14 results on '"Tabrizi A"'
Search Results
2. A new record for the spider fauna of Iran: Olios sericeus (Araneae: Sparassidae)
- Author
-
Zeinab Hedayati, Salman Shalchian Tabrizi, and Shahrokh Pashaei Rad
- Subjects
Spider ,Geography ,biology ,Ecology ,Fauna ,Animal Science and Zoology ,Araneae,Sparassidae,Olios,new record,Iran ,biology.organism_classification ,Olios - Abstract
In this study, Olios sericeus (Kroneberg, 1875) is introduced as a new record to the fauna of the spiders of Iran. Photos and a drawing of the male specimen are presented and its zoogeographic distribution is discussed.
- Published
- 2015
3. Clavibacter michiganensis bakterisinin Fe ve Cu metallerinin korozyonuna etkisinin incelenmesi
- Author
-
Tabrizi Amir,SAN KESKİN NALAN OYA,NAZIR HASAN,DÖNMEZ GÖNÜL
- Subjects
Biyoloji - Published
- 2015
4. Research on the quality and antibacterial properties of some Origanum onites L. clones
- Author
-
Davasaz Tabrizi, Elmira, Bayram, Emine, Türküsay, Hüseyin, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ege Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, and Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
- Subjects
Kekik, Kalite, Antibakteriyel etki, Clavibacter michiganensis subsp. michiganensis ,Origanum onites, Quality, Antibacterial, Clavibacter michiganensis subsp. michiganensis ,Origanum onites ,Agriculture ,Thyme ,Antibakteriyel Etki ,Quality ,Antibacterial ,Kalite ,Ziraat ,Kekik ,Michiganensis ,Antibacterial activity ,Origanum Onites ,Cloning ,Clavibacter Michiganensis Subsp - Abstract
Bu çalışmada, E.Ü.Z.F.Tarla Bitkileri Bölümü tarafından klon seleksiyonu yöntemi ile geliştirilen 14 farklı kekik (Origanum onites L.) klonunun bazı kalite özellikleri ve bakteriyel etmenlere karşı antimikrobiyal etkilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda araziden hasat edilen bitkilerin yapraklarından elde edilen uçucu yağların analizi yapıldıktan sonra bu yaprakların ekstraktları ile uçucu yağların Clavibacter michiganensis subsp. michiganensis patojenine karşı olası in vitro antibakteriyel etkilerinin araştırılması gerçekleştirilmiştir. Böylelikle elde edilen pozitif sonuçlar, özellikle domateste hastalığa yol açan ve tam anlamıyla kimyasal savaşımı mümkün olmayan bu tehlikeli patojene karşı doğal yoldan bir mücadele yöntemini ortaya koymuştur. Ayrıca bu araştırmada, 14 O. onites genotipinin kimıyasal bileşimleri hakkında elde edilen bilgiler ile farklı uçucu yağ içeren bu klonlar arasında seçim yapılmıştır. Çalışmanın sonuçlarına göre tüm klonlar arasında birinci biçimde 5 nolu klon ve ikinci biçimde ise 11 nolu klonun daha iyi bir kaliteye sahip olduğu belirlenmiştir. Üç nolu klonun uçucu yağı birinci biçimde ve 7 nolu klonun uçucu yağı ikinci biçimde en yüksek antibakteriyel etkiyi göstermişlerdir., In this study, quality properties and the antibacterial activity against bacterial factors of 14 different Oregano (Origanum onites L.) clones have been determined. Clones were developed by clonal selection method of Agriculture Faculty of Ege University, Department of Agronomy. For this purpose, at first, the analysis of the essential oils obtained from the leaves of the plants harvested from the field was carried out. Subsequently, possible antibacterial effect of leaves extracts and their essential oils on clavibacter michiganensis subsp. michiganensis pathogens was investigated. In addition, based on the chemical composition conducted in the present study. The opportunity to select clones containing different types of essential oils has been revealed. According to the results, among the 14 clones considered in this study, in the first harvest, clone No. 5 and in the second harvest clone No.11 showed better quality. On the other hand, from antibacterial activity point of view, in the first harvest clone No. 3 and in the second harvest clone No. 7 showed the highest antibacterial activity. As a result, a natural method has been revealed to prevent development of dangerous pathogens which cause disease in tomatoes and have not any non-chemical treatment.
- Published
- 2015
5. Trap ve SSR moleküler işaretçileri kullanarak ayçiçeği genotiplerinde genetik biyoçeşitliliğin belirlenmesi
- Author
-
Zeinalzadeh Tabrizi, Hossein, Haliloğlu, Kamil, and Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
- Subjects
Biyoteknoloji ,Biotechnology - Abstract
Bitki genetik materyallerin genetik biyoçeşitliliğin belirlenmesi her ıslah programının temel faaliyetlerinden biridir. İran ayçiçeği genotiplerinin biyoçeşitlilik ve akrabalık ilişkilerini ve SSR ve TRAP moleküler işaretçilerin ayrım güçlerini belirlenmek amacıyla, İran'dan temin edilen 68 ayçiçeği (Helianthus annuus L.) genotipler (23'ü restorer kendilenmiş hat, 30'u CMS kendilenmiş hat, 3'ü İran hibrit, 8'i yabancı hibrit ve 4'ü yabancı açık tozlaşan) incelenmiştir. DNA örnekleri 15-20 günlük taze yapraklardan yeni bir modifiye yöntem ile alınmıştır. SSR işaretçi için 21 çift primer, TRAP işaretçi ise 6 sabit primer ile 6 tesadüfi primer (19 kombinasyon) kullanmıştır. Gruplar içindeki ve arasındaki polimorfizm ve diğer genetik parametreler, Dice katsayısı kullanarak, kümeleme ve temel koordinat analiz ile belirlenmiştir. Kümeleme analizinin sonucunda, SSR ve TRAP işaretçileri kullanarak elde edilen dendrogramlar aynı sonucu vermiştir. Her iki analize göre İran hibritleri diğer gruplardan daha farklı olarak kendisini göstermiştir. Bu sonuç yapılan tüm analizlerde de tespit edilmiştir. SSR işaretçisinde CMS grubu ve TRAP işaretçisinde restorer grubu her iki işaretçi sisteminde diğer gruplara göre yüksek polimorfik oranı göstermelerine rağmen farklı biyoçeşitlilik grupları olarak belirlenmiştir. Her iki işaretçi sisteminde restorer ve CMS grubu en düşük genetik mesafeye sahip olan gruplar olarak belirlenmiştir (SSR=0,070 ve TRAP=0,066). SSR ve TRAP işaretçi sisteminden elde edilen verileri birlikte kullanarak kümeleme analizinin sonucunda benzerlik katsayısı iki işaretçinin üzerinden 0,524 (R42 ve CMS328 hatların arasında) ile 0,892 (iki R2 ve R3 hatların arasında) ve ortalama 0,712 hesaplanmıştır. Genetic diversity estimation of plant genetic materials is one of the important pre-breeding activities in breeding field crops. In order to genetic diversity estimation and relationship of 68 Iranian sunflower genotypes (Helianthus annuus L.) (23 restorer inbred lines, 30 CMS inbred lines, 3 Iranian hybrids, 8 foreign commercial hybrids and 4 foreign commercial open-pollinated varieties) were investigated using SSR and TRAP molecular markers. DNA samples were isolated from 15-20 days-old young leaves using a new modified DNA extraction method. 21 SSR primer pairs and 6 fixed with 6 arbitrary TRAP primers (19 combinations) were used in this research. Polymorphism of between and within groups along with other genetic parameters were investigated using Dice coefficient, cluster and principal coordinates analysis. Cluster analysis of each two SSR and TRAP markers were similar. Based of these two analyses, Iranian hybrids were completely different compare to other genotypes. These results were same using other analyses. In the SSR makers, CMS group and in the TRAP markers, restorer group had high polymorphic ratio and known as diversity groups. In both marker systems, restorer and CMS groups were identified as lower genetic distance groups (SSR=0,070 and TRAP=0,066). Similarity coefficient based on two markers were estimated 0.524 (between R42 and CMS328 inbred lines) and 0.892 (between R2 and R3 CMS328 inbred lines) respectively and the mean value was 0.712. 97
