23 results on '"KONYAR, Erkan"'
Search Results
2. Patella’ya Ait Yapısal Varyasyonların İncelenmesi
- Author
-
Gözil, Rabet, Konyar, Erkan, Özbulut, Zehra, and Buru, Ece
- Published
- 2021
3. GÜNÜMÜZ MOĞOLİSTAN’IN GÖÇEBE HAYATINA ETNOARKEOLOJİK BİR BAKIŞ.
- Author
-
DALKHAA, Shinesaran, YILMAZ, Anıl, and KONYAR, Erkan
- Subjects
HUMAN geography ,ANIMAL culture ,MIDDLE Ages ,TURKS ,GEOGRAPHY ,ETHNOLOGY ,ETHNOARCHAEOLOGY - Abstract
Copyright of TÜBA-AR: Turkish Academy of Sciences, Journal of Archaeology is the property of Turkish Academy of Sciences and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
4. Hocamız Prof. Dr. Muharrem Taner Tarhan 2.2.1941-17.08.2022.
- Author
-
Sayar, Mustafa H. and Konyar, Erkan
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
5. Van Kalesi Analıkız Yapısı: İşlev ve Kronolojisine Dair Bir Değerlendirme
- Author
-
GENÇ, Bülent and KONYAR, Erkan
- Subjects
Arkeoloji ,Archaeology ,Van Kalesi,Analıkız,Urartu,Urartu Dini,Tuşpa ,Van Fortress,Analıkız,Urartian,Urartian Religion,Tushpa - Abstract
On the northeast sides of the Van Fortress, an elevation nearby, stands a rock monument on the plain named Analıkız or also called Hazine Kapısı. The monument consists of a platform engraved into the rock and two monumental niches. Yet ever since the excavations conducted by Marr and Orbeli in 1916, there have been no detailed examinations or evaluations of the functions of the field, the relationship to the citadel, its importance for the kingdom, the levels of construction or architectural design. In literature, this field is generally recognized vas Open Air Sanctuary or the way Lehmann-Haupt defined in 1898. In this study, we attempted to reevaluate and redefine the literature, stories and excavation outcomes. The deductions suggesting construction activities initiating with Minua then continuing with Argishti I and Sarduri II have been made considering the construction levels of the field. The possibilities of Analıkız structure not being an open-air sanctuary but rather a monumental site for the kingdom, a field in which the steles with king’s chronicles carved onto them are gathered or a closed field with all of its surroundings have been discussed with the aid of archeological and philological proofs., Van Kalesi’nin kuzeydoğu yamaçlarında, ova düzeyine yakın bir yükseltide Analıkız veya Hazine Kapısı olarak adlandırılan kaya anıtı yer almaktadır. Anıt ana kayaya işlenmiş bir platform ve gerisinde yine ana kayaya açılmış iki adet anıtsal nişten oluşur. Marr ve Orbeli’nin 1916 yılında gerçekleştirdikleri kazılardan bu yana Analıkız alanının işlevi, sitadelle ilişkisi, krallık açısından önemi, inşa evreleri ve mimari tasarımı hakkında ayrıntılı bir değerlendirme yapılmamıştır. Literatürde bu alan genel olarak Açık Hava Kutsal Alanı olarak tanımlanmıştır. Lehmann-Haup’tun 1898’lerde alanın kuzeyinde yer alan drenaj kanallarını kurban kanalı olarak tanımlaması açık hava kutsal alanı tanımını yerleştirmiş sonraki çalışmalara referans olmuştur. Bu çalışmamızda alanla ilgili literatür ve hikayeleri ve kazı sonuçlarını tekrar değerlendirerek yeniden tanımlamaya çalışılmıştır. Minua ile başlamış olması muhtemel inşa faaliyetlerinin I. Argişti ve II. Sarduri ile devam ettiği yönündeki tespitler, bu alanın yapım evreleri de göz önüne alınarak değerlendirilmiştir. Analıkız yapısının aslında açık hava kutsal alanı olmayabileceği, krallık için sadece başkente özel ünik bir anıtsal birim olabileceği ele alınmıştır. Söz konusu birimin kralların kroniklerinin yazılı olduğu stellerinin toplu olarak bulunduğu bir alan olabileceği ve bütün çevresel özellikleriyle beraber kapalı bir alan olabileceği arkeolojik ve filolojik kanıtlar üzerinden tartışılmıştır.
- Published
- 2019
6. Turizme Konu Olan Tarihi Kentlere Bir Örnek Eski Van Kenti
- Author
-
Alaeddinoğlu, Faruk and Konyar, Erkan
- Published
- 2018
7. Tuşpa Sitadeli’nden Yeni Bir Kaya Mezarı: BG 90
- Author
-
KONYAR, Erkan, GENÇ, Bülent, and TAN, Armağan
- Abstract
Urartu krali mezar geleneğinin önemli örnekleri Van Kalesi kayalığının güney yamaçları boyunca yer almaktadır. Bu kaya mezarlarında kayalık yüzeyin düzeltilmesiyle birer anıtsal cephe oluşturulmuş- tur. Böylece çok odalı olarak planlanan mezarlar kapı girişi ve cephe ile birlikte anıtsal bir görünüme kavuşmuşlardır. Ancak Van Kalesi’nde bilinen çok odalı kaya mezarlarından farklı olarak 2016 yılında yeni bir kaya mezarı ortaya çıkarılmıştır. Dromos biçimli bir ön oda ve arkadaki ana odadan oluşan bu kaya mezarı yine kayalığın güney yamaçlarında yer almaktadır. Çok odalı kaya mezarlarından farklı olarak bu mezar kayalık zemin oyularak tasarlanmıştır. Yer altına planlanan ve bir kapı ile ana odaya geçilen söz konusu mezar bu açıdan sitadeldeki anıtsal cepheli bir girişe ve kapıya sahip çok odalı mezarlara geçiş aşamasının öncülü gibi durmaktadır., Important examples of Urartian royal tombs are located along the southern slopes of the rocky terrain of the Van Fortress. The rocky surfaces of these tombs are smoothed to form monumental façades. These multi-roomed rock-cut tombs thus attain a monumental appearance with their entrances and façades. However, a new rock-cut tomb that is different from the multi-roomed rock-cut tombs has been une- arthed at Van Fortress in 2016. This rock tomb consists of an antechamber in the form of a dromos and a main room behind it, and is also located on the southern slopes of the rocky terrain. Unlike the mul- ti-roomed rock-cut tombs, it was prepared by carving the rocky ground. It is planned as an underground tomb, the main room of which is accessed through a door, and thus appears to be a precedent of the multi-roomed tombs with monumental entrances and doors on the citadel. This tomb type, examples of which are known to have been constructed under the ground at sites such as Karagündüz and Altıntepe in the Lake Van basin, is notably more royally designed at Van Fortress. It provides new ideas about the development of royal tomb-cut tradition in particular.
- Published
- 2018
8. NEW OBSERVATIONS OF THE DOGUBAYAZIT ROCK-CUT TOMB
- Author
-
KONYAR, Erkan
- Subjects
Urartu,Doğubayazıt,Rock-Cut Tomb,Façade Relief ,Social ,Sosyal - Abstract
The Rock-Cut Tomb of Doğubayazıt is a unique example in the Eastern Anatolian and Urartian geography with its plan, features and façade reliefs. It comprises of a main hall at the entrance, and two rooms that can be accessed by ascending from it. There are niches on the west and north walls of the tomb chamber. What makes the Doğubayazıt Tomb unique is its façade relief. It is possible to date the reliefs from its stylistic features. The compositions on some medallions and bronze plates in museums, either from Urartian centres like Toprakkale, Karmir-Blur, and Giyimli or obtained through purchase, are significant in terms of comparison. The goat next to the woman on these finds is a very characteristic composition and can be compared to the depiction on the tomb relief. Another detail that draws attention is the conical helmet worn by the king or the lord. Depictions of warriors, kings and gods with this helmet are frequently seen on Urartian bronze artefacts. The iconographic features of the relief, the stone masonry of the burial chamber, and features such as niches suggest a date within the Urartian period.
