8 results on '"Ozgur S"'
Search Results
2. Eagle Sendromunun Yaygınlığı ve Özellikleri
- Author
-
Süheyl HAYTOĞLU, Soner KADIKÖYLÜ, Özgür SÜRMELİOĞLU, Abdurrahman BOZKURTAN, Gökhan SÖKER, and İlhami YILDIRIM
- Subjects
eagle syndrome ,otalgia ,elongated styloid process ,eagle sendromu ,otalji ,uzamış stiloid proçes ,Medicine (General) ,R5-920 - Abstract
Amaç: Bu çalışmanın amacı uzun süreli kulak ağrısı şikayeti ile gelen hastalarda Eagle sendromunun epidemiyolojisini araştırılmasıdır. Materyal ve Metod: Bu çalışma prospektif bir çalışma olup, haziran 2012 ile aralık 2012 tarihler arasında ez az 6 aydır devam eden kulak ağrısı şikayeti ile kliniğimize başvuran 48 hasta incelenmiştir. Tüm hastaların aksiyel planda maksillofasiyal BT tetkiki istenerek uzun stiloid proçesi olan olguların stiloid proçesleri ölçüldü. Stiloid çıkıntısı 30 mm’den uzun olan olgular Eagle sendromu olarak yorumlandı. Bulgular: Stiloid proçes uzunluğu 30 mm ve daha fazla olan 10 olgu (%20.8) Eagle sendromu olarak yorumlandı. Sonuç: Otalji yapabilecek primer nedenler dışlandıktan sonra Eagle sendromu, özellikle şikayetleri ile fizik muayenesi arasında uyumsuzluk gözlenen hastalarda araştırılması gereken sekonder otalji nedenlerinden biridir. .
- Published
- 2015
- Full Text
- View/download PDF
3. Malign Eksternal Otitli Hastalarda Prognozu Olumsuz Etkileyen Faktörlerin Ve Tedavi Etkinliğinin Araştırılması
- Author
-
Arzu MAMMADOV, Fikret ÇETİK, Özgür SÜRMELİOĞLU, Özgür TARKAN, Süleyman ÖZDEMİR, and Ülkü TUNCER
- Subjects
malign external otitis ,prognosis ,malign eksternal otit ,prognoz ,Medicine (General) ,R5-920 - Abstract
Amaç: Malign eksternal otit temporal kemiğin ve çevre dokuların ender görülen ciddi enfeksiyonudur. Bu çalışmada hastalığın prognozunu olumsuz etkileyen faktörlerin saptanması ve tedavi etkinliğinin değerlendirilmesi ve literatürle karşılaştırılması amaçlandı. Materyal ve Metod: Cukurova University Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı"nda Ocak 2002 ile Temmuz 2011 tarihleri arasında Malign External Otit tanısıyla yatırılıp tetkik ve tedavi edilen 41 hastanın dosyaları incelendi. Hastaların dosyaları, eşlik eden hastalıkları, radyolojik incelemeleri, mikrobiyolojik kültür sonuçları, tedavi protokolleri, tedaviye verdikleri cevaplar ve takipleri incelendi. Bulgular: Hastaların yaşları 38 ile 90 arasında değişmekte olup ortalama 63,24 olarak hesaplandı. Çalışmaya dahil edilen 41 hastadan 40"ında diabet mevcuttu. İnsulin kullanan 19 hastadan 9"u (%47,4) oral antidiyabetik kullanan hastaların ise 5"i (%23,8) kötü prognozlu hastalar grubuna dahildi. Bu çalışmada fasial paralizi bulunan 7 hastanın 3"ü kaybedilmiş olup mortalite oranı %42,9"dur. Bilateral tutulum olan 5 hastanın 4"ünde (%80) tedavi sonrası rekürrens gelişmesi üzerine tekrar kliniğimize yatırılarak tedavi uygulanmıştır. Yaygın radyolojik tutulum gösteren toplam 8 hastamızın 1 tanesi kaybedilmiş olup mortalite oranı %12,5 olarak bulunmuştur. Temporal kemikte yaygın enfeksiyon bulguları olan 8 hastadan 6"sı (%75) kötü prognozlu hastalar grubuna dahil olmuştur. Sonuç: İnsuline bağlı diabet, bilateral kulak tutulumu, yaygın enfeksiyon, fasial paralizinin prognozu olumsuz etkileyen faktörler olduğu düşünülmüştür. Tedavinin başarısı diabetin kontrolüne, günlük kulak pansumanına ve uzun süreli kombine antibiyoterapiye bağlıdır. Erken tanı ve tedavi şarttır.
