187 results on '"Mechanical Engineering"'
Search Results
2. Ticari bir otobüs gövde yapısında gövde katılığına göre topoloji ve kalınlık optimizasyonu
- Author
-
Karamert, Soner, Demir, Abdullah, and Makine Mühendisliği Anabilim Dalı
- Subjects
Makine mühendisliği ,Mechanical engineering - Abstract
Son yıllarda otomotiv sektöründe çevreci uygulamaları destekleyen hibrit, elektrikli ve yakıt hücreli taşıtlar eğilimi gelişirken; bu trendler ağırlık ve maliyetleri azaltma ile performans ve yakıt ekonomisini iyileştirme gibi tamamlayıcı uygulamalarla desteklenmektedir. Güvenlik zafiyeti oluşturmadan yapılacak olan optimizasyon çalışmaları, araçları en uygun tasarım aşamasına getirme gayesiyle yürütülmektedir. Bu bağlamda ticari araçlarda optimizasyon çalışmaları son dönemlerde ön plana çıkmaktadır.Topoloji optimizasyonu, belirli bir tasarım alanı içerisindeki malzeme dağılımını belirli yük ve sınır koşulları için en uygun hale getiren ve bir dizi performans hedefini karşılayan bir yaklaşımdır. Bu çalışmada, ticari bir otobüsün gövde yapısında optimizasyon çalışmaları yapılmıştır. Bu bağlamda topoloji optimizasyonu tekniği kullanılarak profil örgü yapısının geometrik olarak değiştirilmesi suretiyle en uygun tasarıma ulaşılmıştır. En uygun profil örgü yapısının belirlenmesinin akabinde bu profillerin üzerinde kalınlık optimizasyonu gerçekleştirilmiştir.Bir ticari taşıtın gövdesinin yol koşullarındaki mukavemetini değerlendirmenin birçok yöntemi bulunmaktadır. Bu çalışmada mevcut yöntemler arasında genel bir yaklaşım olduğu değerlendirilen gövde katılık değerleri ölçüt olarak kabul edilmiştir. Gövde katılığı değerlendirilirken burulma ve eğilme katılığı literatürde yer alan yöntemlerle ölçülmüştür.Optimizasyon çalışması sonucunda elde edilen optimize edilmiş otobüs gövdesinin gövde katılık değerleri, optimizasyon öncesindeki gövdenin katılık değeri ve literatürden elde edilen ideal katılık değerleri karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Optimizasyon çalışması sonucunda %11 kütle kazancına ulaşılmıştır. Optimize gövde katılık değerleri incelendiğinde farklı senaryolarda ortalama %4 azalma gözlemlense de optimize gövde katılık değerleri literatürdeki verileri sağlamaktadır. Ayrıca kilogram başına düşen katılık değerlerindeki ortalama %7`lik artış da gözlemlenmiştir.--------------------In recent years, trend of hybrid, electric and fuel cell vehicles that support environmentalist practices in the automotive industry has been developing; these trends are supported by complementary applications such as reducing weight and costs, and improving performance and fuel economy. Optimization studies to be carried out without creating a security weakness are performed with the aim of bringing the vehicles to the most appropriate design stage. In this context, optimization studies in commercial vehicles have come to the fore in recent years.Topology optimization is an approach that optimizes material distribution within a given design area for specified load and boundary conditions while meets a range of performance goals. In this study, optimization studies were performed on the commercial bus body structure. By this way, the most appropriate design was achieved by geometrically changing the profile structure using the topology optimization technique. Following the determination of the most suitable profile structure, thickness optimization was performed on these topologically optimized profiles.Various methods exist to evaluate the strength of the body of a commercial vehicle in road conditions. In this study, body stiffness values, which are considered to be a general approach among the existing methods, were accepted as criteria. While evaluating the stiffness values of the bus body structure, torsional stiffness and bending stiffness were obtained by the methods that found in literature.The body stiffness values of the optimized bus body which obtained after the optimization study, the stiffness value of the body before the optimization and the ideal stiffness values obtained from the literature were examined comparatively. At the end of the optimization process 11% weight reduction is achieved. Although, optimized body stiffness values decreased by 4%, those values considered adequate when compared with the data in the literature. Also, there is a significant increase of 7% in values of body stiffness per kilogram.
- Published
- 2021
3. Eklemeli imalat ile üretilen Inconel 718 parçalarının ezerek parlatma yöntemiyle yüzey iyileştirme sürecinin modellenmesi ve deneysel doğrulanması
- Author
-
Kaya, Mert, Kaynak, Yusuf, and Makine Mühendisliği Anabilim Dalı
- Subjects
Makine mühendisliği ,Mechanical engineering - Abstract
Inconel 718 gibi süper alaşım malzemeler, yüksek sıcaklıklarda mukavemetlerini korumaları, ısı iletim katsayılarının düşük olması, pekleşme kabiliyetlerinin olması gibi sebeplerden dolayı geleneksel yöntemlerle imalat süreçleri zor ve maliyetli olan malze
- Published
- 2021
4. Petrol sahalarındaki karakteristik boru hatlarında 5lx42 ve 5lx52 malzeme yüzeyine kaplama yöntemleri uygulanarak korozyon etkilerinin elektrokimyasal metotlarla araştırılması
- Author
-
Ismaeil, Kamal Eddin, Yalçınkaya, Senai, and Makine Mühendisliği Anabilim Dalı
- Subjects
Makine mühendisliği ,Mechanical engineering - Abstract
Petrol endüstrisinde, ham petrolün üretimi, taşınması ve işlenmesi sırasında borular ile petrol pompalandığında bir çok potansiyel riskler ve sorunlar ortaya çıkmaktadır. Ortaya çıkan bu riskler ve bu problemler petrol endüstrisindeki çalışanlar tarafından çözülmeye çalışılmaktadır. Bu problemlerin bazıları karmaşık ve zordur. Petrol ve petrol ürünlerinin istasyona taşıyan, ham petrol boru hatlarındaki korozyon oluşumudur. Bu korozyon oluşumu hakkında yapılan uygulama ve literatür çalışması incelenmiştir. Literatür çalışmasında elde edilen deneysel sonuç değerleri çalışmamızda dikkate alınarak uygulamalar yapılmıştır. Materyal ve yöntem Bölümünde Petrol boru hatların sınıflandırılması yapıldı. Türkiye'de petrol borularının gelişimi kullanılması ve Türkiye'den geçen petrol boru hatları incelendi. Deneysel çalışmada Batman-Dörtyol petrol boru hattı örnek alınarak çalışma düzenlendi. Korozyon ve korozyonu etkileyen faktörler, Korozyon maliyetleri ve korozyon hızı ölçme yöntemleri hakkında çalışmalar yapıldı. Korozyondan korunma yöntemleri hakkında çalışmalar incelendi. Petrol üretim sahalarından rafinaj istasyonuna kadar taşınan ham petrol boru hatlarındaki korozyon oluşumu, ham petrol bileşenlerinin çokluğu ve karmaşıklığı nedeni ile petrol endüstrisinde büyük hasarlara ve maliyet kayıplarına neden olmaktadır. Bu çalışmada, Petrol sahalarındaki karakteristik boru hatlarında yaygın olarak kullanılan 5LX42 ve 5LX52 malzeme yüzeyine kaplama yöntemleri uygulanarak korozyon etkilerinin elektrokimyasal metotlarla araştırılması hususunda deneysel uygulamalar yapılmıştır. Yapılan deneylerin karşılaştırmaları farklı kaplama ve koruma yöntemleri kullanılmıştır. İlk önce bir numunenin kaplamasız olarak korozyona ve aşınmaya maruz bırakılarak incelendi. Daha sonra kaplama yöntemleri uygulanarak deneysel çalışmalar yapılmıştır. Yapılan çalışmalarda epoksi kaplamalı numuneleri boyadıktan sonra belirlenen deney şartlarında toprağa gömülmüştür. Toprağa gömülme süresi 24 hafta (altı ay) olarak belirlendi. Daha sonra Epoksi+ Poliüretan kaplaması, numuneler temizleme işleminden sonra kurutma işlemine tabi tutuldu. Bu işlemden sonra aynı şekilde sırasıyla Epoksi elyaflar la korunacak şekilde muhafaza altına alınmıştır. Tüm deneysel çalışmalarda çalışma öncesi ve çalışma sonrası, bu deneysel uygulamada kullanılan numuneler üzerinde Ölçümler yapıldı, ağırlıkları ölçüldü ve mikoskobik görüntüleri alındı. Çalışmada ölçümler sonucunda elde edilen veriler tablo ve grafikleri elde edildi. Karşılaştırmaları yapıldı. Yaptığımız deneysel çalışmada elde ettiğimiz sonuçlar da kaplamasız boruların korozyon oranı daha yüksek olduğu görüldü. Katodik korumanın her iki tip boruda daha güçlü olduğu görüldü. Kaplamasız boru koruma oranı daha düşüktür ve 5LX42 tipin gömülü olduğu toprağın, 5LX52 tipe göre korozyona karşı daha yüksek bir direnç gösterdiği görülmüştür.--------------------In the oil industry, many potential risks and problems arise when oil is pumped through pipes during the production, transportation and processing of crude oil. These risks and these problems are tried to be solved by the workers in the oil industry. Some of these problems are complex and difficult. It is the corrosion formation in crude oil pipelines that transports oil and petroleum products to the station. The application and literature study about this corrosion formation has been examined. The experimental results obtained in the literature study were taken into consideration in our study and applications were made. Petroleum pipelines were classified in the Materials and Methods Section. Using the development of the oil pipeline and oil pipelines from Turkey in Turkey were examined. In the experimental study, the Batman-Dörtyol oil pipeline was taken as an example. Studies were conducted on corrosion and factors affecting corrosion, corrosion costs and corrosion rate measurement methods. Studies on corrosion protection methods were examined. Corrosion formation in the crude oil pipelines carried from the oil production fields to the refining station causes great damages and cost losses in the oil industry due to the abundance and complexity of the crude oil components.In this study, experimental applications were made to investigate the effects of corrosion by electrochemical methods by applying coating methods to the surface of 5LX42 and 5LX52 material, which are widely used in characteristic pipelines in oil fields. Different coating and protection methods were used for comparisons of the experiments. First, a sample was examined uncoated by exposure to corrosion and abrasion. Then, experimental studies were carried out by applying coating methods. After painting the epoxy coated samples in the studies, they were buried in the soil under the determined test conditions. The burial period was determined as 24 weeks (six months). Then the Epoxy + Polyurethane coating was subjected to the drying process after the samples were cleaned. After this process, it was preserved in the same way, respectively, with epoxy fibers. In all experimental studies before and after the study, measurements were made on the samples used in this experimental application, their weights were measured and SEM images were taken. Tables and graphics of the data obtained as a result of the measurements in the study were obtained. Comparisons were made. The results we obtained in our experimental study showed that the corrosion rate of uncoated pipes was higher. Cathodic protection was found to be stronger in both types of pipes. The uncoated pipe protection rate is lower and it has been observed that the embedded soil of the 5LX42 type has a higher corrosion resistance than the 5LX52 type.
- Published
- 2021
5. İmalat için mühendislik verilerinin yönetilmesi
- Author
-
Çun, Müfit, Atakök, Gürcan, and Makine Mühendisliği Anabilim Dalı
- Subjects
Makine mühendisliği ,Engineering ,Mühendislik ,Mechanical engineering - Abstract
Gelişen teknolojiler ve rekabetçi piyasa, firmaları, daha kaliteli ürünleri daha kısa zamanda piyasaya sürmeleri konusunda zorlamaktadır. Firmalar bu rekabetçi ortamda süreçlerini devam ettirmek amacıyla bilgisayar destekli mühendislik yazılımları kullanmaya başlamışlar ve zaman içerisinde tüm sistemlerini bilgisayarlar üzerine kurmuşlardır. Günümüzde ürünler, bilgisayar ortamında tasarlanmakta; doğrulamaları, yazılımla yapılmakta; imalat işlemleri için de spesifik yazılımlar kullanılmaktadır. Mühendislikle ilgili tüm veriler de bilgisayarlarda oluşturulup saklanmaktadır.Üretim işiyle uğraşanlar için zaman tasarrufu sağlanırken, bir yandan da verilerin yönetilmesi ile ilgili sorunlar da çıkabilmektedir. İşletmedeki her birim, aynı işin yapılması için birlikte çalışmaktadır. Her birimin, kendisiyle ilgili olan kısmı bulması ve bu verileri erişmesi gerekmektedir. Mevcut verilerin güncelliği, doğruluğu veya sorumluluk alanı ile ilgili bir sistemin varlığı bu noktada hayati bir anlam kazanmaktadır. Herhangi bir veri yönetim sistemi kullanılmaması durumunda, veriler farklı depolama yöntemleri ile istasyonlar arasında taşındığında, en son tasarıma kimin sahip olduğu, en son değişiklikleri kimin yaptığı ve hatta hangi tasarımdan kimin sorumlu olduğu dahi tam olarak takip edilememekte; tasarım ve iş akışları ile çalışan personelin inisiyatifine kalmaktadır. Hatalı teknik resimlerin imalata gitmesinin önünde de hiçbir engel bulunmamaktadır. Bu da sadece firmalara değil, ülke ekonomisine de zarar vermektedir.Özellikle COVID-19 sürecinde fiziksel ortamlar ortadan kaldırılırken birimler arasında bilgi paylaşımı için fiziksel ziyaretlerin yapılması veya fiziksel ziyaretler yapılamadığı için verilerin elde edilmemesi, işletmelerin fonksiyonlarını sürdürebilmeleri açısından çok büyük bir problem oluşturmaktadır. Öte yandan sürdürülebilirlik hedeflerini tutturabilmek için kaynakların kullanımının azaltılması ve israfın ortadan kaldırılması için de bu tür süreçlerin optimize edilmesi bir zorunluluk halini almıştır.Bu tez çalışmasında, ahşap boyama makinaları imalatı yapan firmada, sadece mekanik tasarım biriminin değil aynı zamanda imalat, depo, iş planlama, kalite kontrol, elektrik tasarım, satın alma gibi tüm birimlerin imalat için gerekli mühendislik verilerine erişmesini sağlayacak bir sistem geliştirilmiştir. Bu tür bir sistem kullanılmadığı takdirde oluşan zaman israfı, hatalı üretim ve mühendislik kayıpları incelenerek, sistem devreye alındıktan sonra ortaya çıkan verim analizi yapılmıştır. Yönetim ekibinin bu verileri takip etmesi ve bir işin imalata gidebilmesi için bir onay mekanizması geliştirilmiştir. Üretilen mühendislik verilerinin ihtiyacı olan tüm birimler tarafından ulaşılabilir; diğer birimler içinse ulaşılamaz olması sağlanarak bilgisayar başındaki personel için daha net ve verimli bir çalışma ortamı oluşturulmuştur. Sadece zaman tasarrufu yapılarak ve hatalı parça imal edilmeyerek doğrudan maliyetlerde %80 azalma yakalanmıştır.--------------------Developing technologies and a competitive market force companies to launch higher quality products in a shorter time. Companies have started to use computer-aided engineering software to continue their processes in this competitive environment and over time they have installed all their systems on computers. Today, products are designed in a computer environment; verification is done by software; Specific software is also used for manufacturing processes. All engineering related data are also created and stored on computers.While saving time for those dealing with the production business, problems may also arise in managing data. Each unit in the business works together to do the same job. Each unit needs to find the part related to it and access this data. The existence of a system related to the actuality, accuracy, or area of responsibility of existing data gains a vital meaning at this point.If a data management system is not used, when data is transferred between stations with different storage methods, it cannot be tracked exactly who owns the latest design, who made the latest changes, and even who is responsible for which design; design, and workflows are up to the initiative of the working staff. There is also no obstacle for defective technical drawings to go to manufacturing. This harms not only companies but also the national economy.Especially in the process of COVID-19, while physical environments are eliminated, physical visits to share information between units or the inability to obtain data because physical visits cannot be made creates a huge problem for businesses to continue their functions. On the other hand, it has become a necessity to optimize such processes to reduce the use of resources and to eliminate waste to achieve sustainability goals.In this thesis, a system has been developed that will enable not only the mechanical design unit but also all units such as manufacturing, warehouse, business planning, quality control, electrical design, procurement, to access engineering data required for manufacturing in the company that manufactures wood painting machines. If such a system is not used, the waste of time, faulty production, and engineering losses are examined, and the resulting efficiency analysis is made after the system is put into use. An approval mechanism has been developed for the management team to follow this data and to allow a job to go to production. The engineering data produced can be accessed by all units that are needed; a clearer and more efficient working environment was created for the computer staff by making it unreachable for other units. 80% reduction in direct costs was achieved by only saving time and not manufacturing faulty parts.
- Published
- 2021
6. Sıcak dövme süreçlerinde farklı maça malzemeleri ve farklı yüzey işlemlerinin maçaların performanslarına etkisinin incelenmesi
- Author
-
Coşkun, Hakan, Kaynak, Yusuf, and Makine Mühendisliği Anabilim Dalı
- Subjects
Makine mühendisliği ,Mechanical engineering - Abstract
Sıcak dövme süreci imalat endüstrisinde çok yoğun olarak kullanılan imalat yöntemlerinden biridir. Dövme sürecinde metalik malzemelerin rahat şekilde plastik deformasyona uğramaları ve kolay şekillenmeleri için metalik malzemeler yeniden kristallenme sıca
- Published
- 2021
7. Çelik levhaların ergitmeli alın kaynak birleştirmelerinde açısal çarpılmaya etki eden faktörlerin incelenmesi
- Author
-
Doğan, Ezgi, Ay, Mustafa, Kurtulmuş, Memduh, and Makine Mühendisliği Anabilim Dalı
- Subjects
Makine mühendisliği ,Mechanical engineering - Abstract
ÖZET ÇELİK LEVHALARIN ERGİTMELİ ALIN KAYNAK BİRLEŞTİRMELERİNDE AÇISAL ÇARPILMAYA ETKİ EDEN FAKTÖRLERİN İNCELENMESİ Kaynak yöntemleri iş parçalarına lokal ısıtma yaparak birleştirme gerçekleşmektedir. Birleşme bölgesinin her noktasında heterojen ısıtma ve
- Published
- 2021
8. Özel imalat karbür, EXT-CrN ve TiSiN kaplı freze uçlarının deney tasarımı yöntemi ile performansının optimizasyonu
- Author
-
Üstündağ, Aydan, Yalçınkaya, Senai, and Makine Mühendisliği Anabilim Dalı
- Subjects
Makine mühendisliği ,Mechanical engineering - Abstract
ÖZEL İMALAT KARBÜR, EXT-CrN VE TiSiN KAPLI FREZE UÇLARININ DENEY TASARIMI YÖNTEMİ İLE PERFORMANSININ OPTİMİZASYONUTalaşlı imalat yöntemi ile üretilen parçaların minimum maliyet ve maksimum kaliteye sahip olmaları istenmektedir. Talaşlı imalat yöntemi ile üretilen bu ürünlerin kalitesi öncelikli olarak işlenen yüzey kalitesine ve ölçü tamlığına göre belirlenir. “Özel İmalat Karbür, EXT-CrN ve TiSiN kaplı freze uçlarının deney tasarımı yöntemi ile performansının optimizasyonu” çalışmamız, sanayii sektörü için ve bilimsel çalışma yapacak olan mühendisler için bu konuda yapılan ve örnek teşkil edecek önemli bir deneysel uygulamadır. Yapılan deneysel çalışmada elde edilen verilerde optimizasyon metodunun uygulanması ile kesici takımların farklı işleme kriterlerinde performansları optimize edilmiştir.Bu çalışmada farklı malzemelerle kaplanmış kesici takımlar, Karbür, EXT-CrN ve TiSiN Kaplı Freze Uçlarının Deney Tasarımı Yöntemi ile Performansının Optimizasyonunda devir sayısı (dev/dak), kesme hızı (m/dak), ilerleme hızı (mm/dak), kesme derinliği (mm) parametreleri ile farklı işlem yapılmış ve farklı değerlerindeki performansları incelenmiştir. Çalışmada DIN 1.3247 ısıl işlem görmüş çelik malzeme işlenmiştir. Çalışmada özellikle frezeleme işleminde kesici takımlarda oluşan aşınma mekanizmaları üzerinde durulmuş ve ayrıca verilen parametreler dikkate alınarak malzeme üzerinde operasyonlarda yüzey pürüzlülüğü değerleri ölçülerek karşılaştırmaları yapılmıştır. Bu deneysel çalışma için DIN 1.3247 çelik malzeme den 9 adet belirlenen ölçülerde malzeme kullanılmıştır. DIN 1.3247 çelik malzemenin işlenebilme kabiliyeti, aynı grupta bulunan çelikler, titanyum ve magnezyum alaşımları ile kıyaslandığında daha yaygın kullanılan bir ürün olduğu için tercih edilmiştir. Deneysel çalışmada belirlenen, kesme işleme metodu olan frezeleme işlemi çok yaygın olarak kullanılmaktadır. DIN 1.3247 çelik malzemesine CNC freze tezgâhında kesme parametrelerinden olan devir sayısı ve ilerleme hızının üç farklı değeri kullanılarak 9 adet iş parçası üzerinde 3 kademe şeklinde farklı ölçümlerde deneysel çalışma yapılmıştır. Devir sayısı için değerler; 3000-6000-9000 dev/dak, kesme hızı için değerler; 160m/dak, 120m/dak, 80m/dak, ilerleme hızı için değerler; 0.08mm/dak, 0,16mm/dak ve 0.24 mm/dak, kesme derinliği için değerler, 0,5mm, 1mm, 1,5 mm olarak belirlenmiştir. Deney için belirlenen bir başka faktör ise frezeleme uç tipleri olmuştur. Bunlar; karbür, EXT-CrN kaplamalı karbür ve TiSiN kaplamalı karbür freze kesici uçlarıdır. Her bir yüzey frezeleme işlemi için 5 uç takılabilen frezeleme tarama kafası kullanılmıştır. Bu deney çalışmasında DIN 1.3247 ısıl işlem görmüş çelik malzeme için kesme sıvısı kullanılmıştır. Belirlenen kesme parametre değerleri ile kesme işlemi sonucu oluşan iş parçalarının yüzey pürüzlülük değerleri ve kullanılan farklı kesici uçların uç aşınmaları incelenmiştir. Deneysel çalışma sonucunda ölçülen yüzey pürüzlülük değerleri için TAGUCHİ optimizasyonu yapılmıştır. Optimizasyon sonucunda elde edilen sonuçlar karşılaştırılıp, grafik ve tablo değerleri yorumlanmıştır. Elde edilen en uygun sonuçlar her işlem değerinde en iyi yüzey pürüzlülük değerleri, TiSiN kaplı freze uçlarının performansının daha iyi olduğu görülmüştür. İşlemede genel olarak kaplama aşınması oluşmuştur fakat uç kırılması gözlemlenmemiştir. DIN 1.3247 çelik malzemenin işlenmesi sonucu çıkan talaşlar; sürekli, süreksiz ve helisel yapısı bozulmuş talaş olarak sınıflandırılmıştır. Deney sonuçları, Taguchi yönteminin L27 dizilimi kullanılarak değerlendirilmiştir ve tahmin edilen yüzey pürüzlülük değerlerinin deney sonucunda ortaya çıkan değerlere oldukça yakın olduğu görülmüştür. Deneyde oluşan 27 farklı yüzey için yüzey pürüzlülük değerleri ölçülmüştür. Elde edilen değerler kullanılarak regresyon analizi uygulanarak kesici uç tipinin, yüzey pürüzlülüğü üstünde en büyük etkiyi oluşturduğu tespit edilmiştir. Deneysel çalışma sonucunda, kullanılan kesici uçlarda oluşan aşınmalar mikroskop görüntüleri ile incelenmiştir. Bu çalışmada kaplamasız kesici takım ile kaplama yapılmış kesici takımlar karşılaştırılmıştır. Kaplamalı kesici takımlar ile kaplamasız kesici takımlar kıyaslandığında kaplamanın takım ömründe artış ve işleme kolaylığı sağladığı görülmüştür. --------------------SPECIAL MANUFACTURING CARBIDE, EXT-CrN AND TiSiN COATED TO THE MILLING WITH EXPERIMENTAL DESIGN METHOD OPTIMIZATION OF PERFORMANCEThe parts produced by the machining method are required to have minimum cost and maximum quality. The quality of these products, which are produced by machining method, is primarily determined by the quality of the processed surface and the accuracy of the size. Our study of "Optimization of the performance of milling cutters made of special manufacturing carbide, EXT-CrN coated and TiSiN coated with the method of experimental design" is an important experimental practice that will set an example for the industrial sector and for the engineers who will do scientific studies. With the application of the optimization method in the data obtained in the experimental study, the performances of the cutting tools in different processing criteria have been optimized.In this study, cutting tools coated with different materials; carbide, EXT-CrN coated and TiSiN coated milling inserts with experimental design method, speed (rpm), cutting speed (m/min), feed rate (mm/min), depth of cut (mm) parameters were processed differently and their performances at different values were examined. DIN 1.3247 heat treated steel material was processed in the study. In the study, the wear mechanisms that occur in cutting tools especially in the milling process were focused on and also, taking into account the given parameters, the surface roughness values were measured and compared in the operations on the material. For this experimental study, 9 pieces of material of DIN 1.3247 steel material were used. The workability of DIN 1.3247 steel material is preferred because it is a more widely used product compared to the steels in the same group, titanium and magnesium alloys. The milling process, which is the cutting processing method determined in the experimental study, is widely used. An experimental study was carried out on 9 workpieces in 3 stages by using three different values of the speed and feed rate, which are the cutting parameters of a CNC milling machine, on steel material DIN 1.3247. Values for speed; 3000-6000-9000 rpm, values for cutting speed; Values for 160m / min, 120m / min, 80m / min, feed rate; 0.08mm / min, 0.16mm / min and 0.24mm / min, values for cutting depth are determined as 0.5mm, 1mm, 1.5mm. Another factor determined for the experiment was the milling insert types. These are carbide, EXT-CrN coated carbide and TiSiN coated carbide milling inserts. For each face milling operation, a milling scan head with 5 inserts can be installed.In this experimental study, cutting fluid was used for DIN 1.3247 heat treated steel material. With the determined cutting parameter values, the surface roughness values of the work pieces formed as a result of the cutting process and the tip wear of the different inserts used were examined. TAGUCHI optimization was performed for the measured surface roughness values at the end of the experimental study. The results obtained as a result of the optimization were compared and the graph and table values were interpreted. The best results obtained were found to have the best surface roughness values at each process value, and the performance of TiSiN coated milling cutters was better. Coating abrasion occurred in general during machining, but no tip breakage was observed. Chips resulting from processing steel DIN 1.3247; It is classified as continuous, discontinuous and helical chips.The results of the experiment were evaluated using the L27 orthogonal of Taguchi method and it was observed that the estimated surface roughness values were very close to the values obtained at the end of the experiment. Surface roughness values were measured for 27 different surfaces formed in the experiment. Using the obtained values, regression analysis was applied and it was determined that the insert type had the greatest effect on the surface roughness. As a result of the experimental study, the abrasions on the inserts used were examined with microscope images. In this study, uncoated cutting tool and coated cutting tools were compared. When the coated cutting tools and uncoated cutting tools are compared, it has been seen that the coating provides an increase in tool life and ease of processing.