- Published
- 2017
9. Van Kalesi höyüğü 2011 yılı çalışmaları
- Author
-
Konyar, Erkan, Ayman, İsmail, Avcı, Can, Yiğitpaşa, Davut, Genç, Bülent, Akgün, Rıza Gürler, and Maltepe Üniversitesi
- Subjects
Van Kalesi Höyüğü ,Van - Abstract
M.Ö. 9.-6. yüzyıllarda Van Gölü Havzası merkezli bir krallık kurmuş olan Urartular’ın başkenti, Van Kalesi-Tuşpa olarak bilinir1. Van Gölü’nün hemen doğu kıyısındaki bu konglomera kayalık yaklaşık 1345 m. uzunluğunda, 200 m. genişliğinde ve 100 m. Yüksekliğindedir. Başkentin sitadelinde bulunan surlar ve temel yatakları, ana kayanın yontularak düzleştirilmesi ile oluşturulan platformlarda izleri rahatlıkla görülebilen yapı tabanları, açık hava kült alanları, kralların defnedildiği kaya mezarları, ana kaya üzerine işlenmiş kral yıllıkları, yazıtlı steller, inşa yazıtları büyük ve gelişmiş bir devlet yapısının izlerini taşımaktadır.
- Published
- 2012
10. Dogu Anadolu erken demir Çağı kültürü: Arkeolojik kazı ve yüzey araştırmaları bulgularının değerlendirilmesi
- Author
-
Konyar, Erkan, Belli, Oktay, and Tarih Anabilim Dalı
- Subjects
Arkeoloji ,Archeology ,Elazığ ,Early Iron Age ,Eastern Anatolia region ,Archaeological excavations ,Malatya ,Archeological areas - Abstract
Doğu Anadolu Erken Demir Çağı Kültürü, bölgesel olarak farklı alt gruplarda şekillenmiştir. Gerek coğrafi gerekse kimi kültürel özelliklerden yola çıkılırsa, Elazığ-Malatya, Kuzeydoğu Anadolu, Van Gölü Havzası ve Doğu Toros bölgelerinin kendilerine has bir kültürel yansıma gösterdikleri anlaşılır. Özellikle yivli çanak çömlekler bu kültürün ana karakterini yansıtmakla birlikte bütün bölgelerde homojen bir yapı göstermez. Kimi bölgesel farklılıklarla şekillenen çanak çömlek yapım geleneğinin kronolojisi de birçok sorunu beraberinde getirir. Oldukça uzun bir zaman periyodunda kullanıldığı anlaşılan yivli çanak çömleğin alt ve üst kullanım sınırını belirlemek oldukça güçtür. Elazığ-Malatya bölgesi dışında bu türden malzeme daha çok kale ve nekropol alanlarında bulunmuştur. Dolayısıyla Elazığ-Malatya Bölgesi dışındaki bölgelerde stratigrafik düzeni belirlemek oldukça güç olmuştur. Yerleşme biçimi ve mimari de bölgenin coğrafi koşullarına bağlı olarak değişim göstermiştir. Örneğin Elazığ-Malatya Bölgesi'nde ova düzeyinde höyük tipindeki yerleşme anlayışı hakkimken, daha doğuya gidildiğinde yer şekilleri ve iklime bağlı olarak kale tipinde, savunmaya önem veren yerleşmeler tercih edilmiştir. Yerleşmeye bağlı olarak, yaşama biçiminde ve geçim kaynaklarında da önemli farklılıklar gözlenmiştir. Elazığ-Malatya Bölgesi'nde yerleşik ve tarım ile uğraşan topluluklar varken, Van Gölü Havzası, Kuzeydoğu Anadolu ve Doğu Toroslar'da insanlar, yüksek kesimlere yerleşmeyi tercih etmiş, yarı göçebe topluluklar olarak hayvancılıkla uğraşmışlardır. Bunun yanında kimi uygun yerlerde yerleşik ve tarımsal faaliyetlerini sürdüren topluluklar da vardır. Şüphesiz Doğu Anadolu Erken Demir Çağı Kültürü şekillenirken kimi dış etkilere de açık kalmış, çeşitli iletişim noktalarından beslenmiştir. Bu bölgelerin başında Güney Kafkasya, Kuzeybatı İran ve Güneydoğu Anadolu gelmektedir. Doğu Anadolu ile doğal sınır oluşturmaları bakımından bu bölgelerdeki çağdaş merkezler ele alınmış, arkeolojik kazılar sonucunda ortaya çıkarılmış olan buluntular karşılaştırılmıştır. m The Early Iron Age culture of Eastern Anatolia is shaped by regionally different sub-groups, namely Elazığ-Malatya, Northeastern Anatolia, Lake Van basin and Eastern Taurus, each of which show distinctive cultural features, according to their geography and identities. Although grooved wares are actually the main characteristic of the Early Iron Age culture, they do not seem to be homogenous in all these regions. Pottery tradition is marked by several regional differences, as well as by chronological aspects. It is difficult to establish an upper and lower date for the grooved ware, as it was had been for a long period of time. Another main problem is the absence of stratigraphical analysis on a regional basis, because this kind of pottery usually comes from fortresses and necropoleis, save for Elazığ-Malatya region. Geography has also an effect on settlement pattern and architecture. For instance, höyük type settlement on plains dominate Elazığ-Malatya region, while moving further to the east, fortresses are preferred due to defensive advantages. These naturally caused important changes in life style and livelihood. In Elazığ- Malatya region we have settled and farming communities, but semi-nomadic herding people on higher plains of Lake Van basin, northeastern Anatolia and eastern Taurus. Without doubt, Early Iron Age culture of Anatolia was open to several foreign influences and interacted with some important centres, most evident are southern Caucasia, northwestern Iran and southeastern Anatolia. For this very reason I have included the recent archaeological data of contemporary centers in these regions. IV 683
- Published
- 2004
11. Van Tuşpa Çalışmaları - 2013
- Author
-
KONYAR, Erkan and AVCI, Can
- Subjects
Tušpa,2013 Excavation,Van,Urartu,Mound ,Tušpa,2013 Çalışmaları,Van,Urartu,Höyük - Abstract
Van Gölü’nün doğu kıyısından yaklaşık 850 m içerde, kabaca doğu-batı doğrultusunda, Van Kalesi/Tuşpa sitadeli uzanır. Sitadelin kuzeyinde Van Kalesi Höyüğü, güneyinde ise Eski Van Şehri yer alır. Yaklaşık 85 hektarlık alanı kaplayan alan İlk Tunç Çağı’ndan 20. yüzyılın başına değin iskana sahne olmuştur. Tuşpa sitadeli Urartu dönemine ilişkin anıt yapıları, Van Kalesi Höyüğü İlk Tunç Çağı ve Urartu dönemine tarihlenen sivil karakterli yerleşme katmanları ve Eski Van Şehri ise daha çok Türk-İslam Dönemi yapı toplulukları ile tanınır., Van can be followed in some miniatures, engravings and photographs. The earliest examples would be the miniature named “Kala-i Sengi Van” at the Topkapı Palace Archives and the information in the Travels of Evliya Çelebi Cantay 1994 . Both of these sources indicate that the Old City of Van was surrounded with walls pierced with gates at various intervals. However, there seem to be contradictions on the names and number of these gates. Similarly, there are contradictions regarding the towers and bastions on the city walls. However, it is possible to state that there were four city gates. Saray Kapı Palace Gate , which was close to Hüsrev Pasha Complex and provided access to Pasha’s Palace, and Orta Kapı Central Gate located 250 meters east of Palace Gate both provided access from the south. Tabriz Gate, located in the east, is understood to be the grandest and busiest gate. Sources state that at the west of the city, near the orchards of Horhor, there was a gate called either İskele pier or Yalı shore . The structural character of the encircling walls is debated. Even though the seventeenth-century miniature depicts the city encircled with double-fortifications, this has not been verified. However, it is generally agreed that a moat filled with water ran along the walls. The moat was crossed over via wooden bridges in front of the city gates
