11 results on '"Dellal, A."'
Search Results
2. 'Interkulturelles Lernen' in der Unterrichtspraxis: Ergebnisse einer empirischen Forschung an zwei Anadolu-Gymnasien
- Author
-
Akpınar Dellal, Nevide
- Subjects
lcsh:Language and Literature ,lcsh:P - Abstract
Die weltweiten Kommunikationsmöglichkeiten haben zur Internationalisierung der wirtschaftlichen, politischen und gesellschaftlichen Beziehungen zwischen den Völkern sowie zu einer verstärkten internationalen Zusammenarbeit geführt. Fremdsprachenkenntnisse sind dabei eine wichtige Voraussetzung für die Verwirklichung der internationalen Zusammenarbeit. Deshalb werden Fremdsprachenkenntnisse heute bereits für viele Berufe als eine Basisqualifikation angesehen. In den EU-Ländern soll eine ‚sprachliche Europakompetenz’ angestrebt werden, indem die Schüler als zukünftige EU-Bürger wenigstens zwei europäische Fremdsprachen lernen sollen. Außerdem wird von den Mitgliedstaaten neben der Förderung der Mehrsprachigkeit die Bedeutung von pädagogisch orientierten Bemühungen erkannt, die darin bestehen, dass die Fremdsprachenlerner durch die Bearbeitung und Reflexion interkultureller landeskundlicher Inhalte zum interkulturellen Dialog bzw. zur Verwirklichung demokratischer, toleranter Lebensformen in der Gesellschaft und zur gegenseitigen Respektierung von kulturellen Besonderheiten erzogen werden (Seel 1995: 4, 69). Durch die Annäherung an die EU befindet sich das türkische Bildungssystem in einer Umstrukturierungsphase und auch die Fremdsprachenpolitik ist in diesem Zusammenhang ein viel diskutiertes Thema (vgl. Polat 1999: 133; Tapan 2000: 37; Bozkurt 1997; Ülger, 2000). Fachdidaktiker bringen gleichzeitig zum Ausdruck, dass der Fremdsprachenunterricht (und Deutschunterricht) an den türkischen Schulen weit hinter den Erfordernissen zurückbleibt und dass die Unterrichtspraxis den Zielen nicht angemessen ist. Es fehlen allerdings detaillierte Untersuchungen über die Defizite im Fremdsprachenunterricht, die zu dieser Erfolglosigkeit führen. Ich bin der Meinung, dass auch die Unterrichtspraxis an den Schulen bei der Neuregelung des Fremdsprachenprogramms in der Türkei berücksichtigt werden soll, weil der Erfolg des Fremdsprachenlernprogramms von der Praxis der Lehrer und von den Bedingungen an den Schulen bestimmt wird. Der vorliegende Artikel will in diesem Sinne einen Beitrag zur Untersuchung der Vermittlung interkultureller Kompetenzen in der Unterrichtspraxis in DaF in der Türkei leisten. Nach einem einleitenden Abschnitt zur Bedeutung interkulturellen landeskundlichen Lernens für den Erfolg im Deutschunterricht (Teil 1.2.) präsentiere ich die Ergebnisse einer Pilotstudie, die ich im Jahr 2002 an zwei Anadolu-Gymnasien in der Stadt Çanakkale in der Westtürkei durchführte, und die sich auf „interkulturelles landeskundliches Lernen“ im Deutschunterricht bezieht. Abschließend werden die ermittelten Befunde in Bezug auf den Erfolg der Praxis der Lehrer bewertet.
- Published
- 2015
3. SENSIBILITÄT UND BEWUSSTSEIN DER ANGEHENDEN LEHRER FÜR INTERKULTURELLE DIFFERENZEN UND KULTURBEDINGTE KONFLIKTE IM FREMDSPRACHENUNTERRICHT.
- Author
-
DELLAL, Nevide AKPINAR and TURAN, Seher
- Abstract
Copyright of Electronic Turkish Studies is the property of Electronic Turkish Studies and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2016
- Full Text
- View/download PDF
4. Das Türkenbild in Deutschsprachigen 'Newen Zeitungen' aus der ersten halfte des 16. jahrhunderts
- Author
-
Akpinar Dellal, Nevide, Kula, Onur Bilge, and Diğer
- Subjects
German press ,Sociology ,Turks ,Gazetecilik ,Journalism ,Newen Zeitungen ,Sosyoloji ,Newspapers - Abstract
376 ÖZET (Zusammenfassung in türkischer Sprache) 15. yüzyılda ardarda gelen Avrupa topraklarındaki Türk fetihleri, Hıristiyan halklarda Türkleri tanıma gereksinimini doğurur. Bunun üzerine, Türklerle ilgili güncel haberleri konu edinen ve bugünkü gazetelerin de öncülleri sayılan `Newe Zeitungen` adlı tarihsel ve yazınsal belgeler yayımlanmaya başlar. `Newe Zeitungen` adlı belgeler, 15. yüzyılın sonlarında ortaya çıkar, daha sonra tüm Avrupa'da yayımlanır ve büyük bir kamuoyuna seslenir. 16. yüzyılda Osmanlı Devleti'nin güçlenmesi ve Habsburg Hanedanlığı 'na karşı bir tehdit unsuru haline gelmesi sonucunda, Türkleri konu edinen bütün yazı ve haberler Hıristiyan halklarda büyük ilgi uyandırır. Böylece gazeteler, 16. yüzyılda daha sık yayımlanır. Gazetelerin başlıca haber kaynakları, savaş raportörleri, tutsaklar, elçiler, posta görevlileri, asiller, Osmanlı Devleti sınırlarında yaşayan tüccarlar, başka ülke saraylarında prenslere haber ulaştırmak üzere ikamet eden muhabirler ve hacı olmak üzere Kudüs'e gidenlerdi. Türkleri konu edinen ve bilimsel bakımdan henüz tümüyle araştırılmamış çok sayıda `Newe Zeitungen` adlı belge vardır. Bu doktora tezinde `16. Yüzyılın Birinci Yarısında Alman Dilinde Yayımlanmış Olan `Newe Zeitungen`(Yeni Haberler) Adlı Belgelerde Türk imgesi` araştırılmaktadır ve bu araştırma, Türklerin Avrupa'da 16. yüzyılın birinci yarısında ilgi odağı olduğunu kanıtlamaktadır. Türklere duyulan ilginin artışı ve gazetelerin yayımlanma sıklığı ile o zaman Avrupa'sının siyasal, askeri ve toplumsal olayları arasında sıkı bir bağlantı olduğu saptanmıştır. Belgrad (1521) ve Rodos'un (1522) fethi, Mohaç Meydan Muharebesi (1526), 1. Viyana Kuşatması (1529), 1532 Kanuni Sultan Süleyman'ın Alman Seferi, 1535 Akdeniz Savaşları ve 1541 Buda'nın Osmanlı topraklarına katılması gazetelerde ele alınan önemli tarihsel olaylardır. Gazetelerde, Sultan I. Selimin 1514-1517 yıllarındaki Iran ve Mısır Seferleri 'nin de dikkatle izlenmesine karşın, 16. yüzyılın birinci yarısındaki Türk imgesi, büyük ölçüde Kanuni Sultan Süleyman'ın Avrupa'daki fetih dalgaları ve savaşları sırasında oluşan görüşlerce belirlenir. Genel olarak, gazeteler birbiriyle tamamıyla uyuşmayan iki ayrı Türk imgesi sunmaktadır. Birinci kümede dolaysız Türk tehlikesi bağlamında oluşan imge toplanırken, ikinci kümeye dolaylı tehlike zamanlarında377 sözkonusu olan Türk imgesi girmektedir. Bunun yanında, sunulan Türk imgesinde, Habsburg Hanedanlığı içinde yaşanan iç siyasal gelişme ve çekişmeler de etkili olmuştur. Savaş ortamı ve Hıristiyan birliği sağlama amacıyla yapılan resmi meclis toplantıları sonucunda Türk imgesi olumsuzlaşırken, tehlikenin azaldığı veya barış zamanlarında, Türklere karşı açık bir olumlu yaklaşım görülmektedir. Haberlere sonradan katılmış birkaç kalıplaşmış olumsuz yargı bir tarafa bırakılırsa, 1523 'e kadar yayımlanan gazeteler, tarihsel olayların ele alınışı ve Türk imgesi bakımından daha nesneldir. Fethedilen yerlerde, Türklerin Hıristiyan halklar karsısında dinî hoşgörü anlayışı, mal ve can güvenliğine gösterilen özen, vergi yükünün yerel bir takım koşullara göre hafifletilmesi ve savaş anında fazla kan dökmemeye yönelik önlemler işlenen konular arasında yer almaktadır. Belgrad (1521) ve Rodos'un (1522) fethinden birkaç yıl sonra yayımlanan gazeteler ise bundan tamamıyla farklı yönde bir Türk imgesi sunmaktadır. Mohaç Meydan Muharebesi (1526) ve 1. Viyana Kuşatması (1529) Türk imgesine daha da olumsuz bir yol çizmiştir. Daha önce Türkler için söylenen tüm olumlu nitelemeler, Türklere karşı korkunun artması ve savaşın etkisiyle bu zaman diliminde bilinçli bir şekilde unutulur ve oldukça olumsuz ve tek yanlı bir Türk imgesi yaratılır, imparatorluk makamının, yerel güçlerin etkinlik kazanmasıyla eski önemini yitirmesi ve Osmanlı Devleti 'nin de imparatorluğu sürekli daha fazla tehdit eden rakip bir güç haline gelmesi sonucunda, Hıristiyan birliğini yeniden sağlamak üzere toplanan Alman imparatorluk Meclisleri ise olumsuz Türk imgesinin çizilmesinde başlıca etkendir. Bu meclislerde alman kararlarla savasın dinsel bir takım nedenlerle desteklenmek istenmesi olumsuz Türk imgesini güçlendirmektedir. Bunun sonucunda Türkler, «Hıristiyan kadınları kirleten`, `çocuk ve hayvanları alıp götüren` ve »geçtiği yerleri harabeye çeviren` «inançsız` ve «Hıristiyanlığı yok etmek isteyen baş düşman` olarak sunulur. 