- Published
- 2021
9. Analysis of a pressurized oxy-fuel fluidized bed combustion system for domestic coal fuels
- Author
-
Öner, Burcu Ayşe, Yılmaz, Barış, and Makine Mühendisliği (İngilizce) Anabilim Dalı
- Subjects
Makine mühendisliği ,Mechanical engineering - Abstract
Tezin amacı, yerli kömürlerle beslenen basınçlı oksi-yanma akışkan yataklı bir yakıcının sayısal olarak incelenmesidir. Çalışma, deneysel ve sayısal çalışma olmak üzere iki bölümde yürütülmüştür. Deneysel bölümde, değişen oksijen oranlarıyla oksi-yanmanın kullanıldığı kömürün yanma özellikleri incelenmiştir. Daha sonra sistemin sıcaklık, basınç, hız profilleri ve emisyonları sayısal olarak incelenmiş ve sayısal sonuçlar CFD yöntemiyle Barracuda yazılımı kullanılarak modellenmiştir.Yanma, oksi-yanma ve piroliz ortamındaki TGA deneyleri ile yanmanın başlangıç ve bitiş sıcaklığı, maksimum yanma sıcaklığı vb. kömür özellikleri belirlenmiştir. Ayrıca eksenel basınç dağılımı için soğuk akış deneyleri yapılmıştır. Bu deneyler sayısal çözümlerle karşılaştırılmış ve sonuçların birbiriyle uyumlu olduğu gözlenmiştir. Bunun yanında akışkan yatak içerisinde bulunan kumun parçacık hacim yoğunlukları ve farklı basınç koşullarında minimum akışkanlaşma hızları iki farklı sürüklenme modeli kullanılarak incelenmiştir. Basınçlı akışkan yatak sistemi, iki farklı basınç koşulunda (1 ve 5 bar) ve değişen oksijen oranları ile oksi-yanma ve hava ortamında deneylerle incelenmiştir. Deneysel sonuçların sayısal olarak validasyonu yapılmıştır. CO2 yakalama, kömür yanması için oksi yanma sistemi kullanılarak arttırılabilir. Temiz kömür kullanımı için CO2 yakalanması önemli bir prosestir. Bunun yanında, akışkan yatağın basınçlandırılması da CO2 yakalama verimini artıracaktır.Basınçlı oksi yakma sistemleri üzerine özellikle sayısal olarak sınırlı sayıda çalışma vardır. Bu tez çalışması, basınçlı oksi-yanma akışkan yatak sistemlerinin deneysel ve sayısal modellemesi konusundaki literatürdeki boşluğu doldurmaya ve temiz kömür yakma sistemlerinin gelişmesine katkı sağlamıştır.--------------------The objective of the thesis is the numerical analysis of an oxy-fuel pressurized fluidized bed combustor fueled by domestic coals. The study was conducted in two parts which are experimental and numerical study. In the experimental part, the combustion characteristics of coal under air and oxy-combustion conditions were investigated. Then, temperature, pressure, velocity profiles, and emissions of the system were examined and these values were compared with numerical results by CFD modeling using Barracuda software. The coal characteristics including ignition temperature, the end temperature of the combustion, maximum combustion temperature were determined with the TGA experiments under the combustion, oxy-combustion, and pyrolytic ambient. Then, the cold flow experiments were performed for the axial pressure distribution at different volumetric flow rates. These experiments were compared with the numerical solutions and the results were in good agreement with each other. In addition, the particle volume fractions and minimum fluidization velocities under different pressure conditions with two different drag models were examined for the sand in the fluidized bed.The pressurized fluidized bed system was investigated with air, oxy-combustion with varying oxygen contents in the combustion environment under two different pressure conditions (1 and 5 bar). The experimental results were compared numerically. The CO2 capture is enhanced using the oxy-combustion system for coal combustion. It is significant for clean coal utilization. Also, pressurized condition in a fluidized bed increases the efficiency of the CO2 capture.There are limited studies especially numerically on pressurized oxy-combustion systems in literature. In this thesis study, it is also aimed to contribute to increase knowledge on clean coal utilization systems and fill the gap in the literature on experimental and numerical modeling of pressurized oxy-combustion fluidized bed systems.
- Published
- 2021
10. Örnek bir veri merkezi için ısıl yüklerin farklı yazılımlar kullanılarak karşılaştırılması
- Author
-
Yılmazkarasu, Kaan, Onat, Ayhan, and Makine Mühendisliği Anabilim Dalı
- Subjects
Makine mühendisliği ,Mechanical engineering - Abstract
Günümüzde enerji tüketimi, gelişmekte olan ülkelerin giderlerinin büyük çoğunluğunu oluşturmakta ve bu durum enerji tüketim miktarlarını etkileyebilecek etmenlerin irdelenerek, bir mühendislik bakış açısı ve akıl süzgecinden geçirilmesini zorunlu kılmakta
- Published
- 2021
11. Elektron demeti ile ergitme eklemeli imalat yöntemiyle üretilen farklı geometrilerdeki Ti-6Al-4V alaşım malzemelerine uygulanan ikincil işlemlerin malzemenin yüzey bütünlüğüne etkisinin incelenmesi
- Author
-
Şirin, Tolga Berkay, Kaynak, Yusuf, and Makine Mühendisliği (Türkçe) Anabilim Dalı
- Subjects
Makine mühendisliği ,Mechanical engineering - Abstract
Bu tez çalışmasında, bir Eklemeli İmalat (Eİ) yöntemi olan Elektron Demeti ile Ergitme (EDE) yöntemi kullanılarak birbirlerinden farklı geometriler ile Ti-6Al-4V alaşım malzemesinden üretilen parçalara uygulanan farklı ikincil işlemlerin yüzey bütünlüğüne
- Published
- 2021
12. Çelik dirsek boruların üretim prosesinin sonlu elemanlar analizi yöntemi ile modellenmesi ve üretim parametrelerinin optimizasyonu = Modeling of steel elbow manufacturing processes via finite element method and optimization of production parameters
- Author
-
Saraç, Şaban, Ay, Mustafa, Hartomacıoğlu, Selim, and Makine Mühendisliği Anabilim Dalı
- Subjects
Makine mühendisliği ,Mechanical engineering - Abstract
Günümüzdeki teknolojilerin ilerlemesi ile boru ve dirsek elemanlarının parçaları, doğalgaz boru hatları, petrokimya, makine imalat sanayi, su dağıtım ve akış sistemleri, kanalizasyon sistemleri, temel kazıkları, gemi inşa sanayi, basınçlı kaplar, havacılı
- Published
- 2021
13. Farklı koşullarda dövülmüş kurşunsuz pirinç malzemelerin işlenebilirliğinin incelenmesi
- Author
-
Atay, Gökhan, Kaynak, Yusuf, and Makine Mühendisliği Anabilim Dalı
- Subjects
Makine mühendisliği ,Mechanical engineering - Abstract
Sıhhi tesisatta kullanılan ürünlerin kurşunsuz pirinçten imal edilmesi zorunluluğu son yıllarda bu malzemeden imal edilen ürünlere olan talepte çok ciddi artışa sebep olmuştur. Kurşunlu pirinçlerle kıyaslandığında, uzun ve sürekli talaş, çapak, takımda yı
- Published
- 2021
14. Disk balata çiftindeki sıcaklık dağılımının frenleme üzerine etkisinin incelenmesi
- Author
-
Ay, Cansu, Demir, Abdullah, and Makine Mühendisliği Anabilim Dalı
- Subjects
Makine mühendisliği ,Mechanical engineering - Abstract
Frenler; hareket halindeki taşıtı yavaşlatmak, taşıtın hızını kontrol altında tutmak, durdurmak ve duran taşıtı yerinde sabit tutmak amacıyla kullanılır. Fren sistemi, fren çiftinin sürtünmesine bağlı olarak aracın mekanik enerjisini ısı enerjisine dönüşt
- Published
- 2021
15. Çevrimsel (run around) ısı geri kazanım sistemlerinde kullanılan serpantinlerdeki boru dizilim çeşitlerinin toplam verime etkisinin incelenmesi
- Author
-
Kurt, Yaşar, Atmaca, Mustafa, and Makine Mühendisliği Anabilim Dalı
- Subjects
Makine mühendisliği ,Mechanical engineering - Abstract
Hastane, temiz oda, laboratuvar gibi özel hijyen şartları gereken uygulamalarda üfleme ve emiş hatlarının birbirinden bağımsız olması sebebi ile çevrimsel (run around) ısı geri kazanım sistemleri sıkça tercih edilmektedir. İlk yatırım ve işletme maliyeti diğer ısı geri kazanım sistemlerine oranla daha yüksek olan bu sistemlerin ısıl verimlilik oranları ülkemizde son derece düşüktür. Bu çalışmada sistem verimini arttırmak amacı ile ısıl verimi doğrudan etkileyen serpantin boru dizilim şekilleri farklı coğrafik bölgelerde bulunan iller için incelenmiştir. Çalışma için özel olarak üretilen serpantinler deneysel olarak test edilip elde edilen sonuçlar ampirik ısı transferi formülleri yardımı ile özel olarak geliştirilen bir yazılım programına aktarılmıştır. Kullanılan programının ticari kaygı gütmeyen bağımsız kuruluşlarca test edilip sertifikalandırılmış olması çalışmada elde edilen bulguların teoriden çok gerçeklik olgusuna yakınlığının ispatı niteliğindedir. Yazılım programı aracılığı ile elde edilen bulgular grafiksel olarak karşılaştırılıp yorumlanmıştır. Çalışma kapsamındaki serpantinlerden ısıl verimlilikleri en yüksek olanlar her bir şehir için tespit edilmiştir. Bu vesile ile farklı şehirler için kullanılması önerilen serpantin tasarımlarının daha verimli sistemlerin hayata geçirilmesi adına bir katkı sunması amaçlanmaktadır.--------------------In ventilation and air conditioning applications which requiring special hygiene conditions such as hospitals, clean rooms and laboratories, run around heat recovery systems are frequently preferred due to the fact that the blowing and suction lines are independent from each other. The thermal efficiency rates of these systems, whose investment and operating costs are higher than the other heat recovery systems, are extremely low in our country. In this study, in order to increase the efficiency of the system, coil pipe alignment patterns that directly affect the thermal efficiency have been examined for cities where located in different geographical regions. Coils which specially produced for the study were tested experimentally and the results obtained were transferred to a specially developed software program with the help of empirical heat transfer formulas. The fact that the program used has been tested and certified by independent non-commercial organizations is a proof that the results used in the study are closer to reality rather than theory. The results which gain through the software program were compared graphically and interpreted. Among the coils in the study, the ones with the highest thermal efficiency were determined for each city. On this occasion, it is aimed to make contribution to the realization of more efficient systems with the coil designs recommended for use in different cities.
- Published
- 2021
16. Kesici takım geometrisinin paslanmaz çelik malzemelerin işlenebilirliğine ve yüzey bütünlüğüne etkisinin incelenmesi
- Author
-
Yaratan, Akif Furkan, Kaynak, Yusuf, and Makine Mühendisliği Anabilim Dalı
- Subjects
Makine mühendisliği ,Mechanical engineering - Abstract
Östenit paslanmaz çeliklerden daha yüksek mukavemete, ferritik paslanmaz çeliklerden daha yüksek tokluğa ve gerilme korozyonu çatlamasına karşı daha yüksek dirence sahip olan dubleks paslanmaz çelikler, petrokimya ve nükleer endüstrisinde, klorür içeren s
- Published
- 2021
17. Şekil hafızalı NiTiHf alaşım malzemesinin talaşlı işlenmesinde soğutucu ve yağlayıcıların işleme performansı ve yüzey bütünlüğüne etkisinin incelenmesi
- Author
-
Taşçıoğlu, Emre, Kaynak, Yusuf, and Makine Mühendisliği Anabilim Dalı
- Subjects
Makine mühendisliği ,Mechanical engineering - Abstract
Şekil hafızalı alaşımlar işlenmesi zor malzemeler sınıfındadır. Bu dezavantaj malzemenin talaşlı imalatı esnasında kesici takımların aşınmasına, yüksek kesme kuvvetlerine ve kötü yüzey kalitesine sebep olmaktadır. Bu çalışmada şekil hafızalı alaşımların işlenmesinde soğutucu ve yağlayıcıların etkisi işleme performansı açısından incelenmiştir. Talaşlı imalat deneyleri kuru, MQL, MQL+CO2, kesme sıvısı ve LN2 koşulları altında yapılmıştır. Deneyler sonucunda kesici takımların aşınma miktarları, kesme kuvvetleri ve kesme sıcaklıkları incelenmiştir. Çalışma kapsamında işlenmiş malzemelerin yüzey bütünlüğü özellikleride kapsamlı olarak incelenmiştir. İşlenen numunelerin yüzey pürüzlülüğü, yüzey altı sertliği, mikroyapısı, XRD analizi ve DSC analizleri yapılmıştır. Farklı işleme parametrelerinde işlenen numunelerin aşınma dayanımlarını incelemek için lineer aşınma testleri yapılmış.Çalışma kapsamında NiTiHf şekil hafızalı alaşım malzemesinin talaşlı imalat simülasyonları da yapılmıştır. Simülasyon çalışmaları için malzemenin hassasiyet analizleri yapılmış ve simülasyonlar bu değerlere göre yapılmıştır. Simülasyonlar sonucunda deneysel veriler ile kıyaslama yapılmıştır.--------------------Shape memory alloys are in the class of materials that are difficult to process. This disadvantage causes wear of cutting tools, high cutting forces and poor surface quality during the machining of the material. In this study, the effect of coolants and lubricants in the processing of shape memory alloys was investigated in terms of machining performance. Machining experiments were performed under dry, MQL, MQL + CO2, coolant and LN2 conditions. At the end of the experiments, the wear, cutting force and cutting temperatures of the cutting tools were examined. Within the scope of the study, the surface integrity properties of the machined materials were also examined extensively. Surface roughness, sub-surface hardness, microstructure, XRD analysis and DSC analysis of the machined samples were made. Linear abrasion tests were conducted to examine the abrasion resistance of the samples machined in different processing parameters.Machining simulations of NiTiHf shape memory alloy material were also made within the scope of the study. For simulation studies, sensitivity analysis of the material was made and simulations were made according to these values. As a result of the simulations, a comparison was made with the experimental data.
- Published
- 2020
18. Metan-hidrojen ön karışımı kullanılan bir dizel motorda sıkıştırma oranı ve yakıt kompozisyon etkisinin deneysel incelenmesi
- Author
-
Şanlı, Ali, Gümüş, Metin, and Makine Mühendisliği Anabilim Dalı
- Subjects
Makine mühendisliği ,Mechanical engineering - Abstract
Artan enerji talebiyle birlikte fosil yakıt kaynakları gün geçtikçe azalmaktadır. Küresel enerji ihtiyaçlarını karşılamak için alternatif yakıtlar uzun bir süredir ulaşım ve endüstriyel alanda yaygınca kullanılan kaynaklardır. Alternatif yakıtlar arasında bulunan doğalgaz günümüzde ulaşım, endüstriyel ve evsel alanda enerji kaynağı olarak kullanılmaktadır. Doğalgaz, en başta ekonomik olması ve çevreye daha az zarar vermesi nedeniyle günümüzde araçlarda kullanımı hızla yaygınlaşmaktadır. Ancak, doğalgazın dizel motorlarda kullanılması durumunda bazı teknik sorunlarla karşılaşılmaktadır. Yapılan çalışmalar incelendiğinde özellikle düşük yükte yüksek yanmamış hidrokarbon emisyonu, yüksek yakıt tüketimi ve efektif verim kaybı görülürken yüksek yükte vuruntu oluşumunun ve azot oksit emisyonlarının arttığı görülmektedir. Bu çalışmada, binek tipi bir taşıtta kullanılan ortak hat yakıt enjeksiyon teknolojisine sahip dizel motor sabit devirde, farklı sıkıştırma oranlarında ve yüklerde testlere tabi tutulmuştur. Alternatif yakıt olarak emme portundan metan gazı ile hacimsel olarak % 5 ve % 10 oranlarında hidrojenle zenginleştirilmiş metan gazı kullanılmıştır. Sıkıştırma periyodunda gaz yakıt-hava karışımını tutuşturmak için küçük miktarda dizel yakıt pilot yakıt olarak kullanılmıştır. Sıkıştırma oranı silindir kapak contasının değiştirilmesiyle ayarlanmıştır. Farklı çalışma koşullarında elde edilen dizel yakıt ve alternatif yakıt bulguları birbirleriyle kıyaslanmıştır. Çalışma sonucunda alternatif yakıtların orijinal motorda yüksek yükte vuruntuya yol açtığı ve is miktarını artırdığı, ancak sera gazı ve yanmamış hidrokarbon emisyonlarını azalttığı görülmüştür. Sıkıştırma oranı azaltılması durumunda ise yüksek yüklerde vuruntunun azaldığı, özgül yakıt tüketiminin dizel seviyelerine düşürüldüğü, azot oksit, is, karbondioksit ve yüksek yükte hidrokarbon emisyonlarının azaltıldığı belirlenmiştir. Ayrıca, metan gazına hidrojen eklenmesi sonucu hidrokarbon ve karbondioksit emisyonları azalırken efektif verim artmaktadır ve yakıt ekonomisi iyileşmektedir.--------------------Fossil fuel sources diminish together with increasing energy demand in process of time. In order to meet global energy requirement alternative fuels have been used in transportation and industrial area for a long time. Natural gas, among the alternative fuels, is used as an energy source for transportation, industrial and in domestic usage nowadays. Because natural gas is firstly economic and environment-friendly fuel with respect to pollutants, it has rapidly found a widespread usage area in vehicles. However, natural gas technically came across some problems in the case of used in diesel engines. When the literature studies were examined, especially at low load it was seen to be highly surpassed the unburned hydrocarbon emissions, specific fuel consumption and observed poor brake thermal efficiency while knock, smoke and NOx formation were observed at high load.In this study, a diesel engine with common-rail fuel injection system used in a light-duty driving car was tested at different loads and compression ratios in a constant speed. For alternative fuels, port fuelled methane and hydrogen enriched methane of 5% and 10% by volume were used. In order to ignite the compressed charge, low amount of the diesel fuel was used as pilot fuel. Compression ratio was changed by using cylinder gaskets between cylinder head and block. Results of the diesel and alternative gas fuels obtained at different operation conditions were compared with each other. Results of the study showed that severe knocking operation and higher smoke emission at original compression ratio-high load condition were observed but greenhouse gas and unburned HC emissions were decreased. By decreasing the compression ratio, knocking decreasing, fuel economy improvement, lower NOx, smoke, CO2 and unburned HC emissions were remarkably observed at high test load. Hydrogen addition in methane was also resulted in lower unburned hydrocarbon and carbon dioxide emissions as well as higher engine effective efficiency and lower specific fuel consumption.
