Search

Bu çalışmada meslek yüksekokulu bilgisayar teknolojileri bölümü öğrencilerinin mesleki bilgilerinin ve kariyer yeterliliklerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrulturunda öğrencilerinin kariyer yeterlilikleri, mesleki bilgileri ve akademik başarılarını etkileyen değişkenler belirlenmiştir. Çalışmada nicel araştırmalardan tarama yöntemi kullanılmıştır. Öğrencilerin mesleki bilgileri belirlemek amacıyla dört ana dersi içeren, geçerliliği ve güvenirliği sağlanmış başarı testi geliştirilmiştir. Buna ek olarak kariyer yeterliliğini belirlemek amacıyla geçerliliği ve güvenirliği sağlanmış bir anket hazırlanmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu Meslek Yüksekokulu Bilgisayar Teknolojisi Bölümü öğrencisi olan 130 katılımcı oluşturmaktadır. Araştırma verileri betimsel ve regresyon analiz yöntemleriyle analiz edilmiştir. Araştırma sonucunda öğrencilerin başarı düzeylerinin ortalamanın altında olduğu (%44) görülmüştür. Kariyer ve eğitim beklentilerinin orta düzeyde; öğrenim görülen bölümle ilgili motivasyonlarının, kariyer öz yeterliliklerinin, bilgisayar ve iletişim teknolojileri yeterliliklerinin, 21.yüzyıl becerinin yüksek düzeyde olduğu belirlenmiştir. Lise not ortalaması, sınıf, problem çözme becerisi ve web 2.0 teknolojileri kullanımının akademik başarının anlamlı yordayıcısı olduğu cinsiyet, okunulan bölümle ilgili motivasyon ve kariyer özyeterliliğin ise akademik başarının anlamlı bir yordayıcısı olmadığı tespit edilmiştir.

Bu çalışmanın alanı, bakış açısı ve türevleri ile sınırlıdır. Bu incele- mede kısa öyküde genel olarak kullanılan bakış açısı biçimleri kuramsal yönden açıklanmış ve çeşitleri ve uygulama biçimleri üzerinde durulmuştur. Beş öykü içerisinde, bakış açılarının çeşitli şekilde uygulanışı incelenmiştir. Ayrıca, kullanılan bakış açılarının seçilen öykülere sağladığı yazınsal katkı belirtilmiştir.

Recent accountability movements in the education world gave rise to standards-based curriculum, which provides a teaching and learning environment with high quality instructional materials. An example to such learning environment is Cisco Certified Network Associate (CCNA) program. This study investigates high school teachers’ perceptions and experiences of CCNA program in their classrooms. 357 high school teachers in the United States who teach in the CCNA program completed an online survey measuring their perceptions about standards-based curriculum and testing. The results show that teachers generally accept standards-based curriculum and testing as a teaching tool, spend less time on student feedback and would like to see some features of the curriculum applied to other regular high school subjects such as mathematics and science.

Split-complex (hyperbolic) numbers are ordered pairs of real numbers, written in the form $x+jy$ with $j^{2}=-1$, used to describe the geometry of the Lorentzian plane. Since a null split-complex number does not have an inverse, some methods to calculate the exponential of complex matrices are not valid for split-complex matrices. In this paper, we examined the exponential of a $2x2$ split-complex matrix in three cases : $i:~\Delta=0,~ii:~\Delta\neq0$ and $\Delta$ is not null split-complex number, $iii:~\Delta\neq0$ and $\Delta$ is a null split-complex number where $\Delta=(trA)^{2}-4detA$.

Yüksek Lisans Tezi, Bu çalışma İngilizce öğretiminde kullanılan bir ders kitabı serisinin ilk iki kitabını cinsiyetlerin temsili açısından incelemiştir. Öğrencilerin ders kitaplarından öğrendikleri norm ve değer modellerinin, onların sadece kendileriyle ilgili olarak algıladıkları cinsiyet rollerini değil; diğer cinse karşı olan mevcut ve gelecekteki tutumlarını da etkileyeceği gerçeği çalışmanın önemini ortaya koymaktadır. Bu çalışma Selçuk Üniversitesi'nde kullanılmakta olan bir ders kitabı serisinden ilk iki kitabın cinsiyet temsilleri açısından halihazırda ne durumda olduğunu görmek için yapılmış detaylı bir analizdir. Betimsel araştırma tarzında olan bu çalışma, veri toplama ve analiz süreçlerinde nicel ve nitel metotları birlikte kullanmıştır. Bu yüzden bir karma yöntem araştırmasıdır. Veriler doküman incelemesi yöntemiyle toplanmıştır. Kitapların görsel ve yazılı içerikleri önceden belirlenmiş altı adet kategori ve bunların alt kategorileri uyarınca kodlanmış ve içerik analizine tabi tutulmuştur. Betimsel analiz sonucu ortaya çıkan nicel veriler betimleyici istatistik kullanılarak rapor edilmiştir. Ayrıca, analiz dahilinde değişkenlerin gözlemlenen ve beklenen değerleri arasındaki farkların anlamlılık derecelerini ortaya koymak amacıyla ki-kare uyum iyiliği testi (goodness-of-fit) kullanılmıştır. Sonuç olarak ilgili kitapların görsellerinde ve meslek dağılımında kadınların yetersiz temsil edildiği görülmüştür. Diğer alanlarda ise yer yer görülen basmakalıp temsillere rağmen istatistiksel olarak ciddi sayılabilecek dengesizlikler görülmemiştir. Bununla beraber cinsiyet temsillerinde görülen istatistiki manada önemsiz sayılacak bu dengesizliklerin neredeyse hep erkekler lehinde olmasına dikkat çekilmiş, bu manada hala kat edilmesi gereken bir mesafe olduğu sonucuna varılmıştır., This study examined the first two books of a coursebook series used in English teaching in terms of gender representation. The fact that norms and values that students learn from textbooks will affect not only the gender roles they perceive as related to themselves; but also their current and future attitudes towards the other gender reveals the importance of the study. This study is a detailed analysis conducted to see the current state of the first two books of a coursebook series used at Selçuk University in terms of gender representation. Constructed in descriptive research style, it used both quantitative and qualitative methods in data collection and analysis processes. Therefore, it is a mixed method research. The data were collected through document review. The visual and written contents of the books were coded and analyzed in six predetermined categories and their sub-categories. Quantitative data obtained from descriptive analysis were reported through descriptive statistics. In addition, the chi-square goodness-of-fit test was used to determine the significance of the differences between the observed and expected values of the variables obtained from the analyses. As a result, it was seen that women were underrepresented in the visuals and distribution of occupations. In other categories, despite the presence of stereotypical representations, no statistically significant imbalances were seen. However, it was pointed out that these imbalances in gender representations, although considered to be statistically insignificant, were nearly always in men's favour; therefore, it was concluded that there was still a distance to be covered.

Yüksek Lisans Tezi, Bu çalışma, Dil Öğrenme Stratejilerini mevcut çalışmalar ışığında dil öğrenme üzerinden tanımlamayı amaçlamıştır. Bu tezin amacı aynı zamanda alanın muhtemel problemlerinden bahsetmek için bu dil öğrenme stratejilerini sınıflandırmaktır. Bu çalışmada, üniversite öğrencilerinin dil öğrenme stratejilerinin kullanımını belirlemek için, Oxford (1990) tarafından geliştirilen ve Cesur ve Fer (2007) tarafından Türkçe 'ye adapte edilen Dil Öğrenme Stratejileri Envanteri, Selçuk Üniversitesi'ndeki 208 hazırlık öğrencisine, öğrencilerin dil öğrenme stratejileri kullanımını cinsiyet, bölüm, memleket ve öğrenme süreci değişkenlerine göre incelemek için uygulanmıştır. Bu çalışmanın istatistiksel analizini yapmak için SPSS 15 (Sosyal Bilimler İçin İstatistik Paketi) paket programı kullanılmıştır. Anket sonuçlarına göre, öğrencilerin en çok üstbilişsel stratejileri ve en az duyuşsal stratejileri tercih ettikleri sonucuna varılmıştır. Diğer öğrenme değişkenleri incelendiğinde, bağımsız iki örneklem T testi sonuçları cinsiyet faktörünün genel stratejiler üzerinde ve alt stratejiler arasından üstbilişsel stratejiler ve duyuşsal stratejilerde etkili olduğunu göstermektedir. Bu durumda, üstbilişsel stratejilerde ve duyuşsal stratejilerde kızların erkeklerden daha yüksek puan aldığı görülmektedir. Ancak; departman, memleket ve öğrenme süresi değişkenleri, genel stratejiler üzerinde etkili değildir. Alt stratejiler arasından, bölüm faktörünün bilişsel stratejiler ve telefi stratejileri üzerinde etkili olduğu bulunmuştur. Buna göre bilişsel stratejilerde ve telefi stratejilerinde zorunlu dil eğitimi alan öğrencilerin zorunlu olmayan öğrencilere göre daha yüksek puan aldığı görülmektedir. Memleketleri köy olan öğrencilerin puanları her iki stratejide daha düşüktür. Bunun yanı sıra, öğrencilerin memleketlerinin ilçe veya şehir oluşu sonucu değiştirmemiştir. Son olarak, öğrenme süresi etmeni sadece telefi stratejilerinde etkilidir. İngilizce öğrenme süreleri 0 ve 3 yıl arasında olan bireylerin sonuçları daha düşüktür. Ancak 4-6 veya 7-9 yıl İngilizce öğrenme süresi olanların sonuçları değişmemiştir., This study aims to define the nature of Language Learning Strategies (LLSs) within the present studies upon language learning. The purpose of this thesis is also to classify these language learning strategies to mention about possible problems of the field. In this study, to determine the use of LLSs of university students, "Strategy Inventory for Language Learning (SILL)" developed by Oxford (1990) and adapted to Turkish by Cesur and Fer (2007) was applied to 208 preparatory students at Selcuk University; in order to examine the use of language learning strategies of university preparatory students according to gender, department, hometown and time period of learning variables. SPSS 15 (Statistical Package for Social Sciences) packet programs were used to make statistical analysis of this study. According to the results of the survey, it has been concluded that students prefer the most metacognitive strategies, and at least the affective strategies. When the other learning variables are examined, independent two-sample T-test results show that the gender factor is effective on general strategies and among the sub-strategies on metacognitive strategies and affective strategies. In this case, it is seen that girls have a higher score than boys in metacognitive strategies and affective strategies. However; department, hometown and time period of learning variables are not effective on general strategies. Among the sub-strategies, the department factor has been found to be effective on cognitive strategies and compensation strategies. Accordingly, it is seen that in the cognitive strategies and compensation strategies, the students who have compulsory language education have a higher score than the students who are not compulsory. Besides, hometown factor is effective on compensation and social strategies. The scores of the students whose hometown are village, are lower in both strategies. Besides being a town or a city of the students' hometown do not change the result. Lastly, time period of learning factor is only effective on compensation strategies. The scores of the individuals whose time period of learning English is between 0 and 3 years, are lower. But time period of learning English between 4-6 or 7-9 years do not change the result.

