503 results on '"Kasim AS"'
Search Results
2. Evaluation of Educational Problems Regarding the End of Term Inspection Reports of the Inspectors of Education (Ordu Province Sample) = Maarif Mufettislerinin Ogretim Yili Sonu Denetim Raporlarina Gore Egitim Sorunlarinin Degerlendirilmesi (Ordu Ili Ornegi)
- Author
-
Tas, Halil and Kiroglu, Kasim
- Abstract
The aim of this research is to evaluate the educational problems in the city of Ordu regarding the reports of the inspectors of education that were done based on their findings of the work they have done during the academic year. In this research, which was designed according to the qualitative research techniques, document inspection and dialoguing techniques were used. The documents are made up of the end of term reports by the city of Ordu inspectors of education. The data that was acquired via document inspection were subjected to content analysis, and the interviews were subjected to descriptive analysis. In these analyses, educational problems of the city of Ordu were divided into three themes as educational activities, administration activities and financial processes; and into twelve subthemes as, physical conditions and equipment, health and security, testing and assessment, counselling, social activities, school-region relations, student affairs, human resources, regulations, cost and salary transactions, purchase of goods and service, maintenance and repair services and parent teacher association. In the research, it was precipitated that the educational problems in the city of Ordu were similar to the general educational problems of Turkey; these detected problems were recurring problems; the offices in charge were not doing anything regarding the solution of these problems; it is necessary to provide better working environments and equipment support, strengthen economically, ameliorate the employee personal rights, provide professional independence, and free from bureaucratic and political constraints, in order for the inspectors of education to do more detailed researches, inspections and evaluations and prepare more effective inspection reports.
- Published
- 2018
3. Teachers' Opinions about Professional Development Schools=Ögretmenlerin Mesleki Gelisim Okullarina Iliskin Görüsleri
- Author
-
Ulubey, Özgür, Yildirim, Kasim, Alpaslan, Muhammet Mustafa, and Aykaç, Necdet
- Abstract
The purpose of the current study is to determine teachers' opinions about professional development schools. In the current study; one of the mixed methods, the convergent design was employed. The sampling of the quantitative dimension of the study is comprised of 256 teachers working in 21 elementary and secondary schools in the city of Mugla. The teachers participated in the study on a volunteer basis. The sampling of the qualitative dimension of the study consists of 26 teachers selected from among the 256 teachers. The data of the study were collected through the Professional Development Schools Scale and an interview form. The quantitative data were analyzed by using descriptive statistics and the qualitative data were analyzed by using the inductive content analysis. The findings of the study revealed that the teachers have positive opinions about professional development school applications, they want more developed school-university cooperation, and they think that teacher-academician and teacher-teacher relationships need to be developed. The opinions of academicians working in education faculties about professional development schools can be elicited. A pilot study of professional development school can be conducted in Turkey. [This study was presented as an oral presentation at the conference "International Conference on New Horizons in Education" held on 17-19 July 2017, in Berlin, Germany. This article is presented in both English and Turkish.]
- Published
- 2017
4. Okul Yöneticilerinin Görüşlerine Göre Kent Yoksulluğunun Eğitime Yansımaları
- Author
-
Tugba Hosgorur, Mine Kizir, Sergender Sezer, Perihan Korkut, Orhan Kahya, Mirace Karaca Evren, Kasim Yildirim, Eda Yesil, and Vural Hosgorur
- Subjects
yoksulluk ,kent yoksulluğu ,kent yoksulu öğrenciler ,dezavantajlı okullar ,okul yöneticileri ,Education - Abstract
Bu çalışma ile Muğla İli Menteşe Merkez İlçesi’ndeki dezavantajlı okullarda görev yapan okul yöneticilerinin kent yoksulluğunun eğitime yansımaları ile ilgili görüşlerini ortaya koymak amaçlanmıştır. Nitel araştırma geleneği içinde yer alan durum çalışması kullanılarak desenlenen bu araştırmanın çalışma grubunu Muğla İli Menteşe Merkez İlçesi’ndeki dezavantajlı mahallelerde bulunan 3 ortaokul ve 4 ilkokulda görev yapmakta olan 15 okul yöneticisi oluşturmuştur. Veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından geliştirilen görüşme formu kullanılmıştır. Veriler okul yöneticileri ile yapılan yüz yüze görüşmeler yolu ile elde edilmiştir. Veriler betimsel analiz ve içerik analizi kullanılarak çözümlenmiştir. Araştırmadan elde edilen sonuçlar, kent yoksulu öğrencilerin risk oluşturabilecek davranış örüntülerine sahip olabildiklerini, akademik anlamda genel olarak başarısızlıklar yaşadıklarını, ebeveynlerinin eğitim süreçleri için yeterli desteği veremediklerini, gittikleri okulların çeşitli imkânsızlıklarla baş etmek durumunda kaldığını ve bu imkânsızlıkların kent yoksulu öğrenciler için verecekleri desteğin önünde engel oluşturduğunu göstermiştir.
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
5. Öğretmenlerin Gözünden İlkokul Birinci Sınıf Öğrencilerin Okuma Yazma Becerilerini Öğrenme Süreçlerine Ailelerin Katılımı
- Author
-
Zehra ÇINAR and Kasim YILDIRIM
- Subjects
okuma ve yazma öğretimi ,aile katılımı ,sınıf öğretmenleri ,Education - Abstract
Bu araştırma, ilkokul birinci sınıf öğrencilerinin ilk okuma ve yazma becerilerinin öğrenim süreçlerine aile katılımının etkisinin birinci sınıf öğretmenleri gözünden değerlendirmeyi amaçlayan nitel bir durum araştırması olarak gerçekleştirilmiştir. Çalışmaya Kars ilinde görev yapmakta olan 43 birinci sınıf öğretmeni katılmıştır. Araştırmacılar tarafından geliştirilmiş açık uçlu sorulardan oluşan anket formu ölçme aracı olarak kullanılmıştır. Elde edilen veriler üzerinden betimsel analizler gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın bulgularından elde edilen sonuçlarda aile katılımının yetersiz olduğu görülmüştür. Aile katılımının sağlanmasına yönelik yapılan çalışmaların aileler üzerindeki etkisinin yetersiz kaldığına dair görüşlere ulaşılmıştır. Aile katılımının yetersiz kalmasının en büyük etkisi olarak ailelerin beklentilerinin, önceliklerinin olduğu görülmüştür. Aile desteği gören öğrencilerin ise sınıftaki diğer arkadaşları ile arasında olan farklılıkların gözle görülür bir şekilde olduğu anlaşılmıştır. Bu bulgular yanında ilk okuma ve yazma sürecinin okul ile sınırlı kalmaması, evde de aile tarafından gerekli desteğin verilmesinin daha yararlı olduğu konusunda görüş birliği olduğu anlaşılmıştır.
- Published
- 2020
- Full Text
- View/download PDF
6. Güney Çin Denizi Sorunlarının Bölgesel ve Uluslararası Güvenliğe Etkileri.
- Author
-
KASIM, Kamer
- Subjects
INTERNATIONAL security ,SOVEREIGNTY ,INTERNATIONAL economic assistance - Abstract
Copyright of International Journal of Politics & Security (IJPS) is the property of Inono Universitesi, Malatya and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2024
- Full Text
- View/download PDF
7. Kuzey Afrika'da Nüfuz Mücadelesi ve Salih Münir Bey'in Diplomatik Girişimleri.
- Author
-
HIZLI, KASIM and UĞUZ, SACIT
- Abstract
Copyright of Kadim is the property of Kadim and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2024
- Full Text
- View/download PDF
8. Türkiye'de Uluslararası İlişkiler Eğitiminin Geleceği
- Author
-
Kut, Şule, ERHAN, Çağn, BERBER, Engin, KURUBAŞ, Erol, KESKİN, Funda, TURAN, İlter, ÇEMREK, Murat, KOÇER, Gökhan, HAN, Ahmet, ONULDURAN, Ersin, SEZER, Duygu, DEMİREL, Tanel, DEMİRTAŞ-COŞKUN, Birgül, DEMİR, Ali Faik, AYDIN, Mustafa, ÇELİKPALA, Mitat, OKTAY, Emel, ÖZEN, Çinar, AYTEKİN, Belçim, AKTOPRAK, Elçin, ERHAN, Çagri, YURDUSEV, Nuri, YALÇINKAYA, Alaeddin, KASIM, Kamer, ÖĞÜT, Erhan, OKTAY, Akif, HATİPOĞLU, Esra, TURAN, Gül, FIRAT, Turhan, ERALP, Atila, ÇALIŞ, Şaban, BAL, İdris, GÜNUĞUR, Haluk, and DEMİRAĞ, Yelda
- Published
- 2005
9. Evrensel Değerler Bağlamında Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersleri.
- Author
-
KOCA, HÜSEYIN KASIM
- Abstract
Copyright of Journal of the Faculty of Divinity of Ankara University / Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi is the property of Ankara Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
10. Rusya’nın 2022 Yılındaki Ukrayna İşgaline Karşı Büyük Güçlerin Tepkileri
- Author
-
KASIM, Mehmetali
- Subjects
International Relations ,Uluslararası İlişkiler ,Rusya Ukrayna Savaşı ,Yayılmacılık ,Büyük Güçler ,Dünya Düzeni ,Güvenlik Anlayışının Değişimi ,Russia Ukraine War ,Expansionism ,Great Powers ,World Order ,Change of Security Perception - Abstract
With the collapse of the Soviet Union (USSR), Russia lost its status as a great power and then rapidly began to recover in the first decade of the 21st century. The rapid development of Asia and other regions of the world has led to a change in the balance of power in the world to the detriment of Western countries. Russia saw this as an opportunity to become a powerful force in future world politics by leading the transition from the current unipolar world order to a multipolar new world order by developing close relations with anti-Western countries such as China and Iran. In order to regain its past glory, Russia encouraged the strengthening of nationalism within the country and wanted to consolidate and maintain its influence in the world, especially in the former USSR regions. For this reason, Russia was not satisfied with the 2008 Georgian invasion and 2014 Crimean annexation, and launched a large-scale invasion of Ukraine in 2022. This also challenged the current world order based on international law. The attitudes of the international community, especially the great powers, against the Russian occupation is differed from each other. In this study, we first examine the attitudes and reasons behind the Western democratic states, particularly the US and European countries, towards Russian occupation. Then we assess the role and interests of China, the world's most populous and largest communist state as well as a newly rising great power, in this war. Finally, we look at the approaches of major regional actors such as Japan and India., Sovyetler Birliği (SSCB) dağıldıktan sonra büyük güç statüsünü kaybeden Rusya 21. Yüzyılın ilk on yılında hızlı bir şekilde toparlanmayı başarmıştır. Asya’nın ve diğer dünya bölgelerinin hızla kalkınmaya devam etmesi, dünya güç dengelerini Batı ülkelerinin aleyhine değişimine sebep olmuştur. Rusya bu gidişatı fırsat olarak değerlendirmiş, Çin, İran gibi Batı karşıtı ülkelerle yakın ilişkiler geliştirerek tek kutuplu mevcut dünya düzeninden çok kutuplu yenidünya düzenine geçiş yapmaya önderlik ederek gelecekteki dünya siyasetinde etkili bir güç olmayı amaçlamıştır. Eski ihtişamını tekrar elde etmek maksadıyla ülke içinde milliyetçiliğin güçlenmesini teşvik etmiş, dünyada özellikle eski SSCB coğrafyasında etkinliğini pekiştirmek ve nüfuzunu korumak istemiştir. Bu sebeple Rusya 2008 Gürcistan işgali ve 2014 Kırım işgaliyle yetinmeyerek 2022 yılında geniş çaplı Ukrayna işgalini başlatmıştır. Böylece uluslararası hukuka dayalı mevcut dünya düzenine de meydan okumuştur. Rus işgaline karşı uluslararası toplumun özellikle büyük güçlerin tavırları birbirinden farklılıklar arz etmiştir. Bu çalışmada öncelikle Amerika ile Avrupa ülkeleri başta olmak üzere Batı demokratik devletlerin Rusya işgaline karşı sergilediği tavırlar ve bunun nedenleri ele alınmıştır. Daha sonra dünyanın en kalabalık komünist ülkesi ve yeniden yükselen güç Çin’in bu savaşta oynadığı rolü ve çıkarları değerlendirilmiştir. Akabinde Japonya, Hindistan gibi bölgesel büyük aktörlerin yaklaşımları incelenmiştir.
- Published
- 2022
11. Süs Bitkilerinde Arbüskülar Mikoriza Kullanımı
- Author
-
Yağmur OLGAÇ, Rezzan KASIM, and Mehmet Ufuk KASIM
- Subjects
Vazo ömrü ,Çiçeklenme ,Kesme çiçek ,Mikoriza ,Süs bitkisi ,Cut flower ,Flowering ,Mycorrhiza ,Ornamental plant ,Vase life ,Bahçe Bitkileri ,Horticulture - Abstract
Günümüzde, çiçek sektöründeki yüksek talebin karşılanabilmesi için çiçek verimini artırmaya yönelik birçok uygulama yapılmaktadır. Ancak verimi artırmaya yönelik yapılan kimyasal uygulamalar, hem maliyeti yükseltmekte hem de toprağın fiziksel ve kimyasal dengesini bozarak geri dönüşü olmayan zararlara sebep olmaktadır. Bu yüzden daha ekonomik ve çevre dostu bir gübreleme imkanı sunan ve biyogübre olarak adlandırılan çeşitli mikroorganizmalar kullanılmaktadır. Böylece kimyasal gübre ve pestisit kullanımının azaltılması ile çiçeklerin verim, biyotik ve abiyotik streslere dayanıklılığının artırılması amaçlanmaktadır. Bu hedefle kullanılan mikroorganizmalardan biri de mikoriza mantarlarıdır. Bu mantarlar uzun yıllardır araştırılmakta olup, son yıllarda daha çok çalışmaya konu olmuştur. Mikoriza mantarları bitki kökleriyle mutualist bir yaşam sürdürerek, bitkinin daha sağlıklı büyümesini, bitkiden daha yüksek verim alınmasını, çiçekçilik sektöründe büyük bir paya sahip olan kesme çiçeklerde ise vazo ömrünün uzatılmasını sağlamaktadır. Bu derleme çalışmasında, mikorizal mantarların süs bitkilerinde kullanım alanları ile verim ve kalite üzerindeki etkileri üzerinde yapılan araştırmalar incelenerek, bir araya getirilmiştir. Bu sayede konu ile ilgili çalışmak isteyen araştırıcılara yol gösterecek bir kaynak oluşturulması amaçlanmıştır., Today, many applications are made to increase flower yield in order to meet the high demand in the flower sector. However, chemical applications to increase productivity both require high costs and cause irreversible damages by disrupting the physical and chemical balance of the soil. For this reason, it is aimed to reduce the use of chemical fertilizers and pesticides with various microorganisms called biofertilizers, which provide a more economical and environmentally friendly fertilization opportunity, to increase yield, resistance to biotic and abiotic stresses in flowers. One of the mentioned microorganisms is mycorrhizal fungi. These fungi, which have been researched for many years but have been studied more in recent years, have maintained a mutualistic life with plant roots, enabling the plant to grow more durable, obtaining higher yields from the plant, and prolonging the vase life in cut floriculture, which has a large share in the floriculture sector. In this review, it is aimed to bring together the researches on the yield of ornamental plants with mycorrhizal fungi and for researchers who want to work with these fungi in the future, by looking at this review, to see the studies in a single source.
