36 results on '"TÜRKAN, Ahmet"'
Search Results
2. 1893’te Kudüs’te Yapılan Evharistik Kongrenin Roma Katolik Kilisesi ile Doğu Katolik Kiliseleri Açısından Önemi.
- Author
-
Türkan, Ahmet
- Abstract
In the second half of the nineteenth century, different Christian denominations came together to discuss the problems in common between the churches. In this sense, the 8th International Eucharistic Congress convened in Jerusalem in 1893 is important in terms of determining the current situation of the Eastern and Western churches and discussing their problems. In this study, the efforts on the part of the Roman Catholic Church to reconcile with the Eastern Catholics, called Uniat, based in Jerusalem, are examined. The attitudes of Ottoman statesmen regarding whether or not the congress should be held in Jerusalem, which at the time was located in the Ottoman lands, and the perceptions of the Western public about the eucharistic congress are discussed in detail. How the Catholic sects of French origin and the Latin missions in Jerusalem viewed the traditions of the Eastern Christians are examined in depth in the context of Jerusalem. In the study, which was handled in light of documents from the Prime Ministry Ottoman Archives and foreign newspapers of the period, the processes of the eucharistic congress and the risks and gains faced by the Roman Catholic Church after the meetings are discussed comparatively. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
3. Meryem’in Göğe Yükseliş ve Günahsızlığı Bayramlarındaki Katolik Aile Gelenekleri
- Author
-
DEMİR, Halil and TÜRKAN, Ahmet
- Subjects
Religion ,Din Bilimi ,History of Religions ,Christian Holidays ,Catholic Family Traditions ,Virgin Mary ,Assumption and Immaculate Conception ,Dinler Tarihi ,Hıristiyan Bayramları ,Katolik Aile Gelenekleri ,Meryem ,Göğe Yükselme ve Günahsızlık - Abstract
In Christianity, there are many religious holidays related to the Virgin Mary. These holidays are celebrated in line with the events that happened to Mary and the characteristics attributed to her. According to Christians, Mary was cleansed of all sins and at the end of her life, she was saved from death through Jesus and ascended to heaven. As a matter of fact, the sinless birth of Mary in 1854 and her ascension to heaven in 1950 was declared as Church doctrine. With the adoption of these beliefs about Mary by the Church, the Assumption of Mary and the Feasts of Immaculate Conception took place in the Church calendar. These two festivals are the times when the big celebrations that come to the forefront among the holidays dedicated to Mary. In this research, the family traditions of Assumption of Mary and Immaculate Conception Feasts are discussed, based on European countries where Catholicism is intense. In this way, it was trying to determine the devotion of Catholic families to the Virgin Mary and their traditions on the feasts in question. In the study, an answer was sought to the question of how these two holidays are celebrated today. In this direction, interviews were held with individuals participating from European countries. By shedding light on the past and present of the aforementioned holidays, comprehensive information is given about Catholic family traditions., Hıristiyanlıkta Meryem’le ilgili birçok dini bayram bulunmaktadır. Bu bayramlar, Meryem’in başına gelen hâdiseler ve ona atfedilen özellikler doğrultusunda kutlanmaktadır. Hıristiyanlara göre Meryem, tüm günahlardan arınmış ve hayatının sonunda İsa vasıtasıyla ölümden kurtularak cennete yükselmiştir. Nitekim 1854’te, Meryem’in günahsızlığı, 1950’de göğe yükselmesi Kilise doktrini olarak ilan edilmiştir. Meryem hakkındaki bu inançların Kilise tarafından benimsenmesiyle Meryem’in Göğe Yükseliş ve Günahsızlığı Bayramları Kilise takviminde yerini almıştır. Bu iki bayram Meryem’e adanan bayramlar arasında ön plana çıkan büyük kutlamaların yapıldığı zamanlardır. Bu araştırmada Katolikliğin yoğun olarak yaşandığı Avrupa ülkeleri esas alınarak Meryem’in Göğe Yükseliş ve Günahsızlığı Bayramlarındaki aile gelenekleri ele alınmıştır. Bu sayede Katolik ailelerin Meryem’e olan bağlılıkları ve söz konusu bayramlardaki gelenekleri belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışmada bu iki bayramın günümüzde nasıl kutlandığı sorusuna da cevap aranmıştır. Bu doğrultuda Avrupa ülkelerinden katılım sağlayan bireylerle görüşmeler yapılmıştır. Sözü geçen bayramların geçmişine ve bugününe ışık tutularak Katolik aile gelenekleri hakkında kapsamlı bilgiler verilmiştir.
- Published
- 2022
4. Hindu Bayramı Divali'nin Tarihi Gelişimi ve Farklı Dinlerdeki Yansımaları
- Author
-
TÜRKAN, Ahmet and CEVAHİR, Mehmet Safa
- Subjects
Social ,Sosyal ,Dinler Tarihi ,Divali ,Işıklar Festivali ,Hinduizm ,Hindistan ,History of Religions ,Diwali ,Festival of Lights ,Hinduism ,India - Abstract
Divali, Hindistan’da ve diasporada büyük coşkuyla kutlanılan bir bayramdır. Hinduların yanı sıra, Hindistan'daki Caynist, Sih, Budist, Hıristiyan ve Müslümanlar tarafından bu bayrama önem verilmiş ve her bir dini grup kendi anlayışları ve gelenekleri doğrultusunda benzer veya farklı mitolojik anlatılar ortaya koymuşlardır. Caynistler Mahavira'nın aydınlanması, Sihler Guru Hargobind'in esaretten kurtulması ve Amritsar'a dönmesi, Newar Budistleri ise Kral Aşoka'nın Budizm'i kabul etmesini Divali ile ilişkilendirmişlerdir. Hintli Müslümanlar Divali’yi daha çok kültürel bağlamda değerlendirirken, Hintli Hıristiyanların bir kısmı ise Kutsal Kitaptaki ışık ve karanlık tasvirleriyle Divali arasında analoji kurmuşlardır. Bu çalışmada, öncelikle Hindular nezdinde Divali’nin kökenine ilişkin farklı anlatılar ortaya konulmuş, sonrasında beş günlük kutlama şekilleri ve bunun topluma yansıması ayrıntılı olarak betimlenmiştir. Divali’nin farklı dini gruplar nezdindeki anlam ve önemi karşılaştırmalı olarak ele alınmıştır. Hindistan dışındaki Divali kutlamalarının Hint kökenli kişilere sağlamış olduğu kazanımlar ve gelecekte karşılaşılması muhtemel durumlarla; COVID-19 salgın sürecinde Divali kutlamalarının nasıl gerçekleşmiş olduğuna dair bilgiler güncel veriler ışığında ele alınmıştır., Diwali is derived from the word Deepavali, which means "series of lights", and has had wide repercussions in the Indian world and continues to do so. As Diwali is determined according to the lunar calendar, it has different celebration days. It is usually celebrated at the end of October and the beginning of November in the Gregorian calendar. There are different mythological accounts of the origin of Diwali. The most prominent origin narrative, as a Hindu festival in the first stage, is the one centered on Rama-Sita-Ravana. This narrative was later reinterpreted by Sikhs in line with their own traditions, and this is how the understanding of Diwali emerged in Sikhism. In the Rama-Sita-Ravana narrative, which represents the central narrative of the origin of Diwali in Hinduism, Rama's wife Sita is kidnapped by Ravana, King of Lanka, then Rama wages war on Ravana and saves his wife by defeating him. Afterwards, a magnificent welcome is organized for the couple who come to Ayodhya, and with their return, abundance and fertility occur in the city. Hindus adopted this narrative to their daily lives and believed that Goddess Lakshmi, who is a prominent figure in Diwali, also provides abundance and fertility today.
- Published
- 2022
5. 1894'te Vatikan’da Yapılan Birlik Temalı Konferansın Roma Katolik Kilisesi ile Doğu Katolik Kiliseleri Üzerindeki Etkisi ve Osmanlı Devleti’ne Yansımaları.