Bu tez çalışmasında Türkiye'nin Konya ilindeki özel bir üniversitede yabancı dil olarak İngilizce öğrenen mühendislik öğrencilerinin motivasyonlarını etkileyen dışsal faktörlerin belirlenmesini ve bu motivasyon faktörlerinin etki yönlerini (olumlu ya da olumsuz) tanımlanması amaçlanmaktadır. Bilgi toplamak için hem nicel hem de nitel yöntemler kullanılmıştır. Araştırmacı nicel araştırma metodu olarak 35 maddelik bir ölçek geliştirmiş ve katılımcılara uygulamıştır. Araştırmanın nitel boyutu ölçekte katılımcılara sorulan bir açık uçlu sorudan oluşturmaktadır. Ölçek mühendislik bölümünden 309 üniversite öğrencisi tarafından tamamlanmıştır. Çalışmanın sonuçları, motivasyon ve yabancı dil öğrenme başarısının güçlü bir şekilde bağlantılı olduğunu göstermektedir. Ayrıca `önemli diğerleri`, `başkalarıyla etkileşim` ve `öğrenme ortamı` gibi faktörlerin öğrencilerin motivasyon seviyelerini önemli ölçüde etkilerken, `genel durumlar` faktörünün öğrencilerin öğrenme motivasyon seviyelerinde anlamlı bir fark yaratmadığı sonucuna varılmıştır. Öte yandan, bu faktörler arasında İngilizce öğretmeni ve veliler, övülmek, kötü düzenlenmiş sınıf ve okul ortamı, haftalık ders saatlerinin yetersizliği, öğrencilerin gelecek kaygıları, İngilizce öğretmenin motive etme derecesi, İngilizce öğrenmenin sunduğu yurtdışına çıkma fırsatları ve yerel/ulusal eğitim sistemi gibi belirleyiciler öğrencilerin İngilizce öğrenmeye yönelik motivasyonlarını en fazla etkilerken, ailenin yaşam tarzı, cezalar ve yaptırımlar ve ebeveynlerin eğitim durumu en az etkilemektedir. Son olarak, bulgular mühendislik öğrencilerinin İngilizce öğrenmeye yönelik motivasyonlarını olumlu yönde etkileyen bazı dış faktörlerin; öğretmenlerin ve ebeveynlerin öğrencilerin İngilizce öğrenmeye karşı tutumları, İngilizcenin başkalarıyla etkileşimde bulunmalarına katkısı, geri bildirim alma, ödüller ve övülme ve iyi düzenlenmiş bir öğrenme ortamı olduğunu göstermiştir. Öte yandan, araştırma sonuçları mühendislik öğrencilerinin İngilizce öğrenmeye yönelik motivasyonlarını olumsuz yönde etkileyen dışsal faktörlerden bazılarının; ailenin yaşamında İngilizcenin eksikliği, ceza ve yaptırımlar, kalabalık sınıflar ve haftalık kurs saatlerinin yetersizliği olduğunu ortaya koymuştur. Araştırmanın sonuçlarına göre araştırmacı, İngilizce öğrenmeye çalışan mühendislik öğrencilerinin her çalışma için geri bildirim almaları ve başarılı çalışmalardan ötürü övgü almaları gerektiğini öne sürüyor. Mühendislik öğrencilerinin İngilizce öğrenme ortamları dikkatlice düzenlenmelidir. Veliler ve İngilizce öğretmenleri, bu çalışmada belirtilen mühendislik öğrencilerinin motivasyonlarını etkileyen dış faktörlerin farkında olmalı ve buna göre önlemler almalıdırlar. Bu güncel tez çalışması sadece mühendislik fakültesi üniversitesi öğrencileri ile yapılmıştır. Aynı çalışma, farklı bölümlerden öğrencilerle sonraki araştırmalarda yapılabilir.Anahtar Kelimeler: Motivasyon, motivasyon kaynakları, dışsal motivasyon, dış faktörler, İngilizce öğrenimi The current thesis study aims to determine external factors affecting engineering students' motivation, who are learning English as a foreign language in a private university in Konya, Turkey, and to find out the impact direction (negatively or positively) of these motivational factors. Both quantitative and qualitative research methods are used to gather information. As a quantitative research method, the researcher developed a 35-item scale and applied it to the participants. The qualitative side of the research consists of an open-ended question asked to the participants on the scale. The scale was completed by 309 university students of engineering department. The results of the study show that motivation and foreign language learning success are strongly correlated. It is also concluded that the factors such as 'significant others', 'interaction with others' and 'learning environment' significantly affect the motivation level of the students while 'the general situations' factor does not make any meaningful difference in students' learning motivation levels. On the other hand, among these factors, determinants such as English teacher and parents, being praised, the poorly organized classroom and school environment, the insufficiency of the weekly course hours, students' future anxiety, the degree to which English teacher motivates, opportunities to go abroad offered by learning English, and local/national education system affect engineering students' motivation for English language learning most while family lifestyle, the penalties and enforcements, and parent's educational status affects least. Finally, findings show that some of the external factors which positively affect engineering students' motivation for English language learning are; teachers and parents' positive attitudes towards students' learning English, the contribution of the English in interacting with others, getting feedback, awards and being praised, and a well-organized learning environment. On the other hand, results report that some of the external factors which negatively affect engineering students' motivation for English language learning are; lack of English in the family's lifestyle, punishment and enforcements, the crowded classes, and the insufficiency of the weekly course hours. According to the results of study, the researcher suggests that engineering students who try to learn English should get feedback for each study and they should be praised with their successful studies. Engineering students' English learning environments should be carefully arranged. Parents and English teachers should be aware of the external factors mentioned in this study that affect the motivation of the engineering students and should take measures accordingly. This current thesis study was conducted only with university students of engineering faculty. The same study can be done in further research with students from different departments.Keywords: Motivation, motivation sources, extrinsic motivation, external factors, English language learning 100