- Published
- 2014
6. Tüketicinin satın alma davranışında marka/model tercihini etkileyen faktörler
- Author
-
Asadi Tabrizi, Golnaz, Parıltı, Nurettin, and İşletme Ana Bilim Dalı
- Subjects
İşletme ,Business Administration - Abstract
Ürün ile tüketici arasındaki iletişimi sağlayan en temel kavramlardan birinin marka kavramı olduğu düşüncesinden hareketle, marka tercihinde etkili olan unsurların belirlenmesinde tüketicilerin o markaya ait tutumları yadsınamayacak bir olgudur. Bu sebepten ötürü bu çalışma markanın müşteri odaklı ölçülmesine yönelik olup, çalışmanın uygulamasına tüketici satın alma sürecinde marka kavramının önemli bir faktör olduğu cep telefonu sektöründe gidilmiştir. Ankara Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi?nde okumakta olan öğrenciler rastgele seçilmiş ve seçilen öğrencilere 28 sorudan oluşan bir anket yapılmıştır. Anketin kapsamı üniversite de ki öğrencilerin cep telefonu marka seçiminde etkili olan unsurları belirlemeye ve üniversite öğrencilerinin tercihlerinde etkili olan unsurlar arasındaki farklılıkları belirlemeye yönelik olmuştur. Yapılan bu araştırma sonucunda üniversite öğrencilerinin tercihlerine etki eden faktörler ortaya konulmuştur.Anahtar Sözcükler 1. Tüketici Davranışı2. Tüketici3. Marka4. Marka Tercihi 5. Etkili Faktörler Considering the fact that the concept of brand is one of the most basic concepts that provide communication between the product and the consumer, the attitudes of the consumers on the brand are undeniable facts in determining the factors which are effective in consumers' brand preference. For this reason, this study is to measure the brand as consumer-focused and the mobile phone industry is based on as the brand concept in the process of consumer's purchasing process is an important sector. The students who are studying at Ankara Gazi University Faculty of Economics and Administrative Sciences are randomly selected and a survey of 28 questions conducted. The scope of the survey was to identify the elements that influence the mobile phone brand choice of the students in this universiti and the differences between the elements that are effective in their selections.Key words: 1. Consumer Behavior2. Consumer3. Brand4. Brand Preference5. Effective Factors 157
- Published
- 2013
7. Aerobik bakterilerin korozyona etkisinin incelenmesi
- Author
-
Farshchi Tabrizi, Amirparviz, Nazır, Hasan, and Temel Biyoteknoloji Anabilim Dalı
- Subjects
Corrosion ,Microbial degradation ,Nickel ,Biofilms ,Iron ,Pseudomonas aeruginosa ,Cobalt ,Biyoteknoloji ,Copper ,Biotechnology - Abstract
Bu doktora tezi çalışmasında, sahadan alınan pas örneklerinden izole edilmiş ve 16S rRNA gen sekans analizi ile tanımlanmış olan Pseudomonas aeruginosa, Aeromonas eucrenophila, Clavibacter michiganensis ve Delftia acidovorans bakterilerinin Fe, Co, Ni, Cu metallerine korozyon etkisi elektrokimyasal teknikler, taramalı elektron mikroskobu-X-ışınları saçılımı analizi (SEM-EDX) ve analitik olarak da bakteri-metal çözeltisinin pH ölçümü yapılarak incelenmiştir. Elektrokimyasal çalışmalarda açık devre potansiyeli (OCP), kuartz kristal mikrobalans (QCM), doğrusal taramalı voltametri (LSV), Tafel ve elektrokimyasal empedans (EIS) teknikleri kullanılmıştır. SEM-EDX ile bakterinin metal yüzeyinde neden olduğu korozif tabakanın morfolojisi ve yüzeyde oluşturduğu biyofilm tabakası görüntülenmiş ve metal yüzeyi analiz edilmiştir. Ayrıca bakterinin yaşamsal faaliyeti sırasında oluşan biyofilm tabakasındaki indirgen grupların varlığı infrared (FTIR) spektrofotometresi ile gösterilmiş ve korozyona olan etkisi vurgulanmıştır.Bu tez çalışmasında, bakteriyal korozyona karşı dirençleri incelenen Fe, Co, Ni, Cu metallerinin çalışma elektrotları elektrokimyasal kaplama banyolarından kronoamperometri (CA) tekniği ile kaplanarak, homojen ve yaklaşık 100 nm kalınlığında hazırlanmıştır. Elektrokimyasal kaplamalar, QCM deneylerinde altın diğer deneylerde ise, pirinç ve ST-42 yumuşak çelik yüzeyine yapılmıştır. Bütün deneylerde her defasında taze hazırlanmış bakteri kültürünün eksponansiyel fazından alınan bakteriler kullanılmıştır. Eksponansiyel fazdan alınan bakterilerin salgıladığı biyokütle ile çalışma elektrotlarının yüzeyinin (R=5.1 mm) biyofilm tabakası olarak kaplanması yaklaşık olarak beş saat sürmektedir. Bu süre SEM ve OCP ile belirlenmiş ve bu tez çalışmasında optimum çalışma süresi olarak kabul edilmiştir.Bu doktora tezi kapsamında yapılan deneyler ile, bakteri ile kirlenmiş/kirletilmiş ortamların metallerin korozyon hızını artırdığı, bakterilerin yaşamsal faaliyeti sonucunda ilk anda oluşan biyofilm tabakasıyla da ilişkilendirilerek, genel sonuç olarak gösterilmiştir. In this doctoral thesis study, the corrosion effect of Pseudomonas aeruginosa, Aeromonas eucrenophila, Clavibacter michiganensis and Delftia acidovorans bacteria, Which is defined by 16S rRNA gene sequence analysis and isolated from the rust specimens taken from the field on Fe, Co, Ni, and Cu metals surfaces. These metal surfaces have been investigated via electrochemical techniques, Scanning Electron Microscobe-Energy Dispersive X-ray (SEM-EDX), and analytically the bacterium ? metal solutions pH values have also been recorded. In electrochemical studies, Open Circuit Potential (OCP), Quartz Crystal Microbalance (QCM), Linear Scanning Voltametry (LSV) and Electrochemical Impedance Spectroscopy (EIS) techniques are used. The morphology of the corroded layer and formed biofilm on metal surface due to microbial activity have been displayed and analyzed by SEM-EDX. Moreover, during the vital activity of bacteria, the existence of the reducing groups on the surface of the resultant biofim layer is shown by Fourier Transform Infrared Spectroscopy (FTIR) and effect of these groups on surface corrosion has been emphasized.In