therapeutic options. Progressive dyspnea is primary symptom in these patients and often depends on the pleural fluid. Pleurodesis is an option to control the fluid. However, there is not any contribution on survival, alone. Extensive investigations are needed on this topic., Amaç: Malign Plevral Mezotelyoma (MPM) plevrayı tutan ve kötü prognozlu bir kanser türüdür. Bu çalışma, sadece destek tedavisi alan ve destek tedavisi ile birlikte plöredez uygulanan MPM hastaları arasındaki farkları inceleme amaçlı planlandı. Gereç ve yöntem: Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde takip edilen 96 MPM hastasının dosyası retrospektif olarak incelendi. Yaş, cinsiyet, asbest teması, tanı yöntemleri, histopatolojik tip ve tedavi rejimleri verileri kaydedildi. Bulgular: Toplam 96 MPM hastasının yaş ortalaması 60,4 ± 12,6 yıldı. Altmış üç hasta erkek (% 65,6) ve 33 hasta kadındı (% 34,4). Toplam 75 (% 78,1) hastada çevresel asbest teması vardı ve ortalama çevresel asbest teması süresi 33 yıldı. Toplam 63 (% 65,6) hastada epitelyal tip MPM saptandı. Plevral sıvı sitolojisi 30 hastada pozitif saptandı. En sık saptanan semptom 91 hastada olan nefes darlığıydı. Bu hastalardan otuzu sadece destek tedavisi almışken 66 hastaya destek tedavisi ile birlikte plöredez uygulanmıştı. Her iki grubun toplamında ortalama sağkalım süresi yaklaşık 10 aydı. Plöredez uygulanan grupta ortalama sağkalım 10,7 ay iken uygulanmayan grupta ise 9,1 ay idi. Fakat bu fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (p= 0,35). Sonuç: Malign Plevral Mezotelyoma, bir çok tedavi seçeneğine dirençli olan ve agresif seyreden bir kanser türüdür. İlerleyici nefes darlığı, bu hastalarda öncelikli yakınmadır ve çoğunlukla plevral sıvıya bağlıdır. Plöredez sıvıyı kontrol altına almada bir seçenektir. Fakat tek başına sağkalıma katkısı görülmemektedir. Bu konuyla ilgili geniş serili çalışmalara ihtiyaç vardır.
- Published
- 2012
25. Tüberküloz hastalarında aile içi temas taraması yeterli midir? Köy taraması sonuçları
- Author
-
Abakay, Abdurrahman, Tanrıkulu, Abdullah Çetin, Abakay, Özlem, Şen, Hadice Selimoğlu, Ataman, Arzu, Şenyiğit, Abdurrahman, Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, and 0-Belirlenecek
- Subjects
Köy ,Tüberküloz ,Tarama ,Village life ,Yakın akrabalar ,Contact ,Screening ,Temas ,Tuberculosis ,Close relatives - Abstract
Amaç: Tüberküloz (TB) damlacık enfeksiyonu ile bulaşan bir hastalık olup bulaşmada temas süresi ve yoğunluğu önemlidir. Bu yazıda TB tedavisini terk eden bir hastadan hareketle yapılmış köy taraması sonuçları sunulmuştur. Gereç ve yöntem: Diyarbakır 1 Nolu Verem Savaş Dispanserinde 21 “Yeni yayma pozitif Akciğer TB” tanısıyla tedaviye alınan 18 yaşındaki erkek hasta tedavisinin 2. ayında tedaviyi terk etti ve üç ay sonra hasta tekrar bulunarak “Tedaviyi terkten dönen yayma pozitif akciğer TB” tanısıyla doğrudan gözetimli tedaviye alındı. Tedavi kür ile sonuçlandı. Bulgular: Hasta, Diyarbakır iline bağlı bir köyde ikamet etmekteydi ve 810 nüfuslu bu köyde tarama yapıldı. 