Search

Bu çalışmanın yapılma sebebi, İran ve Türk edebiyatının birçok açıdan ortak noktalarını yeniden gözden geçirerek bu iki ihtişamlı edebiyatın, hem mecazi hem ilahi aşkı yansıtabilen sanatı yani rubai ve tuyuğun karşılaştırılmasıdır. Yakın dönemlerde yaşaya

To investigate the thermal analysis of the amorphous core transformer in detail, a multidisciplinary approach including heat transfer, fluid flow and electromagnet analysis has been used in this study. Thermal and fluid flow analysis have been combined with an electromagnetic model to study specific power losses in the coil and core. The proposed methodology is able to predict thermal distribution in detail in specific transformers such as amorphous core transformers, without requiring prior knowledge of nodal temperature or temperature gradient values. The results of the numerical study were confirmed by experimental results performed on a Dyn11, 34.5/0.4-kV, 630-kVA, transformer with amorphous core through thermal tests carried out according to the International Standards for oil immersed transformers. Comparison of theoretical and experimental results obtained in the study are in a good agreement and it will provide a useful tool for young engineers in thermal analyzing the power transformers., Bu makalede, Amorf nüveli transformatörün sıcaklık analizini detaylı incelemek için, ısı transferi, akışkan akışı ve elektromanyetik analizlerini kapsayan çok disiplinli bir yaklaşım kullanılmıştır. Transformatörün bobini ve çekirdeğindeki güç kayıpları incelenip, sıcaklık ve akışkan akış analizleri elektromanyetik bir model ile birleştirilmiştir. Önerilen yöntem, Amorf çekirdekli gibi özel transformatörlerde, önceki noktasal sıcaklık bilgisine ya da sıcaklık Gradyan değerlerine ihtiyaç duymadan, sıcaklık değişimini detaylı olarak tahmin edebilmektedir. Teorik çalışma sonuçları uluslararası standartlara göre Dyn11, 34.5/0.4-kV, 630-kVA’lik amorf çekirdekli transformatör üzerine uygulanan deneysel çalışma sonuçlarıyla doğrulanmıştır. Teorik ve pratik çalışma sonuçlarının karşılaştırılması, sonuçların büyük bir uyum içinde olduğunu göstermekte olup, kullanılan yöntem genç mühendislere güç transformatörlerin sıcaklık analiz çalışmalarında faydalı bir araç oluşturmaktadır.

Her geçen gün artan enerji ihtiyacı, çevreye zararlı enerji kaynaklarının tüketimini hızla artırmakta ve bu tüketim; küresel ısınma, doğal dengenin bozulması gibi canlı yaşamını etkileyen durumlara sebep olmaktadır. Öte yandan, güneş enerjisinden termal enerji ve elektrik enerjisi üretimi de yenilenebilir enerji kaynağı olarak gün geçtikçe yaygınlaşmaktadır. Bu yaygınlaşma, binalarda kullanılan enerjiyi çatı üstü termal enerji ve elektrik enerjisi üreten PV-T sistemler üzerinden karşılamaya yönelik çalışmaları beraberinde getirmektedir. Bu çalışmada çatı üstü termal enerji ve elektrik enerjisi üretimi hakkında genel bilgiler verilmiş ve bu enerji üretim sistemlerinde kullanılan temel donanımlar hakkında detaylı anlatım bilgiler verilmiştir. Bunun yanında, literatürde yer alan ve üzerinde akademik çalışmalar yapılan PV-T sistemlere değinilmiştir. Çatı üstü enerji üretiminde kullanılan PV-T kollektörlerinin uygulanma şekli ve başarım gelişimi anlatılmıştır. Farklı tip PV-T kollektörlerin çatılara entegrasyonu gösterilmiştir. Ayrıca, çatıya entegre termal ve PV sistemlerin karakteristik farklarına da değinilmiştir. Sonuç olarak; çatı üstü termal enerji ve elektrik enerjisi üretiminde kullanılan PV-T sistemlerinde değerlendirilmesi faydalı olacak hususlar belirtilmiştir.

