88 results on '"Kara, Ali"'
Search Results
2. ENDÜLÜS HADİSÇİLİĞİ VE İBN ABDİLBER, YUSUF ACAR.
- Author
-
KARA, Ali Rıza
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
3. TRAKYA BÖLGESİNDE YETİŞTİRİLEN ACI BİBER MEYVELERİNDE KAPSAİSİN VE BAZI BİYOKİMYASAL MADDELERİN BELİRLENMESİ
- Author
-
Kara, Ali and Deveci, Murat
- Abstract
Bu çalışma, Trakya bölgesinde farklı illerde ekimi yapılan acı sivri tipteki biber çeşidinde acılık oranlarının bölgesel farklılık durumunun biber meyve analizleri ile belirlenmesi amacı ile yapılmıştır. Bu amaç ile Tekirdağ, Kırklareli ve Edirne İllerinde ekimi yapılan aynı çeşit acı sivri biber parsellerinden alınmış olan biber meyve örneklerinde kapsaisin klorofil ve karotenoid analizleri yapılmıştır. Yapılan analizlerin sonuçları ile meyvede yapılan kapsaisin analizi ve diğer analiz sonuçları karşılaştırılmıştır. İncelemesi yapılan çalışma alanları arasındaki ortam koşullarının aynı biber çeşidi üzerinde değişim oranları tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu bakımdan araştırmamız Trakya bölgesinde ve ülkemizde bu amaçla yapılan ilk çalışma örneğini teşkil etmektedir. Araştırma sonuçlarına göre, Trakya bölgesinin 3 farklı ilinde yetiştirilen aynı çeşide ait biber meyve örnekleri, numune alınan lokasyonlar ve tarihlerin veri ortalamaları değerlendirildiğinde en yüksek veriyi veren iller; kapsaisin 97.40 ppm ile Kırklareli, toplam klorofil 122.78 mg ile Tekirdağ, Klorofil a 86.58 mg, Klorofil b 38.39 mg, karotenoid 25.59 mg ile Kırklareli, renk L değeri 59.39 ile Kırklareli’nde gözlemlenmiştir.
- Published
- 2022
4. Trakya bölgesinde yetiştirilen acı biber meyvelerinde kapsaisin miktarının belirlenmesi
- Author
-
Kara, Ali and Deveci, Murat
- Subjects
Ziraat ,Agriculture - Abstract
Bu çalışma, Trakya bölgesinde farklı illerde ekimi yapılan acı sivri tipteki biber çeşidinde acılık oranlarının bölgesel farklılık durumunun biber meyve analizleri ile belirlenmesi amacı ile yapılmıştır. Bu amaç ile Tekirdağ, Kırklareli ve Edirne İllerinde ekimi yapılan aynı çeşit acı sivri biber parsellerinden alınmış olan biber meyve örneklerinde kapsaisin ve diğer laboratuvar analizleri yapılmıştır. Yapılan analizlerin sonuçları ile meyvede yapılan kapsaisin analizi ve diğer analiz sonuçları karşılaştırılmıştır. İncelemesi yapılan çalışma alanları arasındaki ortam koşullarının aynı biber çeşidi üzerinde değişim oranları tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu bakımdan araştırmamız Trakya bölgesinde ve ülkemizde bu amaçla yapılan ilk çalışma örneğini teşkil etmektedir. Araştırma sonuçlarına göre, Trakya bölgesinin 3 farklı ilinde yetiştirilen aynı çeşide ait biber meyve örnekleri, numune alınan lokasyonlar ve tarihlerin veri ortalamaları değerlendirildiğinde en yüksek veriyi veren iller; kapsaisin 97,40 ppm ile Kırklareli, meyve ağırlığı 7,22 g ile Edirne, toplam kuru madde miktarı 9,15 g ile Tekirdağ, meyve boyu 19,06 cm ile Edirne, meyve çapı 10,86 mm Tekirdağ, meyve plasenta ağırlığı 0,97 g Tekirdağ, meyve et kalınlığı 1,31 mm Kırklareli, meyvedeki tohum sayısı 79,6 adet ile Tekirdağ, toplam mineral madde % 0,74 ile Kırklareli, protein %15,73 Edirne, toplam klorofil 122,78 mg ile Tekirdağ, Klorofil a 86,58 mg, Klorofil b 38,39 mg, karotenoid 25,59 mg ile Kırklareli, renk L değeri 59,39 ile Kırklareli, renk a değeri 10,97 ile Tekirdağ, renk b değeri 49,06 ile Kırklareli'nde gözlemlenmiştir. This study was carried out with the aim of determining the regional differences in the bitterness ratios of the hot pointed type pepper cultivar cultivated in different provinces in the Thrace region by pepper fruit analysis. For this purpose, capsaicin and other laboratory analyzes were carried out on pepper fruit samples taken from the same kind of hot pepper plots cultivated in Tekirdağ, Kırklareli and Edirne provinces. The results of the analyzes were compared with the results of the capsaicin analysis and other analyzes made in the fruit. It was tried to determine the change rates of the ambient conditions between the studied study areas on the same pepper variety. In this respect, our research constitutes the first example of a study conducted for this purpose in the Thrace region and in our country. According to the results of the research, when the data averages of the pepper fruit samples of the same variety grown in 3 different provinces of the Thrace region, the sampling locations and the dates are evaluated, the provinces that give the highest data are; Kırklareli with capsaicin 97.40 ppm, Edirne with 7.22 g fruit weight, Tekirdağ with 9.15 g total dry matter content, Edirne with fruit length 19.06 cm, fruit diameter 10.86 mm Tekirdağ, fruit placenta weight 0, 97 g Tekirdağ, fruit thickness 1.31 mm Kırklareli, number of seeds per fruit Tekirdağ with 79.6, Kırklareli with 0.74% total mineral substance, Edirne with protein 15.73%, Tekirdağ with total chlorophyll 122.78 mg, chlorophyll It was observed in Kırklareli with a 86.58 mg, Chlorophyll b 38.39 mg, carotenoid 25.59 mg, Kırklareli with a color L value of 59.39, Tekirdağ with a color a value of 10.97, and Kırklareli with a color b value of 49.06.
- Published
- 2022
5. SUÇA SÜRÜKLENEN ÇOCUKLAR VE ÇOCUK SUÇLARININ KRİMİNAL AÇIDAN İNCELENMESİ
- Author
-
ALTINSOY, Ercan and KARA, Ali
- Subjects
Beşeri Bilimler, Ortak Disiplinler ,Humanities, Multidisciplinary ,ÇOCUK,SUÇ,UYUŞTURUCU,KRİMİNAL,KRİMİNALİSTİK ,JUVENİLE,CRİME,CRİMİNAL,DRUG,CRİMANALİSTİC - Abstract
Child and crime concept 20th century. It started a lot from the very beginning. It can be said that the information about the promotion of the product used in the product content has been reviewed for child safety. No research in the world has revealed a fundamental reason for the occurrence of crime. Now there is a fact that is a factor influencing the formation of the room. And it is impossible to live pathetically. However, the offense of reduction can be deducted. By reducing crimes against people, a happier, freer society can be created with little or no purpose. One of the main reasons this happens is to minimize the vital importance of education. Because criminal complaints are filed against graduates of departments where young candidates grow their careers. In this article, Turkey's juvenile delinquency map is drawn and the factors that cause juvenile delinquency are analyzed from a criminal perspective., Çocuk ve suç kavramı 20.yy. başlarından itibaren çokça anılmaya başlanmıştır. Çocuk haklarının korunmasına yönelik bazı düzenlemelerin uluslararası camiada yapılması ihtiyacıyla birlikte çocukların suçtan korunması gerektiği anlayışı da ortaya çıkmıştır. Dünya da hiçbir çalışma suçun kaynağını açıklayan, oluşumuna neden olan temel bir neden ortaya koyamamıştır. Artık günümüzde bir gerçek var ki oda suçun oluşumuna etki eden birçok faktörün olduğudur. Ve suçun tamamen önlenmesi mümkün değildir. Ancak suç minimize edilerek asgari seviyeye indirilebilir. İnsanlar üzerindeki suç korkusu azaltılarak daha mutlu daha özgür, suç korkusunun olmadığı ya da çok az olduğu bir toplum meydana getirilebilir. İşte burada suçun oluşumunun temel nedenlerinden birisi olan çocuk suçluluğunun engellenmesi veya olabildiğince minimize edilmesi hayati önem kazanmaktadır. Çünkü küçük yaşta suça sürüklenen çocukların büyük bölümü ileriki yaşlarda suç kariyerlerini artırdıkları bilinen bir gerçektir. Bu makalede Türkiye’nin çocuk suçluluğu haritası çıkartılarak, çocukların suça sürüklenmesine neden olan faktörlerin kriminal açıdan incelemesi yapılmıştır.
- Published
- 2021
6. Ortaokul Öğrencilerinin Sosyal Beceri, Fiziksel Aktivite ve Akademik Başarı Özelliklerinin İncelenmesi
- Author
-
KARA, Ali and ŞAHİN, Mehmet
- Subjects
Health Care Sciences and Services ,Spor Bilimleri ,fiziksel aktivite,sosyal beceri,akademik başarı,BKI ,Sağlık Bilimleri ve Hizmetleri ,Sport Sciences - Abstract
Bu araştırmanın amacı, ortaokul öğrencilerinin sosyal beceri, fiziksel aktivite ve akademik başarı özelliklerinin yaş, cinsiyet ve BKİ göre incelenmesidir. Çalışmaya 6, 7. ve 8. Sınıf çocuklarının eğitim aldıkları bir ortaokulda, 6. sınıftan; 54 kız, 79erkek, 7. sınıftan; 53 kız, 51 erkek, 8. sınıftan; 18 kız, 83 erkek olmak üzere tipik gelişime sahip olan, fiziksel aktiviteye katılımda sağlık sorunu bulunmayan ve ebeveyn tarafından onam formu imzalanmış toplam 338 çocuk katılmıştır. Katılımcıların demografik özelliklerine ilişkin betimsel istatistikler için frekans ve yüzde analizi yapılmıştır. Ölçekler ve alt boyutlarının minimum, maksimum, ortalama ve standart sapma değerleri belirlenmiştir. Çocuklar için fiziksel aktivite ölçeği, çocuklarda sosyal beceri değerlendirme ölçeği ve akademik başarı ölçeği için çarpıklık ve basıklık değerleri ve Shapiro-Wilk (Normal Uygunluk Testi) uygulanmıştır. Ayrıca fiziksel aktivite ve sosyal beceri ölçeğinin güvenilirlik analizi için Chronbach alfa değerleri hesaplanmıştır. Cinsiyete göre karşılaştırılmalarda T-testi, sınıflara göre karşılaştırılmalarda tek yönlü varyans analizi (One-Way ANOVA), BKI göre ise Kruskal-Wallis analizi uygulanmıştır. Akademik başarı, fiziksel aktivite, sosyal beceri ve alt boyutlarının arasındaki ilişkiye yönelik Pearson Momentler Çarpımı Korelasyon analizi yapılmıştır. Araştırmanın sonucunda katılımcıların sosyal becerilerinin cinsiyetlerine göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık gösterdiği (p0,05). Sınıf düzeylerine göre katılımcıların fiziksel aktiviteleri ve sosyal becerileri istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık gösterirken (p0,05). BKI sınıf düzeyleri ile akademik başarı arasında ise anlamlı bir farklılık olduğu (p