485 kişinin mikrofilmi çekildi, 255 kişiye Tüberkülin Cilt Testi yapıldı, 15 kişiye balgam yayması yapıldı. Taramalar sonucunda 4 kişi TB tanısıyla Anti TB tedavisine, 18 kişi isoniazid ile koruyucu ilaç tedavisine alındı. TB saptanan bu dört hasta da kaynak olgunun akrabasıydı. Tarama yapılan köydeki 2006 yılı prevalansı yüz binde 617 olarak bulundu. Sonuç: Sosyoekonomik düzeyin yüksek olmadığı bölgelerde sadece pasif yöntemlerle değil aktif yöntemlerle de TB tanısının araştırılması ülkemiz için önemli olabilir. Ayrıca temaslı muayenesinin kaynak hastanın sadece aynı evi paylaştığı kişilere değil sosyal yaşam nedeniyle yakın ilişkide olduğu kişilere de yapılmasının faydalı olabileceğini düşünmekteyiz. Objectives: Transmission of tuberculosis (TB) disease occurs with droplet infection and contact time and intensity are important factors in contagion. In this report, the results of a village TB screening were presented, due to a non-compliant patient that abandoned regular TB treatment. Materials and methods: In ‘Diyarbakir No.1 Tuberculosis Dispensary, TB treatment was started in a 18 yearold male patient with the diagnosis of ‘new sputum smear positive lung tuberculosis’. However, this patient lost to follow-up of therapy in the second month. After three months, the patient was found again and then anti-TB drugs were began for the diagnosis of ‘treatment after interruption smear positive lung tuberculosis’. Therefore directly observed TB treatment was given to this patient and therapy resulted in complete cure. Results: Patient was an inhabitant of a village bound to Diyarbakir city and 810 people lived there, thus a microfilm screening was performed in this village. Microfilms of 485 persons were taken and tuberculin skin test (TST) was performed to 225 people in this investigation. Sputum smear was obtained from 15 people. Four additional people diagnosed as pulmonary TB so these people received antituberculosis therapy. Eighteen people took prophylactic isoniazid therapy due to positive TST reactivity. Four patients with TB were close relatives of the index patient. In this village, tuberculosis prevalence was 617 per thousand in 2006. Conclusion: In low-socioeconomic people, TB patient should be looked for not only with passive methods, but also with active methods. Furthermore, TB scanning should be carried not only in index patient’s household contacts, but also in persons having close relationships with him because of social life.
- Published
- 2010
26. Tüberküloz tarama amaçlı mikrofilm incelemesi yapan hekimlerin değerlendirme farklılıkları
- Author
-
ABAKAY, Abdurrahman, TOKSÖZ, Mehmet, TANRIKULU, Abdullah Çetin, ABAKAY, Özlem, EKİNCİ, Şenay, Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, and 0-Belirlenecek
- Subjects
Tuberculosis,microfilm,screening,physicians,assessment differences ,Tüberküloz ,Tarama ,Assessment differences ,Mikrofilm ,Tüberküloz,mikrofilm,tarama,heundefinedkimler,değerlendirme farkı ,Physicians ,fungi ,Screening ,Tuberculosis ,Hekimler ,Değerlendirme farkı ,Microfilm - Abstract
Objectives: Microfilm (MF) are used in community based screening for tuberculosis (TB) in Turkey. This study aimed differences in evaluation between various physicians. Materials and Methods: In the Mardin Prison, 253 microfilms (MFs) were obtained during periodic TB screening in January 2006. A chest disease specialist doctor, a radiology specialist doctor and a general practitioner doctor assessed the MFs separately. The results were classified as i) Normal, ii) Active TB disease findings, iii) and Sequel TB disease findings. Results: A total of 13 MFs