this thesis study, working electrodes of Fe, Co, Ni, Cu which examined bacterial resistance to corrosion, electrodepozited in electroplating baths by chronoamperometry (CA - Chronoamperometry) technique and were prepared homogeneously and approximately 100 nm thickness. In QCM experiment, the coatings have been carried out on gold (Au) surfaces, and in other experiments, brass (Cu-Zn alloy) and ST-42 mild steel surfaces have been used. All the experiments were carried out with fresh bacterial samples prepared from the exponential phase of bacterium culture. Coating the surface of working electrodes (R=5.1 mm), secreted by the biomass of the bacteria in exponential phase takes five hours, approximately. This period of time is determined by SEM and OCP, and has been accepted as an optimum operating time, in this thesis.The scope of this doctoral thesis with the experiments, contaminated/polutted invironments with bacteria increase the rate of corrosion of metals and as a result of the vital activity of bacteria in relation to the first steps of the biofilm formation, the result is shown in general. 131
- Published
- 2012
8. Altın nanopartiküllerin üretim ve bu partiküllerin kuartz kristal mikrobalans sisteminde kullanımı
- Author
-
Farshchy Tabrizi, Amir Parviz, Ayhan, Hakan, and Biyomühendislik Anabilim Dalı
- Subjects
Biyomühendislik ,Bioengineering - Abstract
ALTIN NANOPART KÜL ÜRET M VE KUARTZ KR STAL M KROBALANSS STEM NDE KULLANIMIAM R PARV Z FARŞÇ TABR ZHacettepe Üniversitesi, Biyomühendislik Anabilim DalıÖZSunulan bu çalışmanın amacı; altın nanopartikül üretimi ve bu partikülleri kuartzkristal mikrobalans siteminde kullanarak DNA biyosensörünün alt yapısınıgeliştirmektir. Çalışmanın birinci aşamasında altın nanopartikül sentezi içintetrakloruaurik asit (HAuCl4) sodyum sitratla indirgenme reaksiyonuna dahiledilmiştir. Indirgenme reaksiyon sonucundan elde edilmiş çözeltide küresel ve eşboyutlu altın nanopartiküllerin var oluşu saptanmıştır. Altın nanopartiküllerinkarakterizasyonu için başlangıçta reaksiyona giren altın tuzu ve sodyum sitratderişimleri ve reaksiyon boyunca karıştırma hızı, altın nanopartikül boyutlarına üçönemli etken olarak değiştirilerek denenmiştir. Bunun sonucunda 0.06 ile 0.1mMarasında altın tuzu derişiminde ve 0.15 ile 0.50 mM arasında sodyum sitratderişiminde ve 400 ile 800 Devir/Dakika arasında istenen partikül boyut eldeedilmiştir. Partiküllerin boyut ve boy dağılımı incelemek için zeta sayıcıkullanılmıştır. Daha sonra altın nanopartikülleri kuartz kristaller üzerindeimmobilize edilmek için kristal yüzeyinde yıkama ve modifikasyon işlemleriyapılmıştır. Bu amaçla kristal elektrot yüzeyleri yıkama aşamasında sırayla NaOH,aseton ve metanol ile temizlenmiş sonra fosfat tamponunda (pH= 7) de 18 mM' lıkbirinci sistamin immobilizasyonu ve 0.66 M glutaraldehit ile sodyum tetraborat/HCltamponuna (pH= 8.2) ve yüzey modifikasyunun son aşaması olarak yine aynıkoşullarda ikinci sistamin immobilizasyonu yapılmıştır. Yüzey modifikasyonundansonra altın nanopartiküller, kristal yüzeyine immobilize edilmiş ve böylece kristalelektrot yüzey alanı genişletilmiştir. DNA'nın kristal üzerinde immobilize vehibridizasyon olması için önce tiyol uçlu ssDNA, 6500 µl deiyonize suda çözülüpve 20 µM DNA çözeltisi hazırlanmıştır. Tiyoller arasındaki disülfit bağlarınıengellemek için 1 M DDT, 0.1 M fosfat tamponunda (pH= 8.3-8.5) oda sıcaklığındaeklenmiştir. Hazırlanan tiyol uçlu DNA'lar 1 M potasyum fosfat tamponunda (pH=6.7) 600 devir/dakika hızıyla karıştırılarak altın nanopartikül kaplı kristal üzerineimmobilize edilmiştir. Tiyol modifiye olmuş DNA'ların spesifik olmayan ve yatayişekilde bağlanmaları engellemek amacıyla, immobilize olmuş SH-ssDNA, 1 mM 6-mercapto-1-hexanol sulu çözeltisinde normal oda koşullarında tutulmuştur.Hibridizasyon DNA'ların erime sıcaklığında (55ºC) gerçekleştirilmiştir. Bunundoğrultusunda ssDNA ve kristal üzerine immobilize olan SH-DNA 55ºC' de TE -1MNaCl (10 mM Tris-HCl, 1 mM EDTA,1 M NaCl) tamponunda ısıtılıp sonra DNA'larsoğutularak oda sıcaklığında bekletilip böylece hibridizasyon gerçekleştirilmiştir.Hibridizasyon aşamasının başarılı olması, tasarlanmış olan DNA sensörününtamamlanması anlamına gelmektedirAnahtar Kelimeler: Altın nanopartikül, indirgenme sentez metodu, kuartz kristal,altın nanopartikül immobilizasyon, DNA biyosensörDanışman: Doç. Dr. Hakan Ayhan, Hacettepe üniversitesi, Kimya MühendisliğiBölümü.ii ALTIN NANOPART KÜL ÜRET M VE KUARTZ KR STAL M KROBALANSS STEM NDE KULLANIMIPRODUCTION OF GOLD NANOPARTICLE AND IT?S APPLAY IN QUARTZCRYSTAL MICROBALANCE SYSTEMAM R PARV Z FARSHCH TABR ZHacettepe Üniversity, Department of BioengineeringABSTRACTThe purpose of this study, is production of gold nanoparticles and to design thebase of DNA biosensor by using these nanoparticles. In the first step of this study,gold particles were synthesized by reduction reaction using tetracholoroauric acid(HAuCl4) and sodium citrate. As a result of reduction, monodisperse and sphericalgold nanoparticles were obtained in red wine solution. For characterization of goldnanoparticles, initial concentrations of gold salt, sodium citrate and stirring speedwere changed and their effect on particle size were investigated. While optimalgold salt concentration was between 0.06 - 0.1 mM, optimal sodium citrateconcentration was in the range of 0.15 - 0.50 mM. In addition, stirring rate between400- 600rpm allowed to obtain gold nanoparticles in the desired size. Zeta sizerhas been used to determine the size and size distribution of gold particles. Inmodification step, the surface of the quartz crystal electrodes was cleaned withNaOH, acetone and metanol solutions, respectively. After first cystamine (18mM,phosphate buffer,pH=7) immobilization was performed, the crystals were treatedwith glutaraldhyde (0.66 M, in sodium tetraborate/HCl, pH=8.2) and the secondcystamine immobilization was performed in the same conditions with the first one.After surface modification step, gold nanoparticles were immobilized on crytsalsurface in order to extend the surface area. For DNA immobilization andhybridization on crystal surface, 20 µM thiolated ssDNA was prepared and 1 MDDT (0.1 M phosphate buffer, pH= 8.3-8.5) was added to this solution at roomtemperature in order to prevent disufide bonds between thiols. After that, preparedthiolated DNA molecules were immobilized on gold nanoparticle covered crystal in1 M phosphate buffer (pH= 6.7) with stirring at 600 rpm. For the prevention ofnonspecific and horizontaly engages of thiolated ssDNA, 1 mM 6-mercapto-1-hexanol was added at room temperature. In hybridization step, immobilizedithiolated ssDNA and ssDNA were heated to 55ºC (melting point of DNA) fromroom temperature in TE -1 M NaCl (10 mM Tris-HCl, 1 mM EDTA,1 M NaCl)buffer and cooled to room temperature. The efficiency of hybridization step isimportant to show the success of the designed DNA sensor.Keywords: Gold nanoparticle, reduction sentesize method, quartz cryctal, goldnanoparticle immobilization, DNA biosensorAdvisor: Doç. Dr. Hakan Ayhan, Hacettepe University, Chemical EngineeringDepartment.ii 87