Türkiye'de dil öğrenenlerin çoğu iletişim için dili kullanmamaktadır ve yıllarca İngilizce öğrenseler de sınıfta öğrendikleri şeyleri gerçek hayatta kullanamazlar. Bunun nedeni seçilen teknikler öğrenciler için yeterince uygun ve yeterli ve derslerin motive edici ve gerçekçi olmamasıdır. Bu çalışma, gerçek hayattaki durumları sınıfa getirerek ve öğrencilere anlamlı bir iletişim sağlayarak dramanın İngilizce öğretimi üzerindeki etkili rolünü göstermeyi amaçlamaktadır.Bu çalışma, İngilizce öğretiminde dramatik bir yöntemin mi yoksa geleneksel bir yöntemin mi daha iyi sonuçlara yol açıp açmadığını açıklamayı amaçlamaktadır.İlk bölüm, tez hakkında biraz bilgi verir ve çalışmanın arka planını tanıtır. Aynı bölümde problem, çalışmanın amacı, çalışmanın önemi ve kapsamı da sunulmaktadır. İkinci bölümde, `Türkiye'de Drama ve Yabancı Dil Öğrenenler İçin Öğretim Yöntemleri ve ayrıca Türkiye'de Eğitimsel Drama Tarihi ve Dil Öğretimindeki Önemi` tanıtılmaktadır. Ayrıca, farklı drama öğretim teknikleri ve dramatik yöntem hakkında ayrıntılı bilgiler sunulmaktadır. Üçüncü bölüm de ise `Drama Nedir? ve Tarihinden` ve `Dramanın Yabancı Dil Öğretimine Etkileri` konularından bahsedilmektedir. Dördüncü bölümde ise `Çocukların Gelişimi Üzerindeki Etkileri` tanıtılmaktadır. Drama, öğrencileri sınıf dışında bir yerlere götürür ve başka bir zamanda başka bir kişi olmalarını ister; geleneksel sınıfın gerginliğini azaltır. Öğrencilere sanki bir maske sağlayan drama ve tiyatro, öğrenenlerin kendi duygularını özgürce ifade etmelerini sağlar. Drama bütün sıkıcı ve karmaşık dilbilgisi kurallarına çok anlamlı bir boyut katar. Dramanın kullanımıyla öğrenciler doğru zamanda doğru yerde doğru şeyi söylemeyi öğrenirler. Kısacası, drama gerçek dünya ile sınıf arasındaki boşluğu kapatmaya yardımcı olur.Sonuç olarak, drama derslere çok önemli bir unsur eklemektedir: `Eğlenme Duygusu`. Öğrenciler etkinlikleri yaparken gerçekten zevk alırlar ve tüm etkinliklerde yer alırlar. Katılımın dil öğrenimi için çok önemli olmasından dolayı drama, öğrencilerin `yaparak ve yaşayarak` öğrenmelerini sağlar.Anahtar Kelimeler: Eğitimde Drama, Drama Teknikleri, Drama İle İngilizce Öğretimi, Dramanın Çocukların Gelişimine Etkileri. In Turkey most of the language learners can't use the language for communication and can' t use the things that they have learnt in the class in real life although they are taught English for many years. The reason for this is that the chosen techniques are not suitable and sufficient enough for the students and the lessons are not motivating and not realistic. This study aims to show the role of drama on effective English teaching by bringing real-life situations into the classroom and providing students with meaningful communication.This study aims to explain whether a dramatical method or a traditional method in teaching English leads to better results. The first chapter gives some information about the thesis and introduces some background to the study. The problem, purpose of the study, significance of the study, scope are also presented in the same chapter. The second chapter introduces `Drama in Turkey and teaching methods foreign language learners, history of educational drama in Turkey and its importance in language teaching.` Moreover, different drama teaching techniques and detailed information about the dramatical method are presented. The third chapter introduces `What is Drama? and its history.` and `The Effects of Drama on Foreign Language Teaching`. The fourth chapter introduces `The Effects on Development of Children.` As drama gets students somewhere outside the classroom and wants them to be another person at another time; it lessens the tension of the traditional classroom. Providing a mask for the students, drama enables them to express their own feelings freely. Drama adds a very meaningful dimension to all boring and complicated rules of grammar. With the use of drama students learn saying the right thing in the right place at the right time. In short, Drama helps to bridge the gap between real world and the classroom. In conlusion, Drama also adds a very important element to lessons `fun`. Students really enjoy while doing the activities and they take parts in all activities. Because of the reason that participation is very essential for language learning. Drama helps students `learn by doing.`Key Words: Drama in Education, The techniques of Drama, Teaching English Through Drama, The Effects of Drama on Development of Children. 94

Yüksek Lisans Tezi, Öğrencilerin motivasyonu, günümüzde öğretme-öğrenme sürecinin ana konularından biri haline gelmiştir. Öğrencilerin sınıf etkinliklerine aktif katılımı, özellikle öğrenci merkezli methodolojiye dayanan öğretmenler için zor bir süreçtir. Bu çalışmanın amacı, dramanın eğitimdeki önemini açıklamak ve kullanılan drama etkinliklerine örnekler vermektir. Bu bağlamda, çalışmanın birinci bölümünde, çalışmanın temel amacını vermektedir. İkinci bölüm, Türkiye'de ve dünyada yabancı dil öğretiminin gelişimini ve bu alanda en iyi bilinen yaklaşımları içeren litratür taramasından oluşmaktadır. 'Drama' teriminin kökeni ve tanımı, dramanın eğitimdeki yeri ve yabancı dil eğitimi anlatılmaktadır. Ayrıca, bu bölüm drama'nın yararlarını incelemektedir. Drama aşamalarının sınıftaki öğeleri belirtilmiştir. Isınma ve gevşeme çalışmaları anlatılmakta, yabancı dil öğretiminde uygulanan drama çalışmalarına ve buna bağlı olarak kullanılan etkinliklerinin örnekleri yer almaktadır. Yabancı dil öğretim yöntemleri ve teknikleri, drama ile dil öğrenme ve öğretimi arasındaki ilişki, dramatik aktiviteler ve bunların nasıl kullanılacağı belirtilmiştir. Üçüncü bölüm, çalışmanın methodolojisini göstermektedir. Dördüncü bölümde toplanan verilerin analizi yer almaktadır. Çalışmanın sonunda, konunun genel değerlendirmesi yapılmış, araştırmadan elde edilen sonuçlara ve önerilere yer verilmiştir., The motivation of the students has become one of the main topics of the teaching-learning process. Active participation of students in class activities is a difficult process for teachers, especially those based on student-centered methodology. The purpose of this study is to explain the importance of drama in education and to give examples of drama activities. In this context, in the first chapter of the study, introduction chapter gives the basic aim the study. The second chapter consists of the literature review which includes the development of foreign language teaching and best known approaches defined in this area. The origin and definition of the term 'drama', the place of drama in education and foreign language education are mentioned. In addition, this section examines the benefits of drama. The elements of drama and drama stages in class are mentioned. Warming and relaxation activities are explained and examples of drama studies applied in foreign language teaching and examples of various class activities used depending on drama are included. The third chapter shows the methodology of the study. In the fourth chapter analysis of the collected data are included. At the end of the study, the general evaluation of the subject is made, the results obtained without the research and the recommendations are given.

Bu çalışmada özel okullarda ve devlet okullarında öğrenim gören, İngilizceyi ilk kez öğreniyor olan öğrencilerin, İngilizceyi eğlenceli etkinliklerle öğrenmesi amaçlanmaktadır. Çalışmanın bir diğer amacı ise, İngilizce dersini oyunlarla ve görsel ürünler kullanarak drama etkinlikleri ile zenginleştirerek kalıcı öğrenme ortamı sağlamaktır. Bu etkinliklere öğretmen deneyimlerinden örnekler verilmektedir. Ders programının içeriğine bu etkinlikler ilave edilerek İngilizce dersi zenginleştirilmektedir. İçerik dili ve öğrenimi yönteminde diğer branş dersleri İngilizce eğitimine entegre edilerek uygulanmaktadır. Bunu yaparken, resim, matematik, fen, coğrafya derslerinden yararlanılmaktadır. Özel okullarda ve Devlet okullarında ilk yıl uygulanan İngilizce müfredatına bağlı kalarak, 'Öğrenciler yabancı dili nasıl daha kalıcı ve eğlenceli öğrenir? Sorusunu sorarak değişik drama aktiviteleri yapılmıştır. Tezde, bu ünite konularındaki çeşitli aktiviteler paylaşılmıştır. Milli Eğitim Müfredatı ve Avrupa Ortak Dil Kriterlerine uygun içerik oluşturularak özel okul ve devlet okulunda öğrenim gören öğrencilere aylık yabancı dil gelişim raporları hazırlanmıştır. Özel okulda ve devlet okulunda örnek sınıflarda sekiz hafta boyunca ön test ve son test ile bu uygulama gözlemlenerek nitel değerlendirme yapılmıştır. Sekiz hafta süren uygulamanın sonucunda değerlendirme süreci olmuştur. Sonuçların karşılaştırması yapılmıştır. Tezde, bu yabancı dil gelişim raporlarının karşılaştırmasına yer verilmiştir. Bulgular, Drama ve Hikaye Temelli Öğretimin uyumlu olan ders planlarındaki etkinliklerin, öğrencilerin İngilizce öğrenmelerinde olumlu etkisini ortaya çıkarmıştır.Anahtar Kelimeler: Drama, Hikaye Temelli Öğretim, Avrupa Dil Portfolyosu The aim of this thesis is teaching English to students who are taking English courses for the first time both in private and government schools via entertaining activities.The study is to provide a permanent learning environment by enriching English lessons with drama events using games and visual activities. These events include examples from teacher experiences.Activities are added to the contents of the curriculum to enrich the English lesson.In the content language and learning method, other branch courses are integrated and implemented in English education.Adhering to the English curriculum applied to private schools and government schools in the first year, the answer to the question 'How do learners learn foreign language in a more durable and fun way?' was tried to be answered. Different drama activities were done by asking questions. In the thesis, various activities in English sample unit subjects were shared. Monthly foreign language development reports were prepared for the students studying in private and government schools by creating content complying with the National Curriculum and European Common European Framework.In the private and the government school, qualitative evaluations were made by observing this application with pre-test and post-test for eight weeks in sample classes.The evaluation process was the result of eight weeks of practice. The results were compared. In the thesis, the comparison of these foreign language development reports was given.The findings of the research revealed that the activities from the lesson plans related to drama and story based learning had a positive influence on the students' learning English.Keywords: Drama, Story Telling, Common European Framework of Reference 131