were not taken into consideration because of technically unsatisfactory radiographs. The end results were as follows; three physicians had agreed about diagnosis in 159 MFs (66.2%). In 81 MFs (33.8%) at least one physician had a different opinion about microfilm. The general practitioner reported 19 MFs (8%) as active TB disease findings and the radiology specialist doctor reported 22 MFs (9%) as active TB disease. However, the chest diseases specialist doctor reported 26 MFs (11%) as having active TB disease findings. No significant difference was found in active TB diagnosis between three physicians (p>0.05). The frequency of sequel TB diagnosis was higher in Chest disease specialist compared with other physicians (p, Amaç: Türkiye\'de tüberküloz (TB) için risk grupları taramalarında standart olarak mikrofilm (MF) kullanılmaktadır. Çalışmada TB taramasında kullanılan MF değerlendirmesinde okuyucuya bağlı değişkenliğin tespiti amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Mardin Kapalı Cezaevinde Ocak 2006 tarihinde yapılan periyodik TB taramasından elde edilen 253 MF birer göğüs hastalıkları uzmanı, radyoloji uzmanı ve pratisyen hekim tarafından birbirinden bağımsız olarak değerlendirildi. Değerlendirme sonuçları normal, aktif TB düşündürebilecek bulgular, sekel TB düşündürebilecek bulgular olarak sınıflanarak kaydedildi. Bulgular: Teknik yetersizlik nedeniyle 253 MF\'den 13\'ü değerlendirmeye alınmadı. Değerlendirmeye alınan 240 MF\'nin 159\'unda (%66.2) üç hekiminde aynı kararı verdiği, 81\'inde (33.8) en az bir hekimin farklı karar verdiği saptandı. Aktif hastalık düşündürebilecek MF oranı pratisyen hekimlerde %8, Radyoloji uzmanlarında %9, Göğüs hastalıkları uzmanlarında %11 olduğu saptandı. Aktif hastalık düşünme oranı açısından üç hekim grubu arasında fark saptanmadı (p>0.05). Sekel hastalık düşünme oranı göğüs hastalıkları uzmanlarında yüksekti (p< 0.05). Sonuç: Mikrofilm tarama amaçlı olarak hızlı ve ucuz bir yöntem olmasına rağmen değerlendirmede okuyucular arasında ciddi farklar oluşabileceği düşünüldü. Tüberküloz gibi çok farklı radyolojik bulgulara sahip bir hastalıkta tanısal amaçla sübjektif bir yöntem olan radyolojik yöntemlere ek olarak kesin tanı yöntemi olan mikrobiyolojik incelemeler gereklidir.
- Published
- 2010
27. Pulmoner emboli erken mortalitesinde ortalama trombosit hacminin önemi.
- Author
-
Şen, Hadice Selimoğlu, Abakay, Özlem, Taylan, Mahşuk, Tanrıkulu, Abdullah Çetin, Sezgi, Cengizhan, Abakay, Abdurrahman, and Kaya, Halide
- Subjects
BLOOD platelets ,MORTALITY ,HOSPITAL care ,PULMONARY embolism ,SYMPTOMS ,THERAPEUTICS ,DEMOGRAPHIC databases ,DIGITIZATION of archival materials ,PATIENTS - Abstract
Copyright of Journal of Clinical & Experimental Investigations is the property of Modestum Publications and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2013
- Full Text
- View/download PDF
28. Nedeni Bilinmeyen Spontan Pnömomediasten.
- Author
-
Kaya, Halide, Sezgİ, Cengizhan, SelİMoĞLu ŞEn, Hadice, Abakay, Özlem, Tanrikulu, Abdullah Çetin, ŞEnyİĞİT, Abdurrahman, and Güli ÇETİNÇAKMAK, Mehmet
- Published
- 2013
29. Türkiye'de hekimlerin verem savaş dispanseri görevleri hakkındaki bilgileri.
- Author
-
TANRIKULU, Abdullah Çetin, PALANCİ, Yılmaz, DAĞLI, Canan EREN, YILMAZ, Gürdal, KARACA, Mehmet, ABAKAY, Abdurrahman, and TAŞTEKİN, Didem