12. Hitit Kralı I. Hattušili'nin Akkadça-Hititçe ikidilli yıllıklarının (CTH 4) Akkadça ve Hititçe versiyonlarının karşılaştırmalı filolojik değerlendirmesi
- Author
-
Oral, Metin, Konyar, Erkan, Adalı, Selim Ferruh, and Tarih Anabilim Dalı
- Subjects
Eski Çağ Dilleri ve Kültürleri ,Tarih ,History ,Ancient Linguistics and Cultures ,Hittites ,Hittite texts ,Hittitology - Abstract
Bu çalışmada Eski Hitit Krallığı tarihinin başlıca yazılı kaynaklarından biri olan Hitit Kralı I. Hattušili'nin Akkadça-Hititçe İkidilli Yıllıklarının (CTH 4) ayrı tabletlerde yer alan Akkadça ve Hititçe versiyonlarının karşılaştırmalı filolojik değerlendirmesi yapılmıştır. CTH 4 Metninin ikidilliliğinin çalışmanın temel konusunu oluşturması nedeniyle öncelikle ikidillilik ve çokdillilik kavramları ve bu kavramların Eski Yakındoğu'da ortaya çıkış ve gelişim süreçleri kısaca incelenmiştir. Bu incelemede ayrıca Hitit arşivlerinin oluşum süreci ve bu arşivlerde görülen ikidilli ve çokdilli metin türleri gibi konulara da değinilmiş, böylece çalışmanın konusu olan CTH 4 metninin Hitit arşivlerindeki diğer ikidilli ve çokdilli metinler arasındaki yerinin daha iyi anlaşılması amaçlanmıştır. Çalışmanın son bölümünde CTH 4 metninin Akkadça ve Hititçe versiyonlarına ait tüm nüshaların güncel transliterasyon ve Türkçe çevirileri yapılmış ve metnin Akkadça ve Hititçe versiyonlarının filolojik yönden karşılaştırmalı incelemesi yapılmıştır. Bu incelemede iki versiyonun birbiriyle olan ilişkisi, içeriksel ve biçimsel yönden bu versiyonların benzer ve ayrılan yönleri, metnin hangi dildeki versiyonunun orijinale daha yakın olduğu gibi konular ele alınmış; ayrıca metin üzerine yapılmış daha eski çalışmalarda öne sürülen bazı düşünceler ve cevaplandırılamayan bazı sorular tekrar değerlendirilmiştir. In this study, a comparative philological analysis of Akkadian and Hittite versions of the Akkadian-Hittite Bilingual Annals of the Hittite King Hattušili I (CTH 4), was made. As the bilingualism of the CTH 4 text constitutes the main subject of the study, firstly the concepts of bilingualism and multilingualism and the emergence and development processes of these concepts in the Ancient Near East have been briefly examined. In addition, issues such as the formation process of Hittite archives and the various types and formats of bilingual and multilingual texts seen in these archives are also surveyed. Thus, it is aimed to better understand the importance of CTH 4 among other bilingual and multilingual texts in Hittite archives. At the final phase of the study, updated transliterations and Turkish translations of the Akkadian and Hittite versions of the CTH 4 have been made, and the text philologically analyzed by comparing its two different versions to each other from various aspects. These aspects include the historical connection of the copies in Akkadian and Hittite, contextual and stylistic resemblances and diversions between the two versions and the questions like which one of the two versions is closer to the original text. In addition, some theories put forward in earlier studies on the text and some unanswered questions were re-evaluated. 324
- Published
- 2019
13. Argişti I dönemi seferleri ve inşa faaliyetleri
- Author
-
Yildirim, Engin, Konyar, Erkan, and Eskiçağ Tarihi Anabilim Dalı
- Subjects
Arkeoloji ,Archeology - Abstract
Urartular, Doğu Anadolu'nun zor iklim ve coğrafya koşullarına rağmen 300 yıl süre ile devlet olarak varlıklarını koruyabilmişlerdir. Değişen ve gelişen şartları en iyi şekilde değerlendirip Anadolu medeniyetine katkı sayılabilecek yenilikler yapmışlardır. Mimaride, kale yapımında, yeni şehirler kurmada, bronz ve taş işçiliğinde çağları aşan konumda olmuşlardır.I.Argişti babası Minua'dan devraldığı devleti güçlü ve etkili hale getirmek için çevre devletlere seferler yapmış, kiminin kralını haraç vermek şartıyla bağışlamış, kimini köle olarak tutmuş, bir kısmını ise halkıyla birlikte bulundukları bölgelerden başka yerlere nakletmiştir. Yeni şehirler kurarak göçe zorladığı bu insanları buralarda yaşamaya mecbur bırakmıştır. Kurulan yeni şehirler Urartu'yu ekonomik açıdan rahatlattığı gibi sınır güvenliği için de çözüm olmuştur. I.Argişti 30 yıllık krallığı döneminde Urartu Devleti'ne Armavir-Blur (Argiştihinili), Arinberd(Erebuni,Irpunı) gibi yeni şehirler kazandırmıştır. Kurduğu şehirleri sulama kanallarıyla verimli hale getirmiş, artan nüfusa ve ekonomik ihtiyaca bu sayede cevap vermiştir. Urartu'yu güneydeki düşmanı Assur'a karşı güçlendirmiş, çevre devlet ve aşiretlerden haraç alan bir yapıya kavuşturmuştur.Urartu Krallığı'ndangünümüze kalan en önemli yazıtları arasında hiç kuşku yok ki Van Kalesi'nin ana kayasına oyulmuş I.Argiştizaferlerini, inşa faaliyetlerini ve Urartu Devleti'nin yükselişini anlatan Horhor Yazıtlarıdır. Aynı yerde I.Argişti'nin mezarıda bulunmaktadır.Horhor kroniğinden dolayı Horhor mezarı olarak da adlandırılan mezar tarihlendirilebilen tek anıt mezar olma özelliğini taşımaktadır. I.Argişti Urartu sınırlarını Sevan Gölü'nden Urmiye Gölü'ne, Ardahan (Hanak)yakınlarından Fırat Nehri'ne kadar genişletmiştir. Despite the harsh climatic and geographic conditions of East Anatolia, Urartus were able to survive as a state in the region for 300 years, undertaking the missions such as improving the habitat they lived and ruling over the surrounding regions. Assessing all of the changing and improving conditions in the best way, they made reforms which contributed Anatolian civilization. They surpassed ages in architecture, fortress construction, establishing and planning towns, stonework and bronze craftsmanship. Inheriting the state from his father Menua, Argišti I, in order to make it strong and effective, went on campaigns to the surrounding regions and he either forgave the kings on condition that he was paid tribute, captured them as slaves, or transferred them to other regions with the public. He forced the people to live in these new regions by establishing new cities. These newly established cities not only was a solution for the economy but also for border security. In his 30-year reign, Argasti I established cities such as Armavir Blur (Argiştihinili), Arinberd (Erebuni,Irpunı) in Urartu. He made the cities efficient with watering canals and worked out the problems of increasing population and economical needs. He empowered the state against their south enemy, Assyrians and they became a state oppressing other tribes. Among the most significant inscriptions of the Urartu Kingdom, without doubt, is `Horhor Inscriptions` which are carved to the main rock of Van Castle telling about the victories and establishments of Argišti I and the rising of Urartu. Also known as ` Horhor Tomb` due to Horhor Chronicle, it is the only tomb that can be dated. Argišti I expanded the borders of Urartu from lake Sevan to Lake Urmiye and from Ardahan (Hanak) to the River Euphrates. Thus, he had been awarded with the title `the conquerer of his time, expanding the borders of Urartu.`Keywords:Slave, Expedition,History,Urartu,I.Argišti. 157