Çağımızda, artan bilgi teknolojisi, öğrencilere bilgiye erişim, depolama ve değiştirme imkânı tanımaktadır. Aynı şekilde, Bilgi ve İletişim Teknolojisi (BİT) kullanımı da dil becerilerinin öğrenilmesi ve öğretilmesinde çok sayıda olanak sağlamaktadır.Bu çalışmada, aday İngilizce Öğretmenlerinin öğretmenlik kapasitelerine katkıda bulunmada BİT araçlarının ne ölçüde yarar sağlayabileceğini tanılamaya çalıştık. Bunun için de BİT kullanımı ile ilgili İngilizce Öğretmenliği bölümü lisans öğrencilerinin algıları üzerinde bir araştırma yaptık. Öğrencilerin algılarını belirlemek için bir anket uygulandı. Çalışma için hedef örneklem 61 katılımcı idi. Katılımcıların, 20 maddelik Bilgisayar Destekli Dil Öğretimine (BDDÖ) dair doldurdukları anket formları SPSS istatistik programı kullanılarak analiz edildi.Çalışmanın bulguları, aday öğretmenlerin BİT kullanımına yönelik algılarının oldukça olumlu olduğunu, ancak BİT'in dil öğrenimine etkin bir şekilde entegre edilmesi konusunda daha fazla eğitim ve uygulamaya ihtiyaçları olduğunu ortaya koymuştur. Çalışma Yüksek Eğitimde BİT araçlarının yaygın şekilde kullanımı üzerine öneriler de sunmaktadır. Neticede bu uygulamalar algısal ve üretimsel dil becerilerinin öğretilmesi sürecini olumlu etkileyecek ve kolaylaştıracaktır. In this age, various upcoming sources of information technology enable language learners to access, store, transmit, and manipulate information. Likewise, the use of Information and Communications Technology (ICT) also provides with lots of chances for teaching and learning language skills. In this study, we have tried to find out whether we can contribute to instructional capacities of the pre-service English Teachers by shedding the lights on use of ICT tools. So, we made a research on the perceptions of undergraduate students at the ELT department regarding their use of ICT. A questionnaire was used to determine the perceptions of students. The target sample for this study was 61 respondents. They completed 20 item scales on their perceptions towards the use of CALL (Computer Assisted Language Leaning), which was analysed by using SPSS statistical program. The results of the study revealed that participant pre-service teachers' perceptions towards the use of ICT are quite positive, but they seem to need more training and practice on the effective use of ICT and its integration into language learning. The study suggests an extensive use of ICT tools in the Higher Education. Such implementations will finally affect and facilitate the process of teaching and learning receptive and the productive language skills. 111

Bu çalışma, dünyanın her yerinde ana dili İngilizce olmayan İngilizce öğretmenlerinin işe alım sürecinde maruz kaldıkları ön yargı ve karşılaştıkları güçlükleri; ana dili İngilizce olan ve ana dili İngilizce olmayan İngilizce öğretmenleri / okutmanları arasındaki belirgin farklılıkları, her iki grubun dil öğretiminde baskın olan yönlerini ortaya koymaktadır. Ana dili İngilizce olan ve ana dili İngilizce olmayan İngilizce okutmanlarının, bazı dilbilimciler tarafından ölçülen, dil öğretimine dair becerilerinin özdeğerlendirmelerini içermektedir. Ayrıca, hazırlık sınıfı öğrencilerine uygulanan anket neticesinde öğrencilerin, ana dili İngilizce olan ve ana dili İngilizce olmayan İngilizce okutmanlarına karşı tutumları ve düşünceleri tesbit edilmiştir. Bu çalışma, öğrencilerin ana dili İngilizce olan yabancı okutmanları daha motive edici bulduğunu; ana dili İngilizce olan yabancı okutmanlar konuşma, telaffuz ve kelime becerilerini geliştirmede daha başarılıyken, ana dili İngilizce olmayan okutmanların gramer öğretiminde ve öğrencilerle diyalog kurmada daha başarılı olduklarını ortaya koymuştur. Çalışmanın ilk bölümü çalışmanın amacı, problem, sınırlılıklar ve çalışmanın kapsamı hakkında bilgiler sunmaktadır. İkinci bölümde ise detaylı bir literatür taramasına yer verilmiş olup, yabancı dil öğretiminde öğrencilerin motivasyonunu sağlamaya yönelik stratejiler aktarılmıştır. Üçüncü bölümde, çalışmanın metodu anlatılmıştır. Dördüncü bölüm, anket çalışmasına katılan Orta Doğu Teknik Üniversitesi hazırlık sınıfı öğrencilerinin cevaplarından yola çıkılarak yapılan veri analizini içermektedir. Çalışmanın sonuçları da bu bölümde aktarılmıştır. Son olarak genel bir değerlendirme yapılmış olup önerilere yer verilmiştir., This study presents the difficulties and the unfavourable prejudice NNES teachers have faced during employment practices all over the globe and the basic differences between native and non-native English-speaking teachers / instructors and dominant aspects of both groups in language teaching. This study further contains self evaluation of native and non-native English-speaking instructors measured by several researchers regarding their skills in language teaching. Furthermore, ideas and attitudes of students in preparation classes towards native and non-native English instructors were revealed via the questionnaire. This study has shown the students? tendency that native English-speaking instructors are seen as better sources of motivation. While NES instructors were considered to teach speaking, pronunciation and vocabulary skills better, NNES instructors outshone with their skills in teaching grammar and building communication with their students. The first chapter includes the problem, the purpose of the study, limitations and some background to the study. The second chapter contains an extensive review of literature. Also, strategies that may provide language learners with motivation are given. The third chapter introduces the method of the study. The fourth chapter presents data analysis obtained from the questionnaire applied on students in preparation classes in Middle East Technical University. Results of the study are also explained in this chapter. Ultimately, conclusion part and suggestions for further research are presented.

Bu çalışma İngilizce öğretiminde drama metodunun mu, geleneksel yöntemin mi daha etkili ve başarılı olduğunu incelemiştir. Ön test ve son testin kullanıldığı bir çalışmadır. Çalışma, her biri 17 öğrenciden oluşan deney ve kontrol grubu olmak üzere iki grup üzerinde yapılmıştır. Bu öğrenciler, Kadınhanı Ata İçil Lisesi'nde okumaktadır. Hem deney, hem de kontrol grubu aynı gramer konusunu öğrenmişlerdir. Çalışma süresince deney grubu Simple Present Tense konusunu Drama Metodu'yla çalışırken, kontrol grubu geleneksel yöntemi kullandı. Grupların ön test ve son test sonuçlarının analizi Drama metoduyla öğrenen öğrencilerin geleneksel yöntemle öğrenenlere göre daha başarılı olduklarını göstermiştir. İlk bölümde, bu konuda yapılan çalışmalar tanıtılmıştır. Ayrıca problemin tanıtılması, çalışmanın amacı ve araştırmanın hipotezi, araştırmanın kapsamı ve sınırlılıkları sunulmuştur. İkinci bölümde; çocuklara öğretmek, eğitimsel dramanın tarihi ve dil öğretiminde bunun önemi anlatılmıştır. Ayrıca, değişik drama öğretim teknikleri ve dramatik öğrenmeyle ilgili detaylı bilgi verilmiştir. Üçüncü bölümde, çalışmanın metodu anlatılmıştır.Dördüncü bölüm, çalışmanın deneysel sonuçları ile ön test/ son test sonuçlarını kapsamaktadır. Beşinci bölümde; sonuç, bulgular ve önerilere yer verilmiştir., This study aims to investigate whether a dramatical method or a traditional method in teaching English leads to better results. This was a study, in which a pre-test and a post-test were used.The study was carried out on two groups ? experimental and control ? each of which consisted of 17 students. The students were from Kadınhanı Ata İçil High School. Both experimental and control groups learnt the same target grammar subject. Throughout the study, the experimental group was taught Simple Present Tense through Drama and the control group was taught through traditional methods.The comparison of the pre- test, and post test scores of the two groups demonstrated that those students taught grammar through Drama led to better results than the other students taught through the traditional method. The first chapter introduces some background to the study. The problem, purpose of the study and research hypothesis, significance of the study, scope and limitations are also presented in the same chapter.The second chapter: Review of Literature? introduces teaching young learners, history of educational drama and its importance in language teaching. Moreover, different drama teaching techniques and detailed information about the dramatical method are presented. The third chapter introduces the method of the study. The fourth chapter gives information about the data analysis. Data analysis procedure and results of the study are explained. In the fifth chapter; conclusion part, findings and suggestions are presented.