- Published
- 2021
7. Kapsama Alanı Benzetimlerine Yönelik Işın İzleme Algoritmalarının Hesaplama Performansları
- Author
-
Tabakcıoğlu, Mehmet Barış, Kara, Ali, and Arık, Eray
- Published
- 2021
8. SUÇA SÜRÜKLENEN ÇOCUKLAR VE ÇOCUK SUÇLARININ KRİMİNAL AÇIDAN İNCELENMESİ.
- Author
-
ALTINSOY, Ercan and KARA, Ali
- Subjects
- *
FEAR of crime , *QUALITY of life , *RECIDIVISTS , *TWENTIETH century , *CRIME , *JUVENILE delinquency , *JUVENILE offenders - Abstract
Since the beginning of the 20th century, the concept of child and crime, named juvenile delinquency, has been mentioned together very often. The idea that some arrangements should be made to ensure rights of juveniles in the international community has given rise to the emergence of the understanding, of juveniles' protection from crime. There is no study explaining the source or giving the underlying rationale for the emergence of crime. Today, there is a reality that there are many factors that affect the emergence of it. In addition, it is not possible to completely prevent crime. However, it is possible to reduce crime to a manageable level. Thus, the fear of crime, which is one of the adverse effects of crime, may be reduced, and individuals' life quality can be enhanced. In this context, it is vital to prevent or minimize juvenile delinquency as much as possible because it is a well-established fact that most children who are drifted into crime at a young age, form a criminal career at later ages. In this article, Turkey's juvenile delinquency map is drawn, and the factors that cause juvenile delinquency are analyzed from a criminological perspective. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
9. Polivinil fosfonik asit uygulanmış çeşitli kumaşların boncuklanma özelliklerinin araştırılması.
- Author
-
Büyükkoru, Burcu and Kara, Ali
- Subjects
- *
BLENDED textiles , *PHOSPHONIC acids , *VISCOSE , *TEXTILE industry , *PILLS - Abstract
Pilling is an important quality problem in the textile industry and is defined as a fabric defect consisting of a tangle of fibers on the fabric surface. To define this problem, to determine the pilling values with different methods and to improve the pilling values, many studies have been conducted and reported in the literature. This work is about improving the pilling values of fabrics. One of the most effective methods used is chemical finishing. Polyvinyl phosphonic acid (PVPA) is synthesized and characterized to be applied to fabrics in order to reduce the pilling of the fabrics. PVPA was applied to 5 different fabrics by using foulard method in different solution concentrations. Blended fabrics such as polyester, cotton blend or polyester, viscose blend with pilling values between 2-3 were generally chosen, since the pilling values of these blended fabrics are worse and difficult to improve. PVPA effectively led to an improvement of about 1.5-2 degrees of pilling on all fabrics. As the concentration of PVPA increased, pilling and hydrophilicity values improved. It differs from other products to reduce pilling, especially in that it also increases hydrophilicity and is effective in various fabrics such as viscose, polyester, and blended fabrics. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
10. Mükemmel İletken Silindir Modeli ile 28 GHz’de İç Mekân Linklerini Bloke Eden İnsanların Etkilerinin İrdelenmesi
- Author
-
DALVEREN, Yaser and KARA, Ali
- Subjects
Engineering ,5G,Perfectly conducting cylinder,Geometrical theory of diffraction,Double knife-edge diffraction,Propagation loss ,Mühendislik ,5G,Mükemmel iletken silindir,Geometrik kırınım teorisi,Çift bıçak kenarlı kırınım,Yayılım kaybı - Abstract
In the literature, due to its mathematically tractable nature, Double Knife-Edge Diffraction (DKED) model is often used to predict the loss caused by human body blockage in short-range indoor links. However, the rectangular screen used to simulate the human body in the model may insufficient to represent the physics of human body. This adversely affects the prediction accuracy of the model especially in the presence of multiple human blockage events. On the other hand, perfectly conducting cylinder model based on Geometrical Theory of Diffraction (GTD) is another well-known model used in the literature. Yet, the prediction accuracy of this model has not been studied in the case of multiple human blockage. Therefore, the purpose of this letter is to examine the accuracy of conducting cylinder model in predicting propagation loss due to multiple human blockage in short-range indoor links at 28 GHz, one of the most probable frequency bands allocated for 5G. To this end, firstly, a short-range indoor link was fully blocked by a human body, meanwhile, another human body around the link was approached to the link, and measurements were conducted. Then, GTD and DKED model were utilized to predict the propagation loss. In order to analyze the prediction accuracy of the models, measurement and simulation results were compared. As a result, for the first time in the literature, it has been observed that the prediction accuracy of multiple human body blockage is increased by using GTD-based model with experimental studies., Literatürde, kısa mesafe iç mekân haberleşme linklerinde insan vücudu blokajının sebep olduğu kaybın tahmininde matematiksel olarak sade bir yapıya sahip olması sebebiyle Çift Bıçak Kenarlı Kırınım (ÇBKK) modeli sıklıkla kullanılmaktadır. Fakat modelde insan vücudu benzetimi için kullanılan dikdörtgensel ekran, insan vücudu fiziğini temsil etmek için yeterli olmayabilir. Bu durum, özellikle çoklu insan vücudu blokajı olması durumunda, modelin tahmin doğruluğunu olumsuz etkileyebilir. Öte yandan, insan vücudu benzetiminde Geometrik Kırınım Teorisi (GKT) temelli mükemmel iletken silindir modeli, literatürde sıklıkla kullan bir diğer modeldir. Ancak bu modelin, çoklu insan vücudu blokajı durumunda, yayılım kaybını tahmin etmedeki etkisi henüz çalışılmamıştır. Bu nedenle, sunulan bu kısa çalışmadaki amaç, iletken silindir modelinin, 5G için tahsis edilmesi en muhtemel frekans bantlarından biri olan 28 GHz’de, çoklu insan vücudu blokajının neden olduğu kısa mesafe iç mekân linklerindeki yayılım kaybını tahmin etmedeki doğruluğunu irdelemektir. Bu amaçla, öncelikle, kısa mesafe iç mekân linki bir insan vücudu ile tamamen bloklanmış; aynı anda, link yakınındaki başka bir insan vücudu linke yaklaştırılarak ölçümler yapılmıştır. Sonrasında, yayılım kaybını tahmin etmek için GKT ve ÇBKK modelinden faydalanılmıştır. Tahmin doğruluğu analizi için simülasyon ve ölçüm sonuçları karşılaştırılmıştır. Sonuç olarak deneysel çalışmalar ile literatürde ilk defa, çoklu insan vücudu blokajının GKT modeli ile tahmin doğruluğunun arttığı gözlemlenmiştir.
- Published
- 2019
11. Batı Trakya Türk Cumhuriyeti'nin kuruluşu, faaliyetleri ve lağvedilişi
- Author
-
Kara, Ali Onur, Kara, Abdulvahap, and Tarih Anabilim Dalı
- Subjects
Tarih ,History of Turkish Revolution ,History ,International Relations ,Uluslararası İlişkiler ,Türk İnkılap Tarihi ,Enver Pasha ,Garbi Thrace Cobinet Temprorarily ,Western Thrace - Abstract
Türklerin Avrupa'daki ilk yerleşim yerlerinden olan Batı Trakya, Balkan Savaşları sonucunda Osmanlı Devleti'nin elinden çıkmıştır. Hatta Balkan sınırlarına İstanbul dâhil edilmezse Osmanlı Devleti Avrupa'dan çıkarılmış olarak sayılabilir. I. Balkan Savaşı'nın sonucunda Batı Trakya'da Osmanlı Devleti'nin elinden çıkmış, Bulgaristan'a bırakılmıştır. Osmanlı Devleti'nin mirasını kendi egemen sahasında görmek isteyen Balkan devletleri aralarındaki anlaşmazlık üzerine II. Balkan Savaşı ortaya çıkmıştır.II. Balkan Savaşı Osmanlı Devleti için fırsat doğurmuş, böylece Edirne'yi tekrar sınırlarına dâhil etmiştir. Fakat Bulgarların Batı Trakya'da yaşayan Türkler üzerinde baskıcı eylemleri günden güne artmış olup yerli ahali zorla Hristiyanlaştırılmaya çalışılmıştır. Edirne'de hazır bekleyen Umum Çeteler Komutanı Kuşçubaşı Eşref Bey'in emrindeki Türk akıncı müfrezesinden 116 kişilik gönüllü birlik, 10. Kolordu Kurmay Başkanı Enver Bey'in izniyle Batı Trakya'ya girmiştir. Kısa zaman içerisinde Koşukavak, Mestanlı, Kırcaali, Gümülcine, İskeçe, Dedeağaç'ı Bulgarlardan geri alarak Süleyman Askeri Bey'in Genelkurmay Başkanlığı'nda ve Hoca Salih Efendi Cumhurbaşkanlığı'nda Garbi Trakya Hükûmeti Müstakilesi (Batı Trakya Türk Cumhuriyeti) ilan edilmiştir. Batı Trakya Türk Cumhuriyeti, Batı Trakya'daki Türkler için bir örnek teşkil ettiğini 1946 yılına kadar Türk devleti kurma çalışmalarının yürütüldüğünü ve niyetlerinin ana vatana bağlanmak olduğunu araştırmamız sonucunda gördüğümüz önemli husus olmuştur.Bu çalışmada, Türklerin Balkanlar'a gelişinden başlayarak Balkan Savaşları'na, Batı Trakya Türk Cumhuriyeti'nin kuruluşu, faaliyetleri, kadrosu, tepkileri, lağvedilme süreci ve sonrasındaki Batı Trakya Türklerinin durumları elde ettiğimiz belge ve bilgiler ışığında incelenmeye çalışılmıştır. Western Thrace, one of the first settlements of the Turks in Europe, was out of the Ottoman Empire's power after the Balkan Wars. In addition, if Istanbul is not included in the Balkan borders, the Ottoman State may be counted out of Europe. As a result of the First Balkan War, it was out of the hands of the Ottoman Empire in Western Thrace and left to Bulgaria. On the dispute between the Balkan States that want to see the legacy of the Ottoman Empire in their own domain, the Second Balkan War emerged.The Second Balkan War gave chance to the Ottoman Empire. Thus it added Edirne to its borders. However, the oppressive actions of the Bulgarians on the Turks living in Western Thrace increased day by day and the native people were forced to become Christians. In Edirne, 116 Turkish volunteers from the Turkish raider detachment under the command of the General Gangs Commander Kuşçubaşı Eşref Bey entered the Western Thrace with the permission of the Chief of Staff of the Tenth Corps, Enver Bey. In a short period of time, Western Thrace Turkish Republic was declared under Suleyman Askeri Bey's General Staff Presidency and Hoca Salih Efendi Presidency by retrieving Koşukavak, Mestanlı, Kırcaali, Gümülcine, İskeçe, Dedeağaç from Bulgarians. The Turkish Republic of Western Thrace was an example for the Turks in Western Thrace. The efforts to establish a Turkish state were carried out until 1946 and that their intention was to connect to the motherland were important issues we perceived as a result of our study.In this study, starting from the arrival of the Turks to the Balkans, the establishment, activities, staff, reactions, abolition of the Turkish Republic of Western Thrace and the conditions of the Western Thrace Turks will be tried to be examined in the light of the documents and information we have obtained from the Balkan War. 168
- Published
- 2019
12. ALÜMİNYUM ALAŞIMLI BİNEK ARAÇ JANTLARININ DİNAMİK VİRAJ YORULMASI DAVRANIŞININ DENEYSEL VE SAYISAL OLARAK İNCELENMESİ
- Author
-
ÖZER, SAMİM, GÖREN KIRAL, BİNNUR, KARA, ALİ, and IŞIK, MERİÇ
- Published
- 2018
13. Hz. Ali'nin mevkûf rivayetleri ve Ref problemi
- Author
-
Kara, Ali Riza, Tuğlu, Nuri, and Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı
- Subjects
Religion ,Din ,Rumours ,Mevkuf hadiths ,Hz. Ali ,Islam - Abstract
Hz. Ali, çocukluğundan itibaren Hz. Peygamber (s.a.s)'in gözetimi altında yetişmiş ve ondan birçok şey öğrenmiştir. Hz. Ali bir râvi olarak Hz. Peygamber (s.a.s)'den rivayeti az olan sahabe arasında olmasına rağmen, kendisine ait fıkhî ve hikmetli konulara dair de fazlasıyla rivayeti bulunan bir kimsedir. Ancak zaman içerisinde Hz. Ali'ye ait bazı Mevkûf rivayetler, Hz. Peygamber (s.a.s)'e nispet edilerek nakledilmeye başlanmıştır. Bu problemden hareketle çalışmamızda hangi Merfû rivayetlerin aslen Mevkûf, hangi Mevkûf rivayetlerin de asıl kaynağının Hz. Peygamber (s.a.s) olduğunu tespit etmeye çalıştık. Çalışmamız üç bölümden oluşmaktadır. Birinci Bölüm'de Hz. Ali'nin hayatı, İkinci Bölüm'de Hz. Ali'nin Mevkûf rivayetleri, Üçüncü Bölüm'de de Merfû ve Mevkûf rivayetler arasında Hz. Ali'nin Rivayetleri, konusunu ele aldık. Ali grew up under custody of Prophet Muhammed (p.b.u.h.) beginning from his childhood and learnt a lot of things from him. Although Ali is one of the companions who have few narrations from Prophet Muhammed (p.b.u.h.), he has many narrations which is about subjects of Islamic law and Islamic wisdom. However, in the course of time some mawquf narrations, which belong to Ali, were narrated as if they trace back to Prophet Muhammed (p.u.b.h.). Based upon this problem in this work it is endeavored to determine which marfu narrations are originally mawquf, which mawquf narrations trace back to Prophet Muhammed (p.b.u.h.). The work consists of three sections. In the first section Ali's life, second section Ali's mawquf narrations and third section Ali's narration between marfu and mawquf narrations are stated. 156
- Published
- 2018
14. KURULUŞUNDAN BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NA KADAR TÜRK ASKERİ HAVACILIĞI
- Author
-
KARA, Ali Onur
- Subjects
Tarih ,History ,Türk Askeri Havacılığı,Osmanlı Devleti,Balkan Savaşları,Trablusgarp Savaşı - Abstract
Dünya Havacılık faaliyetleri 20. yüzyılın başlarında ortaya çıkan ilk motorlu hava aracıyla farklı bir duruma gelmiştir. Dünya devletleri bu yeni gelişmelere kayıtsız kalmamış, gelişen durumları askerî ve teknik alanda kullanmaya girişmiştir. Askeri Havacılık faaliyetleri de balonun kullanılmasından sonra “tayyare” ile farklı bir boyut kazanmıştır. Hava muhalefetine direnci ve daha fazla hız kabiliyeti olan yeni hava aracıyla askeri havacılık “uçak” özeline dönmüş, sonucunda uçak ve balon özelinde havacı askeri kuvvetler oluşturmaya başlamışlardır. Bu gelişmeleri dikkatle takip eden Osmanlı Devleti, ABD, Fransa, İtalya’nın hemen sonrasında havacılık kuvvetini oluşturan ilk ordular arasına katılmıştır. Bu makalede, Türk Askeri Havacılığı’nın oluşumu, Trablusgarp Savaşı ve Balkan Savaşları’ndaki Türk Askeri Havacılığı’nın ge¬nel durumu incelenecektir.