- Published
- 2021
12. Ruptured Giant Isolated Internal Iliac Artery Aneurysm Coexisting with Hydronephrosis
- Author
-
Onur Saydam, Mustafa Seren, Suleyman Surer, Mehmet Atay, Alper Ozgur, and Kasim Karapinar
- Subjects
iliac artery aneurysm ,hydronephrosis ,surgical treatment ,Medicine ,Medicine (General) ,R5-920 - Abstract
[Cukurova Med J 2015; 40(Suppl 1): 167-169]
- Published
- 2015
13. Çanakkale İli Hayvancılığının Mevcut Durumu, Potansiyeli ve Geleceği
- Author
-
ÖZEK, Kasim
- Subjects
Ziraat, Sütçülük ve Hayvan Bilimleri ,Büyükbaş ,Çanakkale ,Hayvancılık ,Hayvansal üretim ,Kanatlı ,Küçükbaş ,Agriculture, Dairy and Animal Science ,Animal Production ,Cattle ,Livestock ,Poultry ,Small Ruminat - Abstract
In this review, the current situation of livestock in Çanakkale was analyzed, and its place in the provincial economy and its future were discussed. Çanakkale has an important agricultural potential with 234.574 ha of cultivated agricultural land, 30.384 ha pasture lands, 56.951 ha forage crop cultivation area, 221.235 cattle, 784.664 small ruminant, 6.7 million broiler chickens and 342.617 laying hens. In the province, cattle breeding is concentrated in Biga, Çan, Yenice, Ezine, Bayramiç and Ayvacık districts, small ruminant breeding is concentrated Ezine, Biga, Ayvacık, Bayramiç, Yenice, Gökçeada and Çanakkale central districts, poultry breeding is concentrated Biga, Lapseki, Çanakkale central and Ezine districts. With this potential, Çanakkale produced 355 thousand tons of milk, 8.2 thousand tons of red meat, 73.7 million eggs, 1.9 thousand tons of honey, 2.449 organic milk and 702 tons of organic red meat in 2019. The Gross Domestic National Product of the province is approximately 29.1 billion TL, of which 18.1% comes from the agricultural sector, and 16.6% of the 1.01 billion TL of the provincial agricultural production value comes from animal production. Cattle and small ruminant populations of Çanakkale increased by 5% and 15% between 2015-2020. In the same period, the total number of poultry in the province and Biga district increased by 15% and 79%, respectively. Livestock has an important potential in Çanakkale and it is considered that it will continue to be important in the future., Bu derlemede, Çanakkale ili hayvancılığının mevcut durumu analiz edilerek, il ekonomisindeki yeri ve geleceği tartışılmıştır. Çanakkale ili, 234.574 ha işlenen tarım arazisi, 30.384 ha çayır-mera alanları, 56.951 ha yem bitkisi ekim alanı, 221.235 büyükbaş, 784.664 küçükbaş, 6.7 milyon etlik piliç ve 342.617 yumurta tavuğu varlığıyla önemli bir tarımsal potansiyele sahiptir. İlde büyükbaş hayvancılık; Biga, Çan, Yenice, Ezine, Bayramiç ve Ayvacık ilçelerinde, küçükbaş hayvancılık; Ezine, Biga, Ayvacık, Bayramiç, Yenice, Gökçeada ilçeleri ile Çanakkale merkez ilçede, kanatlı hayvancılık ise Biga, Lapseki, Çanakkale merkez ve Ezine ilçelerinde yoğunlaşmıştır. Çanakkale ili, bu potansiyeli ile 2019 yılında 355 bin ton süt, 8.2 bin ton kırmızı et, 73.7 milyon adet yumurta, 1.9 bin ton bal, 2.449 organik süt ve 702 ton organik kırmızı et üretmiştir. İlin Gayri Safi Yurtiçi Milli Hasılası yaklaşık 29.1 milyar TL olup, bunun %18.1’i tarım sektöründen, 1.01 milyar TL olan Tarımsal Üretim Değerinin ise %16.6’sı hayvansal üretim değerinden gelmektedir. Çanakkale ilinin 2015-2020 yılları arası dönemde büyükbaş hayvan varlığı %5, küçükbaş hayvan varlığı ise %15 artmıştır. Aynı dönemde, il toplam kanatlı hayvan varlığı %15, Biga ilçesi kanatlı hayvan varlığı ise %79 düzeyinde artış göstermiştir. Hayvancılık, Çanakkale ilinde önemli bir potansiyele sahip olup, gelecekte de önemini devam ettireceği değerlendirilmektedir.
- Published
- 2022
14. Balıkesir İlinin Hayvancılık Potansiyeli ve Geleceği
- Author
-
Kasim ÖZEK
- Subjects
Ziraat, Sütçülük ve Hayvan Bilimleri ,Balıkesir,Büyükbaş,Hayvancılık,Kanatlı,Küçükbaş ,Balıkesir,Cattle,Livestock,Poultry,Small ruminant ,Agriculture, Dairy and Animal Science - Abstract
In this review, the current situation and potential of animal husbandry in Balıkesir, its importance in the provincial economy and its future were discussed. Balıkesir has an important agricultural potential with 293.251 ha of cultivated agricultural land, 81.877 ha pasture lands, 89.238 ha forage crop cultivation area, 544.121 cattle, 1.487.392 small ruminant, 30.5 million broilers and 7.4 million laying hens. Cattle breeding in the province in Karesi, Altıeylül, Bigadiç, Gönen and İvrindi districts, small ruminat breeding in all districts, especially in Karesi, Altıeylül, Bigadiç, Gönen, İvrindi, Sındırgı, Susurluk districts, poultry breeding in Bandırma, Karesi, Altıeylül, Savaştepe, Bigadiç, Erdek, Manyas, Susurluk in districts are concentrated. Balıkesir meets 3.2% of Turkey's milk production, 4% of red meat production, 16% of chicken meat production and 5% of egg production. The Gross Domestic National Product of the province is approximately 54.38 billion TL, of which 12.9% comes from the agricultural sector. In the period between 2015 and 2020, the stock of cattle in Balıkesir increased by 3.3%, the presence of cultured cattle decreased by 5.6%, and the presence of crossbred and native breed cattle increased. In the same period, while the number of small ruminant increased by 48%, the number of sheep increased by 64%, the number of goats decreased by 10%. In this period, while the number of poultry did not change proportionally, the number of broiler chickens and laying hens increased by 25% and 12%. Livestock has a strong potential in Balıkesir and it is considered that it will continue to be important in the future with the climate of the province, pasture areas, location, fodder crop areas, brand value in animal products such as lamb meat., Bu derlemede, Balıkesir ili hayvancılığının mevcut durumu, potansiyeli, il ekonomisindeki yeri ve önemi ile geleceği tartışılmıştır. Balıkesir, 293.251 ha işlenen tarım arazisi, 81.877 ha mera alanları, 89.238 ha yem bitkisi ekim alanı, 544.121 büyükbaş, 1.487.392 küçükbaş, 30.5 milyon etlik piliç ve 7.4 milyon yumurta tavuğu varlığıyla önemli bir tarımsal potansiyele sahiptir. İlde büyükbaş hayvan yetiştiriciliği Karesi, Altıeylül, Bigadiç, Gönen ve İvrindi ilçelerinde, küçükbaş hayvan yetiştiriciliği başta Karesi, Altıeylül, Bigadiç, Gönen, İvrindi, Sındırgı, Susurluk ilçeleri olmak üzere tüm ilçelerde, kanatlı hayvan yetiştiriciliği Bandırma, Karesi, Altıeylül, Savaştepe, Bigadiç, Erdek, Manyas, Susurluk ilçelerinde yoğunlaşmıştır. Balıkesir, Türkiye süt üretiminin %3.2’sini, kırmızı et üretiminin %4’ünü, tavuk eti üretiminin %16’sını ve yumurta üretiminin %5’ini karşılamaktadır. İlin Gayri Safi Yurtiçi Milli Hasılası yaklaşık 54.38 milyar TL olup bunun %12.9’u tarım sektöründen gelmektedir. 2015-2020 yılları arası dönemde, Balıkesir büyükbaş hayvan varlığı %3.3 artarken kültür ırkı sığır varlığı %5.6 oranında azalmış, melez ve yerli ırk sığır varlığı artmıştır. Aynı dönemde, küçükbaş hayvan varlığı %48, koyun sayısı %64 artarken keçi sayısı %10 azalmıştır. Bu dönemde, kanatlı hayvan varlığı oransal olarak değişmezken etlik piliç ve yumurta tavuğu sayısı %25 ve %12 düzeyinde artış göstermiştir. Hayvancılık, Balıkesir’de güçlü bir potansiyele sahip olup ilin iklimi, mera alanları, konumu, yem bitkisi alanları, kuzu eti gibi hayvansal ürünlerdeki marka değeri ile gelecekte de önemini devam ettireceği değerlendirilmektedir.
- Published
- 2022
15. The status of Bovine and Ovine Breeding in the TR22 South Marmara Region, Roughage Production, Adequacy and Importance of Roughage in Animal Nutrition
- Author
-
Kasim ÖZEK
- Subjects
Çayır ve mera,Hayvan varlığı,Kaba yem,Ruminant,TR22 Güney Marmara ,Ziraat, Sütçülük ve Hayvan Bilimleri ,Meadow and pasture,Animal presence,Roughage,Ruminant,TR22 South Marmara ,Agriculture, Dairy and Animal Science - Abstract
Bu çalışmada, TR22 Güney Marmara (GM) bölgesinde büyükbaş ve küçükbaş hayvancılığın mevcut durumu, bölgenin arazi varlığı, yem bitkileri yetiştiriciliği ve kaba yem yeterliliği değerlendirilerek kaba yemlerin ruminant beslemedeki önemi tartışılmıştır. Balıkesir ve Çanakkale illerini içine alan TR22 GM bölgesi 24 400 km2 yüzölçümü ile Türkiye yüzölçümünün %3.11’ini, yaklaşık 1.8 milyon kişi ile nüfusunun %2.13’ünü, 792.8 bin ha tarım alanı ile tarım alanlarının %2.1’ini oluşturmaktadır. Balıkesir ili Gayri Safi Yurtiçi Milli Hasılası’nda tarım sektörünün payı %12.9 iken Çanakkale’de ise bu oran %18.1’dir. Bölgenin işlenebilir tarım alanlarının %29’una (1.5 milyon dekar) yem bitkileri ekilirken, üretilen yeşil ot 5.6 milyon tondur. Bu miktar, Türkiye yeşil ot üretiminin %9’u olup, Türkiye’de yem bitkileri ekili alanların %8’ini oluşturmaktadır. TR22 GM bölgesi 765 356 baş büyükbaş ve 2 272 056 baş küçükbaş hayvan varlığıyla Türkiye büyükbaş ve küçükbaş hayvan varlığının sırasıyla, %4.2 ve %4.7’sine sahiptir. Bölge, 1 079 613 ton çiğ süt üretimi ve yaklaşık 57 bin ton kırmızı et üretimi ile Türkiye süt üretimine %4.7’lik, kırmızı et üretimine %4.8’lik katkı sağlamaktadır. Bölgenin ruminant hayvan varlığına göre hesaplanan kaba yem ihtiyacı 2.15 milyon ton, bölgede yem bitkileri ile meralardan elde edilen kuru ot miktarı ise 1 648 908 tondur. Balıkesir’de üretilen kaba yemin il ihtiyacını karşılama oranı %63, Çanakkale’de %100 iken bölgede ise %77 olarak tespit edilmiştir. Hayvancılıkta, karlılık, sürdürebilirlik ve sağlıklı bir üretim, kaliteli ve ucuz kaba yem teminine bağlıdır. Bu nedenle, TR22 GM Bölgesinde kaba yem açığını gidermeye yönelik olarak projelerin geliştirilmesi, yem bitkileri yetiştiriciliğinin artırılması ve meraların iyileştirilerek korunması gerekmektedir., In this study, the current status of bovine and ovine breeding in the TR22 South Marmara (GM) region, the land presence of the region, forage crops cultivation in the region, roughage adequacy were evaluated and the importance of roughage in ruminant nutrition was discussed. TR22 GM region, which includes Balıkesir and Çanakkale provinces, with an area of 24 400 km2, constitutes 3.11% of Turkey's surface area, 2.13% of its population with approximately 1.8 million people, and 2.1% of agricultural areas with 792.8 thousand hectares of agricultural land. The share of the agricultural sector in the Gross Domestic National Product of Balıkesir province is 12.9%, while it is 18.1% in Çanakkale. While forage crops are planted on 29% (1.5 million decares) of the arable land of the region, green forage production is 5.6 million tons. This amount is 9% of Turkey's green forage production, and the region constitutes 8% of the area where forage crops are planted in Turkey. TR22 GM region have 765 356 head of bovine (4.2% of the Turkey) and 2 272 056 head of ovine (4.7% of Turkey). With 1 079 613 tons of raw milk production and approximately 57 thousand tons of red meat production, the region contributes 4.7% to Turkey's milk production and 4.8% to red meat production. The roughage requirement calculated according to the ruminant animal presence of the region was determined as 2.15 million tons, and the amount of dry grass obtained from forage crops and pastures in the region was determined as 1 648 908 tons. The rate of meeting the provincial needs of the roughage produced in Balıkesir was 63%, 100% in Çanakkale and 77% in the region. In livestock, profitability, sustainability and a healthy production depend on the supply of quality and cheap roughage. For this reason, it is necessary to develop projects to eliminate the roughage deficit in the TR22 GM Region, to increase the cultivation of forage crops and to improve and protect the pastures.
- Published
- 2022
16. Masterchef Türkiye Yarışmasının Kullanımlar Doyumlar Yaklaşımı Çerçevesinde Sosyal Medya Üzerinden İncelenmesi
- Author
-
KASIM, Selma
- Subjects
Communication ,İletişim ,Kullanımlar ve Doyumlar Kuramı,Televizyon,Sosyal Medya,Masterchef - Abstract
Bireyler bazı gereksinimlerini karşılamak için kitle iletişim araçlarına yönelmektedirler. Elihu Katz, kullanımlar ve doyumlar kuramında insanların medya ile ne yaptığıyla ilgilenerek oluşan gereksinimlerle ve sonucunda ulaşılan doyum kavramlarına ulaşmaktadır. Bu çalışmada kullanımlar ve doyumlar kuramı çerçevesinde Masterchef yarışma programı yarışmanın resmi İnstagram sayfalasındaki izleyici yorumları söylem analizi yöntemiyle incelenmiştir. Kullanımlar ve doyumlar kuramı çerçevesinde yapılan araştırmada bireyler kitle iletişim araçlarını bilgilenme ve eğitim, medya içeriklerinin sunduğu karakterlerle özdeşleşme, sosyal etkileşim, bir topluluğa aidiyet duygusu, gündelik yaşamın stresinden uzaklaşma veya basitçe eğlenme gibi çeşitli amaçlar doğrultusunda kullanabilmektedirler.Çalışma ile kullanımlar ve doyumlar yaklaşımının günümüzdeki etkisi araştırılmaya çalışılmıştır. Çalışma izleyicilerin yarışma programından haz, doyum aldığını ve kişisel ihtiyaçlarını tatmin ettiği varsayımı ile sosyal medyada yapılan izleyici yorumları üzerinden yürütülmüştür. Sonucunda, yarışma programı izleyicisinin desteklediği yarışmacının kazanmasıyla heyecan duyması, kaybetmesiyle üzülüp nefretini kusarak rahatlaması, herhangi bir yarışmacıyı tutma ve rekabet duygusuyla hareket ederek tam da kuramın dediği hissi duyduğu saptanmıştır. Ayrıca kullanımlar ve doyumlar kuramının mantığında yatan, izleyicinin gereksinimlerine medya vasıtasıyla doyum sağlaması durumu bu çalışmada televizyon ile eğlenceli vakit geçirme ve günlük hayatın sıkıntısından uzaklaşma düşüncesini bir kez daha desteklenmiştir.