Bir yabancı dil öğrenmenin her tür akademik çalışma alanı için temel gerek olduğu gerçeğini belirtmeye gerek kalmamıştır. Bu gerçekle bağlantılı olarak, günümüzde pek çok üniversite, öğrencilerinin yaklaşık bir yıl süren yabancı dil hazırlık eğitimi almasını şart koşmaktadır. Ülkemizin Milli Yabancı Dil Eğitim politikasında karşılaşılan temel sorun, yabancı dili kullanma veya konuşma becerisindeki eksikliktir. Diğer bir deyişle, konuşma yeteneği genellikle önce öğretmenler tarafından ve daha sonra da öğrenciler tarafından göz ardı edilmektedir. Öğretim ve değerlendirme süreçleri her zaman yakın bir ilişki içerisinde olmuştur ve konuşma yeteneğinin değerlendirmesi de yabancı dil öğretmenlerince ihmal edilmiştir. Bu çalışmanın amacı konuşma becerisinin ölçülmesi konusunda bazı uygulanabilir yöntemler sunmaktır. Çalışmanın ilk bölümü konunun önemi, hipotez, çalışmanın amaç ve yöntemi hakkında bilgi içermektedir. İkinci ve Üçüncü bölümler konu ile ilgili kapsamlı bir literatür taraması içermektedir. Konuşma becerisinin ölçme ve değerlendirmesinin yanı sıra günümüzde kullanılan strateji ve yöntemler hakkında konu ile alakalı uzmanların görüşleri bu bölümde ele alınmaktadır. Dördüncü bölüm, durum çalışmasına konu olan SDÜ (Süleyman Demirel Üniversitesi), YDYO (Yabancı Diller Yüksek Okulu) bünyesinde gerçekleştirilen ölçme ve değerlendirme uygulamalarını derlemek için hazırlanmış olan görüşmelerin uygulama ve yorumlanmasını kapsamaktadır. Beşinci ve son bölümde ise, görüşmeler sonucunda elde edilen veriler ışığında değerlendirme yapılmış olup, yabancı dil öğretimi konusunda bireylere ve kurumlara öneriler bulunmaktadır., There is no need to say that learning a foreign language has become the primary necessity for all fields of academic study. In line with this fact, most universities stipulate that their students take intensive preparatory classes for about a year. The main problem encountered in our national language education policy has been the inability to use or speak the target language. In other words, speaking skills are usually ignored first by the teachers and then by the students. The processes of teaching and testing always have a close relationship and the testing of the speaking skills is also neglected by foreign language teachers. This study is aimed to offer some practical ways of testing speaking skills. The first chapter of the study contains some information about the importance of the subject, hypothesis, goal and type of the study. The second and third chapters include a comprehensive review of literature related to the subject. Introduced in these chapters are the views and opinions of experts and methodologists about testing and assessment of speaking as well as strategies and methods in use today. The fourth chapter includes the application and interpretation of the interviews designed to compile relevant data as to the assessment procedures of the case of the study, namely SDU (Suleyman Demirel University), SOFL (School of Foreign Languages). In the fifth (last) chapter there are some evaluations and discussions, with the help of the data collected through the interviews, and some suggestions for individuals and institutions related to foreign language teaching.

Bu çalışmanın amacı yapılandırmacı yaklaşım teorisine dayalı 5E öğrenme modelinin 7. sınıf öğrencilerinin İngilizce ders müfredatı içerisindeki simple past tense konusunu anlamalarına yönelik etkisini araştırmaktır. Aynı zamanda öğretim yönteminin öğrencilerin İngilizce dersine yönelik tutumlarına etkisi de araştırılmıştır. Bu çalışma Konya Abidin Saniye Erçal İlköğretim okulunda 2008?2009 bahar döneminde gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmaya aynı İngilizce öğretmeninin iki ayrı 7. sınıfındaki 50 öğrenci katılmıştır. Sınıflar kontrol grubu ve deney grubu olarak rastgele seçilmiştir. Kontrol grubunda geleneksel yöntem kullanılmış, deney grubunda ise yapılandırmacı yaklaşım teorisine dayalı 5E öğrenme modeli kullanılmıştır. Öğrencilerin simple past tense konusunu anlama düzeylerini ölçmek için simple past tense ile ilgili alıştırmalar ve testler her iki gruba ön test ve son test olarak uygulanmıştır. Uygulanan testlerin sonuçları Microsoft SSPS 10.00 programında istatiksel olarak değerlendirilmiştir. İstatistik tekniği olarak Independence Sample Test kullanılmıştır. Sonuç olarak, yapısalcı yaklaşım ve 5E öğrenme modelinin, geleneksel yönteme göre öğrencilerin başarısı ve İngilizceye karşı tutum ve algılamaları daha olumlu yönde etkilediği görülmüştür., The main purpose of this study was to research the effectiveness of 5E model based on constructivist approach on seventh grade students? understanding of simple past tense in English lesson curriculum and their attitues towards English. Fifty seventh grade students from two different classes of an English course taught by the same teacher in Konya Abidin Saniye Erçal Primary School 2008-2009 spring semester were enrolled in the study.The classes were randomly assigned as control group and experimental group. Students in the control group were instructed by traditionally designed English instruction whereas students in the experimental group were taught by the instruction based on 5E model.Multiple choice tests and exercises about simple past tense were administered to both groups as a pre-test and post test in order to assess the students? understanding of concepts related to simple past tense.The results of the tests were evaluated in Microsoft SPSS 10.00 programme. As statistics technique Independent Sample Test was used As a result it has been observed that 5E model based on constructivist approach has positive effect on students? success according to traditional method and their attitudes and perceptions of English

Bu çalışma, ilköğretim okullarında, ingilizceyi iletişimsel yöntemi kullanarak öğretirken, ingilizce dil oyunlarının ne derece önemli olduğunu ortaya çıkarmak amacıyla sürdürülmektedir.Çalışma kontrol ve deney grubu olmak üzere iki grup ve seksen öğrenciyi kapsamaktadır. Bu öğrenciler Dumlupınar Mah. Ahmet Haşhaş İlköğretim okulu öğrencileridir. Çalışma süresince deney grubuna vücudumuzun parçaları oyunlar ve iletişimsel yöntemle öğretilmiştir. Kontrol grubuna ise sadece iletişimsel yöntem kullanılmıştır. Çalışmanın birinci bölümünde, çalışmanın zemini, amacı, problemin tanıtılması, çalışmanın yöntemi ve çalışmada kullanılan sınırlılıklar belirtilmiştir.Çalışmanın ikinci bölümünde ingilizce öğretimi, iletişimsel dil öğretiminde kullanılan metotlar, dört beceri, dil bilgisi, kelime bilgisi ve telaffuz konularının öğretimi üzerinde durulmuştur.Üçüncü bölümde ise ingilizce öğretiminde kullanılan oyunlar ele alınmıştır. Dördüncü bölüm ise çalışmanın deneysel sonuçlarını, ön test ve son test sonuçlarını ve sonucu kapsamaktadır This study is carried out for the purpose of discussing the significant function of the language games in teaching English by using communicative approach in primary schools.The study has been carried out on two groups, experimental and control, consisting of eighty students. These students are students of Dumlupınar Mah. Ahmet Haşhaş Primary School. During the study, the experimental group has been taught the parts of the body by using games and communicative approach. The control group has been taught by using only communicative approach.The first chapter aims to present the background to the study as well as the purpose of the study, statement of the problem, method of the study and limitations.The second chapter concerned with teaching English, approaches and methods in language teaching, teaching four skills, teaching grammar, teaching vocabulary and teaching pronunciation.Chapter three is concerned with games. Chapter four shows the evaluations results of my experimental study. The pre-test and post-test results have been explained. 145

Türkiyede; birçok ögrenci yılllar süren yabancı dil eğitiminden sonra ingilizceyi iletişim aracı olarak kullanamamakta, günlük yaşama sınıfta öğrendiklerini yansıtamamaktadır.Bunun nedeni kullanılan tekniklerin yetersiz oluşu ve derslerin öğrencilerin motivasyonunu arttırıcı şekilde eğlenceli ve gerçekçi geçmemesidir. Bu çalişma dramanın gerçek yaşam koşullarını sınıfa getirerek ve öğrencilere anlamlı iletişim kurmalarını sağlayarak ingilizce öğretiminin daha etkili olmasındaki rolünü göstermeyi amaçlamaktadir. İlk bölüm çalışmayı yapmanın nedenlerini içermektedir. İkinci bölüm dramanın tanımı, tekniklerini; dramanın yabancı dil öğretimindeki olumlu etkilerini ve yabanci dil öğretiminde nasıl kullanılabileceğini anlatmaktadır. Drama, öğrencilerden sınıf dışarısında baska biri olmalarını istediği için geleneksel sınıflardaki gerilimin azalmasına yardımcı olur. Ögrencilere üstlendikleri rolle bir maske sağlayan drama; onlara his ve düşüncelerini özgürce açıklama fırsatı tanır. Drama ayrıca sıkıcı ve karışık dilbilgisi kurallarina anlamsal bir boyut kazandırır. Drama ile öğrenciler doğru şeyi, dogru yer ve zamanda söylemeyi ögrenirler. Kısaca drama gercek dünya ve sınıf arasında bir köprü kurar.Drama kullanmanın bir diğer olumlu etkisi dramanın derslere `eğlence' unsurunu da katması; böylece tüm ögrencilerin aktivitelere katılarak etkili bir sekilde `yaparak' öğrenmeleridir. Bu bölümde dramanın önemi ve avatajları belirtildikten sonra, yabanci dil öğretmenlerine drama uygulamalarında faydalı olacak aktivite ve öneriler sunulmuştur. Üçüncü bölüm uygulama çalışmasına ait verileri ve sonuçları içermektedir. İlkogretim 8. sınıf öğrencilerine yapılan uygulamalı çalışmadan sonra öğrencilerin drama teknik ve aktiviteleri kullanıldıgında daha cok istekli oldukları ve konusma becerilerinin daha iyi gelistiği görülmüştür.İşte bu yüzden ülkemizdeki tüm yabanci dil öğretmenleri drama kullanımının olumlu etkilerinin farkında olup, dramayı sınıflarında kullanmalıdırlar., In Turkey most of the language learners can?t use the language for communication and can? t use the things that they have learnt in the class in real life although they are taught English for many years. The reason for this is that the chosen techniques are not suitable and sufficient enough for the students and the lessons are not motivating and not realistic. This study aims to show the role of drama on effective English teaching by bringing real-life situations into the classroom and providing students with meaningful communication. The first section, introduction, gives the fundamental reasons for the study. The second section is the review of literature which covers an understanding of what drama and dramatic activities are and what relation drama has with language learning and teaching. As drama gets students somewhere outside the classroom and wants them to be another person at another time; it lessens the tension of the traditional classroom. Providing a mask for the students,drama enables them to express their own feelings freely. Drama adds a very meaningful dimension to all boring and complicated rules of grammar.With the use of drama students learn saying the right thing in the right place at the right time;because of the fact that drama enables students to learn things in a `context?.In short drama helps to bridge the gap between real world and the classroom. Drama also adds a very important element to lessons ?fun?. Students really enjoy while doing the activities and they take parts in all activities.Because of the reason that participation is very essential for language learning,drama helps students `learn by doing? .In this section,after stating the importance of drama in both teaching and learning English activities that are thought to be very useful in drama techniques and some suggestions have also been included in this research. The third section shows experimental research. The study shows that students get really motivated and their speaking skills improves greatly when drama and its activities are used in the class. For this reason all of the English teachers should know the advantages of using drama,how to apply it and try to use it as much as possible.