- Published
- 2017
15. Deneysel diyabetli sıçanlarda melatoninin periferik nöropatiye etkisinin elektrodermal aktivite ile araştırılması
- Author
-
Kara, Ali Yücel, Dolu, Nazan, and Fizyoloji Anabilim Dalı
- Subjects
Fizyoloji ,Galvanic skin response ,Diabetes mellitus ,Physiology ,Neuropathies ,Rats ,Melatonin ,Diabetic neuropathies - Abstract
Diyabetik nöropati, diyabetes mellitusun en önemli komplikasyonlarından biridir. Diyabette nöropatinin en yaygın görülme biçimi diyabetik periferik nöropatidir. Elektrodermal aktivite (EDA), sempatik sinirlerce inerve edilen ekrin ter bezlerinin aktivitesini yansıtır. EDA'nın en sık kullanılan ölçüm türlerinden biri deri iletkenlik seviyesidir (DİS). Çalışmamızda melatoninin diyabetik nöropatiye etkisi, streptozosin (STZ) ile oluşturulan diyabetik sıçan modelinde EDA kullanılarak araştırılmıştır. Çalışmada 40 adet 12 haftalık Sprague-Dawley cinsi erkek sıçan kullanıldı. Çalışma, sham (% 0,9'luk izotonik NaCI solüsyonu, 30 gün, n=10), diyabet (STZ) (45 mg/kg STZ, tek doz, n=10), MLT (10 mg/kg melatonin, 30 gün, n=10) ve MLT+STZ (tek doz 45 mg/kg ip STZ enjeksiyonundan 3 gün sonra; 10 mg/kg melatonin, 30 gün, n=10) gruplarında gerçekleştirildi. Her grubun 15. ve 30. günlerde EDA kayıtları alınıp DİS'leri (µmho) hesaplandı ve plazma glukoz seviyeleri ölçüldü.MLT+STZ grubu ile sham grubu karşılaştırıldığında, DİS değerlerinin büyük kısmında anlamlı bir fark bulunmamıştır. MLT+STZ grubunun 15. ve 30. günlerdeki DİS değerleri, STZ grubuna göre anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Diyabetik nöropati, ekrin ter bezlerinin aktivitesini azaltarak DİS'leri düşürmüştür. Deneysel diyabetli sıçanlarda melatoninin DİS'leri yükseltmesi DPN üzerinde iyileştirici etkisinin olabileceğini göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Melatonin, Elektrodermal aktivite, Diyabetik sıçan modeli, Diyabetik nöropati, Deri iletkenlik seviyesi Diabetic neuropathy is one of the most important complications of diabetes mellitus. The most common form of diabetic neuropathy is diabetic peripheral neuropathy.Electrodermal activity (EDA) represents the activity of the eccrine sweat glands that innervated by sympathetic nerves. One of the most common measurement types of EDA is the skin conductivity level (SCL). In our study, the effect of melatonin on diabetic neuropathy was investigated in streptozotocin (STZ)-induced diabetic rats by EDA. 40 male Sprague-Dawley rats (12 weeks old) were used in the study. The study consisted of sham (0.9% isotonic NaCl solution, 30 days, n=10), diabetes (STZ) (45 mg/kg STZ, single dose, n=10), MLT (10 mg/kg melatonin, 30 days, n=10) and MLT+STZ (10 mg/kg melatonin, 30 days, n = 10, after 3 days of single injection of 45 mg/kg ip STZ) groups. SCL (μmho) were calculated after EDA recordings were taken and plasma glucose levels were measured in all groups on the 15th and 30th days.There was no significant difference in most of the SCL values between the MLT+STZ group and the sham group. SCL in the MLT+STZ group was significantly higher than the STZ group on the 15th and 30th days.Diabetic neuropathy reduces SCL by decreasing the activity of the eccrine sweat glands. Melatonin increased SCL in experimental diabetic rats. It may suggest that melatonin has therapeutic effect on diabetic peripheral neuropathy.Keywords: Melatonin, Electrodermal activity, Diabetic rat model, Diabetic neuropathy, Skin conductance level 106
- Published
- 2017
16. ST segment yükselmesi olmayan miyokard infarktüsü geçirmiş hastalarda ortalama trombosit hacminin mortalite ve morbidite üzerine etkisinin değerlendirilmesi
- Author
-
Kara, Ali Fuad, Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Kardiyoloji Anabilim Dalı, TR180854, Kara, Ali Fuad, Tekbaş, Ebru Öntürk, and Kardiyoloji Anabilim Dalı
- Subjects
Kardiyoloji ,Platelet count ,Coronary disease ,ST segment yükselmesi olmayan miyokard infarktüsü ,Mean platelet volume ,Mortality and morbidity ,Cardiology ,Coronary artery disease ,Non-ST-segment elevation myocardial infarction ,Myocardial infarction ,ST segment ,Ortalama trombosit hacmi ,Mortality ,Morbidity ,Mortalite ve morbidite ,Cardiomyopathies ,Koroner arter hastalığı - Abstract
Koroner arter hastalığı, mortalite ve morbidite oranları düşünüldüğünde Amerika Birleşik Devletleri ve diğer endüstrileşmiş ülkelerde tek başına en önemli hastalıktır. Halen tüm ölüm sebepleri arasında ilk sırada yer almaktadır. Ülkemizde TEKHARF çalışmasının 2009'daki son verilerine göre yaklaşık 3,1 milyon kişide koroner arter hastalığı bulunduğu tahmin edilmektedir. Koroner kalp hastalığının ülkemizde yıllık mortalitesi erkeklerde binde 7.1, kadınlarda ise binde 3.5'tir.Risk faktörlerinin azaltılması, Koroner arter hastalığının sebep olduğu morbidite ve mortalitenin azaltılması için yapılması gereken en önemli klinik yaklaşımdır. Koroner arter hastalığındaki major risk faktörleri hiperlipidemi, hipertansiyon, aile anamnezi, cinsiyet, sigara içimi ve diyabetes mellitustur. Son zamanlarda ortalama trombosit hacmininde risk faktörü olduğu yönünde bulgular elde edilmiştir.Büyük trombositler metabolik ve enzimatik olarak daha aktiftir ve artmış trombotik potansiyel içerir. Bu trombositler yüksek düzeyde P-selektin ve glikoprotein IIIa gibi prokoagülatör yüzey proteinleri salgılar.Bu çalışmada, ST segment yükselmesi olmayan miyokard infarktüsü geçirmiş hastalarda ortalama trombosit hacminin mortalite ve morbidite üzerine etkisi değerlendirildi. Çalışmaya 67'si kadın 170 ST segment yükselmesi olmayan miyokard infarktüsü tanılı hasta ve 70'i kadın 179 kontrol olmak üzere toplam 349 kişi dahil edildi. Hastalardan alınan kan örnekleri biyokimya laboratuarında çalışıldı.NSTEMI hastalarında kontrol grubuna göre MPV değerleri anlamlı olarak yüksek bulundu. Hastane içi dönemde ve ilk iki yıl sonunda NSTEMI grubunda kalp nedenli mortalite ve morbiditede ortalama trombosit hacminin anlamlı olarak yüksek olduğu saptandı.Anahtar Kelimeler; Koroner arter hastalığı, ST segment yükselmesi olmayan miyokard infarktüsü, Ortalama trombosit hacmi, mortalite ve morbidite Mortality and morbidity rates are considered, coronary artery disease is the most important diseases in the United States and other industrialized countries. Still it takes first place among all causes of death. In Turkey, according to recent data of TEKHARF study in 2009, approximately 3,1 million people are estimated to suffer coronary artery disease. The mortality rate of coronary artery disease is 0.5% in men, 0.3% in women in Turkey. Reduction of risk factors is the most important clinical approach to reduce morbidity and mortality of coronary artery disease. The major risk factors for coronary artery disease are hyperlipidemia, hypertension, family history, gender, smoking and diabetes mellitus. Recently some clues were found about mean platelet volume as a risk factor of coronary atery disease. Large platelets have an increased thrombotic potential due to high level secreted procoagulator surface proteins such as P-selectin and glycoprotein IIIa.In this study, the effect of the mean platelet volume on mortality and morbidity were evaluated in patients with non-ST-segment elevated myocardial infarction. 170 patients (67 women) with non-ST-segment elevation myocardial infarction and 179 controls (70 women) were included in the study. Mean platelet volume, platelet and white blood cell count, hemoglobin, and hematocrit levels were measured in the blood samples which were collected from patients.Non-ST-segment elevated myocardial infarction patients than the control group were significantly higher mean platelet volume values. Mean platelet volume was found to be significantly higher in the non-ST-segment elevated myocardial infarction group with cardiac mortality and morbidity in hospital period and at the end of the first two years.Keywords; Coronary artery disease, non-ST-segment elevation myocardial infarction, mean platelet volume, mortality and morbidity. 65