Distribution transformers which are widely used in industry and distribution centers are themost affected by voltage imbalance and harmonic loads. These situations have a negative impact onefficiency , core loss and winding loss of distribution transformers, In this article, derating as well as lossesincrease of transformer under non-linear loads and imbalanced supply voltage conditions are examined .harmonic loss factor (HFL) and K-factor have been used to perform the transformer derating. In this study,3D time-step finite element method(TSFEM) used to observe the magnetic flux density formed in thewindings and core of the distribution transformer. According to the results obtained, it is seen that theIEEE standard is insufficient for the derating of the transformer under high harmonic current (THDI) andunbalanced conditions and Time Stepping Finite Element Method is a more suitable method., Endüstri ve dağıtım merkezlerinde yaygın olarak kullanılan dağıtım trafoları, gerilimdengesizliğinden ve harmonik yüklerden en fazla etkilenen elektrik makinalarıdır. Bu durumlar dağıtımtrafoların verimini, nüve kaybı ve bakır kaybı gibi parametreleri üzerinde olumsuz etkisi vardır. Bumakalede, harmonikli yükler ve dengesiz besleme gerilimi koşulları altında Dağıtım Trafosununİndirgenmesi ve kayıplardaki artış incelenmiştir. Transformatörün indirgemesini gerçekleştirmek için kfaktörüve harmonik kayıp faktörü (HFL) kullanılmıştır. Bu çalışmada dağıtım transformatörününsargılarında ve çekirdeğinde oluşan manyetik akı yoğunluğunu gözlemlemek için üç boyutlu zamanadımlı sonlu elemanlar yönteminden (ZASEY) faydalanılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre IEEEstandardının yüksek harmonikli akım (THDI) ve dengesiz koşulları altında transformatörün indirgenmesiiçin yetersiz, ZASEY’nin ise daha uygun doğru bir yöntem olduğu görülmüştür.

Temporomandibuler düzensizlikler (TMD) günümüzde çok sık karşılaşılan bir problemdir. Bir çok etyolojik sebep olduğu gibi, bir çok bulguyla da kendini gösterir. Başta masseter ve lateral pterygoid kaslar olmak üzere temporomandibular eklem işlevinde rol alan kasların hiperaktivitesi, TMD'nin ana etyolojik faktörlerini oluşturmaktadır. TMD'de anterior disk deplasmanı (ADD) önemli bulgulardan biridir. Elektromyografi çalışmalarında ADD ile masseter ve lateral pterygoid (LP) aktiviteleri arasında yakın ilişki olduğu gösterilmiştir. TMD'nin tedavisinde çeşitli yöntemler kullanılmaktadır. Bu çalışmanın amacı, TMD'nin tedavisinde kullanılan yöntemlerin retrospektif olarak değerlendirilip karşılaştırılmasıdır. Bu amaçla 2014-2016 yılları arasında Selçuk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Cerrahi anabilim dalında TMD teşhisiyle tedavi edilen hastaların dosyaları incelendi. Hastalara uygulanan tedavi yöntemleri sebebiyle hastalar üç gruba ayrıldı: kontrol grubu: splint terapisi, terapötik egzersizler ve ilaç içeren konvansiyonel yöntemle tedavi edilen hastalar, masseter grubu: konvansiyonel tedaviye ek olarak masseter kasına botulinum toksin A (BTX-A) enjeksiyonu yapılan hastalar, LP grubu: konvansiyonel tedaviye ek olarak LP kasında BTX-A enjeksiyonu uygulanan hastalar. Her gruptan rastgele 15 hasta seçildi. Hasta kayıtlarından maksimum ağız açıklığı, mandibulanın lateral hareket miktarı, VAS ile değerlendirilmiş olan, TME ve masseter ve LP kaslarının palpasyondaki ağrı miktarı verileri elde edildi. Hastaların uygulama öncesi ve sonrası TME MR (Manyetik Rezonans) görüntüleri değerlendirilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre VAS ile değerlendirilmiş olan TME'deki ve palpasyonda masseter ve LP kasındaki ağrı derecesi masseter ve LP gruplarında istatistiksel olarak anlamı derecede daha az bulunmuştur. MR görüntülerinde diskin yer değişimi açısında LP grubu ve konvansiyonel tedavi grubu arasında anlamlı bir fark bulunmuştur. Sonuç olarak, TMD'de çiğneme kaslarının hiperaktivitesini önlemek amacıyla masseter veya LP kasına BTX-A enjeksiyonunu içeren tedavi protokolu konvansiyonel yöntemlere alternatif veya tamamlayıcı bir tedavi yöntemi olarak tercih edilebilir olduğu kanaatine varılmıştır. Temporomandibular disorder (TMD) is a common disease. It has many etiological factors and findings. Hyperactivity of the muscles involved in the temporomandibular joint (TMJ) function, mainly the masseter and lateral pterygoid (LP) muscles, constitute the main etiologic factors of TMD. In TMD, anterior disc displacement (ADD) is one of the most important findings. Electromyography studies have shown a close relation between ADD and masseter and lateral pterygoid muscle activities. Various methods are used in the treatment of TMD. The aim of this study is to retrospectively evaluate and compare the methods used in the treatment of TMD. For this purpose, records of patients treated with the diagnosis of TMD in Selçuk University Faculty of Dentistry Department of Maxillofacial Surgery between 2014-2016 were collected. Patients were divided into three groups by treatment methods. Control grup: Patients treated with conventional therapy (splint therapy, therapeutic exercises and medication), Masseter group: patients who underwent BTX-A injection in the masseter muscle in addition to conventional therapy, LP group: conventional treatment adjuncts patients who underwent BTX-A injection in LP muscle. 15 patients randomly selected from each group. Maximal mouth opening, lateral movement of the mandible, subjective assessment of pain in TMJ and masseter and LP muscles evaluated by VAS (Visual analog scale) were obtained from the patient records. TMJ MRI images were evaluated pre and post operatively. According to the obtained results, the pain level in the TMJ and masseter and LP muscle assessed by VAS was found to be statistically insignificant in the masseter and LP groups. There was a significant difference between the LP group and the conventional treatment group at the angle of dissection in MRI images. As a result, it has been concluded that the treatment protocol containing masseter or LP muscle BTX-A injection to avoid hyperactivity of chewing muscles in TMD may be preferred as an alternative or complementary treatment method to conventional methods. 105