- Published
- 2022
17. CIA İstihbarat Raporları ve Salvador Allende
- Author
-
TABAN, Muhammed Hayati and KASIM, Kamer
- Subjects
CIA,Chile,Covert Operations,Declassified Intelligence Documents ,Social ,Sosyal ,Şili,Gizli Operasyonlar,Gizliliği Kaldırılmış İstihbarat Belgeleri,CIA - Abstract
The Cold War Period was a period in which two opposing poles confronted each other with their ideology, economic system and area of influence. In this period, international relations were not only affected by this bipolar system, but also the domestic politics of countries such as Chile were shaped by this effect. The policy of the USA to see Latin America as its own sphere of influence can be dated back to the Monroe Doctrine of 1823 but economically it became concrete after World War I, and politically after World War II. This meant that the USA imposed its own norms and rules on Latin American countries, and when it seemed to fail, the operations of the American Central Intelligence Agency (CIA) came into play. In this study the CIA documents, which were declassified with a decision taken by Bill Clinton in 1999, are examined and the extent and effect of these covert operations are shown. Thus, this study aims to contribute to the understanding of the external influence in the shaping of the domestic political structure. In the 2,200 CIA documents that have been declassified, it is seen that the CIA is not content with just collecting intelligence, but is in direct contact with the Chilean army, political parties, media institutions and party leaders. Far beyond contact, the CIA provided material, technical and strategic support to anti-Allende dissidents, soldiers and the media in order to prevent the Marxist President Salvador Allende, who was perceived as a threat by the United States. From September 4, 1970, when he received the majority of the votes as a presidential candidate, the CIA initiated the "Two Tracks" operation for the period until October 24, 1970, when Allende was to be appointed as president. Track I included the operations carried out in coordination with the American embassy in Chile and the US State Department, to prevent the official approval of Allende by the congress. On the other hand, Track II covered the operations carried out directly by the CIA without informing the embassy and the ministry and aiming to mobilize the army against Allende. Although these operations could not prevent Allende from becoming president in the short run, they had a direct impact on Allende's overthrow in the long run., Soğuk Savaş Dönemi iki karşılıklı kutbun, ideolojinin, ekonomik sistemin karşı karşıya geldiği bir dönemdir. Bu dönemde uluslararası ilişkiler bu iki kutuplu sistemden etkilenmekle kalmamış, Şili gibi ülkelerin iç siyaseti de bu etkiyle şekillenmiştir. 1823 Monroe Doktrini ile başlayan ABD’nin Latin Amerika’yı kendi etki alanı olarak görme siyaseti ekonomik olarak I. Dünya Savaşı sonrasında politik olarak ise II. Dünya Savaşı sonrasında belirginleşmiştir. Bu belirginleşme ABD’nin kendi normlarını ve kuralları Latin Amerika ülkelerine benimsetmesine yönelik politikalarına yansımış, bu politikalar başarısız olduğunda ise Amerikan Merkezi İstihbarat Teşkilatı’nın (CIA) operasyonları devreye girmiştir. Bu çalışmada 1999 yılında Bill Clinton Başkanlığında alınan bir kararla gizliliği kaldırılan CIA belgeleri incelenerek bu gizli operasyonların boyutu ve etkisi net olarak ortaya konulmaktadır. Böylelikle iç siyasi yapının şekillenmesindeki dış etkinin anlaşılmasına katkı yapılması amaçlanmaktadır. CIA’nın gizliliği kaldırılan 2.200 CIA belgesi incelendiğinde CIA’nın sadece istihbarat toplamakla yetinmediği, ABD’nin kurduğu uluslararası topluma Şili’yi uyumlu hale getirmek amacıyla Şili ordusu, siyasi partileri, medya kurumları ve parti liderleri ile doğrudan temas halinde olduğu görülmektedir. Temasın ötesinde ayrıca CIA gerektiğinde ABD tarafından tehdit olarak algılanan Markist Başkan Salvador Allende’yi engellemek için Allende karşıtı muhaliflere, askerlere ve medyaya maddi, teknik ve stratejik destek vermiştir. Başkan adayı olarak oyların çoğunluğunu aldığı 4 Eylül 1970 tarihinden itibaren CIA Allende’nin başkan olarak atanma tarihi 24 Ekim 1970’e kadar olan süreç için “İki Yol” (Two Tracks) operasyonunu başlatmıştır. Bu operasyonun birinci ayağı (Track I) Allende’nin kongre tarafından resmi olarak onaylanmasını engellemek amacıyla gerçekleştirilen ve Şili’deki Amerikan büyükelçiliği ve ABD Dışişleri Bakanlığı ile koordineli şekilde yürütülen operasyonlardır. Operasyonun ikinci ayağı ise (Track II) doğrudan CIA tarafından elçilik ve bakanlık bilgilendirmeksizin yürütülen ve Allende’ye karşı orduyu harekete geçirmeyi amaçlayan operasyonlardır. Bu operasyonlar kısa vadede Allende’nin başkan olmasını engelleyemese de uzun vadede Allende’nin devrilmesine doğrudan etki etmiştir.
- Published
- 2021
18. Hükümlü Ailelerinin Baş Etme Stratejileri
- Author
-
KARATAŞ, KASIM and DOĞAN, BETÜL KÜBRA
- Subjects
Social Work ,Sosyal Çalışma ,Hükümlü aileleri,psikososyal sorunlar,ekonomik sorunlar,infaz sürecinden kaynaklanan sorunlar,baş etme stratejileri ,Convicted families,psychosocial problems,economic problems,problems arising from the execution process,coping strategies - Abstract
Hükümlülük olgusu, yalnızca işlediği suçun ardından mahkemece hakkında hapis cezasına karar verilen bireyi değil bireyin ailesini de yakından etkilemektedir. Bireyin yokluğu ya da “hükümlü” olması sebebi ile çeşitli sorunlar yaşayan aileler, yaşadıkları sorunlar ile baş edebilme amacı ile çeşitli stratejiler geliştirmektedir. Bu çalışmada, hükümlü ailelerinin hükümlülük sonrasında yaşadıkları sorunlar ile baş etme stratejilerinin ortaya konulması amaçlanmıştır. Niteliksel araştırma yönteminin kullanıldığı araştırmada fenomenolojik yaklaşımdan yararlanılmış ve araştırmanın katılımcılarına amaçlı örneklem yoluyla ulaşılmıştır. Eşi hükümlü olan ve halihazırda ceza infaz kurumunda bulunan 17 hükümlü eşi (14 kadın, 3 erkek) ile derinlemesine görüşmeler gerçekleştirilmiş ve ailelerin baş etme biçimleri (i) psikososyal, (ii) ekonomik ve (iii) infaz sürecinden kaynaklanan sorunlarla baş etme stratejileri olmak üzere üç alt başlık altında ele alınmıştır. Psikososyal sorunlar ile baş etme noktasında katılımcıların eşlerine duydukları sevginin ve çocuk sahibi olmaları nedeni ile güçlü durmaları gerektiğine yönelik inançlarının güçlü bir motivasyon kaynağı olduğu, ailelerin şükretme ya da dini inanca sığınma yolu ile bu süreci atlatmaya çalıştığı, aile ve sosyal desteğin etkisinin büyük olduğu, yaşanan damgalanma ve sosyal dışlanma deneyimleri karşısında hükümlülük durumunun genelde çevreden gizlendiği ya da durumun gizlenmesi amacı ile ailelerin bir kısmının taşındığı/göç ettiği görülmektedir. Ailelerin yaşadığı ekonomik sorunlarla baş etme yöntemlerinde ekonomik sorunları daha derin deneyimleyen kadın katılımcıların; eşlerinin hükümlülüğünün ardından ellerindeki ile yetinmeye çalışmaları, kendilerinin ya da çocuklarının çalışmaya başlaması, eşlerinin ya da kendi kök ailelerinin desteği ile veya sosyal yardımlar ile hayatlarını idame ettirmeleri dikkat çekmektedir. Katılımcıların infaz sürecinden kaynaklı sorunlar ile baş etme stratejilerinin ise ceza infaz kurumlarına ulaşım için bulunan alternatifler ve çocuklara infaz sürecindeki aramalar ve uygulamalar hakkında yapılan açıklamalar çerçevesinde şekillendiği görülmektedir. Ailelerin yaşanan sorunlarla baş edebilme noktasında genelde kendi kapasite ve koşulları doğrultusunda, duygusal odaklı baş etme stratejilerini benimsemeleri ve profesyonel desteklere-hizmetlere erişim noktasında sorunlar yaşamaları ise araştırmada bir diğer önemli bulgudur., The phenomenon of convict affects not only the individual who is sentenced to prison, but also his family. Families experiencing various problems due to the absence of the person or being "convicted" develop various strategies in order to cope with the problems they experience. In this study, it is aimed to reveal the strategies of coping with the problems experienced by the families of convicts after the person's conviction. In the research, in which the qualitative research method was used, the phenomenological approach was used and the participants of the research were reached through purposeful sampling. In-depth interviews were conducted with 17 convicted spouses (14 women, 3 men) who are convicted and currently in the penitentiary institution. The coping styles of families are discussed under three sub-headings: (i) psychosocial, (ii) economic and (iii) coping strategies with the problems arising from the execution process.In coping with psychosocial problems; It is seen that the love of the participants for their spouses and their belief that they should stand strong because they have children are a strong source of motivation, and families try to overcome this process with gratitude or religious belief. The effect of family and social support is important and the experience experienced In the face of stigma and social exclusion, the prisoner situation is usually hidden from the environment or some of the families move/immigrate to hide the situation. Female participants who experience economic problems more deeply in coping with the economic problems of their families; It is noteworthy that after the conviction of their spouses, they try to make do with what they have, that they or their children start working, and that they continue their lives with the support of their spouses or root families, or with social assistance. It is seen that the strategies of the participants to cope with the problems arising from the execution process are shaped within the framework of the finding alternatives for transportation to the penitentiary institutions and the explanations of the searches made for children during the execution process. Another important finding of the study is that families adopt emotion-focused coping strategies in line with their own capacity and conditions at the point of coping with the problems they experience, and have problems in accessing professional support-services.
- Published
- 2021
19. Okuma çemberleri deneyimlerinin ilkokul öğrencilerinin okumaya yönelik tutumları üzerine etkisi
- Author
-
ATEŞ, SEYİT, DOĞAN, BİRSEN, ÇERMİK, HÜLYA, and YILDIRIM, KASIM
- Published
- 2021
20. Keçe Sürtünmesinin Şantiye Kamyonlarının Tahrik Akslarının Verimliliği Üzerindeki Etkisi
- Author
-
KASIM, Hasan, ENGİN, Barış, and SARAÇ, İsmail
- Subjects
Kauçuk,Döner Mil Keçesi,Sürtünme,Tork Ölçümü,Sızdırmazlık Elemanı,Radyal Kuvvet ,Engineering ,Mühendislik ,Rubber,Rotary Shaft Seal,Friction,Torque Measurement,Sealing Element,Radial Force - Abstract
This research aims to increase energy efficiency in drive axles used in construction site trucks. In this study, the data of the torque values of the pinion gear designed during rotation were collected with specially developed torque measurement equipment. The effect of temperature and felt speed on torque caused by friction was investigated. Various coatings have been tried to reduce friction-induced torque. Torque on pinion seal was calculated theoretically and compared with experimental data. As a result, torque losses in the system were evaluated. As a result of the evaluation, there was a 25% increase in torque with an increase in rotation speed up to 90 °C. After 90 °C, due to the change in the physical properties of the material, the torque value decreased by 30%. Our study will continue towards establishing a correlation between radial force, temperature, torque and rotational speed., Bu araştırmanın temel amacı olarak şantiye kamyonlarında kullanılan tahrik akslarında enerji verimliliğini arttırmaktır. Bu çalışma kapsamında tasarlanan pinyon dişlisinin dönme sırasındaki tork değerlerine ait veriler özel olarak geliştirilen tork ölçüm ekipmanı ile toplanmıştır. Sıcaklığın ve keçe devrinin sürtünmeden kaynaklı oluşan tork üzerindeki etkisi araştırılmıştır. Çeşitli kaplamalar denenerek sürtünme kaynaklı tork düşürülmeye çalışılmıştır. Pinyon keçe üzerindeki tork teorik olarak hesaplanmış ve deneysel erilerle karşılaştırılmıştır. Sonuç olarak sistemdeki tork kayıpları değerlendirilmiştir. Yapılan değerlendirme sonucunda 90 °C e kadar Rpm in artmasıyla %25 civarında tork artışı olmuştur. 90 °C den sonra malzemenin fiziksel özelliklerinde değişme meydana geldiği için tork değeri %30 civarında azalmıştır. Çalışmamız radyal kuvvet, sıcaklık, tork ve dönüş hızı arasında bir korelasyon kurulması yönünde devam edecktir.
- Published
- 2021
21. Effect of Institutional Quality Factors on Financial Development: The Case of Islamic Cooperation Organization Countries
- Author
-
ÖZKUL, Gökhan, ÇETİN, Dilek, and Kasim, Muhammed
- Abstract
The main aim of this study is to analyse the impact of institutional factors on financial development in Islamic Cooperation Organization Countries. The ratio of domestic credit given to the private sector to GDP is used as a proxy for financial development; income level, broad money, foreign direct investment, trade openness, saving rate, inflation, unemployment rate, exchange rate, final government expenditure, and external debt are utilized as determinants of financial development; corruption index and four sub-levels of economic freedom is used as a proxy for the institutional quality level. According to the linear dynamic panel data estimation by using 1995-2018 panel data, it has been found that the reduction of corruption, the rule of law, regulations effectiveness, and open markets positively affected financial development; however, government size negatively influenced financial development.
- Published
- 2021
22. UYGUR TÜRKLERİNİN ÇİN BASKISINA KARŞI VAR OLMA MÜCADELESİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME.
- Author
-
KASIM, Remziye
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
23. Closed Plant Production System
- Author
-
KARADAĞ, Şafak, KASIM, Mehmet Ufuk, and KASIM, Rezzan
- Subjects
Bahçe Bitkileri ,Kapalı Tarım,Dikey Tarım,İklimlendirme,Sulama-Beslenme,Yapay Aydınlatma ,Horticulture ,Closed agriculture,Vertical farm,Climatization,Irrigation-nutrition,Artificial light - Abstract
İnsanlar binlerce yıldan beri, farklı tarım teknikleri kullanarak besin ihtiyaçlarını karşılamışlardır. Ancak insan nüfusunun artışına paralel olarak besin ihtiyacında da sürekli bir artış meydana gelmiştir. Bu artışı karşılamak amacı ile yoğun tarımsal üretime rağmen, gelecekte gıda temininde sorunlar yaşanabileceği düşünülmektedir. -Tarımsal üretimdeki artışa paralel olarak, mevcut kaynakların son limitlerine kadar kullanılması, iklim değişikliği, mevcut toprak ve su kaynaklarının azalması ve tarım ilacı kullanımının artması tarımsal üretimi tehdit etmektedir. Bu tehditleri azaltmak amacıyla sürdürülebilir tarım teknikleri kullanılmakta, fakat doğa ve çevre koşullarına bağımlılık tamamen ortadan kaldırılamamaktadır. Bu nedenle tam kontrollü bir üretim yapma arayışları sonucunda “kapalı bitkisel üretim sistemi” ortaya çıkmıştır. Bu sistemde üretim, tamamen izolasyonlu, doğal ışığın olmadığı yapılar içerisinde, tüm iklim elemanlarının hassas bir şekilde kontrol edildiği, çok katlı topraksız tarım tekniği ile yapılmaktadır. Bitki besin maddeleri ve suda, kapalı bir sirkülasyon sistemi ile bitki köklerine verilmekte, su ve gübre kullanımında da %90’a yakın tasarruf sağlanmaktadır. Böylece tamamen steril bir ortam sağlandığından tarım ilacı ve bitki büyüme düzenleyici kullanımına gereksinim de kalmamaktadır. Kapalı bitkisel üretim birçok avantajına rağmen bugüne kadar gelişmemesinin en önemli nedenlerinden biri aydınlatma maliyetinin yüksek olmasıdır. Ancak günümüzde LED teknolojisinin gelişimiyle beraber, daha düşük maliyetli bir aydınlatma yapılabilmekte ve hatta farklı dalga boylarında ışıklar kullanılarak, bitkinin daha yüksek fotosentez yapması ve hızlı büyümesi de sağlanabilmektedir., People have met their nutritional needs using different agricultural techniques for thousands of years. However, there has been a continuous increase in the need for food in parallel with the increase in the human population. In order to meet this increase, it is thought that there may be problems in food supply in the future, despite intensive agricultural production. Parallel to the increase in agricultural production, the use of existing resources to the limit, climate change, decrease in existing soil and water resources and increase in the use of pesticides threaten agricultural production. Sustainable agriculture techniques are used to reduce these threats, but dependence on nature and environmental conditions cannot be completely eliminated. Therefore, as a result of the search for a fully controlled production, a “closed plant production system” has emerged. In this system, production is carried out with multi-storey soilless farming technique in which all climate elements are precisely controlled in fully insulated structures without natural light. Plant nutrients and water are also given to plant roots through a closed circulation system. Thus, savings of nearly 90% are achieved in the use of water and fertilizers. Thus, as a completely sterile environment is provided, there is no need for pesticides and plant growth regulators. One of the most important reasons why closed plant production has not developed until today despite its many advantages is the high cost of lighting. However, today, with the development of LED technology, a lower cost illumination can be made and even higher photosynthesis and rapid growth of the plant can be achieved by using lights of different wavelengths.