- Author
-
TÜRKAN, Ahmet
- Subjects
CHRISTIAN union ,OTTOMAN Empire ,POPES ,CATHOLICS ,PAPACY ,CONCORD ,PUBLIC opinion - Abstract
Copyright of Journal of Ilahiyat Researches / Ilahiyat Tetkikleri Dergisi is the property of Ataturk University Coordinatorship of Scientific Journals and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
6. Aizanoi Kuzey Nekropolis’ten Bir Terrakotta Mask
- Author
-
ÖZER, Elif, TÜRKAN, Ahmet, and ERDİNÇ, Zerrin
- Subjects
Arkeoloji ,Terrakotta Mask,Aizanoi,Mezar,Dionysos,Satyr,Ölü Gömme,Nekropolis ,Archaeology - Abstract
Aizanoi, Kütahya İli’nin 48 km güneybatısında yer alan Çavdarhisar ilçesi sınırlarında, Örencik Ovası platosunda konumlanmıştır. Antik Çağ’da ise kent Phrygia Epiktetos Bölgesi’nde yer almaktadır. Aizanoi’un en erken verileri Paleolitik Dönem’e tarihlenen buluntular olmakla birlikte, yerleşime ait en erken arkeolojik veriler şimdilik Zeus Tapınağı’nın üzerinde bulunduğu höyükten gelir ve Erken Tunç Dönemi’ne tarihlenir. Kentin en parlak süreci ise Roma İmparatorluk Çağı’dır. Özellikle imparator Hadrianus ve Antoninler Dönemi’nde artan imar faaliyetleri ve yoğun göç alan yerleşime dönüşümü, kenti kozmopolit bir yapıya büründürmüştür. MS 3. yüzyılın ortalarına kadar hem politik hem dini konumuyla bölgenin önde gelen kentlerindendir. MS 4. yüzyıl başlarında Phrygia ve Karia’nın birleşiminden oluşan Phrygia Prima Eyaleti’nin parçası olmuştur. Aizanoi kamusal ve dini mimari örnekleri barındıran antik dokusu; Türk Dönemi’ne ait yerel sivil mimari örneklerini kapsayan kırsal yapısıyla kültürel bir miras örneği olup, bu karakteriyle 12 Nisan 2012 tarihinde Unesco Dünya Kültürel Mirası Geçici Listesi’ne kabul edilmiştir. 2012 ile 2017 yılları arasında kentin Kuzey Nekropolis’i olarak tanımladığımız alanda kazılar gerçekleştirilmiştir
- Published
- 2021
7. Relations Between Aizanoi and Rome in the 2nd Century AD: Epuration and New Order
- Author
-
TÜRKAN, Ahmet
- Subjects
Tarih ,History ,Aizanoi,Zeus Temple,Panhellenium,Hadrian,Elites,Theatre,Tribe ,Aizanoi,Zeus Tapınağı,Panhellenion,Hadrianus,Seçkinler,Tiyatro,Kabile - Abstract
Günümüzde Kütahya’nın Çavdarhisar İlçesi sınırlarında bulunan Aizanoi Antik Kenti, Hellenistik Dönemden itibaren Kuzeybatı Phrygia’nın önemli merkezlerinden biri olmuştur. MÖ 133 yılından sonra Roma’nın Asia Eyaleti sınırları içinde kalan kent, bu tarihten itibaren Roma ile ilişkilerini geliştirmeye çalışmış ve MS I.yüzyılda bu ilişkiler ciddi anlamda ivme kazanmıştır. Kent bu döenmde, imparatorluk kültü neokoriası almak ve bir metropolis olmak için çabalamıştır. Yüzyılın sonunda ise kısa sürede olsa bu kültün merkezi hâline gelmiştir. Fakat İmparator Domitianus’un ölümüyle birlikte Roma ile Aizanoi arasındaki ilişkiler de biçim değiştirmiştir. MS II.yüzyılda kent, İmparator Hadrianus’un merkeziyetçi ve panhellenist politikasının etkisinde kalmıştır. Zeus Aizanon Tapınağı’na ait topraklarda yapılan düzenlemeler önceki yüzyılın seçkinlerinin arka planda kalmasına neden olmuş ve imparatorların da desteğiyle yeni bir seçkinler ortaya çıkmıştır. Antoninus Pius döneminde ise Aizanoi, Panhellenion’da etkin bir konuma ulaşmış ve birliğin yönetiminde önemli bir role sahip olmuştur. Bunun yanında, kentin tiyatrosunda gerçekleştirilen kazı çalışmaları sonucu ortaya çıkan yeni epigrafik bulgular bu yüzyılda kentin kabile sisteminde de bazı değişikliklerin gerçekleştiğini göstermiştir. Kentin yaşadığı bu süreç, Roma ile Hellen polisleri arasındaki ilişkinin niteliğini ortaya koymakla birlikte, Aizanoi’un yerel tarihinde bir tasfiye ve yeni düzen hareketinin bir portresini oluşturmuştur. Bu çalışmanın amacı da Aizanoi ve Roma arasında yaşanan bu sürecin panoramasını sunmak ve Roma ile Hellen kentleri arasındaki ilişkilere genellenebilir bir örnek ortaya koymaktır., Aizanoi, located in the Çavdarhisar District of Kütahya today, was one of the important centers of northwestern Phrygia. The city, remained within the borders of the Province Asia during first two centuries of Roman domination, tried to develop her relations with the Empire for next two centuries. These relations gained momentum under the Flavian Dynasty, and the city tried to get the neokoria of imperial cult and to become a metropolis. At the end of the 1st century, Aizanoi became a center of imperial cult. However, with the death of Emperor Domitian, the relations between Aizanoi and Rome also changed. In the 2nd century AD, the city was under the influence of the centralist and panhellenist policy of Emperor Hadrian. The arrangements made on the lands belonging to the Temple of Zeus Aizanon caused the elites of the previous century to remain in the background, and a new elite emerged with the support of the emperors. During the reign of Antoninus Pius, Aizanoi reached an active position in Panhellenion and had an important role in the management of the union. Besides, some new epigraphic documents found in excavations carried out in the city’s theatre showed that changes took place in the tribal system of the polis in this century. While this process of the city reveals the nature of the relationship between Rome and Hellen poleis, it also created a portrait of an epuration and new order movement in the local history of Aizanoi. This study aims to present the panorama of this process between Aizanoi and Rome and to present a generalizable example of the relations between Rome and Hellenic cities.
- Published
- 2021
8. Two Bithynian Writers: Lucius Flavius Arrianus and Cassius Dio Coccecianus
- Author
-
TÜRKAN, Ahmet and BOYANA, Hülya
- Subjects
Social ,Lucius Flavius Arrianus,Cassius Dio Cocceianus,Rome,Cursus Honorum,Historiography,Military History ,Lucius Flavius Arrianus,Cassius Dio Cocceianus,Roma,Cursus Honorum,Tarihyazıcılığı,Askeri Tarih ,Sosyal - Abstract
Bithynia’nın farklı iki kentinde doğmuş olan Lucius Flavius Arrianus (yak.MS 86-160) ve Cassius Dio Cocceianus (yak.MS 155-235) İmparatorluk Roma’sının iki önemli devlet adamı ve yazarıdır. İkisi de Roma ile yakın ilişki içinde bulunmuş, hatta Arrianus kendi dönemi içinde bakıldığında Asia’dan çıkan sayılı senatör ve consülden biri olmuştur. Cassius Dio ise ondan bir kuşak sonra hem politika hem de yazarlık sahnesinde kendini göstermiş ve başarılı olmuştur. Bu iki karakter başta tarih olmak üzere coğrafya, strateji, biyografi gibi pek çok alanda eser kaleme alarak geçmişin ve kendi dönemlerinin izlerini muhafaza etmişler ve hem tarih yazıcılığında hem de politik yaşantıda etkili olmuşlardır. Çalışma, bu iki yazar ve siyasetçinin hayatı ve eserleri hakkında bir derleme sunmayı amaçlamaktadır., Lucius Flavius Arrianus (c. 86-160 AD) and Cassius Dio Cocceianus (ca. 155-235 AD) who were born in two important cities of the Bithynia were two important writers and statesmen of Roman Imperial period. Both had close relations with Rome, and Arrianus was one of the few senators and consuls from Asia in his own time. Cassius Dio, on the other hand, became successful in both politics and writing a generation later. These two characters have preserved the traces of the past and their own periods by writing in many fields such as geography, strategy, and biography, especially history, and have been influential in both historiography and political life. The study aims to present a compilation about the life and works of these two writers and politicians.