- Published
- 2019
14. Hitit Krallığı'nda diplomatik evlilikler
- Author
-
Nogay, İrem Şükran, Konyar, Erkan, and Tarih Anabilim Dalı
- Subjects
Tarih ,History ,Old Age ,Hittites ,Hittite Period ,Hittite Government ,Marriage ,Old Age history ,Diplomacy - Abstract
Hitit Krallığı'nda krallığa tabi vassal krallıklar ile yapılan ve komşu ülkeler arasında yapılan evliliklerin açıklanması söz konusu dönemi anlamamızı sağlaması bakımından önemlidir. Konumuzu açıklarken öncelikle Hitit belgelerine ve sonrasında dönemin büyük güçlerinin belgelerine bakılarak konu aydınlatılmaya çalışılmıştır. Filolojik verilerin yanı sıra arkeolojik veriler de çalışmamızdaki dayanak noktalarından birisidir.Çalışmamız içerisinde Hitit İmparatorluğu'nda kadın olgusu her yönüyle ele alınmış, gerek Hitit kraliyet ailesindeki kadının yeri gerek Hitit kanunları sayesinde Hitit toplumunda kadının durumu incelenmiştir. Bu çalışma ile evlilik yapan prenseslerin kendi ülkeleri içerisindeki sosyo-kültürel durumu gözler önüne serilmiştir. Eskiçağ'da yapılan diplomatik evlilikler, yapılan savaşlardan daha büyük başarılar ve uzun soluklu bir barış dönemi getirmekteydi. Bu nedenle çalışmamızın en önemli kaynağını, yapılan diplomatik antlaşmalar ve siyasi mektuplaşmalar oluşturmaktadır. Hitit Krallığı'nın vassal krallıklar ile yaptığı ve komşu ülkeler arasında yaptığı evlilikler birer başlık altında toplanmıştır. It is important to explain the marriages between the neighboring countries and vassal kingdoms in the Hittite Kingdom, and to enable us to understand the period in question. While explaining our subject, firstly the subject was tried to be examined by looking at the documents of the Hittites and the documents of the contemporary kingdoms. In addition to the philological data, archaeological data is one of the mainstays of our study.In our study, the phenomenon of women in the Hittite Empire was taken in every aspect and the status of the woman in the Hittite royal family and the status of women in Hittite society were examined with the Hittite laws. With this study, the socio-cultural situation of the princesses who have marriages are revealed. The diplomatic marriages made in the ancient period brought greater successes and long-term peace than the wars, and thus the most important source of our work was the diplomatic agreements and political correspondences. The marriages of the Hittite Kingdom with the vassal kingdoms and the realms of the modern kingdoms are gathered under different topics. 242
- Published
- 2019
15. Geç Hitit krallıklarından Gurgum'un tarihi, tarihi coğrafyası ve çevre kültürlerle etkileşimi
- Author
-
Elçi Bozkurt, İrem, Konyar, Erkan, and Tarih Anabilim Dalı
- Subjects
Eski Çağ Dilleri ve Kültürleri ,Tarih ,History ,Ancient Linguistics and Cultures ,Linguistics ,Dilbilim - Abstract
Geç Hitit Krallıklarından Gurgum'un lokalize edildiği yer, Paleolitik Çağ'dan Demir Çağı'na kadar insan yerleşiminin bulunduğu bir bölgedir. Özellikle Anadolu'da Assur Ticaret Kolonileri Çağı'nda ve Hitit dönemine karşılık gelen Tunç Çağı'nda Kahramanmaraş'ın bir geçiş noktası olması önemini arttırır.Anadolu ve Mezopotamya'nın Demir Çağı'na geçmesi ise büyük bir yıkım ve kaosun ardından gerçekleşir. Tunç Çağı'nın büyük güçleri ya yıkılmış, ya da geniş sınırlarından kendi merkezlerine doğru çekilmek zorunda kalmışlardır. Bölgede oluşan siyasi boşluk ortamından Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu ve Kuzey Suriye'de tarihte adlarını Geç Hitit Krallıkları ve Urartu Krallığı olarak bildiğimiz devletler ortaya çıkarken; Mezopotamya'da ise Assur, Yeni Assur İmparatorluğu olarak eski gücünü yeniden kazanmaya çalışmaktaydı.Bu tezde bugünkü Kahramanmaraş il sınırları içinde yer alan ve Luvice konuştuğu düşünülen Geç Hitit Krallıklarından Gurgum Krallığı'nı ele geçen yazıtlar ve mezar stelleri ışığında; tarihi, kral listesi ve çevresinde yer alan diğer siyasi unsarlar ele alınmıştır. Gurgum Krallığı ve bulunduğu bölge ile ilgili kapsamlı çalışmaların olmaması tezin en büyük sorunlarındandır. The area, where Neo-Hittite Kingdom of Gurgum is located, is a place where human settlement is attested since Paleolithic to Iron Age. The fact that Kahramanmaraş is a passing point during the Assyrian Trade Colonies period and the Hittite period, which corresponds to the Bronze Age, shows the area's historical importance in Anatolia.The dawn of Iron Age in Anatolia and Mesopotamia came following a great chaos and destruction. The great powers of Bronze Age were either fallen or abandoned their empires and forced to retreat to their homelands. Out of the political vacuum created by this chaos, the states that we call Neo-Hittite Kingdoms and Kingdom of Urartu were established in Southeastern Anatolia, Eastern Anatolia and Northern Syria; while Assyria was trying to reclaim its former splendour in Mesopotamia, struggling to become the Neo-Assyrian Empire.In this thesis, the history, king list and other political elements surrounding the Neo-Hittite Kingdom of Gurgum, whose people are thought to speak Luwian and which lies within the present-day province of Kahramanmaraş, in the light of recovered inscriptions and funerary stelae. The greatest issue in the course of writing this thesis was the lack of extensive study on the Kingdom of Gurgum and in the region it was located. 154
- Published
- 2019
16. Van Kalesi Höyüğü'nde Tunç Çağları: Stratigrafi, mimari, çanak çömlek
- Author
-
Gül, Derya, Konyar, Erkan, and Tarih Anabilim Dalı
- Subjects
Tarih ,Bronze Age ,Arkeoloji ,Archeology ,History ,Van Castle ,Pottery ,Archaeological materials ,Stratigraphy ,Pot ,Architectural ,Tumuluses ,Archaeological excavations ,Van - Abstract
`Van Kalesi Höyüğü'nde Tunç Çağları: Stratigrafi, Mimari, Çanak Çömlek` başlıklı bu çalışmanın kapsamını, Van Kalesi Höyüğü'nde 2010/18 yıllarında yapılmış arkeolojik çalışmalar ve Tunç Çağı'na ait veriler oluşturmaktadır. Bu veriler ile Van Gölü Havzası'nın Tunç Çağı'nda, kendi içindeki öznel dinamikleri çerçevesinde, kültür izleri anlaşılmaya çalışılmıştır. Van Kalesi Höyüğü'nde Orta Tunç Çağı ve İlk Tunç Çağı'na ait materyal kültürü söz konusudur. 