Search

This book offers a comprehensive journey through the dynamic landscape of modern pedagogy. This illuminating tome traverses diverse realms, from the intricacies of motivation theories to the transformative potential of the metaverse. Each chapter is meticulously crafted to unravel the complexities of education in the 21st century, weaving together threads of theory, practice, and innovation. Delving into the multifaceted world of language teaching, readers are guided through an analysis of the four fundamental language skills within the broader framework of 21st-century competencies. From fostering creative thinking in Turkish language education to nurturing critical thinking across disciplines, this book serves as a beacon for educators seeking to cultivate agile minds in their students. Moreover, it delves into the realm of science education, exploring its profound impact on lifelong learning and the cultivation of independent inquiry. Through insightful discussions on learning to learn and the utilization of e-learning tools in higher education language instruction, readers are equipped with the knowledge and strategies to navigate the evolving landscape of educational technology. Furthermore, the book presents innovative approaches to coding education, both plugged and unplugged, underscoring the importance of computational thinking in the digital age. Seamlessly blending theory with practical applications, this book serves as a invaluable resource for educators, researchers, and policy-makers alike, offering fresh perspectives and actionable insights into the nexus of education, language, and technology.

Bir devletin varlığının devamında, bir ülkenin geleceğinde, bir medeniyetin inkişafında en önemli unsur eğitimdir. Geleceğini düşünen milletler, eğitime önem verir ve bu alana ciddi yatırımlar yaparlar. Tarih boyunca hiç değişmeyen bu bakış açısı, son yüzyıllarda bilim ve teknolojinin gelişmesiyle birlikte daha da önem kazandı. Bugün gelişmiş ülkelerin yapılarına bakıldığı zaman görülecektir ki; başarılarının altında yatan “gizli sır” eğitim sistemleri ve bu sistemlerde yetiştirilen gençlere verilen önemdir. Bu eserde dikkati celbeden ilk husus; Türk eğitim sisteminin ana problemlerini tespit etmiş ve bunlara farklı ve yeni çözüm önerileri getirmiş olmasıdır. Her eğitimcinin de bildiği gibi, eğitim sistemlerinde; “Öğretmen Müfredat Araç gereç ve Sistem” olmak üzere dört temel unsur vardır. Başarılı bir eğitim sisteminde bu dört temel unsurun dört dörtlük bir şekilde bulunması gerekmektedir. Bu kıymetli eserde bu dört unsur hakkında farklı ve orijinal yaklaşımlar getirilmiş ve eğitim sistemi bütün unsurlarıyla çağdaş ve farklı bir bakış açısıyla analiz edilmiş olduğunu gördüm. Yine bu eserde gördüğüm ikinci bir husus da dünyanın gelişmiş ülkelerinin eğitim sistemlerinin temel özelliklerinin de bu eserde toplanmış olmasıdır. Zira bu bilgiler Türkiye'nin eğitim alanındaki sorunlarının çözümünde muasır devletlerin, çağdaş sistemlerinden yararlanma adına çok kıymetlidir ve bu eserin kıymetini bir kat daha artırmaktadır. Hasılı, bu eserde; Türkiye'nin eğitim alanındaki çok önemli eksiklerine dikkat çekilmiş ve bu hususta yapılması gerekenlere rehberlik yapacak evsafta çok değerli ve kaliteli fikirler ve orijinal çözüm önerileri sunulmaktadır.

İlâhiyat Fakülteleri Tezler Kataloğu (1953-2015), Başvuru Eserleri Dizisi'nden Çıktı Yüksek Öğretim Kanunu'nun kabulü ve Yüksek İslâm enstitülerinin İlâhiyat fakültelerine dönüşmesinin ardından Türkiye'de İslâmî ilimler alanında yapılan yüksek lisans ve doktora tezlerinin sayısında önemli bir artış olmuştur. İdeal olan hem bu tezlerden diğer araştırmacıların yararlanabilmesini sağlamak hem de aynı veya benzer konuda mükerrer tezlerin hazır¬lanmasına engel olmaktır. İlâhiyat Fakülteleri Tezler Kataloğu 1953-2015 yılları arasında yapılan 13.328 İlâhiyat tezinden ilim dünyasının haberdar olmasını sağlamak amacıyla TDV İslâm Araştırmaları Merkezi (İSAM) tarafından hazırlanarak araştırmacıların istifadesine sunulmuştur.

