Konservatif tedavilerdeki ilerlemelere rağmen çocuklarda kronik böbrek hastalığı (KBH) son dönem böbrek yetmezliğine (SDBY) ilerleyebilir. Bu çocuklar için en iyi renal replasman tedavisi (RRT) yöntemi renal transplantasyondur (RTx). Pediatrik hastalarda RTx hem sağlıkla ilişkili yaşam kalitesi ölçümleri, hem de hastaların büyüme ve gelişmeleri açısından periton diyalizi (PD) veya hemodiyalize (HD) kıyasla daha iyi sonuçlarla ilişkilidir.Allogreft kaybı RTx sonrası gelişebilecek en önemli komplikasyon olup, önde gelen iki nedeni akut rejeksiyonlar ve kronik allogreft nefropatisidir. Akut rejeksiyon RTx’den günler ya da haftalar sonra ortaya çıkabilen bir tablo olup, greft disfonksiyonu olmasa dahi spesifik patolojik değişikliklerle kendini gösteren enflamatuar bir olayla karakterizedir. Klinik belirteçler akut rejeksiyon tanısı koymak için genellikle yetersiz kalmaktadır. Günümüzde tanıda altın standart yöntem invazif bir işlem olan renal biyopsidir. Bu nedenle akut rejeksiyonu öngörmede yeni belirteçlere ihtiyaç duyulmaktadır. Kronik allograft nefropatisi (disfonksiyonu) ise yavaş tip rejeksiyon olup, RTx sonrası ilk bir yıl içerisinde oluşabileceği gibi, seneler içerisinde de greft kaybı gerçekleşebilir. Kronik allogreft nefropatisi, allogreftin kronik enflamatuar süreçlerine bağlı oluşan kronik interstisyel fibrozisi ve tübüler atrofisini belirtmek için kullanılan histopatolojik bir tanımlamadır. Serum kreatinindeki artış ile kendini gösteren böbrek fonksiyon testlerinde progresif azalma, proteinüri ve hipertansiyon gelişmesi kronik allogreft nefropatisine karşı uyarıcıdır. Bu bozuklukların şiddeti hastadan hastaya değişken olmakla birlikte, genellikle ilerleyici ve geri dönüşsüzdür.Renal transplantasyon sonrası rutin hasta izleminde tam kan sayımı, kan biyokimyası ve tam idrar tetkiki başta olmak üzere çeşitli kan ve idrar parametreleri kullanılmaktadır. Periferik kandan kolaylıkla bakılabilecek olan nötrofil lenfosit oranı (NLO) ve trombosit lenfosit oranı (TLO) son yıllarda enflamasyon belirteci olarak kabul edilmekte ve bazı hastalıklarda hastalık aktivitesini değerlendirmede kullanılmaktadır. Bu çalışmada 2000-2020 tarihleri arasında hastanemizde en az 5 yıl süreyle takip edilmiş olan 5-18 yaş aralığındaki RTx yapılmış hastalarının izleminde NLO ve TLO’nın akut rejeksiyon atakları ile ilişkisini değerlendirmede ve kronik allogreft nefropatisini belirlemedeki rolü araştırıldı.viÇalışma grubunun demografik verileri incelendi. Değerlendirmeye alınan 58 hastanın ortalama yaşı 16,1±2,1 yıldı, hasta grubunun çoğunluğunu erkek hastalar oluşturmaktaydı (%62,1, n=36). Hastalarda pre-RTx dönemde en sık SDBY nedenini CAKUT grubu hastalıklar oluşturmaktaydı (%41,4, n=24), bu gruptaki hastalarda en sık tanı izole VUR’du (%27,7, n=16). RTx öncesi KBH süresi 3,9±2,9 yıl olup, olguların %79’unun (n=46) RTx öncesi HD ve/veya PD tedavisi aldığı belirlendi. Hastaların ortalama diyaliz süreleri 1,8±1,6 yıl olup, PD uygulanma süresi HD uygulanma süresinden daha uzun bulundu (pHastaların RTx öncesi ve sonrası kan ve idrar parametreleri değerlendirildiğinde beklenildiği üzere RTx sonrası dönemde serum kreatinin, spot idrarda protein kreatinin oranı ve 24 saatlik idrarda protein atılımının anlamlı oranda düştüğü, GFH ve Hb değerlerinin anlamlı oranda yükseldiği gözlendi (24 saatlik idrarda protein atılımı ve Hb için p=0,01, diğerleri için p=0,001). NLO’nın RTx öncesi dönemle karşılaştırıldığında RTx sonrası 1. ayda en yüksek değerde olduğu gözlendi (1,98±0,84’e karşın 2,89±2,5, p=0,019), sonrasında 3 ay içerisinde bazal seviyelere inerek stabil seyrettiği görüldü. TLO’nun RTx öncesi ve sonrası seyrinde ise anlamlı değişiklik gözlenmedi.