ERKEN MYOKARD İNFARKTÜSÜ TANISINDA ANTI-MUSCLE AKTİN MONOKLONAL ANTİKORUN HHF35 DEĞERLENDİRİLMESİ Evaluation of anti-muscle actin monoclonal antibody HHF35 in the diagnosis of early myocardial infarction Hu BJ, Chen YC, Zhu JZ, Bi QM, Cheng JD, Li J, Zeng JL. Fa Yi Xue Za Zhi 1999 Aug;15(3):138-9, 192, 189-90 Anti-muscle aktin monoklonal antikoru HHF35 ‘in erken myokard enfarktüsü tanısında spesifitesini araştırmak için normal, enfarkte ve direkt/indirekt olarak yaralanmış enfarkte olmayan kalp kaslarında HHF35 boyamanın yol açtığı değişimler immünohistokimyasal S-P yöntemi ile çalışıldı. Sonuçlar, enfarkte myokardda HHF35 boyamanın çeşitli derecelerde kayıpla sonuçlandığını, fakat myokardit, mekanik asfiksi, elektrikle idam, hemorajik şok, kardiak kontüzyon ve organofosfat zehirlenmesi gibi direkt veya indirekt myokard yaralanmak myokardlarda da aynı özellik saptandığını göstermiştir. Bu nedenle erken myokard enfarktüsü tanısında HHF35 immünohistokim-ya kullanırken dikkatli olunması gereklidir. YİV SET İZLERİ KRİTERİ: BİR GENEL KRİTİK Consecutive matching striation criteria: a general critique Bunch SG. J Forensic Sei 2000 Sep;45(5):955-62 Adli bilimlerde, ateşli silah ve yiv set izlerinin kimliklendirilmesinde araştırmacılar geleneksel olarak sübjektif kriterler üzerinden benzerlikleri inceleyerek karar verme durumunda kalmaktadır. Bu çalışma, ateşlenmiş mermi üzerindeki yiv set izlerinin dikkate alınması esasına dayalı bir objektif kriter sisteminin genel olarak geçerliliğini eleştirel olarak incelemektedir. Teorik olduğu kadar, pratik değerlendirmeler de tartışılarak, Bayes teoremi perspektifi ile bu tartışmalar değerlendirildi. Sonuç olarak, bu objektif kriter sisteminin dezavantajları bulunmaktadır, ancak bu konuda araştırma ve mantıksal analizler devam etmelidir. MORFİN VE METABOLİTLERİNİN POSTMORTEM YENİDEN DAĞILIMI Postmortem redistribution of morphine and its metabolites. Gerostamoulos J, Drummer OH. J Forensic Sei 2000 Jul; 45(4): 843-5 Eroine bağlı 40 ölüm olgusunda morfin, morfin-3-glucronid, morfin-6-glukuronid ve total morfinin postmortem yeniden dağılımı araştırıldı. Subklavyen, kalp ve femoral bölgelerden alınan kanda morfin ve metabo-litlerinin konsantrasyonları benzer bulundu. Kalpten alınan kanda femoral veya subklavyen kandakilere göre daha yüksek konsantrasyonlar elde edilse de anlamlı fark bulunmadı. Bununla birlikte, cesedin ulaştırıldığı anda ve ortalama olarak postmortem 59. saatte otopside elde edilen kanlardaki konsantrasyonlar arasında da anlamlı fark bulunmadı. Bulgularımıza göre, morfin ve metabo-litlerinin postmortem yeniden dağılımı olası görünmemektedir. PETROL ÜRÜNÜ İÇEREN ZEMİNLER The petroleum-laced background Lentini JJ, Dolan JA, Cherry C. J Forensic Sei 2000 Sep;45(5):968-89 Araştırmacılar, pasif headspace konsantrasyonu ve gaz kromatografik/kütle spektrometrik (GC/MS) analizi kullanarak giysi, ayakkabı, çeşitli ev ürünleri, yapı malzemeleri, kağıt ürünleri, mukavva ve yapıştırıcılar gibi çok çeşitli ürünlerde kontaminasyon olmaksızın saptanabilir uçucu bileşenler bulnduğunu göstermiştir. Bu materyallerin üretiminde kullanılan petrol ürünü sıvılar uzun yıllar sonra dahi tespit edilebilmektedir. Bu sonuçlar, mümkün olduğunda karşılaştırma amacıyla örnek kullanılmasının önemine işaret etmektedir. MYOKARD İNFARKTÜSÜNÜN POSTMORTEM TANISINDA C5 KOMPLEMANININ ÖZGÜLLÜĞÜ Study on the specificity of complement C5 for the postmortem diagnosis of myocardial infarction Hu BJ, Zhang YC, Zhu JZ, Bi QM, Li ], Zeng JL, Li J. Fa