- Published
- 2014
- Full Text
- View/download PDF
4. Bitki Dalına Sekonder Gelişen Rinolithiasis olgusu
- Author
-
Saime Sağıroğlu GÜZELSOY, Süleyman ÖZDEMİR, Özgür SÜRMELİOĞLU, Özlem Oymak AY, and Beyhan KIRMACI
- Subjects
rhinolithiasis ,plant ,nasal obstruction ,rinolitiasis ,bitki ,burun tıkanıklığı ,Medicine (General) ,R5-920 - Abstract
Rinolitler genellikle nazal kaviteye yerleşmiş bir cisime sekonder yerleşen mineralize kitlelerdir. Nadir görülürler ve uzun süre boyunca tanı konulmazsa nazal obstrüksiyona yol açacak kadar büyüyebilirler. Tek taraflı burun akıntısı, burun tıkanıklığı ve kötü koku en sık görülen semptomlardır.. Bu çalışmada, rinolithiasis nedeni ile opere edilen 39 yaşında bayan hasta literatür bilgileri gözden geçirilerek sunuldu.
- Published
- 2013
5. Ektima Gangrenosumlu Psödomonas Sepsisinde görülen Fasial Sinir Paralizisi
- Author
-
Süleyman ÖZDEMİR, Orhan GÖRGÜLÜ, Nurşah ÖZDEMİR, Özgür SÜRMELİOĞLU, Yücel AKBAŞ, Mehmet TURGUT, and Melek YOZCU
- Subjects
fasial nerve paralysis ,pseudomonas auriginosa ,ecthyma gangrenosum ,fasiyal sinir paralizisi ,psödomonas aurignosa ,ektima gangrenosum ,Medicine (General) ,R5-920 - Abstract
Ektima gangrenozum sıklıkla P. aeruginosa tarafından oluşturulan deri lezyonudur. Periferik fasiyal paralizi ve mastoidit, P.aeruginosa"nın etken olduğu otitis medianın nadir görülen komplikasyonlarıdır. Bu çalışmada, ektima gangrenosum ve fasial paralizisi olan 4 aylık çocuk sunulmuştur.
- Published
- 2013
6. Solitary Cystic Metastasis Of Thyroid Papillary Carcinoma: Two Cases Reports
- Author
-
Ozgur Tarkan, Ozgur Surmelioglu, Ulku Tuncer, Ali Evlice, Aysun Uguz, and Kivilcim Eren Ates
- Subjects
Thyroid ,neck metastasis ,papillary carcinoma ,Medicine (General) ,R5-920 - Abstract
The appearance of a solitary lateral cervical cystic mass as the only initial presenting symptom of occult thyroid carcinoma is uncommon. Its presence is often related with the more frequently branchial cyst in young adults, but also rarely related with thyroid carcinomas. In most of these cases all such lesions may initially be considered as metastatic foci from a primary thyroid lesion. However, an alternative explanation by means of which ectopic thyroid tissue is associated with a branchial cyst has to be considered, especially if no primary tumour is observed in the histological examination of the thyroid gland. We present two case of solitary cystic lymph node metastasis of occult papillary carcinoma of the thyroid. [Cukurova Med J 2011; 36(1): 29-33]
- Published
- 2011
7. Nasal Glioma: Case report
- Author
-
Ozgur Surmelioglu, Ozgur Tarkan, Ulku Tuncer, and Aysun Uguz
- Subjects
glioma ,embryonic development ,mass ,Medicine (General) ,R5-920 - Abstract