Bu çalışmanın amacı içerisinde bir çok öğrenme seviyesi, öğrenme çeşidi ve farklı altyapılı öğrencileri içeren sınıflarda İngilizce öğretiminde karşılaşılan ve bir çok İngilizce öğretmeninin öğretim süreçlerinde yaşadıkları problemlere pratik çözümler önermektir. Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösteren ilköğretim okulları incelendiğinde yukarıda bahsedilen durumların, öğrenci farklılıklarının bütün okullarda var olduğu görülmektedir. Öğrencilerin bir kısmı derse oldukça ilgiliyken diğer bir kısmı yeterli ilgiyi gösterememekte veya bir kısmı dil edinimlerini çok kısa bir sürede yaparken diğerleri ise daha yavaş ilerlemektedirler. Yurtdışında çalıştığım on iki yıl süresince , özellikle 1998 ile 2004 yılları arasında Zümre Başkanı ve Teacher Trainer görev yaptım, çok değişik farklılıklara sahip öğrenci ve öğretmenlerle çalışma imkanım oldu. Bu süre zarfında öğretmenlerden gelen, onların öğretim süreçlerinde karşılaştıkları, problemlere onlarla birlikte çözümler bulmaya çalıştım. Bu problemler genel itibariyle ?Mixed Ability?'den kaynaklanan problemlerdi. Bu süreçte edindiğim çözümler ve teknikleri bu çalışmamda bir araya getirmeye çalıştım. Sonuç olarak öğretim yaptığı sınıfı tanıyan ve farklılıkları göz önünde bulundurarak değişik uygulamaları sınıfa taşıyabilen öğretmenlerin dil öğretiminde başarıya daha yakın oldukları görülecektir., The aim of this study is to investigate the problems and their solutions in mixed ability classes . When we consider the individuals in each class we can see so many kinds of learners and different learning levels. As teachers we sometimes cannot find suitable pace in our classes due to these differences. Some students may be quite interested and some may not be so. Or some can acquire the language in very short time whereas some cannot. In particular, the situation in elementary schools in Turkey is completely mixed. The number of each class and world knowledge of each student make the teacher?s job difficult. When a teacher knows how to deal with such kinds of differences and pupils in different situations ,definitely the result of guiding and leading in language learning could be much better and productive. Within twelve years I worked as a teacher of English abroad, especially in years between 1998 and 2004 in which I worked as The Head of English Department and teacher trainer, I had chance to work many different students and teachers. There I learnt so much about mixed ability classes and how to deal with different learners. I tried to collect and share some of the valuable ways and techniques of teaching . In this study I tried to mention the problems and their solutions. The applications and activities which are mentioned in this thesis can be regarded as the solutions to the problems in mixed ability classes.

Bu çalısma, bilgisayar teknolojisinin ortaokul ögrencilerine yabancı dil olarak ngilizce ögretimi basarısı üzerine olan etkisini incelemistir. Bu, Soma, Manisa'da Sabri Balcı lkögretim Okulu'nda 7. sınıf ögrencileriyle yürütülmüs deneysel bir çalısmadır. Çalısma için gerekli bilgi, uygulamadan önce ve sonra kontrol ve deney gruplarına ön-test ve son-test olarak uygulanan basarı testi ve tutum ölçegi aracılıgıyla toplanmıstır. Çalısma sonuçları, her iki grubun ön-test basarı ve tutum puanları arasında önemli bir farkın olmadıgını göstermistir. Ögrencilerin son-test basarı puanları, kontrol grubuna göre deney grubunun daha yüksek bir basarı elde ettigini ve uygulamanın ögrencilerin ngilizce ögrenmeye karsı olan tutumlarında önemli bir farka neden olmadıgını göstermistir. Sonuçlar, bilgisayar teknolojisinin ortaokul ögrencilerine yabancı dil olarak ngilizce ögretimi basarısı üzerinde olumlu etkileri oldugunu göstermistir., This study investigated the effects of computer technology on the success of teaching English as a foreign language to secondary school students. This was an experimental study conducted at Sabri Balcı Primary School in Soma, Manisa with 7th grade students. The data was collected through an achievement test and an attitude scale which were applied as pre- and post-tests to the control and experimental group before and after the treatment. The findings revealed that there was no significant difference between the pre-test achievement and attitude scores of the both groups. The post-test achievement scores revealed that compared to the control group, the experimental group achieved a higher success and treatment caused no significant difference in the attitudes of the students towards learning English. The results indicated that computer technology has positive effects on the success of teaching English as a foreign language to secondary school students.

Bu çalısmanın amacı George Orwell'in Bin Dokuz Yüz Seksen Dört adlı romanı ile Y. Zamyatin'in Biz adlı romanının stilistik özelliklerini incelemek ve yabancı dil ögretimi gören ögrenciler için edebî metinlerin stilistik incelemelerinin önemini ortaya koymaktır. Bu stilistik inceleme ve karsılastırma için seçilmis iki romanın tematik görünümleri de ciddi benzerlikler içerir. Birinci bölümünde çalısmamızla ilgili önbilgiler, çalısmamızın amacı, problemin belirlenmesi ve çalısmada kullanılan metot üzerinde durulmustur. kinci bölümde, bu alanda daha önce yapılan çalısmalar hakkında kısa bilgiler yer almaktadır. Sonraki iki bölüm M. Short ve G. Leech'in yöntemleri dogrultusunda G. Orwell'in Bin Dokuz Yüz Seksen Dört'ü ile Y. Zamyatin'in Biz adlı romanının stilistik analizlerini içermektedir. Besinci bölümde söz konusu romanların karsılastırmaları yer almaktadır. Çalısmamızın son bölümünde bu tip stilistik metin analizlerinin yabancı dil ögrenimindeki önemi ve islevi üzerinde duruldu. Sonuç bölümünde çalısmamızın özeti ve çalısmada ulasılan bulguların degerlendirilmesi bulunmaktadır., The purpose of this study is to analyze the stylistic peculiarities of the novels ?Nineteen Eighty Four? by G. Orwell and ?We? by Y. Zamyatin, and to investigate the importance of the stylistic analysis of a literary work for the students learning foreign languages. The novels chosen for the stylistic analysis and comparison are thematically close to each other. They share many similarities both in style and in meaning, but their expressiveness is achieved via different means. In the first chapter, the general background to the study, the goal and scope of the study, the statement of the problem and method of the study are introduced. The second chapter reveals the works done in this field before. The next two chapters deal with the stylistic text analysis of the novels ?Nineteen Eighty Four? by G. Orwell and ?We? by Y. Zamyatin according to the method proposed by M. Short and G. Leech. Chapter five presents the comparison of the novels under discussion. The last chapter of this work explains the importance of this kind of stylistic text analysis for foreign language teaching. In the concluding section the summary and findings are presented.