- Published
- 2021
9. Hindu Bayramı Divali'nin Tarihi Gelişimi ve Farklı Dinlerdeki Yansımaları.
- Author
-
Cevahir, Mehmet Safa and Türkan, Ahmet
- Subjects
- *
RELIGIOUS groups , *LUNAR calendar , *INDIAN Muslims , *ACCOUNT books , *COVID-19 pandemic , *GODDESSES , *BROTHERS , *DIASPORA - Abstract
Diwali is derived from the word Deepavali, which means "series of lights", and has had wide repercussions in the Indian world and continues to do so. As Diwali is determined according to the lunar calendar, it has different celebration days. It is usually celebrated at the end of October and the beginning of November in the Gregorian calendar. There are different mythological accounts of the origin of Diwali. The most prominent origin narrative, as a Hindu festival in the first stage, is the one centered on Rama-Sita-Ravana. This narrative was later reinterpreted by Sikhs in line with their own traditions, and this is how the understanding of Diwali emerged in Sikhism. In the Rama-Sita-Ravana narrative, which represents the central narrative of the origin of Diwali in Hinduism, Rama's wife Sita is kidnapped by Ravana, King of Lanka, then Rama wages war on Ravana and saves his wife by defeating him. Afterwards, a magnificent welcome is organized for the couple who come to Ayodhya, and with their return, abundance and fertility occur in the city. Hindus adopted this narrative to their daily lives and believed that Goddess Lakshmi, who is a prominent figure in Diwali, also provides abundance and fertility today. Diwali celebrations last for five days. On the first day, when a different God/Goddess stands out on each day, houses are cleaned, and decorations are made. On the second day, preparations continue. On the third day, the most important day of Diwali, Lakshmi Puja, is worshiped. The third day is also important financially because it is the day when the account books of the previous year are closed, and the new account books are opened. Also, on the third day, Ganesha is in the foreground, as well as Lakshmi. As a matter of fact, Hindus believe that without Ganesha, worshiping Lakshmi would be meaningless. The fourth and fifth days of Diwali are the time when family relationships are developed. Because on the fourth day, while the parents are holding a feast and presenting gifts to their newly married children; On the fifth day, sisters and brothers are given gifts and treats in return. Although Diwali is a Hindu festival at first glance, it also has an important place in other Indian religions. Diwali celebrations in Jainism are partly calm due to the principle of Ahimsa. The Jains trace the origin of this festival back to the 6th century BC. Thus, aiming to show that Diwali already exists within the tradition, the Jains celebrate this festival in memory of Mahavira's attainment of Moksha. As with Hindus, Jains light oil lamps, open new financial books, and go to temples at this festival. Another religious tradition in which Diwali is celebrated with enthusiasm is Sikhism. Although there are different narratives about the origin of Diwali within Sikhism, the Guru Har Gobindcentered narrative is generally accepted. He is taken into captivity by Emperor Jahangir. Freed from captivity in 1619, Har Gobind moved to Amritsar with the princes beside him. The people of Amritsar celebrate the guru's liberation and entry into the city with great enthusiasm. Another significance of this festival for Sikhism is the renewal of the financial books, as in Hinduism and Jainism.Diwali is a festival also celebrated by Buddhists. Unlike other religious traditions, different mythological narratives are not encountered in Buddhism for this festival. The importance of this festival for Buddhists is based on King Ashoka's adoption of Buddhism on Diwali day in the 3rd century BC. It is seen that Christians and Muslims of Indian origin also participated in Diwali. For these two religious traditions, Diwali has a cultural meaning. Diwali celebrations are witnessed in different countries besides India. For Indian families, Diwali has an important function in the context of transmitting their traditions. However, it has been a controversial issue whether Diwali can be considered a public holiday in diaspora countries. Although this issue was sometimes brought to the official authorities, it did not receive a positive response in most cases. During the COVID-19 process, Diwali celebrations have lagged behind their previous splendor. The COVID-19 epidemic, which affects Indian religions as well as other religions, has caused the Diwali celebrations to shift in different dimensions. The vast majority of street celebrations were suspended, celebrations held in great temples were broadcast online, and visits were not permitted. In this study, first of all, different narratives regarding the origin of Diwali from the Hindus’ perspective were revealed, and then the five-day celebrations and its reflection on the society were described in detail. The meaning and importance of Diwali for different religious groups have been discussed comparatively. With the gains that the Diwali celebrations outside India have provided to people of Indian origin and the possible situations to be encountered in the future, information on how the Diwali celebrations took place during the COVID-19 epidemic process has been discussed in light of current data. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
10. The Subject of Foreign Education in the Ottoman State: An Evaluation of Süleyman Nazif's Report on Christian Educational Institutions in Diyarbakır
- Author
-
TÜRKAN, Ahmet
- Subjects
Religion ,Din Bilimi ,Diyarbakır,Mardin,Eğitim,Kapusen,Protestan,Katolik ,Diyarbakır,Mardin,Education,Kapusen,Protestant,Catholic ,Education and Educational Research ,Eğitim, Bilimsel Disiplinler ,Eğitim, Eğitim Araştırmaları ,Education, Scientific Disciplines - Abstract
Diyarbakır doğumlu olan Süleyman Nazif, edebiyatçılığının yanında bürokratik kimliği ile de bilinen kişidir. Matbaa Müdürlüğü, Vilayet Mektupçuluğunun yanı sıra önemli vilayetlerde valilik yapmıştır. Bulunduğu yerle ilgili gördüğü sorunlara dair İstanbul’la pek çok yazışmaları vardır. Bunlardan biri de, Diyarbakır’daki eğitim konusuna değinen raporudur. 1892 yılında yazmış olduğu layihasında, Diyarbakır’ın kadim tarihinden giriş yaparak şehirdeki Müslüman ve Hıristiyanların sosyoekonomik durumuna değinir. Daha sonra, bir takım karşılaştırmalar yaparak konuyu eğitime getirir. Diyarbakır’da bulunan Katolik Kapusenlerin okulunu ziyaret eder ve bu okula dair gözlemlerini aktarır. Fransa ve Vatikan’ın okul üzerindeki etkisine değinir ve okulun gerçek amacını sorgular. Ayrıca Diyarbakır’a bağlı bir sancak olan Mardin’deki yabancı misyonların faaliyetlerini de ele alır. Süleyman Nazif yabancı okulları, devletin açmış olduğu okullarla karşılaştırır ve Müslümanların okullarının intizamsızlığından bahsederek bir takım ıslahatların yapılmasını ister. Kendine ait üslubu ile yazmış olduğu layihası, devletin üst yönetimi tarafından ciddiye alınır ve Diyarbakır Maarifine konunun çözümü için tekrar yazı yazılır. Bu durum Süleyman Nazif’le Diyarbakır’daki bazı resmi yetkililer arasında kırgınlığa da yol açar. Ancak Süleyman Nazif’in layihası sonradan Diyarbakır maarifinde bir takım kıpırdanmalara sebebiyet verir. Uyum içinde çalıştığı Diyarbakır Valisi Sırrı Paşa ile Maarif Müdürü Mehmet Ali Ayni’nin gayretleri de buna büyük katkı sunar. Süleyman Nazif’in Layihası, XIX. yüzyılın son çeyreğinde Osmanlı genelinden Diyarbakır yereline maarife ve bürokratik işleyişe dair önemli bilgileri içermektedir. Dolayısı ile bu çalışmada, onun layihasında vermiş olduğu bilgilerle dönemin arşiv belgeleri karşılaştırılmış ve bu çerçevede bir sonuç elde edilmeye çalışılmıştır., Born in Diyarbakır, Süleyman Nazif is known for his bureaucratic identity as well as his literary work. In addition to the Directorate of Printing, Provincial Letters, he served as governor in important provinces. He has many correspondences with the capital, Istanbul, about the problems he witnessed. One of them is his report on education in Diyarbakır. In his report, which he wrote in 1892, he deals with the socio-economic situation of the Muslims and Christians in the city, starting from the ancient history of Diyarbakır. Then, he deals with the issue of education with some comparisons. He visits the Catholic Capuchins' school in Diyarbakır and states his observations about this school. He deals with the influence of France and the Vatican on the school and questions the true purpose of the school. He also examines the activities of foreign missions in Mardin, a sanjak (subdivision of a province) of Diyarbakır. Süleyman Nazif compares foreign schools with the schools opened by the state and mentions the irregularity of Muslims' schools and wants some reforms in education. His report, which he wrote in his own style, is taken seriously by the top management of the state and a letter is written to Diyarbakır Education officials to resolve the issue. This situation also causes resentment with Süleyman Nazif and some officials in Diyarbakır. However, Süleyman Nazif's statement later caused some awakenings in Diyarbakır education. The efforts of Diyarbakır Governor Sırrı Pasha and Education Director Mehmet Ali Ayni, with whom he worked in harmony, also contributed greatly to this awakening. Süleyman Nazif's report contains important information about the education and bureaucratic functioning from the Ottoman general to the Diyarbakır locality in the last quarter of the 19th century. Therefore, in this study, the information in his report and the archival documents of the period were compared and a result was obtained within this framework.