1530'lu yılların başlangıcında Osmanlı Devleti yle Habsburg Hanedanlığı arasında kurulan elçilik ilişkileri, başlangıçta Türklere ilişkin daha nesnel ve daha ayrıntılı bilgi verilmesine neden olur. Osmanlılarla ilgili iç siyasal olaylar, Osmanlı ordu ve savaş düzeni üzerinde bilgiler, Sultan Süleyman'a ilişkin özel haberler, savaş olayları dışındaki ikili ilişkiler ve Hıristiyan tutsakların durumu yeni haber malzemesi olarak kullanılır. Türkleri378 kötüleyen, nesnel haberlere sonradan katılmış birkaç kalıplaşmış ifade ise bütünlük içinde çok bir anlam taşımaz. 1541'de Macar başkenti Buda'nın fethine duyulan kızgınlık, 1520 li yıllarda çizilen Türk imgesini yeniden kamuoyunun gündemine sokar. Bu kızgınlık nedeniyle, aynı anlama gelen birçok olumsuz sözcük yanyana sıralanır. Ancak, Regensburg (1541) ve Speyer (1543/1544) imparatorluk Meclisleri'nde konuşulanlarla, gazetelerin içeriği birbirine oldukça benzeşmektedir. Daha sonraki yıllarda ise karşımıza yine olumlu Türk imgesi çıkar. Çünkü bu yıllarda Türklerle barış sözkonusudur ve Habsburglar Protestanlar gibi başka iç siyasal sorunlarla ilgilenmek zorundadır. Gazetelerde, genel olarak savaş olayları konu edilmiştir. Türk tehlikesini göz önüne sermek amacıyla, Türk fetih tarihi, tutsakların sorgulanması, Osmanlı Sultanlarının seferleri ve gittikleri yerlerde karşılanmaları ve Osmanlı ordu düzeni gibi bilgiler Türklere ilişkin verilen nesnel gerçeklerdir. Genelde nesnel haberlerin verildiği zamanda ele alınmış bu istisnalar dışında, Türklerin diğer kültürel ve sosyal yönleri gözardı edilmiş ve bir düşmanı tanımlayabilecek tüm nitelemler dile getirilmiştir. Sonuçta, çoğunlukla savaş alanı ve olaylarının belirlediği bir Türk imgesi ortaya koyulmuştur. Fakat, bunların yanısıra çok önemli bir noktaya dikkat çekmek zorunluluğu vardır. Gazetelerde, ilk aşamada yalın bilgi verme amacı güdüldüğü için, savaş olayları ve işlenen konularda nesnel ve ayrıntılı bilgi verilmeye çalışılmaktadır. Fakat Türklerin betimlenmesi konusunda aynı duyarlılık gösterilmez. Türk imgesine kalıp ifadeler ve birçok olumsuz değ`erlendirim damgasını vurur. Bununla birlikte, 16. yüzyılın birinci yarısına ait gazetelerin hemen hemen hepsinde az ya da çok Türkleri kötüleyen ifade, sözcük ve değerlendirmeler bulunmasına karşın, bu imge oluşturan nitelem ve olayların yorumları, tarihsel olaylarla birbirine karıştırılmamıştır. Verilen Türk imgesinin, somut olayla ilişkisi çoğu zaman bulunamamaktadır. Anlatılan olayın gerçekliği, öznel ifade edilmiş olumsuz nitelemlerle sık sık kesilmektedir. Bu nedenle gazetelerin okuyucusu, olay, yorumu ve Türklere ilişkin sözleri ayrı ayrı farkedebilecek durumdadır. Bu sunuş biçimiyle, Türkler üzerine söylenen sözler, çoğu zaman gerçekten uzakmış hissi uyandırmaktadır. Ayrıca, birçok olumsuz ifade ve sözcüğün Türkleri olumlu gösteren gazetelerde de sürekli tekrarlanması, bunların kalıp söz biçiminde nitelemeler olduklarına kanıt niteliği taşımaktadır.379 Türkleri kötüleyen söz ve değerlendirmelerin, dinsel ve siyasal eğilimli gazetelerde çok daha fazla yoğunlaşması, bu gazetelerde Türk imgesinin ideolojik amaçlı olarak olumsuz gösterildiğini kanıtlamaktadır. Türklere ilişkin bir yığın olumsuzluklardan bahsedilmesine karşın, Hıristiyan halk ve savaşçılar hep »cesur`, »korkusuz`, »zavallı` ve »dindar` olarak anılmaktadır, incelenen gazeteler, Hıristiyanları böyle birkaç sözcüğe sığdırıp anlatmakla yetinmiştir. Bunun dışında, Hıristiyanların savaşta yaptıkları olumsuzluklarla ilgili pek az şey bulunmaktadır. Bu durum yazarların, Türkleri konulaştırırken nesnel olmadıklarını ve konuyu okuyucuya tek yönlü yansıttıklarını göstermektedir. Kanıt ve tanık gösterilmeden, düşmanı sözkonusu davranışlara iten etmenler irdelenmeden, Türklere ilişkin birçok olumsuz kalıp söz sıralanmakta ve tekrarlanmaktadır. Türklere ilişkin olumlu değerlendirmeler ve tarihsel gerçeklerle benzeşen haberler ise, olayların bizzat içinde yaşamış kişilerce dile getirilmektedir. Ayrıca Türklerin Hıristiyan dinini ortadan kaldırmak istediği ile ilgili haberlerin tarihsel gerçeklerle bağdaşır yanı pek azdır. Birçok gazetede de dile getirildiği gibi, Türklerin başka dine inananları dinsel ibadetlerini yerine getirmekte serbest bıraktıkları su götürmez tarihsel bir gerçektir. Bu noktalarda, gazetelerde sunulan Türk imgesinin doğruluğundan şübhe etmek gerekir. Böyle olumsuz bir Türk imgesinin oluşmasında, korku ve endişe gibi duygusal tepkiler ve bunun yanında başka siyasal, dinsel ve sosyal etkenler büyük rol oynamıştır. Sunulan Türk imgesi, ilk aşamada tehlike, korku ve endişenin ürettiği bir imge olduğundan, bir düşmanı betimleyebilecek birçok kalıp söz ve nitelemi bünyesinde barındırmaktadır. Çünkü o, düşmana karşı duyulan kızgınlık ve nefret duygularının ifadesidir. Türklerin Hıristiyan dinini ortadan kaldırmak istediklerine ilişkin sav, büyük bir olasılıkla Hıristiyan halk ve kurumların topyekun savaşa katılmalarını sağlamak amacıyla özellikle vurgulanmıştır. Çünkü düşmanın (Türklerin) güçlü olması ve Hıristiyanlar arasında da dinsel ve siyasal bir birlik olmaması önde gelen ruhban kesimi ve siyasal çevrelerde kendine güvensizlik duygusu yaratıyor ve bu duruma karşı bir önlem almalarını gerektiriyordu. Gazetelerdeki biçimiyle »Hıristiyanlığın büyük ve ezeli düşmanına` karşı savaşın maliyeti ise oldukça yüksekti. Bu gibi iç siyasal neden ve bahanelerle halktan kolayca vergi toplamak ve halkın savaşa katılımını da sağlamak amacıyla, Türklere karşı korku ve nefret380 güçlendirilmiştir. Bu gelişmeler, oldukça olumsuz bir Türk imgesinin verilmesinin gerekçelerini oluşturur. 16. yüzyılın birinci yarısını kapsayan zaman diliminde JSTewe Zeitung` adlı gazetelerde izlenen Türk imgesinin pek çok özelliği, Haçlı Seferler i'nden beri var olan ve istanbul'un Fethi'nden sonra sürekli vurgulanan Türk imgesinden çok farklı değildir. Türklerle karşılaşma, 16. yüzyılın birinci yarısında da savaş ortamında gerçekleştiği için, o zamana kadar Türklere ilişkin süregelen önyargı niteliğindeki kalıp söz ve düşünceler değiştirilme gereksinimi duyulmadan tekrarlanmıştır. Böylece, Ortaçağ'ın ilk dönemlerinde Türklere ilişkin değerlendirmeler, araştırmaya konu olan gazetelerde de hala etkin rol oynamaktadır. Bu durum ise imge oluşturan söz ve nitelemlerin zor değiştiğine ve kalıp düşünce özelliği taşıdıklarına kanıt olarak gösterilebilir. Bir ulus veya kültüre ilişkin kalıp düşüncelerin uzun süreli var olabilmeleri, ilişkilerin veya iletişimin niteliğine bağlı olabileceği gibi, kalıp düşüncenin zor değişebilirliğinden de kaynaklanabilir. 381