- Published
- 2020
24. Kivi (Actinidia deliciosa L.)’de Ozon Gazı Uygulamasının Hasat Sonrası Kalite Üzerine Etkileri
- Author
-
Kubra Yasar, Rezzan Kasim, and Mehmet Ufuk Kasim
- Subjects
Ziraat ,Nephrology ,Quality,Ripening,Kiwifruit,Ozone gas,Cold storage ,Urology ,Agriculture ,Kalite,Olgunlaşma,Kivi,Ozon gazı,Soğukta muhafaza - Abstract
Objective of this study was to determine the effect of ozone gas on to delay quality losses during the storage of kiwifruit. For this aim, kiwifruits were treated with 0.3±0.02 μL L-1 dose of ozone at the four different times (6, 12, 24, 48 hours) before storage. After ozone treatments, the kiwifruits were stored at 1±1°C temperature and 80-85% relative humidity for six months after the treatments. Weight loss, total soluble solids, fruit firmness, fruit flesh color (L* a* b*), fructose, glucose and sucrose content, total sugar, taste point, titratable acidity, electrolyte leakage and total chlorophyll content were determined at monthly intervals, during storage. According to the results, the ozone treatment at 12 hours was the best in terms of fruit firmness, weight loss, titratable acids, and total soluble solids. While, this treatment caused increasing electrolyte leakage, overall, the ozone gas treatments did not create any negative or positive effect on the color of kiwifruit. Also, it could be said that the ozone treatments delayed the ripening of kiwifruit because of its decreasing effect on sucrose breakdown compared to control., Bu araştırmada ozon gazının kivi muhafazası sırasında kalite kayıplarını geciktirmedeki etkileri incelenmiştir. Bu amaçla depolama öncesi, kivi meyvelerine 0.3±0.02 μL L-1 dozundaki ozon gazı dört farklı sürede (6, 12, 24, 48 saat) uygulanmıştır. Uygulama sonrası kiviler 1±1°C sıcaklık ve %80-85 oransal nem koşullarında 6 ay depolanmıştır. Kivi meyvelerinde depolama süresince aylık aralıklarla; ağırlık kaybı, suda çözünür toplam kuru madde (SÇKM), meyve eti sertliği, meyve kabuk rengi (L* a* b*), fruktoz, glikoz, sakkaroz, toplam şeker, tat puanlaması, titre edilebilir asit miktarı, elektrolit sızıntısı ve toplam klorofil miktarı analizleri yapılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre 12 saatlik ozon gazı uygulaması; meyve eti sertliği, ağırlık kaybı, titre edilebilir asit miktarı ve SÇKM miktarı bakımından en iyi uygulama olmuştur. Ancak bu uygulama elektrolit sızıntısının artmasına neden olmuştur. Ozon gazı renk üzerinde olumlu ya da olumsuz bir etki oluşturmamıştır. Ozon uygulanan kivi meyvelerinde kontrole göre sakarozun daha yavaş parçalanması nedeniyle ozon uygulamalarının olgunlaşmayı geciktirici etkisinin olduğu söylenebilmektedir.
- Published
- 2020
25. Radar Absorbing Materials
- Author
-
Hasan Kasim
- Subjects
Radar Soğurma Malzemesi,Radar Kesit Alanı Azaltımı,Radar Kesit Alanı Azaltımı,Elastomer,İletkenlik Özellikleri,Foksiyonel Kompozitler ,Materials science ,Radar Absorbing Material,Radar Cross Section Reduction,Elastomer,Conductivity Properties,Functional Composites,Radar Absorbing Material,Radar Cross Section Reduction,Elastomer,Conductivity Properties,Functional Composites ,Engineering ,Mühendislik - Abstract
Bu çalışma, nano boyutlu iletken dolgu malzemeleri kullanılarak hazırlanan elastomer esaslı radar soğurucu malzemelerin (H-RGC), 0-360º arasında 3°’lik adımlar ile 6-17 GHz frekans bant aralığındaki radar kesit alanı (RSA) azaltma verimliliği ve performansını karakterize etmek için karşılaştırmalı deneysel metodoloji sunmaktafdır. Karşılaştırma kapsamında kullanılan referans malzeme (M-REM) askeri kara araçlarının (tank, kamyon, gemi vb) radar kesit alanını azaltmak için tasarlanmış olup hali hazırda ticari olarak satılmaktadır. Mükemmel geniş bant özellikleri sergileyen, her iki yönde yansıtıcı yüzey içeren altı katmanlı, simetrik ve ince radar soğurucu malzeme tasarlanmış ve üretilmiştir. Karbon siyahı ve grafen nanoplateletler, sırasıyla yansıtıcı yüzey ve hibrit katmanı oluşturmak için gerekli kauçuk kompozit üretmek için kullanıldı. Her iki malzeme için yapılan ölçümlerde benzer sonuçlar elde edilmiş olup üretilen malzemenin gemi, askeri kara araçları gibi sistemlerde RSA azaltımında kullanılabileceğini görülmüştür. Sonuçlar, her iki malzeme tipinin de 20 dBsm değerinde bir azaltım sağlayabildiğini göstermiştir. M-REM için frekanstan bağımsız olarak en iyi RSA değerleri 24-72º ’ler arasında elde edilmişken, H-RGC için 21-72º aralığındadır. Her iki malzeme için frekans bant genişliği artıkça RSA değerlerinin de iyileştiği görülmüştür. M-REM için 12 GHz frekans da yapılan testlerde en düşük soğurma değeri 72° de, 42,6743 dBsm , H-RGC için en düşük soğurma değeri olarak 42,9219 dBsm ölçülmüştür. Ticari olarak kullanılan ve geçerliliğini kanıtlamış M-REM’e alternatif olarak ürettilen H-RGC malzemelerinin ölçüm sonuçları arasındaki benzerlik ve eşleşme, tasarımımızın geçerliliğini gösstermiş ve ileri de yapılacak çalışmalar için umut verici sonuçlar elde edilmiştir., In this study, elastomer-based radar absorber materials (H-RGCs) prepared using nano-sized conductive fillers present a comparative experimental methodology to characterize the cross-sectional radar field (RSA) reduction efficiency and performance in the 6-17 GHz band with 3°steps from 0 to 360º. The reference material (M-REM) used in the comparison is designed to reduce the radar cross-section area of military land vehicles (tank, truck, ship, etc.) and is currently commercially available. A six-layer, symmetrical and thin radar absorber material with reflective surfaces in both directions, exhibiting excellent broadband properties, was designed and manufactured. Carbon black and graphene nanoplatelets were used to produce the required rubber composite to form the reflective surface and hybrid layer. Similar results were obtained in the measurements made for both materials, and it was seen that the produced material could be used in systems such as ships and military land vehicles for RSA reduction. The results showed that both material types could achieve a reduction of 20 dBsm. The best RSA values, regardless of frequency, are obtained between 24-72º for M-REM, while for H-RGC, it is in the range of 21-72º. It was observed that the RSA values improved as the frequency bandwidth increased for both materials. In the tests performed at 12 GHz frequency for M-REM, the lowest absorption value was measured at 72°, 42.6743 dBsm, and the lowest absorption value for H-RGC was 42.9219 dBsm. The similarity and match between the measurement results of the H-RGC materials produced as an alternative to the commercially used and proven M-REM showed the validity of our design and gave promising results for future studies.
- Published
- 2021
26. ТҮРКІ ТІЛДЕРІНЕ ОРТАҚ БАЙЫРҒЫ ТҮБІРЛЕРДІҢ ҚҰРЫЛЫМДЫҚ ЖӘНЕ СЕМАНТИКАЛЫҚ СИПАТЫ
- Author
-
KASIM, Balkıya and BURAN, Ahmet
- Subjects
Social ,Диахрондық зерттеу,сөзжасам,жалпы түркі тамырлары,туыстық байланыстар,семантика ,Sosyal - Abstract
Бұл мақала лексикалық-семантикалық кеңістікті диахрондық зерттеу болып табылады. Семантикалық өріс дегеніміз – бір түбірден жасалған, бір мағыналық өріске жататын, белгілі бір түбірдің тіл жүйесінде әртүрлі жолмен дамуы нәтижесінде жасалған сөздер. Зерттеу барысында 'ас, көз және көру' түбір сөздері және олардан алынған сөздер құрылымдық талданды. Қазақ тілінде мұндай сөздердің мысалдары ‘көр-еген-дік’ және т. б. етістіктер болып табылады. Қазақ тіліндегі ‘астық, көзде, көреген’ және сол сияқтылар осы тамырлардан алынған сөздердің бөлігі болып табылады. Осы сыныптың көптеген лексемалары әртүрлі аффикстерді қосу арқылы етістіктерді, зат есімдерді және т.б. құра алады. Осылайша, қазақ тіліне немесе басқа түркі диалектілеріне ортақ түркі тамырына баса назар аудара отырып, біз сол түбірдің туынды сөздерін анықтай аламыз. Бұл зерттеуде жоғарыда аталған сөздердің түркі тілдеріндегі жалпы және әртүрлі мағыналары анықталды, сонымен қатар осы тамырлардан алынған сөздер және олардың түркі тілдерінде қолданылу салалары ұсынылды.
- Published
- 2021
27. Enerji Tasaruflu Döner Mil Keçelerinin Sonlu Elemanlar Analizi ile İncelenmesi
- Author
-
KASIM, Hasan, ENGİN, Barış, SARAÇ, İsmail, and YAZICI, Murat
- Subjects
Rotary shaft seals,Finite element analysis,Hyperelastic material models,Rubber,Energy saving seal ,Engineering ,Mühendislik ,Döner mil keçeleri,Sonlu elemanlar analizi,Hiperelastik malzeme modelleri,Kauçuk,Enerji tasarruflu keçe,Döner mil keçeleri,Sonlu elemanlar analizi,Hiperelastik malzeme modelleri,Kauçuk,Enerji tasarruflu keçe - Abstract
In this study, radial force, number of contacting caterpillars, and contact surfaces of rubber material-based energy-saving rotary shaft seals (ERS), which are prototyped to be used in powertrains of new generation electric vehicles that can operate at high speeds and temperatures, were analyzed by experimental and finite element analysis (FEA) was studied. A 9% difference was found between the experimental test results for the radial force, which affects the endurance life of ESSs, and the FEA results. The data obtained from the rubber material tests were matched with the Abaqus system, and the Mooey-Rivlin material coefficient values were calculated. Thanks to the prepared FEA procedure, the movement of the sealing element during the assembly, reaction force, and other changes in the lip were easily observed. The number of lips in contact was the same in both studies, and a deviation of 2% was obtained between the contact surfaces. In this way, it has been seen that the design of sealing elements can be used as an alternative development method that saves time with finite element analysis without the need for prototypes, depending on the correct material definition., Bu çalışmada yüksek devir ve sıcaklıklarda çalışabilen yeni nesil elektrikli araçların güç aktarma organlarında kullanılmak üzere prototipi üretilen, kauçuk malzeme esaslı enerji tasarruflu döner mil keçelerinin(ESS) statik yükleme durumundaki radyal kuvvet, temas eden tırtıl sayısı ve temas yüzeylerinin durumu deneysel ve sonlu elemanlar analiziyle (FEA) incelenmiştir. ESS’lerin dayanım ömrünü etkileyen radyal kuvvet için yapılan deneysel ölçümler ile FEA sonuçları arasında %9’a kadar bir fark görülmüştür. Kauçuk malzeme testlerinden elde edilen veriler, Abaqus sistemi ile eşleştirilerek Mooey-Rivlin malzeme katsayı değerleri hesaplanmıştır. Hazırlanan FEA prosedürü sayesinde de sızdırmazlık elemanının montajı sırasındaki hareketi, reaksiyon kuvveti, dudakta meydana gelen diğer değişimler rahatlıkla gözlenmiştir. Temas eden tırtıl sayıları her iki çalışma içinde aynı olup, temas yüzeyleri arasında %2’lik bir sapma değeri elde edilmiştir. Bu şekilde, sızdırmazlık elemanlarının tasarlanması doğru malzeme tanımlamasına bağlı, prototip ihtiyacı duyulmadan sonlu elemanlar analizi ile zaman kazandıran alternatif bir geliştirme yöntemi olarak kullanılabileceği görülmüştür.