Gerilim dengesizliği; üç faz gerilimlerine ait etkin değerlerin birbirine eşit olmaması ve/ veya bu gerilimlere ait faz açıları arasında 120'şer derece fark olmaması biçiminde ifade edilen bir güç kalitesi sorunudur. Bu tez çalışmasında Sonlu Elemanlar Yöntemine dayalı dağıtım transformatörlerin tasarımı ve transformatörün tüm bölgelerindeki kayıp hesaplaması, nüve üzerinden akan akı dağılımı ve kaçak akıların hesaplanması ve görüntülenmesi açıklanmıştır. Ayrıca nüve kayıplarındaki artış, detaylı olarak incelenmiştir. Beşinci bölümde iyileştirilmiş elektrik -termal eşdeğer devreye dayalı dengesiz gerilim durumunda transformatörün nüvesinde ve diğer metal parçalarındaki sıcaklık artışı ve ömür kaybı incelenmiştir. Bu modelin literatürde sunulan modellere göre avantajı, sargılar, çekirdek, kazan duvarlarındaki sıcaklıklarının dengesiz gerilim durumunda hesaplanabiliyor olmasıdır. Bu bölümde, transformatörün yük ve çevre sıcaklığının yapay geçmişini oluşturmak için Monte Carlo tekniği kullanılmıştır. Dağıtım trafoları dengesiz gerilim durumunda daha doğru modellenebilmesi için kayıp ve ısınma mekanizmalarının eş zamanlı belirlenmesi ve buna bağlı olarak, yük taşıma kapasitesinin hesaplanması gerçeğe daha yakın sonuçlar verecektir. Bu nedenle dengesiz gerilim durumunda transformatörün farkı bölümlerinde, özellikle nüvesindeki sıcaklık dağılımı asimetrik olduğu için sonlu elemanlar yöntemini kullanarak birleştirilmiş elektromanyetik – ısıl modeli önerilmiştir. Deneysel olarak 250 kVA dağıtım transformatörün deneysel sonuçları ile iyileştirilmiş termal-elektrik modeli ve önerilen birleştirilmiş elektromanyetik – ısıl modeli sonuçları karşılaştırılmış ve yüksek oranda bir benzerlik görülmüştür. If the the effective value of three phase are not equal with each others and / or if the phase angle between the three phase voltage be different from 120 degrees, expressed as a power quality problem. The design of distribution transformer as well as calculation and visualization of the losses, especially distribution of flux density in transformer core based on finite element method at the different part of transformer structures, are presented. In addition, the increase of core losses, were investigated in detail in this section. In chapter 5, the improved termal model based on thermal- electrical equivalent circuit have been used to estimate the temperature rise under unbalanced voltage at the core an other metal parts of transformer. Temperature in the windings, core legs and tank walls can be calculated under unbalanced voltage based on this improved model, that is the advantages of model compared to the model that presented in the literature. In this section, to create an artificial history of the transformer load and ambient temperature, Monte Carlo technique has been used. To more accurate modeling of transformer under unbalanced voltage losses and heating mechanisms simultaneously should be determined. Consequently, calculation of load capacity will give closer to the real results. Accordingly, since under unbalanced voltage the temperature distribution in the metal parts of transformer especially on transformer core are asymmetric, the coupled electromagnetic-termal model based on finite element method have been proposed to display the three-dimensional heat distribution in the transformer core an other structural parts. The experimental results of 250 kVA distribution transformers have been compared with the improved thermal-electric model as well as the proposed coupled electromagnetic - thermal model. The comparision results shows a high percentage of similarity. 235

