Search

Aim: This study aimed to estimate the association of coronary artery disease complexity with non-HDL-C levels in premature CAD. Background: Primary prevention has utmost importance in terms of minimizing the number of patients who had premature coronary artery disease (CAD). Non-high density lipoprotein cholesterol (non-HDL-C) contains potentially atherogenic lipoprotein fractions. Material and methods: Coronary angiographic recordings of two hundred acute coronary syndrome patients were evaluated by two cardiologists. Clinical, demographic and lipid parameters of the patients were compared with SYNTAX score. Results: Median age of the study group was 41 (18-45) years. One hundred eighty five (90.5%) of them were male, nineteen (9.5%) of them were female. Median SYNTAX score and ejection fraction of the patients were 17 (4.5-39) and 50 (33-68), respectively. SYNTAX score of the male patients was significantly higher compared to females [17 (4.5-39) vs 12 (8-26), p=0.048), similarly, diabetic patients had higher values of syntax score compared to non-diabetic patients [19 (10-39) vs 16 (4.5-37), p=0.005), There were no differences of SYNTAX score with respect to presence of hypertension, smoking status and family history of CAD. There were very strong positive correlation between SYNTAX score and non-HDL-C, TC and LDL-C levels (r=0.958, r=0.946 and r=0.921, respectively, p Conclusion: non-HDL-C was a valuable tool in assessing the complexity of atherosclerotic cardiovascular disease in young patients.

Bu çalışma Osmanlı’nın son dönemlerinden başlayarak günümüze değin Müslüman toplumlarda giderek artan ekonomik çağdaşlaşma arayışlarını ve bu alandaki entelektüel katkıları ele almaktadır. Sanayi devrimi sonrası kapitalizmin küresel bir boyut kazanması ile Batıda ortaya çıkan yüksek refah üretimi karşısında Osmanlı’nın son dönemlerinde, özellikle Tanzimat dönemi sonrasında, başlayan ve günümüzde halen devam etmekte olan iktisadi özgünlük arayışları çağdaş Müslüman toplumların siyasi ve ekonomik geleceklerini belirlemede oldukça kritik bir önem kazanmıştır. Tanzimat sonrasında sıklıkla dile getirilen milli iktisat söylemi ile sömürge sonrası küresel düzende artan İslam iktisadı söylemi bu açıdan kapitalizme alternatif olabilecek ortak bir arayışın son yüzyılın farklı dönemlerindeki benzer çözüm arayışları olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışma, her iki söylemin de kapitalizmin geçirdiği evrelerden, sanayi kapitalizmi ve finans kapitalizminden bağımsız düşünülemeyeceğini iddia etmektedir. Dönemin önemli aydınlarından Ahmet Midhat ekseninde geliştirilen milli iktisat vurgusu da finans piyasalarının küresel boyut kazandığı çağda ortaya çıkan İslami finans da bu anlamda kapitalizme bir alternatif olmaktan çok İslami bir soft kapitalist çözüm sunmanın ötesine geçememiştir. Çalışma yöntem itibariyle Ahmet Midhat’ın iki temel eseri üzerinden milli iktisat söylemi ile çağdaş İslam iktisadı arasında mukayeseli bir söylem analizi benimser.

Objective: Myocardial infarction (MI) with non-obstructive coronary arteries (MINOCA) is a relatively new term that is characterized by clinical evidence of MI with normal or near-normal coronary arteries on coronary angiography (QCA). To date, there have been no population-based studies on the prevalence of MINOCA in Turkey. The aim of this nationwide study was to document the prevalence and demographics of MINOCA in a Turkish population. Methods: MINOCA-TR is national, multi-center, prospective, all-comer study that was conducted in 32 hospitals. All consecutive patients who were ≥18 years old, diagnosed with MI according to the Third Universal Definition of Myocardial Infarction, and had undergone QCA were included in the study. Patients with stable coronary artery disease, unstable angina pectoris, a history of revascularization, and type 4/5 MI were excluded. Results: A total of 1793 patients who were diagnosed with MI and had undergone QCA were screened between March 2018 and October 2018, of whom 1626 (mean age: 61.5+-12.5 years, 70.7% male) were enrolled from 32 centers. The prevalence of MINOCA was 6.7% (n=109) in the overall study population. Compared with non-MINOCA patients, those with MINOCA were younger, had a higher prevalence of the female gender, and had a history of flu. The percentages of current smokers, ST-segment elevated myocardial infarction patients, and those with a history of hypertension, diabetes mellitus, and hyperlipidemia were significantly lower in MINOCA patients (p

Amaç: Bu çalışmanın amacı koroner arter bypass greftleme (CABG) operasyonu geçiren hastalarda mortalite açısından uygun skorlama sistemini bulmak amacı ile EuroSCORE II, Lojistik EuroSCORE ve SYNTAX skorlarının karşılaştırılmasıdır.Gereç ve Yöntem: Kliniğimizde CABG cerrahisi geçiren 228 hastanın demografik özellikleri, ekokardiyografik bulguları, operasyon notları ve dosyaları, perfüzyon ve gözlem notları değerlendirildi. Bulgular: Mortaliteyi belirlemek amacıyla SYNTAX skorunun prediktif değeri 27.5’ten (>27.5) büyüktü, lojistik regresyon (LR+) değeri ise 1.5 idi. EuroSCORE II’nin prediktif değeri 1.82’den yüksekti (>1.82) ve LR+ değeri 2.20 idi. EuroSCORE II’nin pozitif prediktif değerinin düşük olmasına rağmen bir yıllık mortalite oranını tahmin etmede yeterli olduğu bulundu. Mortalite oranını değerlendirmede Lojistik EuroSCORE’un prediktif değeri 5.71’den büyüktü (>5.71) ve LR+ değeri 5.13 idi. Lojistik EuroSCORE da bir yillik mortalite oranini tahmin etmede yeterliydi.Sonuç: Çalışmamızda bir yıllık mortaliteyi tahmin etmede Lojistik EuroSCORE en etkin skorlama sistemi olarak bulunmuştur. İdeal kardiyak risk skorlama sistemini bulmak için randomize klinik çalışmalara ihtiyaç olduğu kanısındayız.