- Published
- 2021
28. ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN PSİKOLOJİK KIRILGANLIKLARI, PSİKOLOJİK İYİLİK HALLERİ VE SOSYAL GÜVEN VE MEMNUNİYET DÜZEYLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN KARDEŞ SAYISINA GÖRE İNCELENMESİ
- Author
-
Kasim Tatlilioğlu
- Subjects
üniversite öğrencisi,psikolojik kırılganlık,psikolojik iyilik hali,sosyal güven,sosyal memnuniyet ,Social ,Psychology ,Sosyal - Abstract
Bu araştırmada, üniversite öğrencilerinin psikolojik kırılganlıkları, psikolojik iyilik halleri, sosyal güven ve memnuniyet düzeyleri arasındaki ilişki cinsiyet değişkenine göre incelenmiştir. Araştırmada, “Psikolojik kırılganlık ölçeği”, “Psikolojik iyilik ölçeği”, “Sosyal güven ve memnuniyet düzeyi ölçeği” olmak üzere 3 adet ölçek uygulanmıştır. ANOVA sonrası belirlenen anlamlı farklılığın hangi gruplardan kaynaklandığını belirlemek üzere tamamlayıcı post-hoc analiz teknikleri sonucunda, psikolojik kırılganlık ölçeğinde kardeş sayısının karşılaştırmasında 2 ölçekte tek anlamlı bir fark görülmekte, ANOVA- Kardeş Sayısı- psikolojik iyilik halindeki gruplar arasındaki farkta ölçeğin yarısında anlamlı bir farkın olduğu ve kalan diğer grupların kardeş sayılarına göre anlamlı bir fark bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. ANOVA sonrası belirlenen post-hoc analiz sonucunda kardeş sayısı- psikolojik iyilik haline göre karşılaştırmada sadece 2 maddede anlamlı bir fark var, geriye kalan maddelerin tümünde anlamsız bir fark ortaya çıkmıştır. ANOVA sosyal güven ve memnuniyet ölçeğinde kardeş sayısına göre belirlenen gruplar arasındaki farkta sadece 2 maddede anlamlı bir fark olduğu geriye kalan kısımda anlamlı bir fark olmadığı bulunmuştur. ANOVA sonrası belirlenen post-hoc analiz sonucunda sosyal güven ve memnuniyet düzeyleri ölçeğinde kardeş sayısına göre ise tek bir maddede anlamlı bir fark var olduğu ve kalan diğer maddeler arasında anlamlı bir fark olmadığı belirlenmiştir. A RESEARCH OF THE RELATIONSHIP AMONG THE UNDERGRADUATES’ PSYCHOLOGICAL VULNERABILITY OF PSYCHOLOGICAL WELL-BEING AND SOCIAL TRUST AND SATISFACTION LEVELS ACCORDING TO THE NUMBER OF SIBLINGS Abstract In this study, some variables are analysed in terms of the relationships among the undergraduates’ psychological vulnerability, psychological well-being, social trust and satisfaction levels according to the gender variable. Three scales; named such as “Psychological vulnerability scale”, “Psychological well-being scale”, “Social trust and satisfaction level scale” are applied in the frame of the study. As a result of the complementary post-hoc analysis techniques in order to determine which groups caused the significant difference after ANOVA, it is seen that there is only one meaningful difference in 2 scales in the comparison of the number of siblings in the psychological fragility scale. It is also concluded that there is a meaningful difference in the half of the scale between groups in ANOVA - Number of Siblings - psychological well-being. It is concluded that there is no meaningful difference for the number of siblings in the remaining groups. As a result of the post-hoc analysis determined after ANOVA, there is a meaningful difference in only 2 themes when comparing the number of siblings-psychological well-being criteria, a meaningless difference is emerged in all of the remaining themes. It is found out that there is a meaningful difference in only 2 themes in the difference between the groups determined by the number of siblings in the ANOVA social trust and satisfaction scale and no significant difference in the rest of the themes whatsoever. As a result of the post-hoc analysis determined after ANOVA, it is discovered that there is a meaningful difference in one theme according to the number of siblings in the social trust and satisfaction level scale, and there is no meaningful difference between the remaining themes.
- Published
- 2021
29. SOSYOLOJİK AÇIDAN BİR FİLM OKUMA DENEMESİ: THE APPLE FİLMİ
- Author
-
KASIM, Selma
- Subjects
Communication ,İletişim ,The Apple,İran sineması,cinsiyet ayrımcılığı,Samira Makhmalbaf - Abstract
Sinemanın toplumsal gerçeklikleri ve farklılıkları göstermesi bakımından sosyolojik açıdan önemli bir rolü bulunmaktadır. Bu rolü ile toplumun aynası görevindedir. Bu çalışmada sosyolojik eleştiri yaklaşımı yöntemi kullanılmaktadır. Bu yönteme feminist ve ideolojik yaklaşımlar da eşlik etmektedir. İran’da özellikle devrim sonrası toplumda cinsiyet ayrımcılığının had safhaya çıktığı bilinmektedir. Bu durum özellikle kadın yönetmenlerin göz ardı edemeyeceği bir durum olmuştur. İran sinemasının kadın yönetmenlerinden Samira Makhmalbaf da bu yönetmenlerden biridir ve ilk filmi The Apple ile bu konuya değinmektedir. Çalışmada The Apple filmi, sosyo-kültürel etmenler, sosyo-ekonomik düzey, eğitim, cinsiyet ayrımcılığı, toplumda kadına bakış gibi kavramlar üzerinden sosyolojik eleştiri yaklaşımı ile incelenmektedir. The Apple filmi içinde yer alan ve filmin anlamının oluşmasında önemli bir yere sahip olan simge ve metaforlar ele alınmakta ve filmin içeriği ile bağlantısı oluşturularak çözümlenmektedir.
- Published
- 2021
30. Hibrit nanoakışkanların özgül ısılarının yapay sinir ağları ile tahmin edilmesi
- Author
-
Abdussamet Subasi and Kasim Erdem
- Subjects
Engineering ,Hibrit nanoakışkan,Özgül ısı,Yapay sinir ağları,Makina öğrenmesi ,Architecture ,General Engineering ,Mühendislik - Abstract
Nanoakışkanlı mühendislik sistemlerinin deneysel ve sayısal analizinde nanoakışkanların termofiziksel ve reolojik özelliklerinin yüksek doğrulukla belirlenmesi analiz sonuçlarının hassasiyeti üzerinde kayda değer bir etkiye sahiptir. Bu çalışmada, deiyonize su bazlı CuO + ÇDKNT, MgO + ÇDKNT ve SnO2 + ÇDKNT hibrit nanoakışkanlarının özgül ısılarının tahmin edilmesinde kullanılabilecek Yapay Sinir Ağları (YSA) tabanlı bir tahminleyici geliştirilmesi ve bu tahminleyicinin literatürde yaygın olarak kullanılan korelasyonların yerine kullanılabilme potansiyelinin araştırılması hedeflenmiştir. Çalışmada, literatürde bulunan deiyonize su bazlı CuO + ÇDKNT, MgO + ÇDKNT ve SnO2 + ÇDKNT hibrit nanoakışkanların farklı sıcaklık T (25 – 50 ºC), hacim oranı φ (%0,25 – %1,50) ve partikül çapı dp (20 – 50 nm) için deneysel olarak elde edilmiş özgül ısılarına ait veriler kullanılmıştır. Nöron sayısı, gizli katman sayısı, transfer fonksiyonu, epoch sayısı ve öğrenme oranı gibi eğitim algoritması ve ağa ait hiper parametrelerin optimum değerleri ve çeşitli eğitim algoritmaları arasından ele alınan problem için en iyi sonuç veren eğitim algoritması Bayes optimizasyonu ile belirlenmiştir. Aşırı öğrenmeye karşı önlem olarak k-katlı çapraz doğrulama uygulanmıştır. Çalışma sonucunda elde edilen YSA tabanlı tahminleyici ile klasik korelasyonlara nazaran doğruluk payı daha yüksek bir tahminleme yapılabileceği ve YSA’nın nanoakışkanların özgül ısılarının belirlenmesinde kullanılabilecek güçlü bir araç olduğu sonucuna varılmıştır.
- Published
- 2021
31. Examination of Gifted Students' Home Activities, Reader Responses and Comprehension during the Global Pandemic
- Author
-
Fatih Çetin Çetinkaya, Muhammet Sönmez, Kasim Yildirim, Sevcan Akyüz, and [Belirlenecek]
- Subjects
Social ,Family involvement ,Pedagogy ,education ,[No Keywords] ,Covid-19 Salgını,Üstün Yetenekli Öğrenciler,Aile Katılımı,Okur Tepkileri,Anlama ,General Medicine ,Covid-19 Pandemic,Gifted Students,Family Involvement,Reader Response,Comprehension ,Psychology ,Sosyal ,humanities - Abstract
With this research, it was aimed to reveal the activities carried out with parent-student interaction in home- during the pandemic and to explore the reactions developed against the books read based on the student and parent interaction, and the students' level of comprehension towards these books. In line with these purposes, the study was conducted with the participation of 16 girls, 9 boys, a total of 23 gifted students and their parents who study at the 2nd and 3rd grades. In the research, 3 children's books from a book series and 2 children's books with postmodern pictures were used. The data of the study were collected parent-student interaction form, reader response questions, and comprehension questions for the texts. The parent-student interaction form and reader response questions were transformed into findings with the descriptive analysis method. Friedman test was used in the analysis of comprehension scores. According to the results of the research, it was revealed that students and parents carried out academic, social and sports activities together. In addition, it was observed that the reactions of students and parents to the books were reader-centered. Finally, it was seen that students' comprehension scores obtained from the third book of the book series differ significantly from other series books, but there was no significant difference between the comprehension scores obtained from the children's picture books., Bu araştırmayla salgın sürecinde ev ortamında, veli-öğrenci etkileşimiyle gerçekleştirilen etkinlikler, öğrenci ve veli etkileşimine dayanarak okunan kitaplara karşı geliştirilen tepkiler ve bu kitaplara yönelik öğrencilerin anlama durumları ortaya konmak istenmiştir. Bu amaçlar doğrultusunda araştırma 2. ve 3. sınıf seviyelerinde öğrenim gören 16 kız 9 erkek toplam 23 üstün yetenekli öğrenci ve bu öğrencilerin velilerinin katılımıyla yürütülmüştür. Araştırma sürecinde bir kitap serisinden 3 çocuk kitabı ve 2 adet postmodern resimli çocuk kitabı kullanılmıştır. Araştırmanın verileri veli-öğrenci etkileşim formu, okur tepki soruları ve metinlere yönelik anlama sorularıyla toplanmıştır. Veli-öğrenci formu ve okur tepki soruları betimsel analiz yöntemiyle çözümlenmiştir. Anlama puanlarının analizinde Friedman testinden yararlanılmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre öğrenci ve velilerin akademik, sosyal ve sportif faaliyetleri birlikte gerçekleştirdikleri, öğrencilerin ve velilerin kitaplara yönelik tepkilerinin okur merkezli tepkiler olduğu görülmüştür. Son olarak öğrencilerin kitap serisinin 3. kitabından alınan anlama puanlarının diğer seri kitaplardan anlamlı bir şekilde farklılaştığı ancak resimli çocuk kitaplarından alınan anlama puanları arasında anlamlı bir fark olmadığı görülmüştür.
- Published
- 2021
32. ANALAR, BACILAR, ABLALAR: Kayseri’de Hamur İşleri ve Ev Yemekleri İşletmeciliği Yapan Kadın Girişimciler
- Author
-
KARAMAN, KASIM and ŞAHİN, İLKAY
- Published
- 2021
33. Eğitimde Okuryazarlık Becerileri III
- Author
-
KARAMAN, KASIM
- Published
- 2021
34. Kardiyopulmoner bypass’ın trombosit agregasyonu ve fibrinoliz üzerine etkileri
- Author
-
Mustafa Tok, Kasim Ozluk, Engin Sagdilek, Betul Cam, Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı., Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Biyofizik Anabilim Dalı., Bursa Uludağ Üniversitesi/Tıp Fakültesi/Fizyoloji Anabilim Dalı., Tok, Mustafa, Sağdilek, Engin, and Özlük, Kasım
- Subjects
business.industry ,Bypass ,Fibrinoliz ,Fibrinolysis ,Immunology ,Kalp ve Kalp Damar Sistemi ,Trombosit agregasyonu ,Off-pump ,Açık kalp ameliyatı ,law.invention ,Open heart surgery ,law ,Anesthesia ,Cardiopulmonary bypass ,Medicine ,Cardiac and Cardiovascular Systems ,Platelet aggregation ,Off-pump,bypass,trombosit agregasyonu,fibrinoliz,açık kalp ameliyatı ,Off-pump,bypass,platelet aggregation,fibrinolysis,open heart surgery ,business - Abstract
Bu çalışmada, off-pump ve on-pump koroner bypass uygulanan hastalarda, prokoagülan aktivitede önemli rolü olan trombositlerin aktivite düzeyleri ve fibrinolitik aktivite değerlendirilmiştir. Çalışma, prospektif olarak planlanıp koroner bypass yapılan hastalar pompasız hasta grubunda 11 hasta, pompalı hasta grubunda 11 hasta olmak üzere, toplam 22 hasta değerlendirmeye alındı. Hastalardan ameliyat öncesi, ameliyat sonrası 1. saat, 1. gün ve 4. günde kan örnekleri alındı. Fibrinolitik aktiviteyi belirlemek için t-PA, u-PA, PAI-1, t-PA/PAI-1 ve D-Dimer, trombosit aktivitesini belirlemek için trombosit agregasyonu ölçüldü. On-pump grubunda daha fazla olmak üzere her iki grupta da ameliyat sonrasında fibrinolitik aktivite yüksek bulundu. Bu değerler ameliyat sonrası 4. günde ameliyat öncesi seviyelerine döndü. Trombosit agregasyonu her iki grupta da anlamlı bir fark göstermedi. Genellikle on-pump ameliyatlarda hemodilüsyon ve kullanılan yüksek doz heparin nedeni ile ameliyat sonrası erken tromboz riskinin düşük olduğu düşünülür. Buna bağlı olarak da erken dönem antikoagulan kullanımı yaygın değildir. Buna karşılık off-pump bypass ameliyatlarında erken dönemde antikoagulan kullanma alışkanlığı vardır. Yaptığımız bu çalışmanın gösterdiği sonuç kardiyopulmoner bypass kullanılan hastalarda ameliyat sonrası D-dimer yüksekliği erken tromboz riskinin pompa sonrası da devam ettiğini göstermektedir ve hemen ameliyat sonrası antikoagulan kullanımı düşünülebilir., In this study, platelet activity and fibrinolysis, which have an important role in hemostasis, were evaluated in patients undergoing off-pump and on-pump coronary bypass operation. Study was planned prospectively and a total of 22 patients who underwent coronary bypass operation were divided in two groups. 11 patients in off-pump group and 11 patients in the on-pump group were evaluated. Blood samples were taken from the patients preoperatively, 1 hour, 1 day and 4 days after surgery. t-PA, u-PA, PAI-1, t-PA/PAI-1 and D-Dimer were used to determine fibrinolytic activity, and platelet aggregation was measured to determine the degree of platelet activity. Postoperative fibrinolytic activity was higher in both groups, especially in on-pump group. Postoperative levels return to preoperative levels on the 4th day. There was no significant difference in the activity levels of platelets in both groups. It is generally considered that the risk of early postoperative thrombosis is low due to hemodilution and high-dose heparin used in on-pump surgeries. Accordingly, the use of early anticoagulants is not common. On the other hand, there is a habit of using anticoagulants in the early period in off-pump bypass surgeries. The results of our study show that the post-operative D-dimer elevation in patients using cardiopulmonary bypass shows that the risk of early thrombosis continues after the pump and, the use of anticoagulants immediately after surgery can be considered.
- Published
- 2021
35. Soğanlı Süs Bitkilerinden Glayör, Frezya ve Zambakta Dinlenme ve Çiçeklenme
- Author
-
TANTAN, Serdar, KASIM, Rezzan, and KASIM, Mehmet Ufuk
- Subjects
Engineering ,Mühendislik ,Büyümeyi Düzenleyici Madde,Sıcak,Soğanlı Bitki,Soğuk - Abstract
Bu derleme çalışmada, soğanlı bitkilerdenglayöl, frezya ve zambakta dinlenmenin oluşumu ve kırılması ile çiçeklenmeninmekanizması incelenmiştir. Dinlenme,hormonların aktivitesi sonucu, soğanın metabolik faaliyetlerin kısmi olarakyavaşlatılması ile oluşan büyüme durgunluğu olarak ifade edilmektedir. Aynı zamanda,dinlenme, yüksek ve düşük sıcaklıklar ile kuraklık gibi olumsuz çevreşartlarında bitkinin hayatta kalmasını sağlayan bir mekanizmadır. Soğanlıbitkilerde de, diğer bitkilerde olduğu gibi vejetatif gelişme, çiçeklenme vedinlenme olmak üzere üç gelişme aşaması bulunmaktadır. Soğan dikiminin ardındanbitki vejetatif olarak gelişmekte, ardından vejetatif meristem generatifmeristeme dönüşerek çiçek sapı oluşturmakta ve çiçeklenme ile eş zamanlı olarakyavru soğan oluşmaktadır. Oluşan yavru soğanlar belirli bir dinlenme dönemindensonra tekrar çiçeklenmektedir. Soğanlı bitkilerde dinlenmenin kırılması veçiçeklenme için, soğuk ve sıcak uygulamaları, dışsal hormon uygulamaları ilefotoperiyodizm uygulamaları yapılmaktadır. Düşük ve yüksek sıcaklıkların bitkinindinlenmeden çıkmasını sağlayarak, çiçeklenmeye neden olduğu tespit edilmiştir.Dışsal büyümeyi düzenleyici uygulamaları ise hem içsel hormonların üretimininarttırılması, hem de oransal olarak uyarıcı miktarının arttırılması veyaengelleyici miktarının azaltılması şeklinde etki gösterdiği görülmüştür.