- Published
- 2020
19. Comparison of variable refrigerant flow(vrf) and Fan coil (FCU) systems
- Author
-
Turan, Alperen, Onat, Ayhan, Kakilli, Adnan, Makine Mühendisliği Anabilim Dalı, and Makine Mühendisliği Teknolojileri Anabilim Dalı
- Subjects
Makine mühendisliği ,Mechanical Engineering ,Makine Mühendisliği ,Mechanical engineering - Abstract
İklimlendirme sistemlerinde; konfor, enerji verimliliği, kurulum ve işletme kolaylığıaçısından değişken debili soğutucu akışkan (VRF) sistemleri son zamanlarda yaygınolarak kullanılmaya başlamıştır. Bu sistemlerde, cihazın içinde bulunan soğutucu akışkansayesinde ısıtma ve soğutma işlemi yapılabilmektedir. İklimlendirme sistemlerindekullanılan diğer bir uygulama ise Fan Coil (FCU) sistemidir. Fan coil sistemi enerjininsu ile taşındığı ısıtma ve soğutma uygulamasıdır. Konfor şartları ve tasarım taleplerinegöre iki (2) borulu ve dört (4) borulu olarak kullanılmaktadır. Bu çalışmada bir caddemağazasının ısı kayıp kazanç yükleri, Transfer Fonksiyon Metodu (TFM) yöntemine göredeğerlendirme ve analiz yapan Hourly Analysis Program’ı (HAP) kullanılarakhesaplanmıştır. 1076 m2 alan için hesaplanan toplam soğutma yükü 152,93 kW ve ısıtmayükü ise 74,9 kW olmuştur. Hesaplanan mahal ısı yüklerine göre VRF ve FCU sistemekipmanları seçilmiştir.Seçilen ekipmanlara göre yapılan analizler sonucunda; VRF sistemlerinin yatırımmaliyetlerinde %24,6 , işletme giderlerinde %32,5 ve enerji tüketiminde %33,7 daha fazlaavantaj sağladığı tespit edilmiştir. Bu kapasitede ki yapılarda yatırım maliyetleri, işletmegiderleri ve enerji tüketimi açısından VRF sistemlerinin kullanılmasının daha uygunolacağı ortaya konmuştur.--------------------In air conditioning systems; In terms of comfort, energy efficiency, ease of installationand operation, variable flow refrigerant (VRF) systems have recently become widelyused. In these systems, heating and cooling process can be performed by means of therefrigerant in the device. Another application used in air conditioning systems is the FanCoil (FCU) system. Fan coil system is the heating and cooling application where energyis carried by water. It is used as two (2) pipe and four (4) pipe according to comfortconditions and design demands. In this study, the heat loss gain loads of a street storewere calculated using the Hourly Analysis Program (HAP), which evaluates and analyzesaccording to the Transfer Function Method (TFM) method. The total cooling loadcalculated for an area of 1076 m2 was 152,93 kW and the heating load was 74,9 kW.VRF and FCU system equipments were selected according to the calculated heat loads.As a result of the analysis made according to the selected equipment; It has been foundthat VRF systems provide %24,6 advantage in investment costs, %32,5 in operatingexpenses and %33,7 in energy consumption. It has been shown that it is more appropriateto use VRF systems in terms of investment costs, operating costs and energy consumptionin buildings of this capacity.
- Published
- 2020
20. Cam kapak özelliklerinin hava ve su bazlı PV/T sistem performansı üzerindeki etkilerinin araştırılması
- Author
-
Akıskalıoğlu, Emre, Atmaca, Mustafa, and Makine Mühendisliği Anabilim Dalı
- Subjects
Makine mühendisliği ,Mechanical engineering - Abstract
Enerji, günümüzde ihtiyacımızın gittikçe arttığı ve büyük bir problem haline gelen bir boyut kazanmıştır. Fosil yakıtların hızla tükenmesi ve aynı zamanda çevreye verdiği zararın yüksek olması, insanlığı yeni arayışlara sürüklemiştir. Bu noktada yenilenebilir enerji kaynakları hızla önem kazanmış ve üstünde daha çok durulmaya başlanmıştır. Tüm dünyada alternatif enerji kaynakları araştırılmaya başlanmış ve bu kaynaklara geçiş hızlandırılmıştır. Sonsuz enerji kaynağımız güneşten enerji üretilmesi için çeşitli yollar üretilmiştir. Güneş enerjisinden elektrik üretimi ile başlayan bu sistemler daha sonra aynı zamanda termal kazanım elde etmek için de geliştirilmiş ve kullanılmaya başlanmıştır. Bu çalışmalar fotovoltaik-termal sistemler (PV/T) olarak adlandırılmış ve elektrik enerjisi üretirken oluşan sıcaklığı bir ya da birden fazla akışkana aktarma prensibine dayanmaktadır. Bu tez çalışmasında, fotovoltaik-termal sistemlerin, iki akışkanlı modeli baz alınmıştır. Akışkan olarak hava ve su kullanılmıştır ve sistemdeki cam kapak özelliklerinin etkileri araştırılmıştır. Hava ve su soğutmalı PV/T sistemin, güneş ışınları ile karşılaşan ilk parçası olduğundan, cam kapağın sistem performansı üzerindeki etkisi büyüktür. Farklı cam özelliklerinin (düz cam olması, low-e kaplamalı cam ve hava boşluklu çift cam olması) elektrik üretimini ve komple sistem performansını nasıl etkilediği araştırılmıştır. Türkiye’nin güneş enerji potansiyelinin çok yüksek olması ancak güneş enerji sistemlerinin yeteri kadar değer görmemesinden ötürü, sistem verimliliğini artırmamız ve kullanımın yaygınlaştırılması büyük önem arz etmektedir. Çalışmamız ile birlikte amaçlanan hedefimiz ülkemizde doğal ve temiz kaynakların kullanımını artırmaktır.--------------------Energy has gained a dimension in which our needs are increasing and becoming a big problem. The rapid depletion of fossil fuels as well as the high environmental damage caused humanity to new searches. At this point, renewable energy sources rapidly gained importance and more attention has begun to be emphasized. All over the world, alternative energy sources have started to be researched and the transition to these sources has been accelerated. Our endless energy source has been produced in various ways to generate energy from the sun. These systems, which started with the production of electricity from solar energy, were also developed and used to obtain thermal gain at the same time. These studies are called photovoltaic-thermal systems (PV / T) and are based on the principle of transferring the heat generated when generating electrical energy to one or more fluid.In this thesis, two-fluid model of photovoltaic-thermal systems is used. Air and water were used as fluid and the effects of glass cover properties in the system were investigated. As the first part of the air/water-cooled PV/T system to be exposed to sunlight, the glass cover has a significant impact on system performance. It has been investigated how different glass properties (flat glass, low-e coated glass and air hollow double glass) affect electricity production and overall system performance. Turkey’s potential is very high, but solar energy systems doesn’t get enough credit. Because of that, increasing system efficiency and spreading usage is of great importance. Our aim is to increase the use of natural and clean resources in our country.
- Published
- 2020
21. Plakalı tip havadan havaya çapraz akışlı ısı değiştiricilerinde geometrinin verime etkisinin incelenmesi
- Author
-
Savat, Hasan, Atmaca, Mustafa, and Makine Mühendisliği (Türkçe) Anabilim Dalı
- Subjects
Makine mühendisliği ,Mechanical engineering - Abstract
Dünyada enerji ihtiyacı giderek artmaktadır; bu durum enerji tüketimini azaltmanın ve enerjinin daha verimli kullanılmasının önemini her geçen gün arttırmaktadır. Enerjinin verimsiz tüketilmesi dünyaya büyük zararlar vermesinin yanı sıra büyük bir ekonomik yük de oluşturmaktadır. Bu çalışma, iklimlendirme faaliyetleri sırasında kullanılan enerji miktarını azaltarak enerji verimliliğini artırmayı amaçlamaktadır. Temiz hava ihtiyacı olan iklimlendirilmiş mahallerde (ev, sinema, ofis, hastane, kafe, kütüphane gibi) ihtiyaç olan temiz havanın ortama alınması sırasında ısı kaybı oluşmaktadır. Bu ısı kaybını azaltmak için içeri alınan temiz hava ile dışarı atılan kirli hava arasında ısı transferi yaparak enerji kazancı sağlayan havadan havaya ısı geri kazanım cihazları kullanılabilmektedir. Bu çalışmada ise bu cihazların içinde yer alan ısı değiştiricisinin geometrisi değiştirilerek, cihazların ısıl verimlilikleri artırılmıştır. Mevcut bir cihaza ait olan ısı değiştiricisi sanal ortamda (bilgisayar ortamında) oluşturularak ANSYS-Fluent programı vasıtasıyla bilgisayar benzetimleri yapılmıştır. Sonrasında aynı model aynı koşullarda deneysel olarak incelenmiş ve elde edilen sonuçlar karşılaştırılmıştır. Bu sonuçların aynı olması ile benzetim metodu doğrulanmıştır.Benzetim metodunun ispatlanmasının ardından, bilgisayar ortamında farklı geometrilere sahip yeni modeller oluşturulmuştur. Doğrulanmış olan benzetim metodu kullanılarak bu modeller üzerinde bilgisayar analizleri yapılmış ve bu modellerin mevcut model ile ısıl verimleri karşılaştırılmıştır.Böylece doğrulanmış bir bilgisayar benzetimi metodunun elde edilmesinin yanı sıra mevcut olan ısı değiştiricisinin geometrisi değiştirilerek ısıl verimi artırılmıştır.--------------------Energy demand is increasing in the world; this situation increases the importance of reducing energy consumption and using energy more efficiently day by day. The consumption of using energy inefficient cause harming the world and constitute a major economic burden. This study aims to increase energy efficiency by reducing the amount of energy used during air conditioning activities. In areas which are need fresh air (such as homes, cinemas, offices, hospitals, cafes, libraries) heat loss occurs when getting fresh air into the environment. To reduce this heat loss, air to air heat recovery devices can be used to gain energy by transferring heat between the taken fresh air and the thrown out egzost air.In this study, the geometry of the heat changer was changed for increasing the thermal efficiency of the devices. Computer simulations were made using the ANSYS-Fluent program with creating the heat exchanger belonging to an existing device in computer environment. The same model was experimentally examined under the same conditions and the results were compared. The simulation method has been verified with the same results.After the verification, new models with different geometries have been created in the computer environment. Computer analysis was carried out on these models using the validated simulation method and the thermal efficiencies of these models were compared with the current model.Thus, to obtain a verified computer simulation method as well as by changing the geometry of the heat exchanger thermal efficiency is increased.
- Published
- 2020
22. Çatı tipi klimalarda R-410a alternatifi soğutucu akışkanların kullanımının analizi
- Author
-
Okudan, Mehmet Onur, Onat, Ayhan, and Makine Mühendisliği Anabilim Dalı
- Subjects
Makine mühendisliği ,Mechanical Engineering ,Makine Mühendisliği ,Mechanical engineering - Abstract
ÖZGEÇMİŞMehmet Onur OKUDAN 24.03.1993 tarihinde Antalya’da doğmuştur. Lise eğitimini 2011 yılında H.M.M. Bileydi Anadolu Lisesi’nde tamamlamıştır. Aynı yıl lisans eğitimine Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünde başlamış ve 2017 yılında mezun olmuştur. 2019 yılından bu yana Ford Otosan Sanayi A.Ş firmasında Makine Mühendisi olarak görev almaktadır.ÖZETKüresel ısınmanın Dünya üzerindeki etkileri her geçen gün artmaktadır. Hükümetler ve sivil toplum kuruluşları bunu önlemek ya da en azından etkilerini yavaşlatmak için çalışmaktadır. Küresel ısınmanın hızlanmasını önlemek için regülasyonlar yayınlanmakta ve bu regülasyonlarla üretici firmaların ürünlerini geliştirmeleri ve alternatif çözümler bulmaları amaçlanmaktadır. Bu regülasyonlarla şirketlerin Dünya’daki çevre kirliliği üzerindeki etkilerini azaltmaları ve aynı zamanda ürünlerinin verimliliklerini arttırmaları için çözümler bulmaları amaçlanmaktadır.Bu tez çalışmasında çatı tipi klimlarda R-410A, R-452B, R-454B ve R-32 soğutucu akışkanların kullanımının teorik performans analizlerinin karşılaştırılması amaçlanmaktadır. R-410A şu anda çatı tipi klimalarda en yaygın olarak kullanılan soğutucu akışkandır. Ancak, yüksek GWP değerinden dolayı yakın gelecekte 517/2014 numaralı EU regülasyonuna göre kullanımı sınırlandırılacaktır. R-410A soğutucu akışkanının yerini alma ihtimali en fazla olan düşük GWP değerine sahip alternatif soğutucu akışkanlar R-452B, R-454B ve R-32’dir. Bu nedenle bu soğutucu akışkanların sezonsal verimlilikleri Commission Regulation (EU) 2016/2281 de dikkate alınarak, EN 14825’e göre hesaplanmıştır. Elde edilen sonuçlara göre, R-32 soğutucu akışkanlı çatı tipi klimanın diğer soğutucu akışkanlı çatı tipi klimalar ile karşılaştırıldığında, en yüksek SEER ve SCOP değerlerine sahip olduğu görülmüştür. SEER ve SCOP değerleri R-410A soğutucu akışkanlı sistem ile karşılaştırıldığında sırası ile %3,37 ve %4,08 daha büyüktür. Buna ek olarak soğutma ve ısıtma kapasiteleri sırası ile %6,67 ve %4,96 artmıştır. Ayrıca bu performas soğutucu akışkan miktarı %19,66 azaltılarak elde edilmiştirİÇİNDEKİLERTEŞEKKÜRiİÇİNDEKİLERiiÖZETivABSTRACTvSEMBOLLER/SYMBOLSviKISALTMALARviiŞEKİL LİSTESİviiiTABLO LİSTESİix1. GİRİŞ11.1 Tezin Amacı21.2 Literatür Araştırması21.3 Soğutucu Akışkanların Sınıflandırılması ve Seçim Paramatreleri61.4 R-410A ve Alternatiflerinin Genel Kriterlerinin Karşılaştırılması111.5 Çatı Tipi Klima Cihazları (Rooftop) ve Kullanım Alanları142. MATERYAL VE YÖNTEM192.1 İdeal Buhar Sıkıştırmalı Soğutma Çevrimi192.2 Gerçek Buhar Sıkıştırmalı Sistemler202.3 Çatı Tipi Klima Cihazları İçin Ekodizayn Kriterleri212.3.1 EER ve COP Kavramları ve Rooftop Cihazları İçin Hesaplama Yöntemi232.3.2 SEER ve SCOP Kavramı ve Zorunlu Test Sıcaklıkları262.3.2.1 SEER Kavramı ve Zorunlu Test Sıcaklıkları262.3.2.2 SCOP Kavramı ve Zorunlu Test Sıcaklıkları272.3.3 Sezonsal Verimliliklerin Hesaplanması302.3.3.1 SEER ve SEERon Hesaplama Yöntemi302.3.3.2 SCOP ve SCOPon Hesaplama Yöntemi322.3.3.3 Yıllık Operasyon Saatleri362.4 Sistem Dizaynı373. BULGULAR VE TARTIŞMA433.1 Optimum Şarj Miktarlarının Belirlenmesi433.1.1 R-410A Soğutucu Akışkanlı Sistemin Optimum Şarj Miktarının Belirlenmesi433.1.2 R-452B Soğutucu Akışkanlı Sistemin Optimum Şarj Miktarının Belirlenmesi453.1.3 R-454B Soğutucu Akışkanlı Sistemin Optimum Şarj Miktarının Belirlenmesi493.1.4 R-32 Soğutucu Akışkanlı Sistemin Optimum Şarj Miktarının Belirlenmesi523.2 R-410A ve Alternatiflerinin SEER Değerlerinin Hesaplanması563.2.1 R-410A Soğutucu Akışkanlı Sistemin SEER Değerinin Hesaplanması563.2.2 R-452B Soğutucu Akışkanlı Sistemin SEER Değerinin Hesaplanması603.2.3 R-454B Soğutucu Akışkanlı Sistemin SEER Değerinin Hesaplanması643.2.4 R-32 Soğutucu Akışkanlı Sistemin SEER Değerinin Hesaplanması673.3 R-410A ve Alternatiflerinin SCOP Değerlerinin Hesaplanması703.3.1 R-410A Soğutucu Akışkanlı Sistemin SCOP Değerinin Hesaplanması703.3.2 R-452B Soğutucu Akışkanlı Sistemin SCOP Değerinin Hesaplanması743.3.3 R-454B Soğutucu Akışkanlı Sistemin SCOP Değerinin Hesaplanması783.3.4 R-32 Soğutucu Akışkanlı Sistemin SCOP Değerinin Hesaplanması823.4 Tartışma854. SONUÇLAR89KAYNAKLAR91ÖZGEÇMİŞ--------------------The effects of global warming on the Earth are increasing day by day. Governments and non-governmental organizations are working to prevent this or at least slow down its effects. Regulations are published in order to prevent the acceleration of global warming, and with these regulations, it is aimed for manufacturers to develop their products and find alternative solutions. With these regulations, it is aimed for companies to find solutions to reduce their impact on environmental pollution in the world and at the same time to increase the efficiency of their products.This thesis study aims to compare the results of theoretical performance analysis of using R-410A, R-452B, R-454B and R-32 in rooftop air conditioners. R-410A is currently the most common refrigerant for rooftop air conditioners. However, due to the value of its Global Warming Potential, in the near future, the usage of this refrigerant would be restricted according to Regulation (EU) No 517/2014. The most possible low GWP refrigerant alternatives for R 410 are R-452B, R-454B and R-32. For this reason, these alternative refrigerants’ seasonal efficiencies have been calculated according to EN 14825 and considering the Commission Regulation (EU) 2016/2281. Based on the results, rooftop air conditioner system with R-32 has the highest SEER and SCOP values when compared with other refrigerants. It has 3.37% and 4.08% higher efficiency SEER and SCOP, respectively, when it is compared to rooftop air conditioner system with R-410A. In addition to this, capacities are increased by 6.67% and 4.96% for cooling and heating respectively. Also this performance is achieved by reducing 19.66% refrigerant charge amount.
- Published
- 2020
23. Kendinden tahrikli yükseltilebilen seyyar iş platformlarının iş sağlığı ve güvenliği açısından analizi
- Author
-
İltar, Murat Ramazan, Onat, Ayhan, and Makine Mühendisliği Anabilim Dalı
- Subjects
Makine mühendisliği ,İş güvenliği ,Mechanical engineering ,Job security - Abstract
Ülkemizde 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunun yürürlüğe girmesiyle, işyerlerinde ve eklentilerinde işveren ve çalışanların yetki ve sorumlulukları belirlenmiştir. Kanunun 30. maddesinde hazırlanacak yönetmeliklere atıf yapılmış olup, bu maddeye istinaden Yapı İşlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği yürürlüğe girmiştir. Yönetmeliğin ek-4 a.1 Maddesinde yüksekte çalışma “Seviye farkı bulunan ve düşme sonucu yaralanma ihtimalinin oluşabileceği her türlü alanda yapılan çalışma; yüksekte çalışma olarak kabul edilir.” şeklinde tanımlanmıştır.Bu tez çalışmasında yüksekte çalışmalarda kullanılan iş ekipmanlarından yükseltilebilen seyyar iş platformlarının kullanımı ve iş güvenliği açısından önemi hakkında literatür taraması yapılmış, bu literatür taramasından elde edilen bilgiler ışığında yükseltilebilen çalışma yapmak üzere yükseltilebilen seyyar iş platformu üretici/distribütör ve kiralama firmaları, bu ekipmanlarının kullanıldığı sektörlerde görev alan iş güvenliği uzmanları, iş ekipmanlarını kullanan operatörler ve ekipmanları kiralayıp kullanan firmalar olmak üzere 4 ayrı çalışma grubu belirlenmiştir. Bu çalışma gruplarına yönelik sorular hazırlanmış ve verilen cevapların istatistik paket programı aracılığıyla soru ortalamaları, genel ortalama, standart sapma ve güvenilirlik oranları bulunarak değerlendirmesi yapılmıştır. Yapılan analizlere göre sektör paydaşları yükseltilebilen seyyar iş platformları iş sağlığı ve güvenliği için geleneksel yöntemlere göre daha güvenli ve faydalı bulmakta oldukları anlaşılmıştır. Firmaların iş platformları arasında kıyaslama yapılırken mekanik ve teknolojik üstünlüklerin kıyaslandığı dolayısıyla sektörün sürekli kendini geliştirmek zorunda olduğu analizlerden çıkan bir diğer sonuçtur. Katılımcıların acil durum tatbikatlarını faydalı buldukları, çalışan temsilcileri ve iş güvenliği uzmanlarının katkılarını önemli buldukları elde edilen diğer sonuçlardandır.--------------------Occupational Health and Safety Law in our country composes the authorities and responsibilities of employers and employees in the workplaces and their add-ons. The regulations to be prepared in article 30 of the Law have been referred, and the regulation on Occupational Health and Safety in Construction Works has entered into force in accordance with this article. Working at height defines in annex-4 a.1 of the regulation as “The work done in any field that has a level difference and where the possibility of injury as a result of falling”.In this thesis, literature review has been conducted on the use of mobile work platforms that can be mobile elevating work platform used at height studies and its importance in terms of work safety. After that, 4 different working groups have been determined which are manufacturer/distributors and rent firms, occupational safety experts working in the sector, operators who use work equipment and companies that rent and use the platforms. Questions were prepared for these study groups and the answers were evaluated by using the statistical package program by finding the average of questions, general average, standard deviation and reliability rates. According to the analyzes, it is understood that the sector stakeholders find the mobile elevating work platforms safer and more beneficial than traditional methods for occupational health and safety. While comparing the work platforms of the companies, it is another result comes from the analyzes that the sector has to improve itself and therefore the mechanical and technological superiorities are compared. Other results are participants find emergency drills useful and find the contributions of employee representatives and occupational safety experts important.