- Published
- 2009
30. Diyarbakır ilinin 2005-2010 yılları arasındaki tüberküloz kontrol durumu.
- Author
-
Taylan, Mahşuk, Yılmaz, Süreyya, Kaya, Halide, Demir, Melike, Şen, Hatice Selimoğlu, Sezgi, Cengizhan, Abakay, Özlem, Tanrıkulu, Abdullah Çetin, and Abakay, Abdurrahman
- Abstract
Objective: Tuberculosis (TB) control programs contain international and national level acceptable standardized diagnosis, treatment and prevention practices. Analysis of TB data in a region by aspect of national data can determines the level of compliance with TB control programs in there and will help to determine the right forward strategy. In this study, five years of Diyarbakir TB of data were examined in comparison with the data of the our country. Methods: Diyarbakir and Turkey TB data recorded in two groups according Department of the Ministry of Health's annual reports for the years 2006-2010. Demographic, diagnostic, and treatment TB data of each group determined and compared with each other by statistical analyze Results: Five-year average TB case rate of Diyarbakir data were (22.8/100.000) and the rate of pulmonary TB smear is tested (80.1%) were lower than national average rate (25.6 /100.000), and the national rate of pulmonary TB smear is tested (88.3%) . Both TB culture study rate (40.1%) and culture positivity (45.5%) were found lower the cultures which made the national average (62.6%) and culture positivity rate (80.4%). TB Cure rate (43.9%) was slightly lower the country of cure rate (58.5%). Treatment success (86.5), leaving treatment (5.7%) and mortality (2.7%) was found similar to the data of the national data. Conclusion: Low rate of bacteriological examination results and low cure rate of TB in Diyarbakır, thought to be the reasons making it difficult to control TB in there. Comprehensive studies to determine potential problems like sociodemographic factors, health services, infrastructure and equipment considered. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2015
- Full Text
- View/download PDF
31. Malign mezotelyoma hastalarının tanı ve prognozunda yeni kan biyomarkırlarının yeri ve önemi
- Author
-
Önder, Emine, Tanrıkulu, Abdullah Çetin, and Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz Anabilim Dalı
- Subjects
Mesothelioma ,Diagnosis-differential ,Göğüs Hastalıkları ,Neoplasms ,Diagnosis ,Asbestosis ,Chest Diseases ,Prognosis ,Biomarkers - Abstract
AMAÇMalign mezotelyoma (MM) en sık plevra olmak üzere peritoneal, perikardial, tunica vajinalis testisin serozal yüzeylerindeki mezotelyal hücrelerden köken alan agresif seyirli bir tümördür.(1)MPM tanılı hastaların yaklaşık % 60 -90 (ortalama % 80)' ında asbest temasına ait öykü mevcuttur (11,12). Olguların %25' inde semptom süresi 6 aydır ortalama tanı süresi ise 2-3 aydır. MPM' da da tanı sitolojik veya histopatolojik incelemeye dayanmaktadır.Biz çalışmamızda malign mezotelyoma hastalarının serum megakaryosit potentiating factor (MPF), osteopontin, galectin-3, soluble mesothelin-related peptides (SMRP), hyaluranik asit, tenascin-C, fibronektin, platelet-derived growth factor (PDGF) biyomarkır düzeylerinin tanı ve prognoz üzerindeki etkisi ile yaş, cinsiyet, asbest teması, temas süresi, evre ve histopatolojik tip ile ilişkisini değerlendirmeyi amaçladık.GEREÇ VE YÖNTEMÇalışma Ağustos 2012 ve Aralık 2013 tarihleri arasında Dicle Üniversitesi Göğüs Hastalıkları, Göğüs Cerrahisi ve Medikal Onkoloji kliniklerinde