- Published
- 2019
36. Çilekte (Fragaria x ananassa Duch.) Hasat Sonrası Enfeksiyon ve Kalite Üzerine Bazı Uçucu Yağların Etkisi
- Author
-
KASIM, Mehmet Ufuk, YILMAZ, Feridun, KOŞUMCU, Semra, and KASIM, Rezzan
- Subjects
Engineering ,Mühendislik ,Çilek,Depolama,Enfeksiyon,Kalite,Uçucu Yağ - Abstract
Bu çalışma farklıbitkilere ait uçucu yağların çilek meyvesinin muhafazası sırasında kalitedeğişimi ve enfeksiyon gelişimini engellemedeki etkilerinin belirlenmesiamacıyla yürütülmüştür. Bu amaçla 1000 ppm dozunda kekik (Thymus vulgaris), kimyon (Cuminum cyminum), nane (Mentha spicata), tarçın (Cinnamomumzeylanicum) ve çörekotu (Nigellasative) doğal bitkisel uçucu yağları çilek meyvelerine pülverize olarakuygulanmıştır. Uygulamayı takiben çilekler her bir kutuda 200±10 g meyveolacak şekilde kapaklı polietilentereftalat kutular içerisinde ambalajlanmıştır. Paketlenmiş çilek meyveleri1±1ºC sıcaklık ve %90 oransal nem içeren soğuk odalarda depolanmıştır. 11 gün süreyle muhafaza edilen çileklerde 3., 5.,7., 9. ve 11. günlerde, ağırlık kaybı, meyve rengi, meyve eti sertliği, sudaçözünebilir kuru madde (SÇKM), titre edilebilir asitlik, şeker miktarı,enfeksiyon oranı, görünüş ve tat puanlaması ölçüm ve gözlemleri yapılmıştır.Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre, özellikle çörekotu ve nane uçucuyağları başta olmak üzere tüm uçucu yağların enfeksiyon gelişimini baskıladığıbuna karşılık meyve rengi, SÇKM miktarı, glikoz içeriği ve görünüş puanlarıüzerinde uçucu yağların önemli bir etkisi olmadığı bulunmuştur. Bununlabirlikte kekik uçucu yağının ağırlık kaybını azalttığı, kekik dışındaki tümuçucu yağların yumuşamayı geciktirdiği, nane uçucu yağının asit parçalanmasınıgeciktirdiği, çörek otu uçucu yağının şeker kaybını hızlandırdığı ancak kekikuçucu yağının tad kalitesinin bozulmasına neden olduğu tespit edilmiştir. Sonuçolarak, kullanılan uçucu yağlar içerisinde olgunlaşmayı geciktirmesi veenfeksiyonu engellemesi nedeniyle, çileklerin depolama kalitesinin korunmasıaçısından nane uçucu yağının en iyi sonucu verdiği bulunmuştur.
- Published
- 2019
37. ASP.NET Ve MVC Temelli Responsive Web Uygulaması
- Author
-
AKÇAY, Muammer, KASIM, Ömer, and TAŞDELEN, Zekiye
- Subjects
Computer Science, Information System ,Model-View-Controller,e-ticaret,Web Programlama,Dağıtık sistemler,Bilgi teknolojileri ,Bilgisayar Bilimleri, Bilgi Sistemleri - Abstract
Günümüzde İnternetin gelişimi birçok alanda değişiklik ve yeniliklerin oluşmasına olanak sağlamıştır. Bu alanlardan biri de hiç şüphesiz Elektronik Ticaret alanı alanıdır. Elektronik Ticaret’in gelişimi ve değişimi internetten sonra büyük ölçüde değiştiren ve geliştiren ise Mobil Dünyadaki gelişmeler ve değişimler olmuştur. Mobil Araçların gelişimi ve yaygınlaşması ile birlikte insanların İnternet’e ve dolayısı ile Elektronik Web Sitelerine ulaşmaları ve alışveriş yapma oranlarında büyük bir artış olmuştur. Elektronik Ticaret alanında faaliyet göstermek isteyen firmalar tanıtımlarını yapabilecekleri ve yine ürün veya hizmetlerini sunabilecekleri tasarım ve yazılım açısından güçlü ve etkileşimli Elektronik Ticaret Web sitesine sahip olmak istemektedirler.Web site tasarımında kullanılan ve Microsoft tarafından geliştirilen C# ve ASP.NET MVC gibi teknolojilerin gelişimi e-ticaret sitelerinin daha üst seviyede güvenlikli ve daha rahat tasarlanıp kodlanmasını sağlamaktadır. Bu çalışmada geliştirilen dinamik web içeriklerinin kullanılmasıyla MVC teknolojisini temel alan bir e-ticaret sayfası geliştirilmiştir. Model, görünüm ve kontrol bölümlerinin ayrı ayrı gerçekleştirilmesi ile Front End ve Back End yapılar birbirinden ayrı ayrı olarak geliştirilmiştir. Front End bölümü ASP kaynak kodları ile yazılan projede Back End bölümünde Controller ve veritabanı yer almaktadır. Bu tasarım ile kod optimizasyonu, kodun genişletilmesi ve yeniden kullanılması, ekip olarak kodun güncellenmesi olanakları sağlamaktadır.
- Published
- 2020
38. ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN YAŞAM MERKEZLERİ İLE PSİKOLOJİK İYİ OLUŞLARI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ: BİNGÖL ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ
- Author
-
TATLILIOĞLU, Kasim
- Subjects
Social ,Üniversite öğrencisi,yaşam merkezi,psikolojik iyi oluş ,Sosyal - Abstract
ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN YAŞAM MERKEZLERİ İLE PSİKOLOJİK İYİ OLUŞLARI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ: BİNGÖL ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİÖzetBu araştırmada, üniversite öğrencilerinin yaşam merkezleri ile psikolojik iyi oluşları arasındaki ilişki incelenmiştir. Araştırmanın kapsamını Bingöl Üniversitesi öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırma, 2011-2012 bahar dönemi eğitim-öğretim yılında, Bingöl Üniversitesi’nin farklı bölümlerinde öğrenim gören 116 (%57) kız, 88 (%43) erkek olmak üzere toplam 204 öğrenci üzerinde yapılmıştır. Katılımcılar; Bingöl Üniversitesi’nin, Ziraat Fakültesi, Fen-Edebiyat Fakültesi ve İlahiyat Fakülteleri’nde öğrenim görmektedir. Araştırmaya katılan öğrencilerin 91’i birinci sınıf, 79’u ikinci sınıf ve 34’ü ise üçüncü sınıfta öğrenimini sürdürmektedir. Katılımcılar, random yöntemiyle seçilmiştir. Öğrencilere, araştırmanın değişkenlerinden olan psikolojik iyi-oluşu ölçmek için, Ryff (1989) tarafından geliştirilmiş 84 maddelik “Psikolojik İyi-olma Ölçeği” uygulanmıştır. Ayrıca bu ölçekle beraber katılımcılara, Bacanlı (1997) tarafından geliştirilen “Sosyo-ekonomik Düzey Ölçeği” uygulanmıştır. Üniversite öğrencilerinin aylık harcama miktarlarına göre farklılıklar elde edilen verilerin çözümlenmesinde SPSS Statistics 20.00 programı kullanılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde; Betimsel istatistik ve Tek Yönlü Varyans Analizi kullanılmıştır. Araştırma bulgularına göre; yaşam merkezleri farklı olan üniversite öğrencilerinin; “özerklik”, “çevresel hâkimiyet”, “bireysel gelişim”, “diğerleriyle olumlu ilişkiler”, “yaşam amaçları” ve “öz-kabul” puan ortalamaları arasındaki farkı belirlemek amacıyla yapılan varyans analizi sonucunda istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olmadığı görülmüştür.AN EXAMINATION OF THE RELATIONSHIPS BETWEEN LIFE CENTER AND PSYCHOLOGICAL WELL BEING OF UNDERGRADUATES: THE SAMPLE OF BINGOL UNIVERSITYAbstractIn this research, the relation between undergraduates’ life center and their psychological well being was examined. The scope of the research consists of Bingöl University students. The research was conducted on 204 undergraduates including 116 (%57) females, 88 (%43) males who were studying on different departments of Bingol University during 2011-2012 spring semester. Participants were studying in Faculty of Agriculture, Arts and Sciences Faculty, Theology Faculty of Bingol University. 91 of participants were juniors, 79 of them were sophomores and 34 of them were third graders. The participants were chosen randomly. To scale psychological well-being which was one of the variants, 84-item "Psychological well-being scale" developed by Ryff (1989) was applied on the undergraduates. "Socio-economic status scale" developed by Bacanlı (1997) was also applied on the participants. SPSS Statistics 20.00 Programme was used to analyze the datas. Descriptive statistics, F Test and one-way Anova were used to examine the datas. According to the research data, analysis of variance puts that there has been observed no statistically dramatic difference between the average “autonomy”, “environmental mastery”, “personal development”, “positive relations with other“, “life goals points”, “life purposes” and “self-acceptance” of university students with different wellness centers.Key words: Undergraduates, life center, psychological well-being, socio-economic status.
- Published
- 2020
39. YSA KULLANILARAK MAMOGRAMLARDAN DOKUSAL ÖZNİTELİK TABANLI MEME KANSERİ İLGİ BÖLGESİ TESPİTİ
- Author
-
Zafer Aydin, Sena Busra Yengec Tasdemir, and Kasim Tasdemir
- Subjects
Computer Science, Information System ,Computer Aided Cancer Detection,Machine Learning,Computer Vision,Transfer Learning with Deep Learning ,Bilgisayar Bilimleri, Bilgi Sistemleri ,Bilgisayar Yardımlı Kanser Tespiti,Makine Öğrenmesi,Bigisayarlı Görü,Transfer Öğrenimi ile Derin Öğrenme ,General Medicine - Abstract
Radiologists’ Type I error rate of Breast Cancer Detection from mammography images can reach up to thirty percent. In this study to assist radiology experts, a new Computer Aided Detection (CAD) system is proposed in order to increase the detection rate of Breast Cancer. A CAD system distinguishes the cancerous regions from normal tissues. In the proposed system, Haralick and HOG features are extracted from two-dimensional Wavelet transformed images which are enhanced by the CLAHE method. PCA algorithm is employed to select the extracted features. The selected features are given as input to a multi-layer perceptron (MLP) architecture. A detection accuracy of 81% is achieved when Adam optimization is used. In addition, various machine learning and deep learning methods have been implemented for comparison. When limited number of samples are used, the detection success of deep learning methods decreases even if transfer learning is employed. On the contrary, conventional computer vision methods give more successful results when appropriate combination of preprocessing, feature selection and machine learning algorithms are selected., Radyoloji uzmanlarının mamografi görüntülerine bakarak yaptığı meme kanseri teşhislerinde tip bir hata oranı yüzde otuzlara kadar çıkmaktadır. Kanserin teşhis başarısını artırmak adına bu çalışmada uzmanlara yardımcı olacak yeni bir Bilgisayar Yardımlı Teşhis sistemi, kanserli ve normal dokuyu ayırt etmek için önerilmektedir. Önerilen sistemde kontrast limitli histogram eşitleme (CLAHE) yöntemiyle iyileştirilen görüntülerin iki boyutlu parçacık dönüşümlerinden (2B–DWT) Haralick ve HOG öznitelikleri çıkarılmıştır. Özniteliklerin sayısını azaltması için temel bileşenler analizi (PCA) algoritması kullanılmıştır. Seçilen öznitelikler çok katmanlı algılayıcı (MLP) mimari yapısına sahip yapay sinir ağına (YSA) girdi olarak verilmiştir. Çok katmanlı algılayıcı üzerinde Adam eniyileme yapıldığında %81 tespit doğruluğu yakalanmıştır. Ayrıca, diğer bir çok temel makine öğrenmesi ve derin öğrenme yöntemleri denenerek karşılaştırma sonuçları detaylı olarak sunulmuştur. Sınırlı sayıda veri kümesi kullanıldığında transfer öğrenim kullanılsa dahi derin öğrenme yöntemlerinin tespit başarısı azalmıştır. Buna karşılık doğru ön işleme, öznitelik seçilimi ve makine öğrenmesi yaklaşımları kullanıldığı zaman geleneksel bilgisayarlı görü yöntemleri daha başarılı sonuçlar vermiştir
- Published
- 2020
40. ON THE RISE AND FALL OF TURKISH CIVILISATIONS IN TURKISTAN
- Author
-
KASIM, Mehmetali
- Subjects
Туркестан,турецкая цивилизация,развитие,внутренняя борьба,упадок ,Türkistan,Türk Medeniyeti,Gelişmeler,İç Mücadeleler,Gerilim ,Social ,Turkistan,Turkish Civilization,Developments,Internal Struggles,Decline ,Sosyal - Abstract
У турок была очень влиятельная история в мировой политике и армии на протяжении тысячелетий, и они также были очень успешными с точки зрения цивилизации и науки. Тем не менее, эти оценки не могут быть одинаково верны для всех турок. Хотя туркам степной культуры удалось создать огромные империи, они не смогли добиться успеха, как цивилизованные турки, с точки зрения культурного, научного и технического развития. В истории турков большие культурные и научные продвижения были, в основном, со стороны турков степной культуры. Мы можем заметить, что господство турков длилось до набегов на Туркестан другими народами в начале шестьнадцатого столетия. Эти два разных образа жизни и цивилизации существовали параллельно, и борьба между ними продолжалась тысячи лет. Основным определяющим фактором роста и падения турецкой цивилизации являются не внешние факторы, общие для литературы, а продолжающаяся борьба между двумя разными цивилизациями внутри турок. В этом исследовании, во-первых, были оценены характеристики двух разных цивилизаций и их влияние на социальную жизнь турок. Затем были обсуждены культурные события в цивилизованном турецком мире, большие достижения в области искусства, науки и техники и стратегические шаги по их достижению. Наконец, было рассмотрено, как политический и военный успех степей над цивилизацией привел к упадку и краху турецких цивилизаций., Turks have had a very influential history in World politics and military for thousands of years, and they were also very successful in terms of civilization and science. Nonetheless, these evaluations cannot be equally true for all Turks. Although the Turks with steppe succeeded in establishing vast empires, they could not achieved success like civilized Turks in terms of cultural, scientific and technological developments. These two different lifestyles and civilizations have existed in parallel, and the struggle between them has continued for thousands of years. The main determining factor in the rise and fall of Turkish civilization is not the external factors which are common in the literature, but the ongoing struggles between the two different civilizations within the Turks. Great civilizations and scientific advances in Turkish history have generally occurred when the civilized Turks, gained upper hand. It is understood that the last collapse of Turkish civilization in Turkistan began in the early 16th century, when the steppes gained dominance in these geographies long before they were exposed to foreign exploitation. In this study, firstly, the characteristics of the two different civilizations and their effects on the social life of Turks were evaluated. Then, cultural developments among the civilized Turkish world, great achievements in the field of art, science and technology, and strategic steps to achieve them were deliberated. Lastly, how the political and military success of the Steppes over the civilization led to the decline and collapse of the Turkish civilizations were examined., Türkler, siyasi ve askeri alanda binlerce yıl dünya tarihinde çok etkili bir geçmişe sahip olmuş, medeniyet ve bilim açısından da oldukça başarılı bir süreçten geçmiştir. Ancak bu tüm Türkler için aynı derecede değerlendirilemez. Bozkır medeniyetine sahip Türkler geniş imparatorluklar kurmayı başarmışsa da medeniyet, bilim ve teknolojik gelişmeler açısından bostan (kent) medeniyetine sahip Türkler gibi başarılar elde edememiştir. Bu iki farklı yaşam tarzı ve medeniyet binlerce yıl paralel olarak mevcut olmuş ve bunlar arasındaki mücadele kesintisiz süregelmiştir. Türk medeniyetinin yükselmesi ve düşüşündeki asıl önemli unsurun literatürde yaygın olan dış faktörler değil Türklerin kendi içindeki ve iki farklı yaşam tarzı arasındaki mücadelelerin hiç bitmeden devam etmesidir. Türk tarihinde büyük medeni gelişmeler ve bilimsel ilerlemelerin genelde bostan medeniyetine sahip olan Türklerin üstünlük kazandığı zamanlarda ortaya çıktığı ve Türkistan’da son çöküşün yabancı sömürüne maruz kalmadan çok önce bozkırların bu coğrafyalarda üstünlük kazandığı 16. yüzyılın başlarında ortaya çıkmaya başladığı anlaşılmaktadır. Bu çalışmada, ilk olarak bostan ve bozkır medeniyetlerinin özellikleri ve Türklerin toplumsal hayatındaki etkileri değerlendirilmiştir. Daha sonra, bostan medeniyetinde ortaya çıkan medeni gelişmeler, bilgi ve teknoloji alanındaki büyük başarılar ve bunların elde edilmesi için gösterilen stratejik adımlar ele alınmıştır. Son olarak, bozkırların bostan medeniyeti üzerindeki siyasi ve askeri başarısının ve onu izleyen zihniyet değişikliğinin Türk medeniyetinin gerilemesi ve çökmesine nasıl yol açtığı incelenmiştir.