- Published
- 1997
5. DIE DARSTELLUNG VON DEUTSCHEN IN DEN VERÖFFENTLICHUNGEN DES TÜRKISCHEN SCHRIFTSTELLERS HALDUN TANER.
- Author
-
AKPINAR DELLAL, Nevide
- Subjects
TURKISH authors ,SOCIAL development ,SENSORY perception ,TURKISH language ,CULTURE ,ATTITUDE (Psychology) - Abstract
Copyright of Electronic Turkish Studies is the property of Electronic Turkish Studies and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2013
- Full Text
- View/download PDF
6. Interkulturelle Motivation der Deutschlernenden an den Anadolu-Gymnasien in Muğla. Ein Beitrag zur Förderung der Fremdsprachenlernmotivation durch Interkulturalität
- Author
-
Tükenmez, Aynur, Dellal, Nevide, and Diğer
- Subjects
Eğitim ve Öğretim ,Education and Training - Abstract
Küreselleşen dünya uluslar ve kültürler arasında başarılı bir kültürlerarası diyalog gerektirmektedir. Bu durum günümüzde yabancı dil öğrenmek ve kültürlerarası yetkinlik kazanmak, mutlu ve başarılı bir yaşam için en önemli ön koşul haline gelmiştir. Yabancı dil öğretimi, her zaman iki dil ve iki kültürü ilgilendiren bir alandır. Hedef dil, öğrenenlere o dili öğretmenin yanı sıra, o dilin kültürünü de öğretir ve yabancı dil dersleri, böylece yetinin gelişmesine hizmet eden kültürlerarası öğrenme için bir yer olarak kullanılır. Kültürlerarası yeti, farklı kültürler arasındaki farklılık ve benzerliklerin anlamlanması için şart olan sosyo-kültürel bir yönlendirme yeteneğini ifade eder. Öğrencileri her iki kültürün farklılıklarına ve benzerliklerine karşı duyarlılaştırarak, kültürel bir farkındalık geliştirebilirler. Kültürlerarası yeterlilik, diğer insanlara karşı daha fazla empati, saygı, sevgi ve hoşgörü duymayı sağlar. Kültürlerarası yetiye sahip olan insanlar, dünyanın her birey için yeterince büyük olduğunu fark eder. Bu yüzden barış içinde birlikte yaşamak için daha fazla şansları olur. Yabancı dil öğrenmenin zorlu bir iş olduğu ve motivasyon olmadan başarılı olunamayacağı da bilinen bir gerçektir. Ayrıca öğrenci motivasyonunun kültürlerarasılıkla teşvik edilebileceği de açıktır. Yabancı kültürel içeriğin incelenmesi, öğrenciye ve yabancı dile ilgi uyandırmaktadır. Bu yüzden günümüzde kültürlerarasılık öğrenciyi motive etmede önemli bir faktör olarak kabul edilir. Okullar, kültürlerarası yetiyi ve amaçlamalıdır ve böylece kültürlerarası motivasyonu amaçlamalıdır, toplumun önemli bir alanı olarak desteklemeli ve teşvik etmelidir. Bu nedenle ilkesel olarak başlangıçta öğrencileri neyin motive ettiği, kültürlerarasılığın öğrencileri nasıl motive ettiği, sınıfta öğrencilere neler verildiği ya da öğretmenler tarafından neler istendiği sorulmuştur. Öncelikle yabancı dil öğrenenlerin yabancı dil olarak Almanca öğretiminde kültürlerarası hangi motivasyonel profillere sahip olduğu sorusu sorulmuştur ve yüksek lisans tezinde bu sorudan hareketle çeşitli başka sorulara yanıtlar aranmıştır. Muğla'daki Anadolu Lisesi öğrencilerinin kültürlerarası motivasyon konusundaki deneyimlerini ve algılarını paylaşmak için bir anket çalışması uygulanmıştır. Bu araştırmada betimleyici analiz yöntemi kullanılmıştır. Araştırma grubu 2017-2018 öğretim yılında Muğla'daki çeşitli Anadolu Liselerinde Almanca öğrenen 11. sınıf öğrencilerinden oluşmaktadır. Seçilen liselerde, İngilizcenin yanı sıra ikinci dil olarak Almancada öğretilmektedir. Analizler, veri toplama araçlarından 412 geçerli veri ile yapılmıştır. Bu araştırmanın sonuçlarına göre, dışsal motivasyon boyutu en yüksek ortalama değere sahiptir. Katılımcılar, öğretmenlerin sınıf etkinliklerindeki motivasyonda önemli rol oynadığını belirtmiştir. Ayrıca sınıftaki etkinlikleri çeşitlendirmekte ve öğrencilerin ihtiyaçlarına göre uyarlanmaktadır, kullanılan materyal ve çevrenin çekiciliği motivasyon sağlamaktadır. Motivasyon kaynakları ve öğrencilerin cinsiyet değişkeni ile karşılaştırıldığında, dışsal motivasyon ortalamalarının erkeklerde sadece sınıf aktivitelerinde kadınlardan daha yüksek olduğunu göstermiştir. Kültürlerarası alt boyutta öğrencilerin katılımı yüksektir. Öğrenciler, kültürel konuların işlenmesiyle motive olduklarını ifade etmişlerdir. Kültürlerarası konular ve motivasyon arasında pozitif korelasyon vardır. Farklı kültürleri öğrenme, öğrenciler üzerinde olumlu bir etkiye sahiptir. Almancayı yabancı dil olarak öğrenen öğrenciler hedef dile önyargılı yaklaşmamaktadır. Aksine kültürlerarası konular öğrencileri motive etmektedir. Ayrıca, öğrenciler kültürlerarası yetiyle olayları nesnel olarak öğrendikleri ifadesine yüksek oranda katıldıklarını ifade etmişlerdir. Öğrencilere göre, Alman kültürünün farklılıklarının veya benzerliklerinin hiçbir önemi yoktur. Sonuçlara göre Alman kültürünü öğrenmek, öğrencileri hedef dili öğrenmeye motive etmektedir.Anahtar kelimeler: Motivasyon, Kültürlerarasılık, Kültürlerarası Yeti, Empati, Hoşgörü, Yabancı Dil Olarak Almanca The globalizing world requires a successful intercultural dialogue between nations and cultures. This situation has become the most important prerequisite for a happy and successful life for learning foreign languages and gaining intercultural competence. Foreign language teaching is always about two languages and two cultures. In addition to teaching that language to the target language learners, it teaches the culture of the language, and that foreign language teaching is used as a place for the development of intercultural learning as well as intercultural learning in foreign language teaching. Intercultural competence refers to a socio-cultural orientation that foresees differences and similarities between different cultures. A cultural awareness can be developed by sensitizing students to the differences and similarities of both cultures. Intercultural competence provides more empathy, respect, love and tolerance to other people. People with intercultural competence realize that the world enough big is for each individual. Therefore, they are more likely to live together in peace. It is also a known fact that learning a foreign language is a challenging job and cannot be successful without motivation. It is also clear that student motivation can be promoted through interculturalism. The examination of foreign cultural content raises interest in the student toward foreign language. Therefore, interculturalism is considered as an important factor in motivating students. Schools should aim to provide intercultural competence and thus it is supposed to promote and encourage intercultural motivation as an important area of society. Therefore, as a principle, in the beginning, what motivates students, how interculturalism motivates them, what is applied to students in the classroom, or what is required by the teacher is asked. First of all, the question, which intercultural motivational profile students have in learning German as a foreign language is asked, and moving from this question, various answers to other questions have been sought in this master's thesis. A questionnaire study was performed in order to share the experiences and perceptions of students of Anatolian High School in Muğla on intercultural motivation. In this research, descriptive analysis is used. This research group consists of 11th grade students who have learned German in various Anatolian High Schools in Muğla in the 2017-2018 academic year. In the selected schools, the German as a second language is taught as well as English. The analyzes were performed with 412 valid data from the data collection tools. According to the results of this study, the extrinsic motivation dimension has the highest average value. Participants indicated that teachers played an important role in motivating classroom activities. In addition, the diversification of activities in the classroom and adaptation to the needs of the students, and the attractiveness of the materials and the environment used to provide motivation. Compared to the motivation sources and the gender variants of the students, only the extrinsic motivation averages were higher in males than in females. The participation of students in the intercultural sub-dimension is high. Students expressed that they were motivated by the handling of cultural subjects. There is a positive correlation between intercultural issues and motivation. Learning different cultures has a positive impact on students. Students who learn German as a foreign language are not biased to the target language. On the contrary, intercultural issues motivate students. In addition, the students stated that they had a high rate of participation in the expression that they learned the events objectively with intercultural competence. According to the students, the differences or similarities of German culture have no importance. According to the results, learning German culture motivates students to learn the target language.Key words: Motivation, Interculturalism, Intercultural competence, Empathy, Tolerance, German as a foreign language 132