Beş bölümden oluşan bu çalışmanın birinci bölümünde literatür özetinden bahsedildi, ikinci bölümde bazı özel fonksiyonlar tanıtıldı ve tezde kullanılacak olan çeşitli tanım ve teoremler verildi, üçüncü bölümde tamsayı mertebeden ve kesirli mertebeden diferansiyel denklemler için Homotopi pertürbasyon metodu (HPM), Homotopi pertürbasyon dönüşüm metodu (HPTM), Yeni iteratif metod (NIM) ve Yeni iteratif dönüşüm metodu (NITM) tanıtıldı ve analiz edildi. Tezin esas kısmı olan dördüncü bölümde, HPTM ve NITM tamsayi ve kesirli mertebeden diferansiyel cebirsel denklemler üzerine uygulanarak çözümler elde edildi. Son bölümde ise metotlar karşılaştırıldı ve elde edilen sonuçlar değerlendirildi. This study consists of five parts. Part I deals with the literature summary, in part II some particular functions are introduced and various definitions and theorems to be used in the thesis are given. In part III, Homotopy perturbation method (HPM), Homotopy perturbation transform method (HPTM), New iterative method (NIM), New iterative transform method (NITM) are introduced and analyzed for differential equations which are integer and fractional order. In part IV, which is the main part of the thesis, by applying HPTM, NITM into the differential-algeabric equations of integer and fractional order, solutions are obtained. In the last part, applied methods are compared within themselves and obtained results are evaluated. 115

Unit commitment is one of the most important problems in power system operation. Because of the large amount of parameters and constraints, it contains a high level of complexity. In this paper a new method based on a time-variant acceleration coefficients particle swarm optimization algorithm has been proposed to solve the unit commitment problem. Integer coding (for satisfying minimum up/down constraints) and binary coding (for satisfying spinning reserve constraint) have been utilized in the proposed method. Simulations in the different cases have been done with different sizes. Numerical results have shown the superiority and better convergence of the proposed method in comparison with other methods.

An efficient 2-component synthesis of a series of 3-(2-(substituted phenylamino)thiazol-4-yl)-2H-chromen-2-ones (3a--j) was achieved by the reaction of 3-(2-thiocyanatoacetyl)-2H-chromen-2-one (1) with a variety of suitably substituted anilines in 1:1 molar ratio in ethanol. The structures of the products were established by elemental analyses, and UV-vis, FTIR, 1H and 13C NMR, and mass spectroscopy. 3-(2-(4-Methylphenylamino)thiazol-4-yl)-2H-chromen-2-one (3j) was further characterized by single crystal X-ray diffraction study. This compound, C19H14N2OS, crystallizes in the orthorhombic space group Pna21, with Z = 4, and unit cell parameters a = 13.0785(11), b = 25.746(2), c = 4.7235(3) Å, a = b = g = 90°.