- Published
- 2020
24. Kürlenme ve kurutma fırını baca gazı atık ısısının kazanılması
- Author
-
Çavuşoğlu, Sezgin, Atmaca, Mustafa, and Makine Mühendisliği Anabilim Dalı
- Subjects
Makine mühendisliği ,Mechanical engineering - Abstract
KÜRLENME VE KURUTMA FIRINI BACA GAZI ATIK ISISININ GERİ KAZANILMASIEnerjinin ekonomik ve sosyal refahın önemli belirtilerinden biri olması, hayat kalitesinin arttırılmasında önemli bir rolü olduğu bilinmektedir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde artan nüfus, sanayileşme ve teknolojik gelişmelerden dolayı enerjiye olan talep giderek artmaktadır. Bu artış ile ülkeler enerjiye kolay, ucuz ve kesintisiz bir biçimde ulaşmak istemektedirler. Bu çalışmada otomotiv sektöründe kullanılan boyahane tesislerinin boya kurutma ve kürlenme fırını atık ısısından yararlanarak enerji verimliliğini artırarak sıcak su eldesi için bir ısı dönüştürücü sistemi tasarlanmıştır. Sistemin getireceği faydalar değerlendirilmiştir. Literatüre bakıldığında yapılan bu çalışmanın benzerine rastlanmamıştır bu nedenle enerji geri kazanımı sistemleri konusunda literatüre özgün bir çalışma kazandırılacaktır.Endüstriyel toz boya tesislerinde boyanması istenen metal parçalar, boyama safhasına gelene kadar birçok işlem görmektedir. Parçanın boyanabilmesi için öncelikle parçalar yağ alma banyolarından geçmektedir. Sonrasında metal yüzey üzerinde boyanın tutunabilmesi için çinkofosfat ile kimyasal tepkime sonucu yüzey aşındırma gerçekleştirilmektedir. Tepkime sonlandırılması için pasivasyon banyosundan geçen parçalar DI (deiyonize) su ile yıkanmaktadır. Boyama işlemine tüm parçalar tamamen kuru girmesi gerektiğinden dolayı boya işlemi öncesinde parçalar kurutma fırınından geçirilerek üzerinde kalan su kurutulmaktadır. Bu şekilde boya kabininden geçen ve boyanan parçalar mamul hale gelebilmesi için kürlenme fırınından geçerek toz boyanın pişmesi sağlanmaktadır. Son olarak fırın çıkışında kürlenme operasyonunda parçalar üzerine transfer olan ısının deşarj edilmesi için soğutma bölümünden geçerek montajlamaya uygun hale gelmektedir. Yaptığımız çalışmada bahsi geçen bu prosese ait kurutma ve kürlenme fırını baca gazlarındaki atık ısı, ısı dönüştürücü ile geri kazanılarak çinkofosfat banyosundan çıkan ve doğalgaz kombisine tekrar ısıtılmak üzere dönen su borularına ısının transfer edilerek atık ısıdan enerji kazanımı sağlanmıştır. Bu sayede kombi giriş ve çıkışı arasındaki sıcaklık farkı olan ΔT miktarını düşürmek ve bu yöntem ile doğalgaz tüketim miktarını azaltarak enerji kullanım verimliliğini artırmak amaçlanmaktadır. Sistem doğal kaynakların daha az kullanımı ve enerji verimliliğini artırmanın dışında çevre kirliliği konusunda da karbon salınımını azalttığı için daha temiz bir doğaya katkıda bulunacaktır.--------------------RECOVERING WASTE HEAT OF CURING AND DRYING CHIMNEYS AS RECYCLABLE ENERGY It is known that energy is one of the important indicators of economic and social welfare and has an important role in increasing the quality of life. Especially in developing countries, the demand for energy is increasing due to the increasing population, industrialization and technological developments. With this increase, countries want to reach energy easily, cheaply and without interruption. In this study, a heat exchanger system has been designed to obtain hot water by increasing energy efficiency by using the waste heat of paint drying and curing furnaces used in the automotive industry. The benefits of the system have been evaluated. Considering the literature, this study is not similar to this one. Therefore, an original study on energy recovery systems will be added to the literature.Parts which are requested to be painted by industrial powder coating facility must have several steps to be able to painted. First of all oil is eliminated from metal by passing inside of oil eliminating baths. To provide good paint sticking onto metal surface, chemical reaction is actualized with zincphospaht to receive corroded surface. For finishing of the reaction parts go inside of passivation bath. Parts is washed with DI (deionized) water to remove chemicals from part. All parts must be totally dry before entering to paint booth therefore one drying oven is used to provide good parts. After painting parts go inside of the curing oven to get final shape. Curing oven cooks the powder and parts go out by passing inside of cooling zone for decharging of transferred heat inside of curing oven. In our study, the waste heat in the drying and curing furnace flue gases of this process is recovered with a heat exchanger, and it is aimed to transfer heat to the water pipes that come out of the zincophosphate bath and return to the natural gas boiler to be reheated. In this way, it is aimed to reduce the ΔT amount, which is the temperature difference between the boiler input and output, and to increase the energy use efficiency by reducing the amount of natural gas consumption with this method. The system will contribute to a cleaner nature as it reduces carbon emissions in terms of environmental pollution as well as using less natural resources and increasing energy efficiency.
- Published
- 2020
25. Elektronik kart üretim alanları için temiz oda tasarım parametrelerinin incelenmesi
- Author
-
Balaban, Serhat, Onat, Ayhan, and Makine Mühendisliği Anabilim Dalı
- Subjects
Makine mühendisliği ,Mechanical engineering - Abstract
Temiz oda tasarımının genellikle hastanelerdeki ameliyathane veya yoğun bakım üniteleri için yapıldığı düşünülür fakat elektronik kart üretim alanlarında, elektronik proses alanlarında, ilaç üretim alanları veya kimyasal üretim alanları gibi daha birçok alanda temiz oda tasarımı ve uygulamalarına ihtiyaç duyulmaktadır. Günümüzde temiz odalara ilişkin standartlar ve sınıflar mevcut olup tasarım kriterleri buna bağlı kontrol edilmektedir. Teorik çalışmalar haricinde bir ortamda kirletici maddelerin oluşumu engellenemez fakat mahale belirli miktarda taze hava verilmesi, mahalden kirli havanın egzoz edilmesi ya da yeniden filtrelenmesi ile istenilen hava şartları sağlanabilir. Temiz odalarda özellikle sıcaklık ve nemin kontrolü amaçlanmaktadır. Elektronik kart üretim alanlarında öncelikle statik elektrik oluşumunu engellemek için belirli bir nem oranı sağlanmalıdır. Üretilen ürünlerin özel şartları dışında bu mahalde çalışan insanların terleme ve benzeri yollarla kirletici oluşturmamaları önemlidir. Genel olarak temiz odalarda canlı ve cansız kirleticiler, sıcaklık, nem değeri, hava akış yönleri ve basınç değerleri kontrol altında tutulmalıdır. Bu çalışmada, öncelikle temiz oda terminolojisi ve tasarım kriterleri hakkında genel bilgi verilmiş, ardından elektronik proseslerin gerçekleştirileceği laboratuvar ortamı servis bölgesi iklimlendirme sistem tasarımında izlenecek yöntem tanıtıldıktan sonra, temiz oda klima santrali tasarımı yapılmıştır.Elektronik proseslerin gerçekleştirildiği ortamlar için temiz oda havalandırma sistemi oldukça iyi tasarlanmalıdır. Bu nedenle, tez çalışması sırasında havalandırma sistemi tasarım şeması hazırlanmış, şema hazırlanırken mahale yapılacak dağıtıma göre teorik bir kanal güzergahı, hava debisi, ısı kayıp kazanç tablosu belirlenmiştir. Tasarım şemasının tamamlanmasının ardından kanal basıncı, üfleme sıcaklığına bağlı ısıtma soğutma yükü, üfleme ve emiş hava debisi gibi parametreler göz önünde bulundurularak klima santralinde bulunan tüm donanımların seçimleri yapılmıştır. Uygulamada klima santraline bağlı mahalden ortamdaki partikül sayısı, sıcaklık ve nem değerleri alınarak çalışma tamamlanmıştır.--------------------Clean room design is generally thought to be made for operating theaters or intensive care units in hospitals but there is a need for clean room design and applications in electronic card production areas, electronic process areas, pharmaceutical production areas or chemical production areas. Today there are standards and classes for clean rooms and design criteria are controlled accordingly. Apart from theoretical studies, the formation of pollutants in an environment cannot be prevented, but the desired air conditions can be achieved by supplying a certain amount of fresh air to the room, exhausting or re-filtering the polluted air from the room. In clean rooms, especially temperature and humidity control is aimed. In the electronic board production areas, a certain humidity should be provided to prevent the formation of static electricity firstly. Apart from the special conditions of the products produced, it is important that people who are working in this area do not form pollutants through perspiration and the like. In general, animate/inanimate pollutants, temperature, humidity, air flow direction and pressure should be kept under control in clean rooms. In this study, firstly, general information about clean room terminology and design criteria are given. Then, after introducing the method to be followed in the design of the laboratory environment air conditioning system where electronic processes service zone will be performed, clean room air handling unit design made.Clean room ventilation system should be designed very well for electronic processes. Therefore, a ventilation system design scheme prepared during the thesis study, a theoretical channel route, airflow rate and heat loss gain table determined according to the distribution of the air to be made in the room. Following the completion of the design scheme, all equipment in the air handling unit has selected by taking into account the parameters such as duct pressure, heating and cooling load depending on the blowing temperature, blowing flow, and suction airflow. In practice, the thesis study completed by taking the number of particles, temperature, and humidity values from the environment connected to the air handling unit.
- Published
- 2020
26. Investigation on the effect of the total efficiency of water and air used together as a fluid in the photovoltaic thermal (PV/T) systems
- Author
-
Pektemir, İmdat Zafer, Atmaca, Mustafa, Makine Mühendisliği (Türkçe) Anabilim Dalı, and Makine Mühendisliği Anabilim Dalı
- Subjects
Makine mühendisliği ,Energy ,Enerji ,Mechanical engineering - Abstract
PV (fotovoltaik) panellerin sıcaklığı, elektrik üretirken yükselmektedir. Bu yüzden, panellerin elektriksel verimi azalmakta ve sürekli soğutulması gerekmektedir. İşte, bu yüzden fotovoltaik termal sistemler, PV panel sıcaklığını düşürmek ve termal enerji kazanmak için dizayn edilirler.Bu çalışmada, hava ve su kullanılan fotovoltaik termal sistemin performansı ve su bazlı PV/T sistem ve soğutulmayan PV sistem ile karşılaştırılması yapılmıştır. Öncelikle, iki özel PV/T sistem dizayn edilmiştir. Birincisi, sadece su kullanılan PV/T (fotovoltaik-termal) sistemdir. İkincisi su ve hava ısı değiştiricisi kullanılan PV/T sistemdir. "Solenam" (Solar Energy Absorber Machine) olarak adlandırılan bu yeni sistemde, hava ısıtıcı olarak alüminyum balpeteği şekilli ısı değiştirici, su ısıtıcı olarak, bakır borular kullanılmıştır. Ayrıca, termal kazanımı artırmak ve düşük sıcaklık problemini çözebilmek için, PV panelin arkasına siyah absorber plaka yerleştirilmiş ve PV/T sistemler yalıtılmıştır. Böylece, yüksek hava ve su sıcaklıkları elde edilebilmiştir.Bu sistemde, hava ve suyun birlikte kullanılması, bunların farklı fiziksel özelliklerinden yararlanılmasına olanak sağlamıştır. Hava, panelin hem üstünden hem de altından geçerken, su ayrı bir ısı değiştiricide panelin sadece alt kısmından geçmektedir. Bu sayede, su ve hava ayrı ısı değiştiricilerde, PV panelden aynı anda ısı çekmektedirler. Bu sayede, panel üst ve alt kısmından aynı anda soğutulmaktadır.Çalışmada, su ve hava esaslı PV/T ile su esaslı PV/T ve soğutulmayan PV sistemin aynı atmosferik koşullarda karşılaştırmaları yapılmıştır. Çalışma sonuçlarına göre, PV sistemin maksimum verimi yaklaşık 14% olarak gerçekleşmiştir. Ayrıca, toplam verim, su esaslı PV/T sistemde, 20% ve 40% aralığında gerçekleşmiştir. Sonuçta, su ve hava esaslı PV/T sistemde, toplam verim 60% ve 90% aralığında gerçekleşmiştir. Su ve hava esaslı PV/T sistemde, termal kazançlar oldukça yüksek olup çeşitli optimizasyonlar yapılarak evsel uygulamalarda kolaylıkla kullanılabilir. Bir başka deyişle, tasarladığımız bu yeni sistem, güneş enerjisinden 60%-90%’lara varan oranda yararlanılabilmesine olanak sağlamaktadır. Çalışma, birçok çalışmadan farklı olarak, doğal çevre koşullarında gerçekleştirilmiş, farklı iklimsel koşullara sahip çeşitli günlerde yürütülmüştür. Ayrıca atmosferik parametreler ölçülerek, PV panel sıcaklığı üzerinde etkili olan atmosferik parametreler araştırılmıştır.Çalışma sonuçlarına göre, bu tip bir hava ve su esaslı PV/T modül ile tipik bir ofis odasının ısıtma ihtiyacının büyük bir kısmı sağlanabilir. Ayrıca, sistemin yazın da ısı kazanımı oldukça yüksek olup başka amaçlar için kullanılabilir. Diğer taraftan, bütün mevsimlerde elektrik enerjisi ve sıcak su, konut ihtiyaçları için de kullanılabilir. Sonuç olarak; “Solenam” konut uygulamalarının yanısıra, oteller ve yurtlar gibi hem elektrik hem de termal enerji ihtiyacının olduğu yerlerde kullanılabilir.--------------------PV (photovoltaic) panel temperature increases when it produces electricity. Therefore electrical efficiency of the panel decreases and that is why the panel should always be cooled. Thus, for this reason, photovoltaic thermal systems are designed for cooling of PV to reduce the increased temperature of the panel and gained thermal energy. Besides the performance of photovoltaic-thermal systems which used both air and water, its comparison with water based system and the uncooled PV system were studied in this present study. Firstly, two specific PV/T systems were designed. The first one was a PV/T system that used only a water heat exchanger. The second one was a PV/T (photovoltaic-thermal) system that used a water and air heat exchanger.For air heating, an aluminium honeycomb heat exchanger and for water heating, copper tubes were used in this novel PV/T system called “Solenam” (Solar Enegy Absorber Machine). Also, a black absorber plate was placed at the back of the PV module and an insulation material was used for the PV/T systems in order to enhance the thermal gain and overcome the low temperature problem. Thus, high water and air output temperatures were able to achieved.In this system, the use of water and air together made it possible to benefit from their different physical properties . While air passed both the top of the panel and the bottom, water passed only through the bottom of the panel in a separate heat exchanger. In this way, the water and air absorbed the thermal energy from the panel in a separate exchangers at the same time. Thus, it cooled both the top and the bottom of the panel at the same time.The air and water based PV/T was compared with a water based PV/T and an uncooled PV under same atmospheric conditions in this present study. According to the study results, the maximum efficiency in the uncooled PV was nearly 14%. Also the total efficiency in the water based PV/T was nearly between 20% and 40%. Finally the total efficiency in the water and air based PV/T was nearly 60% and 90%. Thermal gain of working fluids was well high in the water and air based PV/T, therefore it could easily be used in residental applications by making several optimizations. In other word, this new system, the design of which belongs to us, enables to benefit from the solar energy by a proportion up to 60%-90%.This study, having been conducted under natural ambient conditions contrary to most common studies, was conducted on several days which had different climatic conditions. Additionally, the atmospheric parameters were measured. It was investigated that the atmospheric parameters were effective on the PV panel temperature.According to the results; a great portion of the need of heating in a typical office can be provided by this air and water based PV/T module. Also, the energy gaining of air in summer is well high and it can be used for other purposes by optimization. On the other hand, the production of electrical energy and hot water can be used for residential need in all seasons. As a result, “Solenam”could be use where both thermal and electrical energy are needed; for instance; in hotels and dormitories as well as in residential need.
- Published
- 2020
27. The application of Analytical Hierarchy Process (AHP) method in purchasi̇ng process of split type air conditioners
- Author
-
Özbuğan, Nazli, Onat, Ayhan, and Makine Mühendisliği Anabilim Dalı
- Subjects
Makine mühendisliği ,Mechanical Engineering ,Makine Mühendisliği ,Mechanical engineering - Abstract
Split klima uygulamaları günümüzde oldukça kullanılan bir iklimlendirme çözümüdür. Isıtma, soğutma ve nem alma işlemleri ihtiyaç haline gelmektedir. Çeşitli tip ve kapasiteler de olan split klima cihazlar, ortam ihtiyacına ve isteğe bağlı olarak değişiklik göstermektedir.Klima cihazlarına olan talebin artması ile beraber üretici firma sayısı da artmıştır. Üreticiler rekabet etmek adına, artan bu talebe karşılık, farklı özelliklerde olan, geniş ürün yelpazesi ile müşterilere ulaşmaya çalışmaktadır. Bu çalışmada, tüketicilerin hangi kriterlere daha önem verdiği tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu şekilde, tüketicilerin hangi ürüne karar vermesi daha kolay olacaktır. Aynı zamanda üretici, tüketicinin önem verdiği kriter ile ürünü üreterek rekabet avantajı sağlayabilecektir.Öncelikle tüketicinin split klima alırken hangi kriterlere dikkat ettiği araştırılmış ve on bir kriter belirlenmiştir. İlk kriter satıcının teknik yeterliliğe sahip olup olmadığı, böylece ürüne hâkim olup müşteriyi ikna edebilmesi, ikinci kriter soğutma ve ısıtma verimliği ve maliyeti yani enerji tasarrufu sağlayıp sağlamadığı, bir başka ifadeyle elektrik faturasına yansıyan bedel olarak tanımlanabilir. Üçüncü kriter satın alma maliyeti ve ödeme şekli, ürünü alırken nasıl ödeme imkânı sunduğu ve ödenen tutar, dördüncü kriter firmanın bilinirliği, yaygın bayi ağı olması, duyulmuş ve tanınmış bir marka olması olarak tanımlanmaktadır. Beşinci kriter ise servis ağı, servis sayısının ve hizmetinin iyi olması, altıncı kriter ise stok durumu, termin süresinin kısa olması, yedinci kriter montaj süresi, en kısa sürede montajının yapılabilmesi, sekizinci kriter estetik olması, ürünün dış görünüşünün farklı renk ve tasarımda olma durumu olarak tanımlanmaktadır. Dokuzuncu kriter ise fonksiyonel özellik, online kontrol özelliği, toz temizleme filtreye sahip olması, akıllı göz gibi ek fonksiyonel özelliklere sahip olması, onuncu kriter ürünün menşei, hangi ülkeye ait olduğu ve son kriter iç ünite ve dış ünite ses seviyesi, ses seviyesinin en düşük değerde olması olarak tanımlanmaktadır.Tüm bu kriterlerin ikili karşılaştırmaları için 48 kişiye anket çalışması yapılmıştır. AHP yöntemi ile katılımcılara ikili karşılaştırmalara 1’den 9’a kadar puan vermeleri istenmiştir. Daha sonra geometrik ortalaması alınarak, ortak görüş belirlenmiştir. Oluşturulan matris normalleştirilip, önem dereceleri tespit edilmiştir.Sonuç olarak yapılan anket çalışması ve analiz ile beraber %15,5 ile soğutma ve ısıtma maliyeti ve verimliliği en önemli kriter olurken, %2,2 ile satıcı bilgisi en az önemli kriter olarak tespit edilmiştir.--------------------Nowadays, split air conditioner is an air conditioning solution. Split air conditioners, becoming need, with heating, cooling and dehumidification feature. Split air conditioners, which have variety types and capacities, is be different depending on air ambient and special demand.Count of manufacturers increase with increasing of split air conditioner demand. With increasing demand, manufacturers try to achieve customer with wide range of product for compete. In this study, it is tried determine for customers which criteria is more important than other criteria. In this way, it will be easier for customers to decide which product. At the same time, manufacturers will provide competitive advantage by producing the product with criteria of customers give importance. Firstly, which criteria important were investigated when customers purchase split air conditioner and eleven criteria were determined. First criterion, whether dealers have to technical competency. Thus, dealer can convince customer with information of product, second criterion, cooling and heating operating cost and efficiency that is to say, whether it provides energy efficiency, electricity bill for air conditioner. Third criterion, purchasing cost and payment method, how to pay when purchase (as the possibility of credit card installment) and product price, fourth criterion reputation of company, it has to heard and well-known company with widespread dealer network. The fifty criterion, service network, it has to be number of service and well-service, sixth criterion, stock status, shortest term time. Seventh criterion, installation time, faster make installation, eighth criterion, aesthetics, it is defined as to be different color and design appearance of product. Ninth criterion, functionality, split air conditioner has functionality as online control, dust clear filter, smart eye. Tenth criterion, origin of product, has to which country and last criterion, noise level of indoor and outdoor unit, it is defined as low noise level. 48 people survey was conducted for binary comparison of all these criteria. Participants is be want to give score 1 to 9 for binary comparisons with the AHP method. Then, the geometric mean was taken and the common opinion was determined. Then, the geometric mean was taken and the common opinion was determined. The formed matrix was normalized and their significance levels were determined.As a result of the survey and analysis, cooling and heating operating cost and were the most important criteria with 15.5%, while technical competency of dealer was the least important criteria with 2.2%.
- Published
- 2019
28. Analysis of water hammer effects inside pipes using advanced CFD techniques
- Author
-
İstanbullu, Anıl, Alpman, Emre, and Makine Mühendisliği (İngilizce) Makine Mühendisliği (İngilizce)
- Subjects
Makine mühendisliği ,Mechanical engineering - Abstract
Su darbesi, sıvının hızı ve basıncındaki ani değişmelereden dolayı meydana gelen bir hidrolik olaydır. Bu hız ve basınç değişmelerinin bir kaç sebebi olabilir. Başlıca su darbesi nedenleri için ani vana kapanması, pompa güç ünitesinin bozulmasından dolayı pompanın su basamaması ve boru hattı üzerinde yer alan ekipmanların bozulması şeklinde öreneklendirilebilir. Su darbesi analizini günümüz ticari yazılımlarının dışında OpenFOAM gibi kullanıcıya açık kaynak kodlu yazılımlar aracılığıyla da yapılabilir.Bu çalışmada, OpenFOAM içerisinde yer alan ve sıkıştırılabilir sıvılar için kullanılan bir zamana bağlı denklem çözücüsü olan sonicLiquidFoam aracılığıyla çeşitli boru hatlarında su darbesi analizi incelenecektir. Bunun için gerekli ağ yapısının oluşturulup, uygun sınır koşullarının belirlenmesi gereklidir. Gerekli ağ yapısının oluşturulmasında OpenFOAM içerisinde yer alan blockMesh özelliğinden yararlanılmıştır.Sınır koşullarında, boru hattının bir ucunda sürekli sabit bir basınç etkisi yaratan rezervuar ve diğer ucunda ise su darbesi olayını gözlemleyebilmemiz için ani kapanabilen bir vananın bulunduğu kabul edilmiştir. Analizlerde, borunun çıkış kısmında yer alan vananın kapanma haraketini göstermek yerine vana kapanma hareketine karşılık gelen debi miktarları tanımlanmıştır. Bu sayede su darbesi analizinin OpenFOAM aracılığıyla yapılabilmesi ve elde edilen sonuçların deneysel veriler ile karşılaştırılabilmesi sağlanmıştır. Deneyde gözlenen su darbesinin neden olduğu maksimum basınç ile OpenFOAM üzerinde hesaplanan maksimum basınç değeri arasındaki fark yaklaşık olarak %4 mertebelerinde çıkmaktadır. Bu sonuç ise pozitif ve umut verici bir adım olarak yorumlanabilir.--------------------Water hammer is a hydraulic phenomenon occured due to sudden changes in velocity and pressure of the fluid. There are few reasons for these changes in velocity and pressure. Sudden valve closure, pump failure due to power cut and malfunctioning any equipment along the pipeline could be main reasons for water hammer. As it is known that commercial softwares and programs can handle the analysis of water hammer, open source softwares such as OpenFOAM alternatively perform such analysis as well.In this study, investigation of water hammer in different pipings will be done by means of sonicLiquidFoam which is a transient solver under OpenFOAM for compressible liquids. In order to do this analysis, creating mesh structures and determining appropriate boundary conditions are required. In meshing structure, blockMesh under OpenFOAM is utilized.In boundary conditions, it is assumed that there is a reservoir and a valve on the pipeline since the reservoir is providing constant pressure for pipeline’s end and the valve is closing swiftly to be able to observe water hammer. Instead of making valve closing during the analysis, flow rates corresponding to the valve closing situation are defined accordingly. In this way, it can be illustrated that water hammer analysis is done by OpenFOAM and the results obtained from OpenFOAM are compared with experimental results. Difference between maximum pressure in OpenFOAM analysis and experiment is approximately 4%. This outcome can be interpreted as a positive and encouraging milestone.