- Published
- 2005
9. Gilan İlinde rekreasyonel alan kullanımların fiziksel planlaması üzerinde bir araştırma
- Author
-
Mikaeili Tabrizi, Ali Reza, Uzun, Güngör, and Peyzaj Mimarlığı Anabilim Dalı
- Subjects
Radyoloji ve Nükleer Tıp ,Recreation ,Radiology and Nuclear Medicine ,İran-Gilan - Abstract
Bu araştırma, İran'ın Hazar Bölgesi' nde yer alan Gilan İii'nde yapılmıştır. Son yıllardaki aşırı nüfus artışı, hızlı kentleşme, edüstrileşme ve tarımdaki teknolojik ilerlemelerin yanısıra, yasal mevzuatın yetersizliği ve bazen yokluğunun çok sayıda çevre sorununu yarattığı ve doğal - kültürel değerlerin uygun kullanımının oldukça kısıtlandığı bir bölge olan Gilan İii'nde, bu sorunların kısmen etkilediği turizm - rekreasyon gelişmeler, çalışmanın temelini oluşturmaktadır. Hazar Bölgesi ve özellikle Gilan İli, içerdiği rekreasyon, doğal ve kültürel kaynaklar açısından, İran'ın en önemli ve çekici yörelerindendir. Bölgenin taşıdığı bu değerler, eskiden olduğu gibi günümüzde de bölgeye turizm açısından büyük bir canlılık kazandırmaktadır. Ancak, akılcı bir rekreasyonel alan kullanım politikasının yokluğu ile kullanıcılara özgü bir rekreasyonel bilinç ve altyapının yetersiz oluşu, toplumda aşırı düzeyde olumsuz tepkilere yol açabilmektedir. Dolaysiyle serbest zaman değerlendirmesi ve rekreasyonel aktivite çeşitlerinin gelişmesi engellenebilmektedir. Bu konu, son yıllara kadar özellikle İran'da oluşan dini ve toplumsal değer yargılarına ters düşmesiyle bir çok rekreasyonel aktivitelerde yasaklamalar ve yeri geldikçe aşırı ve ağır cezalandırmalara gidilmesine yol açmıştır. Böylece, bu tip davranışlar ve dışa vurş biçimleri, turizm ve rekreasyon kültürü ve anlayışında aşırı gerilemelere ya da başıboş hereketiere ortam hazırlamıştır. Öyleki; günümüzde bu konu sistemli olarak ele alınmış olmasına rağmen, bu tip sorunlar ve endişeler daha tam olarak giderilememiştir (RAHNAMAII 1989,a). Özellikle İran - Irak arasındaki savaş yıllarından sonra, hızlı kentleşme ve nüfus artışının önlenmesi, ülkesel ölçekte yapılması öngörülen yeniden yapılanma çalışmaları açısından büyük önem arz etmektedir. Bölgesel fiziksel planlamalar kapsamında ele alınan287 turizm gelişme planlarının ekolojik faktörler dikkate alınarak hazırlanması gereği ise son yıllarda kabul gören bir olaydır. Bölgenin, turistik ve rekreasyonel açıdan büyük bir potansiyel arz etmesi, bu gibi planların geniş ve kapsamlı bir şekilde yapılmasını gerektirmektedir. Çalışmada, ekolojik faktörler dikkate alınarak, araştırma alanının turizm, rekreasyon potansiyeli belirlenmiş ve yine ekolojik unsurlarla dengeli uzun vadeli alan kullanım planlama ilkelerinin geliştirilmesine çalışılmıştır. Günümüze kadar, bölgedeki turizm ve rekreasyon faaliyetlerinin büyük bir çoğunluğu kıyı bandı üzerinde yoğunluk kazanmıştır, ancak, bölgenin kültürel, tarihsel ve özellikle arkeolojik değer taşıyan eserler açısından olduğu kadar, doğal peyzaj bakımından da zengin potansiyele sahip kesimlerinde şimdiye kadar korun® ve geliştirmeye yönelik önlemler alınmamış sayılabilir. Diğer yandan, Elborz Sıradağlarının kuzey bakılı yamaçları, yayla yerleşimleri ve kış sporları açısından yüksek bir potansiyel arz etmektedir. Bu kesimler, günümüzde kısmen de olsa, bu amaçla kulla nıfmasına rağmen, kısa ya da uzun vadeli rekreasyonel alan kullanım planlamasına gidilmemiştir. Bunun önemli nedenleri, altyapı hizmetleri ile konaklama tesislerinin oluşturulmasında^' mali, hukuki ve fiziksel planlama yetersizlikleri olarak sayılabilir. Bunun sonucunda, rekreasyonel olanak ve katılımları sınırlı, miktarları artış göstermeyen, ve rekreasyonel aktiviteterde kendine terkedilmiş ve yönlendirilmeyen bir ziyaretçi kitlesi ortaya çıkmaktadır. Bu konudaki bîr diğer özellik ise, ziyaretçi ya da katılımcı yoğunluğunun yalnızca belli alanlarda ve özellikle kıyı kesimindeki rekreasyonel aktivîtelerde odaklanması sonucunu doğurmasıdır. Aktivitelerin büyük ölçüde bir alanda yoğunluk kazanması, o alanın rekreasyonel kaynaklarının daha aşırı düzeyde kullanılmasına, böylece tahribat olgusunun gelişmesine neden olabilmektedir.288 Bu çalışmada, toplumun değişen ve gelişen gereksinimlerine paralel olarak, doğal kaynakları koruma ve geliştirmeye yönelik rekreasyonel alan kullanım planlama ilkelerinin ortaya konulmasına çalışılmıştır. Araştırmadan ortaya çıkan sonuçlar, Gilan İli'nde yapılacak çok yönlü planlamalar zincirinin önemli bir halkasını oluşturarak, uzun vadeli fiziksel gelişimlere ışık tutacaktır. Sonuçta, söz konusu ilkeler doğrultusunda bölgede uygulanabilecek turistik ve rekreasyonel alan kullanım alternatifleri oluşturulmuş ve bu alternatifler haritalar şekline getirilmiştir. Ortaya çıkan bu alternatifler, yayla, kıyı ve diğer rekreasyon tipleri olarak kullanıcıların genel eğilimlerine göre, 2010 yılı hedef alınarak geliştirilmiştir. Çalşma alanında rekreasyonel doğal ve kültürel kaynakların envanterinin çıkartılması, kullanıcıların uzun vadede rekreasyonel talep ve gereksinimlerinin ortaya konulması ve kaynak kullanımı ile rekreasyonel aktiviteler arasında doğanın korunması ve geliştirilmesi lehine denge kuracak rekreasyonel alan planlama ilkelerinin belirlenmesi şeklinde geliştirilmiştir. Çalışmanın birinci aşamasında, Gilan lli'nin içerdiği rekreasyonel doğal ve kültürel kaynakların envanterinin hazırlanmasına çalışılmıştır. Envanter çalışmalarında; HILLS (1967), LEWIS (1967), McHARG (1967 ve 1969), LYNCH (1971), COOMBER ve BISWAS (1972), LOVEJOY (1973), COPPOCH ve DUFiaD (1975), De CHIARA ve KOPPELMAN (1975), ROBINETTE (1984)*nin geliştirdikleri kaynak analiz yöntemleri ile Gold (1980), SIMOMD (1983), UZUN ve ALTUNKASA (1991)'nın konuya ilişkin çalışmalarından yararlanılmıştır. Bu amaçla, alan genelinde iklim, topografik ve morfolojik durum, toprak, jeolojik - tektonik, hidrolojik yapı, flora-fauna ve sosyo-kültürel kaynakların ortaya çıkarılmasına çalışılmıştır. Çalışmanın ikinci aşamasında, yöre halkı ve ziyaretçilerin sosyal, kültürel ve ekonomik yapısı ile buna bağlı olarak ortaya çıkan rekreasyonel taleplerinin belirlenmesi esas alınmıştır. Bu amaçla, bölgedeki toplam kullanıcı miktarını temsil edecek düzeyde289 tesadüfi olarak seçilmiş denekler üzerinde anket çalışmaları yürütülmüştür. Deneklerin farklı yaş, cinsiyet, sosyal statü ve gelir