- Published
- 2020
41. Gülşen-i Raz’ın Felsefesi
- Author
-
ÖZGEN, MEHMET KASIM
- Published
- 2020
42. İlkokul Birinci Sınıf İlk Okuma Yazma Kitabının Öğretmen Görüşleri Bağlamında İncelenmesi
- Author
-
Umut Can Atas and Kasim Yildirim
- Subjects
Descriptive statistics ,Turkish ,School classroom ,media_common.quotation_subject ,Qualitative property ,Context (language use) ,General Medicine ,Phonics ,language.human_language ,Education and Educational Research ,Reading (process) ,Elementary School Classroom Teachers,Reading and Writing Instruction,Textbooks ,language ,Mathematics education ,Sınıf Öğretmenleri,Okuma ve Yazma Öğretimi,Ders Kitapları ,Eğitim, Eğitim Araştırmaları ,Psychology ,media_common - Abstract
In this present research, it was aimed to evaluate the first grade Turkish Reading and Writing Textbook through the opinions of the elementary school classroom teachers. The research employed explanatory mixed methods design since it contained both quantitative and qualitative stages together. A total of 191 elementary school classroom teachers working at elementary schools in Turkey’s Şanlıurfa province in the 2019-2020 school year participated in the research. In the process of collecting data, a questionnaire form and a semi-structured interview form prepared by the researcher were used. While SPSS package program was used in the analysis of the quantitative data obtained, descriptive analysis method was used in the analysis of the qualitative data. As a result of the research, it was revealed that the elementary school classroom teachers regarded the first grade Turkish Reading and Writing Textbook as sufficient in this context. When the results related to the qualitative stage of the research were examined, while the teachers who make use of the textbook as a resource during the reading and writing teaching process, consider the sections of the textbook related to making the phonics feel and recognition sufficient the syllable and word transition sections were deemed insufficient., Yapılan bu araştırmada ilkokul birinci sınıf ilk okuma yazma kitabının öğretmen görüşleri bağlamında değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Araştırma hem nicel hem de nitel yönleri birlikte barındırması nedeniyle açıklayıcı karma yöntemle desenlenmiştir. Yapılan araştırmaya 2019-2020 eğitim-öğretim yılında, Şanlıurfa iline bağlı ilkokullarda görev yapmakta olan 191 sınıf öğretmeni katılmıştır. Araştırma kapsamında verilerin toplanması sürecinde araştırmacı tarafından hazırlanan anket formu ve yine araştırmacı tarafından hazırlanan yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Elde edilen nicel verilerin analizinde SPSS paket programdan faydalanılırken, nitel verilerin analizinde ise betimsel analiz yönteminden faydalanılmıştır. Araştırma sonucunda sınıf öğretmenlerinin 1. Sınıf Türkçe İlk Okuma ve Yazma Ders Kitabı’nı genel anlamıyla “Yeterli” olarak gördükleri ortaya çıkarılmıştır. Araştırmanın nitel boyutuna ilişkin sonuçlar incelendiğinde sınıf öğretmenlerinin ilk okuma ve yazma öğretimi sürecinde ders kitabından bir kaynak olarak oldukça fazla yararlandıkları, ders kitabının sesi hissettirme ve tanıma ile ilgili bölümlerini yeterli görürken; hece ve kelimeye geçiş bölümlerini ise yetersiz gördükleri sonuçlarına ulaşılmıştır.
- Published
- 2020
43. Investigation of the effect of carbon black and flame retardant agent on the fire properties of elastomer-based composite materials with high elongation capability
- Author
-
KASIM, Hasan
- Subjects
Engineering ,Elastomer,Alev geciktirici,Yanma davranışı,Nano kompozit,Termal kararlılık,Karbon siyahı ,Elastomer,Flame retardant,Combustion behavior,Nanocomposite,Thermal stability,Carbon black ,Mühendislik - Abstract
Doğal kauçuk esaslı kompozit karışımları (NRC), sahip oldukları üstün performans özellikleri sebebiyle araç lastiklerinde, amortisörlerde, süspansiyon sistem elemanları ve çeşitli mühendislik uygulamalarında bir tür ticari malzeme olarak yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Kauçuk esaslı malzemeler çalıştığı ortamlarda son derece ağır şartlara maruz kalmasının yanında ciddi bir yangın güvenliği sorununu da bünyesinde barındırmaktadır. Bu çalışmada, havalı süspansiyon sistemlerinde hammadde olarak kullanılacak farklı partikül boyutlarına sahip karbon siyahı (CB) ve alev ısısı ile reaksiyona girerek kabaran alev geciktirici ajanların (SRA) ilavesi ile hazırlanan kauçuk kompozit karışımlarının termal, alev geciktirici ve mekanik özellikleri araştırılmıştır. Kullanılan dolgu malzemeleri ve alev geciktiricilerin NRC üzerindeki etkisi termal analizler (TGA), yanma testleri, mekanik testler, SEM ve mikroskobik analizler ile incelenmiştir. Kompozitlerin ısıl kararlılığı ve yanıcılığı ağ yapısına, elde edilen karışımdaki katkı maddesinin içeriğine ve tipine bağlı olduğu gözlemlenmiştir. Parçacık boyutunun küçültülmesi, NRC'lerin yanıcılığını azaltırken aynı zamanda mekanik özelliklerini de arttırmada önemli bir role sahiptir., Natural rubber-based composite mixtures (NRC) are widely used as commercial material in vehicle tires, shock absorbers, suspension system components, and various engineering applications due to their superior performance properties. In addition to the extremely severe conditions of the working environments of rubber-based materials, it also contains a serious fire safety problem. In this study, thermal, flame retardant and mechanical properties of rubber composite mixtures prepared with the addition of carbon black (CB) and intumescent flame retardant agents (IFR) with different particle sizes to be used as raw materials in air suspension systems were investigated. The effect of filler materials and flame retardants used on NRC was investigated using thermal analysis (TGA), combustion tests, mechanical tests, SEM, and microscopic studies. It was observed that the thermal stability and flammability of the composites depend on the network structure, the content, and the type of the additive in the mixture obtained. Particle size reduction has a significant role on reducing NRCs flammability while also increasing their mechanical properties.
- Published
- 2020
44. LANGUAGE OF WISDOM IN MYSTICISM AND PHILOSOPHY OF TASAVVUF
- Author
-
ÖZGEN, MEHMET KASIM
- Subjects
philosophy of tasavvuf,mysticism,philosophy of language,philosophy of aphism ,Philosophy ,Felsefe ,Tasavvuf Felsefesi,Mistisizm,Dil Felsefesi,Hikmet Dili - Abstract
İnsan sosyal ve manevi bir varlıktır. Aynı zamanda insan kendini “olgunlaştırma” ve “öteki” ile birlikte yaşama” eğilimine doğuştan sahiptir. Bir başka deyişle insan bu yetileriyle kâmil insan olmak için hikmet ve hayat sahibi olmak zorundadır. İnsanı olgunlaştıran bir dil ancak hikmet dilidir. İnsan aynı zamanda kendini yetkinleştirmek isteyen bir varlıktır. Bütün mistik ve felsefi geleneklerde bu yetkinleşme serüvenin düşünce özeti vardır. Yetkinleşme veya benliğin erdemli ve hikmet sahibi olmasını sağlayan da yine dil yetisidir. Dil, anlamı taşıyan ve düşünceyi aktaran bir yetkinleştirici bir araçtır. Ancak insan sadece fiziksel bir varlık (düşünce) değil; aynı zamanda metafiziksel (mana/hikmet sahibi) bir varlıktır. Hikmet dilinde söz iki yönlüdür. Birinci yönünde söz, zihnin dille ürettiği anlamlı seslerdir. İkinci yönden ise logosu çağrıştıran metafizik bir boyuta sahiptir. Söz/kelam/hikmet bilinmeyen ve görülmeyen bir dünyadan görünür ve dünyaya taşar. Eğer zihin, kendini metafizik söze/hikmete uygun bir hale getirebilirse, o, kendi iç dünyasını da hikmet dili olarak inşa edebilir. Ancak bunun için sözü dinleme becerisine sahip olmak gerekir ki sözün gücü zihinde inkişaf edebilsin. Söz, eğer dinlenirse, hakikatin en büyük kılavuzudur. Çünkü yetkin söz hikmettir. Muhasibi’nin de dediği gibi, dinlemeyi öğrenmek hikmetin başıdır. Heidegger aynı düşünceyi “kulağımız en ontolojik organımızdır” şeklinde ifade eder. Sözü dinleme becerisi geliştikçe, hikmetin gücü zihinde ve dilde etkisini göstermeye başlar., Human being has social and spirtual qualities. He has natural ability for self development and social connectedness with the “other”. Human being must survive and learn to be wise with such qualities. Considering the fact that human has a tendency for self-realisation, language of wisdom can provide what human being needs for mental and spirtual development. The process of self-realization has certain references in mystical and philosophical tradition. The self-realization and wisdom become perfect only with the ability of language which is a powerful means for the transformation of idea and meaning. Yet, human being is both physical and metaphysical being. The language of wisdom has two different kinds of speech. The first one is the mental production and enunciation of the words (voices/sounds). The second one has metaphysical quality that resonates logos. Words, speech and wisdom display themselves from the invisible space and they outpoure to the visible world. If the mind can transform itself to the level of metaphysical understanding, the language of wisdom can be achieved. This is accessible only if one is able to listen to and hear the voive of wisdom. Once it is heard, the voice becomes revealation. The wisdom is perfect word. As Muhasibi says: “to learn hearing/listening is the first step to wisdom”. Heideger refers to the same thing: “ears are true and silent voice of smystery”. Once the power of hearing develops, the wisdom becomes more visible in the mind and language of man.
- Published
- 2020
45. Üniversite Öğrencilerinin Kültürlerarası Duyarlılık Algıları
- Author
-
YILDIRIM, Kasim and ÇAĞLAYAN, Savaş
- Subjects
göç,üniversitesi öğrencileri,çok kültürlülük,kültürlerarası duyarlılık ,Social ,Sosyal - Abstract
Bu araştırma üniversite öğrencilerinin kültürlerarası duyarlılık düzeylerini belirlemek amacı ile gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmada kesitsel tarama yönteminden faydalanılmıştır. Araştırma 2018-2019 akademik yılı güz döneminde bir devlet üniversitesini dört farklı fakültesinde öğrenim gören üniversite öğrencileri ile gerçekleştirilmiştir. Eğitim, Teknoloji, Edebiyat ve Spor Bilimleri Fakültelerinin farklı bölümlerinde okuyan toplam 1530 üniversite öğrenci araştırma sürecine dâhil edilmiştir. Araştırmada veri toplama aracı olarak Braskamp, Braskamp, Merrill ve Engberg (2012) tarafından geliştirilen ve Yıldırım (2019) tarafından Türkçeye uyarlanan “Kültürlerarası Duyarlılık (Küresel Perspektif)” ölçeği kullanılmıştır. Araştırma bulguları üniversite öğrencilerinin kültürlerarası duyarlılık düzeylerinin yüksek olduğunu göstermiştir. Buna ek olarak üniversite öğrencilerinin kültürlerarası duyarlılık düzeyleri cinsiyetlerine, eğitim gördükleri fakültelere ve bölümlere, öğrenim gördükleri sınıf düzeylerine ve aileleriyle yaşadıkları şehrin bulunduğu bölgeye göre anlamlı bir şekilde değişirken anne ve baba eğitim düzeyi, anne ve baba meslek durumu, ailelerinin gelir durumu ve yaşadıkları yere göre üniversite öğrencilerinin kültürlerarası duyarlılık düzeyleri anlamlı bir şekilde değişmemiştir.