- Published
- 2021
11. Untitled.
- Author
-
TÜRKAN, Ahmet
- Published
- 2024
12. AIZANOI KUZEY NEKROPOLİS'TEN BİR TERRAKOTTA MASK.
- Author
-
ÖZER, Elif, TÜRKAN, Ahmet, and ERDİNÇ, Zerrin
- Subjects
- *
TOMBS , *YOUNG adults , *FIGURINES , *GRAVE goods , *PUBLIC architecture , *RELIGIOUS architecture , *BRONZE coins , *INTERMENT - Abstract
Aizanoi is located on the Örencik Plain Plateau, within the borders of Çavdarhisar district, 48 km southwest of the Kütahya Province. In ancient times, the city was in the Phrygian Epictetos region. Although the earliest data of Aizanoi are the findings dated to the Paleolithic period, the earliest archaeological data belonging to the settlement are obtained from the mound on which the temple of Zeus is located and they are dated to the Early Bronze Age. During the Roman Imperial period, the city experienced its brightest era. Especially during the reign of emperor Hadrianus and Antoninus, the increasing development in construction activities and transformation of Aizanoi to a city that received intense migration, her a cosmopolitan structure. Until the middle of the 3rd century AD, Aizanoi continued to hold her leading political and religious position in the region. At the beginning of the 4th century AD, Aizanoi became a part of the Phrygia Prima province, which constituted by combining Phrygia and Caria. The city has an ancient texture with examples of public and religious architecture. In addition, it is an example of cultural heritage with its pastoral structure, which includes examples of local civil architecture from the Turkish period. With these features, it was accepted into the UNESCO World Cultural Heritage Tentative List on 12 April 2012. Excavations were carried out in the area defined as the "northern necropolis" between 2012 and 2017. The Northern necropolis is located at the rear side of the theater in the northern part of Aizanoi and 1020 m above sea level. The depth of the graves is generally around 40-60 cm, which is not a very deep dug for burial; on the contrary, burial was carried out close to the surface of the soil. Determination of similar depth of graves throughout the north necropolis indicates that was a conscious preference. According to the data, the burial in the Northern Necropolis began in the late 2nd century BC and intensified in the 1st century BC and 1st century AD. Although it was rare, burial activities continued during the 3rd century AD. The common form of burial was cremation in from the 2nd century BC to the midst of the 1st century AD and then inhumation appeared in the early 1st century AD. Dorsal laying is popular in the inhumation burials. The types of the graves are simple earth, simple earth with plaque lid, shaft grave, chamber tomb and ostothece. The first two of these are the commonest type of graves in the Northern Necropolis. Both single and multiple burials were found during the excavations. Grave good are divided into two as outside and inside of the grave which includes terracotta figurines, pottery, glass, metal, bone, stone objects, and coins. The Aizanoi mask was found in a simple earthen grave of two young adults with destroyed skeletons in the Northern Necropolis in 2012. It has been observed that the first person was a young woman and the second also a young person. Since the bones were scattered, the lying direction or positions of the person is not clear. The grave goods are 5 iron nails, a bronze coin, a terracotta mask, a few pots, a lamp, the fragment of unguentarium and 2 thymeitarion bases, which were put outside of the grave an as offering. The terracotta mask was found in two pieces under the leg bones of the person. Broken and missing parts of hair and face were restored and completed. The terracotta mask found as a grave good should portray one of the characters of the Dionysiac world with two lines of band above the forehead and small horns on the forehead. In this study, the mask is examined in terms of iconography and in this context, its meaning and whom it portrayed are discussed. Then, the reasons for placing the mask into the grave are emphasized. The grave goods found inside and outside the tomb are also examined and the mask and tomb are dated. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2022
13. CASSIUS DIO COCCEIANUS’UN HAYATI VE TARİHÇİLİĞİ
- Author
-
BOYANA, Hülya and TÜRKAN, Ahmet
- Subjects
Tarih ,History ,Cassius Dio,Tarih,Roma,Bithynia - Abstract
Dio ve DionCassius olarak da bilinen Cassius Dio Cocceianus, MS 155-164 yılları arasındaBithynia eyaletindeki Nicaea kentinde doğmuştur. Bithynia’nın önde gelenaristokrat ailelerinden birine mensuptur. Babası Cilicia ve Dalmatia valisiolarak görev yapmış Romalı bir senatör olan M. Cassius Apronianus, dedesi iseünlü hatip Dio Chrysostomos (yak.. 40- 115)’tur.Antoninus Pius(138-161) döneminde Roma’nın eyaleti olan Bithynia’da doğan Cassius Dioyaklaşık 180 yılında Roma’ya gitmiş ve orada hızlı bir devlet kariyeriyapmıştır. Praetor, consul, Africa proconsul’lüğü ve Roma eyaletlerinde legatusolarak görev yapmıştır.Antik çağınönemli tarihçilerinden olan Cassius Dio seksen kitaptan oluşan Hellence birRoma Tarihi yazmıştır. Eser, Aeneas’ın İtalya’ya ayak basmasından başlayıp MS229 yılına kadar geçen yaklaşık 1000 yıllık zaman dilimini kapsamaktadır.Bu çalışmamızdaamaç eskiçağ tarihine önemli katkısı olan Cassius Dio’nun hayatını, kariyerinive tarihçiliğini ele almaktır. Özellikle de Dio’nun kamu görevi yaptığı süredeRoma tarihi ile ilgili bilgiler vermektir.
- Published
- 2019
14. Osmanlı’dan Cumhuriyete Türkiye Vatikan ilişkileri
- Author
-
Türkan, Ahmet and Akbulut, Bayram
- Subjects
Türkiye ,Doğu Katolik Kilisesi ,Papalık ,Osmanlı ,Vatikan - Abstract
Bu makale Ahmet Türkan’ın International Journal of Humanities and Social Science (IJHSS) Uluslararası Hakemli Dergisinin Mayıs 2015 Cilt 5, Sayı 5’inde yayınlanmış olan “Turkey-Vatican Relations from the Ottomans to the Republic” isimli makalesinin İngilizce aslından Türkçeye tercümesidir., Papa Francis’in 2014 yılındaki Türkiye ziyareti ile birlikte, Türkiye Vatikan İlişkileri sıkça konuşulur olmuştur. Resmen 1960 yılında kurulan Türkiye Vatikan İlişkileri, içerisinde önemli bir tarihi geçmişi barındırmaktadır. Ciddi anlamda Sultan II. Abdülhamit zamanında Fransa’nın Katolikler üzerindeki etkisini azaltma gibi birçok nedenden dolayı kurulmaya çalışılan resmi ilişkiler, her defasında farklı bir nedenden dolayı gerçekleşememiştir. Bu çalışmamızda 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yüksek dostane bir seviyede başlayan Türkiye Vatikan ilişkilerinin niçin resmi seviyede 20. yüzyılın ikinci yarısına kaldığını irdelemeye çalışacağız. Bununla birlikte hem Osmanlı döneminde hem de daha sonraki Cumhuriyet döneminde bu ilişkilerde etkili olan unsurları ele irdeleyeceğiz. Resmi ilişkilerin kurulmasından itibaren günümüze kadar Türkiye Vatikan İlişkilerindeki gelişen süreci, Katolik Ortodoks ilişkileri üzerindeki etkisiyle birlikte ele alacağız. Bu bağlamda araştırmamızın geneli, birinci elden kaynaklar ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Devlet Arşivi’ndeki belgeler çerçevesinde olacaktır., The relations between Turkey and Vatican had started to be spoken more frequentlyafter Pope Francis’s visit to Turkey in 2014. Turkey-Vatican relations which were established formally in 1960 embody an important historical past. Formal relations, which were tried to be established substantially during the reign of Sultan Abdulhamit II,-especially to reduce the impact of France over the Catholics and for many other reasons-, were not established due to many different reasons, each different than the other.In this study, we will try to examine the reasons why the Turkish-Vatican relations that started at high friendship level in the second half of the 19th century, hadn’t been realized at formal level until the second half of the 20th century. Furthermore, we will examine the effective factors over these relations both for the Ottoman and the Republic periods. We will also discuss to what degree the Catholics and the Orthodox in Turkey were influential over these relations. In this sense, main part of our work will be within the frame of first-hand sources and documents obtained from the Turkish Republic State Archives.
