9 results on '"Gören, Mehmet Zafer"'
Search Results
2. The Impacts of the Physiological Changes Occurring During Pregnancy on Pharmacokinetic Mechanisms
- Author
-
AKICI, Ahmet, TAMİRCİ, Mevhibe, and GÖREN, Mehmet Zafer
- Subjects
Health Care Sciences and Services ,Sağlık Bilimleri ve Hizmetleri ,Gestasyon,farmakokinetik,maternal,fizyolojik değişiklikler,plasental geçiş ,Gestation,pharmacokinetics,maternal,physiological changes,placental transfer - Abstract
Taşıdığı risklerden dolayı kaçınılmaya çalışılsa da gebeler çeşitli gerekçelerle ilaç kullanmak zorunda kalmaktadır. Tarafların eldeki sınırlı bilgiyi bile yeterince etkin kullanamaması, yaşanan endişeyi artırmakta, eksik ya da yanlış tedavi sorunlarına kapı aralamaktadır. Başta hekimler olmak üzere sağlık çalışanları, ilaç kullanımında sıradan erişkin bireylere göre gebelerin önemli bazı farklılıkları olduğunu iyi bilmeli ve bunun gerekliliklerine uygun hareket etmelidir. Annenin vücudunda, plasentada, embriyoda ve fötusta gebelik süresince oluşan zamansal değişimlerin ilacın farmakokinetiğine yansımaları, bu farklılıkların başında gelmektedir. Absorpsiyon, dağılım, metabolizma ve atılım olaylarının her birini ilgilendiren önemli değişiklikler, oldukça çeşitlilik gösterir. Bu değişiklikler, gebenin kullanacağı ilacın seçiminden, yarar sağlanabilecek optimal dozun belirlenmesine, tedavi ve takip süresinin ayarlanmasından, etki/advers etki yorumlanmasına kadar klinik süreçte bir dizi işlemin hayata geçirilmesinde belirleyicidir. Gestasyonel yaş, annenin yaşı ve altta yatan hastalıklar, bu hastalıkların farmakokinetik mekanizmaları etkileme durumları vb. bireysel etkenlerin de işin içerisine karıştığı tedavi sürecinin gebelikte başarılı şekilde yönetimi, çeşitli güçlükleri barındırır ve zaman zaman profesyonel yardım gerektirir. Bunun için sağlık çalışanları ve hastalar, başta klinik farmakoloji bilgilendirme servisi desteği olmak üzere günümüzde çeşitli kaynaklardan yararlanma imkanına artık sahiptir. Bu derleme yazıda gebelerin yaşamakta olduğu fizyolojik değişikliklerin farmakokinetik mekanizmaları nasıl ve ne yönde etkiledikleri ve bunun kliniğe yansımaları üzerinde ayrıntılı olarak durulmuştur., Although pharmacotherapy is avoided due to risks during pregnancy, sometimes drugs may be required for specific clinical conditions. Inappropriate use because of limited available information may lead to malpractice. Health professionals, especially physicians, should have a better knowledge of the fact that drug use in pregnant women has some important differences from that in normal adults. Thus, they must comply with these specific requirements. One of the major differences is the change in drug pharmacokinetics during pregnancy. Important changes related to drug absorption, distribution, metabolism, and elimination show wide variability in maternal body, placenta, embryo, and fetus. These changes determine the selection of drug, its dose, and duration of its use. The successful management of treatment process during pregnancy is difficult and sometimes requires professional support due to confounding reasons, including individual factors, gestational age, mothers’ age, and underlying diseases and their impact on drug metabolism. Therefore, health professionals and patients are required to get better benefit from sources, especially from clinical pharmacology information services. The present review discusses the details of how and to what extent the pharmacokinetic mechanisms are affected by the physiological changes that occur during pregnancy and their interpretation to clinical conditions.