- Published
- 2019
7. Bewusstseinsniveau der fremdsprachenlehramtsstudenten in bezug auf kritisches denken: Am beispiel der Muğla Sıtkı Koçman Universität
- Author
-
Akin, Eşe Büşra, Dellal, Nevide, and Yabancı Diller Eğitimi Anabilim Dalı
- Subjects
Foreign language teaching ,English ,Interculturalit ,Eğitim ve Öğretim ,Education and Training ,Foreign language education ,German ,Otherness ,Self-consciousness ,Critical thinking - Abstract
Geçmiş yüzyıllardaki savaşlar, insanlık tarihinde daima trajedi olmuştur. Bu savaşlar, milyonlarca insanın hayatına mal olmuştur. Özellikle iki büyük dünya savaşından sonra Avrupa'daki farklı ülkelerin bir araya gelerek oluşturduğu Avrupa Konseyi, sorumluluk bilincini, eleştirel, yansıtıcı, bağımsız düşünme ve davranmayı, günümüzde büyük bir görev olarak önemsemekte ve dünya barışı için çaba göstermektedir. Avrupa Konseyi'nin bu barış çabalarını, daha sonra Avrupa Birliği de üstlenmiştir. Sorumluluk bilinciyle, eleştirel, yansıtıcı, bağımsız düşünme ve davranma, günümüzde dünyayı daha barışçıl ve hoşgörülü bir yer haline getirmek için büyük bir öneme sahiptir. Sorumluluk bilinciyle, eleştirel, yansıtıcı, bağımsız düşünme ve davranma konusuna yönelik öğrenme hedeflerini gerçekleştirebilmek için, yabancı dil dersinde ülke bilgisi içeren konular ön plana çıkarılmıştır. Ülke bilgisel içerikler, bireylerin eleştirel düşünme becerisinin gelişmesi için önkoşul olan kültürlerarası anlaşmaya hizmet etmelidir. Bu, empatik davranmayı, öteki kültüre karşı önyargıların yıkılmasını ve kültürlerarası köprü oluşturulmasını sağlayacak ve bu özellikler özgün kişisel düşünce oluşmasında etkili olacaktır. Eleştirel düşünme ve davranmaya yönelik bir araç olarak yabancı dil eğitimi düşüncesinden yola çıkarak `Yabancı Dil Öğretmen Adaylarının Eleştirel Düşünmeye İlişkin Bilinç Düzeyleri: Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Örneği`, tez konusu olarak belirlenmiştir. Bununla birlikte Almanca Öğretmenliği ve İngilizce Öğretmenliği bölümü öğrencilerinin derslerinde, günümüz dünyasının önemli bir sorunsalı olan sorumluluk bilinciyle davranma, eleştirel, yansıtıcı, bağımsız düşünme ve davranmaya ilişkin neler yapıldığı, öğrencilerin eleştirel, sorumluluk bilinciyle, yansıtıcı ve bağımsız düşünüp düşünmedikleri ve derslerinde eleştirel bilinç geliştirmeye yönelik çalışmaların nasıl yapıldığı araştırılmıştır. Bu çalışmaya, 2016/2017 Eğitim Öğretim Yılı Bahar Döneminde Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Eğitim Fakültesi Almanca Öğretmenliği ve İngilizce Öğretmenliği programlarında 1. sınıf, 2. sınıf, 3. sınıf ve 4. sınıfta öğrenim gören toplam 217 öğretmen adayı katılmıştır. Çalışmada nitel ve nicel verilerin birarada kullanıldığı karma yöntem kullanmıştır. Çalışmadan elde edilen sonuçlara göre yabancı dil öğretmen adaylarının eleştirel düşünme standartlarına ilişkin bilinç düzeyleri orta seviyededir. Buna göre yabancı dil öğretmen adaylarının derslerde düşüncelerini genellikle orta düzeyde ifade edebildikleri söylenebilir. Buna karşın, çalışmada erkek yabancı dil öğretmen adaylarının kadın yabancı dil öğretmen adaylarından daha eleştirel düşünebildiği sonucuna ulaşılmıştır. Katılımcıların eleştirel düşünmeye ilişkin eğilimleri öğrenim gördükleri sınıf düzeyi ve bölüme (Almanca ya da İngilizce) göre anlamlı düzeyde farklılık göstermemektedir. Öte yandan, çalışmada eleştirel düşünce geliştirmek için, üniversite yabancı dil alan eğitimi derslerinde yürütülen bilinçli çalışmaların yeterli olmadığı sonucuna varılmıştır. Bu çalışmaya göre düşündürücü ve sorgulayıcı çalışmaların az ya da çok yapıldığı ve yabancı dil eğitimi sürecinde kişinin eleştirel aydınlanmasının mümkün olduğu sonuçları da çıkarılmıştır. Yabancı dil öğretmen adayları, eleştirel düşünmeyi yani öz ve öteki kültürü karşılaştırma çalışmaları yoluyla sorumluluk bilincini destekleyen, sorgulayıcı, irdeleyici, yansıtıcı, bağımsız düşünce ve davranışını geliştiren çalışmaların yararlı ve olumlu olduğunu belirtmişlerdir. Yabancı dil eğitiminin bu şekilde yeni ve çeşitli bakış açıları kazandırabildiği ulaşılan sonuçlar arasındadır.Anahtar kelimeler: Eleştirel düşünme, yabancı dil eğitimi, öz, öteki, kültürlerarasılık, ülke bilgisi Wars in past centuries have always been a tragedy for human history. These wars cost millions of lives. Especially after the two major world wars in the last century, the Council of Europe that was founded by various European countries for world peace, considers thinking and behaving responsibly, critically, reflectively and independently as a major challenge today and strives to see it happen. The European Union (EU) later adopted these peace efforts of the Council of Europe. It is of great importance to think and behave with a sense of responsibility, critically, reflectively and independently to make the world a peaceful and tolerant place. In order to realize learning objectives regarding thinking and behaving with a sense of responsibility, critically, reflectively and independently, information concerning a country is compiled. This country specific content should serve as the basis of intercultural understanding, which presupposes the critical thinking ability of individuals. This will make it possible to behave empathetically, break down prejudices against other cultures and build an intercultural bridge and these characteristics will be effective in the formation of individual opinion. Based on the consideration of `foreign language teaching as a way to critical thinking and behaving`, the topic of `Consciousness Level of Foreign Language Teacher Candidates in relation to Critical Thinking: Muğla Sıtkı Koçman University Case` was determined as the thesis subject. It was investigated what was done in the courses of German and English Language Teaching students regarding thinking and behaving with a sense of responsibility, critically, reflectively and independently which is a major challenge to today's world; whether foreign language teacher candidates can even think and act critically, responsibly, reflectively and independently and how critical awareness could be taught in the courses. A total of 217 prospective teachers who were studying at the 1st, 2nd, 3rd and 4th years of German and English Language Teaching Departments in the Education Faculty of Muğla Sıtkı Koçman University took part in this study in the spring term of the academic year 2016/2017. The study adopted a mixed research method (mixed method) in which both quantitative and qualitative approaches were employed. The results of the study indicate that foreign language teacher candidates' level of awareness with regards to critical thinking standards is moderate. According to this, foreign language teacher candidates are generally able to express their opinions at a medium level. On the other hand, it is concluded that male foreign language teacher candidates can think more critically than female foreign language teacher candidates. The participants' tendency to think critically does not differ significantly according to the year they are studying or the department (German or English). It is concluded that deliberate work in the foreign language training courses at the university in order to promote critical thinking has not been sufficiently carried out. According to this study, it is concluded that some thought-provoking and questioning studies are done and that it is possible for an individual to be critically enlightened during foreign language learning. The students stated that work to promote critical thinking that is the work improving questioning, responsible, reflective, and independent thinking and behaving through comparisons of self and other cultures is considered useful and positive by the student teachers. Another conclusion obtained from this study is that foreign language training could thus open up new and alternative perspectives in this path.Key words: Critical thinking, foreign language education, self, other, interculturalism, country knowledge 147