Çalışmaya dahil edilen 58 hastanın hiçbirinde hiperakut rejeksiyon saptanmadı. RTx sonrası 5 yıllık izlemde hastaların %32,7’sinde (n=19) toplamda 31 biyopsi ile kanıtlanmış akut rejeksiyon atağı mevcuttu. Hastalarda akut rejeksiyon geçirme zamanı RTx sonrası ortalama 1,2±1,0 yıldı. Akut rejeksiyonların %61,2’sinin (n=19) hücresel tipte olduğu gözlendi. Tekrarlayan akut rejeksiyon ataklarının farklı histopatolojik tipte olabileceği görüldü. Akut rejeksiyon dönemlerinde beklenildiği üzere hastaların serum kreatinin, spot idrarda protein/kreatinin oranı, 24 saatlik idrarda protein atılımı ve akut faz belirteçlerinde (CRP ve prokalsitonin) artış, GFH’larında düşme mevcuttu. Çalışmamızda hem NLO’nın hem de TLO’nın akut rejeksiyon esnasında anlamlı yüksek olduğu görüldü (NLO için p=0,003, TLO için p=0,002).RTx sonrası 5 yıllık izlemde olguların %17,2’sinde (n=10) ortalama 2,5±1,0 yılda kronik allogreft rejeksiyonu geliştiği görüldü. Kronik allogreft nefropatisi gelişen ve gelişmeyen hastalar değerlendirildiğinde 5. yılın sonunda gelişen grupta serum kreatinin,viispot idrar protein/kreatinin oranı, 24 saatlik idrarda protein atılımı ve akut faz belirteçlerinde artış, GFH’larında düşme mevcuttu. Her ne kadar RTx sonrası 5 yıllık izlem sonunda kronik allogreft nefropatisi gelişen olgularda diğer olgulara göre hem NLO hem de TLO yüksek saptansa da aradaki fark istatistiksel anlamlı değildi (NLO için p=0,69 ve TLO için p=0,55). Kronik allogreft nefropatisi gelişen ve gelişmeyen grup 5 yıllık izlemde karşılaştırıldığında NLO’nın kronik allogreft nefropatisi gelişen olgularda ilk 2 yıl içinde, TLO’nın ise ilk 4 yıl içinde yüksek seyrettiği görüldü. Akut rejeksiyon geçiren hastalar içinden izlemde kronik allogreft nefropatisi gelişenlerde ilk 3 yılda NLO’nun, RTx sonrası tüm dönemlerde de TLO’nun daha yüksek olduğu belirlendi.Çalışmamızda birden çok akut rejeksiyon atağı olan olguların tümünde 5 yıllık izlem sonucunda kronik allogreft nefropatisi gelişmişti. Tekrarlayan akut rejeksiyon geçiren hastalarda tek akut rejeksiyon geçiren olgulara kıyasla kronik allogreft nefropatisi gelişme riski anlamlı yüksekti (p=0,047). Çalışma grubundaki olguların %82,7’sinde (n=48) 5 yıllık izlemde tedavi almayı gerektirecek viral ve/veya bakteriyel enfeksiyon tablosu geliştiği görüldü. En sık enfeksiyon odağının idrar yolu enfeksiyonları olduğu görüldü (%54,1, n=26). Bununla birlikte, geçirilmiş enfeksiyonların kronik allogreft nefropatisi gelişimi üzerine anlamlı etkisi saptanmadı.Sonuç olarak RTx sonrası greft kaybının en önemli sebebi sayılabilecek akut rejeksiyon ve kronik allogreft nefropatisinin tanınmasında NLO ve TLO değerlerinin kolay ulaşılabilir belirteçler olarak kullanılabileceğini düşünmekteyiz. Literatürde pediatrik yaş grubunda RTx yapılmış hastalarda daha önce NLO ve TLO parametrelerinin değerlendirildiği herhangi bir çalışma bulunmamaktadır. Çalışmamız bu konunun ele alındığı ilk çalışma özelliğini taşımaktadır. Bununla birlikte, elde ettiğimiz bulguların desteklenmesi için daha geniş popülasyonlu pediyatrik çalışmalara ihtiyaç olduğu kanısındayız. Despite advances in conservative treatments, chronic kidney disease (CKD) in children can progress into end-stage renal disease (ESKD). The best method of renal replacement therapy (RRT) for children is renal transplantation (RTx). In pediatric patients, RTx is associated with better outcomes in terms of both health-related quality of life measures and patient growth and development compared to peritoneal dialysis (PD) or hemodialysis (HD).Allograft loss is the most important complication that can develop after RTx. The two leading causes of graft loss are acute rejections and chronic allograft nephropathy. Acute rejection, which occurs days or weeks after RTx, is characterized by an inflammatory event manifested by specific pathological changes even in the absence of graft dysfunction. As clinical markers are usually insufficient to make a diagnosis of acute rejection, the gold standard method in the diagnosis of acute rejection is renal biopsy, which is an invasive procedure. Therefore, new markers are needed to predict acute rejection. Chronic allograft nephropathy (dysfunction) is a slow type of rejection and may occur within the first year after RTx, or graft loss may develop gradually over the years. It is a histopathological definition used to describe chronic interstitial fibrosis and tubular atrophy of the allograft which occur secondary to chronic inflammatory processes. Progressive decrease in the renal function tests, manifested by an increase in serum creatinine, proteinuria and hypertension are warning signs against chronic allograft nephropathy. Although the severity of these disorders varies from patient to patient, they are usually progressive and irreversible.Various blood and urine parameters, especially