- Published
- 2019
29. The effects of cutting conditions on surface integrity in micro machining of magnesium alloys
- Author
-
Aydin, Umut, Ay, Mustafa, Etyemez, Ayhan, Makine Mühendisliği (Türkçe) Anabilim Dalı, and Makine Mühendisliği Anabilim Dalı
- Subjects
Teknik Eğitim ,Makine mühendisliği ,Magnesium alloys ,Mechanical Engineering ,Technical Education ,Engineering Sciences ,Magnesium ,Makine Mühendisliği ,Roughness ,Milling ,Mechanical engineering ,Mühendislik Bilimleri - Abstract
MAGNEZYUM ALAŞIMIN MİKROFREZELENMESİNDE KESME ŞARTLARININ YÜZEY BÜTÜNLÜĞÜNE ETKİLERİNİN İNCELENMESİMikro işleme, üç boyutlu ve karmaşık geometriye sahip mikro ölçekte bulunan ürünlerin, mühendislik malzemeleri kullanılarak, dar toleranslarla ve yüksek hassasiyetle üretilmesini sağlayan imalat yöntemidir. Bu çalışmada, magnezyum alaşımı malzemenin mikro frezeleme kesici takımlarla frezelemesinde ilerleme, kesme hızı ve talaş derinliğinin kesme kuvvetlerine etkisi araştırılmıştır. Deney tasarımında Taguchi metodu kullanılmıştır. Bu metot ile deneylere harcanacak zaman ve maliyetten tasarruf edilmiş, deney sonuçlarında elde edilen veriler optimize edilerek iyileştirme gerçekleştirilmiştir. Bağımlı ve bağımsız değişkenler arasındaki ilişki matematiksel olarak regresyon analiz yöntemiyle modellenecektir. Her parametrenin elde edilen sonuçlar üzerindeki etkisi varyans analizi (ANOVA) kullanılarak belirlenmiştir. Taguchi yönteminin uygulanacağı bu çalışmada kesme kuvveti ve yüzey pürüzlülüğü minimize edilerek, performans artırılmış ve elde edilen ürünün kalitesi iyileştirilmiştir. Bu çalışma ile magnezyum malzeme, mikro parmak freze ile optimal işlenebilirliği tayin edilmeye çalışılmıştır.--------------------THE EFFECTS OF CUTTING CONDITIONS ON SURFACE INTEGRITY IN MICRO MACHINING OF MAGNESIUM ALLOYSMicro-machining is a method of manufacturing products of micro-scale with three-dimensional and complex geometry, using engineering materials, with narrow tolerances and with high precision. In this study, the effect of cutting, cutting speed and cutting depth on milling of magnesium alloy material by micro-milling cutting tools was investigated. Taguchi method was used for experiment design. With this method, the time and cost to be spent on the experiments were saved, and the data obtained in the experimental results were optimized, and improvement was carried out. The relationship between the dependent and independent variables will be modelled mathematically by regression analysis method. The effect of each parameter on the results was determined by using variance analysis (ANOVA). In this study where the Taguchi method is applied, the cutting force and surface rougness are minimized, the performance is increased, and the quality of the product is improved. In this study, it has been tried to determine the optimal workability of magnesium material with a micro endmill machining.
- Published
- 2019
30. Performance optimization of coated and uncoated hss drill bits with experimental design method
- Author
-
Kocabiçak, Acar Can, Yalçınkaya, Senai, Makine Mühendisliği (Türkçe) Anabilim Dalı Makine Mühendisliği Bilim Dalı, and Makine Mühendisliği Anabilim Dalı
- Subjects
Mechanical Engineering ,Makine Mühendisliği - Abstract
Delik delme işlemi, otomotiv, uzay, havacılık ve savunma sanayi gibi talaşlı imalatın olduğu her alanda oldukça yaygın kullanılan bir talaşlı imalat yöntemidir. Deneysel çalışmada özel üretim karbür ve TIN kaplı matkap uçlarının deney tasarımı yöntemiyle performansının optimizasyonu yapılmıştır. Çalışmada, talaşlı imalat sektöründe oldukça yaygın olarak kullanılan matkap uçlarının delik delme işlemleri sırasındaki aşınma parametreleri ve yüzey pürüzlülükleri incelenmiştir. Delik delme operasyonuna etki eden matkap ucu, kullanılan iş parçasının ham malzemesi, uygulanan kesme parametreleri incelenerek matkap uçlarındaki aşınmalar analiz edilmiştir ve sonuçlar değerlendirilmiştir. Yüksek aşınma mukavemeti ile birlikte yüksek tokluğa sahip DIN 1.2379 Soğuk iş takım çeliği malzeme, HSS matkap ucu, TIN ve TiAlN kaplama matkap uçlarıyla 9 farklı devir ve ilerleme hızında delik delme işlemleri yapılmıştır. Delik delme işlemleri sırasında devir ve ilerleme hızları düzenli olarak arttırılarak takım aşınmalarına olan etkileri irdelenmiştir. Deneysel çalışmamız kapsamında Ø8, Ø10 ve Ø12 mm çapları matkap uçları kullanılarak aşınmaları gözlemlenmiştir. Delik delme işlemleri CNC dik işleminde yapılmış olup kesme işlemleri sırasındaki kesme parametreleri, ilerleme hızı, matkap devir sayısı ve kesme hızı kayıt altına alınmıştır.Kesici takımın aşınmasını etkileyen en önemli faktörlerden biri kullanılan takımın malzemesidir. Bu sebeple yaygın kullanılan ve geleneksel olan HSS matkap ucu, TIN ve TiAiN kaplama olarak üç ayrı matkap ucu kullanılarak bu üç farklı malzemenin aşınmaya karşı dayanımları karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Delik delme işlemleri sonrasında matkap takımlarında meydana gelen aşınma ve kırılmalar 3D lazer tarama cihazı ile taranarak analizleri yapılmıştır, sonuçları irdelenmiştir. Ayrıca matkap uçlarının aşınma sonuçları elektromikroskop ile görüntüleri alınmış, incelenmiş ve karşılaştırmaları yapılmıştır. Delik delme işlemleri tamamlandıktan sonra deliklerin yüzey pürüzlülükleri yüzey ölçüm cihazı ile ölçülmüştür. Delik delme işlemlerinin tamamlanmasının akabinde elde edilen delik yüzey pürüzlülük değerleri, uygulanan kesme parametreleri, kullanılan matkap ucu malzemeleri ve matkap takım çapları arasındaki bağıntılar analiz edilmiştir, çıkan sonuçlara optimizasyonu yapılmıştır.--------------------The hole drilling operation is a widely used manufacturing process in all areas of machining, such as automotive, aviation, defense and aerospace industry. Within the scope of the experimental study, the wear parameters of the drill bits, which are widely used in the machining sector, during the drilling operations were investigated. The cutting tool, work piece material and cutting parameters which are affecting to the drilling operation and the analyzing results were evaluated. With high abrasion resistance, DIN 1.2379 Steel drill bits, HSS drill bits, TIN and TiAlN drill bits are used and drilled operations are done at 9 different speeds and speeds. During the drilling process, the speed and speed of the feeds are increased regularly and the cutting parameter effects on tool wear are examined. Within the scope of our experimental study, abrasion was observed by using drill bits Ø8, Ø10 and Ø12 mm. The drilling processes are done in CNC vertical process and the cutting parameters (feed speed, speed and cutting speed) are recorded during cutting operations.One of the most important factors that affects to the cutting tool wear is the tool material. For this reason, three different material drill bits such as HSS drill bit, TIN and TiAlN were used to compare the abrasion resistance of these three materials. After the drilling operations, abrasion (wearing) and fractures in drill tools were analyzed by 3D laser scanning device and the results were examined. In addition, the wear results of the drill bits were also analyzed by a electro microscope. The surface roughness of the holes were measured by the surface measuring device after the drilling operations were completed. After completing the drilling operations, the roughness values were obtained, the cutting parameters were compared, the used drill bit materials and the drill tool diameters were analyzed. The results were interpreted.
- Published
- 2019
31. The effects of vibration and packaging variations on quality losses of agricultural products in road transport
- Author
-
Alpaydin, İbrahim, Atakök, Gürcan, and Makine Mühendisliği Anabilim Dalı
- Subjects
Paketleme ,Ulaştırma ,Koruma ,Gıda paketleme makineleri endüstrisi ,Postharvest technology ,Food industry and trade ,Teknolojik yenilikler ,Transportation ,Crops ,Makine Mühendisliği ,Araştırma ,Food packaging ,Ziraat ,Mahsüller ,Food packaging machinery industry ,Highway transportation ,Gıda endüstrisi ve ticareti ,Mechanical Engineering ,Research ,Gıda ,Agriculture ,Preservation ,Food ,Packaging ,Hasat sonrası teknolojisi ,Technological innovations ,Ulaşım ,Mechanical vibration ,Digital image processing - Abstract
Türkiye’de farklı iklimlerin bir arada görülmesi, ülkenin verimli ve geniş arazilere sahip olması birçok tarımsal ürünün yetişmesine imkân sağlamaktadır. Bu özelliklere sahip olmasından dolayı Türkiye, dünyada tarımsal potansiyeli en yüksek ülkelerden biri olmuştur. Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülke açısından tarımsal ürünlerin nakliyesi esnasında kayıplarının önlenmesi, gıda güvenliğinin sağlanması ve koşulların iyileştirilmesi ülke ekonomisi için büyük önem taşımaktadır. Tarımsal ürünlerin mekanik hasara uğraması, hasat sonrası yaşanan başlıca sorunlardandır. Temel olarak hasarlar darbe (şok), titreşim ve basınçtan kaynaklanmaktadır. Bu etkiler meyve ve sebzelerde yapısal olarak bozukluklara yol açmaktadır. Bunların sonucunda da kalite kayıpları hatta ürün kayıpları yaşanmaktadır.Bu çalışmada ilk olarak tarımsal ürünlerin nakliyesi esnasında maruz kaldığı titreşim etkisi araştırılmıştır. Ürünler bu süreçte darbelere ve basınç etkisine de maruz kalmaktadır. Fakat yol ve araç koşullarına bağlı olarak titreşim, ürünlerin sürekli olarak maruz kaldığı bir etki olduğu için bu konu üzerine yoğunlaşılmıştır. Titreşimden kaynaklanan yorulma hasarı ve rezonansın etkisiyle kalite kayıpları oluşmaktadır. Etkilerin sonuçlarının ortaya konması amacıyla ülkemizde en fazla üretimi yapılan elma çeşitlerden biri olan Golden Delicious çeşidi elma üzerinde çalışma yapılmış, ülke standartları ve uluslararası standartlarından bahsedilmiş; meyvelerin taşınması, saklanması ve korunması için gerekli olan ambalajlar hakkında bilgi verilmiştir.Son aşamada ise kusurların saptanması amacıyla ürün görselleri üzerinde çalışma yapılmıştır. Golden Delicious çeşidi elmanın Matlab programı vasıtasıyla, HSV (Hue, Saturation, Value) renk uzayı kullanılarak farklı meyve numunelerinde görüntü işleme tekniklerine bağlı olarak kusur tespiti yapılıp sonuçlar değerlendirilmiştir. Çalışmanın sonunda da renk değişimi meydana gelmiş bölgeler gösterilmiş ve kusur yüzdesi hesaplanmıştır.--------------------Presence of different climates in Turkey, the country's efficient and extensive grounds provide the opportunity to grow many agricultural products. Because of these features, it has become one of the countries with the highest agricultural potential in the world. Prevention of losses during the transport of agricultural products in terms of a developing country such as Turkey, ensuring food security and improving the conditions is of great importance for the national economy. Mechanical damage to agricultural products is one of the major problems for post-harvest. Basically, damages are caused by shock, vibration and pressure. These effects cause structural defects in fruits and vegetables. As a result, quality losses or product losses occur.In this study, firstly, the effect of vibration on agricultural products during transportation was investigated. Products are also exposed to sudden impacts and pressure stresses in this process. However, due to road and vehicle conditions, vibration is more focused on this subject because the products are subject to continuous exposure. Due to fatigue damage caused by vibration and the effect of resonance, quality losses occur.In order to reveal the results of the impacts, one of the most cultivated apple varieties in our country, Golden Delicious apple was used, country standards and international standards are mentioned. It is informed about the packaging required for transport, storage and preservation of fruits.At the last stage, product images were examined in order to determine the defects. According to image processing techniques of different fruit samples, defect detection was performed by using HSV (Hue, Saturation, Value) colour space by means of Matlab program of Golden Delicious variety and the results were evaluated. At the end of the study, colour change regions were shown and percentage of defect was calculated.
- Published
- 2019
32. Capacity balancing and productivity analysis of the assembly line
- Author
-
Hidimoğlu, Müzeyyen Burcu, Güngör, Ferhat, and Makine Mühendisliği Anabilim Dalı
- Subjects
Makine mühendisliği ,Mechanical Engineering ,Makine Mühendisliği ,Mechanical engineering - Abstract
Firmaların rekabet güçleri, kaynakların verimli ve etkin biçimde kullanılması sonucunda belirlenmektedir. Kaynakların verimli ve etkin biçimde kullanılması, montaj hatlarında, iş yüklerinin, iş istasyonlarına dengeli bir şekilde dağıtılması sonucu mümkün olmaktadır. Montaj hattı dengeleme problemi, montaj hattı yapan işletmelerde, montaj işlemi sırasında, istasyonlar arasındaki öncelik ilişkileri dikkate alınarak iş istasyonlarında düzenleme yapılmasıdır.Yapılmış olan çalışmanın, birinci bölümünde üretim ve üretim sistemleriyle ilgili bilgi verilmiştir. İkinci bölümde montaj hattıyla ilgili detaylı bilgi verilmiş, yapılan literatür çalışması detaylı olarak ifade edilmiştir. Üçüncü bölüm olan uygulama kısmında da, işletmedeki montaj hattının, kapasite dengeleme öncesinde ve sonrasında incelemesi yapılmış, bu dengelemeye istinaden de birim fiyattaki değişim analiz edilmiştir. Tezde yapılan bu uygulamanın amacı, montaj hattında yapılacak hat dengeleme sonucundabirim maliyetlerin düşürülmesidir. Birim maliyetlerin düşürülmesi için, montaj hattındaki kısıtlar göz önüne alınmış, bu kısıtlara göre de operatörler arasındaki brüt maaş farklılığı ve iş adımlarının süreleri karşılaştırılarak Excel üstünde hat dengelemesi yapılmıştır. Excel tabanlı yapılan bu dengeleme, bir internet sayfası üstünde kodlanarak (https://verimlilikhesaplama.com/) test edilmiş ve dengeleme sistemi de sistem internet tabanlı bir ortam üstünde de kurulmuştur. Birim maliyet iyileştirme çalışması da Excelüstünde yapılmış, matematiksel model oluşturularak gerçek sistem değerleri ile ilk durum ve oluşturulan diğer olası durumlar arasında farklılık gözlemlenmiştir. Ayrıca montaj hattı dengeleme sistemine ilişkin genel görüşler ve uygulama sonucunda alınan sonuçlara göre genel görüş ve önerilere de yer verilmiştir.--------------------The competitive power of firms is determined by the efficient and effective use of resources. Efficient and efficient use of resources is possible through a balanced distribution of workloads to workstations in assembly lines. The assembly line balancing problem is the arrangement of workstations in the assembly line enterprises, taking into account the priority relations between the stations during the assemblyprocess.In the first part of the study, information was given on production and production systems. In the second section, detailed information about the assembly line has been given. In the third part, the assembly line in the enterprise was examined before and after capacity balancing and the change in unit price was analyzed based on this balancing. The aim of this thesis is to reduce unit costs as a result of line balancing on the assembly line. In order to reduce unit costs, the constraints in the assembly line were taken into consideration and line balancing was performed on Excel by comparing the gross salary differences between the operators and the duration of the work steps. This balancing based on Excel has also been tested on a web page (https://verimlilikhesaplama.com/) and the balancing system has been installed on an internet-based environment. Unit cost improvement study was also done on excel and a mathematical model was created and a difference was observed between the actual system values and the other conditions. In addition, general opinions and suggestions regarding the assembly line balancing system and the results obtained from the application are also included.
- Published
- 2019
33. Investigation of performance, emission and combustion characteristics of a diesel engine used by vegetable and animal biodiesel with multi-criteria decision-making methods
- Author
-
Erdoğan, Sinan, Sayın, Cenk, and Makine Mühendisliği Anabilim Dalı
- Subjects
Makine mühendisliği ,Fossil fuels ,Mechanical Engineering ,Alternative fuels ,Diesel engines ,Biyodizel yakıtlar ,Makine Mühendisliği ,Diesel fuels ,Mechanical engineering ,Biodiesel fuels ,Direct injection engines ,Dizel motor ,Diesel motor ,Multi criteria decision making - Abstract
Bu çalışma için hayvansal atıklardaki kemik iliği yağlarından transesterifikasyon yöntemi ile biyodizel yakıt üretilmiştir. Bu üretime ek olarak aspir ve kanola yağı kökenli bitkisel biyodizel yakıt temin edilmiştir. Deneylerde kullanılmak üzere hacimsel olarak %5, %20, %50 ve %100 oranlarında bitkisel biyodizel ve dizel yakıt harmanlanarak yakıt karışımları oluşturulmuştur. Bu karışımlar VOB5, VOB20, VOB50, VOB100 olarak isimlendirilmiştir. Aynı şekilde, hayvansal biyodizel ile AFB5, AFB20, AFB50 ve AFB100 yakıtları hazırlanmıştır. Hazırlanan yakıtlar, New Power NWR serisi alternatör bulunan ve Fawde marka ağır hizmet tipi dizel motordan oluşan jeneratör setinde 1500 dev/dk sabit hızda, 3,6, 7,2 ve 10,8 kW yükler altında test edilmiştir. Testlerde her yakıt karışımı için motor performansı, emisyon karakteristikleri ve yanma karakteristikleri belirlenmiştir. Ancak, ölçüm ve hesaplama yapılan tüm test parametrelerinde farklı yakıt karışımlarının farklı üstünlükleri ortaya çıkmıştır. Bu nedenle tüm test sonuçlarının olumlu ve olumsuz etkilerini bütüncül bir yaklaşımla dikkate alan ve en iyi yakıtın belirlenmesine yönelik bilimsel bir karar modeli oluşturulmuştur. Çok kriterli karar verme yöntemlerinden Analitik Hiyerarşi Prosesi (AHP), Analitik Ağ Prosesi (AAP), SWARA (Step-Wise Weigth Assessment Ratio Analysis) ve MOORA (Multi-Objective Optimization on The Basis of Ratio Analysis) hibrit şekilde kullanılmıştır. Tez çalışmasında, grup karar alma teknikleri benimsenmiş olup, öncelikle alternatif yakıtlar ve içten yanmalı motorlar konusunda araştırma yapan akademisyenlerden 5 kişilik karar alma grubu oluşturulmuştur. Seçim kriterlerinin belirlenmesinde ve kriter ağırlıklarının belirlenmesinde grup üyelerinin görüşlerine, deneyimlerine ve bilgilerine başvurulmuştur.Karar süreci için iki farklı yöntem belirlenmiştir. Birinci yöntemde, deneysel çalışma sonucu elde edilen verilere göre bütüncül bir yaklaşımla performans, emisyon ve yanma karakteristikleri açısından en iyi yakıtın seçimi yapılmıştır. Seçimden önce değerlendirme kriterlerinin ağırlıkları karar vericilerin görüşleri doğrultusunda AAP ve SWARA yöntemleri ile ayrı ayrı hesaplanmıştır. Değerlendirme kriterlerinin ağırlıklarının belirlenmesinde uygulama ve değerlendirme süreçleri birbirinden tamamen farklı iki yöntem kullanılmıştır. Böylece karar vericilerin görüşlerinin tutarlılığı test edilmiştir. Yakıt seçimi ise MOORA yönteminin MULTIMOORA yaklaşımıyla yapılmıştır. Test sonuçlarına göre en iyi yakıt karışımının VOB20 olduğu belirlenmiştir.İkinci yöntemde, alternatif yakıtların fiziksel, kimyasal ve ekonomik özelliklerine odaklanarak değerlendirme yapılmıştır. Kriterlerin sonuca olan oransal etkilerini belirlemek için AHP ve SWARA yöntemleri ayrı ayrı uygulanmıştır. Karar verme metodu olarak MOORA yönteminin MULTIMOORA yaklaşımı kullanılmıştır. Bu yöntemde ise yakıtların özelliklerine ve fiyatına bağlı olarak yakıt seçimi yapılmıştır. Uygulama sonucunda en iyi yakıt karışımının VOB20 olduğu görülmüştür.--------------------For this study, biodiesel fuel was produced from the beef bone marrow in animal wastes by transesterification method. In addition to this production, biodiesel fuel of safflower and canola oil origin has been supplied. In order to be used in the experiments, 5%, 20%, 50% and 100% volume of vegetable biodiesel and diesel fuel were blended and fuel mixtures were formed. These mixtures are named as VOB5, VOB20, VOB50, VOB100. Similarly, AFB5, AFB20, AFB50, and AFB100 fuels were prepared with animal biodiesel. Prepared fuels were tested at a constant speed of 1500 rpm, under 3.6, 7.2 and 10.8 kW loads in a New Power NWR series alternator and Fawde heavy-duty diesel engine composed of diesel generator set. In the tests, engine performance, emission and combustion characteristics were determined for each fuel mixture. However, the different advantages of different fuel mixtures have emerged in all test parameters of measurement and calculation. For this reason, a scientific decision model has been formed which takes into account the positive and negative effects of all test results with a holistic approach and the determination of the best fuel. Analytic Hierarchy Process (AHP), Analytic Network Process (ANP), SWARA (Step-Wise Weight Assessment Ratio Analysis) and MOORA (Multi-Objective Optimization on The Basis of Ratio Analysis) in multi-criteria decision-making methods are used as a hybrid. In the thesis study, group decision-making techniques have been adopted and a decision-making group consisting of 5 academicians who are primarily engaged in research on alternative fuels and internal combustion engines has been formed. The opinions, experiences, and information of the group members were used in determining the selection criteria and determining the weight of the criteria. Two different methods were determined for the decision process. In the first method, according to the data obtained from the experimental study, the best fuel has been selected in terms of performance, emission and combustion characteristics with a holistic approach. The weight of the evaluation criteria before the election was calculated separately by the ANP and SWARA methods according to the opinions of the decision makers. In order to determine the weight of the evaluation criteria, two completely different methods were used. Thus, the consistency of the decision-makers' opinions was tested. Fuel selection was made by the MOORA method's MULTIMOORA approach. According to the test results, the best fuel mixture was determined as VOB20. The second method focuses on the physical, chemical and economic characteristics of alternative fuels. AHP and SWARA methods were applied separately to determine the proportional effects of the criteria to the result. The MULTIMOORA approach of the MOORA method was used as a decision method. In this method, fuel selection was made depending on the characteristics and price of the fuels. VOB20 was found to be the best fuel mixture.