Dietary supplementation effects of 0%, 0.25%, 0.5%, and 1% glutamine were investigated on the performance and development of the gastrointestinal tract in broilers reared under hot conditions. No significant differences were observed between the treatments for feed intake and feed conversion ratio during the starter period, grower period, or entire experiment (P > 0.05). During the grower period, only 0.5% glutamine-fed birds had higher body weight gain than others (P < 0.05). For the entire period, body weight gain of 0.5% glutamine-fed birds was greater than that of 0.00% and 0.25% glutamine-fed ones (P < 0.05). Furthermore, 0.5% glutamine-fed birds showed longer villus height than other birds (P < 0.05). In the jejunum, both 0.5% and 1% glutamine consumption caused longer villus height as compared to 0.00% and 0.25% glutamine (P < 0.05). Villus height of 0.25% glutamine-fed birds was higher than that of 0.00% glutamine-fed ones (P < 0.05). None of the ileum morphological parameters were affected by glutamine supplementation (P > 0.05). In conclusion, supplementation of 0.5% glutamine improved the intestinal morphology and body weight gain of broilers under heat stress. Higher dietary glutamine (1%) increased the villus height in the jejunum but did not change the performance.

To determine whether the expression of iron superoxide dismutase (Fe-SOD) and manganese superoxide dismutase (Mn-SOD) increase superoxide-scavenging capacity, and thereby improve the survival rate of chilling sensitive (chs) mutants of Arabidopsis, 4 chs mutant (chs1-1, chs1-2, chs2-1, and chs2-2) and wild-type plants were grown under low (chilling, 13 °C; cold, 4 °C) and normal growth (23 °C) temperatures. Photosynthetic parameters were investigated following treatment with chilling, cold, and normal growth conditions. Chlorophyll content and maximum quantum efficiency of PSII primary photochemistry (Fv/Fm) were reduced in plants grown at chilling stress. The degree of chilling sensitivity of chs1 mutant plants was significantly greater than that of wild-type and chs2 mutants, as measured by chlorophyll fluorescence value and chlorophyll content. MSD1 was expressed during chilling stress in chs mutant and WT plants, while expression of FSD2 and FSD3 SODs in chs mutants was not detected during any of the treatments. Our results suggest that MSD1 expression in chs1-chilled plants responds to chilling, and that the lack of expression of FSD2 and FSD3 genes in chs mutants grown at chilling temperature supports the hypothesis that chloroplasts might be damaged, due to the chs mutation, when they are chilled.

Bu çalışmada; fındık dış kabuğu atığının süs bitkisi yetiştirme ortamında kullanımolanağı belirlenmiştir. Torf ve fındık dış kabuğu atığından (FDA) beş farklı ortam hazırlanmıştır. Ortamların etkileri Primula (Primula obconica) bitkisinin serakoşullarında yetiştirilmesiyle test edilmiştir. Yetişme ortamlarının bazı fiziksel ve kimyasal özelliklerinin yanı sıra Primula bitkisinin kalite parametreleri saptanmıştır. Ayrıca deneme bitkisinin beslenme durumunu değerlendirebilmek için bazı besin maddeleri analizleri de yapılmıştır. Kolay alınabilir su ve su tamponlama kapasitesi tüm ortamlarda arzu edilen düzeylerde bulunurken, havalanma kapasitesi % 100 FDA ortamı hariç belirtilen sınırlardan daha düşük bulunmuştur. Primula'ya ilişkin bazı kalite parametreleri ve klasik gelişim parametreleri yetişme ortamlarına bağlı olarak önemli farklılıklar göstermiştir. Estetik görünüm puanı ve ortalama çiçek ağırlığı FDA içeren ortamlarda kontrolden (% 100 Torf) daha yüksek bulunmuştur. Çiçek sürgünü sayısı, toplam çiçek sayısı, taç genişliği, bitki boyu ve yaprak sayısı gibi diğer kalite parametrelerinde ortamlara göre belirgin ayrımlar tespit edilememiştir. FDA ortamında yetiştirilen bitkilerin yaş ve kuru ağırlıkları % 100 Torf ortamından çok daha yüksek bulunmuştur. Bitkilerin N, K, Ca ve Mg kapsamlarında önemli farklılıklar saptanmasına karşın P ve Na kapsamlarında böyle bir sonuç belirlenmemiştir. N ve K miktarları FDA ortamında yetiştirilen bitkilerde % 100 Torf (kontrol) ortamına göre daha yüksek, Ca ve Mg miktarları ise daha düşük bulunmuştur. Kontrol dışındaki diğer tüm ortamlardaki Primula bitkilerinin değişik satış kalitesi düzeylerine ulaştıkları gözlenmiştir. Bu çalışmadan elde edilen sonuçlara göre; % 50 FDA içeren ortamın Primula için daha uygun olduğuna karar verilmiştir. This study was carried out to determine the use possibility of hazelnut husk waste asgrowing medium of ornamental plant in greenhouse condition. Five different media containing sphagnum moss peat (SMP) and hazelnut husk waste (HW) were prepared. Performances of media were tested by growing Primula (Primula obconica) plant in the greenhouse. Some physical and chemical properties of the media and quality parameters of Primula were determined. Nutrient element contents of the experimental plants werealso analyzed as criteria for the nutritional status. Easily available water content and water buffering capacity of all growth media were measured as desirable levels, while aeration capacity values were found lower than the limits, except in % 100 HW medium. Some quality parameters and classical growth characteristics of Primula plant were significantly different depending on growing media. Aesthetic appearance scores and mean flower weights of plants were better in HW media than control (% 100 SMP). Other quality parameters such as flower bud number, total flower number, diameter width, plant height and leaf number were not different in media. Fresh and dry weights of plants were found extremely high in media preparing with HW than % 100 SMP. Significantly differences were obtained in N, K, Ca and Mg contents, while no considerable changes were found in P and Na. Generally, N and K amounts of Primula plant were higher but Ca and Mg contents were lower in HW media. Primula plants grown in all media, except control reached differently sealable quality levels. It was concluded that % 50 HW was more suitable level for Primula plant as take into consideration the results obtained from this research. 129