- Published
- 2018
8. Einstellungen, vorurteile und stereotype von Türkischen gymnasiasten gegenüber Deutschen und Deutscher sprache
- Author
-
Balkaya, Şengül, Dellal, Nevide, and Yabancı Diller Eğitimi Anabilim Dalı
- Subjects
Language learning beliefs ,Eğitim ve Öğretim ,German lesson ,Education and Training ,Study of languages ,Germans ,German ,Stereotypes ,High schools students ,Foreign language ,Foreign language learning ,Prejudice - Abstract
20. yüzyılın son çeyreğinde öğrenci merkezli eğitim ön plana alınarak öğrenme ve öğrenme sürecini etkileyen faktörlerin araştırılması önem kazanmıştır. Bu faktörlerden üçü olan tutum, önyargı ve kalıpyargı bireyi ruhsal ve zihinsel olarak etkileyerek öğrenmeyi zorlaştıran faktörler arasında yer almaktadır. Ayrıca önyargı ve kalıpyargılar, farklı kültürler arasındaki anlaşmazlık ve çatışma durumlarında önemli bir rol oynamaktadır. Önyargı ve kalıpyargılardan arınma, öteki kültür karşısında olumlu düşünce geliştirdiği ve öğrenilen yabancı dile karşı ilgi ve sempati uyandırdığı için, önyargı ve kalıpyargıların derslerde ele alınması günümüzde yabancı dil derslerinin iyileştirilmesi ve geliştirmesinde önemli bir işleve sahiptir. Bu çalışma ile Türk lise öğrencilerinin Almanlara ve Almancaya ilişkin önyargı ve kalıpyargılarının olup olmadığı, tutumlarının nasıl olduğu ve bu tutumların önyargı ve kalıpyargıları nasıl etkilediği incelenmiştir. Bu bağlamda, öğrencilerin Almanlara ve Almancaya ilişkin önyargı, kalıpyargı ve tutumlarını etkileyebileceği düşünülen farklı değişkenler de ele alınmıştır. Araştırmanın örneklemini 2015-2016 eğitim-öğretim yılında Muğla ili Menteşe ilçesinde bulunan 75.Yıl Fen Lisesi, Menteşe Sosyal Bilimler Liesei, Muğla Anadolu Lisesi, Muğla Gazi Anadolu Lisesi, Turgutreis Anadolu Lisesi ve Bayır Anadolu Lisesinde Almancayı ikinci yabancı dil olarak öğrenen öğrenciler oluşturmaktadır. Bu kapsamda, 9., 10., 11. ve 12. sınıfta öğrenim gören toplam 1065 lise öğrencisinden veri elde edilmiştir. Karma modelde desenlenen araştırmanın verileri nicel ve nitel veri toplama teknikleri ile elde edilmiştir. Nitel veriler araştırmacılar tarafından geliştirilen yarı yapılandırılmış görüşme formu ile nicel veriler ise Kazaoğulu (2013) tarafından geliştirilen ve araştırmacılar tarafından Almanca dersine göre uyarlanan `İngilizce Dersine Yönelik Tutum` ölçeğiyle toplanmıştır. Nitel verilerin analizinde içerik analizi, nicel verilerin analizinde ise, betimsel istatistikler, normallik testleri, T-Testi, Mann Whitney U testi, ve tek yönlü varyans analizi (ANOVA) ve kullanılmıştır. Araştırmada lise öğrencilerinin Almanca dersine yönelik tutumlarının olumsuz, Almanca öğrenmeye yönelik tutumlarının ise olumlu olduğu bulunmuştur. Araştırmada ayrıca, lise öğrencilerinin Almancaya yönelik tutumlarının; cinsiyet, öğrenim görülen lise, sınıf, ailede Almanca konuşan birey, Almanlar hakkında yeterli bilgiye sahip olma, Almanya'da yaşamak isteme, Almanca derslerinde yeterince ülke bilgisine yer verilmesi, Almanların çalışkan olup olmamasına ilişkin düşünceler, ile Almanlar ve Almaya hakkında edinilen bilginin kaynağı değişkenleri açısından anlamlı farklılık gösterdiği belirlenmiştir. Öğrencilerin tutumlarının yalnızca Almanya'da bulunma değişkeni açısından farklılaşmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Öğrencilerin Almanca dersine yönelik bu olumsuz tutumları Almanca öğretmenlerinden, derste kullanılan öğrenme-öğretme yöntem ve tekniklerinden ve ders kitaplarından kaynaklanıyor olabilir. Buradan hareketle, öğrencilerin Almanca dersine yönelik motivasyon ve ilgilerinin düşük olduğu söylenebilir. Araştırmada ulaşılan diğer bir sonuç ise, lise öğrencilerinin Alman diline yönelik önyargı ve kalıpyargılarının büyük ölçüde olumsuz; Almanlara ve Almanya'ya ilişkin önyargı ve kalıpyargılarının çoğunlukla olumlu olduğudur. Bununla birlikte, az sayıda da olsa bazı lise öğrencilerinin Almanlara ve Almanya'ya ilişkin olumsuz önyargı ve kalıpyargılarının da olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Araştırmadan elde edilen sonuçlar Almanca derslerinde yeterince ülke bilgisine yer verilmediğini doğrulamaktadır. Almanca derslerini daha etkili hale getirebilmek için Almanca derslerine yönelik olumsuz tutum, önyargı ve kalıpyargıların ortadan kaldırılması, hoşgörü, kültürlerarası yeti ve empatinin teşvik edilmesi gerekmektedir.Anahtar kelimeler: Tutum, önyargı, kalıpyargı, Alman dili, Almanlar. Im letzten Viertel des 20. Jahrhunderts rückte der lernerzentrierte Unterricht in den Vordergrund und die Untersuchungen der Faktoren, die den Lernprozess und das Lernen beeinflussen, gewannen an Bedeutung. Einstellungen, Vorurteile und Stereotype sind drei dieser Faktoren, die, die Lernenden mental und seelisch belasten und dadurch auch das Lernen erschweren. Außerdem wird immer wieder festgestellt, dass die Vorurteile bei den Problemen und Konflikten zwischen den Völkern eine signifikante Rolle spielen. Da die Beseitigung der Vorurteile und Stereotype positive Einstellungen gegenüber der anderen Kultur entwickelt und dazu noch Interesse und Sympathie gegenüber der erlernenden Fremdsprache erweckt, nimmt die Bearbeitung der Vorurteile und Stereotype im Fremdsprachenunterricht heute für die Verbesserung und Weiterentwicklung des Fremdsprachenunterrichts einen hohen Stellenwert ein. In dieser Masterarbeit wurde erforscht, welche Einstellungen türkische Gymnasiasten gegenüber Deutschen und deutscher Sprache haben, ob sie überhaupt Vorurteile und Stereotype gegenüber ihnen haben und inwiefern ihre Einstellungen von Vorurteilen und Stereotypen beeinflusst sind? In diesem Zusammenhang wurden die verschiedenen Variablen geforscht, die die Einstellungen, Vorurteile und Stereotype der Gymnasiasten gegenüber Deutschen und deutscher Sprache beeinflussen können. Die Teilnehmer dieser Studie sind die Gymnasialschüler und -schülerinnen der Muğla 75.Yıl Fen Lisesi, Menteşe Sosyal Bilimler Lisesi, Muğla Anadolu Lisesi, Muğla Gazi Anadolu Lisesi, Turgutreis Anadolu Lisesi und Bayır Anadolu Lisesi Gymnasien, die im 2. Halbjahr des Schuljahrs 2015/2016 Deutsch als zweite Fremdsprache lernten. Die Daten der Studie wurden insgesamt von 1065 Gymnasialschüler und -schülerinnen nur vom Zentrum der Großstadt Muğla von den neunten, zehnten, elften und zwölften Klassen erhoben. Um die Daten zu sammeln, wurde im gemischten Forschungsdesign ein Mixed-Methode-Design entwickelt. Die qualitativen Daten wurden anhand eines semistrukturierten Interviews, die von den Forscherinnen entwickelt wurden und die quantitativen Daten wurden durch „Befragung der Einstellung gegenüber Englischunterricht`, die von Kazazoğlu (2013) entwickelt und auf Deutsch übertragen wurde, gesammelt. Bei der Analyse der qualitativen Daten wurden die Inhaltsanalyse und bei der Auswertung der quantitativen Daten wurden beschreibende Statistik, Normalitätstest, T-Test, Einweg Varianzanalyse ANOVA und Mann Whitney U verwendet. Als Ergebnis der Untersuchung stellte sich heraus, dass die Einstellungen der Gymnasiasten gegenüber dem Deutschunterricht negativ sind, aber gegenüber Deutschlernen positiv sind. Nach den Ergebnissen der Studie unterscheiden sich die Einstellungen der Gymnasiasten bei den Variablen „Geschlecht`, „besuchtes Gymnasium`, „Klasse`, „eine Bekannte haben, der Deutsch sprechen kann`, „genügende Kenntnisse über die Deutschen`, „Der Wunsch in Deutschland zu leben`, „Ausreichendes Erlernen der Landeskunde im Unterricht`, „Meinung zu Thema Fleiß