- Published
- 2015
17. Yoğun Bakıma Yeniden Başvuru Tahmin Skorunun Bir Eğitim Hastanesinde Değerlendirilmesi.
- Author
-
Ceylan, İlkay, Baltalı, Sevim, Kara, Ali Giray, and Erden, Veysel
- Subjects
INTENSIVE care units -- Admission & discharge ,HOSPITAL admission & discharge ,PATIENT readmissions ,LONGITUDINAL method - Abstract
Copyright of Turkish Journal of Intensive Care is the property of Galenos Yayinevi Tic. LTD. STI and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2020
- Full Text
- View/download PDF
18. Pozitif akımlı negatif sıçramalı yarı-Markov rastgele yürüyüş sürecinin bazı karakterizasyonları
- Author
-
Kara, Ali, Maden, Selahattin, and Matematik Anabilim Dalı
- Subjects
Matematik ,Mathematics - Abstract
Bu çalışma üç bölümden oluşmaktadır. birinci bölüm giriş kısmına ayrılmıştır. ikinci bölümde detaylı bir literatür araştırması yapılıp bazı temel kavramlar verilmiştir. üçüçncü bölümde pozitif akımlı negatif sıçramalı yarı-Markov rastgele yürüyüş süreci X(t) matematiksel olarak kurulmuştur. bu sürecin önemli sınır fonksiyoneli olan sürecin ilk kez sıfır seviyesine düşme anının Laplace dönüşümü, beklenen değer ve varyansı için açık formüller verilmiştir. Ayrıca sürecin ilk kez bir a(a>0) seviyesine ulaşma anının Laplace dönüşümü elde edilerek, beklenen değer ve varyansı için formüller verilmiştir. Daha sonra pozitif akımlı negatif sıçramalı yarı-Markov rastgele yürüyüş sürecinin ergodik dağılımının Laplace dönüşümü, beklenen değer ve varyansı elde edilmiştir. Son olarak pozitif akımlı negatif sıçramalı ve sıfır seviyesinde tutan bariyerli yarı-Markov rastgele yürüyüş süreci kurularak bu sürecin bir (a,b) aralığında kalma süresinin dağılımı incelenmiştir. This thesis consists of three chapters. The first chapter has been devoted to the introduction. A detailed research on the subject has done and some basic concept has given in the second chapter.In third chapter, it is constructed mathematically a semi-Markovian random walk process X(t) with positive tendency and negative jumps and positive jumps. The first falling moment of the process into the zero level, which is an important boundary functional of it, is constructed and explicit formulae are given for the Laplace transformation, expected value and variance of this moment.Also, by obtaining the Laplace transformation of the ergodic distributon of the first reaching moment of the process to any a(a>0)-level, the expected value and variance of it are calculated.. Finally, it is constructed a semi-Markovian random walk process with positive tendency and negative jumps which has delaying barrier at zero level and the distribution of duration of lying in an interval (a,b) of this process is considered. 81
- Published
- 2016
19. İzmir Körfezi’nde (Ege Denizi, Türkiye) Jüvenil Thunnus thynnus’un Bulunuşu Üzerine
- Author
-
Çoker, Tülin, Akyol, Okan, Kara, Ali, Ege Üniversitesi, MÜ, Su Ürünleri Fakültesi, Su Ürünleri Temel Bilimleri Bölümü, and Çoker, Tülin
- Subjects
Balıkçılık ,Zooloji - Abstract
Jüvenil Thunnus thynnus (Linnaeus, 1758)'un iki bireyi İzmir Körfezi Urla açıklarında (Ege Denizi) ticari bir solungaç ağıyla 8 m derinlikten yakalanmıştır. Bu jüvenil ton balıkları büyük bireyleri bölgede iyi bilinse de İzmir Körfezi'nde ilk kez gözlenmiştir, Two specimens of juvenile Thunnus thynnus (Linnaeus, 1758) were caught off Urla coast in Izmir Bay, Aegean Sea by a commercial gillnet at the depth of 8 m. These juvenile tuna fishes are observed for the first time in Izmir Bay, even if the larger individuals are well-known in the area
- Published
- 2016
20. Ege, Marmara ve Karadeniz’de Trachurus trachurus (Linnaeus, 1758) ve Trachurus mediterraneus (Steindachner, 1868) Populasyonlarının Bazı Morfolojik Özellikleri Üzerine Bir Ön Çalışma
- Author
-
KARA, Ali and AKYOL, Okan
- Subjects
Trachurus mediterraneus,Trachurus trachurus,Morfolojik özellikler ,Fen ,Science ,Trachurus mediterraneus,Trachurus trachurus,Morphologic characteristics - Abstract
Some morphological characteristics of T. mediterraneus and T. trachurus in the Aegean, the Marmara and the Black Sea were investigated. The samplings were carried out between June 2000 and January 2001. The fork length versus body weight relationships were obtained from the allometric model; fork length–head length, fork length–predorsal, head length–preorbital,head length–eye diameter relationships were also obtained from the log-linear model. Generally, all the regressions were highly significant (p, Ege, Marmara ve Karadeniz’de, T. mediterraneus ve T. trachurus’un bazı morfolojik özellikleri araştırılmıştır. Örneklemeler, Haziran 2000 ve Ocak 2001 tarihleri arasında yürütülmüştür. Çatal boy–ağırlık ilişkisi allometrik modelden elde edilmiştir. Çatal boy–baş boyu, çatal boy–predorsal, baş boyu–preorbital, baş boyu–göz çapı ilişkileri de log-linear modelden elde edilmiştir. Genel olarak, bütün regresyonlar, vücut oranları arasında beklendiği gibi önemli (p
- Published
- 2015
21. Homa Lagünü'nden (İzmir Körfezi, Ege Denizi) Yakalanan Türlerin Av Kompozisyonu ve Av Verimi
- Author
-
Acarli, Deniz, Kara, Ali, Bayhan, Bahar, Coker, Tulin, and MÜ
- Subjects
lcsh:SH1-691 ,Catch Per Unit Effort (CPUE) ,Fishery ,lcsh:QH540-549.5 ,Izmir Bay ,lcsh:Ecology ,Homa Lagoon ,Catch Composition ,lcsh:Aquaculture. Fisheries. Angling ,Homa lagünü,İzmir Körfezi,Balıkçılık,Av Kompozisyonu,Birim Çabaya Düşen Av Verimi (CPUE) - Abstract
WOS: 000440335200007 This study was conducted in order to estimate the present status of fishery in Homa Lagoon, which belongs to Ege University Faculty of Fisheries and is used for Educational catch yield, catch composition purposes, and determine length-weight relationships of the economically important species. It was studied between June 2004 and December 2006. At the end of the study, totally 65 species were determined, which were caught with different fisheries devices (fences trap, trammel nets, veranda net, fyke net and beach seine). Of the determined taxa, 37 species belong to Osteichtyes, 15 to Gastropoda, 10 to Crustacea, 2 to Chondrichtyes and one to Cephalopoda. Some of the fishing gears and their catch per unit effort (CPUE) values were determined as follows: 102.43 kg/day for fences trap, 21.28 kg/operation*75m. for veranda nets, 10.82 kg/day*100 fyke net for fyke net and 4.19 kg/operation* 100m. for trammel nets CPUE yield values of Homa Lagoon are as follows; 27.79 kg/ha for 2004, 13.75 kg/ha for 2005, and 20.94 kg/ha for 2006, respectively. The mean value over the last three years is 20.83 kg/ha.
- Published
- 2015
22. Romatoid artritli hastalarda kardiyak tutulumun noninvaziv elektrofi zyolojik parametrelerle değerlendirilmesi
- Author
-
ÇEVİK, Figen Ceylan, YAZICI, Selma, TAHTASIZ, Mehmet, KARA, Ali Fuad, ÇİL, Habib, ATILGAN, Zuhal, TEKBAS, Ebru, and SARAÇ, A. Jale
- Subjects
Romatoid artrit,Holter elektrokardiografi,QT dispersiyonu,kalp hızı değişkenliği ,Rheumatoid arthritis,Holter electrocardiography,QT dispersion,heart rate variability - Abstract
Objective: Cardiac involvement occurs due to the disease itself and secondary to the used drugs, and commonly develops silent in rheumatoid arthritis (RA). In this study, it was investigated the presence of cardiac involvement by non-invasive electrophysiological parameters. Materials and Methods: 49 patients with RA and agematched 28 healthy subjects as control group were enrolled to this study. Clinical and laboratory parameters of all subjects were assessed and 24-hour electrocardiographic Holter monitoring were performed. Results: Minimum, maximum and mean heart rate were signifi cantly higher (p, Amaç: Romatoid artrit (RA)\'te hem hastalığa ve hem de kullanılan ilaçlara bağlı olarak kalp tutulumu olabilmekte ve çoğunlukla sessiz seyretmektedir. Bu çalısmada RA\'li hastalarda non-invaziv elektrofi zyolojik parametreler aracılığıyla kardiyak etkilenimin varlığı arastırıldı. Gereç ve yöntemler: Bu çalısmaya benzer yasta 49 RA\'li hasta ve 28 sağlıklı birey kontrol grubu olarak alındı. Tüm bireyler klinik ve laboratuar parametreleri açısından değerlendirildi ve 24 saatlik Holter elektrokardiografi k monitorizasyonları yapıldı. Bulgular: Maksimum QT aralığı kontrollere göre RA\'lı hastalarda daha düsük iken (p
- Published
- 2015
23. The assessment of cardiac sempathovagal activity by heart rate variability in patients with Rheumatoid Arthritis
- Author
-
Çevik, Figen Ceylan, Yazıcı, Selma, Kara, Ali Fuad, Atılgan, Zuhal, Çil, Habib, Tekbaş, Ebru, Çevik, Remzi, Tahtasız, Mehmet, Saraç, Ayşegül Jale, Dicle üniversitesi, Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, and 0-Belirlenecek
- Subjects
Romatoid artrit,kardiyak sempatovagal aktivite,kalp hızı değişkenliği ,Kardiyak sempatovagal aktivite ,Kalp hızı değişkenliği ,fungi ,Cardiac sempatovagal activity ,Rheumatoid arthritis,cardiac sempatovagal activity,heart rate variability ,Rheumatoid arthritis ,Romatoid artrit ,Heart rate variability - Abstract
Objectives: It has been reported that increased sempathic nerve system activity due to infalammatory stress and it cause disturbance of heart rate variability (HRV) in rheumatoid arthritis (RA). In this study, it was assessed cardiac sempatovagal activity by noninvasive parameters such as HRV in patients with RA. Materials and methods: 49 patients with RA and age-matched 28 healthy subjects as control group were enrolled to this study. Clinical and laboratory parameters of all subjects were assessed and 24-hour electrocardiographic Holter monitoring were performed to all of them. Results: Minimum, maximum and mean heart rate were significantly higher while mean RR interval were significantly lower in patients with RA when compared with controls. In addition, among time domain HRV parameters, SDNN, SDANN ve triangular index were significantly lower in patients with RA (p, Amaç: Romatoid artritte (RA) inflamatuar strese bağlı sempatik sinir sistemi aktivitesinde artış ve buna bağlı kalp hızı değişkenliğinde bozulma olduğu bildirilmiştir. Bu çalışmada RA\'lı hastalarda kalp hızı değişkenliği (KHD) gibi noninvaziv elektrofizyolojik parametreler aracılığıyla kardiyak sempatovagal aktivite değerlendirildi. Gereç ve yöntem: Bu çalışmaya 49 RA\'lı hasta ve benzer yaşta 28 sağlıklı birey kontrol grubu olarak alındı. Tüm bireylerin klinik ve laboratuar parametreleri değerlendirildi ve hepsine 24 saatlik Holter elektrokardiografik monitorizasyon yapıldı. Bulgular: Hasta grubunda minimal, maksimal ve ortalama kalp hızları kontrol grubuna kıyasla oldukça anlamlı düzeyde yüksek ve ortalama RR intervali de anlamlı düzeyde düşük bulundu. Ek olarak, zaman bağımlı KHD parametreleri arasında SDNN, SDANN ve triangular indeks anlamlı düzeyde düşük saptandı. (sırasıyla p
- Published
- 2015
24. İmatinib tedavisi alan kronik myeloid lösemi hastalarında tedavi etkinliğinin ve prognozun değerlendirilmesi.