- Published
- 2019
15. DORYLAION ANTİK KENTİ VE TAŞRASINDA ÖLÜM ALGISI
- Author
-
TÜRKAN, Ahmet
- Subjects
Social ,Dorylaion,Phrygia,ölüm,ölü-gömme,ölü kültü,yas,eskatoloji ,Sosyal - Abstract
Phrygia’nınönemli kentlerinden biri olan Dorylaion, her dönemde olduğu gibi Romaİmparatorluğu döneminde de kozmopolit bir yapıya sahipti. MÖ 12.yüzyıldanitibaren Phrygler tarafından yerleşim gören bu bölge, MÖ 3.yy’dan sonraHellenistik kültürün etkisine girmiş, ardından Latin yerleşimcilerin gelmesiylekarmaşık bir kültürel yapıya ev sahipliği yapmıştır. Kent ve çevresindeki ölümalgısı ve ölü gömme gelenekleri de bu zeminde gelişmiştir. Buna göre, Dorylaion’da yaşayan insanlarölümü varlığın biçim değişimi olarak görmüş, bu değişimin de ölen kişiye biçilmişolan kader, tanrıların kararları ya da başka kutsal veya kötücül varlıklarınmüdahalesi sonucu gerçekleştiğine inanmıştır. Ölüm sonrası tutulan yas da budoğrultuda ve toplumsal bir şekilde kendini göstermiştir. Bunun yanında, mevcutkültürel yapı, ölü kültünün çeşitli şekillerinin de görülmesini sağlamış, hattabu, bir süre sonra bir tür kurtuluş fikrine dönüşmüş ve ölen kişinin diğerdünyadaki esenliği temennisi daha belirgin hâle gelmiştir. Bu durum bölgedekiilk eskatolojik izleri teşkil etmiş ve tek tanrılaşma sürecinin izlenmesindeönemli bir kültürel olgu hâline gelmiştir.
- Published
- 2018
16. YAŞLI HASTALARDA LAPAROSKOPİK KOLESİSTEKTOMİNİN FARKLILIKLARI VE GÜVENİLİRLİĞİ.
- Author
-
TÜRKAN, Ahmet, ERDOĞAN, Ahmet, and KILINÇ, Uğur
- Abstract
Objective Since older patients are more likely to have comorbidities, a major concern is that surgery in geriatric patients carries an increased risk of morbidity and mortality compared to younger patients. In this study, it was aimed to compare the results of laparoscopic cholecystectomy performed on patients aged 18-64 and 65 and above, and to present these results in light of the literature. Material and Methods Patients who underwent laparoscopic cholecystectomy between January 2018 and December 2018 were retrospectively consecutively separated into two groups: 40 patients between the ages of 18-64 were included in Group 1 while 40 patients aged 65 and above were included in Group 2. Demographic features, surgical indications, hospitalization and complication information of the patients were examined and compared according to their file data. Results Eighty patients were included in the study. 18,8% (n=15) of the patients were male while 81,2% (n=65) were female. As an indication, chronic symptomatic cholecystolithiasis was most prevalent in the group below 65 years of age, whereas interval cholecystectomy after subacute cholecystitis was more common in the group aged 65 and above (p=0,012). Coronary artery disease, chronic obstructive pulmonary disease, and cardiac insufficiency were significantly more prevalent in the group aged 65 years and above (p=0,014). No difference was found between the groups in terms of hospitalization durations and complications (p=0,933), (p = 0,220). Conclusion Even though comorbidities are more commonly observed in elderly patients, the fact that complications and length of hospital stay are similar to the younger group supports that laparoscopic cholecystectomy can be performed safely in geriatric ages. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
17. Akademik Çalışmalar Bağlamında UYAP’a Bakış
- Author
-
Türkan, Ahmet, Ertürk, Arzu Erdinç, Uşak Üniversitesi, Adalet Meslek Yüksekokulu, Sosyal Güvenlik Bölümü, Türkan, Ahmet, and Ertürk, Arzu Erdinç
- Subjects
UYAP ,UYAP çalışmaları ,UYAP sorunları - Abstract
Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP), yargı teşkilatı işleyişinin süratli, ekonomik ve etkin bir şekilde gerçekleşmesi amacıyla, e-devlet uygulamalarının Adalet Bakanlığı merkez ve taşra teşkilatı ile birlikte diğer kamu kurum ve kuruluşlarının da entegre edilmesiyle oluşturulmuş bir sistemdir. Sisteme güvenlik gerekçesiyle kısıtlı bir çalışma alanı tanınması, bu konuda eğitim, uygulama, akademik ve diğer çalışmaların yapılmasını zorlaştırmaktadır. Buna binaen çalışmamızda, Adalet Meslek Yüksekokullarında okutulan UYAP Uygulamaları dersinde kullanılan materyaller yönünden çalışmaların taraması (tez, makale, bildiri, kitap, yazılı ve sözlü dokümanlar vb.) yapılarak, bu konuya verilen önem ortaya konmaya ve uygulayıcılara yol göstermeye çalışılmaktadır.
- Published
- 2017
18. Osmanlı Sarayında Bir Dinler Tarihçisi: Max Müller'in Türkiye Ziyaretinin Değerlendirilmesi.
- Author
-
Türkan, Ahmet
- Abstract
Max Müller is one of the most important religious researchers of 19th century England. Considered as the History of Religions founder, Müller draws attention with his studies on Eastern Religions. The general perspective of his comments on Islam and Turks is similar to this. His negative thoughts about Turks are mostly related to the domination of the Ottomans in Anatolia and the Balkans. However, Müller's visit to Istanbul and Bursa with his wife in 1893 eliminated many of his prejudices but not all. In this visit, Müller meets with Sultan Abdülhamid and establishes a warm relationship. He presented the Sacred Books of the East to the Sultan, which he edited, and the Sultan Abdülhamid gave various gifts to the Müller's family. After returning to England, Müller frequently mentions his experiences in Istanbul and talks with the Sultan. During the deprecation of Western media about the Ottomans, Müller's thoughts changed. However, this time his analyzes are not entirely black or white. Due to what he saw in Istanbul, gray tones were formed in his thoughts. In this sense, Max Müller's visit to Istanbul makes a significant contribution to the orientalist perspective and the importance of the data taken from the field in terms of understanding the other. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