- Published
- 2016
3. Changes in the level of neurrotransmitters of prazosin treat-ment in the brain regi̇ons of rats in A post-traumatic stress dis-order model
- Author
-
Ketenci, Sema, Gören, M Zafer, Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı, and Gören, Mehmet Zafer
- Subjects
Psychiatry ,Neurotransmitter agents ,Tedavi ,Prazosin ,Psikiyatri ,Rats ,Norepinephrine ,GABA ,Travma ,Glutamates ,Enzyme-linked immunosorbent assay ,Pharmacy and Pharmacology ,Acetylcholinesterase ,Eczacılık ve Farmakoloji ,Farmakoloji, Tıbbi ,Stress disorders-post traumatic - Abstract
Giriş ve Amaç : Travma sonrası stres bozukluğunun (TSSB) seyri sırasında, hastalıkla ilgili süreçlerin etiyopatogenezini aydınlatmak, hastalığın semptomatik tedavisi için uygun ilaç kul-lanımını belirleyebilmek amaçlanmıştır. Yöntem: Tüm prosedürler, Üniversite'nin yerel etik komitesi tarafından kabul edilmiştir. Sıçanlar, karanlık / ışık döngüsünü tersine çevirmek için uyarlandı ve deneyler karanlık döngüde gerçekleştirilmiştir. Sıçanlar kirlenmiş kedi kumuna maruz bırakılmış ve travma hatırlatıcısı olarak temiz kedi kumuna yeniden tabi tutulmuştur. Davranış deneylerinin tamam-lanmasından sonra sıçanlar sakrifiye edilmiştir ve beyin bölgeleri, sıçan beyin atlası koordi-natlarına göre izole edilerek dokular homojenleştirilmiştir. Nörotransmitter düzeylerinin tayini için nörotrasmitterlere spesifik ELISA kitleri kullanılmış ve öncesinde standardize etmek amacıyla yapılan Lowry yöntemi ile protein içeriği hesaplanması sırasında miktarlar mg doku başına düzeltilmiştir.Sonuçlar: Davranış parametrelerinin bütünleyici bir oranı olan anksiyete indeksi değerleri travma sonrası ve travma uygulanmayan sıçanlarda sırasıyla 0,71 ± 0,03 ve 0,91 ± 0,03 olarak bulunmuştur. Travmanın varlığı anksiyete indekslerinde anlamlı derecede farklılık ortaya koymuştur (n=10, P
- Published
- 2017
4. Epigenetic changes in post traumatic stress disorder
- Author
-
Acet, Nazife Gökçe, Gören, Mehmet Zafer, Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı Adı, and Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı
- Subjects
Histone deacetylases ,Pharmacy and Pharmacology ,Travma sonrası stres bozuklukları ,Tedavi ,Valproic acid ,Genes-FOS ,Eczacılık ve Farmakoloji ,Epigenesis-genetic ,Araştırma ,Hippocampus ,Stress disorders-post traumatic ,Stress disorder - Abstract
Amaç: Travma sonrası stres bozukluğunun (TSSB) tedavisinde öğrenme ve bellek fonksiyonlarının epigenetik modifikasyonlardan yararlanılarak artırılmasını sağlamak ve TSSB etiyopatogenezinin aydınlatılması amaçlanmıştır.Gereç ve Yöntem: Tüm deneyler ters siklusta, karanlık döngüde gerçekleştirilmiştir. Sıçanlar kirli kedi kumuna maruz bırakılarak travma modeli oluşturulmuş, travma hatırlatıcısı olarak temiz kedi kumu kullanılmıştır. Deneyin 7. gününde travma hatırlatıcısına maruz bırakmadan 2 saat önce i.p. 100 mg/kg valproik asit(VPA) enjeksiyonu yapılmıştır. Davranış deneyleri sonrasında denekler dekapite edilmiş, hipokampüs, sıçan beyin atlası koordinatlarına göre ayrıştırılmış, dokular homojenizasyon ve nüklear ekstraksiyon uygulanmıştır. Histon deasetilaz aktivitesi ELISA yöntemi ile, Histon 3 ve Histon 4 asetilasyon düzeyleri, c-Fos protein ekspresyonu WESTERN emdirimi yöntemi ile tain edilmiştir.Bulgular: EPM üzerinde hesaplanan anksiyete indeksine değerlendirildiğinde varyansın kaynağı valproik asitin etkisi olarak bulunmuştur (p< 0.001). HDAC inhibisyonu açısından yine gruplar arasındaki farklılık iki yönlü varyans analizi sonuçlarına göre VPA uygulamasından kaynaklanmaktadır (p
- Published
- 2017
5. Travma sonrası stres bozukluğu sıçan modelinde glukokortikoidlerin rolü
- Author
-
Tanrıverdi, Ayşe Melek, Cabadak, Hülya, Gören, Mehmet Zafer, Biyofizik Anabilim Dalı, and Gören, M. Zafer
- Subjects