2017 yılına değin tabakasız olarak elde edilen Tunç Çağı kültür kalıntıları, bu yıl yapılan kazılar ile, ilk kez mimari öğeler barındıran İlk Tunç Çağı'na işaret eden kültür kalıntıları elde edilmiştir. Bununla birlikte, homojen olarak dönem materyallerinin gelmesi ile höyükte İlk Tunç Çağı varlığı anlaşılır hale gelmeye başlamıştır. Özellikle Kura-Aras Kültürü'nü tanımlayan niteliklere sahip çeşitli bezemelere ve formlara sahip çanak çömlek grupları oldukça ilgi çekicidir. Sözü edilen çanak çömlek grupları, mimari kalıntılar ve küçük buluntu grupları ile bu tez çalışmasında sunulmuştur. Van Kalesi Höyüğü'nde tespit edilen veriler neticesinde, Kura-Aras Kültürü'nün yayılım alanı ve Geç Kalkolitik Çağ ile etkileşimi değerlendirilmiş, Doğu Anadolu'nun daha gelişmiş İlk Tunç Çağı yerleşimlerine göre benzer özellikleri ve ayırıcı yönleri saptanmaya çalışılmıştır. Ulaşılan sonuçların olası nedenleri ve etkileşim içinde olduğu kültür coğrafyaları, Van Kalesi Höyüğü'ndeki çanak çömlek grupları dikkate alınarak değerlendirilmiştir. The scope of this study, which was titled `Bronze Ages in the Van Fortress Mound: Stratigraphy, Architecture, Pottery`, consists of archaeological studies and data within years 2010/18 in the Mound of Van Fortress. In the light of these data and in the Bronze Age of the Van Lake Basin, within the framework of the subjective dynamics in itself, the traces of culture were tried to be understood.Mound of Van Fortress has the material culture of the Early Bronze Age and Middle Bronze Age. After the excavations of the Bronze Age culture remains uncovered until 2017, the ruins of the culture which point to the Early Bronze Age which had architectural elements for the first time were obtained. At the same time, with the arrival of homogeneous materials, the Early Bronze Age presence began to be understood. Particularly, pottery groups with various decorations and forms characteristics defining Kura-Araxes Culture are very interesting. These pottery groups, concordantly architectural remains and foundings were presented in the thesis.As a result of the data obtained from the Mound of Van Fortress, the spread area of Kura-Araxes Culture and it's interaction with the Late Chalcolithic Age has been re-evaluated; similar features and distinctive aspects of Eastern Anatolia compared to the reconsideration Early Bronze Age settlements have been tried to be determined. The possible causes of the results were evaluated by taking into consideration the cultural geographies and the pottery groups in the Van Fortress Mound. 352
- Published
- 2019
17. Arkeolojik veriler çerçevesinde Urartu Krallığı'nın eyalet sistemi
- Author
-
Danişmaz, Harun, Konyar, Erkan, and Tarih Anabilim Dalı
- Subjects
Eski Çağ Dilleri ve Kültürleri ,Tarih ,Arkeoloji ,Archeology ,History ,Urartians ,Anatolia history ,Ancient Linguistics and Cultures ,Tribes ,Urartian State ,Old Age history ,Urartians Period ,State - Abstract
Urartu Krallığı MÖ 9. yüzyılın ortalarından MÖ 7. yüzyılın ortalarında kadar yaklaşık 200 sene boyunca Van Gölü havzası ve Orta Aras havzasında hakimiyet kurmuştur. Fakat krallığın etkisi kuzeyde Yanlızçam dağları, güneyde Toros ve Zagros dağları, doğuda Sabalan dağı, batıda Fırat Nehri'ne değin ulaşmıştır. Peki krallık bu geniş coğrafyada hakimiyetini nasıl, ne derece sağlamıştır?Dönemin yazılı belgelerinde LÚEN.NAM logogramıyla valilerden bahsedilir. Fakat belgelerin sayıca azlığı ve nitelik bakımından yetersizliği Urartu eyalet sistemine dair bir şablon oluşturmamızı imkânsız kılar. Ayrıca propaganda amacı taşıyan yazıtlar üzerinden eyalet sistemini açıklamaya çalışmak merkeziyetçi bir devleti kabul etmektir. Bu nedenle Urartu eyalet sistemine dair daha fazla bilgi sahibi olabilmek için yazılı kaynaklar dışında arkeolojik verilere de bakmak gerekmektedir.Urartu Krallığı'na ait kale, kent, kaya mezarı, yazıt, stel gibi arkeolojik maddi kültür kalıntılarını fiziki bir harita üzerine yerleştirdiğimizde bize yazılı belgelerde karşılaşmadığımız farklı bir resim sunar. Urartu coğrafyasında krallığın eyalet sistemine dair 3 farklı yerleşim grubu görülür. Krali kentler olarak adlandırılan ilk grup bizzat krallık tarafından inşa ettirilmiştir. Hanedan mensubu valiler tarafından idare edilen bu kentler krallığın resmi mimarisini gösterir. İkinci grubu yerel eyalet merkezleri oluşturur. Bu merkezler yerel eyalet valileri tarafından yönetilmektedir. Son grubu da aşiret merkezleri oluşturmaktadır. Boyut olarak son derece küçük olan bu merkezler konum olarak çoğunlukla 1500 m üzeri yükseltiye sahip izole bölgelerde bulunmaktadır. Bu merkezlerde görülen kültürel etki çoğu zaman sadece çok odalı kaya mezarıdır. Aşiret merkezlerinde yıl boyu ikameti gösteren mimari birimlerin bulunmaması bu merkezlerin yarı göçebe aşiretlere ait üsler olduğuna işaret eder. The Urartian kingdom dominated the Lake Van and the Middle Aras basins from the mid-9th century to the mid-7th century BC, for about 200 years. However, the kingdom's influence reached as far as to the Yalnızçam Mountains in the north, Taurus and Zagros mountains in the south, Sabalan Mountain in the east and the Euphrates River basin in the west. How and why the kingdom dominated in this vast geographical areas is the subject of this research. The written documents from this period mention governor with the logogram LÚEN.NAM. However, inadequate and the lack of information from existed documents make it impossible to examine the Urartian provincial administration system. Moreover, when trying to explain the kingdom provincial structure through the royal inscriptions that written for the propaganda purposes would lead to a centralized state organisation. Therefore, in order to understand the kingdom provincial system properly we also need to look at the archaeological evidence apart from written sources. When archaeological remains such as citadels, cities, rock-cut tombs, inscriptions and stelae belong to the Urartian kingdom laid out on a physical map, a different picture emerge which is not feasible by means of the written documents. Urartian provincial structure can be categorised into three different types of settlements. The first type consists of royal cities that constructed by the Urartian monarch. These royal cities were governed by the members of royal family and display the kingdom's official architecture. The second type comprise of local provincial centres. These regions are administrated by the local provincial governors. The last settlement type made up of local tribal centres. These types of settlement are usually very small, located in isolated areas and at the altitude of 1500 m above sea level. Those centres mostly contain multi rock-cut tombs. The absence of architectural structures from these centres indicate that such centres may have been occupied by the semi-nomadic tribes. 379
- Published
- 2018
18. Van-Hakkari dağlık bölgesi kaya resimleri
- Author
-
Tümer, Hale, Konyar, Erkan, and Tarih Anabilim Dalı
- Subjects
Tarih ,Arkeoloji ,Archeology ,History ,Prehistory ,Petroglyphs ,Old Age history ,Archaeology ,Mountains ,Eastern Anatolia region ,Hakkari ,Pictures ,Mountain area ,Van - Abstract
