Giriş: Klebsiella pneumoniae, insanlarda üst solunum yolu ve dışkı florasında bulunan bir bakteri olduğu için uygunsuz koşullar karşısında fırsatçı patojen olarak açığa çıkmaktadır. Bu nedenle hastane enfeksiyonlarından sorumlu bir bakteridir. Karbapenem dirençli Klebsiella pneumonaie (KDKP) enfeksiyonlarının önlenmesinde rektal sürüntü örneklerinin taranarak pozitif hastaların izole edilmesi önerilmektedir. Bu çalışmada, yoğun bakım ünitelerinde 72 saat ve üzeri yatışlarda hastaların laboratuvara gönderilen rutin rektal sürüntü örneklerinde KDKP suşlarının araştırılması ve elde edilen sonuçlar ile alınması gereken tedbirler konusunda yol gösterici olunacağı düşünülmüştür. Gereç ve Yöntem: Çalışmada Ocak 2022-Mart 2022 tarihleri arasında Yakın Doğu Üniversitesi Yoğun Bakım Ünitelerinde, 72 saat ve üzeri süre ile yatan ve yatışları devam eden hastalardan alınan rektal sürüntü örnekleri prospektif olarak incelenmiştir. Mikrobiyoloji laboratuvarına rutin olarak gönderilen 87 hastadan rektal sürüntü örneği, Eosine Methylen Blue (EMB) agar ve %5 koyun kanlı agara ekildikten sonra 35 °C’de inkübe edilmiştir. Besiyerinde üreyen Gram-olumsuz bakterilerin identifikasyonu konvansiyonel yöntemler ile yapılmıştır. Klebsiella pneumoniae olarak saptanan suşların imipenem, meropenem ve ertapenem duyarlılığı disk diffüzyon yöntemi ile incelenerek dirençli suşlar EUCAST kriterlerine göre değerlendirilmiştir. Hastalara ait veriler, hastane otomasyon sistemi ile tespit edilmiştir. Bulgular: Çalışmamızda yoğun bakım servislerinde yatan toplam 87 hastadan rektal sürüntü örnekleri alınarak karbapenem dirençli Klebsiella pneumoniae suşları açısından inceleme yapılmıştır. Hastalarımızın 57’si (%65,5) erkek, 30’u kadın (%34,5) ve yaş ortalaması 70,98±14,11 (26-93 yaş arasında) idi. Bu hastaların 38’inde (%43,7) Klebsiella pneumoniae izole edilmiştir. Bu suşların ise tümünün (%100) karbapenem dirençli suşlar olduğu tespit edilmiştir. Buna göre, K. pneumoniae suşlarının imipeneme (IPM) %100 (38/38), meropeneme (MEM) %71,1 (27/38) ve ertapeneme (ETP) %86,8 (33/38) oranında direnç gösterdiği saptanmıştır. IPM, MEM veETP zon çapları ortalaması sırasıyla 16,87±7,42, 16,11±10,05, 7,74±12,10 idi. Sonuç: Hastaya uygulanan birçok girişimsel işlem ve antibiyotik kullanımı birçok çalışmada KDKP kolonizasyonu için risk olarak bulunmuştur. Antibiyotik kullanımında uygun kullanım politikaları oluşturulmasının, endikasyon ve kullanım sürelerine uyum gösterilmesinin kolonizasyon ve enfeksiyon oluşumunu sınırlandırabileceği düşünülmektedir. Aktif sürveyans kültürlerinin alınması KDKP ile kolonize hastaların erken tespit edilerek izolasyonlarının sağlanması konusunda yol gösterici olacaktır. [ABSTRACT FROM AUTHOR]