- Author
-
Kara, Ali Veysel and Aksu, Salih
- Abstract
Objective: Chronic myeloid leukemia (CML), is a clonal myeloproliferative disease due to neoplastic transformation of immature hematopoietic stem cells. The introduction of imatinib mesylate, specific BCR-ABL tyrosine kinase inhibitor (TKİ), opened a new era in treatment of CML. Currently, imatinib is considered as the first line treatment regime for CML however nonresponse or intolerance to imatinib therapy may develop. The aim of our study is to evaluate the prognosis and the efficacy of treatment in CML patients treated with TKİ. Methods: In the study; 16 years old and older 54 patients with CML who had been followed-up at Adult Hematology Department in the university hospital between November 1995 and December 2009, were analyzed retrospectively. The disease phases of patients when the TKİ was started were defined according to criteria proposed by World Health Organization (WHO). Risk profiles of patients at the time of diagnosis were determined by Sokal risk scoring system. Response rates (hematologic and cytogenetic), relapse rate (hematologic, cytogenetic or molecular relapse), relapse free survival and overall survival were evaluated. The survival curves were evaluated by Kaplan Meier method. Results: In our study, complete hematologic response(CHR) and complete cytogenetic response (CCR) rates were 94.4% and 75.9%, respectively. Relapse rate was 31.5%. Imatinib therapy was discontinued 40% of patients. Causes for imatinib discontinuation were primary imatinib resistance (40%), secondary imatinib resistance (46.6%) and side effects (13.4%). Estimated rate of relapse free survival was86.7% at 18 months and 56.2% at 5 years. Estimated three-year and five-year overall survival rates were 93.7%. Conclusion: It was concluded that imatinib mesylate is an effective and tolerable treatment choice but further studies that compares TKİ' s or combinations in terms of efficacy and tolerabilitiy are required to decide the most appropriate treatment choice in CML treatment. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
25. RAMAZAN ORUCUNUN BİLİŞSEL İŞLEVLER ÜZERİNE ETKİSİNİN P300 OLAY İLİŞKİN POTANSİYELLER VE İŞARETLEME TESTİ İLE DEĞERLENDİRİLMESİ
- Author
-
DOLU, Nazan, Kara, Ali Yücel, Taşan, Selda, Pektaş, Ferhat, and Acer, Hale
- Published
- 2014
26. HİPERTİROİDİLİ HASTALARDA REAKSİYON ZAMANININ İŞİTSEL ODDBALL PARADİGMASIYLA DEĞERLENDİRİLMESİ
- Author
-
DOLU, Nazan, Acer, Hale, Karabulut, Sebahattin, Kara, Ali Yücel, and Pektaş, Ferhat
- Published
- 2014
27. STRES VE SEMPATİK DERİ YANITI ÜZERİNE MELATONİNİN FARKLI DOZLARININ ETKİLERİ
- Author
-
Kara, Ali Yücel, Taşan, Selda, DOLU, Nazan, Pektaş, Ferhat, and Acer, Hale
- Published
- 2014
28. Otel işletmelerinde restoran şikâyetlerinin şikâyet davranışlarına etkisi: Afyonkarahisar ili örneği
- Author
-
ZORLU, Özcan, ÇEKEN, Hüseyin, and KARA, Ali Mete
- Subjects
Şikâyet,Şikâyet Davranışı,Restoran,Termal Otel,Afyonkarahisar ,Complaint,Complaint Behaviour,Restaurant,Thermal Hotel,Afyonkarahisar - Abstract
The aim of this study is to determine the effects of complaints on customer complaint behaviors (CCB) concurrently with evaluating the restaurant complaints of guests who are staying in thermal hotels that operating in Afyonkarahisar province. Required data gathered from 396 thermal hotel guests by using questionnaire method. In data analyzing, descriptive statistic techniques and discriminant analyses was used. As a result of the data analysis, it's determined that guests mostly complain about restaurant service atmosphere, and much more voice responses taken comparing to other customer complaint behaviors, also customer complaints have some important effects on CCB and CCB's sub dimensions named as voice responses, private responses, third-party responses. At last, it's found that participants' views about complaints and complaint behaviors are statistically similar in terms of sex, occupation and education level, on the other hand their views are statistically different (meaningful) in terms of marital status and age groups., Bu araştırmanın amacı, Afyonkarahisar ilinde faaliyet gösteren işletme belgeli termal konaklama işletmelerinde konaklayan konukların restoran ve restoran hizmetlerine yönelik şikâyet konuları ve şikâyete ilişkin davranış şekillerinin araştırılarak, şikâyet konularının şikâyet davranışları üzerindeki etkilerinin saptanmasıdır. Veriler 396 konuktan anket yöntemiyle toplanmıştır. Verilerin analizinde betimleyici istatistik tekniklerinin yanı sıra, karşılaştırma testleri kullanılmıştır. Verilerin analizi sonucunda katılımcıların daha çok hizmet atmosferi kaynaklı şikâyetlerde bulundukları, sesli tepkileri diğer şikâyet davranışlarına oranla daha fazla sergiledikleri, şikâyet konularının şikâyet davranışları üzerinde genel olarak etkili olduğu saptanmıştır. Ayrıca şikâyet konularının şikâyet davranışlarının alt boyutlarını oluşturan sesli tepkiler, kişisel tepkiler ve üçüncü taraf tepkiler üzerinde anlamlı bir etkisinin olduğu tespit edilmiştir. Araştırmanın sonucunda katılımcıların şikâyet konuları ve şikâyet davranışlarına ilişkin görüşlerinin cinsiyetlerine, mesleklerine ve eğitim düzeylerine göre benzerlik gösterdiği, diğer yandan ise medeni durumları ve yaş gruplarına göre anlamlı bir farklılık gösterdiği saptanmıştır.
- Published
- 2014
29. ÖRGÜTSEL SOSYALİZASYON TAKTİKLERİNİN ÖRGÜTSEL BAĞLILIĞA OLAN ETKİLERİ: TERMAL KONAKLAMA IŞLETMELERİNDE BİR ARAŞTIRMA
- Author
-
ZORLU, ÖZCAN and KARA, ALİ METE
- Published
- 2014
30. Hacettepe Üniversitesi Erişkin Hastanesindeki 2004 Yılı Ölümlerinin Değerlendirilmesi
- Author
-
ÇİLİNGİROĞLU, Nesrin, SUBAŞI, Nuket, ÇİÇEKLİ, Özgür, KARA, Ali Veysel, FERLENGEZ, Ekrem, and KOCATÜRK, Özcan
- Subjects
Ölümler,Sağlık kayıtları,Üniversite hastaneleri,Yatan hasta ölümlülüğü,ICD-10 - Abstract
Sağlık sistemlerinde ihtiyaç tespiti, hizmet planlanması ve finansmanı, hizmetin etkisinin değerlendirilmesi, beklenen yaşam süresinin hesaplanabilmesi, yerleşim yerleri, bölgeler ve ülkeler arası karşılaştırmalar için ölümlerle ilgili bilgiye gereksinim vardır. Tanımlayıcı tipteki bu çalışmada, HÜTF Erişkin Hastanesi’nde 2004 yılındaki 674 ölüm vakasından kayıtlarına ulaşılabilen 659 ölüm vakası (%97.8) incelenmiş, hastaların epikriz bilgileri ile Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) formuna işlenen bilgi arasındaki tutarlılık değerlendirilmiştir. Çalışma bulgularına göre, HÜTF Erişkin Hastanesi’nde ölüm kayıtlarının daha iyi tutulmalıdır ve epikriz formunu yazan hekim ve DİE formunu dolduran görevli daha dikkatli olmalıdır. Epikrizin hekimler tarafından “doğru ve eksiksiz olarak”, ölüm formunun da servis sekreteri tarafından epikrize bakılarak doldurulması olası hataları azaltacaktır
- Published
- 2014
31. Kurumsal kültür, kurumsal kimlik ve kurumsal imajın kurumsal itibar üzerine etkileri, bir işletme örneği
- Author
-
Kara, Ali İhsan, Bozkurt, İbrahim Murat, and İşletme Yönetimi Ana Bilim Dalı
- Subjects
Corporate culture ,İşletme ,Corporate reputation ,Corporate identity ,Businesses ,Corporation image ,Business Administration - Abstract
Kurum itibarı, kurumların bulundukları sektörde paydaşları tarafından algılandıkları algı olarak karşımıza çıkmaktadır. Kurumlar itibarları doğrultusunda sektörde faaliyet gösterirler ve sektörün önde gelen kurumları arasında yerlerini alırlar. Bu çalışmada işletmelerde kurumsal kültür, kurumsal kimlik ve kurumsal imajın kurumsal itibar üzerine etkilerinin saptanması amaçlanmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak anket formu kullanılmıştır. Araştırmanın evrenini İstanbul İlinde bulunan büyük ölçekli bir işletme oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini ise basit tesadüfi örneklem yöntemiyle seçilmiş 124 çalışan oluşturmaktadır. Araştırmanın örnekleminin belirlenmesinde zaman ve maliyet unsurları etkili olmuştur. Araştırmada veri analizi SPSS 16 paket programında yapılmıştır. Verilerin çözümlenmesinde tanımlayıcı istatistiklerden, t testi, Anova testi ve korelasyon testlerinden faydalanılmıştır. Araştırmada elde edilen önemli bulgular şu şekildedir: Kurumda güçlendirmelerin olması kurum itibarı alt ölçeklerinden olan güvenilirliği pozitif yönlü ve anlamlı olarak etkilemektedir. Kurum kimliği, ürün ve hizmetler ölçeğini pozitif yönde etkilemektedir. Kurumda geri bildirimlerin olması kurum itibarı alt ölçeklerinden olan güvenilirliği pozitif yönlü ve anlamlı olarak etkilemektedir. Corporate reputation, their institutions are perceived by stakeholders in the sector emerges as the perception. As institutions are active in the sector and in line with the industry's leading organizations take their place among. In this study, corporate image, corporate culture in enterprises, corporate identity and corporate reputation determination of the effects intended. The study questionnaire was used as a data collection tool. The study population was comprised of a large-sized business located in İstanbul. The sample is a simple random sample survey method with selected 124 runs. The research has been to determine the time and cost elements of effective. Survey data analysis using SPSS 16 made the package program. Descriptive statistics, t-test, Anova in analyzing the data test and correlation tests utilized. The study obtained important results is as follows: Strengthening of the institution of the subscales of corporate reputation to be positive and significantly affects the reliability. Corporate identity, product and services affects the scale of positive direction. Apart from the bottom of the notifications back to the institution, corporate reputation as a versatile and meaningful positive affect reliability. 115
- Published
- 2014
32. Enflasyon Ortamında Firmaların Fiyatlama Stratejileri
- Author
-
KARA, Ali
- Abstract
Enflasyon dönemlerinde reel gelirlilerin azalmasından dolayı fiyata karşı daha duyarlı hale gelen müşterilerin satınalma davranışlarında değişiklikler olmaktadır Bunun yanısıra girdi fiyatlarının ve gelecekteki belirsizliklerin artmasından dolayı da üretim maliyetleri artan firmalar varlıklarını sürdürebilmek ve gelişebilmek için artan maliyetlerden dolayı azalan kar marjlarını korumak zorundadırlar Kar marjının korunabilmesi için de ya maliyetlerin düşürülmesi ya da fiyatların artırılması gerekmektedir Girdi fiyatlarının sürekli artmasından dolayı maliyetleri düşürmenin zorluğu açıkça gözükmektedir Bunun yanısıra talebin esnekliği rekabet ortamı hükümetlerin politikaları ve ikamalların durumundan dolayı fiyatın doğrudan artırılması çoğu zaman mümkün olamamaktadır İşte böyle bir durumda firmalar izleyebilecekleri dolaylı stratejiler ile herbiri tüketiciler üzerinde farklı etkiler yapabilen fiyatlarını reel olarak arttırabilirler
- Published
- 2013
33. Farklı dozlardaki karnozinin sempatik deri cavabı ve anksiyeteye etkileri
- Author
-
Ülger, Zilfi, Kara, Ali Yücel, Acer, Hale, Taşan, Selda, and DOLU, Nazan
- Published
- 2013
34. Streptozotosinle diyabet oluşturulmuş sıçanlarda meydana gelen periferik nöropatiye melatoninin etkisi
- Author
-
Ülger, Zilfi, Acer, Hale, Taşan, Selda, DOLU, Nazan, and Kara, Ali Yücel
- Published
- 2013
35. Lidokainin siyatik sinir ileti hızına doz bağımlı etkisi
- Author
-
Taşan, Selda, Acer, Hale, Kara, Ali Yücel, DOLU, Nazan, and Ülger, Zilfi
- Published
- 2013
36. Antenna Theory Analysis and Design Editör Çevirmen
- Author
-
ÇAĞLAR, MEHMET FATİH, AYDIN, ELİF, and KARA, ALİ
- Published
- 2013
37. Otel işletmelerinde restoran şikâyetlerinin şikâyet davranışlarına etkisi: Afyonkarahisar ili örneği
- Author
-
Zorlu, Özcan, Çeken, Hüseyin, Kara, Ali Mete, and MÜ
- Abstract
Bu araştırmanın amacı, Afyonkarahisar ilinde faaliyet gösteren işletme belgeli termal konaklama işletmelerinde konaklayan konukların restoran ve restoran hizmetlerine yönelik şikâyet konuları ve şikâyete ilişkin davranış şekillerinin araştırılarak, şikâyet konularının şikâyet davranışları üzerindeki etkilerinin saptanmasıdır. Veriler 396 konuktan anket yöntemiyle toplanmıştır. Verilerin analizinde betimleyici istatistik tekniklerinin yanı sıra, karşılaştırma testleri kullanılmıştır. Verilerin analizi sonucunda katılımcıların daha çok hizmet atmosferi kaynaklı şikâyetlerde bulundukları, sesli tepkileri diğer şikâyet davranışlarına oranla daha fazla sergiledikleri, şikâyet konularının şikâyet davranışları üzerinde genel olarak etkili olduğu saptanmıştır. Ayrıca şikâyet konularının şikâyet davranışlarının alt boyutlarını oluşturan sesli tepkiler, kişisel tepkiler ve üçüncü taraf tepkiler üzerinde anlamlı bir etkisinin olduğu tespit edilmiştir. Araştırmanın sonucunda katılımcıların şikâyet konuları ve şikâyet davranışlarına ilişkin görüşlerinin cinsiyetlerine, mesleklerine ve eğitim düzeylerine göre benzerlik gösterdiği, diğer yandan ise medeni durumları ve yaş gruplarına göre anlamlı bir farklılık gösterdiği saptanmıştır. The aim of this study is to determine the effects of complaints on customer complaint behaviors (CCB) concurrently with evaluating the restaurant complaints of guests who are staying in thermal hotels that operating in Afyonkarahisar province. Required data gathered from 396 thermal hotel guests by using questionnaire method. In data analyzing, descriptive statistic techniques and discriminant analyses was used. As a result of the data analysis, it& #8217; s determined that guests mostly complain about restaurant service atmosphere, and much more voice responses taken comparing to other customer complaint behaviors, also customer complaints have some important effects on CCB and CCB& #8217; s sub dimensions named as voice responses, private responses, third-party responses. At last, it& #8217; s found that participants& #8217; views about complaints and complaint behaviors are statistically similar in terms of sex, occupation and education level, on the other hand their views are statistically different (meaningful) in terms of marital status and age groups.