der Deutschen` und „die Quelle der Kenntnisse über Deutschland und Deutsche`. Die Einstellungen der Gymnasiasten unterschieden sich nicht bei der Variable „Aufenthalt in Deutschland`. Des Weiteren wurde festgestellt, dass die Vorurteile und Stereotype der türkischen Gymnasiasten gegenüber der deutschen Sprache negativ sind, aber gegenüber Deutschen und Deutschland meistens positiv. In einigen Bereichen finden die Gymnasiasten die Deutschen besser als die Türken, in anderen wiederum umgekehrt. Generell haben sie negative Vorurteile und Stereotype gegenüber der deutschen Sprache, aber nicht gegenüber den Deutschen. Die meisten negativen Einstellungen der Gymnasiasten gegenüber dem Deutschunterricht können sich aus dem Erfolg der Deutschlehrer, aus von ihnen benutzten Lehrmethoden oder aus dem Erfolg der im Unterricht benutzten Lehrbüchern resultieren. Die tauchen öfters als die wichtigsten Faktoren auf, die die Motivationen und Interessen der Schüler am Deutschunterricht beeinflussen. Was ihre Kenntnisse über die deutsche Landeskunde sowie ihre Wissenschaftler, ihre Kultur, Geschichte usw. anbelangt sind, befinden sie sich nicht auf dem gewünschten Niveau. Im Bereich der aktuellen und medienbasierten Kenntnisse hingegen liefern sie bessere Ergebnisse. Diese Studie ergibt, dass sich die Gymnasiasten im Deutsch als Fremdsprachenunterricht mit landeskundlich-interkulturellen Themen nicht ausreichend beschäftigen. Um einen effektiven Erfolg im Deutschunterricht erreichen zu können, sollte man negative Einstellungen über den Deutschunterricht, Vorurteile und Stereotype gegenüber den Deutschen beseitigen, bzw. interkulturelle Handlungskompetenz fördern, Toleranz, Empathie etc. gegenüber der anderen Kulturen entwickeln.Schlüsselwörter: Einstellung, Vorurteile, Stereotype, Deutschunterricht, deutsche Sprache, Deutsche. 197
- Published
- 2017
9. Interkulturelle differenzen und kulturbedingte konflikte im fremdsprachenunterricht. eine empirisch – qualitative untersuchung
- Author
-
Turan, Seher, Dellal, Nevide, and Yabancı Diller Anabilim Dalı
- Subjects
Foreign language teaching ,Intercultural differences ,Socio-cultural problems ,Cultural values ,Eğitim ve Öğretim ,Language teaching ,Education problems ,Education and Training ,Incompatibility ,Diversity management - Abstract
Bu çalışmada tez konusu olarak ` Yabancı dil dersinde kültürlerarası farklılıklar ve kültür temelli anlaşmazlık sorunları. Ampirik- Nitel bir araştırma` başlığı belirlenmiştir. İletişimin sadece konuşarak yani dilsel açıdan gerçekleştirilmesinin tam ve doğru bir iletişim şekli olmadığı aşikardır. İnsanların sosyal ve kültürel açıdan da birbirlerini doğru anlaması için karşıdakinin kültürüne aşina olması gerekmektedir. Dolayısıyla bireylerin birbirleriyle dilsel ve kültürel açıdan sorunsuz iletişim kurabilmelerini sağlamada, öncelikle sorun olan konuların açığa çıkarılması ve bunların dikkatli bir şekilde ele alınarak, dil öğrenen bireylerin ötekine karşı saygılı olma yolunda eğitilmesi gerekmektedir. Yabancı dil dersi yabancı kültürle de karşılaşmanın doğrudan gerçekleştiği yerdir ve bu nedenle kültürlerarası içerikler bugün yabancı dil eğitiminin merkezine oturmuştur. İletişimin sadece dilsel açıdan gerçekleştirilebiliyor olması yeterli değildir, kültürel ve sosyal açıdan da sorunsuz bir iletişimin kurulabilmesi gerekir. Yabancı dil derslerinde kültürlerarası sorunlara neden olan durumlar ve farklılıkların özellikle vurgulanması ve buna uygun öğretme yöntemlerinin ele alınması sayesinde, bu sorun olan durumlar olumlu sonuçlar doğuracak işlevsel bir hale dönüştürülebilir. Ders içeriği için gerekli olan ve faydalanılması gereken kültürlerarası farklılıkların ve kültürel çatışmaların çözümlerinin ele alınış biçimi ve kültürlerarası iletişim metodu öğretimindeki davranış biçimleri bu çalışmanın ana sorunsalını oluşturmuştur. Bu çalışmada yabancı dil dersinin kültürlerarası farklılıklar ve kültür temelli sorunların çözümüne katkısı ve kültürlerarası iletişim yöntemindeki öğretme davranışlarının nasıl olması gerektiği, araştırma konusu yapılmıştır. Çalışmada bir anket yardımıyla yabancı dil öğretmeni adaylarının, geçmiş yıllardaki yabancı dil derslerinde kültürlerarası farklılıklar ve kültür temelli sorunların ele alınıp alınmadığı öğretmen adaylarının yabancı dil derslerinde kültürlerarası farklılıklar ve kültür temelli sorunlar konusunda yeterli bilgi sahibi olup olamadıkları gibi konular saptanmaya çalışılmıştır. Öğretmen adaylarının neredeyse tamamı yabancı dil derslerinin, kültürlerarası önyargıları ve anlaşmazlık durumlarının ortadan kaldırılması açısından önemli olduğu konusunda hemfikir olduğu belirlenmiştir. Öğretmen adayları gerekçelerini anlamlı bir şekilde bildirerek bu konuda son derece bilinçli olduklarını ortaya koymuşlardır. Ayrıca Almanya'da Dortmund Teknik Üniversitesinde Kültürlerarası İletişim dersleri gözlemlenmiş ve derslerde kültürlerarası faklılıklar ve kültür temelli anlaşmazlık konularına yeterince yer verildiği ve bunun öğrencilerin farklı kültürlere önyargısız bakmalarına katkı sağladığı tespit edilmiştir.Anahtar Kelimeler: `Yabancı Dil Eğitimi`, `Kültürel Farklılıklar`, `Öz ve Öteki`, `Kültür Temelli Anlaşmazlık Sorunları`, „Yabancı Dil Dersinde Kültürlerarası İçerikler`, „Kültürlerarası Öğrenme` Als Gegenstand dieser Masterarbeit wird das Thema `Interkulturelle Differenzenund Kulturbedingte Konflikte im Fremdsprachenunterricht Eine Empirisch – QualitativeUntersuchung` gewählt. Es ist eindeutig, dass die Verwirklichung der Kommunikationdurch Sprechen, also aus verbaler Sicht, keine richtige Kommunikationsweise ist. DamitMenschen auch aus sozialer und kultureller Sicht sich gegenseitig verstehen, sollte dieKultur der anderen Person bekannt sein. Um also aus verbaler und kultureller Sicht eineproblemlose Kommunikation der Individuen untereinander herzustellen, wird durchFeststellen und vorsichtige Inhandnahme der Problemthemen den Individuen, welche dieSprache lernen, der Respekt vor dem Anderen gelehrt.Der Fremdsprachenunterricht ist der Ort der Begegnung mit der fremden Kultur unddies ist der Grund dafür, dass die interkulturellen Hintergrundbilder im Mittelpunkt derFremdsprachenerziehung stehen. Es ist nicht nur ausreichend, die Kommunikation verbaldurchzuführen, sondern auch eine problemlose kulturelle und soziale Kommunikationaufzubauen. In Fremdsprachenunterrichten, in denen Situationen interkulturelle Problemeverursachen und Verschiedenheiten besonders betont werden und dementsprechendgeeignete Lehrmethoden in die Hand genommen werden, ist es möglich,Problemsituationen in einen funktionierenden Zustand, welcher positive Auswirkungenhaben kann, umzuwandeln.Die Inhandnahme der Lösungen der interkulturellen Differenzen undkulturbedingten Konflikte, die nötige Art der Unterrichtsinhalte, von denen man profitierensollte und die nötigen Verhaltensweisen beim Lehren der interkulturellenKommunikationsmethode haben das Hauptproblem dieser Arbeit gebildet. viii In dieser Studie wurde der Beitrag des Fremdsprachenunterrichts zur Lösunginterkultureller Differenzen und kulturbedingte Konflikte und das angestrebte Lehrverhaltenin der interkulturellen Kommunikationsmethode zum Forschungsthema gemacht.Mithilfe einer Umfrage wurde versucht zu bestimmen, ob sich die angehendenFremdsprachenlehrer in den vergangenen Jahren in den Fremdsprachenunterrichten mitinterkulturellen Unterschieden und kulturbedingten Konflikten auseinandersetzen, ob dieangehenden Fremdsprachenlehrer über ausreichendes Wissen zum Thema `interkulturelleDifferenzen und kulturbedingte Konflikte im Fremdsprachenunterricht` verfügen.Desweiteren wurde versucht andere solche Themen zu bestimmen. Es wurde festgestellt, dass fast alle Lehrerkandidaten der Meinung sind, dassFremdsprachenunterrichte im Hinblick auf die Aufhebung interkultureller Vorurteile undStreitigkeiten sehr wichtig sind. Sie haben durch sinngemäβe Bekanntgabe ihrerBegründung in der Mittelpunkt gestellt, dass sie sehr wohl bewusst zu diesem Thema sind.Auβerdem wurde gesehen, dass Unterrichte zur `interkulturellen Kommunikation inder Schule` Institut für Deutsche Sprache und Literatur an der Technischen UniversitätDortmund in Deutschland stattfanden und in den Unterrichten Themen wie `interkulturelleDifferenzen` und `kulturbrdingte Konflikte` ausreichend thematisiert wurden und es wurdefestgestellt, dass dieses dazu beitrug, dass die unterschiedliche Kulturen ohne Vorurteileanerkannten.Schlüsselwörter: „Fremdsprachenerziehung`, „kulturelle Differenzen`, „kulturbedingteKonflikte`, „das Eigene und das Fremde`, `interkulturelle Kommunikationsprobleme`,`Interkulturelle Inhalte im Fremdsprachenunterricht`, „Interkulturelles Lernen 204