Yi Xue Za Zhi 2001 Feb;17(l):7-9, 61 Myokard infarktüsünün postmortem tanısında C5 komplemanmin spesifitesini araştırmak için normal, en-farkte ve direkt veya indirekt olarak yaralanmış infarkte olmayan kalp kasları (myokardit, mekanik asfiksi, elektrikle idam, hemorajik şok, kardiak kontüzyon ve orga-nofosfat zehirlenmesi) immünohistokimya ve görüntü analizleri ile çalışıldı. Sonuçta myokard infarktüslü ve myokarditli grupta pozitif C5 boyanma saptanırken, mekanik asfiksi, elektrikle idam, hemorajik şok, kardiak kontüzyon ve organofosfat zehirlenmesi gruplarında saptanmadı. Böylece C5 pozitif reaksiyonunun sadece myokardit ile karışabileceği ve myokard infarktüsü tanısında daha spesifik olduğu görüldü. YARA ZAMANINI SAPTAMADA SEREBRAL KONTÜZYON SONRASINDA FİBRONEKTİN GÖSTERİLMESİ ÇALIŞMASI Study on the expression of fibroneetin after cerebral contusion in rats for timing of injuries Chen L, Chen YJ, Liu NG, Li Z, Zhao ZQ, Gu YJ. Fa Yi Xue Za Zhi 2001 Feb;17(l):l-3, 61 Radarda tekrarlanabilir deneysel fokal serebral kontüzyon modeli için sağ hemisferlere çarpacak şekilde darbe uygulandı. Fibronektin ve fibronektin mRNA’sının açığa çıktığı immünohistokimyasal boyama ve in situ hibridizasyon ile saptandı. Sonuçlar göstermiştir ki fibronektin ve fibronektin mRNA’sının açığa çıkışı yaralanmadan sonra artmakta ve artmış fibronektin ile mRNA’sı ve beyin yaralanmasının değişik evreleri arasında bir ilişki oluşmaktadır. Buradan fibronektin ve mRNA’mn açığa çıkışının beyin yaralanmasında zaman tayininde ve antemortem-postmortem beyin kontüzyon-larının ayırt edilmesinde kullanılabileceği çıkarılabilir. TAVŞANDA ÖLÜMDEN SONRA GÖZ İÇİ SIVISI ABSORB ANS DEĞİŞİMİ İLE POSTMORTEM İNTERVAL ARASINDAKİ İLİŞKİSİ ÜZERİNE ÇALIŞMA Study on the relationship between postmortem interval and the change of absorbance in vitreous humor of rabbit after death Gong ZQ, Xu XM, Sun YG, Wang DW, Zhou XM, Xu FY, Zhou JL. Fa Yi Xue Za Zhi 2001 May;17(2):77-8 AMAÇ: Postmortem intervali (PMİ) hesaplamada kesin bir yöntem aramak. YÖNTEM: Bu çalışma postmortem interval ve ölüm sonrası tavşan göz sıvısında absor-bans arasındaki ilişkiyi araştırmak için yapılmıştır. Ölüm sonrası 48 tavşanın göz sıvısı Model 754 spektrofotomet-re ile apt dalgaboyunda (420 nm) incelendi. BULGU-LAR.Tavşanlarda ölümden sonraki 0-72 saatler arasında postmortem interval (Y) ile göz sıvısının absorbansı (X) arasında pozitif lineer regresyon (r = 0.98327, P < 0.05) saptandı. Lineer regresyon formülü Y = 453.30 X + 0.75 olarak bulundu (Y = postmortem interval = PMI, X = göz sıvısı absorbansı). SONUÇ: Göz sıvısı absorbansı PMİ hesaplamada ilk 72 saatte referans gösterge olabilir. FARELERDE KAPALI BEYİN TRAVMASINA BAĞLI PATOLOJİK DEĞİŞİMLERİN H.E., ESTARİFİKASYON GÜMÜŞ BOYASI VE İMMÜNOHİSTOKİMYASAL BOYA İLE ÇALIŞILMASI A study on pathological changes of closed diffuse brain injury in rats with H.E., esterification-silver stain and albumin immunohistochemical stain Yu X], Xiao F, Wu JW, Wu MY. Fa Yi Xue Za Zhi 2001 May;17(2):69-73, 76 AMAÇ: Beyin hasarının hemen ardından ve 15 dakika ile 5 gün içerisinde ölen farelerde kapalı diffüz beyin hasarına bağlı patolojik değişimlerin incelenmesi. YÖNTEM: Kapalı diffüz beyin hasarını incelemek için H.E ve esterifikasyon-gümüş boyaları uygulandı. BULGULAR: Künt travmanın hemen ardından ölen farelerde beyin dokusunda, özellikle beyin sapında çok sayıda büzüşmüş nöron ( tip 1 değişim ), şişmiş nöron (tip 2 değişim), ve dalga görünümlü sinir lifleri ayırt edildi.Travmayı izleyen 2-8. saatlerde beyin ödemi ve korteks ve beyaz cevherde, özellikle beyin sapında aksonal şişme belirgin şekilde gözlendi.Travmayı izleyen 8-24. saatlerde aksonal retraksiyon topları izlenmeye başlandı. Yaşam süresi uzadıkça tip 1 ve tip 2 değişim gösteren nöronların ve kont-raksiyon toplarının miktarının arttığı izlendi. 