- Published
- 2013
38. Alüminyum alaşımlı jantların tasarım ve ağırlık optimizasyonu.
- Author
-
KARA, Ali, ÇUBUKLUSU, Halil Emre, TOPÇUOĞLU, Özgür Yavuz, ÇE, Ömer Burak, AYBARÇ, Uğur, and KALENDER, Caner
- Published
- 2017
- Full Text
- View/download PDF
39. GRAVİTE VE MAGNETİK ÖLÇÜMLERİ YATAY DÜZLEME İNDİRGENMESİ
- Author
-
İbrahim KARA, Ali İsmet KANLI
- Abstract
 
- Published
- 2012
40. Febril nötropenik hastalarda gelişen kan dolaşımı enfeksiyonlarının epidemiyolojisi ve mortalite üzerine etkili prognostik faktörler
- Author
-
Kara Ali, Ridvan, Saltoğlu, Neşe, and Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Bakteriyoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Neutropenia ,Etiology ,Bacterial infections ,Clinical Microbiology and Infectious Diseases ,Klinik Bakteriyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları ,Mortality ,Blood circulation ,Infection - Abstract
Hematolojik maligniteli olgularda enfeksiyon, en önemli mortalite nedenlerinden biridir. Bu hasta grubunda gelişen kan dolaşımı enfeksiyonu mortalitedeki artışın ana nedenidir. Kan dolaşımı enfeksiyonu gelişen hastaların epidemiyolojisi ampirik antibiyotik tedavi seçiminin temelini oluşturmaktadır. Çalışmamızın amacı; febril nötropeni atağı sırasında alınan kan kültürlerinde üreyen etkenleri, antimikrobiyal ajanlara duyarlılıklarını, antimikrobiyal tedavinin prognoza olan katkısını ve mortaliteyi etkileyen prognostik faktörleri değerlendirmektir.Bu çalışmada Ocak 2005 - Temmuz 2011 tarihleri arasında İ. Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Hematoloji Bilim Dalı'nda yatan, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı tarafından günlük vizitlerle izlenen hastalarda gelişen 553 kan dolaşımı enfeksiyonu (KDE) atağı geriye dönük olarak incelendi.Kan dolaşımı enfeksiyonu gelişen hastaların ortanca yaşları 41 (sınırlar 15-85) olup, 365 (% 58,3)'ni erkek hastalar oluşturmakta idi. En sık altta yatan hastalık olarak 341 (%54,5) hastada akut lösemiler olarak belirlendi. Atakların 307 (%55,5)'sinde santral venöz kateteri mevcut olup 290 (%46,3)'ı kateter ilişkili kan dolaşımı enfeksiyonu idi. 553 atağın 66 (%12)'sı kemik iliği transplantasyonu yapılan hastalarda saptandı.Yaptığımız çalışmada, KDE ataklarının % 51,7'sinde Gram pozitif bakteriler, %42,2'sinde Gram negatif bakteriler izole edildi. Atakların %3,1'i polimikrobiyaldi ve %3'ünden ise fungal etkenler izole edildi. Son yıllarda Gram negatif bakteri ve dirençli bakteri kaynaklı KDE oranının arttığı gözlendi. Koagülaz negatif stafilokoklar (KNS) %38,4 oranla ilk sırada yer alırken, E. coli (%19,8) ikinci sırada izole edilen patojendi.Gram negatif bakteriler arasında, E. coli (%43,4) ilk sırada, Klebsiella spp. (%23,7) ikinci, Pseudomonas spp.(%9,2) üçüncü olarak saptandı. E. coli'de %32 olan genişlemiş spektrumlu beta laktamaz (GSBL) yapma oranı, Klebsiella spp.'de %38,6 olarak saptandı ve ayrıca 7 adet karbapenemaz üreten Klebsiella spp. kökeni izole edildi.Gram pozitif bakterilerin dağılımında KNS (%74,7)'ler ilk sırada, enterokoklar (%9,3) ikinci, alfa-hemolitik streptokoklar (%8,1) üçüncü ve S. aureus (%6,3) dördüncü sırada yer aldı. KNS'lerin %87,4'ü, S. aureus'ların %19'u metisiline dirençli idi. Enterokok'ların %83,9'u ampisiline, %6,5'i vankomisine dirençli idi. En sık başlanan ampirik antibiyoterapi piperasilin/tazobaktam 160 (% 30) ve karbapenemler 157 (% 28,3) olduğu gözlendi.Kandidalar en sık izole edilen fungal etken (n:17) olup, %82,4'ü non-albicans idi. Fungal etkenler arasında C. parapsilosis (%31,6) birinci, C. tropicalis (%21) ikinci ve C. albicans (%15,8) üçüncü sıklıkta yer aldı. Polimikrobiyal üreme saptanan 20 atağın 17'sinde en az bir Gram negatif etken saptandı.Genel mortalite %15,5 olarak saptanırken sırasıyla Gram pozitif, Gram negatif bakteriler, mantarlar ve polimikrobiyal etiyolojide mortalite oranları % 9,3, % 20,5, % 36,8 , % 30 olarak bulundu. Gram negatif bakteri (p
- Published
- 2012
41. Romatoid artritli hastalarda kardiyak tutulumun noninvaziv elektrofizyolojik parametrelerle değerlendirilmesi
- Author
-
Çevik, Figen Ceylan, Yazıcı, Selma, Tahtasız, Mehmet, Kara, Ali Fuad, Çil, Habib, Atılgan, Zuhal, Tekbas, Ebru, Saraç, Ayşegül Jale, Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, and 0-Belirlenecek
- Subjects
Holter electrocardiography ,Kalp hızı değişkenliği ,QT dispersion ,QT dispersiyonu ,Holter elektrokardiografi ,Rheumatoid arthritis ,Romatoid artrit ,Heart rate variability - Abstract
Amaç: Romatoid artrit (RA)’te hem hastalığa ve hem de kullanılan ilaçlara bağlı olarak kalp tutulumu olabilmekte ve çoğunlukla sessiz seyretmektedir. Bu çalışmada RA’li hastalarda non-invaziv elektrofi zyolojik parametreler aracılığıyla kardiyak etkilenimin varlığı araştırıldı. Gereç ve yöntemler: Bu çalışmaya benzer yaşta 49 RA’li hasta ve 28 sağlıklı birey kontrol grubu olarak alındı. Tüm bireyler klinik ve laboratuar parametreleri açısından değerlendirildi ve 24 saatlik Holter elektrokardiografi k monitorizasyonları yapıldı. Bulgular: Maksimum QT aralığı kontrollere göre RA’lı hastalarda daha düşük iken (p0.05). Sonuç: Romatoid artritli hastalarda QT dispersiyonu gibi nonivaziv parametrelerin geleneksel risk faktörlerine ek olarak kardiyovasküler riskin değerlendirilmesi ve ani kardiyak ölüm riskinin öngörülmesinde ılımlı bir rolü olabilir. Fakat daha kesin bir yargı için farklı ve daha fazla sayıda içeren, prospektif ve uzun süreli çalışmalara gereksinim vardır Objective: Cardiac involvement occurs due to the disease itself and secondary to the used drugs, and commonly develops silent in rheumatoid arthritis (RA). In this study, it was investigated the presence of cardiac involvement by non-invasive electrophysiological parameters Materials and Methods: 49 patients with RA and agematched 28 healthy subjects as control group were enrolled to this study. Clinical and laboratory parameters of all subjects were assessed and 24-hour electrocardiographic Holter monitoring were performed. Results: Minimum, maximum and mean heart rate were signifi cantly higher (p
- Published
- 2010
42. evaluation of efficacy and prognosis of tyrosine kinase inhibitor therapy in patients with chronic myeloid leukemia
- Author
-
Kara, Ali Veysel, Aksu, Salih, and İç Hastalıkları Anabilim Dalı
- Subjects
Cytogenetics ,Leukemia-myelogenous-chronic-BCR-ABL positive ,Survival ,hemic and lymphatic diseases ,Hematoloji ,Tyrosine ,Hematology ,Imatinib mesilat - Abstract
Kronik myeloid lösemi (KML), ilkel hematopoietik kök hücrelerinin neoplastik transformasyonu sonucu oluşan klonal myeloproliferatif bir hastalıktır. Spesifik BCR-ABL protein tirozin kinaz inhibitörü (TKİ) imatinib mesilat klinik uygulamaya girdikten sonra KML tedavisinde yeni bir dönem başlamıştır. Bugün KML tedavisinde imatinib mesilat ilk tercih edilen tedavi seçeneğidir ancak imatinib mesilat tedavisine yanıtsızlık ve intolerans gelişebilmektedir. Bu çalışmamızda TKİ tedavisi verilen KML hastalarında tedavi etkinliğinin ve prognozun değerlendirilmesi amaçlandı.Çalışmamızda Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Erişkin Hastanesi Hematoloji Ünitesinde Kasım 1995 ile Aralık 2009 tarihleri arasında takip edilen 16 yaşından büyük 54 KML hastası değerlendirildi. Verilere retrospektif olarak hasta dosya kayıtlarından ulaşıldı. Hastaların TKİ başlandığı sıradaki hastalık evrelemesi Dünya Sağlık Örgütü (WHO) kriterlerine göre yapıldı. Tanı anındaki risk profili Sokal risk skorlamasına göre değerlendirildi. Yanıt oranları (hematolojik ve sitogenetik), relaps oranı ( hematolojik, sitogenetik ve moleküler relapstan herhangi birinin varlığı), relaps bağımsız sağkalım ve genel sağkalım değerlendirildi. Hastaların sağkalım eğrileri Kaplan Meier yöntemi ile değerlendirildi.Çalışmamızda hastaların %94.4' ünde tam hematolojik yanıt (THY) ve %75.9' unda tam sitogenetik yanıt (TSY) elde edildi. Çalışmamızda relaps oranı %31.5 olarak bulundu. Hastaların % 40' ında imatinib tedavisi sonlandırıldı. Bu hastaların %40' ında primer imatinib direnci, % 46.6' sında sekonder imatinib direnci ve % 13.4' ünde yan etki nedeniyle tedavi sonlandırıldı. 18 aylık ve 5 yıllık relaps bağımsız sağkalım sırasıyla % 86.7 ve % 56.2 idi. Genel sağkalım açısından değerlendirildiğinde, 3 ve 5 yıllık genel sağkalım oranı % 93.7 olarak hesaplandı.Sonuçta, imatinib tedavisinin tolere edilebilir etkin bir tedavi yöntemi olduğu ancak günümüzde daha yeni TKİ' lerin klinik uygulamaya girmesiyle birlikte, TKİ' leri veya kombinasyonlarını etkinlik ve tolerabilite açısından kıyaslayacak çalışmaların yapılmasıyla, KML tedavisinde en uygun tedavi seçeneğinin belirlenebileceği düşünüldü.Anahtar kelimeler: Kronik myeloid lösemi, imatinib mesilat, tirozin kinaz inhibitörü, tam sitogenetik yanıt, genel sağkalım Chronic myeloid leukemia (CML), is a clonal myeloproliferative disease due to neoplastic transformation of primitive hematopoietic stem cells. The introduction of imatinib mesylate, specific BCR-ABL tyrosine kinase inhibitor (TKİ), opens a new era in treatment of CML. Currently, imatinib is considered as the first line treatment regime for CML however nonresponse or intolerance to imatinib therapy may develop. The aim of our study is to evaluate the prognosis and the efficiacy of treatment in CML patients treated with TKİ.In the study, 16 years old and older 54 patients with CML who had been followed-up at Adult Hematology Department, Hacettepe University Hospitals between November 1995 and December 2009, were analyzed retrospectively. The disease phases of patients when the TKİ was started were defined according to criteria proposed by World Health Organisation (WHO). Risk profiles of patients at the time of diagnosis were determined by Sokal risk scoring system. Response rates (hematologic and cytogenetic), relapse rate (hematologic, cytogenetic or molecular relapse), relapse free survival and overall survival were evaluated. The survial curves were evaluated by Kaplan Meier method.İn our study, complete hematologic response (CHR) and complete cytogenetic response (CCR) rates were 94.4% and 75.9%, respectively. Relapse rate was 31.5%. Imatinib therapy was discontinued 40% of patients. Causes for imatinib discontinuation were primary imatinib resistance (40%), secondary imatinib resistance (46.6%) and side effects (13.4%). Estimated rate of relapse free survival was 86.7% at 18 months and 56.2% at 5 years. Estimated three-year and five-year overall survival rates were 93.7%.In conclusion, it was concluded that imatinib mesylate is an effective and tolerable treatment choice but further studies that compares TKİ? s or combinations in terms of efficiacy and tolerabilitiy, are required to decide the most appropriate treatment choice in CML treatment.Key words: Chronic myeloid leukemia, imatinib mesylate, tyrosine kinase inhibitor, complete cytogenetic response, overall survival 77