Teknoloji Devrimi'nin etkilerini anlamak, bu değişimle başa çıkabilmek ve sosyal bilimlerin bakış açısıyla bu süreci değerlendirmek amacıyla düzenlediğimiz'TEKNOLOJİ DEVRİMİ: Sosyal Bilimlerin Gözüyle'isimli kongrenin ikinci baskısının önsözünde sizlere hoş geldiniz diyoruz. Bu kongre, TESAM olarak Marmara Üniversitesi iş birliğiyle gerçekleştirildi ve teknolojinin hızla evrildiği bir dönemde sosyal bilimlerin bu devrime nasıl katkı sağlayabileceğini irdelemeyi amaçladı. Kongre, farklı disiplinlerden gelen bilim insanlarını bir araya getirerek teknoloji devriminin sosyal, kültürel ve ekonomik boyutlarını ele aldı. İçindekiler bölümünde yer alan bildiriler, dijitalleşen dünyada önemli konuları ele almakta ve katkı sağlamaktadır. Antik Yunan'dan günümüze mantık eğitimi, insan haklarının korunmasında teknolojinin olumlu etkileri, COVID-19 sürecinin e-ticarete etkisi, dijital ekonomi denkleminde insan kaynakları yönetimi, akıllı şehircilik uygulamalarının Türkiye'deki belediyecilik faaliyetlerine katkısı, sosyal hizmet başvurularında belediyelerin dijitalleşmesi gibi çeşitli konularda zengin bir içeriğe sahibiz. Bu kitabın ikinci baskısı, kongre katılımcıları tarafından yapılan değerli katkıları ve geri bildirimleri içermektedir. Bu vesileyle, kongremizin düzenlenmesine katkı sağlayan Marmara Üniversitesi yöneticilerine, bilim kurulu üyelerine, bildiri sunan tüm katılımcılara ve bu kitabın hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkür ederiz.

Avrupa Birliği ülkelerinde din-devlet ilişkileri hakkında neler biliyoruz? Tek bir Avrupa'dan söz etmek mümkün mü? Acaba Avrupa Birliği din alanında bir standardizasyon peşinde mi? Din-devlet ilişkilerinde ortak bir Avrupa modeli var mı? Dinî grupların kamu kurumlarıyla ilişkileri nasıl düzenleniyor ve uygulanıyor? Yoksa bu alan ulusal kimlik alanı gibi üye devletlerin sorumluluğuna mı bırakılıyor? Din hizmetleri ve din eğitimi nasıl ve hangi statülerde gerçekleştiriliyor? Elinizdeki kitap Almanya, Avusturya, Belçika, Fransa, Hollanda, İngiltere, İspanya, İsveç, İtalya, Polonya ve Yunanistan'ı mercek altına alarak bu sorulara cevap arıyor.

Yüce Allah, “Fakat hakikat şudur ki (gerçekte) gözler kör olmaz, fakat (asıl) sinelerin içindeki kalpler kör olur.” (Hac, 22/46) beyanıyla, hakiki anlamda engelliyi “mana ve inanç dünyası bozuk olan” olarak tanımlamaktadır. Hz. Peygamber de “Basiretli adam!” hitabıyla görme engellinin ruh dünyasına vurgu yapmıştır. Müslüman toplumların geleneğinde de durum bundan farklı olmamıştır. Batı toplumları ise engellilere karşı iyi bir imtihan verememiş, geçmişte onlara büyük dram ve felaketler yaşatmışlardır. Bu çalışmayla engellilerin fıkhi meselelerine değinilmesi ve dolayısıyla onların ihtiyaçlarına bir nebze cevap verilmesi amaçlanmıştır.