Günümüzde birçok tartışmanın da odağı olan kaya resimleri, insanın fizyolojik durumu, sosyal bağlamı, bilişsel yeterliliği, doğal çevre ile olan ilişkisi gibi çok katmanlı bir yapıya sahip olan bir kültür ürünü olarak karşımıza çıkmakta; kaya resimleri, nedir, neden, ne zaman ve nasıl yapılmışlardır soruları, birey ve topluluk bağlamlarında çözümlenmeye çalışılmaktadır. Ortaya çıkan ürününün taşıdığı anlam ve sembolizma, Prehistorik dönemlerden günümüze birey ve toplulukların kültür ve bilinç evriminin yorumlanmasında önemli bir veri kaynağıdır. Yanı sıra, kaya resimlerinin yapım teknikleri ve tarihlendirilmesi gibi sorunsallar, farklı yaklaşımlar ve bilimsel analizler ile yeni sonuçlar ortaya çıkarmaktadır. `Van-Hakkari Dağlık Bölgesi Kaya Resimleri` başlıklı bu çalışmada, insanın kültürel ve bilişsel sürecinin bir paydası olarak kabul edilen resmetme faaliyeti, söz konusu bölgede yer alan kaya resimlerinden yola çıkılarak kavram, tanım ve anlam bağlamında değerlendirilmiştir.Uzun bir dönemden beri araştırılmamış olan bu bölgede kaya resimlerinin yoğunluğu, dağılımı ve durumlarının anlaşılmasıyla birlikte bölgenin kültür ürünlerine ve Doğu Anadolu coğrafyasının tarihsel perspektifine katkı sağlanması amaçlanmıştır. Bu kapsamda, daha önce yapılmış az sayıdaki araştırmalar da göz önünde tutularak, bölgede yer alan kaya resimleri üzerinde üç lokasyonda arazi çalışması ve belgeleme yapılmıştır. Arazi çalışması yapılan Tırşin Yaylası, Put Mağarası ve bu süreçte envantere kazandırılan Baltutan Köyü kaya resimleriyle birlikte bölgedeki diğer araştırılan ve yayınlanan kaya resimleri tez kapsamında ele alınmıştır. Çalışma alanımızı oluşturan kaya resimleri, kaya sanatına dair yapılan çalışmalar, yapılma sebeplerine bağlı olarak ortaya atılan teoriler ve yapım teknikleri bağlamında değerlendirilmiştir. Komşu kültür bölgelerindeki kaya resimlerinin önemli örneklerinin ele alınmasıyla birlikte ise, Van-Hakkari Dağlık Bölgesi kaya resimlerinin tarihsel dizilimi ve biçimsel durumları anlaşılmaya çalışılmıştır.Anahtar Kelime: Kaya Sanatı, Petroglif, Boyalı Kaya Resimleri, Doğu Anadolu, Van-Hakkari Dağlık Bölgesi. Rock art, as a part of various debates in today's archaeological practice and theory, is evaluated as a multi-layered cultural product of humankinds' physiology, psychology, cognition, social identities and relations with the nature. Therefore, researchers tend to understand rock art in the context of both the individual and the society, through questions of what, why, when and how. The meaning and the symbolism behind this cultural production gives important revelations in interpreting the cultural and cognitive evolution of individuals and societies from prehistoric times to the present day. Furthermore, new approaches and scientific analyses produce new results regarding the techniques employed and the dating of the rock art. In this thesis titled `Rock Art Highland of the Van-Hakkari`, the act of depicting as an important theme within the cultural and cognitive process of humankind, is evaluated through the rock art examples found in the Van-Hakkari Region regarding concept, description and meaning.Through an examination of the intensity, spatial distribution and the condition of the rock art located in this region, which had not been researched for a long period, it is aimed to contribute to the understanding of the cultural aspects and also to the historical perspective of Eastern Anatolia. In this regard, following the few research projects that were previously conducted in the region, surveys and documentation had been made in three locations. The rock art located at previously documented and published Tırşin Yaylası, Put Cave and the Baltutan Village, which had been documented for the first time within this thesis project, and also other previously documented and published rock art examples of the region could be found within this thesis. These examples had been evaluated in the context of theories regarding their purpose, meaning and techniques. Furthermore, the chronological context of the rock art of the Van-Hakkari Region and their descriptive aspects had been attempted to understood and interpreted within the framework of a comparison between the rock art examples from the neighbouring regions. Keywords: Rock Art, Petroglyphs, Rock Painting, Eastern Anatolia, Van-Hakkari Region. 211
- Published
- 2017
19. Doğu Anadolu bölgesi erken demir çağ çanak çömlek kültür bölgeleri: Gelişimleri, sınırları çanak çömlek grupları ve ilişkileri çerçevesinde değerlendirilmesi
- Author
-
Ayaz, Gulan, Konyar, Erkan, and Arkeoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Arkeoloji ,Archeology ,South Caucaus ,Early Iron Age ,Pottery ,Archaeological materials ,Eastern Anatolia region ,Archaeological excavations ,Ceramic ,Archaeological settlement - Abstract
Doğu Anadolu'nun Erken Demir Çağ çanak-çömlek kültürü bu güne kadar çoğunlukla yivli seramik (groovy ware) üzerinden tanımlanmıştır. Bu çalışmada ise yivli seramikleri de içine alan dönemin tüm çanak çömlekleri mal, tip veya bezeme özelliklerine göre detaylı olarak analiz edilmiştir. Çalışmamız içerisinde öncelikle bölgede yapılmış kazı verileri dikkate alınmıştır. Kazı merkezleri ve buluntuları bölgenin coğrafi alt bölümlerine göre ayrıştırılarak incelenmiştir. Buna göre: Elazığ-Malatya Bölümü'nden Norşuntepe Höyüğü, Korucutepe Höyüğü, İmikuşağı Höyüğü, Değirmentepe Höyüğü, Tepecik Höyüğü ve İmamoğlu Höyüğü'nün; Erzurum-Kars-Ağrı Bölümü'nden Bozkurt Mezarları, Büyükardıç Yerleşimi, Sos Höyüğü, Pulur Höyüğü, Güzelova Höyüğü ve Bulamaç Höyüğü'nün; devamında Van Gölü havzasından Karagündüz Höyüğü, Karagündüz Mezarları, Van Kalesi Höyüğü, Yoncatepe Mezarları, Ernis/Evditepe Mezarları ile Dilkaya Höyük/Mezarlarının ve son olarak Hakkâri dağlık yöresinden ise M2 olarak isimlendirilmiş mezarın çanak çömleği incelenmiştir. Devamında Muş-Bitlis ve Van-Ağrı-Iğdır yüzey araştırmalarının buluntuları değerlendirilmiştir. Bölge müzelerinden tespit edilen Erken Demir Çağ çanak çömleğinden ise istatiksel anlamda faydalanılmıştır. Doğu Anadolu Bölgesi, Güney Kafkasya ve Kuzeybatı İran'la ortak bir coğrafya dolayısıyla kültürü paylaşması nedeniyle arkeoloji açısından da tüm tarihsel süreci boyunca benzer bir gelişim izlemiştir. Bu nedenle Gürcistan, Ermenistan, Nahçıvan, Azerbaycan ve Kuzeybatı İran'dan seçilen merkezlerin de çanak çömlekleri analiz edilerek Doğu Anadolu ile ilişkileri değerlendirilmiştir. Sonuç olarak incelenen üç bine yakın çanak çömleğin istatiksel değerlendirmeleri neticesinde Erken Demir Çağ çanak çömleği için `Kahve-Kiremit Renkli Seramik Kültürü` ve `Gri-Siyah Renkli Seramik Kültürü` olmak üzere iki ana kültür bölgesi oluşturulmuştur. Söz konusu geniş kültür bölgeleri içerisinde Elazığ-Malatya ovası, Muş-Bulanık ovası, Van Gölü havzası, Hakkâri dağlık bölgesi ve Ağrı Dağı etekleri ile Iğdır ovası gibi coğrafi-kültürel alt lokalizasyonlarda küçük çanak çömlek grupları ayrıştırılmıştır. Nihayetinde bölgenin, M.