Araştırma Iran'ın Miandoab ilçesi bünyesinde olan ?Ghezel ırkı koyun ıslah ve yetiştirme merkezi'nde? bulunan 257 baş Ghezel ırkı koyununda ve normal aşım mevsiminde yürütülmüştür. Çalışmada, normal aşım döneminde CIDR (Kontrollü Progesteron Salıcı Alet) ile senkronize edilen Ghezel ırkı koyunlarda döl verimi üzerine PMSG'nin farklı dozları ve suni tohumlama tekniklerinin etkilerinin tesbit edilmesi amaçlanmıştır. This experiment was carried out at breeding station of Ghezel sheep in Miyandoab in West Azarbayjan province in Iran in breeding season with 257 ewes. The aim of the present study was to evaluate different doses of PMSG and artificial insemination techniques on reproductive performance in Ghezel ewes synchronized with CIDR during breeding season. 96

Yabani buğday türleri (Aegilops Sp. ) biyotik ve abiyotik stres koşullarına (soğuk iklim, kuraklık, hastalıklar, zararlı böcekler ve tuzluluk) dayanma bakımından oldukça geniş bir adaptasyon yeteneğine sahiptir. Bu türlerde kromozom sayımı ve morfolojilerin belirlenmesi bitki ıslahı çalışmaları açısından yüksek önem taşımaktadır. Bu çalışmada, yabani buğday türlerinin genomlarının kromozom sayıları ve morfolojileri, karyotip analiziyle ve çekirdek DNA içerikleri de flositometri yöntemi ile incelenmiştir. İran ve Türkiye'nin değişik illerinden toplanan 10 farklı yabani buğday türünü (her bir tür için iki ülkeden beşer farklı coğrafyadan) toplam 100 örnek seçilmiştir. Tohum örneklerinden çimlendirme yöntemiyle elde edilen kök uçlarından kromozom gözlemleri için, orsein boyama metodu kullanılarak ezme preparatlar hazırlanmıştır. Gözlemlenen kromozom sayıları aşağıdaki gibi bulunmuştur. 1. Ae. biuncialis: 2n=28, çekirdek DNA içeriği=20. 23 pg, 2. Ae. columnaris: 2n=28, çekirdek DNA içeriği=21. 75pg, 3. Ae. Crassa (4x): 2n=28, çekirdek DNA içeriği=20. 44 pg, 4. Ae. cylindrica (6x) : 2n=28, çekirdek DNA içeriği=32. 58 pg, 5. Ae. speltoides Taush: 2n=14, çekirdek DNA içeriği=10. 20 pg, 6. Ae. speltoides Var. aucheri: 2n=14, çekirdek DNA içeriği=10. 22 pg, 7. Ae. speltoides Var. ligustica: 2n=14, çekirdek DNA içeriği=11. 56 pg, 8. Ae. triaristata Var. vulgaris: 2n=28, çekirdek DNA içeriği=21. 65 pg, 9. Ae. triuncialis: 2n=28, çekirdek DNA içeriği=19. 27 pg, 10. Ae. umbellulata: 2n=14, çekirdek DNA içeriği=10. 58 pg.Bu çalışmanın sonucunda Aegilops türlerinin çekirdek DNA içeriği ve kromozom morfolojisi bakımından aralarındaki fark saptanmıştır. Wild wheat species Aegilops sp. have a large adaptation ability regarding biotic and abiotic stress conditions (cold climate, drought, diseases, pests and salinity). Detemination of DNA contents per nucleus, chromosome number and morphology are very important for plant breeding. The objective of this study was to charaterize the genome of diploid, tetraploid and hexaploid Aegilops, by cytogenitic and flow cytometry methods. The seeds of 10 different species collected from Iran and Turkey (5 different places in each country, totally 100 samples) were used. Root tips acquired from the seed samples by germination were prepared as squashed preparations for chromosome observations by using the orcein staining method. The number of chromosomes and nuclear DNA content of the species were determind as follows:1. Ae. biuncialis: 2n=28, nucleus DNA content =20. 