düzeyine mensup gruplar arasından eşit ağırlıklı olarak seçilmesine dikkat edilmiştir. Anket yöntemi olarak; `Standart Formlar Aracılığıyla Yerinde Anket` ve `Kişisel Görüşme Yoluyla Anket` (GOLD, 1980 ; UZUN ve ALTUNKASA 1991) yöntemleri birlikte uygulanmıştır. Ayrıca anket sonuçlarının yerinde yapılan gözlem çalışmaları ile desteklenmiştir. Araştırmada yapılan anketlerin sonuçlan genelde, içinde yaşadığımız döneme ait kullanıcı özelliklerini ve taleplerini yansıtmaktatır. Burada rekreasyonel açıdan etkili olan doğal ve kültürel yapının belirlenmesinden sonra, uzun gelecekte, özellikle sosyo-kül türel yapının alacağı şekil dikkate alınarak, boyutların belirlenmesine çalışılmıştır. Bu nedenle çalışmada, sözkonusu özelliklere göre taleplerin uzun vadede alabilecekleri boyutlarını belirlemek amacıyla `Değerlerin Projeksiyonu Yöntemi`ne (UZUN ve ALTUNKASA 1991) başvurulmuştur. Araştırmanın üçüncü aşamasında, bölge halkının uzun vadeli talepleri ile bölgeye olabilecek yerli ve yabancı turizm hareketlerinin boyutları doğrultusunda rekreasyonel alan kullanım ilkelerinin geliştirilmesine çalışılmıştır. Bu aşmada, doğal kaynakların koruma-geliştirifmesi iJe kaynaklar ve kaynak kullanımları arasında optimum dengenin kurlması amaç edinilmiş ve planlama ilkeleri bu amacın ışığı altında geliştirilmiştir. Rekreasyonel alan kullanımlarının nicelik ve niteliklerinin belirlenmesinde, halkın rekreasyonel talep ve gereksinimlerinin yanısıra uluslararası rekreasyonel standartlardan da yararlanılmıştır. Rekreasyonel standartların Gilan İli rekreasyonel alan kullanım planlama ilkelerine yansıtılmasında; halka yönelme, uygunluk, uygulanabilirlik ve işlerlik prensipleri kriter olarak ele alınmıştır. Araştırmanın son aşamasında, alanın rekreasyonel kullanılabilirlik değerlendirilmesi yapılmış ve alana uygun fiziksel planlama önerileri geliştirilmiştir.290 MAKHDOUM (199Û)'un da değindiği gibi, araştırma alanının ova ve kıyı kesiminde yer alan ekosistemler aşırı baskı altında ya da tahrip görmüş durumdadır. Son yıllarda bu baskı ve tahribat süreci dağlık - ormanlık alanlara da sıçramıştır. Bölgede özellikle Hazar Ormanları (Hircanian) ekolojik açıdan hassas ve bozulabilir bir konumda olduğundan, kentsel, endüstriyel ve ekstansif tarım gelişmelerine uygun görülmemektedir. Günümüzde, ovada ve kıyı kesiminde yer alan büyük hacimli orman alanları da insanların çeşitli ihtiyaçlarından dolayı yok olmuştur. Bu bakımdan, halen varlığını sürdürebilen ormanların korunması ve geliştirilmesi, diğer doğal ekosistemler üzerinde de olumlu etkide bulunabilecek ve yörede doğal kaynakların rejenerasyonu bir bakıma kolaylaştırılmış olacaktır. Araştırma sonucunda; alanının ekolojik açıdan çok duyarlı bir yapıya sahip olduğu ortaya çıkmıştır. Ekolojik planlama, çevre özellikleri ve ondan yararlanacak olan insanların gereksinimleriyle uygun olması gerektiğinden dolayı, burada yapılacak her türlü fiziksel planlamada, ekolojik unsurlarla dengeli koruma-kullanma ilke ve hedeflerinin belirlenmesi gerekmektedir. Bu çalışma ile, Gilan İli'nde söz konusu ilke ve hedeflerinin turizm ve rekreasyon planlamalarında göz önüne alınması gerekenlerinin geliştirilmesine çaba gösterilmiştir. Ekolojik planlama, çevre özellikleri ve ondan yararlanacak olan insanların gereksinimleriyle uygun olması gerekir (McHARG ve Ark. 1975). Bu bakımdan bölgede, turizm ve rekreasyon amaçlı kaynak kullanımında olduğu kadar, buna bağlı olarak gelişen yan sektörlerde de sınırlayıcı yasal ve yönetsel önlemlerin alınması zorunluluk arz etmektedir. Söz konusu önlemler; gerek doğal ve gerekse sosyal temeller üzerine oturtulmuş, akılcı ve uzun vadeli planlamalar ile olasıdır. The research area covers Gilan province which is situated in the Caspian region of Iran. In addition to the excessive population increases, rapid urbanization, industrialization and technological progress in agriculture in recent years, the inadequancy of legal regulations and sometimes deficiencies of the laws creates many environmental problems in Gilan province where the proper use of natural and cultural values are rather restricted; The aim of this study is to examine the tourism recreation developments that partially are affected by all these problems. The Caspian region and especially Gilan province are among the most important and attractive parts of Iran for their recreational, natural and cultural values. These values give a great touristic vitality to the region today as it was in the past. However, non-existence of a rational recreational land use policy and inadequancy of recreational awareness and infrastructure for the users may cause negative reactions at the extreme levels in the community. Therefore use of leisure time and development of recreational activity types can be held back. Until recent years, since tourism and recreational land use and religious, social and traditional values of Iran were in conflict, this subject has been exposed to many misunderstandigs and therefore it has been put some limitations on many recreational activities. In this way, these kind of behaviours and reactions have been the reason of extensive recession in tourism, recreational culture. So, eventhough this subject has been examined systematicaly today, these type of problems and axieties have not been eliminated completly yet (RAHNAMAII 1989, a). Particularly, after the years of war between Iran and Iraq prevention of rapid urbanization and population increases have£» **J Cm gained a great importance for a new structural works which will take place at a country-wide scale. The need for preparing tourism development plans according to ecological factors which are reviewed within regional physical planning schemes has become an accepted phenomenon in recent wars. As ths research area hü§ a great potential for tourism and recreation* it is essential to make some comprehensive schemes such as these are. Within this work, taking ecological factors into account, the potential of tourism and recreation in the research area has been determined and the land use plans, balanced with ecological factors, have also been tried to developed for long term period. Till today, a big majority of tourism and recreational activities in the region has been concentrated on the coastal zone. However, as well as for the remains of cutural, historical and especially archeological heritage of the area, there has not been any safety measures to protect and develop those parts with rich potential of natural landscape. On the other hand, the northern hillside of the Alborz Mountains has a great potential for upland settlements and winter sports. Although this area has vctually been used for these purposes, it