Pediatrik kanser tanısı, hem çocuk hem de tüm aile üyeleri için yoğun stres kaynağı olmaktadır. Bir anda tüm ailenin planlamaları bozulmaktadır. Artık aileyi yeni planlamalar ve zorluklar beklemektedir. Aile içi uyum sorunları, maddi sıkıntılar, artan bakım ihtiyaçları, sosyal ilişkilerin değişimi, uzun süreli hastane yatışları ailelerin karşılaştığı bazı sorun alanlarıdır. Aileler, stres verici bu problemlere uyum sağlamaya çalışırken başa çıkma tutumlarını da aktif hale getirmektedir. Bu başa çıkma tutumları incelenirken dinin konumuna dair ülkemizde spesifik herhangi bir çalışmanın olmadığı görülmektedir. Bu araştırmanın, literatüre bu açıdan katkı sağlaması beklenmektedir.Bu bağlamda, araştırmanın temel amacı lösemi tanılı çocuk anne-babalarının lösemiye yükledikleri anlamı, yaşadıkları sorunları, sorunlarla mücadele ederken kullandıkları dini başa çıkma stratejilerini ve sunulacak psikolojik destek hizmetlerinde nelerin göz önünde bulundurulabileceğini belirlemektedir.Remisyon sürecindeki lösemi tanılı çocukların ebeveynlerinin deneyimlerini tespit etmek amacıyla nitel yöntemler kapsamında mülakat tekniğinden faydalanılmıştır. Mülakat tekniklerinden ise yarı-yapılandırılmış görüşmelere yer verilmiştir. Yarı-yapılandırılmış görüşme soruları oluşturulmadan önce lösemi tanılı çocukların ebeveynleriyle gerçekleştirilen araştırmalar incelenmiştir. Hazırlanan soruların açık uçlu, yönlendirmeden uzak ve yalın olmasına özen gösterilmiştir.Çalışma grubunun belirlenmesinde amaçlı örnekleme yöntemi tercih edilmiştir. Amaçsal örneklem çeşitlerinden de kartopu tekniği kullanılmıştır. Ayrıca ölçüt örneklem de kullanılmıştır. Çünkü lösemi tanısı almış çocukların en az iki yıldır remisyon (iyileşme) sürecinde olmaları şartı aranmıştır.İlk etapta çevrede bu süreci tecrübe eden bir aileye ulaşılmıştır. Daha sonra yönlendirmeyle başka anne-babalarla iletişim kurulması sağlanmıştır. Her katılımcıyla önce telefonda görüşme yapılarak araştırma hakkında bilgi verilmiştir. Daha sonra gönüllü olabileceğini ifade eden ebeveynlerle ortalama 45 dakikalık görüşmeler gerçekleştirilmiştir.Anne-babaların, lösemi tanısını öğrendiklerinde oldukça karmaşık süreçler yaşadıkları gözlenmiştir. Bu esnada, özellikle yoğun üzüntü, şok, inkâr, öfke ve çaresizlik kendini göstermektedir.Anne-babaların, tanıyı öğrendikten sonra çocuklarının neden lösemi olduğuna ilişkin açıklamalar bulmaya giriştikleri tespit edilmiştir. Ebeveynlerin kendilerince yaptığı bu açıklamaların; anne-babanın çocuğa tutumuyla, çocuğun ve ailenin hastalık öyküsüyle, çocuğun gelişimsel özellikleriyle ve yaşam koşullarıyla yakından ilişkili olduğu görülmüştür. Ebeveynlerin açıklamalarında dikkat çeken önemli bir husus ise kendini ya da eşini suçlama tutumudur.Anne-babaların, çocuktaki lösemi hastalığına yalnızca yaşam deneyimleri doğrultusunda bir açıklama getirmedikleri; bunun ötesinde manevi bir anlam da yükledikleri bulunmuştur. Katılımcıların, bu hastalığa yükledikleri anlamın İslam dini referansı ağırlıklı olduğu tespit edilmiştir. İmtihan, uyarı, ceza, kader, görev ve emanet kavramları ön plana çıkmıştır. İmtihan, uyarı, görev gibi anlamlandırma biçimlerinin destekleyici olduğu gözlemlenirken cezalandırılma düşüncesinin içsel çatışmaları artırıcı olduğu gözlenmiştir.Araştırmaya katılan ebeveynlerin, lösemi hastalığının ilk belirtilerinin görülmeye başladığı andan itibaren birçok güçlükle karşılaştıkları görülmüştür. Tedavinin başlamasıyla anne-babalar hiç de tanıdık olmadıkları bir terminolojiyle ve çeşitli ihtiyaçlarla karşı karşıya kalmaktadır. Ayrıca maddi sorunlar, sosyal ilişkilerde güçlükler, aile içi uyumsuzluklar, uzaklık, etiketlenme gibi sıkıntılar deneyimlemektedirler.Anne-babaların tüm bu zorluklarla mücadele edebilmek için bireysel ve çevresel kaynaklarını devreye soktukları tespit edilmiştir. Ebeveynler, hem günlük rahatlatıcı aktivitelerde bulunma, dini etkinlikler deneyimleme, çocuğun varlığıyla motive olma gibi kişisel kaynaklarına başvurmakta hem de yakın akraba, sağlık ekibi, sosyal yardım kuruluşları gibi dış kaynaklardan beslenmektedir.Zorluklarla başa çıkma sürecinde ebeveynler için dini uygulamalara başvurmanın önemli bir paya sahip olduğu görülmüştür. Anne-babaların, dini başa çıkma etkinlikleri içerisinde en çok duaya başvurdukları tespit edilmiştir. Duanın yanı sıra Kur’an-ı Kerim okumak, namaz kılmak, camii ve türbe ziyaretinde bulunmak gibi ibadetlerin de anne-babalar için destekleyici olduğu gözlenmiştir.Sonuç itibarıyla, katılımcılar için gerek lösemi hastalığını anlamlandırmada gerekse tedavi sürecinin getirdiği güçlüklerle başa çıkmada dinin önemli bir konumda bulunduğu tespit edilmiştir. Tanının konulduğu ilk günden itibaren ailelere sunulacak destek faaliyetlerinde dini ve manevi ögelerin göz önünde bulundurulması önem taşımaktadır.