Ö. 1250'lerde yeni bir materyal kültürünün ortaya çıkmasıyla başlayarak Urartu'nun kuruluşuna kadar devam eden yaklaşık dörtyüz yıllık sürecinin çanak çömlek kültür haritası ortaya çıkarılmıştır. The Early Iron Age pottery culture of Eastern Anatolia has mostly been described through groovy ware until today. And in this study, all of the potteries of the period, including groovy ware, were analysed in detail according to their properties, types or decorative features.This study primarily focuses on the excavation data obtained in the area. Excavation centres and findings were analysed regarding geographical subparts of the region. In this respect: among the potteries we studied are those from Norşuntepe Mound in Elazig-Malatya region, Korucutepe Mound, İmikuşağı Mound, Değirmentepe Mound, Tepecik Mound, İmamoğlu Mound; Bozkurt Tombs in Erzurum-Kars-Ağrı region, Büyükardıç Settlement, Sos Mound, Pulur Mound, Güzelova Mound, Bulamaç mound and Karagündüz Mound in Van Lake basin, Karagündüz Tombs, Van Castle Mound, Yoncatepe Tombs, Ernis / Evditepe Tombs, Dilkaya Mound and Tombs and finally the M2 grave from the Hakkari mountainous region.Further, we analysed Muş-Bitlis and Van-Igdir-Agri regions surface survey findings. Besides, the Early Iron Age potteries available in the surrounding museums were statistically beneficial to the study.Since the Eastern Anatolia Region shares a common geography and thus a common culture with the South Caucasus and Northwest Iran, it has undergone a similar development in terms of archaeology throughout the historical process. For this reason, pottery samples from Georgia, Armenia, Nakhichevan, Azerbaijan and some selected centres in the Northwest Iran were also analysed and evaluated in terms of their relations with Eastern Anatolia.In conclusion, as a result of statistical analysis of about three thousand potteries, two main culture regions `Brown-Reddish Colour Ceramic Culture` and `Grey-Black Colour Ceramic Culture` for the Early Iron Age pottery were developed. Among these wide cultural regions, in such geographical-cultural sub-locations as Elaziğ-Malatya plain, Muş-Bulanık plain, Van Lake basin, Hakkari mountainous region, Ağrı Mountain foothills and Iğdır plain, small pottery groups were separated. Eventually, this study unearths the cultural map of pottery of about a four hundred-year process, starting with the emergence of a new material culture in the 1250s BC running until the establishment of Urartu. 1300
- Published
- 2017
20. M.ö. İkinci binyılda Kizzuwatna tarihi ve tarihi coğrafyası
- Author
-
Pelvanoğlu, Tolga, Konyar, Erkan, and Tarih Anabilim Dalı
- Subjects
Tarih ,History ,Kizzuwatna ,Old Age ,Hittites ,Old Age history - Abstract
Anadolu'nun güneyinde, yaklaşık olarak Çukurova Bölgesi'nde yer alanKizzuwatna Bölgesi ve bu bölgede yer alan Kizzuwatna Devleti, bulunduğu coğrafikonum sebebiyle dönemin önemli güçleri olan Mittani ve Hitit Devletlerinin ilgisahası içindedir. Kizzuwatna'nın henüz yazılı bir arşivi bulunmadığından,Kizzuwatna hakkında ki bilgilere Hitit, Mısır ve Alalah arşivlerinden ulaşılmaktadır.Çalışmanın birinci bölümünde Kizzuwatna hakkında doğrudan ve dolaylıolarak bilgi veren kaynaklar toplanıp Kizzuwatna sözcüğünün etimolojik kökeniincelenmiştir. İkinci bölümde ise, Hitit, Alalah ve Mısır kaynaklarından yolaçıkılarak Kizzuwatna Devleti'nin siyasi tarihi incelenmiştir. Çalışmada, KizzuwatnaDevleti'nin Hitit Devleti ile yaptığı altı antlaşma ve Alalah Krallığı ile yaptığı birantlaşma incelenip Kizzuwatna'nın bağımsız bir devletken izlediği politika ortayakonmuştur. Kizzuwatna'nın Hitit hâkimiyetine girmesi sonrasında daHitit kültürtarihinde oynadığı rol ele alınmıştır. Çalışmanın tarihi rekonstrüksiyonu yapılırken,Hititçe metinlerin transkripsiyonuna ve çevirisine, Akkadça metinlerin ise yalnızçevirilerine yer verilmiştir. Çalışmanın üçüncü bölümünde, Kizzuwatna'nın yaklaşıkolarak yer aldığı Çukurova coğrafyası da incelenmiş ve yazılı kaynaklardan yolaçıkılarak Kizzuwatna'da yer aldığı bilinen, lokalizasyon yapılma ihtimali dahayüksek olan bazı kentler incelenip bölgenin sınırları yaklaşık olarak çizilmiştir. Kizzuwatna Region located inside Çukurova Region, in the south ofAnatolia, and Kizzuwatna State located in this region are in the interest of Mittaniand Hittite States, which are important forces of the period due to its geographicallocation. Since Kizzuwatna has not yet had a written archive, information aboutKizzuwatna is available from the archives of Hittite, Egypt and Alalah.In the first part of this thesis, the sources giving information directly andindirectly about Kizzuwatna were gathered and the etymological roots of the wordKizzuwatna were examined. In the second part of the thesis, the political history ofthe Kizzuwatna State was investigatedthrough the Hittite, Alalah and Egyptiansources.In this study, Kizzuwatna State's six treaties with the Hittite State and atreaty with the Kingdom of Alalah were examined and Kizzuwatna's policy wasfollowed as an independent state.After Kizzuwatna entered under the Hittite dominance, the role he played inthe history of Hittite culture was taken up. While the historical framework of thethesis was drawn, Hittite texts were included in the transcription and translation, andAkkadian texts were translated only.In the third part of the thesis, the geography ofÇukurova, where Kizzuwatna is approximately located, was examined and theboundaries of the region were drawn approximately by examining some of the citieswith high probability of localization known to be located in Kizzuwatna with thehelp of written sources. 225
- Published
- 2017
21. Philological and socio-cultural assessment of the speech paralysis text (cth 486) of Hittite king Mursili II
- Author
-
Kaynar, Fatma, Konyar, Erkan, Alparslan, Meltem, and Tarih Anabilim Dalı
- Subjects
Eski Çağ Dilleri ve Kültürleri ,Tarih ,Speech disorders ,History ,Text examination ,Ancient Linguistics and Cultures ,Murşili ,Hittites ,Philogy ,Hittite Government ,Socio-culture - Abstract
Hitit çiviyazılı belge repertuarında sayıca en fazla yazılı belge bırakan kral II.Murşili'dir ve dönem icraatını ayrıntılı bir şekilde anlattığı annallerinde kaydageçirmiştir. Ayrıca bu krala ait çok sayıda dua ve antlaşma metinleri bulunmaktadır.Çalışmamızda böylesi fazla sayıda belge bırakan bir Hitit kralının yaşamının birdöneminde geçirmiş olduğu konuşma bozukluğu ele alınmaktadır. Bugüne kadarmetnin tarihlendirilmesi kesin bir şekilde yapılmamış olduğundan, kralın bu hastalığıhangi döneminde yaşadığı bilinmemektedir. Yani kral olmadan önce mi yoksakrallığı sırasında mı? Eğer krallığı sırasında ise hangi dönemde olduğu sorularınacevap aranmaya çalışılmıştır.Çalışmamızın içeriğinde öncelikle Murşili döneminin önem arz eden olaylarıön plana çıkarılarak kısa bir anlatıma yer verilmiştir. Burada bakış açımız kralınhastalığına dair ipucu bulmaya, bu olaya işaret eden herhangi bir ayrıntı tespitetmeye yöneliktir. Çalışmamızda metnin transkripsiyon ve çevirisine yer verilmiş,ardından metin filolojik açıdan ayrıntılı bir şekilde incelenmiştir. Metnin paleografisiüzerinde çalışılarak yazıldığı tarih tespit edilmeye çalışılmış, tarihlendirmeaşamasında metin içeriği de incelenerek ve kralın hangi döneminde olayıngerçekleşmiş olabileceğine dair bilgi verebilecek ayrıntılar dikkate alınmıştır.