19. Saygıdeğer Okurlar.
- Author
-
TÜRKAN, Ahmet
- Published
- 2023
20. AHTERÎ’NİN YAHUDİLİK ve HIRİSTİYANLIK HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ ve AHTERÎ-İ KEBÎR SÖZLÜĞÜNDE BU DİNLERLE İLGİLİ GEÇEN KELİMELER ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME
- Author
-
TÜRKAN, AHMET
- Subjects
Social ,Ahterî,Kutahya,Judaism,Christianity,People of the Book ,Ahterî,Kütahya,Yahudilik,Hıristiyanlık,Ehl-i Kitap ,Sosyal - Abstract
Ahteri Muslihittin Efendi born in Afyonkarahisar and made lectures in Kütahya was one of the most important scholars in the 16 century. He contributed many important works to the world of science like Camiü’l-Mesâil, Muhadarat, Tarihi Ahterî, Şerh ale’r-Risaleti’l-Kefevîfi’l-Edeb. He is known with the name Ahterî because of he wrote a dictionary named Ahterî. Ahterî-i Kebîr written in Kütahya is a dictionary from Arabic to Turkish passed from hand to hand among the students in the Madrasahs and other scientists for years in the Turkish-Islamic world. In the dictionary, there are many kind information such as words that reflect the social and cultural characteristics of daily life together with local dialect, cities and as well as from the origin of their names to small tribes. One of the issues mentioned in the dictionary is concepts of religion and belief systems. We have been mostly focusing on Judaism and Christianity religions and their belief systems in this dictionary which can be handled multifunctional. We used the copy printed in the printed house named Âmire in Hijri 1310 in Istanbul from among a lot of copies, Afyonkarahisar’da doğan ve Kütahya’da müderrislik yapmış olan Ahterî Muslihittin Efendi XVI. yüzyılın önemli âlimlerindendir. Câmiü’l-Mesâil, Muhâdarât, Tarih-i Ahteri, Şerh ale’r-Risaleti’l-Kefevî fi’l-Edeb gibi önemli eserleri ilim dünyasına kazandırmıştır. Onun Ahterî ismiyle ün salması bu adla yazmış olduğu lügati nedeniyledir. Kütahya’da yazılmış olan Ahterî-i Kebîr sözlüğü Türk-İslam âleminde gerek medrese öğrencileri gerekse diğer ilim adamları arasında yıllarca elden ele dolaşmış olan Arapçadan Türkçeye sözlüktür. Sözlükte, yerel lehçeyle günlük yaşamın sosyal ve kültürel özelliklerini yansıtan kelimeler yanında, şehirlerden, onların adlarının kökeninden küçük kabilelere varıncaya kadar birçok bilgi yer almaktadır. Sözlükte işlenen önemli konulardan biri de dinî kavramlar ve inanç sistemleridir. Çok yönlü ele alınabilecek olan bu sözlükte biz daha Yahudi ve Hıristiyanlık dini ve onların inanç sistemleri üzerinde yoğunlaştık. Birçok baskısı olan sözlüğün hicri 1310 yılında İstanbul’da Matbaa-i Âmire’de basılmış olan nüshasını kullandık
- Published
- 2015
21. Makedonya’da Bulgar ve Latin Kilisesinin Gelişimi (Tunalı Hilmi’nin Makedonya Risalesi)
- Author
-
TÜRKAN, Ahmet
- Published
- 2014
22. Views of Ahterî about judaism & christianity and an analyse over concepts of these two religions that are described in the dictionary of Ahterî
- Author
-
Türkan, Ahmet
- Subjects
Hıristiyanlık ,Kütahya ,Disiplinler Arası ,Yahudilik ,Sosyal Bilimler ,Ehl-i Kitap ,Ahterî - Abstract
Afyonkarahisar’da doğan ve Kütahya’da müderrislik yapmış olan Ahterî Muslihittin Efendi XVI. yüzyılın önemli âlimlerindendir. Câmiü’l-Mesâil, Muhâdarât, Tarih-i Ahteri, Şerh ale’r-Risaleti’l-Kefevî fi’l-Edeb gibi önemli eserleri ilim dünyasına kazandırmıştır. Onun Ahterî ismiyle ün salması bu adla yazmış olduğu lügati nedeniyledir. Kütahya’da yazılmış olan Ahterî-i Kebîr sözlüğü Türk-İslam âleminde gerek medrese öğrencileri gerekse diğer ilim adamları arasında yıllarca elden ele dolaşmış olan Arapçadan Türkçeye sözlüktür. Sözlükte, yerel lehçeyle günlük yaşamın sosyal ve kültürel özelliklerini yansıtan kelimeler yanında, şehirlerden, onların adlarının kökeninden küçük kabilelere varıncaya kadar birçok bilgi yer almaktadır. Sözlükte işlenen önemli konulardan biri de dinî kavramlar ve inanç sistemleridir. Çok yönlü ele alınabilecek olan bu sözlükte biz daha Yahudi ve Hıristiyanlık dini ve onların inanç sistemleri üzerinde yoğunlaştık. Birçok baskısı olan sözlüğün hicri 1310 yılında İstanbul’da Matbaa-i Âmire’de basılmış olan nüshasını kullandık., Ahteri Muslihittin Efendi born in Afyonkarahisar and made lectures in Kütahya was one of the most important scholars in the 16 century. He contributed many important works to the world of science like Camiü’l-Mesâil, Muhadarat, Tarih- i Ahterî, Şerh ale’r-Risaleti’l-Kefevîfi’l-Edeb. He is known with the name Ahterî because of he wrote a dictionary named Ahterî. Ahterî-i Kebîr written in Kütahya is a dictionary from Arabic to Turkish passed from hand to hand among the students in the Madrasahs and other scientists for years in the Turkish-Islamic world. In the dictionary, there are many kind information such as words that reflect the social and cultural characteristics of daily life together with local dialect, cities and as well as from the origin of their names to small tribes. One of the issues mentioned in the dictionary is concepts of religion and belief systems. We have been mostly focusing on Judaism and Christianity religions and their belief systems in this dictionary which can be handled multifunctional. We used the copy printed in the printed house named Âmire in Hijri 1310 in Istanbul from among a lot of copies.
- Published
- 2014
23. Editörden...
- Author
-
TÜRKAN, Ahmet
- Published
- 2023
24. İlköğretim 7. sınıf fen ve teknoloji dersi kuvvet ve hareket ünitesinde bilgisayar destekli ve laboratuar temelli öğretimin öğrencilerin akademik başarı ve tutumlarına etkisinin karşılaştırılması
- Author
-
Türkan, Ahmet, Mutlu, Mehmet, and İlköğretim Ana Bilim Dalı
- Subjects
Laboratory studies ,Teaching ,Attitudes ,Eğitim ve Öğretim ,Education and Training ,Teaching methods ,Science and technology course ,Academic achievement ,Computer assisted instruction - Abstract
Bu araştırmanın amacı ilköğretim yedinci sınıf öğrencilerinin Kuvvet ve Hareket ünitesinde bilgisayar destekli öğretim ve laboratuar temelli öğretim yöntemlerinin öğrencilerin başarıları ve tutumlarına etkisini incelemektir. Biri kontrol diğeri deney grubu olmak üzere iki yedinci sınıf şubesi Niğde ilindeki iki ilköğretim okulundan seçilmiştir.Deney grubuna kuvvet ve hareket ünitesi bilgisayar destekli öğretim yöntemiyle anlatılırken, kontrol grubuna ise laboratuar temelli öğretim yöntemiyle ders anlatılmıştır. Akademik başarı testi ve fen ve teknoloji tutum ölçeği deney ve kontrol gruplarına ön test ve son test olarak uygulanmıştır.Verilerin analizi; aritmetik ortalama, bağımlı gruplar t testi ve bağımsız gruplar t-testi kullanılarak yapılmıştır. Elde edilen sonuçlar bilgisayar destekli öğretim yapılan deney grubundaki öğrencilerin başarı ve tutumlarının laboratuar temelli öğretim yapılan kontrol grubundaki öğrencilere göre anlamlı bir farklılık göstermiştir..Eldeki sonuçlar ışığında,fen ve teknoloji dersinin öğretimine yönelik önerilerde bulunulmuştur. The purpose of this study was to investigate the effect of computer assisted instruction and laboratory based instruction on seventh grade students? achievement in force and motion and their attitude toward science. Control and experimental groups were chosen from two primary schools in the city of Niğde, Turkey.Force and motion unit was taught in experimental group through Computer Assisted Instruction, while laboratory based instruction was employed in control group. Achievement test and science and technology attitude scale were administered as pretest and posttest in experimental and control groups.Data analysis was conducted using average, dependent and independent t test. The results obtained indicated that students? achievement and attitude in experimental group were significant than the control group students. In light of obtained results, educational implications are made for teaching science and technology course. 111
- Published
- 2012
25. İstanbul'da Ermeni cemaatleri arasındaki dini ve idari ihtilaflar ve tartışmalar
- Author
-
Türkan, Ahmet, Aydın, Mehmet, Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı, and Enstitüler, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Felsefe ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalı
- Subjects