- Published
- 2015
10. Handlungsorientierte lehr- und lernverfahren und kulturvermittlung im fremdsprachenunterricht – eine empirisch-qualitative forschung
- Author
-
Akbay Pişkin, Melek, Dellal, Nevide, and Yabancı Diller Eğitimi Anabilim Dalı
- Subjects
Foreign language teaching ,Cultural effect ,Value transfer ,Teaching ,Eğitim ve Öğretim ,Language teaching ,Education and Training ,Teaching methods ,German ,Activity based approach - Abstract
Yabancı Dil Derslerinde Eylem Odaklı Öğretme ve Öğrenme Yöntemi ileKültür Aktarımı İlişkisi- Ampirik Nitel Bir AraştırmaBu yüksek lisans çalışmasının amacı, yabancı dil derslerinde eylem odaklı etkinlikler ile hedef dilin kültür arkaplanının aktarımı ilişkisini vurgulamaktır. Buna göre dilin kültürel arkaplanının eylem odaklı öğretme öğrenme teknikleriyle nasıl ilişkilendirilebileceği ve kültürlerarası öğrenme ve yaşam boyu öğrenmeye katkı sağlayabilmek adına ne gibi çalışmalar yapılabileceği konulaştırılmıştır. Araştırma kapsamında anket tekniği seçilmiş ve iki adet anket uygulanmıştır. Araştırmanın örneklemi, 2012/2013 eğitim öğretim yılı güz döneminde Türkiye'deki üç farklı üniversitede Almanca Öğretmenliği okuyan üniversite öğrencileri ile aynı dönemde bu üniversitelerde yabancı dil olarak Almanca dersi veren öğretim üyeleri ve okutmanlardan oluşmaktadır. Öğrencilerin, öğretim üyelerinin ve okutmanların fikirlerini sormak ve önemli bilgileri toplamak amacıyla iki anket oluşturulmuştur. Anketlerden biri 220 öğrenciye dağıtılmış ve derste eğitmenlerin gözetiminde doldurulmuştur. 215 adet kullanılabilir anket elde edilmiştir. Öğrencilerin yanıtları dikkatlice toplanmış ve veriler SPSS programına girilmiştir. Anketin sonuçları tablolarda mutlak ve yüzdelik değerleriyle sunulmuştur. İkinci anket ise öğretim üyelerine ve okutmanlara dağıtılmıştır. Elde edilen verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatiksel yöntem kullanılmıştır.Araştırma, öğretim üyelerinin ve okutmanlarının derslerinde çoğunlukla hedef dilin kültürünü aktarmayı sağlayan farklı yöntem ve teknikler kullandığını göstermiştir. Öğretim üyeleri derslerinde eylem odaklı etkinliklere ve tekniklere yer vermekte, ancak yine de öğrencilerin eyleme dayalı farklı ürünler üretmesinde eksiklikler mevcuttur. Araştırma sonuçları, rol oyunlarının ve oyunların derste az yer bulduğu göstermiştir. Ayrıca öğrencinin kendi kültürü ile yabancı kültürü karşılaştırmasına imkan veren metin, alıştırma ve etkinliklerde eksiklikler bulunmaktadır. Araştırma sonuçlarına göre öğretim üyeleri ülke bilgisi konularını aktarma konusunda akademik çalışmalar yapmaktadırlar. Ayrıca yurt içinde ve dışında hizmet içi eğitim programlarına katılmışlardır. Araştırma sonuçları dikkate alınarak özetle öğrencilerin ülke bilgisi ve kültürlerarası içerikleri kapsayan derslere ilgilerinin yüksek olduğu söylenebilir. Anahtar sözcükler: Eylem Odaklı Öğretme ve Öğrenme Yöntemi, Yabancı Dil Dersinde Kültür Aktarımı, Kültürlerarası Öğrenme, Öğrencilerin Aktifleştirilmesi, Yaşamboyu Öğrenme Handlungsorientierte Lehr- und Lernverfahren und Kulturvermittlung im Fremdsprachenunterricht. Eine empirisch-qualitative ForschungDas Ziel dieser Masterarbeit ist es, die Bedeutung der handlungsorientierten Aktivitäten im Fremdsprachenunterricht und deren Beziehung zur fremdsprachigen Kulturvermittlung hervorzuheben. Grundsätzlich wird thematisiert, wie man den kulturellen Hintergrund der Sprache mit Hilfe von handlungsorientierten Lehr- und Lerntechniken behandeln kann und welche Art von Bemühungen es gibt, um einen Beitrag zum „interkulturellen Lernen` und „lebenslangen Lernen` des Lernenden leisten zu können. Im Rahmen der Studie wurde die Umfragetechnik ausgewählt. Es wurden zwei Umfragen durchgeführt. Die Stichproben der Untersuchungen bestehen aus den Studierenden, die im Wintersemester des Studienjahr 2012/2013 an drei verschiedenen Universitäten in der Türkei Deutsch auf Lehramt studierten, und den Lehrbeauftragten und Lektoren, die an diesen Universitäten im gleichen Zeitraum Deutsch als Fremdsprache unterrichteten. Um die Meinungen der Studierenden und Lehrbeauftragten und Lektoren abzufragen sowie die notwendigen Daten zu sammeln, wurden zwei Fragebögen erstellt. Der erste Fragebogen wurde an 220 Studierenden verteilt und im Unterricht unter Aufsicht der Dozenten ausgefüllt. Der Rücklauf betrug 215 Fragebögen. Die Antworten wurden sorgfältig gesammelt und die Daten wurden in SPSS (Statistical Package for the Social Sciences) eingegeben. Die Ergebnisse der Umfrage wurden tabellarisch in absoluten Zahlen und in Prozent vorgestellt. Der zweite Fragebogen wurde an die Lehrbeauftragten und Lektoren verteilt. Bei der Analyse und Auswertung der gesammelten Daten wurde das deskriptive Verfahren angewendet. Die Untersuchung hat ergeben, dass die Lehrbeauftragten und Lektoren in ihrem Unterricht meistens verschiedene Methoden und Strategien benutzen, die es ermöglichen, die Kultur der Zielsprache zu vermitteln. In die Unterrichte werden von den Lehrbeauftragten ud Lektoren handlungsorientierte Aktivitäten oder Techniken integriert. Allerdings es bestehen noch Defizite bei der Erstellung der unterschiedlichen Handlungsprodukte. Die Ergebnisse zeigen, dass die Rollenspiele und Spiele im Unterricht wenig benutzt wurden. Des Weiteren weisen die Ergebnisse einen Mangel an Texten, Übungen und Aktivitäten im Unterricht auf, die einen Vergleich zwischen der eigenen Kultur der Lernenden und der fremden Kultur erlauben. Laut der Forschungsergebnisse beschäftigen sich die Lehrbeauftragten und Lektoren wissenschaftlich mit der Vermittlung landeskundlicher Kenntnisse, außerdem gaben sie an, dass sie an Weiterbildungsprogrammen teilgenommen haben, die sowohl im Inland als auch im Ausland stattfanden. Unter Berücksichtigung der Ergebnisse lässt sich zusammenfassen, dass die Motivation und das Interesse der Lernenden am Unterricht mit landeskundlich-interkulturellen Inhalten hoch sind. Schlüsselwörter: Handlungorientiertes Lehr- und Lernverfahren, Kulturvermittlung im Fremdsprachenunterricht, Landeskunde, Interkulturelles Lernen, Schüleraktivierung, Lebenlanges LernenYabancı Dil Derslerinde Eylem Odaklı Öğretme ve Öğrenme Yöntemi ileKültür Aktarımı İlişkisi- Ampirik Nitel Bir AraştırmaBu yüksek lisans çalışmasının amacı, yabancı dil derslerinde eylem odaklı etkinlikler ile hedef dilin kültür arkaplanının aktarımı ilişkisini vurgulamaktır. Buna göre dilin kültürel arkaplanının eylem odaklı öğretme öğrenme teknikleriyle nasıl ilişkilendirilebileceği ve kültürlerarası öğrenme ve yaşam boyu öğrenmeye katkı sağlayabilmek adına ne gibi çalışmalar yapılabileceği konulaştırılmıştır. Araştırma kapsamında anket tekniği seçilmiş ve iki adet anket uygulanmıştır. Araştırmanın örneklemi, 2012/2013 eğitim öğretim yılı güz döneminde Türkiye'deki üç farklı üniversitede Almanca Öğretmenliği okuyan üniversite öğrencileri ile aynı dönemde bu üniversitelerde yabancı dil olarak Almanca dersi veren öğretim üyeleri ve okutmanlardan oluşmaktadır. Öğrencilerin, öğretim üyelerinin ve okutmanların fikirlerini sormak ve önemli bilgileri toplamak amacıyla iki anket oluşturulmuştur. Anketlerden biri 220 öğrenciye dağıtılmış ve derste eğitmenlerin gözetiminde doldurulmuştur. 215 adet kullanılabilir anket elde edilmiştir. Öğrencilerin yanıtları dikkatlice toplanmış ve veriler SPSS programına girilmiştir. Anketin sonuçları tablolarda mutlak ve yüzdelik değerleriyle sunulmuştur. İkinci anket ise öğretim üyelerine ve okutmanlara dağıtılmıştır. Elde edilen verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatiksel yöntem kullanılmıştır.Araştırma, öğretim üyelerinin ve okutmanlarının derslerinde çoğunlukla hedef dilin kültürünü aktarmayı sağlayan farklı yöntem ve teknikler kullandığını göstermiştir. Öğretim üyeleri derslerinde eylem odaklı etkinliklere ve tekniklere yer vermekte, ancak yine de öğrencilerin eyleme dayalı farklı ürünler üretmesinde eksiklikler mevcuttur. Araştırma sonuçları, rol oyunlarının ve oyunların derste az yer bulduğu göstermiştir. Ayrıca öğrencinin kendi kültürü ile yabancı kültürü karşılaştırmasına imkan veren metin, alıştırma ve etkinliklerde eksiklikler bulunmaktadır. Araştırma sonuçlarına göre öğretim üyeleri ülke bilgisi konularını aktarma konusunda akademik çalışmalar yapmaktadırlar. Ayrıca yurt içinde ve dışında hizmet içi eğitim programlarına katılmışlardır. Araştırma sonuçları dikkate alınarak özetle öğrencilerin ülke bilgisi ve kültürlerarası içerikleri kapsayan derslere ilgilerinin yüksek olduğu söylenebilir. Anahtar sözcükler: Eylem Odaklı Öğretme ve Öğrenme Yöntemi, Yabancı Dil Dersinde Kültür Aktarımı, Kültürlerarası Öğrenme, Öğrencilerin Aktifleştirilmesi, Yaşamboyu Öğrenme 141