lacks of a short or long-term recreational land use plan. This is due to the in^dequancy of financial, legal and physical organization in forming infrastructural services and holiday houses. As a result of this, a visitor group with limited recreational opportunity and participation, and without any increase in their number comes out. Another peculiarity of this case is that the visitors or participants are concentrated in certain areas and especially on the coastal zone. The concentration of activities in one area may cause extensive uses, and consequently, the fact of damage. In this study, in accordance with the changing and advancing needs of community, principles of recreational land use has been tried to bring out in order to protect and develop the natural293 resources. The results that came out from this work will enlight the long term physical developments in Gilan province, forming an important piece of chains of the related plans. Finally, on the direction of mentioned principles, the alternatives for touristic and recreational land use that can be applicable in the region were formed and mapped. These resulting alternatives were developed by taking general aptitudes of the users into account as upland, coastal and other recreational types aiming the year 2010. Drawing out inventories of recreational, natural and cultural resources of the study area and putting forward the needs and demands of the visitors in long term, the study has been advaced to indicate principles of recreational land use plans that will play a balancing role in protecting and developing the nature between the use of resources and recreational activities. At the first step of the study, inventories of recreational, natural and cultural resources of Gilan province have been tried to make. During the preparation of inventory works, methods of resource analysis developed by HILLS (1967), LEWIS (1967), McHARG (1967 ve 1969), LYNCH (1971), COOM8ER and BISWAS (1972), LOVEJOY (1973), COPPOCH and DUFFIELD (1975), De CHIARA and KOPPELMAN (1975), ROBINETTE (1984) and works of GOLD (1980), SIMOND (1983), UZUN and ALTUNKASA about the subject were examined. With this aim, climate, topography and morphology, soil, geological and hydrologic structure, flora-fauna and socio-cultural resources of the whole area have been put forward. At the second step of the study, social, cultural and economic structure of the inhabitants and visitors, and the recreational demands has been taken as the base. For this purpose an questionnaire work has ben carried on a number of coincidently chosen persons that represent total number of the users in the294 region. It has been taken care of choosing persons equally belonging to groups from different age, sex, social status and income level. `In situ questionnaire by standart forms` has been applied together with quuestionnaire by persona! interview (GOLD, 1980; UZUN and ALTUNKASA, 1991). Furthermore, enquiry results have been supported by In situ observations. Enquiry results generally displays today's peculiarities and demands of the users. After determining natural and cultural structure it was tried to identify the dimensions of recreation by taking especially the probable forms of the socio-cultural structure into account in long term. For this reason `Method of Values Projection` (UZUN and ALTUNKASA, 1991) has been used to determine dimensions of the demands according to the mentioned features that might change in long term period. At the third step of the study, in accordance with the demands of the inhabitants and the possible tourism movements by visitors, it has been tried to develop principles of recreational land use. At this stage, setting up an optimum balance between resources and use of resources has been aimed and principles of the plan has been established under the light of this aim. For determining the quality and quantity of the recreational land uses, international recreational standarts as well as recreational demands and needs of the public have been used. To reflect recreational standarts to principles of the recreational land use planning in Gilan province, turning towards public, suitability, applicability and feasibility principles have been taken as criteria. At the last step of the study, recreational capability assessment of the area has been done and physical plan proposals that is convenient for the area have been developed. As MAKHDOUM (1990) argues, ecosystems on the plains and coastal zone of the research area are under excessive pressure and deraded. Damages have also been extended to the mountains and forest land in recent years. Especially as Hazar Forests (Hyrcanian) are very sensitive for their ecological peculiarity and in a condition that can be damaged easily, this area has not been found295 suitable for developments of urbanisation, Industrialization and large farming. Large forests that used to be in the plain and coastal area were disappeared today because of various needs of the inhabitants. Therefore protecting and flourishing today's existing forests would have a positive effect on natural ecosystems in the area and would be helpful in regenerating the natural balance in the region. As a result of the study; it has been found out that the area has a very sensitive structure for ecological features. Ecological planning must be in accordance with the environmental features and people's needs who will benefit from it. That is why, within the process of any physical plans that will be carried out in the area, the principles and goals of protection-utilization concept, balanced with ecological factors, must be indicated. With this study, mentioned principles and goals that concern Gilan province have been developed for tourism and recreation plans. As well as in the resource usage for tourism and recreational purposes, some other sectors that depend on these should be restricted by regulations and administrative precautions. These measures will only be possible with a rational and long-term plans, based on both natural and social criteria. 369
- Published
- 1996
10. İran'da belediyecilik ve kent planlaması
- Author
-
Tabrizi, Farahnaz Aslani, Keleş, Ruşen, and Diğer
- Subjects
Kamu Yönetimi ,Public Administration ,Urban planning ,Urbanization ,Iran ,Municipalities - Abstract
149
- Published
- 1994
11. Abant (Bolu) ile İstanbul Boğazının doğu yakası arasında bölgede yaşayan Triturus vulgaris (L.) ler üzerinde morfolojik taksonomik araştırma
- Author
-
Tabrizi, Fatullah Huşengi and Zooloji Anabilim Dalı
- Subjects
Zooloji ,Zoology - Abstract
42
- Published
- 1979
12. Adana -İmamoğlu- Kozan yeni devlet karayolunun peyzaj mimarlığı ilkeleri içinde değerlendirilmesi üzerinde bir araştırma