Mihitarist ,Tarih ,History ,Conflict ,Protestan ,Christianity ,Catholic ,Religious conflicts ,Ermeniler ,Istanbul ,İstanbul Armania Patriarchate ,Mechitarist ,Armenians ,Discussion ,Din ,Pope ,Communities ,Protestant ,Religion ,History of religions ,Protestantism ,Katolik ,Propaganda ,Incompatibility ,İstanbul ,Papa - Abstract
İstanbul'daki Ermeniler arasında meydana gelen dini ve idari ihtilafların başlangıcı Katolik misyonerlerin çalışmalarıyla gerçekleşmiştir. Katolikleşen Ermeniler, Ermeni Patrikhanesi ile aynı çatı altında yaşamak istememişler ve bunun sonucunda birçok tartışmalar meydana gelmiştir. Ermeni Patrikhanesi ile problem yaşayan Katolik Ermenilerin kendi aralarında da birçok ihtilafları olmuştur. Katolik Ermenilerden bir grup kadim adetlerini sürdürmek isteyerek patrik ve piskoposlarını kendi cemaat meclislerinde seçmek istemişlerdir. Diğer Katolik Ermeni grup ise bu seçim hakkını papalığın himayesine vermek istemiştir. Hatta kilise, hastane, mektep gibi cemaate ait olan malların papalığın otoritesi altına almaya çalışmışlardır. Bu noktada Osmanlı hükümeti birinci grubu desteklemiştir. Çünkü Osmanlı hükümetine göre Katolik Ermeniler üzerinde papanın ruhani bir gücü olmasına karşın sivil bir yetkisi yoktu. Patrik ve piskoposların atanması gibi idari işler Osmanlı Devleti'nin elinde olan yetkilerdendi. Hastane, mektep ve kilise gibi cemaate ait olan mallar üzerinde papalığın hiçbir tasarruf hakkı bulunmamaktaydı. Papalık makamı ise Osmanlı Devleti'nin elinde bulunan bu yetkiyi görmezden gelerek doğudaki Katolikler üzerindeki hâkimiyetini genişleterek merkezi gücünü kuvvetlendirmek istemiştir. İşte Papanın doğudaki Katolik kiliselerini kendi çatısı altında toplama siyaseti ve bunu en başta Katolik Ermeniler içerisinde uygulamaya çalışması İstanbul'daki Katolik Ermeniler içerisinde büyük tartışmaların yaşanmasına neden olmuştur. Ermeni Patrikhanesi ile tartışmalar yaşayan diğer bir grup ise Protestan Ermenilerdir. Yabancı devletlerin öncülüğünde İstanbul'daki Ermeniler arasında Protestanlığın yayılmaya başlaması patrikhaneyi endişelendirmiştir. Bunun için patrikhane kimi zaman Osmanlı hükümetinin de desteğini alarak Protestanlığın yayılmasını engellemek için bir takım tedbirler almıştır. Ancak bu tedbirler Protestan Ermenilerin ayrı bir millet haline gelmesini engelleyememiştir., The beginning of religious and administrative conflicts and debates among Armenians who live in Istanbul relies on the efforts of Catholic missioners. Armenians who became Catholic did not accept the sovereignty of Armenian Patriarch and this fact gave rise to lots of debates. These debates had gone on intensively until the first decades of the XIX. 19th century. Having problems with Armenian Patriarch, Catholic Armenians also had some conflicts in themselves. Although being Catholic a group of Armenians wanted to carry on their ancient tradition by trying to choose their own patriarch and bishops at their councils whereas another Catholic Armenian group wanted to give this right to Papacy. This letter even tried to give the possession of goods of community such as churches, hospitals and schools to Papacy. In that respect, the Ottoman administration supported the former since according to the Ottoman administration Papa had clerical authority over Catholic Armenians not civil one. The right to conduct administrative issues such as appointing the patriarch and bishops belonged to the Ottomans. Papacy had no right of possession on goods such as hospital, school and church which belong to the community. However, Papacy tried to widen its authority on eastern Catholics. For Ottomans this clearly meant a challenge against its authority. This fact, that is, Papa's policy to gather all the Catholic churches in his hand (and one of this churches was the Catholic Armenian one) resulted in great debates among Armenians in Istanbul. Another group which had problems with Armenian Patriarch were Protestant Armenians. Patriarch was annoyed by the fact that among the Armenians living in Istanbul Protestantism began to widen under the leadership of foreign states. Therefore, with the support of Ottoman administration Patriarch took some measures in order to stop this threat. However these measures could not impede Protestant Armenians becoming a separate nation as Catholic Armenians did.
- Published
- 2011
26. XIX. YÜZYILDA KİLİSE REKABETLERİNİN YAŞANDIĞI KUDÜS'TE OSMANLI'NIN UYGULADIĞI BİRLİKTE YAŞAMA VE BARIŞ KÜLTÜRÜ POLİTİKALARI.
- Author
-
TÜRKAN, Ahmet and UĞURLU, Tuğberk
- Abstract
Copyright of Journal of Islamic Civilization Studies / İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi (IMAD) is the property of Islam Medeniyeti Arastirmalari Dergisi and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2016
27. A the ciritic of the post-fordist productions paradigmes
- Author
-
Türkan, Ahmet, Parlak, Zeki, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Anabilim Dalı Yönetim ve Çalışma Psikolojisi Bilim Dalı, and Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Anabilim Dalı
- Subjects
Üretim Yönetimi ,Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri ,Labour Economics and Industrial Relations - Abstract
GENEL BİLGİLERAdı ve Soyadı : Ahmet TürkanAna Bilim Dalı : Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileriBilim Dalı : Yönetim ve Çalışma PsikolojisiTez Danışmanı : Yrd. Doç. Dr. Zeki ParlakTez Türü ve Tarihi: Yüksek Lisans - Ağustos 2004Anahtar Kelimeler : Modern Üretim Sistemleri, Fordizm, Post - Fordizm, Yeni Üretim Paradigmalarının EleştirisiÖZETPOST - FORDİST ÜRETİM PARADİGMALARI ELEŞTİREL BİR DEĞERLENDİRMEGeçen yüzyılın egemen üretim paradigması olan Fordizm, 20. yüzyılın son çeyreğine kadar varlığını sürdürmüştür. Henry Ford tarafından ortaya atılan bu yeni üretim sisteminde, Taylor'un Bilimsel Üretim ve Yönetim Tekniklerine akan bant sisteminin eklenmesiyle devasa miktarlarda üretim kapasitesine ulaşılmıştır. İçinde bulunan çağda gerek üretim kapasitesi, gerek üretim ve yönetim sistemi yönünden insanı hayretlere düşüren bu üretim sistemi, 1970'lerden itibaren dünya genelinde görülen ekonomik krizle birlikte çözülmeye uğramıştır. Bunda kuşkusuz Fordizmin kendi iç dinamiklerinden kaynaklanan bir takım sebeplerin etkisi yadsınamaz. Bu üretim ve yönetim biçiminin değişen ve farklılaşan tüketici beklentilerine cevap vermekten uzak yapısı, üretim ve yönetim alanında değişen dünyaya ayak uyduramaması gibi sebeplerden dolayı, Fordist üretim anlayışı dünya genelinde derin etkileri olan bir krizin tetikçisi olmuştur. Krizi aşmak için başta ABD, Batı Avrupa ve Japonya olmak üzere tüm dünyada hızla yayılan küreselleşme, yeni teknoloji, esneklik kavramları yeni bir dönemin habercisi olmuştur. Tüm dünyayı kasıp kavuran kriz olgusu bu yeni uygulamalarla ortadan kaldırılmak istenmiştir. Nitekim bunda da başarı elde etmişlerdir. Bu çalışmada, Fordizm sonrası dönemi ifade edilen Post - Fordist dönem ve bu dönem üretim paradigmalarının düşünsel, örgütsel, teknik ve insani olarak kritiği yapılmıştır. GENERAL KNOWLEDGEName and Surname: Ahmet TürkanField: Labour Economics and Insdustrial RelationsProgramme: Management and Labour PsychologySupervisor: Yrd. Doç. Dr. Zeki ParlakDegree Awarded and Date: Master - August - 2004Keywords: Modern Production Systeams, Post - Fordism, The Ciritics Of The New Productions ParadigmesABSTRACTFordism which was the dominant production of the last century has continiued its validation to the end of the last quarter of the 20 th. Century. A giant production capacity has been reached by adding Taylor's Scientific production and management techniques to Fords' production band method. This new type of production which has dropped into crises during 1970's had a magnaficiant capacity to produce industrial materials. The production systeam which has dropped in to the crise with general economic crise of 1970's was an amazing production capability and management systeam. Of course some internal reason of Fordism resulted to this crise like not able to adapdate itself to the changing consumer demands, and not able to follow changing production and management systeams. Globolization, new technology, flexibility became primarily concepts which helps to finis the crises of the economy that started first in US, Western Europe and Japan then expanded to all over the world this study aims to criticize ideal organizational, technical and laboral dimensions of Post - Fordist period which tells after Fordism period.