tetkik ve/veya tedavi edilen 23' ü kadın, 26' si erkek toplam 49 plevral veya peritoneal malign mezotelyoma hastası ile yapıldı.Tüm hastaların yaş (≤60 veya >60 yıl), cinsiyet, asbest teması ve maruziyet süresi (≤20 veya >20 yıl), histopatolojik alt tip ve evreleri standart formlara kaydedildi.Hastalardan yaklaşık 10 cc kan alınarak -80 ˚C' de saklandı , çalışma günü çözdürülen serumlarda aşağıda adı geçen 8 adet biyomarkırın düzeyi hazır ticari kit kullanılarak enzyme-linked immunosorbent assay (ELİSA) yöntemiyle çalışıldı: megakaryosit potentiating factor (MPF), osteopontin, galectin-3, soluble mesothelin-related peptides (SMRP), hyaluranik asit, tenascin-C, fibronektin, platelet-derived growth factor (PDGF).BULGULARFibronektin, tenascin c, MPF ve osteopontin düzeyleri bayanlarda erkeklere göre daha yüksek, hyaluronik asit, SMRP, PDGF, galectin 3 düzeyleri erkeklerde bayanlara göre daha yüksekti. Ancak aralarında anlamlı bir farklılık saptanmadı (p>0,05). Hastaların 24' ü (%49) 60 yaş altı, 25' i (%51) 60 yaş üstüydü. Tüm biyomarkır düzeyleri yaş ilerledikçe azalmaktaydı ancak bu durum sadece PDGF, MPF ve galectin 3' te istatistiksel olarak anlamlıydı (p0,05). Malign plevral mezotelyomalı 44 hastanın 18' i (%41) evre 1 veya evre2, 26' sı (%59) evre 3 veya evre 4 idi. Evre 3 veya evre 4 grubundaki hastalarda tüm biyomarkır düzeyleri evre 1 veya evre 2 grubuna göre yüksek tespit edildi. Ancak sadece tenascin c, fibronektin, MPF, galectin 3 düzeyleri istatistiksel olarak anlamlıydı (p0,05).SONUÇAsbest teması ile biyomarkır seviyeleri ilişkiliydi. Ayrıca evre arttıkça seviyeler yükselmekteydi. Biyomarkırlar içinde tenascin c, fibronektin, MPF, galectin 3 düzeyleri ileri evre hastalarda istatistiksel olarak anlamlı yüksek saptandı (p60 years), gender, asbestos exposure and period of exposure (≤20 or >20 years), histopathological subtypes and stages were saved in standard forms. About 10 cc of blood was sampled from patients and preserved at -80˚C. Following eight biomarkers were assessed in the serum samples which resolved on the assessment day by using commercially available kit: megakaryocyte potentiating factor (MPF), osteopontin, galectin-3, soluble mesothelin-related peptides (SMRP), hyaluronic asit, tenascin-C, fibronectin, platelet-derived growth factor (PDGF). RESULTS Levels of fibronectin, tenascin c, MPF, osteopontin were found higher in women than in men, levels of hyaluronic acid, SMRP, PDGF, galectin 3 were higher in men than in women. However, there was no significant difference between them (p>0,05). 24(49%) of the patients were under 60 and 25 (51%)of the patients were more than 60 years old. All biomarker levels were observed in a decreasing pattern by age but this was statistically significant only for PDGF, MPF, galectin 3 (p0,05). 18 of 44 patients with malignant plevral mesothelioma (41%) had stage 1 or stage 2 disease, and 26 patients had stage 3 or stage 4 disease. All biomarker levels were found higher in the group of patients with stage 3 or 4 disease than the group of patients with stage 1 or 2 disease. However, only tenascin c, fibronectin, MPF, galectin levels were statistically significant (p0,05). DISCUSSION Asbestos exposure was related to biomarker levels. Besides the levels were increased by higher stages. tenascin c,fibronektin, MPF, galectin 3 levels were found higher as statistically significant in the patients with higher grade diseases (p
- Published
