Search

Bu araştırmanın temel amacı, birleştirilmiş sınıflı ilkokullarda öğrencilerin sosyal bilgiler dersine yönelik tutumlarını belirlemektir. Amaç çerçevesinde var olan durumu tespit etmek amacıyla tarama modellerinden nedensel karşılaştırma modelinden yararlanılmıştır. Araştırmada nicel bir araştırma yöntemi olan anket yöntemi kullanılmıştır. Veri toplama araçları `Kişisel Bilgi Formu` ve `Sosyal Bilgiler Tutum Ölçeği`dir. Araştırmada kullanılan tutum ölçeği, Ergin (2006) tarafından geliştirilmiştir. Öğrencilerin sosyal bilgiler dersine ait tutumlarını belirleme amacı taşıyan `Sosyal Bilgiler Tutum Ölçeği` üçlü Likert tipi ölçektir. Ölçekte yer alan her bir ifade için `Evet`, `Hayır`, `Bilmiyorum` şeklinde öğrencilerin düşüncelerini yansıtabilecekleri cevaplar bulunmaktadır. Ölçekte 12 tane olumlu, 10 tane olumsuz ifade içeren 22 madde bulunmaktadır.Araştırmanın örneklemini, 2013–2014 öğretim yılında Zonguldak ili Kdz. Ereğli ilçesinde bulunan ve uygun örneklem yöntemi ile seçilen 30 birleştirilmiş sınıflı ilkokulda öğrenim görmekte olan 173 dördüncü sınıf öğrencisi oluşturmaktadır.Verilerin analizinde `SPSS 16 for Windows` programı kullanılmıştır. Araştırma ile elde edilen verilerin analizi sonucunda araştırma kapsamındaki öğrencilerin sosyal bilgiler dersine ilişkin tutumlarının genellikle olumlu olduğu bulunmuştur.Anne babanın eğitim düzeyi, öğretmenlerin cinsiyeti, öğrencilerin cinsiyeti, öğrencilerin derse ilişkin tutumları üzerinde farklılık yaratmamaktadır. Ancak birinci dönem sonundaki karne notu değişkenleri ve ailelerin gelir düzeyi ile sosyal bilgiler dersine ilişkin tutumlar arasında anlamlı bir farklılık bulunmuştur. Araştırmada elde edilen bulgular yorumlanmış, araştırmaya ilişkin önerilerde bulunulmuştur.Anahtar Kelimeler: Sosyal Bilgiler, Birleştirilmiş Sınıf, Tutum The main purpose of the research is to specify the attitudes of the students' to Social Studies who are at the primary schools which has joined classrooms ( for example 1st and 2nd lessons are together or 1,2,3 are all together etc.) in Turkey.In order to define the existing situation within the main objective, survey technique and casual comparison have been used. Questionaire technique as a quantitive search method has been used in the survey. `Personal Information Form` and `Social Studies Attitude Scale` are the data collection tools. Attitude scale used in the survey was developed by Ergin (2006). Social Sciences Attitude scale defining the attitude of students towards Social Sciences lesson is a triple Likert type scale. For students to reflect their thoughts,there are different answer options as `yes/I agree` ,`no/I don't agree` and `I don't know`. There are totaly 22 items including 12 positive expressions and 10 negative expressions.The sample of the survey is 173 fourth grade students who have been in a school of 30 multigrade classes for 2013-2014 education year. The school is in Kdz. Ereğli, Zonguldak and it is chosen by appropriate sample method.The collected were analyzed by using, `SPSS 16 for windows` program. As a result of the analysis of the datas, it is understeed that the studens' attituele towards the Social studies is generally positive.Parents' education level gender of teachers, gender of students does not make significant difference towards the attitude of the students. However, family income levels and school report results at the end of the first term have a meaningful difference between the attitude of the students towards Social Studies. The findings are interpretted and some suggestions related to survey are made.Keywords: Social Studies, Multigrade Class, Attitude 99

