1. Küreselleşme çerçevesinde Türkiye’de bankacılık ve BDDK
- Author
-
Eser, S. Şehnaz, Erdoğan, Selim, Dicle Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Maliye ve Ekonomi Anabilim Dalı, and Eser, S. Şehnaz
- Subjects
Türkiye ,Economics ,İşletme ,Bankacılık ,Ekonomi ,Globalization ,Küreselleşme ,Banking ,Business Administration - Abstract
1980'li yılların özellikle ikinci yarısından itibaren dünyada önemli sosyal, politik, teknolojik ve ekonomik degisiklikler oldu. Bu degisiklikler içinde en önemlisi ve tartısılanı küresellesmedir. Küresellesme, uluslar arası ticaretin yaygınlasması, emek ve sermaye hareketlerinin artması, ülkeler arasındaki ideolojik kutuplasmaların sona ermesi, teknolojideki hızlı degisim sonucunda ülkelerin gerek ekonomik, gerekse siyasal ve sosyo-kültürel açıdan birbirlerine yakınlasmaları olarak tanımlanabilir. Küresellesme kendisini ekonomik, siyasal ve sosyo-kültürel olmak üzere üç farklı alanda göstermektedir. Ekonomik açıdan küresellesme özellikle 1980'li yıllarda önem kazanmıstır. Ekonomik anlamda küresellesme, ülkeler arasında sermayenin, malların ve emegin dolasımını zorlastıran engellerin azaltılarak dünya ekonomisinin serbestlestirilmesi ve dünyanın ekonomik bir bütün olusturma sürecinin hızlandırılmasıdır. Geçen 20 yıl içinde ulusal ve uluslar arası düzeyde, dünya ekonomisinde, küresellesme dogrultusunda önemli degisiklikler gözlenmektedir. Birçok ülkenin ekonomik politikaları yapısal reform üzerine yogunlasmıstır. Bu reformların amacı temelde yasanan ekonomik sıkıntıların asılmasına yöneliktir. Bu amaçla kisi ve kurulusların faaliyetlerini arttırma, devletin düzenleme ve kontrollerini azaltma yoluna gidilmistir. Özellestirme, üretim, emek ve finans piyasalarının düzenlenmesi, vergi reformları, kamu sektörünün verimliliginin arttırılması ve faaliyetlerinin sınırlandırılması gibi birçok alanda, liberallesme egilimi gözlenmis, sonuçta ekonomiler daha serbest, daha açık hale gelmistir. Dünyadaki bu gelismelere paralel olarak, Türkiye ekonomisinde de hızlı bir dönüsüm yasanmıstır. 1962-1980 yılları arasında izlenen ithal ikamesi politikası, Türkiye'de 1980'den itibaren yerini ihracata dönük büyüme politikasına bırakmıstır. Türkiye 1980-1989 yılları arasında öncelikle mal piyasalarını dıs pazarlara açarak dünya ekonomisine entegre olmaya çalısmıstır. 1989 yılına gelindiginde Türkiye sermaye hareketleri üzerindeki tüm kısıtlamaları kaldırarak, kambiyo rejimini tamamıyla serbestlestirmistir. Böylece Türkiye ekonomisi dünya pazarlarına entegrasyon ve küresellesme sürecinde yeni bir dönemeci gerçeklestirdi. Türkiye'nin 1980 serbestlesme ve yapısal degisim programının temel amaçlarından birincisi dısa açık bir ekonomiye geçisi saglamaktı. Bu amaçla dıs ticaret serbestlestirildi ve yabancı sermaye girisini özendirici tedbirler alındı. Programın ikinci amacı ise kamu kesiminin iktisadi faaliyet alanını daraltmaktı. Bu amacı gerçeklestirmek için kamu harcamalarının azaltılması ve kamu kuruluslarının özellestirilmesi hedeflenmisti. Çalısmamız dört bölümden olusmaktadır. lk bölümde Türk ekonomi tarihi incelenmistir. Osmanlı dönemi ekonomik gelisimleri ve cumhuriyet dönemi ekonomik gelisimleri ayrı ayrı incelenerek karsılastırma olanagı sunulmustur. kinci bölümde, küresellesme ve küresel sürecin ortaya çıkısı incelenmis, Türkiye'nin 1980 sonrası küresellesme sürecine uyum saglamak amacıyla yaptıgı politika degisiklikleri üzerinde durulmustur. Üçüncü bölümde, devlet ekonomisinde çok önemli yere sahip olan, piyasadaki para miktarını, yatırımları ve ekonomik kalkınmayı fazlasıyla etkileyen bankalar ele alınmıstır. Dördüncü ve son bölümde ise, Bankacılık alanında düzenleme yapma, bankaları denetleme ve yaptırım uygulama yetkisi bulunan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun kurulus nedenleri, hukuki niteligi, yapısı, görevleri ve yetkileri incelenmistir. The world economy has changed profoundly over the last twenty years, particularly after the second half of 1980s, following a substantial political, social and technological transformation. These changes lead us to a very popular concern, the debate of globalisation. During this period, the world has become more integrated economically, politically and socio-culturally as a result of advances in communication and information technologies, reduced trade barriers and increase in internatiol trade and factor mobility, reduced barriers to foreign investment and end of cold war. During the last two decades more and more countries based their economic policies on structural reforms. The common aim of these reforms is basically to overcome the inadequate economic conditions. To achieve this, private entrepreneurship is encouraged while reducing the state controls and regulations. There has been a considerable tendency towards liberalisation, such as privatisation, reducing the share of public sector in productionand tax reforms. Thus, economies become relatively much libarel and open. The Turkish economy has experienced a rapid transition parallel with the trend mentioned above. The import substitution policy of 1962-1980 is replaced by the export oriented growth policy in 1980. During the period 1980-1989, Turkey has tried to be integrated to the world economy by primarily opening its production market to foreigners. In 1989, Turkey has removed all the restrictions on capital movement, and liberalised the foreign Exchange market hence, improved the process of globalisation and integrating the Turkish economy to the morld markets. The firs goal of Turkey?s ?liberalisation and structural transition reform programme? in 1980 was to establish the conditions for an open economy. For this to be achieved the international trade is liberalised and the inflow of foreign investment is encouraged. The second one was to limit the role of public sector in the economy. Hence, the programme focused on privatisation of public institutions and on reducing the government expenditures. Amongst these policies applied after 1980, trade liberalisation policy was applied more decisively. It could be said that during this period Turkey has accomplished the trade liberalisation and the structural reform of foreign trade. However, it has failed in transformating the public sector.
- Published
- 2007