- Author
-
Tabrizi, Ali Reza Mikaeili, Gültekin, Erdoğan, and Diğer
- Subjects
Peyzaj Mimarlığı ,Landscape Architecture - Abstract
6. ÖZET Araştırma alanı, Adana ve Kayseri illerini birbirine bağlayan devlet karayolunun, Adana- imamoglu-Kozan arasında kalan 66 km'lik kesimini ve bu kesimin içerdiği doğal ve kültürel değerlerini kapsamaktadır. Çukurova'da doğal yapıyı tahrip edebilecek karakterdeki arazi kullanımlarının büyük boyutlara ulaştığı söylenebilir. Bölgedeki yüksek tarım potansiyeli ve doğal kaynaklar, farklı endüstri yatırımlarını teşvik ederek, hisli gelişmeye olanak yaratmaktadır, Bu gelişmelere bağlı olarak alan kullanım çeşitliliği hızla gelişip çok yönlü kullanımlar ortaya çıkarken, doğal çevrenin giderek bozulması sorunu gündeme gelmektedir. Bu sorunları yaratan söz konusu alan kullanımlarından birisi, son yıllarda hızlı bir gelişme gösteren karayolları dır. Türkiye'de 1950'lerden sonra hızla gelişmeye başlayan karayolu ulaşım agı, yol yapım teknolojisine paralel olarak doğal ve kültürel peyzaj içinde önemli görsel ve ekolojik gelişimere neden olmuştur. Ekonomik bakımdan büyük bir potansiyele sahip Adana kenti çevresiyle olan bağlantısını büyük çapta karayolları ile sağlamaktadır. Bu nedenle kenti Kuzeye bağlayan Adana- imamoglu-Kozan karayolu, gelecekte Çukurova'yı iç Anadolu'ya bağlayan ana ulaşım ağının bir bölümünü oluşturacaktır. Bu çalışmada, Adana- imamoglu-Kozan karayolunun tesisi ile tahrip edilen peyzajın yeniden doğal yapıya kazandın labilmesine ilişkin temel veri ve önerilerin hazırlanması amaç edinilmiştir. Bu amaç doğrultusunda, söz konusu koridor SARGEFT in (1971) görsel değerlendirme yöntemine göre görsel açıdan degelendirmeye alınmıştır. Görsel değerlendirmede, karayolu üzerinde hareket eden-65- Mr kimsenin çevreyi belirli görüş açısından ( 100° yatay, 35° dikey) incelemesi sonucu gördüğü peyzaj elemanlarını zeminden belirli uzaklıklara, peyzajdaki çeşitliliğe ve istenmeyen görünümlere uygun olarak değerlendirmesi ilkesine dayanmaktadır. Ekolojik sörveylerde ise, karayolu bitkilendirilmesine yönelik uygun ekolojik yapı ve gelişme olanağı bulunan alanların belirlenmesi açısından BUCHVALD' m (1969) ekolojik değerlendirme yönteminden yararlanılmıştır. Ekolojik değerlendirmede, incelenen alanda bitki yetişmesi için uygun alanların belirlenerek haritalanması ve bulguların aynı ölçekli harita sentezleriyle birleştirilmesi ilkesine dayanmaktadır. Çalışmada, bu iki yöntemin ortaya koyduğu sonuçlar doğrultusunda, her bölümde ortaya çıkan ekolojik veriler esas alınarak görsel açıdan güzergahta bozulan veya tahrip edilen peyzajın onarılması ve yolda trafik emniyetini sağlayıcı, bitkilendirme çalışmalarını yönlendirecek nitelikte önerilerin getirilmesine çalış il mı -s t ir. Araştırmada metot gereği kullanılan 6 ekolojik kritere ait veriler (Topografik yapı. Toprak özellikleri. Jeolojik yapı, Su ve drenaj olanakları, iklim ile Doğal ve Kü` türüel Bitki örtüsü) çakıştırılmış ve çok sayıda ekolojik bölüm elde edilmiştir. Ancak iklim faktörünün Karayolu güzergahı boyunca önemli bir değişiklik göstermemesi jeolojik yapının yanlızca bitki seçiminde etken olabilecek şekilde farklılıklar sergilemesi nedeniyle bu kriterler elemine edilmiştir. Topografik yapı ile doğal ve kültürel bitki varlığı ise görsel değerlendirme çalışmalarında ağırlık kazanmıştır. Toprak özellikleri ve sulanabil irlik durumu gerek metot gereği ve gerekse peyzaj planlamasında özellikle bitkilendirme yönünden temel önem taşıdığından, elde edilen ekolojik bölümler bu iki kritere göre değerlendirilmiştir. Sonuçta 6 ekolojik grup ortaya çıkmıştır.SARGEIJT'in (1971) görsel değerlendirme yöntemi kullanılarak yapılan değerlendirmelere göre yol boyunca ayrı görsel nitelik taşıyan 3'ü iskan alanları olmak üzere 19 bölüm ortaya çıkmıştır. Belirlenen her bölüm, derinlik, çeşitlilik ve istenmeyen görünümler açısından sınıflandırılarak aldıkları puanlar hesaplanmıştır. Bu puanların toplamı ise, her bölümün görsel değerini ortaya çıkarmjştır. Araştırmada, elde edilen ekolojik ve görsel değerlendirmelere ilişkin sonuçların kombinasyonu ve haritaların çakıştırılması sonucunda koridor boyunca ortaya çıkan 6 farklı ekolojik grubun hangi görsel bölümler içerisinde yer aldığı belirlenmiştir. Çalışmada ortaya çıkan bölümler, araştırmanın metodu doğrultusunda görsel ve ekolojik niteliklerine göre gruplandırılmıştır. Sonuçta görsel ve ekolojik nitelik açısından farklı özellikler içeren 7 Ekolojik+Görsel Grup ortaya çıkarılmıştır. Çalışmanın son aşamasında 7 Ekolojik+Görsel Grubun ortaya koyduğu sorunlar karşısında bölgeler halinde 4 bitki lendirroe deseni önerilmiştir. Her bölgede önerilen bitkiler fonksiyonel ve estetik açıdan ele alınarak, 7 Ekolojik+Görsel Grupta ortaya çıkan sorunların çözümü için öngörülmüştü. -67- 7. SUMMARY The research area includes the first 66 Km. of corridor from Adana to Kayseri which includes the Adana-Kozan motorway and its natural and cultural complex. It can be said that the land usages presently destroys much of the natural structure in the Çukurova Region. The Çukurova area has a very large potential in agriculture and textile industry. Bcause of this the research area is already developing transportation problems. In this situation, the land uses in the research area is getting worse. The motorway circulation network that began to develop rapidly in Turkey after the 1950' s has been causing significant ecological and visual changes in the natural and cultural landscape by the increased application of road construction technology. The city of Adana has a great potential in economic capacity, and generally makes its connections to surrounding areas by motorways. For this reason, the Adana- imamoglu-Kozan motorway that connects the city to the north will be a part of a principal circulation network which will connect the Çukurova region to Interior of Anatolia in the future. In this study, the principal aim is to make availatfe the basic data and recommendations, so that the landscape devastated by reason of construction of Adana- imamoglu-Kozan motorway may regain its the natural structure again. Vith this aim, the corridor mentioned has been evaluated as visual structure, by using the Sargent's (1971) Visual Evaluation Method. Such appraisal is based upon the principle of evaluation of the environment in some angles considered before, (100°-68- horisontally, 35° vertically) by same one who travels on such a motorway. As a result of landscape elements are studied such as depth of the landscape, variety of the landscape and, as (undesirable) views. In ecological surveys, Buchwald's (1969) Ecological Evaluation Method