- Published
- 2010
43. Sıcak izostatik preslemenin A356 alaşımının metalürjik ve mekanik özelliklerine etkisi.
- Author
-
Aybarç, Uğur, Kara, Ali, Çubuklusu, Halil Emre, and Çe, Ömer Burak
- Abstract
Shrinkage and porosity are the common defects of the cast products. These defects affect mechanical properties of cast product negatively and decrease the useful life of the product. Solving these defects is quite important for companies manufacturing parts from Aluminum and its alloys. In order to eliminate these defects, various degassing techniques and manufacturing process optimization practices are generally performed in practice. In this study, the details of Hot Isostatic Pressing (HIP) applications were presented as an alternative follower process to current practice. In the scope of the study, HIP was applied at various steps of the specimens made of A356 alloy and by open atmosphere casting method. The results of effect of HIP on mechanical and metallurgical properties of specimens were presented in the study. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2017
44. Mısır tanesinden çerez üretiminde çeşit ve alkol muamelesinin etkisi
- Author
-
Kara, Ali Çağrı, Elgün, Adem, Gıda Mühendisliği Anabilim Dalı, and Enstitüler, Fen Bilimleri Enstitüsü, Gıda Mühendisliği Ana Bilim Dalı
- Subjects
Mısır ,Çerez ,Corn ,Corn grain ,Snake ,Food Engineering ,Mısır tanesi ,Kahvaltılık tahıl ,Gıda Mühendisliği ,Breakfast cereal - Abstract
Bu araştırmada, laboratuvar koşullarında mısır çerezi üretimi ve mısır çerezinin kalite özelliklerinin geliştirilmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda üç ayrı mısır çeşidine (Akdeniz, Pioneer 3245 ve Pioneer 3394), dört farklı oranda (%0, 10, 25, ve 50) alkol muamelesi yapılarak mısır çerezi üretimi gerçekleştirilmiştir. Üretilen mısır çerezlerinde sertlik, renk değeri, su miktarı, yağ miktarı, mısır çerezi verimi ve duyusal analizler parametre olarak kullanılmıştır. Mısır çerezlerinin sertlik değerleri üzerinde mısır çeşidi ve alkol muamelesi etkili bulunmuştur (p, The primary goal of the present study was to produce corn snack and enhance the quality characteristics of the product produced under laboratory conditions. For this purpose, corn snack was produced by treating four level of alcohol concentration (%0, 10, 25 and 50) with three kind of corn varieties (Akdeniz, Pioneer 3245 and Pioneer 3394). Hardness value, color value, water content, oil content, corn snake yield, and sensorial properties were the parameters to have been analyzed. Corn type and alcohol treatment had a significant (p
- Published
- 2005
45. Çapraz bağlı polimerlerin sentezi ve iyon seçimliliklerinin incelenmesi
- Author
-
Kara, Ali, Beşirli, Necati, Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Kimya Anabilim Dalı., and Kimya Ana Bilim Dalı
- Subjects
Şelat küreler ,Macrocrosslinkers ,Metal removal ,Ion-exchange ,İyon değişimi ,Zinc(II) ,Kimya ,Chelate beads ,Chemistry ,Bakır(II) ,Potasyum(I) ,Copper(II) ,N- Vinyl imidazole ,Potasium(I) ,Krom(III) ,Makroçaprazbağlayıcılar ,Metal uzaklaştırma ,Adsorption ,Çinko(II) ,N-Vinil imidazol ,Crom(III) ,Adsorpsiyon - Abstract
ÖZET Bu doktora tezi dört bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde, makroçaprazbağlayıcılar (MCR) sentezlenmiş ve sürenin polimerizasyonunda kullanılarak, çapraz bağlı polimerik mikroküreler sentezlenmiştir. Çapraz bağlayıcı olarak kullanılan MCR'lerin mol kütlelerine bağlı olarak polimer dönüşüm oram, çapraz bağlanma dereceleri ve denge şişme oranlan belirlenmiştir. İyon değiştirici reçinelerin sentezlenmesi için, dumanlı sülfürik asit (oleum) kullanılarak, çapraz bağlı polimerik mikrokürelere sülfo grupları takılmıştır. Polimerik ürünlerin karakterizasyonunda FTIR, NMR ve elementel analiz yöntemleri kullanılmıştır. İkinci bölümde, N-Vinil imidazol (N-VİM) ve çapraz bağlayıcı olarak etilenglikol dimetakrilat (EGDMA) kullanılarak, süspansiyon polimerizasyon yöntemiyle çapraz bağlı poli (etilenglikol dimetakrilat-N-vinil imidazol) [poli(EGDMA-N-VİM)] kopolimer mikroküreler sentezlenmiştir. Bu polimerin karakterizasyonunda FTIR, elementel analiz ve SEM yöntemlerinden yararlanılmıştır. Üçüncü bölümde, sentezlenen iyon değiştiricilerin Cr(III), Cu(II), Zn(II) ve K(I) metal iyonlarına karşı seçimlilikleri incelenmiş, seçimlilik sırasının Cr(III) > Cu(II) > Zn(II) > K(I) şeklinde olduğu belirlenmiştir. Dördüncü bölümde, poli(EGDMA-N-VİM) çapraz bağlı kopolimer mikrokürelerin Cr(III), Cu(II), Zn(II) ve K(I) metal iyonlarına karşı seçimlilikleri incelenmiş ve seçimliliğin Cu(II) > Zn(II) > Cr(III) > K(I) sırasında olduğu belirlenmiştir. Bu sonuçlar, reçinelerin iyon değişimi (toplam adsorpsiyon) özellikleri ile karşılaşünlmıştir. ANAHTAR KELİMELER: Adsorpsiyon, İyon değişimi, Metal uzaklaştırma, Şelat küreler, Makroçaprazbağlayıcılar, Krom(III), Bakır(II), Çinko(II), Potasyum(I), N-Vinil imidazol. ABSTRACT In this Ph.D. thesis, there are four main parts. Firstly, macrocrosslinkers (MCR) were prepared and crosslinked polymeric microbeads was obtained by using these MCRs in polymerization of styrene. Equilibrium swelling ratios, crosslinking degree and ratio of polymer transformation were determined depending on molecular mass of the MCRs used as crosslinkers. In order to synthesis of ion-exchange resins, sulpho groups were attached by using oleum. FTIR, NMR, elemental analysis methods were used for the charactherization of polymeric products. In the second part, crosslinked poly(EGDMA-VIM) [poly(ethylenglycole dimethacrylate-N-vinyl imidazole)] copolymer microbeads was prepared with suspension polymerization method which was the ethylenglycole dimethacrylate (EGDMA) used as a crosslinker. The characterization of this copolymer was made by using FTIR, elemental analysis and SEM methods. Thirdly, affinity of synthesized ion-exchangers to Cr(III), Cu(II), Zn(II) ve K(I) metal ions was investigated and the order of affinity was found as Cr(III) > Cu(II) > Zn(II) > K(I), respectively. Finally, affinity of crosslinked poly(EGDMA-VIM) copolymer microbeads to Cr(III), Cu(II), Zn(II) ve K(I) metal ions was investigated and the order of affinity was found as Cu(II) > Zn(II) > Cr(III) > K(I), respectively. These results were compared with ion- exchange (total adsorption) properties of resins. KEY WORDS: Adsorption, ion-exchange, Metal removal, Chelate beads, Macrocrosslinkers, Crom(III), Copper(II), Zinc(II), Potasium(I), N- Vinyl imidazole. 240
- Published
- 2004
46. Anasteziye sıçanda trimetazidinin myokardiyal ön koşullamaya etkisi
- Author
-
Kara, Ali Fuat, Demiryürek, A. Tuncer, and Farmakoloji Anabilim Dalı
- Subjects
Pharmacy and Pharmacology ,Eczacılık ve Farmakoloji - Abstract
111
- Published
- 2004
47. Düzlemsel elastisite problemlerinin sonlu elemanlar yöntemiyle dinamik analizi
- Author
-
Kara, Ali, Temel, Beytullah, and İnşaat Mühendisliği Anabilim Dalı
- Subjects
İnşaat Mühendisliği ,Civil Engineering - Abstract
oz YÜKSEK LİSANS TEZİ DÜZLEMSEL ELASTİSITE PROBLEMLERİNİN SONLU ELEMANLAR YÖNTEMİ İLE DİNAMİK ANALİZİ Ali KARA ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI Danışman: Yrd. Doç. Dr. Beytullah TEMEL Yıl: 2004, Sayfa: 142 Jüri: Yrd. Doç. Dr. Beytullah TEMEL : Prof. Dr. A. Kamil TANRIKULU : Yrd. Doç. Dr. S. Seren (AKAVCI) GÜVEN Bu tezde, düzlemsel elastisite problemlerinin dinamik yükler altında elastik ve viskoelastik analizleri incelenmiştir. Dinamik yükleme durumu için sonlu eleman formülasyonu Laplace uzayında Galerkin yöntemiyle yapılmıştır. Malzemenin homojen, izotrop ve lineer viskoelastik olduğu kabul edilmektedir. Viskoelastik malzeme durumunda, elastik-viskoelastik analojisi yardımıyla, malzeme sabitleri Laplace uzayında kompleks karşıtları ile değiştirilmektedir. Çözümlerde Kelvin viskoelastik modeli uygulanmıştır. Laplace uzayında bulunan çözümlerden gerçek uzaydaki çözümlere geçmek için uygun bir ters Laplace dönüşüm tekniği kullamlmıştır. Bu tezde, düzlemsel elastisite problemlerinin statik ve dinamik analizleri için genel amaçlı bilgisayar programlan geliştirilmiştir. Bulunan sonuçların literatür ile uyum içinde olduğu gösterilmiştir. Anahtar Kelimeler: Düzlemsel Elastisite, Düzlem Gerilme, Düzlem Şekil Değiştirme, Laplace Transform, Sonlu Elemanlar Yöntemi. ABSTRACT MSc THESIS THE DYNAMICS ANALYSIS OF PLANE ELASTICITY PROBLEMS WITH FINITE ELEMENT METHOD AH KARA DEPARTMENT OF CIVIL ENGINEERING INSTUTE OF NATURAL AND APPLIED SCIENCES UNIVERSITY OF ÇUKUROVA Supervisor: Yrd. Doç. Dr. Beytullah TEMEL Year: 2004, Pages: 142 Jury: Asst. Prof. Dr. Beytullah TEMEL : Prof. Dr. A. Kamil TANRIKULU : Asst. Prof. Dr. S. Seren (AKAVCI) GÜVEN In this thesis, the dynamic behaviour of plane elasticity problems made of linear elastic and viskoelastic materials are investigated under time dependent loads. For the dynamic loading cases, the finite element formulation in the Laplece domain is presented using the Galerkin approximation. Materials are assumed to be homogenous, isotropic and lineer viskoelastic. In the viskoelastic material case, according to the correspondence principle, the material constants are replaced with their complex counterparts in the Laplace domain. In the solutions, the Kelvin model is employed. The solutions obtained are transformed to the time domain using an appropriate numerical inverse Laplace transform technique. General computer programs are developed for the static and dynamic analysis of the plane elasticity problems. The results obtained in this thesis are found to be in a good agreement with these available in the literature. Key Words: Plane Elasticity, Plane Strees, Plane Strain, Laplace Transform, Finite Element Method n 152