Norepinephrine ,Biophysics ,Scales ,Anxiety ,Biyofizik ,Glucocorticoids ,Stress disorders-post traumatic ,Rats ,Anxiety disorders - Abstract
1.ÖZETTravma sonrası stres bozukluğu sıçan modelinde glukokortikoidlerin rolüAmaç: Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) yaşanılan bir travmayı çağrıştıran hatırlatıcının kişide travmayı yeniden oluşturması ile seyreden bir anksiyete bozukluğudur. Bu çalışmada, steroidlerin rolünü göstermek üzere TSSB sıçan modelinde travma öncesi prednizolon ve steroid sentez inhibitörü metirapon kullanılarak, anksiyete indeksi, donakalma süresi ve rostral pons bölgesinde noradrenalin (NA) düzeyi üzerindeki etkileri incelenmiştir.Gereç ve Yöntem: 200-250 gram ağırlığındaki Sprague- Dawley suşu dişi sıçanlar fizyolojik tuzlu su (FTS; 0,1 ml/100g), prednizolon (20 mg/kg) veya metirapon (100 mg/kg) dozlarında farklı gruplara ayrılmıştır. Enjeksiyonları takiben, kontrol grupları ve travmatize gruplar iki oturumdan oluşan gerekli temiz ya da kirli kedi kumuna maruz bırakılmışlardır. Yükseltilmiş artı labirent (EPM) testinde anksiyete indeksi ve donakalma süreleri ve başka bir aşamada ise rostral ponstaki NA düzeyleri belirlenmiştir.Bulgular ve Sonuçlar: Davranış deneylerinde iki yönlü varyans analizi hem travmanın, hem de ilaç uygulamalarının varyansa neden olduğunu ve ikisi arasında etkileşme olduğunu göstermiştir. Bonferroni post-testi ile davranış parametreleri incelendiğinde, FTS’nin varyansa neden olduğu görülmüştür. Rostral ponsta metiraponun NA düzeyine etkisi travma grubunda kontrol gruplarına göre anlamlı derecede farklı bulunmuştur. Travmadan hemen önce uygulanan prednizolonun, TSSB gelişimini engellediğini ve metirapon uygulamasının anksiyeteyi bir miktar artırsa da, TSSB’nin gelişmesinde farmakolojik glukokortikoid uygulamasının, endojen steroidlerden daha önemli olduğunu göstermiştir.ANAHTAR KELİMELER: Anksiyete indeksi; Yükseltilmiş artı labirent; Locus Coeruleus; Noradrenalin; Rostral pons. The role of glucocorticoids in rat model of post-traumatic stress disorderSUMMARYThe role of glucocorticoids in rat model of post-traumatic stress disorderThe aim: Post-traumatic stress disorder (PTSD) is an anxiety disorder where the subjects re-experience the trauma with a reminder steroid have important roles during stress has been shown in previous studies. In this study, the roles of steroids on anxiety index were studied using a steroid prednisolone and steroid synthesis inhibitor metyrapone.Methods: Female Sprague-Dawley weighing 200-250 g were adopted to reverse light-dark cycle for one week and received physiological saline (PS; 0,1 ml /100g), prednisolone (20 mg /kg) or metyrapone (100 mg /kg). Following injections, the rats were subjected to dirty cat litter in plexiglass cage for 10 minutes. One week following trauma, the rats were subjected to clean cat litter that served as trauma reminder, the behavioral parameters were calculated in elevated plus maze test. NA level was detected in rostral pons area.Results and Conclusion: In the non-traumatized control group the anxiety index was calculated as 0,63;traumatized controls anxiety index was calculated as 0,86. Two-way analysis of variance indicated a variance and an interaction was found between trauma and treatments. Bonferroni post-test showed the PS treatment caused the variance. Noradrenaline content of the rostral pons of the traumatized groups treated with metyrapone was significantly different than the content of control groups.We have observed that prednisolone administered immediately before the trauma can prevent the development of PTSD. Collectively a non-significant increase in the anxiety has been observed with metyrapone treatment, pharmacological use of glucocorticoids seems to be more important than the endogenous steroids in the development of PTSD.Keywords: Anxiety index; Elevated Plus Maze; Locus coeruleus; Noradrenaline; Rostral pons.