was used to determine optimum ecological structure, and sites which can be developed for planting around the motorway. This appreisal is based upon the principle of determination of status, and the mapping of suitable areas for growing plants along the studied corridor, and of combining the data with the same-scale maps synthesis. In the study, some recommendation is made to repair the landscape which is devastated either visually or structurally on the road route, and to follow up with planting studies for traffical safety, by using the results gained from these two methods and the ecological data gained from each portion. In research, the data belonging to the six ecological criteria that are involved in the method ology (Topographic Structure, Soil Properties, Geological Structure, Water and Drainage Possibilities, Climate, latural and Cultural Vegetation) were combined, and occured a number of ecological systems became evident. However, as the climate factor does not change much along the motorway route, and also geology varies and thus affects plant selection, two factors were eliminated; topographic structure, natural and cultural vegetation were therefore considered instead in visual evaluation studies. The ecological systems, were evaluated according to two criteria which are soil properties and irrigation possibilities. These two criteria are important to the method or in landscape planning, especially as planting becomes critical. As a result, according to these two latter criferia, six ecological groups have been identified.-69- According to the evaluations which have been done by using Sargent's (1971)Visual Evaluation Method, nineteen systems (three of them in areas of housing), which have different visual qualities, have been identified along the road route. It was calculated that the points of each determined visual system should be classified as depth, variety, and (undesirable) views. In the research, by combination of the maps and interpretation of ecological and visual evalutions, it has been determined which visual system includes which one of the six different ecological groups along the road route. The systems were grouped as to their visual and ecological qualities due to the method of study. Thus seven ecological and visual groups, which have different properties, were defermided.. At the last stage of the study, there is suggestion of four planting patterns, as zones to solve the problems the of seven ecological and visual groups. The plants suggested in each zone were evaluated both functionally and aesthetically in order to solve these problems. 76
- Published
- 1988
13. Abant (Bolu) ile İstanbul boğazının doğu yakası arasında kalan bölgede yaşayan Triturus Vulgaris (L.) ler üzerinde morfolojik taksonomik araştırma
- Author
-
Tabrizi, Fatullah Huşengi, Başoğlu, Muhtar, and Ege Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Zooloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Anahtar kelime mevcut olmadığı için bu alan boş bırakılmıştır - Abstract
1-Bu araştırmada, Abant ile İstanbul boğazının doğu yakası arasında kalan bölgede 15 mahalden toplanan Triturus vulgarisler üzerinde morfolojik takasonomik incelemeler yapılmıştır. 2-İncelenen toplam numune sayısı 94♂♂ ve 126 ♀♀ dişidir. Bu numunelerin mahallere göre sayısı sahife 4 de verilen Mataryel Listesinde gösterilmiştir.3- Materyel toplanan mahallerin coğrafi mevkileri Şek.1 de verilen haritada işaretlenmiş, bunlar hakkında ayrıntılı bilgi Bölüm III'de sunulmuştur. Bu Bölüm'de verilen bilgiden anlaşılacağı üzere, T.vulgaris'lerin araştırma bölgemizde yaşadığı sucul biotoplar, genellikle sığ veya fazla derin olmayan sulardır. Bunların bir kısmı daimi olup, bir kısmı ise yazın kuruyabilecek su birikintileri halindedir. 4-T.vulgaris İstanbul boğazının doğu yakasında yalnız Kanlıca ve Üsküdar'dan bilinmekte idi (daha önceki Literatür kayıtlarına göre ). Bu araştırma ile yeni olarak daha 6 mahal ilave edilmiştir.5-Taksonomik yönden varılan başlıca şunlardır: a-Abant- Düzce ve Adapazarı-Sapanca bölgelerinde yaşayan T.vulgaris'ler, şüphe götürmeyecek şekilde kosswigi ırkına ithal edilebilir. b-İstanbul boğazının doğu yakasındaki populasyonlarda nominant ırka doğru bir geçiş vardır. Fakat bunlarda da kosswigi karakterleri baskın durumdadır. Bu gözlenim, FREYTAG'ın Kanlıca numuneleri için daha önce vardığı sonuçları teyid eder mahiyettedir. c-Araştırma bölgemizde, EISELT tarafından Sapanca ve İzmit körfezinden rapor edildiği şekilde nominant ırktan sayılabilecek numunelere rastlanmamıştır.
- Published
- 1979
14. Service quality from the perspective of myocardial infarction patients
- Author
-
Kamal Gholipour, Jafar Sadegh Tabrizi, Solmaz Azimzadeh, Samad Ghafari, and Shabnam Iezadi
- Subjects
importance ,myocardial infarction ,patients' perspective ,performance ,service quality. ,Medicine ,Internal medicine ,RC31-1245 ,Diseases of the circulatory (Cardiovascular) system ,RC666-701 - Abstract
Objective: Service quality (SQ) generally refers to the non-clinical aspects of health services and primarily focuses on the relationship between the care provider and the customers, and the environment in which care services are delivered. The aim of this study was to assess the SQ provided for myocardial infarction (MI) from the patients' perspective. Methods: A cross-sectional study was conducted with 164 patients with MI at the Tabriz Shahid Madani cardiology clinic. Study participants were selected using convenience sampling. SQ was measured using a validated Comprehensive Quality Measurement in Healthcare SQ questionnaire. The reliability was confirmed based on Cronbach's alpha coefficient (α=0.81). SQ was calculated using the formula SQ=10–(importance × performance), based on the importance and performance of non-health-related aspects from the customers' perspective. Importance scores ranged from 1 to 10 and performance was scored between 0 and 1. Results: Of 164 participants, about 75% were men and almost 44% were between 51 and 65 years of age. From the customers' perspective, the total SQ score was 6.80 (0-10 scale), and the individual scores for all SQ aspects were below an acceptable level. Confidentiality, dignity and continuity were given the highest scores, while availability of support groups had the lowest score. Conclusion: The study findings revealed an opportunity to improve SQ. Patient and provider participation in quality improvement activities could be an effective strategy to improve the aspects of health care quality that were most important to the customers and those with low scores, such as availability of support groups.
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.