Nasal gliomas are rare, benign, congenital tumors that are thought to be result of abnormality in embryonic development. Three types of clinical presentations have been recognized; extranasal, intranasal and combined. Clinically, these masses are non-pulsatile, gray or purple lesions that obstruct the nasal cavity and cause deformity extranasaly. Histologically, they are made up of astrocytic cells, fibrous and vascular connective tissue that is covered with nasal respiratory mucosa. Treatment of the nasal glioma requires a multidisciplinary approach including an radiologist, neurosurgeon and otorhinolaryngologist. Radiological investigation should be performed to describe intracranial extension. In this case, a 2 years old boy with nasal mass that was diagnosed as nasal glioma is reported. . [Cukurova Med J 2011; 36(1): 34-36]
- Published
- 2011
8. Çocuklarda Peritonsiller Levobupivakaine Eklenen İntravenöz ve Peritonsiller Deksametazonun Etkilerinin Karşılaştırılması
- Author
-
Bilgin DALKILINÇ, Ersel GÜLEÇ, Özgür SÜRMELİOĞLU, Yasemin GÜNEŞ, and Geylan IŞIK
- Subjects
dexamethasone ,levobupivacaine ,peritonsillar infiltration ,postoperative analgesy ,postoperative nausea and vomiting ,bleeding ,deksametazon ,levobupivakain ,peritonsiler tutulum ,postoperatif analjezi ,postoperatif bulantı ve kusma ,kanama ,Medicine (General) ,R5-920 - Abstract
Amaç: Çalışmamızda, çocuklarda tonsillektomilerde, peritonsiller levobupivakaine eklenen i.v. (intravenöz) deksametazon ve peritonsiller deksametazonun postoperatif ağrı, kanama, bulantı ve kusma üzerine etkisinin değerlendirilmesi amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya Cukurova University Tıp Fakültesi Hastanesi Etik Kurul Onayı ve ailelerin yazılı onamı alındıktan sonra, elektif tonsillektomi veya adenotonsillektomi operasyonu yapılması planlanan 3-12 yaş arası ASA (American Society of Anesthesiologist) I- II toplam 60 hasta dahil edildi. Operasyona alınan tüm hastalar randomize olarak 3 gruba ayrıldı. Anestezi indüksiyonu sonrası cerrahi başlamadan önce Grup Ι"de (n=20) olgulara, her bir tonsile % 0,5 levobupivakain 0,4 mg/kg (maximum 4"er ml) ile peritonsiller infiltrasyon yapıldı. Grup II"de levobupivakaine ek olarak (n=20) 0.25 mg/kg i.v. deksametazon, Grup III"deki olgulara ise levobupivakaine ek olarak peritonsiller 4 mg deksametazon uygulandı. Her üç gruba da postoperatif analjezik olarak 1 mg/kg i.v. tramadol uygulandı. Preoperatif ve ilaçların enjeksiyonunu takiben hemodinamik parametreler kaydedildi. Postoperatif dönemde, uyanma odasında 1 saat (erken dönem) ve sonraki 24 saat (geç dönem) veya taburcu olana kadar bulantı ve kusma sıklığı, analjezi düzeyleri, ilk analjeziğe gereksinim zamanı, ağrı düzeyi (VAS;Vizüel Analog Skala ve CHEOPS;Children"s Hospital of Eastern Ontorio Pain Scale) 10, 20, 30 ve 45. dakikalar ile 1, 2, 4, 6 ve 24. saatlerde kaydedildi. Postoperatif erken ve geç dönemde kanama olup olmadığı kaydedildi. Bulgular: Grupların demografik verileri ve hemodinamik parametrelerinin benzer olduğu ve aralarında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmadığı belirlendi. Grup I"de bulantı, kusma yüzdesinin daha yüksek olduğu saptandı. Ek analjezik başlama süresi Grup I"de 3,15±0,88 saat, Grup II"de 4,85±1,09 saat ve Grup III"de 5±1,21 saat olup istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p
- Published
- 2012
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.