- Published
- 2019
34. Investigation of fire and fire safety precautions by modeling in high buildings
- Author
-
Kaya, Osman, Işıkan, M. Osman, Soyhan, Serhad Hakan, Makine Mühendisliği Anabilim Dalı, Isıkan, Mustafa Osman, and Soyhan, Hakan Serhad
- Subjects
Türkiye ,Makine mühendisliği ,Turkey ,Mechanical Engineering ,Makine Mühendisliği ,Fire prevention ,Yangından korunma ,Istanbul ,İstanbul ,Mechanical engineering - Abstract
Bugüne kadar meydana gelen yüksek bina yangınlarında sıcak gaz, duman ve alevler binanın üst kısımlarına doğru yayılmakta ve alt kısımlarda başlayan yangınlarda ise, hasar oldukça büyük olmakla birlikte birçok insan hayatını kaybetmekte veya ciddi yaralanmalar olmaktadır. Bu ölümlü olayların veya yaralanmaların geneli üst katlarda yoğun duman ve yangından dolayı çıkan insan sağlığını bozan (Hidrojen siyanür HCN, Karbonmonoksit CO, Kükürtdioksit SO2, Hidrojen klorür HCl, Amonyak NH3) gazlarından dolayı olmaktadır. Bu çalışmanın ilk aşamasında yüksek bina ve yangın kavramları, yangınların özellikleri ve gelişme safhaları hakkında genel bilgilendirmeler yapılmış olup sonrasında pasif ve aktif yangın güvenlik önlemlerine ilişkin bilgiler verilmiş ve bahsedilmiştir. Sonrasında İstanbul İli İlçelerinden birisi olan Sancaktepe Belediye Binası’nda yangın çıkma olasılığı yüksek olan mutfak ve otopark bölümlerinde ayrı ayrı farklı yangın senaryoları ( mutfakta otomatik yağmurlama sistemi aktif ve otomatik yağmurlama sistemi aktif değil iken, otoparkta jet fanlar aktif ve jet fanlar aktif değilken ) geliştirilmiştir. Bu senaryolar ile duman simülasyon programı olan PyroSim programı ile Sancaktepe Belediye Binası üç boyutlu modellenmiş ve tekrardan PyroSim programı kullanarak ilgili yangın senaryoları analiz edilmiştir. Yapılan analizler sonucunda çıkan yangın senaryolarından kaynaklanan dumanın dağılımı, hızı ve sıcaklığı iki boyutlu ve üç boyutlu şekilde incelenmiş olup bu senaryolar dahilinde binada alınmış yangın güvenlik önlemlerinin uygunluğu hakkında değerlendirmeler yapılmıştır.--------------------In the high building fires that have occured so far hot gas, smoke and flames are spreading to the upper parts of the building; and in the fires starting at the lower part, although the damage is quite large, many people are losing their lives or are seriously injured. These mortalities or injuries are caused mainly by the gases that disrupt human health (Hydrogen cyanide HCN, Carbonmonoxide CO, Sulfur dioxide SO2, Hydrogen chloride HCl, Ammonia NH3) due to heavy smoke and fire on the upper floors. In the first phase of this study, general information about high building and fire concepts, characteristics and development phases of fires were made and then information about passive and active fire safety precautions were given and mentioned. After that, different fire scenarios ( sprinkler system was active and sprinkler system was not active in kitchen, jet fans were active and jet fans were not active in the car park) were developed in the kitchen and car parking areas of Sancaktepe Municipality Building which is one of the districts of Istanbul. With these scenarios, the PyroSim program, which is a smoke simulation program, Sancaktepe Municipality Building has been modeled into three dimensions and the fire scenarios related to the Pyrosim program have been analyzed again. As a result of the analyses; the distribution, the speed and temperature of the smoke resulting from the fire scenarios were investigated in two-dimensional and three-dimensional ways, and within these scenarios, assessments were made on the suitability of fire safety precautions.
- Published
- 2019
35. Soğuk zincir kutularında peltier ile soğutma tasarımı ve analizi
- Author
-
Çakmaz, Elif Sena, Yılmaz, Mustafa, and Makine Mühendisliği Anabilim Dalı
- Subjects
Makine mühendisliği ,Bilim ve Teknoloji ,Mechanical Engineering ,Thermoelectric ,Makine Mühendisliği ,Science and Technology ,Medical Biology ,Mechanical engineering ,Tıbbi Biyoloji - Abstract
Aşı depoları, yiyecek muhafaza, tıbbi hizmetler ve elektronik cihazların soğutulması gibi farklı soğutma alanlarında soğutma talebi her geçen gün artmaktadır. Özellikle ilaç alanında, ilaçlar ve diğer tıbbi maddeler için hassas soğutma ihtiyacı nedeniyle önemi büyüktür. İlaçların taşınması sırasında belirli bir sıcaklık aralığında tutmak için soğuk zincir kutuları kullanılır.Bu çalışmada amaç soğuk zincir kutularında faz değiştiren malzemeler yerine (PCM) termoelektrik malzemesi peltier ile soğutulmanın sağlanıp sağlanamayacağını incelemektir. Çalışmanın iki aşaması bulunmaktadır. Birinci aşama bilgisayar destekli akışkan dinamiği analizi ile ısı yalıtım malzemelerinin performansı incelenmiştir. Bu çalışmanın sonucuna göre kutu içine konulacak uygun yalıtım malzemesi seçilmiştir. İkinci aşama ise deneysel çalışmadır. Kutu içine peltier kit yerleştirerek çalışma performansı gözlemlenmiştir. TE teknolojilerindeki gelişmeler ve yenilikler önemli ölçüde artmaktadır ve bu durum soğutma teknolojilerinin verimliliklerinin artmasında büyük rol oynayacaktır.--------------------Demand for refrigeration in different refrigeration fields such as air-conditioning, vaccine storages, food preservation, medical services, and cooling of electronic devices is increasing with each passing day. Especially in the medicine field due to its sensitive cooling demand for drugs and other medical substances. To keep drugs in a specific temperature range during transportation, cold chain boxes are used. In this study, cooling of the cold chain box with thermoelectric material peltier was performed instead of phase changing materials (PCM). In this study there are two stages. In the first stage insulation materials performance is evaluated with computational fluid dynamics method. According to the results of this study, suitable insulation material to be put into the box was selected. The second stage is experimental study. The performance of the work was observed by placing the peltier kit into the box. Developments and innovations in TE technologies are increasing significantly and this will play a major role in increasing the efficiency of cooling technologies.
- Published
- 2019
36. Marmaray demiryolu hattında ray kusurlarının ultrasonik yöntemle incelenmesi ve ray kusurlarının hattın hangi kısımlarında yoğunlaştığının tespiti
- Author
-
Kılıç, Osman, Yalçınkaya, Senai, and Makine Mühendisliği (Türkçe) Anabilim Dalı
- Subjects
Makine mühendisliği ,Demir yolları ,Istanbul ,İstanbul ,Railroads ,Mechanical engineering - Abstract
Demiryolu trafiğinin git gide çoğalması, tren hızlarının ve dingil kuvvetlerinin artmasıyla raya etkiyen yükler artmıştır. Bu nedenle, raylarda oluşan kusurların ve süreksizliklerin belirli aralıklar ile kontrol edilmesi ve bakımının zamanında yapılması çok önemli olmuştur. Zamanında tespit ve kontrol edilmeyen ray kusurları; boyuna, düşey ve yatay kuvvetler etkisinde büyüyerek, ray kırılmalarına, büyük kazalara ve maddi hasarlara hatta insanların ölmesine sebep olmaktadır. Raylarda oluşan bu kusurlar demiryollarının performansını, kalitesini ve bakım maliyetini etkiler. Bu sebeple güvenli bir demiryolu işletmeciliği için rayların düzenli olarak kontrol edilmesine ihtiyaç vardır. Ray kusurlarını tespit etmekte kullanılan en önemli yöntemler tahribatsız muayene yöntemleridir. Bu çalışmada, Ray kusurlarını belirlemek için kullanılan tahribatsız muayene yöntemleri hakkında bilgi verilmiştir. Tahribatsız muayene yöntemlerinin neler olduğu, bunların tanımları ve önemi detaylı bir şekilde izah edilmiştir.Bu muayene yöntemleri arasında da uygulaması kolay, verimli ve hızlı olması sebebiyle, genellikle ultrasonik muayene yöntemi tercih edilmektedir. Ultrasonik muayene yönteminin temel prensibi ve muayene tekniklerinden bilgiler verilmiştir.Bu deneysel çalışmada, ultrasonik muayene yöntemi kullanılarak Marmaray hattında (Kazlıçeşme - Ayrılık Çeşmesi) oluşan ray kusurları tespit edilmiş, ray kusurlarının özellikleri, rayın ve hattın hangi kısımlarında yoğunlaştığı deneysel olarak incelenmiştir.Bu deneysel çalışmada, ray kusurlarının oluşmasına sebep olan raya etki eden yükler ve ray gerilmeleri anlatılmıştır. Ray kusurlarının neler olduğu, nasıl oluştuğu detaylı bir şekilde bilgi verilmiş ve bu kusurların tespitine yönelik yöntemler hakkında çalışma yapılmıştır.Bu deneysel uygulamada, Marmaray hattında, rayların ultrasonik muayenesi Roger 400 adlı demiryolu hata tespit aracılığıyla yapılmıştır. Ultrasonik ölçümün sonuçları istasyonlar arasındaki demiryolu hat kesimi bazında değerlendirilmiştir. Ray ve ray kaynağı kusurlarının büyüklüğü, bulunduğu bölge ve hattın hangi kilometresinde gerçekleştiği belirlenmiştir. Bu kusurların hangi çeşit ray kusurları olduğu mühendisler tarafından incelenerek yorum yapılmıştır.--------------------The load on the railway tracks has been increased due to the rise of railway traffic, increase in axle force and the speed of rolling stocks. Therefore, the inspection of track discontinuity and track defects on early stages; and applying the maintenance activities on time became more important. The necessary inspections that aren’t made on time result in non-repairable track failures, arising from defects to spread on both horizontal and vertical directions through the tracks. Track failures are one of the major reasons of railway accidents. To provide a safe railway operation it is mandatory to inspect tracks in a timely manner with feasible methods. The most important method used to inspect rail defects is nondestructive (NDT) method. Information about NDT methods, used for inspecting rail defects, was given. Description of each NDT method type and their description were explained in detail. NDT inspection methods are the most commonly used methods to inspect rail defects since it is reliable, efficient and easy to apply. The fundamentals of ultrasonic inspection methods and inspection techniques were covered.This experimental study aims to inspect the rail defects on Marmaray line (Kazlicesme – Ayrilik Cesmesi) by using one of the NDT inspection method ultrasonic inspections, determining at which part of the tracks the defects are concentrated the most and examining these defects.Within the scope of this experimental study, the causes of rail defects, the effects of major loads traveling on rail tracks and track tensions were mentioned. Rail defects were explained in detail and visualized by pictures and drawings.Roger 400, a rolling stock that is designed for inspection of rail defects used to apply ultrasonic inspection on Marmaray line. The results were evaluated for each track section between stations and recorded on kilometer basis.The size of defects occurred on both rail and welding points and the changes on rail structure caused by defects were examined. Evaluations made regarding the types of rail defects encountered.
- Published
- 2019
37. An investigation of changes on performance, emission and combustion characteristics in spark ignition engines used different alcohol fuels
- Author
-
Göktaş, Meltem, Sayın, Cenk, Makine Mühendisliği (Türkçe) Anabilim Dalı Makine Mühendisliği Bilim Dalı, and Makine Mühendisliği Anabilim Dalı
- Subjects
Mechanical Engineering ,Makine Mühendisliği - Abstract
ÖZETZamanla enerjiye olan ihtiyacın artmasıyla bu ihtiyaçların karşılanması için fosilyakıtlar gibi çevreye zarar veren yakıtların kullanılması; insanları, çevre ile dost olanve ihtiyaçları istenilen seviyede karşılayabilen enerji kaynakları arayışlarınayönlendirmiştir. Fosil yakıtlar ile çalışan taşıtlar, çevrede zararlı gazların artmasına vepetrol rezervlerinin azalmasına neden olmaktadır. Bu yüzden, bu zararları azaltmak içinpek çok araştırmacı benzinli motorlarda istenilen performansı elde edebilen ve çevreyedaha az oranda emisyon bırakabilen yakıt arayışında bulunmuşlardır. Saf olarak ya dabelirli oranlarda benzin ile karıştırılarak kullanılan alkoller, bu yakıtlardan bazılarıdır.Alkollerin söz konusu avantajlarından yola çıkılarak, buji ateşlemeli motorlarda alkollüyakıt kullanılması üzerine geçmişten günümüze çok sayıda çalışma gerçekleştirilmiştir.Bu tez çalışmasında da, benzinli motorlarda alkol yakıt kullanılması durumunda motorperformansında, emisyonlarda ve yanma karakteristiklerinde gerçekleşen değişimleribelirten çalışmalar detaylı bir şekilde incelenerek tablolar oluşturulmuş ve butablolarda ilgili parametrelerdeki artış ve azalışlar belirtilmiştir. Ayrıca, hangi çeşit vene kadarlık oranda alkol kullanılmasıyla, bu parametrelerde, benzinin kullanılmasınakıyasla gerçekleşen değişimleri belirten şekiller oluşturulmuştur. Yapılan araştırmalarneticesinde; benzinli motorlarda alkol kullanılmasıyla, genel itibariyle, termal veriminarttığı, özellikle metanol ve etanolün kullanılmasıyla tork, efektif güç, volümetrikverim ve özgül yakıt tüketiminin arttığı sonucuna varılmıştır. Bununla birlikte, alkolkullanımı ile genel olarak hidrokarbon (HC) ve karbonmonoksit (CO) emisyonlarınınazaldığı, karbondioksit (CO2) emisyonunun arttığı; azot oksit (NOx) emisyonlarınınhem arttığı hem de azaldığı gözlenmiştir. Bunun yanı sıra, silindir gaz basıncınınmetanol ile arttığı ve etanol ve bütanol ile azaldığı, ısı salınım hızının etanol ile azaldığıve iso-propanol ile arttığı ve egzoz gazı sıcaklığının ise azaldığı sonucuna varılmıştır.ABSTRACTBy increasing energy demand in time, using fuels which damage environment likefossils to supply this demand led the people to search new energy sources which areenvironment-friendly and can supply needs in desired level. Vehicles powered by fossilfuelscause to increase harmful gases in the environment and decrease petroleumreserves. Hence, to minimize these damages, many researchers were in search of fuelswhich could obtain desired performance and release minimum rates of exhaustemissions in spark ignition (SI) engines. Alcohols (methanol, ethanol, propanol andbutanol) which are used in pure form or blending with gasoline in definite proportionsare some of these fuels. By these advantages of alcohols, many experimental studieswere carried out about using alcohols in spark ignition engines from past to present.In this thesis study, experimental studies which indicate the changes in performanceparameters, emissions and combustion characteristics by using alcohol in SI engineswere investigated in detail and the increments and decrements in related parameterswere indicated in separated tables. In addition, the graphs which indicate how muchalteration obtained by using which kind of alcohol and which amount of this alcohol incomparison with using gasoline were created. In results of researches conducted, byusing alcohol in SI engines, generally, thermal efficiency increased; torque, brakepower, volumetric efficiency and specific fuel consumption increased by methanol andethanol, especially; hydrocarcon (HC), carbon monoxide (CO) emissions decreased andcarbon dioxide (CO2) emission increased by alcohol, generally; nitrogen oxide (NOx)emission both increased and decreased by alcohols, generally; in-cylinder pressureincreased by methanol and decreased by ethanol and butanol; heat release rate decreasedby ethanol and increased by iso-propanol; and exhaust gas temperature decreased.
- Published
- 2019
38. Improvement the mechanical properties of bio-composite materials
- Author
-
Özdemir, Yasin, Genç, Garip, Makine Mühendisliği (Türkçe) Anabilim Dalı, and Makine Mühendisliği Anabilim Dalı
- Subjects
Makine mühendisliği ,Mechanical Engineering ,Makine Mühendisliği ,Mechanical engineering - Abstract
BİYO-KOMPOZİT MALZEMELERİN MEKANİK ÖZELLİKLERİNİN GELİŞTİRİLMESİBu çalışmada, bitkisel lifler kullanılarak üretilen biyo-kompozit malzemelerin mekanik özelliklerini karşılaştırmak ve geliştirmek hedeflenmiştir. Biyo-kompozit numunelerin üretiminde takviye elemanı olarak kabak lifi ve jüt lifi kullanılmıştır. Numunelerin üretimi için matris malzemesi olarak epoksi reçine kullanılmıştır. Mekanik özellikleri inceleyebilmek ve karşılaştırabilmek için öncelikle kabak lifi takviyeli (LC) ve jüt lifi takviyeli (JC) kompozit numuneler üretilmiştir. Bu aşamada üretilen biyo-kompozitlerin mekanik davranışları üç nokta eğilme testi ile belirlenmiştir. Bitkisel lif takviyeli kompozitlerin mekanik özelliklerinin iyileştirilmesi için bu çalışmada hibrit kompozit üretimi yapılmış ve test edilerek hibrit olmayan numunelerin sonuçları ile karşılaştırılmıştır. Burada en önemli amaç farklı türdeki malzemelerin sahip oldukları üstün özellikleri bir araya getirerek uygulama alanına göre daha uygun malzeme geliştirmektir.İkinci aşamada ise; üretilen biyo kompozit numunelerin mekanik özelliklerinin karşılaştırılmasının yanı sıra darbe dirençlerinin de nasıl değiştiği incelenmiştir. Böylece hibrit kompozit yöntemi ile malzemelerin diğer malzemeye göre daha yüksek olan özelliklerinin aktarılıp aktarılmadığı incelenebilmiştir.Elde edilen sonuçlar incelendiğinde kabak lifi takviyeli biyo-kompozit malzemenin eğilme ve darbe dayanımı jüt lifi takviyeli biyo-kompozit malzemeye göre daha yüksektir. Hibrit olarak üretilen dış kısmı Jüt iç kısmı kabak lifi olan numunenin eğilme dayanımının kabak lifi takviyeli biyo-kompozit malzemeye göre % 28,5 ve jüt lifi takviyeli biyo-kompozit malzemeye göre ise % 63,3 daha fazla olduğu belirlenmiştir. Darbe dayanımının ise kabak lifi takviyeli biyo-kompozit malzemeye göre % 11,4 azalırken, jüt lifi takviyeli biyo-kompozit malzemeye göre ise % 95,3 arttığı belirlenmiştir. Bu sonuçlar dikkate alındığında jüt lifinin sahip olduğu mekanik özelliklerin ve darbe dayanımının kabak lifi ile bir araya getirilerek arttırılabileceği görülmektedir. Takviye malzemesi olarak kullanılan bütün bitkisel liflerin bu yöntemle bir araya getirilerek daha uygun maliyet ve optimum mekanik özelliklerle malzeme geliştirilerek cam lif malzemelere alternatif oluşturulabileceği değerlendirilebilir. Cam lif takviyeli malzemelerin yaygın olarak kullanıldığı havacılık, otomotiv sanayisi gibi uygulama alanlarında biyo-kompozit malzemelerin kullanımının mümkün olduğu dolayısı ile bitkisel liflerin önemli bir alternatif olabileceği öngörülmektedir. --------------------IMPROVEMENT THE MECHANICAL PROPERTIES OF BIO-COMPOSITE MATERIALSThe purpose of this project to compare and improve of mechanical properties of bio-composite materials produced using natural fibers. Luffa fiber and jute fiber were used as reinforcement in the manufacture of bio-composite samples. Epoxy resin was used as the matrix for the production of these samples. In order to examine and compare mechanical properties, firstly, composite samples with luffa fiber reinforced (LC) and jute fiber reinforced (JC) were produced. The mechanical behavior of bio-composites produced at this stage was determined by three-point bending test.In order to improve the mechanical properties of plant fiber- consolidate composites, hybrid composites were produced and tested and compared with the conclusions of non-hybrid samples. The most important objective here is to develop more suitable material according to the field of application by combining the superior properties of distinct kinds of materials.The second stage; In addition to comparing the mechanical properties of the produced bio-composite samples, the impact resistance of the samples was investigated. Thus, it has been examined whether the properties of materials that are higher than the other materials are transferred by hybrid composite method.When the results obtained are examined, the flexural and impact strength of luffa fiber-reinforced bio-composite material is higher than that of jute fiber consolidated bio-composite material. It was identified that the bending strength of the sample, which was produced as hybrid jute inner core, was 28,5 % higher than luffa fiber-reinforced bio-composite material and 63,3 % higher than jute fiber reinforced bio-composite material. Impact resistance decreased by 11,4 % when compared to luffa fiber-reinforced bio-composite material and increased by 95,3 % compared to jute fiber reinforced bio-composite material.When these conclusions are taken into idea, it is seen that the mechanical properties and impact resistance of jute fiber can be increased by combining them with luffa fiber. It can be considered that all natural fibers used as reinforcement materials can be sectional with this method, and an alternative to glass fiber materials can be developed by developing a material with more cost-effective and optimum mechanical properties. It is envisaged that plant fibers may be an important alternative because of the usage of bio-composite materials in implementations such as aerospace, automotive industry where glass fiber reinforced materials are widely used.