complete blood count, blood biochemistry and complete urinalysis, are used in routine patient follow-up after RTx. The neutrophil lymphocyte ratio (NLO) and thrombocyte lymphocyte ratio (TLO), which can be easily measured from peripheral blood, have been accepted as inflammation markers in the recent years and are currently used to evaluate disease activity in some diseases. In this study, the relationship of NLO and TLO with the acute rejections attacks in pediatric RTx patients aged 5-18 years, who were followed-up in our hospital for atixleast 5 years between 2000 and 2020, and their role in determining chronic allograft nephropathy was investigated.Demographic characteristics of the 58 patients included in the study were analyzed. Mean age of our patients was 16.1±2.1 years, and the majority of the patient group consisted of boys (62.1%, n=36). CAKUT group diseases were the most common cause of ESRD in the pre-RTx period,( 41.4%, n=24), and isolated VUR was the most common diagnosis in this group (27.7%, n=16). Pre-RTx CKD duration was 3.9±2.9 years, and 79% of the cases (n=46) received HD and/or PD treatment before RTx. The mean duration of dialysis was 1.8±1.6 years. PD application time was longer than HD (pHyperacute rejection was not observed in any of the 58 patients included in the study. During the 5-year follow-up after RTx, 32.7% (n=19) of the patients had a total of 31 biopsy-proven acute rejection attacks. The mean time of acute rejection was 1.2±1.0 years after RTx. 61.2% of the acute rejections (n=19) were of cellular type. It was observed that recurrent acute rejection attacks could be of different histopathological types. During the acute rejection atttacks, the patients had an increase in serum creatinine, spot urinary protein/creatinine ratio, 24-hour urinary protein excretion, acute phase reactants (CRP and procalcitonin), and decreased GFR, as expected. Both NLR and TLR were also found to be significantly higher during acute rejection attacks (p=0.003 for NLR, p=0.002 for TLR).xChronic allograft nephropathy developed in 17,2% of the patients (n=10) mean 2,5±1,0 years after RTx in the 5-year follow-up. When the patients with and without chronic allograft nephropathy were evaluated, patients who developed chronic allograft nephropathy had increase in serum creatinine, spot urine protein/creatinine ratio, 24-hour urinary protein excretion and acute phase reactants, and a decrease in GFR at the end of the 5th year. Although both NLR and TLR were found to be higher in patients with chronic allograft nephropathy at the end of 5-year follow-up after RTx, the difference was not statistically significant (p=0.69 for NLR and p=055 for TLR). It was found that NLR was in the first 2 years and TLR was higher in the first 4 years in patients with chronic allograft nephropathy than the other patients. Among the patients who had acute rejection, NLR was found to be higher in the first 3 years and TLR was higher in all periods after RTx in those who developed chronic allograft nephropathy during the follow-up.In our study, chronic allograft nephropathy developed in all of the cases with multiple acute rejection attacks after 5-year follow-up. Patients with recurrent acute rejection had a significantly higher risk of developing chronic allograft nephropathy compared to patients with a single acute rejection (p=0.047). It was observed that 82.7% of the cases (n=48) in the study group developed viral and/or bacterial infections that required treatment during the 5-year follow-up. Urinary tract infections were the most common foci of infection (%54,1, n=26). However, no significant effect of previous infections on chronic allograft nephropathy was detected.In conclusion, we believe that NLR and TLR values can be used as easily accessible markers in the diagnosis of acute rejection and chronic allograft nephropathy, both of which can be considered as the most important causes of graft loss after RTx. No previous study exists in the literature that evaluate NLR and TLR parameters in pediatric patients who underwent RTx. Our study is the first study focusing on this subject. However, we believe that pediatric studies with larger populations are needed to support our findings.