14. ÖZET Lenfadenopati, çok sayıda benign ve malign nedenlere bağlı oluşabilen, sık rastlanan klinik ve radyolojik bir bulgudur. Bilinen radyolojik yöntemlerle henüz yeterince benign ve malign lenf nodu büyümelerinin ayrımı sağlanamamaktadır. Çalışmamızda, bu amaca yönelik olarak 24 malign ve 13 benign lenfadenopatili olguda renkli Doppler ultrasonografi (RDUSG) ve dinamik turbo FLASH manyetik rezonans görüntüleme (dinamik MRG) yöntemleri uygulanmıştır. RDUSG'de rezistif indeks (Rİ) değerleri yanı sıra B mod USG bulguları da değerlendirmeye alınmıştır. Dinamik MRG incelemesinde; olguların sinyal intensite / zaman eğrileri elde edilerek; eğri paternleri, maksimum kontrastlarıma miktarı (Emax), sinyal yükselme eğimi (SYE), lenf nodu sinyal intensite değişiminin arteriyel sinyal intensite değişimine oranı (L/A) değerlendirme parametreleri olarak kullanılmıştır. Ek olarak Tl ve T2 ağırlıklı görüntüler değerlendirmeye alınmıştır. Rİ değerlerinin, 0.70 eşik değer alındığında % 100 spesifite % 88 sensitive ile malign-benign lenfadenopati ayrımını sağladığı, B mod USG bulgularından özellikle longitudinal /transvers boyut oranlarının tamya önemli ölçüde katkıda bulunduğu belirlenmiştir. Dinamik MRG yönteminde elde edilen parametreler malign ve benign olgularda istatistiksel olarak anlamlı fark göstermiştir. Malignite için maksimum sinyal intensitesine ulaşma zamanı < 60. sn. kriter alındığında % 83 sensitivite, % 78 spesifite ile iki bu patolojinin ayırd edilebildiği tespit edilmiştir. Bununla birlikte benzer eğri paternlerinin her iki grupta da görülebildiği, ayrıca Tl ve T2 ağırlıklı görüntülerin spesifite taşımadığı saptanmıştır. Olgu sayısı sınırlı olmakla birlikte RDUSG'de saptanan Rİ değerlerinin spesifik bulgular gösterebildiği, dinamik MRG incelemesinin ise spesifitesinin daha düşük olması, elde edilebilirlik ve maliyet nedenleriyle; RDUSG ile değerlendirilemeyen, derin yerleşimli lenf nodlarında veya kuşkuda kalman olgularda başvuru yöntemi olabileceği, sonucuna varılmıştır. 49 63

ÖZET: Günümüzde, psikiyatrik hastalıklarda, davranış, düşünce, duygulanım gibi bozukluklara neden olan. serebral fonksiyonel bozuklukların saptanmasına ve lokalizasyonuna yönelik çalışmalar gittikçe artan bir öneme sahiptir. Bu çalışmada, bu amaçla psikiyatrik hastalıklarda kullanımı henüz yeni olan, Tc99m-HMPAO radyofarmasötigi ile serebral SPECT ( Single Photon Emission Computed Tomography) yöntemi, 22 psikiyatrik hastada uygulanmıştır. DSM-III-R'a göre 10' u şizofreni, 9' u obsesif kompulsif bozukluk, 3' ü major depresyon tanısı alan hasta ve 6 kontrol olgusu çalışmaya alınmıştır. Hastalara tedavi öncesi ve sonrasında aynı koşullarda serebral SPECT uygulanmış, aynı zamanda, objektif değerlendirmeyi sağlamak amacıyla klinik değerlendirme skalaları kullanılmıştır. Elde edilen serebral perfüzyon görüntülerinin değerlendirmesi vizüel ve semikantitatif olarak yapılmış, hasta ve kontrol grubunda, tedavi öncesi ve sonrasında elde edilen parametreler karsılaştırılmıştır. Elde edilen bulgular, psikiyatrik hastalarda, serebral perfüzyonda normale göre farklı fonksiyon gösteren, tedaviye yanıt veren ve vermeyen bölgelerin varlığını göstermiştir. Sonuç olarak, metodolojik güçlüklere karsın, daha geniş serilerde yapılacak Tc99m HMPAO SPECT çalışmalarının, bu hastalıklarda serebral fonksiyonel bozukluklarla ilgili önemli bilgiler sağlayacağı düşünülmüştür. 50 62