Çalışmamızın ilerleyen aşamalarında söz konusu metin başka ritüel metinlerledesteklenerek yorumlanmıştır. Son olarak ise kralın politik ve dini kişiliği üzerine birdeğerlendirme yapılmıştır. Mursili II was a king who produced the maximal number of writtendocuments in Hittite cuneiform. He recorded his own era's activities in annealswhich had so many details. Besides, we have lots of prayers and treaty textspertaining to this king. In our study, we deal with a speech disorder that the king wholeft many written documents had experienced during a part of his life. Because of thefact that until today, man could not date the said documents, we cannot be entirelysure when this illness was troubling him. In other words, before or after hisascending to the throne? If the illness period was in the course of his kingship, inwhich stage? We deal with all those questions.Our study begins with short explanations of some important facts in Mursili'sera. Our study includes the transcription of the document and after that we analysedthe document in terms of philology as detail. Studying the paleography of thedocument, we tried to determine the inditing date. In the dating phase, we studied thecontext of the document and took notice of the details that may give clue about thetime of the incidence.In the advance stages of our study, the text was interpreted by supporting theother ritual texts. Finally we studied on political and religious character of the king. 160
- Published
- 2014
22. Urartu Ana Kaya Yazıtları: Konum içerik ve işlevlerinin değerlendirilmesi
- Author
-
Çakan, Mesut, Konyar, Erkan, and Tarih Anabilim Dalı
- Subjects
Tarih ,History ,Urartians ,Urartian State ,Urartians Period ,Inscriptions - Abstract
Urartu coğrafyasında tespit edilmiş olan kaya yazıtları konumları ve içerikleriyle Urartu'nun yayılım alanını, tarihsel ve kültürel özelliklerinin anlaşılması bakımından büyük önem taşırlar. Bundan hareketle bu çalışmada özellikle söz konusu yazıtların içerik, konumlarından yola çıkılarak, işlevleri/kullanım amaçları ve Urartu kültür tarihi içindeki yerleri ortaya konmaya çalışılacaktır. Her bir kaya yazıtı kendine has özellikleri çerçevesinde değerlendirilecek kimi zaman üzerine kazındığı kaya yüzeyinin kullanım amacının saptanmasına dönük bir çalışma da yapılacaktır. Bu çerçevede bu türden yazıtların kazındığı kaya nişleri, anıtsal kaya kapıları ve diğer türlerin işlevleri, anlam - işlev ilişkisi yine anlam-konum-işlev ilişkileri tartışılacaktır. Bunun yanında çevrelerindeki özellikle Urartu Dönemi'ne ait doğal ve kültürel çevre de değerlendirmede göz önünde tutulacaktır. Rock inscriptions found on the Urartian geography have great importance in terms of their locations and contents in understanding the extension area and historical and cultural characteristics of Urartu. Therefore in this research starting from the contents and locations of especially these inscriptions, we will try to explain the functions and the positions of those inscriptions within the Urartian cultural history. Each of those rock inscriptions will be evaluated with their own characteristics and we will also work on evaluating the function of the rock surface where the inscription was carved on. In this context, we will debate the functions, effect-function relations and effect-location-function relations of the rock niches, monumental rock gates and other sorts where those inscriptions were carved on. In addition to those, we will also consider and evaluate especially the Urartian natural and historical environment around those rock inscriptions. 180
- Published
- 2014
23. Urartu dini mimarisi; Kare Cellalı Tapınak kompleksleri
- Author
-
Ancin, Mehmet Cüneyt, Konyar, Erkan, and Tarih Anabilim Dalı
- Subjects
Tarih ,Arkeoloji ,Archeology ,History ,Art History ,Sanat Tarihi - Abstract
Urartu arkeolojisi son yıllarda İÖ. I. Bin yıl için önemli veri kaynağı olmuş,tarihsel açıdan Urartuların oluşturdukları kendine özgü uygarlığın tüm dünya tarafındantanınması sağlanmıştır. Özellikle Türk arkeologlarca kazılan bazı merkezler için gerekmimari planlamasında, yapıların konum ve işlevlerinde, gerekse küçük buluntularındeğerlendirilmesinde yeterli bilimsel verilere sahip olunması, detaylı kazı sonuçraporlarının yayımlanması, tarihsel açıdan verilerin değerlendirilmesini kolaylaştırırken,daha önceki dönemlere ait bir kısmının kazısı yarım kalmış ve verileri düzenliyayımlanamamış merkezler için gerekli bilgiye tam ve düzenli ulaşılmasında sorunlaryaşanmasına yol açmıştır. Çalışmamızda, mevcut arkeolojik ve filolojik veriler ışığındaUrartu dini mimarisini hemen her merkezde temsil eden `Kare Cellalı Tapınaklar`ın,geniş işlevli kompleks mekanlar olarak inşa edilmiş ve kullanılmış olduğu, aralarındakibenzerlik ve farklılıklar dikkate alınarak karşılaştırmalı bir analizle ele alınmış oldu.Urartu Krallığı gibi yayılım alanı günümüzün en az üç komşu ülkesine ulaşmış birkültürün verilerini derleyip toplarken, uzun ve yorucu bir çalışma gerektiği bilincindenhareketle, yapılacak tüm bilimsel çalışmaların, ilkçağın bu harikulade başarılıuygarlığının tanıtılmasına katkıda bulunulacağının bilinmesi gerekmektedir. Bu amaçlaarkeolojik veri tabanının ülkeler arası işbirliğine açık ve insanlığın ortak mirası anlayışı ile paylaşılmasının önemine bir kez daha vurgu yapmak istiyoruz. Became Urartian archeology in recent years an important source of data for a BC.I. thousand years, have created a unique civilization of Urartu historically has beenrecognized by the whole world. Turkish archaeologists have excavated some of thecenters, especially the architectural planning, location of structures and functions, as well as the evaluation of small finds to have sufficient scientific data, the publication of detailed reports on the excavation results, the historical perspective makes it easy toassess data in the previous periods, and data from an unfinished excavation of a portionof the regular not unpublished be experienced problems in achieving accurate and regularinformation necessary for the centers has led to. In our study, in light of the existingarchaeological and philological data center, which represents almost all of Urartureligious architecture for `Square Temples`, large multifunctional complex built and ithas been used as a location, taking into account the similarities and differences betweenthem in a comparative analysis. The Kingdom of Urartu, at least three neighboringcountries of today, such as spill area have reached when collecting a culture data tocompile a long and tiring work starting from the consciousness needed to be done, allscientific studies, part of this wonderful successful civilization precocious maritimecivilizations in antiquity contributor needs to know programming. To this end,cooperation among contries of the archaeological data base and with the concept of thecommon heritage of humanity to share, we want to emphasize once more the importance. 1350
- Published
- 2011
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.