- 2014
32. Comparison of di̇fferent eti̇ology faktors the effects of respi̇ratory parameters i̇n same stage copd patients
- Author
-
Çakirca, Seher, 0-Belirlenecek, TR150584, Çakırca, Seher, Şenyiğit, Abdurrahman, Coşkunsel, Mehmet, Tanrıkulu, Abdullah Çetin, and Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz Anabilim Dalı
- Subjects
Quality of life ,Etiology ,Göğüs Hastalıkları ,Smoking ,Chest Diseases ,Biomass ,Respiratory function tests ,Sigara,Kişisel sağlık,Tütün,Göğüs hastalıkları ,Lung diseases-obstructive ,Lung diseases - Abstract
Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH), gerek mortalite açısından, gerekse bireylerin yaşam kalitesini düşürmesi açısından ciddi bir sağlık problemi olup, hastalığın prevelansı son yıllarda ekolojik çevre değişimleri ve çeşitli nedenlerle önemli derecede yükselmiştir. Halk dilinde kronik bronşit olarak bilinen KOAH, soluk alıp verme sırasında hava akımını engelleyen kronik bir hastalıktır. Akciğerlerde gelişen enflamasyon nedeniyle oluşan parankim amfizemi ya da çeşitli nedenlerle peribronşiyal fibröz oluşumu hastalığın bilinen mekanizmalarıdır. Öte yandan günümüzde hastalığın kalıtsal mekanizmasını ortaya koymaya yönelik çalışmalar da artmaktadır. KOAH da farklı etyolojik faktörlerinin hastalığın gelişmesi ve seyri üzerinde etkisi vardır. Öte yandan, bu sebepler arasında en çok kuşku duyulan ancak üzerinde yeterli çalışma yapılmayanları sigara ve biomasstır. Bu nedenle çalışmada, aynı evre KOAH olgularında sigara ve biomass etiyolojilerinin solunum parametreleri üzerindeki etkileri incelendi. Çalışma kapsamında, Temmuz 2012-Eylül 2013 tarihleri arasında, Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölümü’ne başvuran ve solunum fonksiyon testi ile KOAH tanısı koyulan hastalar, sigara içen ve biomassa maruz kalanlar olmak üzere iki gruba ayrıldı. Olgu gruplarının dispne skorları, yaşam kalitesi indeksi skorları, arteryel kan gazı değerleri ve echo bulguları karşılaştırıldı. Çalışma sonuçlarına göre; olgu gruplarının KOAH evrelerine göre gruplar arasındaki farklar istatistiksel olarak anlamlı değildi (p>0,05). Öte yandan FEV1 ve FVC değerleri sigara içen grupta daha yüksek iken, PCO2 ve PAPmax değerleri ise sigara içen grupta daha düşüktü. Bu değerlerin gruplar arasındaki farkları istatistiksel olarak anlamlıydı (p
- Published
- 2013
33. Smoking cessation treatment after MPV value changes
- Author
-
Hocanli, İclal, Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ABD, Hocanlı, İclal, Abakay, Abdurrahman, Tanrıkulu, Abdullah Çetin, Abakay, Özlem, and Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz Anabilim Dalı
- Subjects
Treatment ,Hematologic tests ,Blood platelets ,Göğüs Hastalıkları ,Smoking ,Kişisel Sağlık ,Chest Diseases ,Sigara ,Hematology ,Smoking cessation - Abstract
Amaç:Sigara; ateroskleroz,KOAH,Akciğer kanseri gibi ciddi sağlık sorunlarının nedenidir.Ortalama trombosit hacmi (OTH) trombosit aktivasyonunun bir göstergesidir.Sigara içiminin trombosit fonksiyonları üzerine olan etkisini gösteren az sayıda çalışma bulunmaktadır.