- Published
- 2004
48. Düzlemsel elastisite problemlerinin sonlu elemanlar yöntemi ile dinamik analizi
- Author
-
Kara, Ali, Temal, Beytullah, and Çukurova Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İnşaat Mühendisliği Anabilim Dalı
- Abstract
TEZ5177 Tez (Yüksek Lisans) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 2004. Kaynakça (s. 89-91) var. x, 142 s. ; 30 cm. …
- Published
- 2004
49. Amonyaklı bakır (ACQ) ile emprenye edilen sarıçam (Pinus sylvestris L. ) odununun karakterizasyonu
- Author
-
Kara, Ali Mükremin, Alma, Hakkı, and Diğer
- Subjects
Forestry and Forest Engineering ,Ormancılık ve Orman Mühendisliği - Abstract
ÖZETsAli Mükremin KARA KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ORMAN ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ ANADİLİM DALI YÜKSEK LİSANS TEZİ ÖZET AMONYAKLI BAKIR (ACQ) İLE EMPRENYE EDİLEN SARIÇAM (Pinus sylvestris L.) ODUNUNUN KARAKTERİZASYONU ALI MUKREMIN KARA Danışman : Doç. Dr. M. Hakkı ALMA Yıl : 2003, Sayfa: 75 Jüri : Doç. Dr. M.Hakkı ALMA : Doç. Dr. İbrahim BEKTAŞ : Doç. Dr. Metin DIĞRAK Bu çalışma iğne yapraklı ağaçlardan olan sarıçam odunu ile amonyaklı bakır quat (ACQ) kimyasal maddesi ile suya daldırma ve vakum-basınç metotları uygulanır. Aynı zamanda ACQ çevreye zarar veren kimyasal maddelerden olmaması önem arz etmektedir. Çeşitli mekanik testler olan janka sertliği ve eğilme dirençleri, sıcaklık ve aleve karşı koruyuculukları, mantar türleri ile olan ilişkileri karşılaştırılarak kontrol edildi. Bu sonuçlar sarıçam odununun sertliği ACQ ile muamele edilerek azaldığı görülmüştür. ACQ ile muamele edilmiş odun örnekleri özellikle üç ay süreyle mantarlarla tamamen çürüyerek yumuşamalarından dolayı sertliklerinde azalmalar olmuştur. ACQ kimyasal maddesi odunların emprenyesinde çevreye karşı zararlı bir madde olmadığından kullanılabileceği sonucuna varıldı. Ayrıca CCA'da odun ile emprenye işleminde etkili bir şekilde uygulanır. Her iki kimyasal madde de dünyanın her yerinde odun ile emprenyede koruyucu kimyasal madde olarak kullanılmıştır. ACQ ile muamele edilmiş sarıçam odun direklerinin eğilme direnci testleri BS 1990, Part :1, 1984 standardı ile karşılaştırılmıştır. IIIÖZETAli Mükremin KARA Sarıçam odunu için ACQ'nun net kuru madde miktarı ile ACQ solüsyonunda sıcaklık ve zamana bağlı olarak tutunmalarında artma olmuştur. SEM çalışmaları gösterdi ki ACQ kimyasalı ile sarıçam odununun özüne ACQ tuzları ile doldurulmuştur. ACQ ile muamele edilmiş sarıçam odunları yangınlara ve çürümüş mantarlara karşı belli bir miktarda koruma sağlamıştır. Anahtar Kelimeler: 4-Iü amonyum bakır, sarıçam, muamele, net emprenye madde miktarı, yangın geciktirici, eğilme direnci, sertlik, mikolojik test, taramalı elektron mikroskobu IV ABSTRACTAli Mükrcmin KARA DEPARTMENT OF FOREST INDUSTRIAL ENGINEERING INSTITUTE OF NATURAL APPLIED SCIENCES KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM UNIVERSITY M.Sc. THESIS ABSTRACT CHARACTERIZATION OF SCOTS PINE (Pinus sylvestris L.) WOOD TREATED WITH AMMONICAL COPPER QUAT (ACQ) ALI MUKREMIN KARA Supervisor: Assoc. Prof. Dr. M. Hakkı ALMA Year: 2003 Pages: 75 Jury : Doç. Dr. M.Hakki ALMA : Doç. Dr. Ibrahim BEKTAŞ : Doç. Dr. Metin DI?RAK ABSTRACT In this study, the sapwood of Scots pine (Pinus sylvestris L.) were treated with ammonical copper quat type A(ACQ-A), which is environmentally friendly wood preservative, by using soaking and vacuum-pressure methods. Various mechanical (Janka hardness, bending strength), combustion (temperature degrees with and without flame source and glowing stage), mycological properties of the treated wood were studied in comparison to controls. The results showed that the hardness of Scots pine and the combustion properties were reduced by the ACQ treatment. Particularly, a 3-month mycological test showed that the fungal decay of the ACQ-treated pine was completely decreased. It was be concluded that ACQ could be used as a environmentally friendly preservatives and it was considered as an effective preservative as CCA, common used wood preservatives all over the world. VABSTRACTAli Mükremin KARA The bending strength of ACQ-treated Scots pine pole was comparable to that specified in BS 1990, Part: 1, 1984. For Scots pine wood, the retention of net dry matter of ACQ increased with increasing temperature of ACQ solution and treatment time, SEM study showed that the pith of ACQ treated Scots pine wood was filled with ACQ salt. It could be concluded that the ACQ treatment reduced fungal decay and retard the fire for the pine wood. Key Words: Ammonical copper quat (ACQ), Pinus sylvestris L. treatment, retention, fire retardant, bending strength, hardness, mycological test, scanning electron microscope (SEM) VI 75
- Published
- 2003
50. Yerleşim birimleri ve bina içi kablosuz haberleşme sistemlerinde UHF bandında dalga yayılımının deneysel ve teorik olarak incelenmesi
- Author
-
Kara, Ali, Yazgan, Erdem, and Diğer
- Subjects
Wave propagation ,Elektrik ve Elektronik Mühendisliği ,Wireless communication ,Ray tracing ,Mobile communication ,Electrical and Electronics Engineering - Abstract
YERLEŞİM BİRİMLERİ VE BİNA İÇİ KABLOSUZ HABERLEŞME SİSTEMLERİNDE UHF BANDINDA DALGA YAYILIMININ DENEYSEL VE TEORİK OLARAK İNCELENMESİ Ali Kara Hacettepe Üniversitesi, Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü ÖZ Bu araştırmada, kablosuz haberleşme sistemleri için UHF bandında dalga yayılımı, deneysel ve teorik olarak incelenmektedir. Araştırma, yerleşim birimlerinde dalga yayılımının teorik olarak modellenmesi ve bina içi kısa mesafe haberleşme sistemlerinde gölgeleme/polarizasyon ölçümleri şeklinde temelde iki kısımdan oluşmaktadır. Ardışık binalar üzerinden dalga yayılımının incelenmesinde kullanılan Fiziksel Optik temelli Kirchoff-Huygens entegrasyon tekniği ve ÜGKT kısaca kıyaslanmakta, ÜGKT yardımıyla bina çatıları değişik iç açılı kamalar şeklinde modellenerek yayılım yol kaybı hesaplanmaktadır. Ardışık yapılardan kırınıma yönelik olarak ÜGKT üzerindeki sınırlamalar tartışılmakta, Kirchoff-Huygens entegrasyon tekniği yardımıyla, ÜGKT'nin türevsel terimleri içeren gelişmiş bir modeli olan SD tekniği'nin sınırları çıkarılmaktadır. Bina içi kısa mesafe haberleşme sistemlerinde, insan vücudu gölgelemesi ve polarizasyona yönelik deneyler kısmında; bir ofis ortamında insan vücudu gölgeleme kaybı ve polarizasyon kublajına ilişkin deney sonuçları sunulmakta, gölgeleme bayılması istatistikleri çıkarılmaktadır. Bina içi haberleşme sistemlerine bir örnek olarak, çok katlı bir binada Bluetooth ve WLAN gibi sistemlerin girişim (interference) durumları deney sonuçlarına ve bina içi yayılım özelliklerine bağlı olarak incelenmektedir. Anahtar Kelimeler: Kablosuz haberleşme sistemleri, gezgin haberleşme, bina içi kablosuz haberleşme sistemleri, radyo dalgaları kırınımı, ışın izleme, geometrik kırınım teorisi Danışman: Prof. Dr. Erdem Yazgan, Hacettepe Üniversitesi, Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü THEORETICAL AND EXPERIMENTAL INVESTIGATION OF RADIO PROPAGATION FOR URBAN AND INDOOR WIRELESS COMMUNICATION SYSTEMS AT UHF BAND Ali Kara Hacettepe University, Electrical and Electronics Engineering Department ABSTRACT Radio propagation in urban environments is investigated by the techniques based on Geometrical Optics (GO) and Physical Optics (PO). Results of the measurements, conducted in Polytechnic University (NY), on shadowing/blockage and polarization coupling for short range indoor wireless systems are presented. For propagation modeling in urban environment, UTD (Uniform Theory of Diffraction) based roof shape modeling for radio propagation for multiple building geometry is presented. Building roofs are simulated as conducting wedges of different inner angles to determine propagation path loss by the application of UTD. Limit and application range of UTD and Slope Diffraction, an extension to conventional UTD, is derived. Results of the measurements on shadowing and polarization coupling for short range indoor systems are presented. Human shadowing effetcs near to terminals are measured, for various indoor radio links, in an office environment. Possible interference between indoor wireless systems such as Bluetooh and WLAN in multistorey building is also evaluated in terms of radio channel parameters. KEYWORDS: Wireless communication systems, mobile communications, indoor wireless communication systems, diffraction of radio waves, ray tracing, geometrical theory of diffraction Advisor: Prof.Dr. Erdem Yazgan, Hacettepe University, Electrical and Electronics Engineering Department 131
- Published
- 2002
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.