Gelişme, çevremizde oluşan değişiklikleri takip etmeyi ve var olan yapılarımızı budeğişikliklere göre yeniden yapılandırmayı gerektirir. Bu aynı zamanda öğrenmenintakip ettiği yoldur. Yapılandırmacılık son zamanlarda sıkça tartışılan budeğişikliklerden biridir. Diğer yandan, yabancı bir dille iletişim kurabilme gerekliliğinerdeyse herkesin kabul ettiği bir husustur. Ancak, ngiliz dilini ülkemizde Türköğrencilere öğretme başarımızın arzuladığımız kadar olduğunu söylemek mümkündeğildir. Bu çalışma, bu başarısızlıktaki en önemli etkenin yabancı dil sınıflarındaöğrenme yaşantıları oluşturmak için takip edilen yöntem yada yaklaşımın olduğunukabul etmektedir. Dolayısıyla, bu çalışmanın amacı felsefesinden pratiğine kadaryapılandırmacılık kuramını incelemek ve söz konusu sorunu çözmek için bu yaklaşımınngilizce sınıflarımızda uygulanmasının mümkün olup olmadığını bulmak olacaktır. Buamaçla bu çalışmada cevabı aranacak sorular şunlardır:Yapılandırmacılık nedir ve eğitim açısından neler önermektedir?Yapılandırmacılık kuramı ngiliz Dilinin Türk Öğrencilere öğretimindeuygulanabilir mi?Yapılandırmacılık kuramının ngiliz Dili Öğretiminde uygulanması bu alandakibaşarımızı etkiler mi?Birinci bölüm; çalışmanın amacını, problemin içeriğini ve ifadesini, hipotezlerini vesınırlarını içerir.kinci bölüm, ngiliz Dili Öğretiminin, yapılandırmacılığın ve bu kuramın ngiliz DiliÖğretiminde uygulanmasının kuramsal temellerini açıklar.Üçüncü bölüm, kuramsal olarak ortaya konan metodun uygulanmasını yöntem,sonuçlar, analiz ve tartışmalarıyla ortaya koyar.Dördüncü ve son bölümde, ortaya çıkan sonuçlar değerlendirilir. Elde edilensonucun, ngiliz Dilinin Türk öğrencilere öğretiminde kullanılması ve uygulanmasındayararlı olabilecek önerilerle sona erer. Bu bölümün sonunda ekler ve kaynakça kısımlarıda yer almaktadır. Development requires to follow the changes around us and to rebuild the existentstructures in accordance with these changes. This is also the way learning follows.Constructivism is one of these developments having been often discussed recently. Onthe other hand, being able to communicate in a foreign language is an issue whosenecessity has been accepted by almost everybody in our country. However, the level ofour success in teaching English to Turkish learners in our country cannot be said to beas well as desired. This study assumes that the most significant factor in this failure isthe method or the approach that are followed to create learning experiences in ourforeign language classrooms. As a result, the aim of this study is to investigateconstructivism from philosophy to practice and question the possibility of itsimplementation in our English classes to solve this problem. With this aim in mind, thequestions to be answered in this study are the following:What is constructivism and what does it offer education?Can constructivism be implemented in teaching English to Turkish learners?Does the implementation of constructivism affect our success in ELT?Chapter one consists of the aim and the scope of the study, the statement of theproblem, the hypothesis and the limitations.Chapter two deals with the theoretical basics of ELT, constructivism and theimplementation of constructivism in ELT.Chapter three handles the implementation of the new method regarding itsmethodology, data collection and data analysis processes.In the last chapter, the results were evaluated. It ends with some recommendationsthat can be benefical in using and applying the obtained result at the end of the study.Appendices and bibliography ara also attached at the end of the study. 106

Bu çalışmanın amacı yaygın okumanın okuma gelişimi üzerindeki etkilerini araştırmaktır. Çalışma özellikle derecelendirilmiş kitapları yaygın biçimde okumanın İngilizce öğrencilerinin okuma gelişimi üzerinde etkileri olup olmadığını incelemeye çalışmaktadır. Selçuk Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokuluna kayıtlı 30 başlangıç düzeyi İngilizce öğrencisi çalışmada yer almıştır. Çalışma öncesinde 15'er öğrenciden oluşan iki grup oluşturulmuştur. Gruplar kontrol deney grubu olarak adlandırılmıştır. Her iki grup Yabancı Diller Yüksek Okulundaki geleneksel dil derslerine devam etmiştir ve gruplardan biri ekstra müfredat aktivitesi olarak yaygın okuma programına dahil edilmiştir. Program akademik yılın ikinci döneminde uygulanmıştır. Grupların okuma gelişimleri Yabancı Diller Yüksek Okulu tarafından düzenlenen üçüncü ve dördüncü ara sınavların bir parçası olarak verilen okuduğunu anlama testleri yoluyla değerlendirilmiştir. Çalışmanın sonuçları, deney grubunda yer alan öğrencilerin yaygın okuma programı sonunda kontrol grubundakilerden önemli oranlarda daha iyi skorlar elde ettiklerini göstermektedir. Sonuç olarak, çalışma sonunda elde edilen veriler yaygın okumanın İngilizce öğrencilerinin okuma gelişimi üzerinde olumlu bir etki bıraktığını ortaya çıkarmıştır., The aim of this study is to investigate the effects of extensive reading on reading development. In particular, the study tries to examine whether reading graded readers extensively have effects on the reading development of EFL students. 30 elementary level EFL students enrolled at the School of Foreign Languages (SOFL) at Selçuk University participated in the study. Two groups consisting of 15 students were formed at the beginning of the study. Groups were named as control group and experimental group. Both of the groups attended traditional language classes of SOFL and one of the groups, experimental group, was additionally involved in an extensive reading programme as an extra-curricular activity. The programme was performed in the second semester of the academic year. Reading comprehension development of the groups was assessed via the reading comprehension tests given as part of the third and fourth mid-term exams set by SOFL. Results of the study indicate that students in the experimental group scored significantly higher than those in the control group at the end of the extensive reading programme. Consequently, the data obtained at the end of the study reveal that extensive reading had a positive effect on the reading development of the EFL students.

Toplam Kalite Yönetimi önemli bir yönetim felsefesi olarak bilinmektedir ve endüstride yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Uydu ve havacılıktan çalışanların performans raporlarının hazırlanmasına kadar sistemlerin gelişim ve ediniminde çok başarılı bir şekilde kullanılmaktadır. Son birkaç yıldır Toplam kalite yönetimi eğitim endüstrisine uygulanmaktadır. Uygulamaların çoğu kurumların yönetim bölümlerindedir fakat bazı okullar Toplam Kalite Yönetimini müfredat gelişimine de uygulamaktadırlar. Bu spesifik çalışma Toplam Kalite Yönetimi prensiplerinin eğitime olan muhtemel faydalarını araştırmaktadır. Bu çalışma eğitim sürecine prensiplerin nasıl uygulanacağı ve bundan nasıl faydalanacağımız sorularını yanıtlamaya çalışmaktadır. Bu çalışmada kavramlar açıkça tanımlanmış ve bunların uygulaması ve istatistiksel rakamlar verilmiştir. Bu çalışmada, Toplam Kalite Yönetimi prensipleri dil öğrencilerinin tanımlamasına ve sürecin analiz edilmesine verilen önemle tarif edilmiştir. Dr. Edwards Deming'in Toplam Kalite Yönetiminin uygulanmasına bir çerçeve getiren 14 kuralı özel bir eğitim merkezinde elde edilen tecrübelere dayanarak akademik çalışmalara uygulanmıştır., Total Quality Management (TQM) is recognized as an important management philosophy and is widely used in industry. It has been used very successfully in the development and acquisition of systems such as satellites and aircraft to preparing officer performance reports. Over the last few years, TQM has been applied in the education industry. Most of the applications have been in the administrative side of the institutions, but some schools have applied TQM to curriculum development. This specific study investigates the possible positive effects of Total Quality Management principles to education. It tries to answer the questions of how we can apply the principles to education process and how we can benefit from it. In the study, the concepts are clearly defined and their application and statistical scores are given. In this paper, the principles of TQM are described with an emphasis on the importance of identifying the language learner and analyzing the processes. The 14 Points of Dr. W. Edwards Deming, which form a framework for the implementation of the TQM, are individually applied to the academic environment based on the experience gained both at the private and public education institutes.

`Konuşmada akıcılık', Yabancı dil öğretiminde yaygınca kullanılan ve özellikle iletişimsel dil öğretiminde sıklıkla `yapıda doğruluk' kavramıyla karşılaştırılan bir terimdir. Bu terim genelde genişletilmiş bir kullanımda olup, günlük yaşamda bir bütün olarak sözel becerinin eş anlamlısı olarak da kullanılır. Öte yandan, yabancı dilde yeterliliğin değerlendirilmesinde, dili kullanan kişinin sözlü performansı diğer performanslarının arasında önemli bir yer tutar. Çalışmamızın asıl gayesi, Selçuk Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulu Intermediate seviyesi öğrencilerinin ne derece konuşmada akıcılığı edinebildiklerini tespit etmektir. Çalışma iletişimsel konuşmada akıcılık aktiviteleri doğrultusunda yürütülmüştür. Çalışmanın tamamlanması dört hafta sürmüştür, ve her hafta iki iletişimsel aktivite uygulanmıştır. Ön ve son test aktiviteleri dahil olmak üzere toplamda on aktivite yapılmıştır. Çalışmanın objektifliği açısından, Yabancı Diller Yüksekokulu'nda görev yapan diğer bir öğretim görevlisinden gözlem yapması istenmiştir. Deney grubu ve kontrol grubu öğrencileri çalışma hakkında daha önceden bilgilendirilmemiştir. Tez süresince aktivitelerin tamamı araştırmacı tarafından yürütülmüştür., Fluency is a commonly used notion in foreign language teaching, frequently contrasted with accuracy especially in a communicative language teaching. In ordinary life it often has an extended meaning and is used as a synonym of overall oral proficiency. On the contrary, in the assessment of foreign language proficiency, it is one of several descriptors of oral performance. The main goal of our study was to find out how far the intermediate level students in the Department Of Foreing Languages at Selçuk University can gain spoken fluency. The study was carried out through communicative fluency activities.On the whole, it took four weeks to complete the study, giving each week 2 communicative activities. A total of 10 activities were done with the students including the pre and the post test activities. In order for the study to be objective, another lecturer was asked to observe the activities.The students both in the experimental and the control group were not previously informed about the study.The same lecturer carried out the activities,who is in this case the researcher.