Bu çalışmada nadir görülen bir postpartum endojen panoftalmi olgusu sunulmuştur. Otuz bir yaşında kadın hasta, doğum yaptıktan bir gün sonra başlayan ve iki gündür devam eden sağ gözde ağrı ve görme kaybı yakınmasıyla başvurdu. Oftalmolojik muayenesinde panoftalmi bulguları izlenen hasta tetkik ve tedavi amacıyla yatırıldı. Yoğun tedaviye rağmen korneada incelme ve spontan perforasyon gelişmesi üzerine hastanın sağ gözüne evisserasyon uygulandı. Hastanın konjonktiva sürüntüsü ve evisserasyon örneği kültüründe fırsatçı bir enfeksiyon ajanı olan Sphingomonas paucimobilis izole edildi. Hamileler ve lohusalarda immun sistemin etkilendiği ve inflamatuar yanıtların değiştiği bilinmektedir, bu nedenle peripartum dönem ve lohusalıkta göz enfeksiyonları ihmal edilmemelidir.

Objective: Cardiac electrophysiology study (EPS) is an invasive procedure performed for diagnosis and treatment of cardiac arrhythmias. The aim of our study was to assess our 6-year EPS experience and to compare our data with the complication rate published in the literature.Methods: We included 1152 patients who were diagnosed and treated for cardiac arrhythmia in our hospital between 2000-2006. The demographic data of all patients with a presumptive diagnosis of arrhythmia, EPS indications, treatment procedures, and complications were recorded.Results: Six hundred and seventy-three of 1152 (58%) patients enrolled in the study were males with a mean age of 49.6 years, and 479 (42%) were females with a mean age of 48 years. One hundred and fifty-six (13.5%) patients had bradyarrhythmia, 596 (51.8%) patients had supraventricular tachycardia, 400 (34.7%) had ventricular tachycardia. One patient had complete AV block, one patient had hemopericardium, one patient had pericardial tamponade, one patient had pneumothorax, one patient had right thrombophlebitis one patient had sheath fracture, and one patient died after left popliteal embolization. Total mortality rate was 0.6%.Conclusion: The EPS performed in experienced centers with the same team for a long period of time results in low complication rate.

We present a very rare case of endogenous panophthalmitis in a postpartum patient. A 31-year-old woman was admitted with vision loss and pain in the right eye for two days that began the day after the delivery. Her ophthalmologic examination revealed panophthalmitis and she was hospitalized for treatment and investigation. Despite intensive medication corneal melting and spontaneous perforation occurred, so evisceration had to be performed. Sphingomonas paucimobilis, an opportunistic infection agent, was isolated in the conjunctival swab and evisceration specimen cultures of the patient. It is known that immune system is influenced and inflammatory responses are altered in pregnants and puerperants, so any symptom of eye infection should not be ignored in peripartum and puerperium periods. [Cukurova Med J 2015; 40(Suppl 1): 29-32]

The risk for cardiovascular diseases and type 2 diabetes mellitus significantly increases in the patient population with metabolic syndrome (MeS). The present study aimed to investigate the association between the epicardial adipose tissue thickness (EATT) and the oxidative stress parameters in MeS patients. The study included 181 patients as a patient group of 92 consecutive patients with MeS and a control group of 89 consecutive patients with similar age and gender. EATT was evaluated by transthoracic echocardiography. Serum levels of total oxidant status (TOS), total antioxidative capacity (TAS), paraoxonase-1 (PON-1), and arylesterase activities were measured. EATT was higher in the MeS group compared to the control group (6.0 ± 2.0 mm and 4.0 ± 1.0 mm, resp.; P

Klasik edebiyatımız, adını hiç duymadığımız, bazen de bilmem kaçıncı sınıf bir yazar diyerek bir yana bıraktığımız sayısız isimlerle doludur. Yazarı belli olmayan ya da yazarı hakkında etraflı bilgi edinilemeyen eserler de az değildir. Bu durumdaki yazarlar ve eserler üzerinde çalışmalar yapmak edebiyat tarihimize çeşitli yönlerden ışık tutabilir. Anadolu'da yedi yüzyıllık bir dönemi içine alan klasik edebiyatımızın birçok yazarı ve eseri yeterince tanınmamaktadır. Kaynaklarda adları geçtiği halde bugün bilinmeyen yazarlar kimlerdir? Yine bu kaynaklarda adlarını okuduğumuz, ancak kütüphanelerde bulamadığımız eserler hangileridir, bilemiyoruz. Bu yüzden konu üzerinde araştırma yapanların elinde bir "kayıplar listesi" bulunmasının, çalışmaları daha verimli kılacağı son derece açıktır. Öte yandan, bütün çalışmaları klasik edebiyatın önde gelen kişileri üzerinde yoğunlaştırmak yerine, bu edebiyatın yeterince tanınmayan yönleri üzerindeki çalışmalara öncelik vermek, Türk dili, Türk tarihi ve Türk toplum yaşayışıyla ilgili yeni bilgi ve belgeler ortaya çıkaracaktır. Bu inançla, aşağıdaki yazımızda XV-XVI. yüzyıllarda yaşayıp da yeterince tanınmamış bir şairi ve eserlerini tanıtmaya çalışacağız.