- Published
- 2016
6. The role of M1 receptors ın a rat model of post traumatic stress disorder
- Author
-
Kaleli, Melisa, Zafer, Gören M., Terzioğlu, berna, Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı, Gören, Mehmet Zafer, and Terzioğlu, Berna
- Subjects
Psychiatry ,Stres ,Pirenzepine ,Psikiyatri ,Rats ,Norepinephrine ,Psikoloji ,Travma ,Hastalıklar ,Pharmacy and Pharmacology ,Pons ,Receptors ,Psychology ,Eczacılık ve Farmakoloji ,Stress disorders-post traumatic - Abstract
ÖZETTravma sonrası stres bozukluğu (TSSB), travmadan sonra en sık karşılaşılan ve temelinde hafıza disfonksiyonlarının yattığı düşünülen psikiyatrik bir bozukluktur. Kolinerjik sistemin ve özellikle M1 reseptörlerinin öğrenme ve hafızada rollerinin olduğu bilinmektedir. Bu çalışmada saldırgan hayvan kokusu ile oluşturulmuş TSSB modelinde M1 reseptörlerinin rollerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, kullanılmış kedi kumuna maruz bırakılaran Sprague-Dawley suşu dişi sıçanlara bir hafta boyunca selektif M1 reseptör antagonisti olan pirenzepin (1mg/kg ve 2mg/kg) ya da fizyolojik tuzlu su (FTS) intraperitonal olarak uygulanmıştır. Bu sıçanlar, bir hafta sonra yükseltilmiş artı labirenti testine tabi tutularak anksiyete parametreleri ölçülmüş ve rostral pons bölgelerindeki noradrenalin (NA) konsantrasyonları yüksek basınçlı sıvı kromatografi (HPLC) sistemi ile analiz edilmiştir. Saldırgan hayvan kokusuna maruz bırakılarak oluşturulan travma; anksiyete indeksi, dona kalma süreleri ve NA konsantrasyonlarında değişime sebep olmuştur. Travmaya maruz bırakılan ve FTS uygulanan sıçanların anksiyete indeksleri diğer tüm gruplara göre anlamlı derecede yüksek bulunurken (p0,05). Rostral pons bölgesindeki NA konsantrasyonları travmaya maruz bırakılan ve FTS uygulanan sıçanlarda tüm gruplara göre anlamlı derecede yüksektir (p
- Published
- 2013
7. Fluoksetin veya essitalopram kullanan majör depresyonlu hastalarda plazma gaba, glutamin, l-glutamik asit değerleri
- Author
-
Küçükibrahimoğlu, Elif Esra, Gören, Mehmet Zafer, Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji Anabilim Dalı, and Farmakoloji ve Klinik Farmokoloji Anabilim Dalı
- Subjects
Hastalıklar ,Pharmacy and Pharmacology ,Tedavi ,Farmakoloji ve Klinik Farmaloji ,Eczacılık ve Farmakoloji ,Tıp - Abstract
69
- Published
- 2008
8. Sıçanlarda akut lamotrijin uygulamasının beyin omurilik sıvısı L-Glutamik asit ve gaba düzeyleri üzerine olan etkisi ve kolinerjik sistemin rolü
- Author
-
Terzioğlu, Berna, Gören, Mehmet Zafer, and Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji Anabilim Dalı
- Subjects
Farmakoloji ,Klinik Farmakoloji ,Tıp - Published
- 2006
9. Sıçanlarda akut lamotrijin uygulamasının beyin omurilik sıvısı L-glutamik asit ve GABA düzeylerine üzerine olan etkisi ve kolinerjik sisteminin rolü
- Author
-
Terzioğlu, Berna, Gören, Mehmet Zafer, and Diğer
- Subjects
Pharmacy and Pharmacology ,Eczacılık ve Farmakoloji - Abstract
11 ÖZET Antikonvülsan bir üaç olarak bilinen lamotrijin, aynı zamanda duygu-durum düzenleyici olarak da kıdlanılmaktadır. Anksiyete, depresyon, ve bipolar rahatsızlıkta, GABA aracılı mekanizmalarda lamotrijinin düzenleyici rolü olduğu düşünülmektedir. GABA, beyinde en önemli bir inhibitor nörotransmiterdir. Yapılan çalışmalarda lamotrijinin glutamaterjik etldlerinin yanında GABA'erjik etldlerinin olduğu da gösterilmiştir. Bu çalışmada, Wistar Albino susu sıçanların beyin omurilik sıvısında akut lamotrijin tedavisinin GABA ve L-glutamik asit düzeyine etkileri ve lamotrijinin bu etkilerinde kolinerjik sistemin katkısını göstermek amaçlanmıştır. Mikrodiyaliz probu, Wistar Albino susu sıçanların sağ lateral ventrikülüne stereotaksik cerrahi yöntemi ile yerleştirildi. Tüm deneyler uyanık hayvan modelinde gerçekleştirildi. Mikrodiyaliz problannm yerleştirilmesinden bir gün sonra, önce bazal yapay beyin omurilik sıvısı örnekleri toplandı ve fizyolojik tuzlu su, 20 mg/kg lamotrijin veya 0,5 mg/kg fizostigmin veya 2 mg/kg atropin sülfat enjeksiyonları i.p. uygulanarak ardışık dört örnek daha toplandı. Toplanan örneklerde GABA, L- glutamik asit ve lamotrijin konsantrasyonları HPLC yöntemi ile analiz edildi. Fizyolojik tuzlu su uygulaması ile istatistiksel anlamlı farklılık tespit edilmedi. Intraperitoneal 20 mg/kg lamotrijin tedavisi, GABA konsantrasyonunu istatistiksel olarak anlamlı düzeyde arttırdı (p
- Published
- 2006
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.