- Published
- 2019
39. Computational fluid dynamics analysis of unmanned aerial vehicles
- Author
-
Çetin, Berkay, Atmaca, Mustafa, and Makine Mühendisliği Anabilim Dalı
- Subjects
Computational fluids dynamic ,Makine mühendisliği ,Control systems ,Havacılık Mühendisliği ,Uçaklar ,Mechanical Engineering ,Three dimensional flow ,Makine Mühendisliği ,Flow analysis ,Unmanned aerial vehicle ,Airplanes ,Uzaktan kumandalı uçak ,Mechanical engineering ,Denetim sistemleri ,Civil aviation ,Aeronautical Engineering ,Kontrol sistemleri ,Uçak Mühendisliği ,Aircraft Engineering ,Drone aircraft - Abstract
Bilişim teknolojilerinin ilerlemesiyle insansız hava araçlarının kullanımı giderek artmaktadır. Geliştirilmiş aerodinamik olguların, robotik ve çeşitli sistemlerinin, bir arada kullanılmasıyla insansız hava araçları son zamanların akıllı makineleri haline gelmiştir. Hızlı kurulumları, yüksek manevra yetenekleri, birim maliyetleri ve insan güvenliği gibi nedenler, askeri ve sivil alanlarda bu araçların kullanımı yaygınlaşmıştır.Akıllı sistemlerinden gelecek dünyasında insansız hava araçlarının kullanımı artacaktır. Otonom çalışan insansız hava araçları yaygınlaşmasıyla beraber bir takım güvenlik önlemlerinin de alınması gerekmektedir. Bu güvenlik önemlerinden birisi de insansız hava araçları için açık ya da kapalı alanlarda uçuşlara izin verilen hava koridorlarının oluşturulmasıdır. Bu çalışmamızda en çok tercih edilen insansız hava aracı modellerinden olan dört rotorlu kullanılmıştır. Hava koridorları içeresinde hareket eden araçların birbirleri üzerinde oluşturabileceği etkiler araştırılmıştır. Hava koridorlarında hareket eden araçların güvenilir bölgeleri için sayısal aerodinamik analizler yapılmıştır. Karşılaşma, yakınlaşma ve kolektif hareketlerindeki etkileşim mesafeleri araştırılıp, araçlar için güvenilir bölgeler tespit edilmiştir.Bilgisayar ortamında üç boyutlu modeller oluşturulmuştur. Bu modellere farklı çözüm ağları oluşturularak, hesaplamalı akışkanlar dinamiği (HAD) benzetimleri yapılmıştır. Betik ve kodlama yapılarak gerekli yerlerde kullanılmıştır. Benzetim sonuçları incelenerek modeller etrafındaki akış özellikleri sayısal olarak incelenmiştir.--------------------With the advancement of information technologies, the use of unmanned aerial vehicles is gradually increasing. Unmanned aerial vehicles have become the intelligent machines recently, with use of improved aerodynamic aspects, robotics and various systems. Because of the reasons that rapid setups, high maneuvering capabilities, human safety and unit costs the use of these vehicles can be seen in military and civilian areas commonly.In the future world of intelligent systems, the use of unmanned air vehicles will increase. Some security considerations need to be taken with the spread of autonomous unmanned air vehicles. One of these safety considerations is the creation of air corridors where unmanned air vehicles are allowed to operate in open or closed areas. In this study, Quadcopters which is one of the most preferred unmanned aerial vehicles were used. The effects of the vehicles moving in the air corridors, on each other, have been investigated.Numerical aerodynamic analyses were performed for the reliable areas of vehicles moving in the air corridors. By investigating the range of interaction distances of the encounter events and close and collective operations, reliable zones for vehicles were identified.Three dimensional models have been created in computer environment. For these models, computational Fluid dynamics (CFD) simulations were created by creating different meshes. Scripting and coding were used in the required places. By examining the simulation results, the flow characteristics around the models were examined numerically.
- Published
- 2018
40. Pompa imal eden fabrikalarda üretim planlama kontrolünde karşılaşılan sorunlar ve iyileştirme çalışması
- Author
-
Kartal, Mehmet Akif, İnan, Ahmet Talat, and Makine Mühendisliği Anabilim Dalı
- Subjects
Production management ,Industrial management ,İmalat işlemleri ,Makine mühendisliği ,Endüstriyel yönetim ,Pumping machinery industry ,Üretim yönetimi ,Pompa makineleri endüstrisi ,Manufacturing processes ,Mechanical engineering - Abstract
Kalite ve verimliliği düşüren bunun yanında müşteri memnuniyetini de olumsuz yönde etkileyen bazı sorunların çözüme kavuşturulmaması hedeflenen kalite ve verimliliğe ulaşmada bir bariyer oluşturmaktadır. İşletmedeki kaynakların verimli bir şekilde kullanılmaması, üretim hatlarındaki hatalı iş akış sistemi ve darboğazlarında kalite ve verimliliği daha fazla etkilediği bilinmektedir.Kalite ve verimliliğin iyileştirilmesi noktasında süreç iyileştirme metodolojisi devreye girmektedir. Süreç iyileştirme sayesinde istenen kalitede ürün çıktısı ve verimlilik elde edilebilmektedir. Bu çalışmada, pompa üreten bir fabrika baz alınmak suretiyle, süreç iyileştirme çalışmalarının düzenlenmesiyle hammadde, işgücü ve araç-ekipman kaynaklarından hedeflenen limitler doğrultusunda en verimli bir biçimde yararlanılması amaç olarak belirlenmiştir. Firmanın etkin biçimde imalat yapmasına engel olacak üretim hatlarındaki sorunlar (Örneğin; malzemenin ilgili üretim hattına ulaşması, bir birimden diğer birime parçanın taşınmasındaki zaman kayıpları vb.) tespit edilmiş ve ortadan kaldırılmasıyla ilgili çalışma yapılmıştır. Bu iyileştirme çalışmaları simülasyon yardımıyla incelenmiştir.Analiz kapsamında öncelikle, mevcut durum göz önüne alınaraktan meydana getirilmiş bir model ve gelecek durum simülasyon modelleri çalıştırılmıştır. Çalıştırılan bu modellerden çıkan neticeler birbirleriyle kıyas edilerekten bir analizde bulunulmuştur. İyileştirilmesi yapılmış olan gelecek durum için yapılan simülasyon modelinde önerilen modelde farklı bir eklenti yapmadan halihazırda bulunan kaynaklar olduğu gibi kullanılmıştır. Halihazırdaki durumun simülasyon modelinden alınan çıktılarda yıllık bazdaki üretim miktarı ile gelecek durum için oluşturduğumuz modelde yer alan yıllık üretim miktarları karşılaştırılmış ve sonuçlar irdelenmiştir ve ilerde bu konularda çalışacaklara birtakım öneriler sunulmuştur.--------------------In addition to reducing quality and productivity, it also creates a barrier to achieving the targeted quality and productivity by not solving some problems that affect customer satisfaction in the negative. The inefficient use of resources in operation is known to further affect quality and productivity in faulty workflow systems and bottlenecks in production lines. Process improvement methodology is introduced at the point of improving quality and productivity. Through process improvement, product output and productivity can be achieved at the desired quality. The purpose of this study is to utilize raw materials, labor and tool-equipment resources in the most efficient manner in line with the targeted limits by regulating process improvement studies based on a factory that produces pumps. Problems in the production lines that would prevent the firm from manufacturing effectively (for example, access to the relevant production line of the material, loss of time for transporting other parts from the unit, etc.) have been determined and work has been done to remove it. These improvement studies have been studied with the help of simulation. In the context of the analysis, firstly a model brought to the present situation considering the current situation and future state simulation models are run. An analysis was made by comparing the results obtained from these models with each other. In the model proposed for the improved future situation, the existing model was used as it was without making a different plug-in. In the outputs from the simulation model of the current situation, the annual production amount in the model based on the yearly basis was compared with the annual production amounts in the model we created for the future situation, and the results were discussed and some suggestions were made to work on these issues in the future.
- Published
- 2018
41. Investigation of the effects of tool wear on surface integrity of Ti-5553 alloy in machining process
- Author
-
Yilmaz, Ümit, Kaynak, Yusuf, and Makine Mühendisliği Anabilim Dalı
- Subjects
Takım tezgahları ,Makine mühendisliği ,Donatım ve gereçler ,Mechanical Engineering ,Machine ,tools ,Equipment and supplies ,Makine Mühendisliği ,Mechanical engineering - Abstract
ÖZET Ti-5553 Alaşım Malzemesinin Talaşlı İmalat Sürecinde Kesici Takım Aşınmalarının Yüzey Bütünlüğüne Etkisinin İncelenmesi Titanyum alaşımları, özellikle havacılık endüstrisinde bıçaklar, gaz türbin motorları, kompresör ve disk gibi yapısal bileşenler için mükemmel mukavemet-ağırlık oranı, güçlü korozyon direnci ve mukavemeti yüksek sıcaklıklarda muhafaza etme yetenekleri sayesinde yaygın olarak kullanılan malzemelerdir. Yeni nesil beta titanyum alaşımı Ti-5553 (Ti-5Al-5V-5Mo-3Cr), yüksek mukavemet, kırılma tokluğu, yüksek korozyon ve yorulma direnci gibi bazı üstün özelliklere sahiptir. Bu üstün özellikler, uçaklarda gelişmiş bileşenler için Ti-5553'ü daha cazip hale getiriyor. Ancak bu özellikler aynı zamanda Ti-5553 alaşım malzemesinin işlenebilirliği Ti-64'e (Ti-6Al-4V) kıyasla azaltıyor, yüksek takım aşınmasına ve çok kısa takım ömrüne neden olur. Bu çalışmada, işlenmiş Ti-5553'ün takım aşınmasına bağlı yüzey bütünlüğü, yüzey pürüzlülüğü, mikroyapı, topografya, XRD ve mikro sertlik değişimleri açısından araştırılmış. Takım serbest yüzey aşınmasının etkisini incelemek için takım ömrü deneyleri ve tek paso işleme işlemleri gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmada 18 mm çapında Ti-5553 kullanılmıştır. İşleme parametreleri olarak, tek paso deneylerinde, kesme hızları Vc = 30, 90, 120, 150 ve 210 m / dk olarak seçilmiştir ve takım ömrü deneyleri için kesme hızı Vc 90 ve 120 m / dk olarak seçilmiştir. Tüm işleme süreçlerinin ilerleme sabit olarak alınmıştır, f = 0.15mm / dev. Bu çalışmanın deneysel kısmı kuru, MQL, Kriyojenik, HPC ve kesme sıvısı ve CO2 gibi farklı kesme koşullarında eğik kesme operasyonunu içermektedir. Talaşlı imalat işlemleri Doosan Puma GT2100 CNC işleme merkezinde yürütülmüştür. Yüzey pürüzlülük değerleri Mitutoyo SJ-210 ile ölçülür. Vc = 120 m / dak'da işlenmiş Ti-5553 mikroyapıları, Philips XL 30 SFEG taramalı elektron mikroskobu (SEM) ile incelenmiş ve Vc = 90 m / dak'da işelenen numunelerin mikro yapılarını incelemek için Olympus BX51M optik mikroskop kullanılmıştır. İşlenmiş numunelerin faz dönüşümünü incelemek için, X-ışını Difraksiyonları Analizi için Bruker AXS Marka D2 Phaser kullanılır. Tüm mikro sertlik olasılıklarını ölçmek için Vickers mikro test cihazı kullanıldı. Eğik kesme testlerinde, seçilen kesme parametrelerinde işlenen parçaların aritmetik ortalama yüzey pürüzlülükleri genellikle 1 μm’nin altında kalmıştır. Bu değerden sapmalar ise genellikle işlenen yüzeydeki topografik kusurlar sonucudur . Dolayısı ile Ti-5553 alaşımları yüksek kesme hızlarında işlenildiginde yüzey pürüzlülüğünde önemli bir artış söz konusu olmadığı bu çalışma ile görülmüştür. İlaveten aşınmanın 600 μm’ye kadar ulaşmasıda yüzey pürüzlülüğünde önemli artışa sebep olmamaktadır. Ancak artan aşınma miktarının işlenen parçanın topografisinde önemli bozulmalara neden olduğu da görülmektedir ki bu durum artan aşınma sonucunda beklenilen bir durumdur. Yüzey kalitesi ve topografik açıdan değerlendirildiğinde diğer tüm koşullara nazaran yüksek basınçlı soğutma sıvısının kullanımının Ti-5553 alaşımın işlenmesinde önemli katkı sağladığı söylenebilir. Özellikle kesme sıvısı ve kuru kesmede düşük aşınma miktarlarında bozulan topografi, yüksek basınçlı soğutmada aşınmanın artmış olduğu durumda dahi topografi halen kararlılığını korumaktadır.--------------------ABSTRACT Investigation of the effects of Tool Wear on Surface Integrity of Ti-5553 Alloy in Machining Process Titanium alloys are commonly used materials especially in aerospace industry for structural components such as blades, gas turbine engines, compressor and disk thanks to their excellent strength-to-weight ratio, strong corrosion resistance and ability to retain high strength at high temperatures. A new generation near beta titanium alloy Ti-5553 (Ti-5Al-5V-5Mo-3Cr) has some superior properties such as high strength, fracture toughness, high corrosion and fatigue resistance. This superior properties makes Ti- 5553 more attractive for advanced component in aircrafts. But this properties also leads poor machinability and high tool wear and so short tool life when compared to Ti-64 (Ti-6Al-4V). In this study, tool wear induced surface integrities of machined Ti-5553 have been investigated in terms of surface roughness, microstructure, topography, XRD, and micro hardness changes while tool flank wear of the uncoated carbide insert is increasing in turning operation. To examine effect of tool flank wear, tool life experiments and single pass machining operations were carried out. In this study, 20 mm diameter Ti-5553 was used. As machining parameters, cutting speeds, Vc were chosen as 30, 90, 120,150 and 210 m/min for machining of Ti-5553 in single pass machining and Vc were chosen as 90 and 120 m/min for tool life experiments. Feed rates of all machining processes is taken as constant, f=0.15mm/rev. Experimental part of this study includes oblique cutting under different cutting conditions dry, MQL, Cryogenic, HPC, and Flood and CO2. Turning experiments are conducted Doosan Puma GT2100 CNC turning center. Surface roughness values are measured with Mitutoyo SJ-210. Microstructures of machined Ti-5553 at Vc=120 m/min were examined with Philips XL 30 SFEG scanning electron microscopy (SEM) and Olympus BX51M optical microscopy is employed to examine micro structures of ti 5553 at vc =90 m/min and ti-64 at vc=120m/min. to examine phase transformation of machined specimens, Bruker AXS Marka D2 Phaser is employed for X-ray Diffractions Analysis. To measure all micro hardness chances, Vickers micro test was used. At oblique cutting processes and in the selected cutting parameters, the arithmetic mean surface roughness of the machined parts is generally less than 1 μm. Deviations from this value are usually the result of topographical defects on the treated surface. Therefore, when Ti-5553 alloys were processed at high cutting speeds, there was no significant increase in surface roughness. In addition, it does not cause a significant increase in surface roughness when wear reaches up to 600 μm. However, it can be seen that the increased amount of wear causes significant deterioration in the topography of the treated part, which is expected in the case of increased wear. Considering the surface quality and topography, it can be said that the use of high pressure coolant compared to all other conditions makes a significant contribution to the machining of Ti-5553 alloy. The topography is still stable in the case of the application of the high pressure cooling.
- Published
- 2018
42. Şekil hafızalı nitihf alaşımın talaşlı işlenebilme performansının incelenmesi
- Author
-
Kirmacioğlu, Kadriye Ebru, Kaynak, Yusuf, and Makine Mühendisliği Anabilim Dalı
- Subjects
Makine mühendisliği ,Shape memory alloys ,Mechanical Engineering ,Biçim hafızalı alaşımlar ,Kaplama işlemleri ,Makine Mühendisliği ,Coating processes - Abstract
ÖZETŞekil hafızalı alaşımlar (ŞHM), şekillerini değiştirebilme ve başlangıç şeklini stres ve sıcaklık gibi kontrol edilebilir parametrelerle hatırlayabilen benzersiz bir malzeme sınıfıdır. Şekil hafızalı alaşımlar arasında, NiTiHf yüksek sıcaklık alaşımı, çeşitli uygulamalar için yaygın olarak kullanılma potansiyeline sahiptir. Bununla birlikte, kesilmesi zor malzeme olmaları nedeniyle bu alaşımın işleme performansını iyileştirmek için özel dikkat gösterilmelidir. Bu çalışma, çeşitli kesme hızlarının, kesme derinliğinin ve ilerlemenin NiTiHf' nin kesme sıvısı koşulu altında son yüzey işleme performansı üzerindeki etkilerine odaklanmaktadır. Kesme işlemi sonunda kesme kuvvetleri, takım aşınması, yüzey pürüzlülüğü ve boyutsal doğruluğu çıktıları incelenmiştir. Deneysel veriler, aşınma ve yapışmanın baskın aşınma mekanizmaları olduğunu, kısa bir işleme zamanında aşırı aşınmanın ortaya çıkmasına neden olduğunu göstermektedir. Kesme hızındaki artış, kesme kuvvetinin azalmasına neden oldu, ancak daha hızlı takım aşınması göstermiş ve artan kesme derinliği, takım aşınması gelişiminde önemli ölçüde artışa neden olmuştur. Yüzey pürüzlülüğü için etkili parametre ise ilerleme olmuştur.Anahtar kelimeler:NiTiHf, SMA, Talaşlı imalat performansı--------------------ABSTRACTShape memory alloys (SMA) are unique class of materials with the ability of changing their shape and remembering the irinitial shape with the controllable parameter such as stress and temperature. Among the shape memory alloys, nitihf high temperature alloy has potantial to be widely used for various applications. However, special attention needs to be given to improve machining performance of this alloy as it is difficult-to-cut material. The present work focuses on the effects of various cutting speeds, depth of cut sand feed rate on finish machining performance of NiTiHf under flood cooling condition. At the end of the machining process, cutting forces, tool wear, surface roughness and dimensional deviation out put were investigated. Experimental data demonstrates that abrasion and adhesion were the predominant wear mechanisms leads to occur the extreme wear in a short machining time. Increase in the cutting speed resulted in decreasing cutting force but showed faster tool wear, and increasing depth of cut resulted in significantly increase in tool wear development. Feed rate has been an effective parameter for surface roughness.Keyword: NiTiHf, SMA, Machining performance
- Published
- 2018
43. CIM system design and manufacturing for educational purpose
- Author
-
Gümüş, Furkan, Kurt, Mustafa, Makina Mühendisliği Anabilim Dalı, and Makine Mühendisliği Anabilim Dalı
- Subjects
İmalat ,Mechatronics Engineering ,Mechanical Engineering ,Three dimensional simulation ,Bilgisayar destekli imalat sistemleri ,Makine Mühendisliği ,Bilgisayar destekli tasarım ,Tasarım ,CNC milling ,Mühendislik Bilimleri ,Mekatronik Mühendisliği ,Bilgisayar yazılımları ,"null" ,Engineering Sciences ,Robot manufacturing ,CNC machinery ,Flexible robot arm ,Industrial robots - Abstract
Bu çalışmanın temel amacı eğitimde kullanılabilir robot manipülatör, CNC yönlendirici ve 3B yazıcı ünitelerinin yer aldığı bir bütünleşik imalat sistemi tasarımını göstermektir. Üç eksenli bir robot kol manipülatörü için kontrolcü yazılımı oluşturulmuştur. Esnek sistem tasarımı ve özelleştirilebilir arayüz yazılımı sayesinde teknik okullar, üniversiteler, küçük ve orta ölçekli işletmelerde kullanılabilecek maliyeti düşük, fonksiyon açısından endüstriyel standartlara yakın bir teknoloji sunmuş olacak. Eğitim kurumlarının deneysel çalışmalarda kullanabilmesi için sonradan değişikliğe uyarlanabilir bir tasarım yapılacaktır. Mevcut malzeme ve takımların kolay tedarik edilebilmesi hızlı ve ekonomik çözüm sağlayacaktır. The main objective of this work is to demonstrate an integrated manufacturing system design that includes robot manipulators, CNC routers and 3D printer units that can be used in training. Control software for a three-axis robot arm manipulator was created. Due to flexible system design and customizable interface software allows to low-cost at technical schools, universities, small and medium-sized enterprises. In terms of functions, it will be offered additional technology to industrial standards. Due to deterioration and the lifetime of the current system hasn't been used sustainably by. In this case, causing of the fail a technical training. In addition, the systems used in industry has got a lot of functions. This cause to isn't benefited sufficiently by small and medium-sized enterprises that want to mass production, but not requiring advanced equipment. Changeable a design will be made to use in experimental studies of educational institutions. Supplied in the easy way existing materials and equipment will provide a quick and economical solution. 88
- Published
- 2017
44. Effect of biodiesel on the emission and performance of an agricultural tractor having three cyclinders engine
- Author
-
Karabulut, Murat, Sayın, Cenk, and Makine Mühendisliği Anabilim Dalı
- Subjects
Makine mühendisliği ,Biyodizel ,Mechanical Engineering ,Exhaust emissions ,Makine Mühendisliği ,Biodiesel - Abstract
ÖZETÜÇ SİLİNDİRLİ MOTORA SAHİP TARIMSAL AMAÇLI BİR TRAKTÖRDE BİYODİZEL KULLANIMININ PERFORMANS VE EMİSYONLARA ETKİSİMotorlu taşıtların birincil enerji kaynağı olarak kullanılan petrol türevi yakıtların kısıtlı olması, yenilenebilir ve alternatif olarak petrol kökenli yakıtların yerine kullanılacak yakıtlar üzerine yapılan araştırmaların yanı sıra bu yakıtların kullanılması durumunda performans ve emisyonlar üzerinde nasıl etki gösterdiği de araştırma konusu olmaktadır. Bu çalışmada, hacimsel olarak ticari motorin (%0), %5, %10, %20, %50 ve %100 oranlarında yerel tarımsal kaynaklardan elde edilmiş esterlerden üretilen biyodizel-dizel yakıt karışımları kullanılmıştır. Hazırlanan karışımların üç silindir tarımsal bir traktörde kullanılarak kuyruk milinden güç, egzozundan ise emisyon ölçümü alınarak motor parametreleri ve egzoz emisyon ölçümleri irdelenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre biyodizelin karbonmonoksit, karbondioksit, hidrokarbon, kükürt-dioksit emisyon değerlerinde gözlemlenebilir bir iyileşme söz konusu iken azot oksit değerlerinde artış gözlemlenmiştir. Motor performans değerlerinde ise biyodizelin ısıl değerinin motorine göre düşük olması nedeniyle bir miktar güç kaybı tespit edilmiştir. Buna bağlı olarak da özgül yakıt tüketimi değerlerinde artış gözlemlenmiştir. ABSTRACTEFFECT OF BIODIESEL ON THE EMISSION AND PERFORMANCE OF AN AGRICULTURAL TRACTOR HAVING THREE CYCLINDERS ENGINELimited availability of fossil fuels, which is the primary energy source of the motor vehicle, causes studies to be made on alternative energy sources as well as the effect of their use in engine emissions and power output.In this study, different biodiesel – diesel mixtures containing diesel fuel (%0), 5%, 10%, 20%, 50% and 100% biodiesel by volume is tested. Biodiesel used was produced from methyl ester obtained from local agricultural resources and the diesel used was the available commercial rural diesel fuel. A standard agricultural tractor with a three-cylinder engine is utilized in the tests, prepared mixtures are used and engine emissions from the exhaust is monitored while power output is measured at PTO.The results of the tests showed that; with increasing biodiesel content in the fuel, an improvement in carbon-monoxide, carbone-dioxide, hydrocarbon, sulphur-dioxide emission values as well as an increase in nitrousoxide value is observed. Due to the low calorific value of biodiesel compared to diesel, an amount of loss in engine output and a slight increase in the specific fuel consumption is also observed.