23 pg, 2. Ae. columnaris:2n=28, nucleus DNA content =21. 75 pg, 3. Ae. crassa (4x):2n=28, nucleus DNA content =20. 44 pg, 4. Ae. cylindrica (6x) : 2n=28, nucleus DNA content = 32. 58 pg, 5. Ae. speltoides Taush: 2n=14, nucleus DNA content =10. 20 pg, 6. Ae. speltoides Var. aucheri: 2n=14, nucleus DNA content =10. 22 pg, 7. Ae. speltoides Var. ligustica: 2n=14, nucleus DNA content =11. 56 pg, 8. Ae. triaristata Var. vulgaris: 2n=28, nucleus DNA contents=21. 65 pg, 9. Ae. triuncialis: 2n=28, nucleus DNA content =19. 27 pg, 10. Ae. umbellulata: 2n=14, nucleus DNA content =10. 58 pg. In this study we reported that there is a significant diference between Aegilops speices in their chromosomes morphology and nucleus DNA content. 182

Kebere (Capparis spinosa) bitkisi, Türkiye ve İran başta olmak üzere Akdeniz Bölgesinde yer alan ülkelerin doğal florasında bulunmaktadır. Kebere tohumlarında dormansi yüzünden çimlenmenin zor olduğu bilinmektedir. Bu çalışmada kebere tohumlarının çimlenmesinde etkili, aynı zamanda mikro çoğaltımda kullanılabilecek olan bir yöntem geliştirilmeye çalışılmıştır. Tohumlar farklı oranlarda BAP, NAA ve GA3 içeren MS ortamında başarılı bir şekilde (% 100) çimlendirilmiştir. Daha sonra in vitro 'da gelişen bitkiciklerden alınan gövde, yaprak ve koltukaltı meristem eksplantları değişik oranlarda BAP ve NAA içeren MS ortamlarda rejenerasyona alınmıştır. En fazla sürgün rejenerasyonu 0.4 mg/l BAP ve 0.1 mg/l NAA içeren MS ortamından elde edilmiştir. Elde edilen sürgünler 50 mg/l IBA ile 5 dk muamele edilip, MS ortamında köklendirilmiştir. Caper (Capparis spinosa L) is an important medicinal plant which is found in various countries of Mediterranean region including Turkey and Iran. The seeds of C. spinosa are very difficult to germinate because of high dormancy. The study aimed to find an effective method to germinate these seeds and subsequently use the developing seedlings in micro propagation experiments. Seeds were germinated successfully on MS medium containing different concentrations of BAP, NAA and GA3. Later on the plantlets were used to obtain inter node, leaf and nodes and were regenerated on MS medium containing different concentrations of BAP and NAA. The best shoot regeneration was achieved from the explants on MS medium containing 0.4 mg/l BAP and 0.1 mg/l NAA. The shoots were pulse treated with 50 mg/l IBA for 5 minutes and then rooted on MS medium. 58

Tez (yüksek lisans) -- Ondokuz Mayıs Üniversitesi, 2019 Libra Kayıt No: 125342 …