- Published
- 2020
46. Klasik Türk Düşüncesinde Hikmet ve Erdem Anlayışı
- Author
-
ÖZGEN, MEHMET KASIM
- Subjects
Social ,İslamFelsefesi,Tasavvuf Metafiziği,Hikmet,Erdem,Ahlak,Klasik Türk Düşüncesi ,Sosyal - Abstract
In this paper, the understanding of wisdom and virtue in the context of moral philosophy in classical Turkish thought will be described. In Plato and Aristotle who are the first great system philosophers in the history of philosophy, moral philosophy is embellished with a sense of virtue. Accordingly, the essence of man is based on the mind and morality is realized by controlling the other abilities of the soul such as desires and passions under the guidance of the mind. Because whether virtues are conceived as holistic truths like in Plato, or as values having social origins, such as Aristotle, they represent a kind of relationship to reason. As in the case of Khoja Ahmad Yasawi, he has placed the wisdom-based understanding of morality at the center of his philosophy to overcome virtue-centered values. We call it transcendent, because the understanding of virtue is not entirely wrong, but incomplete; this means focusing on the shell to miss the essence. So the distinction here is about the vital difference between philosophy and wisdom, between question of how and why. In this study, the differences between a wisdom-centered morality and a world of virtue-centered moral values and their reflections to today will be discussed. Consolation/satisfaction/happiness/consent in wisdom morality are the highest aims. However, in the morality of virtue, the happiness of self/ego has priority. Priority of self is only by purifying the self; this is a requirement of wisdom morality. In virtue ethics, there is self-control but controlling ego is ultimately a behavior for the ego. Wisdom means understanding, truth and compassion for the minds. Wisdom reveals the metaphysical and spiritual dimensions of our faith and morality. It leads us to the truth so that we can live in integrity and honesty. Wisdom gives meaning and purpose to what we do, and today we need to rediscover this understanding of wisdom. Early muslim scholars also deal with the conception of wisdom. Based on their knowledge from early Islamic sources and translations from the ancient Greek texts, Al-Farabi, Ibn Arabi and Averroes established a hybrid idea of “hikmah (wisdom)”. Translations and re-interpretations of the ancient texts inevitably influenced the understanding of Andulusian Muslim scholars. They are less interested in difference between Greek myhtology and divine revealation. They nurtured the role of man and his ability to rely on reason to reach the “Truth”. Taking the truth [here learning] as common work of man, Al-Farabi integrates the ancient Greek philosophy and early Islamic sources to develop a particular understanding of wisdom. Farabi uses two words to explain what he means by wisdom. The first one is “hikmah” and the second one is “irfan (gnosis)”. The word “hikmah” is derived from Arabic Word “hukm” which means “to justify”. It has several connotations such as “to prevent, to restrict, to sthrenthen, to avoid”. As such “hikmah” may have two different meanings; to justify and to have a powerful judgement. When it is used for powerful judgment, it is associated with mind. The word has metaphysical application as well. In metaphysical context hikmah refers to spiritual experience; it is a quest for a spiritual maturity which has particular method and manner to save one’s soul from the evil. The mystic use of the word “hikmaht” has a particular significance in the metaphysical context. Metaphysically the word emphasizes the spirtual quest into the Good [God]. Al-Farabi also uses this word with metaphysical meaning. He sometimes uses additional word to further develop his argument. For instance, “erdem (virtue)” is additional term he uses interchangebly. Al-Farabi does not use the word “erdem” like Aristotle. He writes about different meanings of the word. In general “erdem” refers to “good deeds”. The word “erdem” particularly refers to virtue and true understanding of man. It is the moral quality. Secondly, “erdem” is an attitude and manner. Here “erdem” is a practical experience and moral choice. In this case Al-Farabi’s understanding of “erdem” and the Greek understanding of “virtue” have certain similarities. The two words-“hikmah” and “erdem”- have metaphysical significance as well in early Islamic scholarship. Farabi uses such words with metaphysical references and implies that wisdom and virtue should be basic code of wise-man. The end of learning is wisdom; the end of faith is virtue. Other values such as truth, honesty, justice are secondary to wisdom-virtue. Wise-man’s quest is a quest into wisdom and virtue. Wisdom leads a man into the very meaning of existence. Virtue is inaccessible without the guidance of learning. Thus in the lack of the basic codes, the end is inaccessible. The salvation and glory of man becomes impossible., Bu çalışmada klasik dönem Türk düşüncesinde ahlak felsefesi bağlamında hikmet ve erdem anlayışı betimlenmeye çalışılacaktır. Felsefe tarihinin ilk büyük sistem filozofları olan Platon ve Aristoteles’te ahlak felsefesi temelde erdem anlayışıyla bezenmiştir. Buna göre insanın özselliği akılla temellenmektedir ve ahlaklılık, ruhun arzu ve tutkular gibi diğer güçlerini aklın rehberliği altında denetime tabi tutarak gerçekleştirilir. Çünkü erdemler ister Platon’daki gibi tümel gerçeklikler olarak kavransın isterse Aristoteles’teki gibi toplumsal kökenleri bulunan değerler olarak kavransın, aklın kurala tabi olması türünden bir ilişkiyi temsil ederler. Türk düşüncesi ise Hoca Ahmed Yesevi örneğinde görüleceği üzere, erdem merkezli değerler anlayışını aşacak tarzda hikmete dayalı bir ahlak anlayışını felsefenin merkezine yerleştirmiştir. Aşacak tarzda diyoruz, çünkü erdemlerle ilgili anlayış bütünüyle yanlış değil, fakat eksiktir; bu, kabuğa odaklanarak özü kaçırmak demektir. Dolayısıyla buradaki ayrım felsefe ile hikmet arasındaki, nasıl ile niçin soruları arasındaki hayati farka ilişkindir. İşte bu çalışmada hikmet merkezli bir ahlak ile erdem merkezli ahlaki değerler dünyası arasında nasıl farklar olduğuna ve bunun günümüze kadar gelen yansımalarına değinilecektir. Hikmet ahlakında teselli/tatmin/mutluluk/Hakka rıza en yüksek amaçtır. Oysa erdem ahlakında nefsin/egonun mutluluğu önceliklidir. Nefse hâkimiyet ancak nefsi arındırmakla olur. Bu da hikmet ahlakının bir gereğidir. Erdem ahlakında ise nefsi/ egoyu kontrol vardır. Egoyu kontrol sonuçta, yine ego için yapılan bir davranıştır. Hikmet zihinler için idrak, doğruluk ve merhamet demektir. Hikmet, inancımızın ve ahlakımızın metafizik ve ruhani boyutunu ortaya koyar. Doğruluk ve dürüstlük içinde yaşayabilmemiz için bizi hakikate sevk eder. Hikmet yaptıklarımıza bir anlam ve amaç verir, bugün bu hikmet anlayışını yeniden keşfetmemiz gerekiyor.
- Published
- 2020
47. Rheum ribes L.’nin etanol ekstraktlarının malign melanomahücreleri üzerine anti-kanser etkinliği
- Author
-
KİRMİT, ADNAN, TAKIM, KASIM, BALKAN, EZGİ, GÜLER, ERAY METİN, YENİGÜN, VİLDAN BETÜL, BULUT, HURİ, KOÇYİĞİT, ABDÜRRAHİM, and BALKAN, EZGİ
- Subjects
KİRMİT A., TAKIM K., BALKAN E., GÜLER E. M. , YENİGÜN V. B. , BULUT H., KOÇYİĞİT A., -Rheum ribes L.’nin etanol ekstraktlarının malign melanomahücreleri üzerine anti-kanser etkinliği-, Journal of Health Sciences and Medicine, cilt.3, ss.148-152, 2020 - Published
- 2020
48. GİRİŞİMCİLİĞİN İLLERE GÖRE DAĞILIMI: BULANIK K ORTALAMALAR VE SOM KÜMELEME YÖNTEMLERİ
- Author
-
IŞIK, Kasim Can and POLATGİL, Mesut
- Subjects
Entrepreneurship,Cluster Analysis,Artificial Neural Networks ,İşletme ,Girişimcilik,Kümeleme Analizi,Yapay Sinir Ağları ,Management - Abstract
Due to constantly changing market conditions and developing technology;The importance of entrepreneurial activity is increasing, especially indeveloping countries such as Turkey. Likewise, the clustering ofentrepreneurial activities according to the places with the same features isbecoming more and more important. Because the number ofthese clusters is less than the provinces, development regions and geographicalregions. But because of the common features they have, these clusters; It is animportant data source both in promoting / supporting entrepreneurshipactivities and in identifying / resolving problems that arise inentrepreneurship activities. There are no studies inthe literature that cluster all cities according to their entrepreneurialcharacteristics, with this study, it is aimed to close this gap in theliterature. Turkey Ministry of Industry and Technology / EntrepreneurInformation System (GBS) located in the "Number of enterprises by cities,net sales and assets" were used as data in the study. Fuzzy k means andSOM methods, one of the clustering methods, have been applied to the publisheddata of 2017 in the GBS database. and Turkey's entrepreneurship is mapped. Accordingto the fuzzy k means method, 19 cities were collected in 3 different clustersand 62 cities were collected in a single cluster. According to SOM clusteringmethod, 8 cities were collected in 4 different clusters and 73 cities werecollected in a single cluster. Finally, remarkable findings have been explainedand the similarities / differences between the results of the 2 methods havebeen interpreted., Sürekli değişen pazar koşulları ve gelişen teknoloji bağlamında girişimcilik faaliyetlerin önemi özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde giderek artmaktadır. Girişimcilik faaliyetlerinin aynı özellikleri taşıyan yerlere göre kümelenmesi de aynı şekilde büyük önem arz etmektedir. Çünkü aynı özellikleri taşıyan; sayısı il, kalkınma bölgesi ve coğrafi bölgelere göre daha az olan bu kümeler gerek girişimcilik faaliyetlerinin teşvik edilmesi ve destek sağlanmasında gerekse girişimcilik faaliyetlerinde ortaya çıkan sorunların belirlenmesi ve çözümünde önemli bir veri kaynağıdır. Literatürde Türkiye’deki tüm illeri girişimcilik özelliklerine kümeleyen herhangi bir çalışma bulunmamakla birlikte bu çalışma ile literatürdeki bu açığı kapatmak amaçlanmıştır. Türkiye Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Girişimci Bilgi Sistemi (GBS)’nde yer alan “İllere göre girişim sayısı, net satışlar ve aktifler” raporları çalışmada veri olarak kullanılmıştır. Çalışma kapsamında 2017 yılına ilişkin GBS veri tabanında yayımlanan verilere kümeleme yöntemlerinden Bulanık k ortalamalar ile SOM yöntemleri uygulanarak Türkiye’nin girişimcilik haritası çıkarılmıştır. Bulanık k ortalamalar yöntemine göre göre 19 il 3 farklı kümede kalan 62 il tek kümede toplanmışken, SOM kümeleme yöntemine göre ise 8 il 4 farklı kümede kalan 73 il ise tek kümede toplanmıştır. Son olarak ise dikkat çeken bulgulara yer verilmiş, 2 yönteme ait sonuçlar arasındaki benzerlik ve farklılıklar yorumlanmıştır.
- Published
- 2020
49. Sosyo-ekonomik açıdan dezavantajlı bölgelerde öğretmenlik yapan okul öncesi öğretmenlerinin fen etkinlikleri uygulamaları sırasında karşılaştıkları sorunlar
- Author
-
Önal, Taha Kasim, Sarıbaş, Deniz, and Temel Eğitim Ana Bilim Dalı
- Subjects
Preschool period ,Eğitim ve Öğretim ,Education and Training ,Preschool education - Abstract
Toplumların geleceğini oluşturan çocukların fen alanına ilişkin ilk deneyimleri, doğal çevreleriyle etkileşime geçmeleri ile başlamaktadır. Bu ilk deneyimler sonrası, çocukların araştırma, öğrenme ve çevreyi keşfetme eğilimleri yaşamları boyunca devam etmektedir. Eğitim sürecinin önemli bir aşaması olan okul öncesi eğitim döneminde, çocuklara fen ve bilim sevgisinin kazandırılması oldukça önemlidir. Nitekim bu dönemde edindirilecek kazanımlar çocuğun tüm yaşamını etkileyecek niteliktedir. Bu bağlamda, okul öncesi dönem fen eğitimi alanında uygun çözümlerin geliştirilebilmesi için, öncelikle konuya ilişkin mevcut durumun ve sorunların belirlenmesi gerekmektedir. Tez çalışması, bu sürece katkı sunulması amacıyla ve çabasıyla ortaya çıkmıştır. Tez çalışmasının konusu, sosyo-ekonomik bakımdan dezavantajlı bölgede görev yapan okul öncesi öğretmenlerinin okul öncesi dönem fen eğitimi konusundaki görüşlerini ve yaşadıkları sorunları ortaya koymaktır. Çalışmanın teorik çerçevesini oluşturan alanyazın bölümünde okul öncesi dönem fen eğitiminin amacı, özellikleri, yöntemleri ile konuya ilişkin olarak aile ve öğretmenin rolü başlıkları ele alınmıştır. Bu şekilde, okul öncesi dönem fen eğitimi çeşitli yönleri ile ele alınarak önemi ortaya konulmaya çalışılmıştır. Tez çalışması kapsamında yürütülen araştırmanın çalışma grubunu Diyarbakır ilinin Bağlar, Sur ve Yenişehir ilçelerinde görev yapan on beş okul öncesi öğretmen oluşturmuştur. Çalışmada araştırma yöntemi olarak örnek olay yöntemi benimsenmiştir. Araştırma verileri görüşme ve gözlem metotları ile elde edilmiştir. Elde edilen bulguların analiz edilmesi sonucunda; öğretmenlerin çoğunluğunun fen etkinliklerinde deney ve gözlem yöntemi ile gösterip yaptırma yöntemlerini kullandığı belirlenmiştir. Öğretmenlerin görev yaptıkları bölgenin dezavantajları konusunda en az bir duruma temas ettikleri görülmüştür. Bu konuda; ailelerin bilinç düzeyinin düşüklüğü, olumsuz ekonomik koşullar, aile katımının düşük seviyede olması ve etnik çeşitlilik sebepli iletişim sorunlarının ön plana çıkan dezavantajlar olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, öğretmenlerin büyük kısmının öğrencilerin sosyo-ekonomik sorunlarının fen eğitimi sürecine yansıyan olumsuz yönleri olduğunu belirtmiştir. Güncel fen eğitimi uygulamaları konusunda ise, öğretmenlerin çoğunluğunun fikir sahibi olmadığı tespit edilmiştir. Yine, öğretmenlerin çoğunluğu tarafından mevcut fen eğitimi programı yetersiz ya da kısmen yeterli bulunmuştur. Genel olarak sorunlar bağlamında; materyal ve teknoloji alanına ilişkin sorunlar, öğretmenlerin fen eğitimi ve fen etkinlikleri konusunda yeterli bilgiye sahip olmaması ile fiziksel koşulların yetersizliğine ilişkin sorunların ön plana çıktığı belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Okul öncesi eğitim, Fen eğitimi, Fen etkinlikleri, Öğretmen görüşleri, Sorunlar The first experiences of children, who make up the future of societies, begin with their interaction with their natural environment. After these initial experiences, the tendency of children to research, learn and explore the environment continues throughout their lives. In preschool education, which is an important stage of the educational process, it is very important to give children love of science and science. As a matter of fact, the gains to be earned in this period will affect the whole life of the child. In this context, in order to develop suitable solutions in the field of pre-school science education, it is necessary to determine the current situation and problems related to the subject. The thesis study, has emerged with the aim of contribute to this process.The subject of the thesis study is to reveal the opinions and problems of preschool teachers working in the socio-economically disadvantaged region about pre-school science education. In the literature of the study the aims, features, methods of the pre-school science education and the role of the family and teacher regarding the subject are discussed. In this way, the importance of preschool science education is handled with various aspects. Fifteen preschool teachers working in Bağlar, Sur and Yenişehir districts of Diyarbakır were the study group of the research carried out within the scope of the thesis. In the study, a case study method was adopted as a research method. Research data was obtained by interview and observation methods. As a result of analysing the obtained findings; it was determined that the majority of teachers used the experimental-observation methods and demonstration methods in science activities. It was observed that the teachers touched at least one situation, regarding the disadvantages of the region where they work. In this respect; it has been determined that families' low level of consciousness, negative economic conditions, low family participation and communication problems due to ethnic diversity are the main disadvantages. Also most of the teachers had stated that, the negative aspects of students' socio-economic problems reflected in the science education process. As for current science education practices, it was determined that the majority of teachers do not have an idea. Again, the current science education program was found to be insufficient or partially sufficient by the majority of teachers. In the context of problems in general; it has been determined that problems related to materials and technology, lack of knowledge about science education and science activities of teachers and the problems about insufficient physical conditions come to the fore.Keywords: Preschool education, Science education, Science activities, Teacher opinions, Problems 128
- Published
- 2020
50. Yapı sektöründe yüksek katlı binalarda toplu koruma önlemlerinin iş kazalarına etkisi: Yüksek katlı binalarda saha uygulaması
- Author
-
Doğan, Kasim, Turan, Haldun, and İş Sağlığı ve Güvenliği Ana Bilim Dalı
- Subjects
Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri ,İnşaat Mühendisliği ,Labour Economics and Industrial Relations ,Civil Engineering - Abstract
Ülkemizde ve dünya genelinde ölüm ile sonuçlanan iş kazası oranı en yüksek sektör inşaat sektörüdür.Büyük çaplı inşaatlarda uygulanan örnek iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarının incelenerek ,yapılacak yeni inşaat projelerine ışık tutması amaçlanmıştır. Our country and the world-wide death rate resulting in deaths is the highest sector of the construction sector. Large-scale construction of hotel workmanship and security applications to manage the management of the new construction projects are intended to shed light. 65
- Published
- 2020
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.