- Published
- 2015
11. Die schulung der eigen - und fremdwahrnehmung mit hilfe literarischer texte im fremdsprachlichen Deutschunterricht
- Author
-
Şimşek, Can, Dellal, Nevide, and Alman Dili Eğitimi Anabilim Dalı
- Subjects
Foreign language teaching ,Intercultural differences ,Eğitim ve Öğretim ,German lesson ,Culture ,Education and Training ,Literary works ,Text learning ,Intercultural education ,German ,Literary texts ,Otherness - Abstract
Günümüz toplumlarında farklı düşünce tarzları ve alımlamalara dayalı olarak, birçok toplum ve kültür diğerini önyargılarla yanlış ve eksik değerlendirmekte ve çoğu zaman da hor görmektedir. Bu sebeple `Uluslararası Boyut` yabancı dil öğretiminde yıllardan beri öne çıkmaktadır. Bu çalışmada, bazen olumsuzluklara ve yanlış anlamalara neden olan ötekini anlama sorununun, yabancı dil derslerinde edebi metinler yoluyla kültürlerarası bakış açısıyla ele alınması gerektiği düşüncesinden yola çıkılmıştır. Bu çalışmada, yabancı dil öğretmeni adaylarının yabancı dil derslerinde edebi metinler aracılığıyla `öz kültür` ve `öteki kültür` ile ilgili kendilerine sunulan bilgileri nasıl alımladıkları ve bunun sonucunda ortaya çıkan geri bildirimler araştırma konusu yapılmıştır. Çalışmada genel olarak Yabancı Dil Olarak Almanca Dersinde Edebi Metinler Yardımıyla Öz ve Ötekinin Alımlanması Eğitimi, öğrencilerin deneyim dünyaları ve bu konunun yabancı dil eğitimindeki ve yaşamboyu öğrenmedeki önemine değinilmiştir. Bir anket yardımıyla, Almanca derslerinde kullanılan edebi metinlerin, yabancı dil derslerinde ne ölçüde yer aldığı ve ne kadar etkin işlendiği saptanmaya çalışılmıştır. Çalışma kapsamındaki ders uygulama çalışmaları, yabancı dil dersinde edebi metinlerin ihmal edilmediğini göstermektedir. Ayrıca öğretmen adaylarının, çağdaş yabancı dil öğretim yaklaşımları konusunda da yeterli bilgiye sahip oldukları belirlenmiştir. Anket çalışmasında, yabancı dil olarak Almanca derslerinde edebi metinlerin, kültürel ve kültürlerarası alımlama boyutunda önemli bir yere sahip olduğu ve `öz kültür`, `öteki kültür` ve `kültürlerarasılık` konularına yeterince yer verildiği bilgisine ulaşılmıştır.Yabancı dil derslerinde edebi metinlerin kültürel içerikleri yardımıyla gerçekleştirilen kültürlerarası öğrenme süreci, salt öğrencilerin kültür ufkunu genişletmekle kalmayıp, öğrenciyi öğrenmeye karşı güdüleyerek aynı zamanda öğrencilerde yabancı kültürü algılayış ve anlama, farklı görüş ve yaklaşımlara tahammül etme, onlar karşısında duyarlı ve hoşgörülü olma, kendi ulusal değerlerinin ve kültürel üretimlerinin farkına varma ve sorgulama yeteneği, bağımsız ve nesnel düşünme, adil ve tutarlı davranma alışkanlıkları, dayanışma, sorumluluk bilinci ve medeni cesaret gibi demokratik kültür bilinci ve tutumlarının gelişmesine katkı sağlamaktadır. Bu durumda, kültür konularının yabancı dil derslerine dahil edilmesi, yabancı dil eğitiminin önemli bir parçası olarak görülmelidir. Ancak yabancı dil eğitiminde kültür değerleri konusunun işlenmesi hassas bir şekilde ele alınmazsa, bu içerikler bir takım sorunları da beraberinde getirecektir. Bu bağlamda unutulmaması gereken, yabancı dil derslerinde yabancı kültüre ait değerlerin, yaşa uygun konulaştırılması, kültürel konuların karşılaştırmalı işlenmesi, konuların nefret duyguları aktarmaması, kültürlerarası eğitim alanının öğretim yöntemlerinden yararlanılması gerektiğidir.Anahtar Kelimeler: Edebi Metinler, Öz Kültür, Öteki Kültür, Alımlama Eğitimi, Kültürlerarasılık, Yaşam Boyu Öğrenme Anlässlich unterschiedlicher Denkweisen und Wahrnehmungen, und beruhend auf Vorurteile, bewerten in unserer heutigen Welt viele Gesellschaften und Kulturen einander falsch und fehlend oder missachten oft einander. Deswegen rückt im Bereich der Fremdsprachendidaktik seit vielen Jahren die „interkulturelle Dimension` in den Fokus des Interesses. Die vorliegende Arbeit geht von dem Gedanken aus, dass der Problemfall des Fremdverstehens, der manchmal Negativverhältnisse und Missverständnisse verursacht, im Fremdsprachenunterricht anhand literarischer Texte mit interkulturellem Aspekt behandelt werden sollte. In dieser Arbeit wurde recherchiert, wie die mit Hilfe literarischer Texte angebotene `Eigene Kultur` und die „Fremd-Kultur` durch die LehramtskandidatInnen der DaF wahrgenommen werden und wie die Rückmeldungen zu solchen Angeboten sind. Im Allgemeinen werden in der Arbeit die Beiträge zum Thema der Schulung von Eigen und Fremdwahrnehmung mit Hilfe literarischer Texte im Fremdsprachenunterricht behandelt sowie die Erfahrungswelten der Studierenden und die Relevanz des Themas bei der Fremdsprachenerziehung und beim lebenslangen Lernen erarbeitet. Es wurde mit Hilfe einer Umfrage festgestellt, inwieweit die literarischen Texte im FU Platz einnehmen und wie effektiv sie behandelt werden. Die im Rahmen der Arbeit durchgeführten Unterrichtsstunden zeigen, dass die literarischen Texte im FU nicht vernachlässigt werden sollten. Es ist auch festzustellen, dass die LehramtskandidatInnen hinsichtlich der Ansätze des modernen Fremdsprachenlehrens über ausreichende Kenntnisse verfügen. Die Umfrage hat ergeben, dass die literarischen Texte in der kulturellen und interkulturellen Wahrnehmungsdimension einen relevanten Platz im fremdsprachlichen Deutschunterricht einnehmen und dass die Themen „Eigene Kultur`, „Fremd-Kultur` und „Interkulturalität` ausreichend behandelt werden. Der interkulturelle Lernprozess, der im Fremdsprachenunterricht durch die kulturellen Inhalte der literarischen Texte verwirklicht wird, erweitert nicht nur den kulturellen Horizont der Studierenden, sondern motiviert sie auch zum Lernen und trägt außerdem bei zur Wahrnehmung und zum Verstehen der fremden Kultur, zur Toleranz gegenüber divergierenden Meinungen und Herangehensweisen, zur Sensibilität und zum Respekt anderen gegenüber, zum Erkennen eigener nationaler Werte und kultureller Produkte, zum In-Frage-Stellen, zum selbstständigen und objektiven Denken, zu gerechten und konsequenten Verhaltensgewohnheiten, zur Solidarität, zum Verantwortungsbewusstsein und zur Zivilcourage sowie zur Entwicklung demokratischen Kulturbewusstseins- und verhaltens bei. Hierbei sollte das Einbeziehen kultureller Themen in den Fremdsprachenunterricht als ein wichtiger Teil des Fremdsprachenlehrens angesehen werden. Wird jedoch beim Fremdsprachenlehren das Thema der kulturellen Werte nicht auf sensible Weise angegangen, so bringen diese Inhalte Probleme mit sich. In diesem Sinne darf nicht vergessen werden, dass die Werte der fremden Kultur im Fremdsprachenunterricht altersgemäß thematisiert werden sollten, dass die kulturellen Themen vergleichend behandelt werden müssen, dass die Themen keine Hassgefühle übertragen dürfen und dass aus den Lehrmethoden des interkulturellen Erziehungsbereichs Nutzen gezogen werden sollten.Schlüsselwörter: Literarische Texte, Eigene Kultur, Fremd-Kultur, Wahrnehmungsschulung, Interkulturalität, Lebenslanges Lernen 138
- Published
- 2014
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.