Çalışmamızın amacı farklı yaş grubundaki kişilerde sigaranın OTH üzerine olan etkilerini araştırmaktır. Materyal ve metod: Çalışmaya Ocak–2011 ile Ocak–2012 tarihleri arasında Dicle Üniversitesi Araştırma Hastanesi Göğüs hastalıkları Sigara Bırakma Polikliniğine başvuran 105'i erkek 45'i kadın olmak üzere toplam 150 hasta alındı. Demografik verileri, sigara kullanma süresi(paket/yıl),BKİ (beden kitle indexi), tedavi rejimi, farmakolojik tedavide kullanılan ilaç ve yan etkileri, komorbidite durumu, Fagerström nikotin bağımlılık testi (FNBT) puanı, aynı evde başka sigara içicisi varlığı, tedavi öncesi ve sonrası laboratuar verileri kaydedildi. Hastalar tedavi sonrası sigarayı bırakan grup (n=72) ve bırakmayan grup (n=78) olarak iki gruba ayrıldı. Bulgular: 105 erkek hastanın (n=53) %50,4'ü, 45 kadın hastanın (n=19) %42,2 'si sigarayı bırakmış. Olguların %48'i (n=72) sigarayı bırakan grupta, %52'si (n=78) sigarayı bırakmayan gruptaydı. Sigarayı bırakanların %73,6 (n=53) erkek olgu iken %26,4 (n=19) kadın idi.Yaş ortalaması 'sigarayı bırakmayan grup'ta 34.9±10,1 ,'sigarayı bırakan grup'ta 35,8±10,1 idi. Ortalama sigara tüketim miktarı 'sigara bırakmayan grup'ta 18 paket/yıl, 'sigara bırakan grup'ta 17 paket/yıl idi.Tedavi öncesi OTH sigarayı bırakmayan grup'ta 7,2 ±1,0 , sigarayı bırakan grup'ta 7.5±1,0 iken tedavi sonrası OTH sigarayı bırakmayan grup'ta 7,3±1,2 , sigarayı bırakan grup'ta ise 7,2±1,0 idi. Sonuç:Çalışmamızın sonucunda sigara bırakma oranı erkek cinsiyette daha fazlaydı.Sigara tüketim miktarının sigarayı bırakmada anlamlı bir etken olmadığı ve sigara bırakma tedavisi sonrası OTH düzeyinde sigarayı bırakan grupta anlamlı olarak düşüş saptandı. Objective: Smoking; atherosclerosis, COPD, lung cancer as the cause ofserious health problems . Mean platelet volume (MPV) is an index of platelet activation. Only limited numbers of studies showing the effect of smoking on platelet function are published. The aim of this study was to investigate the different age groups, effects of smoking on the MPV. Materials and Methods: The study between January 2011 and January-2012 at Dicle University Hospital Chest Diseases Smoking Cessation Clinic and a total of 150 patients were enrolled, including 105 men and 45 women. Demographic data, duration of agreements using cigarettes (pack / years), BMI (body mass index), the treatment regimen and side effects of medications used in the pharmacological treatment, comorbidity status, the Fagerstrom Test for Nicotine Dependence (FTND) score, presence of smokers in the same household to another, treatment laboratory data were recorded before and after. Patients who have stopped smoking after the treatment group (n = 72), and leaving group (n = 78) were divided into two groups. Results: Of 105 male patients (n = 53), 50.4%, 45 female patients (n = 19), 42.2% had stopped smoking. 48% of the patients (n = 72) and smoking cessation group, 52% (n = 78) the treatment was quit smoking.Smokıng cessation group in the %73.6 (n = 53) male patients of while, %26,4 (n = 19) were female. The mean age of 'smoking-free group compared 34.9 ± 10.1,' smoking cessation group was compared 35.8 ± 10.1. Average consumption of cigarettes 'smoke-free group compared 18 packs / year,' smoking cessation group was compared 17 pack / years. Pre-treatment smoking-free group compared OTH 7.2 ± 1.0 f/l, smoking cessation group compared 7.5 ± 1.0 . After the treatment smoking cessation group compared OTH 7.3 ± 1.2 and smoking cessation group was compared 7.2 ± 1.0. Conclusion: Our study smoking cessation rate was higher in males. Not a significant factor in the amout of cigarettes smoking stop and OTH- levels, after treatment at the smoking cessation group significantly had decreased. 61
- Published
- 2013
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.