m ÖZET Bu araştırmanın amacı, işbirlikli öğrenmenin ilköğretim 5. sınıf öğrencilerinin İngilizce öğrenme erişilerine olan etkisini incelemektir. Ayrıca bu çalışma İngilizce öğretiminde kullanılan geleneksel öğretme metotları ve çağdaş öğretme metotları arasında bir karşılaştırma yapabilme olanağı sağlamaktadır. Araştırma deney ve kontrol olmak üzere iki grupta ve toplam 58 öğrenci üzerinde yürütülmüştür. Deney grubunda işbirlikli öğrenme tekniklerinden Öğrenci Takımları Basan Bölümleri (ÖTBB), kontrol grubunda ise geleneksel öğretme yöntemleri uygulanmıştır. Ders anlatımı Deney ve kontrol gruplarında araştırmacı tarafından yürütülmüştür. Her iki gruba da Ön test ve son test uygulanmış verilerin analizi t testi ne göre değerlendirilmiştir. Çalışmanın ilk bölümünde çalışmaya açıklık getirecek olan bu alanda yapılmış diğer çalışmalar, problemin sunumu, çalışmanın amacı ve konusu, çalışmada kullanılan yöntem ve sınırlılıklar belirtilmiştir. Bir sonraki bölüm, öğrenme ve öğretme ile ilgili genel kavramların tanıtılmasını, geleneksel ve çağdaş öğretme metotlarının sunulmasını kapsar. Bunun yanında yine bu bölümde işbirlikli öğrenmenin tanımı ve işbirlikli öğrenme modelleri, işbirlikli öğrenmede öğretmenin rolü, bu öğrenme çeşidinin faydaları ve işbirlikli okul konulan hakkında detaylı bilgi verilir. Üçüncü bölümde deneysel çalışma açıklanır ve sonuçlar tablo yorumlanyla birlikte verilir. Son olarak, sonuç kısmında özet, bulgular ve öneriler yer almaktadır. 11 ABSTRACT The purpose of this study is to investigate the effects of cooperative learning activities on primary school 5 grade students' achievement level in English lessons. The present study also provides an opportunity to compare traditional and contemporary teaching methods. The study has been conducted on two groups, experimental and control, including 58 students, in the experimental group the lesson is taught through the dynamics of STAD (Students Team Achievement Divisions) and the teacher has taught the unit using traditional teaching methods in control group. Teaching activities have been conducted by the researcher. Both of the groups have been pre tested and post tested at the end of the teaching period and the data has been analysed according to `t-test`. In the first chapter, the background to the study, the statement of the problem, goal and scope of the study method of the study and limitations are introduced. The next chapter includes definitions, which are related to teaching and learning, characteristics of traditional and contemporary methods, the importance of teaching English in elementary schools. Moreover cooperative learning is examined under the titles of; cooperative learning types, history and definition of cooperative learning, key elements of cooperative learning, teacher's role in cooperative learning, cooperative learning models, the advantages of cooperative learning and cooperative school. In the third chapter, experimental study is explained and the results of the study are given through interpretation of the tables. In conclusion part, the summary, findings and suggestions are presented. 117

Bu çalışma dil öğrenme stratejileri ile öğrenci başarısı arasındaki ilişkiyi belirlemeyi ve incelemeyi amaçlamaktadır. Bunun yanı sıra, dil öğrenme stilleri ile öğrenci başarısı arasındaki ilişkiyi belirlemeyi hedeflemiştir. Öğrenme strateji ve stillerinin öğrenci başarısı üzerindeki etkisini incelemek için Selçuk Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İngiliz Dili Eğitimi bölümü ikinci, üçüncü ve dördüncü sınıf toplam 355 öğrenciye bir anket uygulanmıştır. Birinci bölümde, araştırmanın geçmişi, problemin belirtilmesi, çalışmanın amacı ve konusu, sınırlan sunulmuştur. ikinci bölüm, literatür taramasını içermektedir. Bu bölümde öğrenme stil ve stratejilerinin tanımları yapılmış ve ayrıca strateji ve stilleri aynı zamanda dil öğrenmeyi etkileyen farklı değişkenler incelenmiştir. Üçüncü bölüm öğrenme stratejilerinin dört dil öğrenme becerisi üzerindeki rolünü incelemiş ve hangi öğrenme stratejisinin hangi beceriye katkı sağladığı belirtilmiştir. Dördüncü bölümde ise farklı dilbilimcilerin öğrenme stratejileri üzerine değişik tanım ve sınıflandırmaları gösterilmiş ve bunun yam sıra strateji ve stillerin ne olduğu ortaya konulmuştur. Bu bölümde öğrenme stratejilerinin nasıl ve hangi metotlar izlenerek öğretileceği belirtilmiştir. Son bölümde istatistiksel çalışma ile ilgili bilgi verilir. Anketlerin ve istatistiklerin yorumu, veri analizleri, değişkenler ve denekler bu bölümde yer alır. Ayrıca çalışmanın bulguları tablo yorumlan ile verilir. Sonuç bölümünde özet çalışmanın bulgulan öğretmen ve öğrencilere dil öğrenme stratejileri üzerine öneriler yer alır., This study aims to determine and analyze the relationship between language learning strategies and success of students. It also aims to determine and investigate the relationship between language learning styles and students success. In order to examine the effects of both learning strategies and styles a questionnaire is administrated to 355 2nd,3rd and 4th grade students at Selçuk University, Faculty of Education, Language Teaching Department. In the first chapter, the background to the study, statement of the problem and purpose of the study are presented. The second chapter deals with the review of the literature related to the matter in question. This part focuses on the definitions of the language learning strategy and styles types. This chapter also includes different variables which affect the learning strategy and style use. In the third chapter, the role of language learning strategies in four skills is examined. Suitable strategies for learning skills are indicated. The fourth chapter gives different definitions and classifications of different methodologists. It also indicates that how learning strategies are taught. In the last chapter, the information related to the statistical study is given. The data collection, data analysis, variables, and participants (subjects) take part here. In the end, the results of the study are given through interpretation of tables. In "conclusion", the findings of this study, suggestions for teachers and learners about effects of language learning strategy and style are presented.

It has been seen that schema-theoretic applications do not always result in improvements in comprehension, particularly where they result in insufficient attention to textual detail, or where there is an increase in schema- interference by, for example, the activation of dominant or negative schemata. Also, there is some evidence that the contextual and background information provided may not always even be utilised by the learners.However, there can be little doubt that schema theory has also positively influenced the teaching of reading and that prereading activities - building up absent schemata and activating resident schemata - can improve L2 reader comprehension in many situations. Therefore, it would seem sensible for teachers to employ such activities but not to blindly assume that the expected effect is actually occurring. In other words, teachers should take the time to verify the usefulness of the activities they use and pay attention to possible schema-interference or non-activation. The focus of this study was on the evaluation of pre-reading tasks and schema activation activities in teaching reading. To evaluate the effects of the pre-reading tasks and schema activation activities on reading comprehension, this study made use of research. The research was carried out with two groups of the prep-class SOFL students of Selçuk University. 99

Ill ÖZET Bu çalışma bağlamın ve bağlam ipuçlarının kelime öğrenimine katkısını araş tırmayı hedeflemektedir. Ayrıca, bu çalışma, bilinmeyen kelimelerin anlamlarını tah min etmede öğrencilerin bağlam ipuçlarını nasıl kullanacaklarını öğrendiklerinde, bağlamdan tahmin (anlam çıkarma) stratejisinin öğrencilerin kelime seviyelerini artı rıp artırmadığını da araştırmaktadır. Veriler Selçuk Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İngilizce Öğretmenliği Bölümü'ndeki 61 birinci sınıf öğrencisine uygulanan anketler sonucunda elde edilmiştir. Birinci bölümde çalışmaya açıklık getirecek olan; çalışmanın geçmişi, proble min beyanı, çalışmanın amacı ve konusu, çalışmanın yöntemi ve sınırları sunulur. İkinci bölüm literatür taramasını içerir. Bu bölüm `kelime` 'nin tanımı ve ya bancı dil öğretimindeki yeri üzerine yoğunlaşır. Ayrıca bağlam ve bağlam türlerinin tanımı bu bölümde sunulur. Bu bölüm ayrıca bağlam ipuçlarının detaylı tanım ve ör neklerini olduğu kadar, bağlamdan anlam çıkarmayı, önerilen stratejileri ve aktivitele ri de içerir. Okuyucu bu bölümde; yeni kelimelerin anlamlarını tahmin etmede bağlam ipuçlarının ne kadar önemli olduğunu detaylıca öğrenir. Üçüncü bölümde deneysel çalışma ile ilgili bilgi verilir. Anketlerin ve deney sel çalışmanın yorumları, metodu ve veri analizleri bu bölümde yer alır. Ayrıca çalış manın sonuçlan tablo yorumlarıyla verilir. Sonuç bölümünde özet, bulgular ve öneriler yer almaktadır. 11 ABSTRACT This study aims to investigate the contribution of context and contextual clues to vocabulary learning. It also aims to determine whether contextual guesswork strategy increases vocabulary level of the students or not when the students learn how to use contextual clues in guessing the meaning of the unknown words. The data have been collected through the administration of the questionnaires to 61 first year students at Selçuk University, Faculty of Education, English Language Teaching Department. In the first chapter, the background to the study, statement of the problem, goal and scope of the study, method of the study and limitations are presented. The second chapter includes review of literature. This part focuses on the defi nition of `vocabulary` and its place in foreign language teaching. Also the definition and types of context are presented in this chapter. This chapter also includes guessing meaning from context, suggested strategies, activities as well as detailed definitions and examples of contextual clues. Thus, here the reader learners in detail how impor tant role the contextual clues have in guessing the meaning of new words. In the third chapter the information related to experimental study is given. The method, data analysis and interpretations of the questionnaires and experimental study take part here. Also, the results of the study are given through the interpretation of tables. In the conclusion part, the summary and findings of the study and suggestions are presented. 105