4. ve 5. günlerden sonra beyin ödeminin gerilediği, ancak retraksiyon topları ve aksonal şişliğin hala sürmekte olduğu görüldü. Esterifikasyon-gümüş boyası ile nöron ve aksonal liflerde yukarıda sözü edilen değişimler daha açık gözlendi. ABC boya tekniğiyle albumin dağılımı (Al) perivaskü-ler alandan diffüz dağılıma yayılma göstermektedir. SONUÇ: Beyinde künt travma hasarı coup, contr-coup ve dıştan merkeze doğru dağılım göstermektedir. CİNSEL SALDIRI ÖNCESİ VE SONRASINDA KADINLARDA TIBBİ BAŞVURU: POPULASYON ÇALIŞMASI Medical care use among women before and after sexual assault: a population study. J Strike Lorraine E Ferris C. J Obstet Gynaecol 2001;21(3):285-291 Cinsel saldırıya uğrayan ve uğramayan kadınların cinsel saldırıya uğramadan önce ve sonra tıbbi muayene başvuru alışkanlıkları yönünden karşılaştırıldı. Nisan 1996 ve Mart 1997 yılları arasında cinsel saldırı nedeniyle adli muayene uygulanan 15 yaş ve üzerindeki 690 kadın ve aynı sayıda aynı yaşlarda kontrol grubu karşılaştırıldı. Bu çalışma idari görüşme verileri kullanılarak eşleştirilmiş kontrollü popülasyon çalışmasıdır. Sonuçlar uz- rtfanlık dallarına, klinik veya hastane tanılarına ve taburcu edilişlerini içermektedir. Olguların %38.4’ü 15-19 yaş arasında, %21.4’ü 20-24 yaşları arasında ve %40.2’si 25 ve daha büyüktür. Cinsel saldırı öncesi ve sonrasında saldırıya uğrayan grubun uğramayan gruba göre daha sık tıbbi muayene başvuruları yapmakta olduğu, her iki dönemde de saldırıya uğrayan grubun daha sık tıbbi başvuruda bulunduğu daha çok hastaneye yattığı saptanmıştır. Bu olgular çalışma süresinde çok daha çeşitli fiziksel ve psikolojik sorunlar tarif etmektedirler. Cinsel saldırı sonrası adli muayeneye başvuranlarda fiziksel ve mental sorunların devam etmesi ciddi bir sorundur. Muayene öncesinde aydınlatılmış onam alınması en başta gelen konudur. Ağır mental hastalığı olan kurbanlarda kanıt toplama ve dokümante edilmesi bu kişiler mahkemede tanıklık yapmakta güçlük çekeceği için daha da önemlidir. Çalışmamız, kadınların adli muayene imkanları sunulduğu veya sunulmadığı her iki durumda muayene olmaktan neden kaçındıklarının belirlenmesi için ileri araştırmalar yapılması gerektiğini göstermiştir. POSTMORTEM SÜRE VE FARE BÖBREK HÜCRECİKLERİNİN DNA MİKTARINDAKİ DEĞİŞİM ARASINDAKİ İLİŞKİ ÜZERİNE BİR ÇALIŞMA A study on the relationship between postmortem interval and the changes of DNA content in the kidney cellule of rat Liu L, Peng DB, Liu Y, Deng WN, Liu YL, Li JJ. Fa Yi Xue Za Zhi 2001 May;17(2):65-8 Fare böbrek hücreciklerinde DNA miktarı değişimi ve bu değişimin postmortem süre ile ilişkisinin incelenmesi. YÖNTEM: Bu deneyde hücre çekirdeğini değerlendirmek amacıyla aralarında alan, bütünsel optik yoğunluğun da bulunduğu yedi parametre seçildi ve postmortem 0-48 saat aralığında farklı sürelerde auto-TV-image sistemi ile 15 farenin böbrek hücreciğinin DNA miktarındaki değişim belirlendi. BULGULAR: Hücre çekirdeğinde DNA yıkım hızı, farede erken postmortem süre (0-48 saat) ile kesin olarak ilişkilidir ve iki terimli gerileme denklemi elde edilebilir. SONUÇ: Hücre çekirdeğinde DNA miktarının belirlenmesi postmortem süre tayininde objektif ve kesin sonuç veren bir yöntemdir.