- Published
- 2004
28. Trabzon'da Hristiyanlık tarihi ve Sümela Manastırı'nın Hristiyanlıktaki yeri
- Author
-
Türkan, Ahmet, Aydın, Mehmet, and Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı
- Subjects
Religion ,History of religions ,Din ,Monastery ,Sumela Monastery ,Trabzon ,Christianity - Abstract
102
- Published
- 2003
29. TANZİMAT'TAN SONRA (1839) KÜTAHYA'DAKİ HIRİSTİYANLARIN DİNÎ-İDARİ DURUMLARI VE YAŞADIKLARI TARTIŞMALI MESELELER.
- Author
-
TÜRKAN, Ahmet
- Abstract
After Tanzimat, there was a variation among Christians in Kütahya as in many parts of Ottoman Empire. In this city which Greeks, Armenians, Catholics, and Protestants lived there, each religious group has created its own institutional structures in the light of regulations. In this study that new settlements brought by the process of variation were examined, the social and religious positions of Christians in Kütahya were primarily discussed. The centers of Metropolitan and Bishoprics affiliated with Christians in Kütahya were clarified in the historical process. In addition to, the religious and intuitional problems they have were handled. These problems were scrutinized by comparing the counties of Kütahya and Ottoman Empire. Another issue discussed here is refugees and Christian leaders exiled to Kütahya. Especially, the exile of Bishop Hilaryon who had an important role in the establishment of the Bulgarian Church was examined in detail. The situations of Christians in Kütahya which were studied in the light of Prime Ministry Ottoman Archives documents and Hüdavendigar Vilayeti Salnameleri were analysed by being compared with Christians lived in other regions of Ottoman Empire. In this sense, the religious expressions and comments that Christian clergy reported to Ottoman Empire have included important details involving History of Religions and Phenomenology of Religion. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2014
30. GREK BÜYÜ PAPİRÜSLERİNE GÖRE ROMA İMPARATORLUĞU ORTADOĞUSU'NDAKİ YENİ DİN ANLAYIŞI VE KOZMİK SİSTEM ÜZERİNE BAZI GÖZLEMLER.
- Author
-
TÜRKAN, Ahmet
- Subjects
- *
SOCIAL institutions , *RELIGION , *PRAYERS , *HYMNS , *GREEK magic - Abstract
From the 1st to the 4th centuries AD the Greco-Roman World had underwent a transformation process in all social institutions including religion. Prayers and hymns in Greek magical papyri provides to know what people really thought and believed in conjunction with the sensitive nature of the mageia. In this direction, it is possible to observe traces of "new religion concept" and cosmic system belonging to the society of this period living in the Roman Middle East. Texts show a great monotheist tendency and syncretism in the religious structure and in parallel with them, draw a new syncretic cosmic system before the absolute domination of Christianity. Revealing characteristics of this structure including various monotheist and polytheist religious traditions will provide to enlighten this sophisticated period and throw light on cultural bases which Christianity had placed as a systematic body. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2014
31. AHTERÎ'NİN YAHUDİLİK ve HIRİSTİYANLIK HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ ve AHTERÎ-İ KEBÎR SÖZLÜĞÜNDE BU DİNLERLE İLGİLİ GEÇEN KELİMELER ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME.
- Author
-
TÜRKAN, Ahmet
- Subjects
- *
JUDAISM , *CHRISTIANITY , *MADRASAHS , *SCHOLARS , *SCIENTISTS - Abstract
Ahteri Muslihittin Efendi born in Afyonkarahisar and made lectures in Kütahya was one of the most important scholars in the 16 century. He contributed many important works to the world of science like Camiil 'l-Mesâil, Muhadarat, Tarih-i Ahterî, Şerh ale 'r-Risaleti 'l-Kefevifi 'l-Edeb. He is known with the name Ahterî because of he wrote a dictionary named Ahterî. Ahterî-i Kebîr written in Kütahya is a dictionary from Arabic to Turkish passed from hand to hand among the students in the Madrasahs and other scientists for years in the Turkish-Islamic world. In the dictionary, there are many kind information such as words that reflect the social and cultural characteristics of daily life together with local dialect, cities and as well as from the origin of their names to small tribes. One of the issues mentioned in the dictionary is concepts of religion and belief systems. We have been mostly focusing on Judaism and Christianity religions and their belief systems in this dictionary which can be handled multifunctional. We used the copy printed in the printed house named Âmire in Hijri 1310 in Istanbul from among a lot of copies. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2014
32. Anahtarını İki Müslüman Ailenin Koruduğu Kilise: Kıyamet Kilisesi.
- Author
-
TÜRKAN, Ahmet
- Published
- 2013
33. Başlangıcından Günümüze Kudüs Latin Patrikliği.
- Author
-
TÜRKAN, Ahmet
- Abstract
The crusaders who invaded the Jerusalem in 1099 had established a Latin Patriarchate there. The Latin Patriarchate had made its presence more distinctive in Jerusalem and also implemented great pressure on the Eastern Christians. The most affected among these groups was Orthodox Greeks. After the conquest of Jerusalem by Salahaddin Ayyubi in 1187, the Latin Patriarchate had le ft Jerusalem and had continued to live in Akka. When Crusaders lost Akka in 1291, The Latin Patriarchate of Jerusalem had disappeared. From 14th century to middle of 19th century, the Franciscan Friars had under token the representation of the Latin community of Jerusalem. During Abdülmecit's reign (1839-1861), as a result of good relations with the Papacy, the Latin Patriarchate of Jerusalem had been re-established in 1848. The establishment of Israel in 1948 and Arab- Israeli wars had brought the Latin Patriarchate of Jerusalem to a chaotic situation. Today, the Latin Patriarchate of Jerusalem has presented merely a prestigious position rather than patriarchal body. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2013
34. Süleyman Nazif'ten Hz İsa'ya Açık Mektup.
- Author
-
TÜRKAN, Ahmet
- Published
- 2013
35. Makedonya' da Bulgar ve Latin Kilisesinin Gelişimi (Tunalı Hilmi' nin Makedonya Risalesi.
- Author
-
TÜRKAN, Ahmet
- Published
- 2012
36. Some Observations on the New Religious Concept andCosmic System in the Roman Middle East Accordingto Greek Magical Papyri
- Author
-
TÜRKAN, Ahmet
- Subjects
Monotheism,religious,transformation,cosmic system,syncretism,angels,daimones ,Monoteizm,dinsel dönüşüm,evren sistemi,senkretizm,melekler,daimonlar - Abstract
M.S. 1. yy’dan M.S. 4. yy’a kadar Hellen-Roma dünyasının tüm toplumsal kurumlarında ciddi bir dönüşüm süreci yaşanmıştır ki din de bunlardan biridir. Grek büyü papirüslerinin içinde barındırdığı dua ve ilahiler, bizzat mageia sanatının hassas doğası dolayısıyla insanların gerçek anlamda ne düşündüğünü ve neye inandığının anlaşılmasına yardımcı olur. Bu doğrultuda, Roma Ortadoğu’sunda yaşayan dönem toplumunun benimsediği “yeni din anlayışı” ve ona ait olan evren sistemini söz konusu papirüsler üzerinde gözlemlemek mümkündür. Bu metinler, dinsel yapıda ciddi bir monoteist eğilimin ve senkretizmin var olduğunu ve buna paralel olarak Hristiyanlığın kesin üstünlüğünden önce yeni bir evren sisteminin yine senkretik yapıda ortaya çıktığını gösterirler. Çeşitli monoteist ve politeist dinsel geleneklerini içerisinde barındıran bu olgunun niteliğinin ortaya çıkarılması, oldukça karmaşık olan bu dönemi aydınlatmaya yarayacak ve Hıristiyanlığın hangi temeller üzerinde sistemli bir yapı olarak ortaya çıktığını açıklığa kavuşturacaktır., From the 1st to the 4th centuries AD the Greco-Roman World had underwent a transformation process in all social institutions including religion. Prayers and hymns in Greek magical papyri provides to know what people really thought and believed in conjunction with the sensitive nature of the mageia. In this direction, it is possible to observe traces of “new religion concept” and cosmic system belonging to the society of this period living in the Roman Middle East. Texts show a great monotheist tendency and syncretism in the religious structure and in parallel with them, draw a new syncretic cosmic system before the absolute domination of Christianity. Revealing characteristics of this structure including various monotheist and polytheist religious traditions will provide to enlighten this sophisticated period and throw light on cultural bases which Christianity had placed as a systematic body
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.