- Published
- 2015
45. Kompakt güneş enerjisi paneli tasarımı ve performans analizi
- Author
-
Naghiyev, Samir, Kar, A Kerim, Mechanical Engineering, Kar, Abdülkerim, and Makine Mühendisliği Anabilim Dalı
- Subjects
Makine mühendisliği ,Mechanical Engineering ,Makine Mühendisliği - Abstract
ÖZETBu tez, yüksek verim sağlayan yeni bir güneş paneli kavramının tasarım ve prototip üretimini kapsamaktadır. Bu fikri uygulayarak, yoğunlaştırılmış güneş ışığı yüksek sıcaklıklar ve jeotermal ısı değiştirici bakır levha düşük sıcaklıklar ortamı oluşturur. Bu koşullar altında, sıcak ve soğuk ortamlar, sıcak ve soğuk noktalar arasında termoelektrik plakalı ısı değişimi tarafı ile temas elektrik yükü üreten yarı iletken malzeme üzerinde elektronların akışını yapar. Söz konusu model, elektrik enerjisi, genel kullanım (duş, yemekler ve vb) ve ısıtma ve soğutma için soğuk ve sıcak su temini için de imkanlar sunacaktır. Kullanılamayan eeletrik enerjisinin akıllı şebekeye satılması için bağlantı gerekebilir.Mevcut çalışma boyunca, güneş ışığını simüle eden 205oC sıcaklık ve jeotermal ısı değiştiriciyi simüle eden 20oC soğutucu sıvı kullanılarak 110x80x8 [cm] panelde 93 lümen güneş ışığı yoğunlaştırıldı. Böyle bir tasarım sonucu için termoelektrik plaka ısı değişiminde % 50 elektrik yükü kayıpları oluşabilir. Ortalama 1000 W/saat elektrik enerjisi ve 90oC sıcak su elde edilebileceği tahmin edilmektedir. Özel tasarım ve malzeme ile yüksek verim elde etmek için sistemini desteklemek ve 1677 W/saat enerji ve 90oC sıcak su almak mümkün olabilirPanelin çeşitli parametreleri boyutu ve yapısı gibi, stabil şekilde olacaktır. Ancak, malzeme optimizasyonu verimliliği üzerinde büyük etkiye sahiptir. Bu durumda,güneş akısını daha iyi konsantrasyon yapabilecek optic tasarım ve daha yüksek ısı katsayısına sahip yüksek seviyede ısı değişimi sağlayacak emici malzemeler gerekli olacaktır.Sistem kurulumu, detaylı tasarım ve parçaları boyutlandırma işlemleri Autodesk Inventor ve Solidworks 3D tasarım yazılımı ile ve optik lens tasarımı ise TracePro kullanarak, termal için dinamik özellikleri tasarımı için CoolpPack programı ve matematiksel analiz ve formülasyon için Mathcad yazılımı kullanılmıştır.ABSTRACTThis thesis reports on the design and prototype production of a novel solar panel concept that allows high efficiency. Throughout applying this concept, concentrated solar flux heats the Copper sheet to high temperatures and geothermal heat exchanger cools the liquid in low temperatures. Under these conditions, Hot and Cold makes contact with sides of thermoelectric plate and heat exchange between hot and cold spots makes flow of electrons on semiconductor material that generates electrical charge. The mentioned model will produce electric energy, hot and cold water supply for general use (shower, dishes and etc.) and heating and cooling. This kind of application may need connection to smart grid for selling the remaining energy that is unconsumed.Throughout the present work, concentrated solar flux of 93 lumens on 110x80x8 [cm] panel could get up to 205oC and geothermal heat exchanger cools other liquid to 20oC. The result of such a design is expected as 1000 W/h electrical energy and 90oC hot water, because of heat exchange on thermoelectric plate 50% of heat is losses by heat to electrical charge. With the special design and materials could support system to get higher efficiency and aimed to get 1677 W/h and 90oC of hot water.Several parameters of the panel will be stable, such as dimension and structure. However, material optimization have bigger effect on efficiency. In that case, special liquid will be needed for higher heat exchange which have higher heat coefficient, specific absorber material that absorbs most of solar flux, special designed optics for better concentration and better material saving heat on liquids.The development of the system concept, the detailed design and the components sizing are implemented through simulations of the system behavior using software as the Autodesk Inventor and Solidworks for 3D design software, TracePro for optical lens design, CoolpPack for thermal dynamic properties, and MathCad for mathematical analyses and formulation.
- Published
- 2015
46. Investigation of the cooling performance of vortex tube system in CNC turning process
- Author
-
Yüksel, Semih, Onat, Ayhan, and Makine Eğitimi Anabilim Dalı
- Subjects
Conventional lathe machinery ,Metalurji Mühendisliği ,Mechanical Engineering ,Kesici Takımlarda Kullanılan Soğutma Sistemleri ,Vorteks Tüplü Soğutma Sistemi ,Metallurgical Engineering ,Makine Mühendisliği ,Makine Eğitimi ,Soğutma Sistemi ,Alternatif Soğutma Sistemi - Abstract
ÖZETİş parçası üzerinden talaş kaldırma esnasında kesme kuvvetlerini oluşturmak için kullanılan enerjinin tamamına yakını ısıya dönüşür. Bu sebeple kesme bölgesinde oluşan ısı, talaş kaldırma işleminde önemli bir faktör olup, takım performansı ve iş parçası kalitesi açısından büyük bir öneme sahiptir. Dolayısıyla kesme esnasında meydana gelen sıcaklığın kontrol altına alınması kesme performansı ve ürün kalitesini artırmada önemli bir faktördür. Aynı zamanda günümüzde kullanılan geleneksel soğutma yöntemlerinin çevreye ve insan sağlığına verdiği zararlar herkesçe bilinmektedir. Kesme sıvılarının kullanılmasında, soğuma performansına sağlamış olduğu faydalara rağmen, çevresel etkileri ve üretim maliyetlerindeki artışlarından dolayı da endişe vermektedir. Bu sebeplerden ötürü bizi farklı soğutma yöntemlerine olan arayışlarımızı giderek artırmaktadır. Bu farklı soğutma yöntemlerinden biride vorteks tüpü ile soğutmadır. Vorteks tüplerin verimi, geleneksel soğutma sistemlerine göre oldukça düşük olmasına rağmen, ilk yatırım maliyetlerinin düşük olması ve gecikmesiz olarak rejime girmesi bazı uygulamalar için vorteks tüplerinin kullanımını ön plana çıkarmaktadır. Yapılan bu çalışmada geleneksel soğutma yöntemlerine bir alternatif olan vorteks tüplü soğutma sistemini, tornalama uygulamalarında kullanılmış ve soğutma performansı incelenmiştir.Çalışmada farklı kesme parametreleri ve Vorteks tüpünden elde edilen farklı soğutma sıcaklıkları ile işleme sonunda oluşan sonuçlar kıyaslanmıştır. Bu çalışmada kesme kuvvetleri, oluşan sıcaklıklar ve yüzey kaliteleri analiz edilmiştir. Yapılan bu tez çalışmasında çevreye en az zarar veren, kesme performansı ürün kalitesini iyileştirici tornalama şartları optimize edilmiştir.Anahtar Kelimeler:Vorteks tüplü soğutma sistemi, Alternatif soğutma sistemleri, Kesici takımlarda kullanılan soğutma sistemleriMayıs 2014Semih YükselABSTRACTDuring the machining on work piece, almost all of this energy converted to heat for create to shear stress. Therefore the heat which generated in cutting zone, has a great importance in terms of performance and quality of the workpiece in machining process. so, controlling the heat generated from cutting process is an important factor in improving the quality of the product and performance of the cutting. Beside this, we all know the damage given by the currently used traditional cooling systems on environment and human health. Although, the usage of the cutting liquids contributes to the cooling performance, it increases the cost of production and has really poor impact on environment.Due to these reasons, our need of finding out different cooling techniques gradually increases. Especially the studies on sustainable manufacturing are increased in recent years. One of these cooling methods is the one with vortex tube.Inthis study vortex tube used cooling system would be used in turning applications and cooling performance of it is analyzed. Also, the impacts of this method on the quality of the product would experimentally is researched. The differences between the results arises out of the vortex tube used cooling systems and the results arises out of other type of cooling systems are compared by pegging the cutting parameters. Result of this study all generated cutting forces, heat and quality of product is analyzed.In this study it is realised that optimizing the turning conditions in which it damages least to the environment, has highest cutting performance and quality of product.Keywords: Vortex tube cooling system,Alternative cooling system,Turning cooling sytemMay 2014Semih Yüksel
- Published
- 2014
47. Axiomatic design approach in choosing a plastic injection machine
- Author
-
Özbek, İzzet, Atakök, Gürcan, Makina Eğitimi Anabilim Dalı, and Makine Eğitimi Anabilim Dalı
- Subjects
Axiomatic design ,Teknik Eğitim ,Separation axioms ,Plastic injection machinery ,Mechanical Engineering ,Technical Education ,Plastic injection ,Makine ,Makine Mühendisliği ,Öğrenim ve Öğretim - Abstract
ÖZETPLASTİK ENJEKSİYON MAKİNESİ SEÇİMİNDE AKSİYOMATİK TASARIM YAKLAŞIMI Bilindiği üzere plastikler günümüzde en sık kullanım alanına sahip malzemelerdir. Kullanım yerleri çok olmasına rağmen, üretim maliyetinin yüksek olması ve plastiklerin mühendislik malzemeleri olması sebebiyle, derin teknik bilgi, kullanılacağı yere göre malzeme ve üretime uygun makine seçimi dikkat edilmesi gereken hususlardandır.Plastiklerin üretiminde kullanılan çeşitli yöntemlerden bir tanesi de plastik enjeksiyon yöntemidir. Plastik enjeksiyon yöntemi ve makineleri seçimi zor, maliyeti yüksek ekipmanlardır. Alınacak makine öncelikle isteği karşılayacak teknik özelliklere sahip olmalıdır. Ancak bu makinelerin seçiminde dikkat edilmesi gereken özellikler vardır. Bu özellikler, kullanılacak malzemeye, üretimi yapılacak parçaya ve kalıp ölçülerine göre değişiklikler gösterir. Bunu belirlemekte oldukça zor bir işlemdir. Bu çalışmada plastik enjeksiyon makinelerinin seçimini kolaylaştıracak ve daha önce makine ekipman seçiminde kullanılan bir yöntem olan “Aksiyomatik Tasarım Yönteminin Bilgi Aksiyomu” kullanılarak plastik enjeksiyon makinesi seçimi yapılmıştır. Aksiyomatik tasarımla makine seçimi için önemli kriterler belirlenmiş, anket yapılmış ve anket sonuçlarına uygulanan pareto analizi ile önem yüzdesi yüksek sorular seçilmiştir. Önem yüzdesi yüksek sorular bizim makine seçiminde kullanacağımız sorular olmuştur. Aksiyomatik Tasarım uygulaması öncesinde plastik sektöründe yer alan 25 katılımcıyla yapılan anket sonuçlarına göre belirlenen teknik özellikleri dikkate alarak piyasa bulunan 14 adet farklı enjeksiyon makinesinin 3 farklı versiyonuyla oluşan 42 adet değişik model arasından beklentileri en iyi karşılayabilecek makinenin seçimi yapılmıştır. Plastik Enjeksiyon Makinesi Seçiminde bir karar destek mekanizması oluşturulmuş ve makine seçiminde dikkate alınacak özellikler ortaya konulmuştur.ABSTRACTAXIOMATIC DESIGN APPROACH IN CHOOSING A PLASTIC INJECTION MACHINE Plastics materials have a wide using area. Although there are many places to use, and plastics engineering materials due to the high cost of production, deep technical knowledge, the place of use must be considered by the selection of materials and machinery suitable for production issues.One of the various methods used in the manufacture of plastics is injection molding method. Plastic injections molding method and equipment selection is difficult and has the high cost of equipment. Primarily to meet the request of the machine should be taken with the specifications. However, there are features that need to be considered in the selection of these machines. These features use the material pieces will be produced, and varies depending on the size of the mold. This is quite difficult to determine.In this study, the plastic injection molding machine and facilitate the election of the method previously used in the selection machine equipment "axiomatic design method information axiom" was selected using the injection molding machine. Important criteria for the selection of axiomatic set design, machine, Pareto analysis is applied to the results of a survey conducted with the importance and the high percentage of survey questions were selected. Importance in the selection of our machine will use a high percentage of questions were asked.Axiomatic Design prior to application in the plastics industry is determined by the results of the 25 participants of the survey in the market, taking into account the technical characteristics of 14 different injection molding machine consists of three different versions of 42 different models to meet the expectations of the machine have been selected from the best.A decision support system was established so that the Plastic Injection Molding Machine Selection of features to be considered in the selection of the machine have been introduced.
- Published
- 2013
48. Motorcycle for the production of computer aided design and simulation of sustainable radial tire
- Author
-
Şengül, Ömer, Kurt, Mustafa, Makina Eğitimi Anabilim Dalı, and Makine Eğitimi Anabilim Dalı
- Subjects
Lastik Endüstrisi ve Ticareti ,Wheels ,Mechanical Engineering ,Makine Mühendisliği ,Motor vehicles ,Analysis ,Modelling ,Motorlu Taşıt Endüstrisi - Abstract
ÖZETMOTOSİKLET RADYAL LASTİĞİNİN SÜRDÜLEBİLİR ÜRETİMİ İÇİN BİLGİSAYAR DESTEKLİ TASARIMI VE SİMÜLASYONUSürdürülebilir üretim, kullanıcıların hayat kalitesini artırmayı hedefleyen bir ürünün, üretim aşamasında geçtiği bütün proseslerdeki doğaya zararlı etkilerin minimize edildiği bir üretim anlayışıdır. Günümüzün modern tesislerinde çevre dostu bir yaklaşım ile, üretimde enerji kullanımının minimum düzeyde tutulması, atıkların azaltılması, operasyonel güvenliğin sağlanması gibi kavramlar büyük önem kazanmıştır.Otomotiv sanayi başta olmak üzere, iş makineleri, tarımsal araç gereçler ve askeri ekipman gibi çeşitli alanlardaki gelişime bağlı olarak oluşan talebe karşılık lastik sektörü geçen yüzyıl içinde büyük ilerlemeler kaydetmiştir. İnsanlık tarihinin en önemli buluşlarından biri olarak kabul edilen ve çeşitli sektörlerde görünüş itibariyle basit ancak teknolojisine inildiğinde bir o kadar karmaşık hayati bir görevi olan tekerleklerin lastiklerinin üretim sistemlerinin sürdürülebilirlik açısından yeniden yapılandırılması büyük önem arz etmektedir.Ülkemizde kullanımı hızla artan yüksek performansa sahip iki tekerlekli araçların lastiklerinin uygun teknik özelliklere sahip olması önem taşımaktadır. Çapraz lastiğe göre daha uzun ömürlü, fren emniyeti daha üstün ve yakıt tüketim oranı daha az olan radyal lastiğe olan talep her geçen gün artmaktadır. Bu tezde yoğun kullanım olan 120/70 R 16 ebatlı lastik tasarımı gerçekleştirilerek ve Sonlu Eleman analizi yapılacaktır. Boyutların ve geometrinin değişiminin lastik üretimindeki gerilim ve şekil değişimlerine etkisini belirlemeye çalışılmıştır.Anahtar Kelimeler:Motosiklet Lastik , Sonlu Elemanlar Yöntemi, Gerilme Analizi, Deformasyon AnaliziABSTRACTMOTORCYCLE RADIAL TIRE SUSTAINABLE PRODUCTION SYSTEM DESIGN AND SIMULATIONSustainable production is the concept of producing goods which improve the quality of life while minimizing the harmful effects of the production process to the nature. Today in contemporary production plants, environmentally friendly notions like minimum usage of energy, reduction of pollutants and maintenance of operational safety have gained great importance.The rubber industry has made considerable advances in the past century due to the increased demand resulting from the development in many sectors such as especially automotive, heavy construction equipment, agricultural appliances and military equipment. The reconstruction of the production of rubber tyres in terms of sustainability has great importance because wheels being regarded as one of the most fundamental inventions in history, have an apparently simple but technologically vital role in many areas.It is crucial that tyres of high performance two-wheeled vehicles, whose usage has increased in our country, have appropriate technical properties The demand towards radial tyres, which have superior properties over the cross tyres in terms of lifetime, brake safety and fuel consumption, is increasing rapidly. In this respect, besides satisfying the demand for radial tyres by importation, also making domestic production will contribute to the industry and economy of our country.In this study, the intensive use of 120/70 R 16 size tire design and finite-element analysis will be performed. The dimensions and shape of the geometry to determine the impact of sudden changes in voltage and rubber production.Keywords:Motorcycle Tire, Finite Element Method, Stress Analysis, deformation Analysis
- Published
- 2013
49. Welding process desing and parameter optimization with robotic fiber laser
- Author
-
Işik, Hüseyin, Akkuş, Nihat, Mekatronik Anabilim Dalı Mekatronik Programı, and Mekatronik Mühendisliği Anabilim Dalı
- Subjects
Lazer ,Elektrik ve Elektronik Mühendisliği ,Mechatronics Engineering ,Mechanical Engineering ,Lasers ,Makine Mühendisliği ,Robotics ,Fiber optics ,Mekatronik ,Elektrik Elektonik Mühendisliği ,Makina Mühendisliği ,Mekatronik Mühendisliği ,"null" ,Makine Teknolojileri ,Robotik ,Welding ,Electrical and Electronics Engineering - Abstract
ÖZETLazerler endüstride, özellikle kesme, kaynak ve markalama işlerinde yoğun bir şekilde kullanılır.Otomobil, uçak, gemi, makine sanayinde, çelik konstrüksiyonların kaynağında lazer tercih edilmektedir. Lazer birleştirme yöntemlerinin, örneğin uçak sanayinde uygulanması ile ağırlıktan %15 tasarruf edilirken, maliyetten de %20’lik bir kazanç elde edilmektedir.Lazer kaynak iki veya daha fazla metal parçasının lazer ışını kullanarak birleştirilmesi sürecini tanımlamaktadır. Lazer; yoğun, kaynaşık (koherent) ve yönsel bir ışık huzmesi üreten cihazdır.Lazer kaynağı kullanarak; düşük birim maliyette daha hızlı imalat yapabilme olanağı ile verimliliğin arttırılması, kaynak kalitesinin iyileştirilmesi, korozyona ve yüksek sıcaklıklara dayanımı ile performansın arttırılması gibi kazançlar sağlanabilir. Bu nedenle robotik kaynak sistemlerinde lazer kaynak entegrasyonu da artık kaçınılmaz hale gelmektedir.Kaynak süreçlerinin büyük çoğunluğu kaynak sürecinden sonra kaynağın daha iyi gözükebilmesi amacıyla rötuş kaynağı gerektirmektedir. Lazer kaynağı oldukça odaklanmış bir uygulamadır ve bu sayede kaynağın temiz olmasını sağlamaktadır. Elde edilen kaynaklar daha etkileyici olduğundan bu durum lazeri temiz bir görünüme sahip olması gereken sac metal kaynakları için mükemmel bir uygulama yapmaktadır. Ayrıca daha az rötuş gerektirdiği için, lazer kaynağı daha hızlı üretim zamanları elde edilmesini sağlamaktadır.ABSTRACTLasers are used especially for cutting, welding and marking processes in industry.Laser technologies are mostly preferred on steel constructions which are used in automotive, aerospace and marine industries. With using laser technologies in aerospace industry, it is provided %15 gain in total mass and %20 total cost.Laser welding is described as combining two or more metal using a laser beam process.Laser is a device which produces a fused, intensive and directional light beam. There are many advantages to using a laser source according to conventional methods.Laser welding is getting an important place in the welding industry with below advantages.-Lower unit cost increase productivity by providing the ability to make production more quickly-Improves the quality of the welding process -Provides long life by resistance to corrosion and high temperatures -The versatile applicability of the different materials and low material thickness.Therefore, the integration of robotic welding systems and laser welding is becoming inevitable.Robotic laser welding is a cost effective and flexible application to achieve high quality welding. The combination of the flexibility of the robotic arm and the ability of laser welding technology produces much improved results.Most of welding methods requires a rework after the welding process. Laser welding is a highly focused process and provides a clean welding application.
- Published
- 2013
50. The investigation of machinability of mold steel using al2o3+ticn coated cutting tolls
- Author
-
Özçakir, Serhat, Ay, Mustafa, and Makine Eğitimi Anabilim Dalı
- Subjects
Mechanical Engineering ,Çelikler ,Steel-metal ,Taguchi method ,Makine Mühendisliği ,Cutting tools ,Layer removal ,Milling ,Metal Eğitimi - Abstract
ÖZETTOZ METAL YÖNTEMİ İLE İMAL EDİLMİŞ KALIP ÇELİĞİNİN İŞLENEBİLİRLİĞİBu çalışmada, PMD 23 soğuk iş takım çeliği, Al2O3+TiCNkaplanan kesici takımlarla frezelenerek yüzey pürüzlülüğü ve kesme kuvvetleri deneysel olarak incelenmiştir. İlerleme oranı, devir ve talaş derinliğinin yüzey pürüzlülüğü ve kesme kuvvetlerine etkisi araştırılmıştır. Frezeleme işleminin optimizasyonu için Taguchi tekniği kullanıldı. Ayrıca, her bir parametrenin elde edilen sonuçlara etkisinin tayini içinde varyans analizi (ANOVA) kullanılmıştır. Son olarak bağımlı değişkenlerle bağımsız değişkenler arasındaki ilişki regresyon analizi ile modellenmiştir. Bu çalışma ile PMD 23 soğuk iş takım çeliği, Al2O3+TiCN kaplanan kesici takımlar ile optimal işlenebilirliği tayin edilmiştir.ABSTRACTTHE İNVESTİGATİON OF MACHİNABİLİTY OF MOLD STEEL USİNGAl2O3+TiCN COATED CUTTİNG TOLLSIn this study, an experimental investigation on surface roughness and cutting forces in milling of PMD 23 cold work-tool steel using Al2O3+TiCN coated cutting tools is presented. The influences of the feed rate, rev and depth of cut on surface roughness and cutting force have been examined. In order to optimize the milling process, Taguchi optimization method has been used. The influence of each parameter on obtained results has been determined by using analysis of variance (ANOVA). The relationship of the dependent parameters and independent parameters has been modeled with Regression analysis. The optimal machinability of PMD 23 cold work-tool steel using Al2O3+TiCN cutting tool has been successfully determined in this study.
- Published
- 2012
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.