Search

Engelli bireyler (engelli olarak etiketlenmiş bireyler) tarih boyunca toplumdan ayrıştırıldılar, toplum tarafından baskı altına alındılar ve etiketlendiler. Bir süre dini kurumlar tarafından ayrıştırılan engelli olarak etiketlenmiş bireyler, sonrasında, tıbbi kurumlar ve yorumlamalar aracılığıyla özel hastanelerde ayrıştırıldılar. Sonrasında, endüstrileşmeyle birlikte bu bireyler, üretim sistemine olan katkılarıyla değerlendirilip etiketlendiler. Günümüzde piyasa mekanizmasının bireylerin etiketlenmesi ve ayrıştırılmasında tetikleyici olduğu görülmektedir. Bu tez, engelli olarak etiketlenmiş bireylerin hayatına etkisi olan diğer faktörlerle birlikte tüketim kültürünü incelemekte, nispeten az sayıda çalışmanın yapıldığı hassas grupların ihtiyacıyla ilgili pazarlama literatürüne teorik katkılar yapmaktadır.Bu kapsamda, tüketici odaklı bir yaklaşım kullanarak, nitel bakış açısıyla 30 derinlemesine mülakat ile engelliliği tecrübe eden ve engellilik ile ilgili normları koyan aktörlerin duygu, düşünce ve algılarına ilişkin detaylı fikir edinilmesi amaçlanmaktadır. Bulgular, engelli olarak etiketlenmiş bireylerin dahil edilme ve dışlanma süreçlerindeki aktörleri incelemekte ve normalliği sorgulamaktadır. Bu çalışma, engellilikle ilgili var olan iki ana modelle ilgili kısıt ve eleştirileri dikkate alarak `sosyal pazarlama modeli`ni sunmakta, pazarlama ve sosyal açıdan çözüm önerileri sunmaktadır. Throughout the history, disabled people (labeled as disabled – LAD) have been discriminated, oppressed and labeled in society. For a while, religious institutions discriminated LAD people. Then, they were classified in terms of medical interpretations and marginalized in asylums and special hospitals. Experiencing industrialization, they were labeled through their contributions to the production system. Today, the market system enforces these labels. This thesis, therefore, investigates the impact of consumer culture among other factors on the lives of LAD people and makes theoretical contributions to the relatively silent literature in marketing about the needs of this vulnerable group. Taking a consumer centric approach, with a qualitative perspective, 30 in-depth interviews were conducted, aiming to achieve a deeper understanding of the feelings, thoughts, and perceptions of those who experience disability, and those who have impact in setting the norms about disability. The findings lay out the inclusion and exclusion process of LAD people in society, investigating the actors behind, and questioning `normality`. Taking into consideration the critiques and limitations of the major disability models, an alternative model, the social marketing model of disability is presented, and marketing and societal implications are explored. 154

Mücevher, doğada bulunan parlak bir kaya parçası, avlanan bir hayvanın boynuzu ile üretilen süs eşyası, nadir bulunan bir elmasın yontulması ile elde edilen göz alıcı parlaklıkta bir takı veya birlikteliğin ve bağlılığın simgesi bir çift alyans olarak insanlıkla birlikte hep var olmuştur. Obje olarak süs, sınıf tanımı, farklılık, zenginlik gibi birçok bireysel ve toplumsal simgeleri üzerinde barındırmaktadır. Bir zanaat olan mücevher üretimi gelişen toplumlarda olduğu gibi Türkiye’de de organize piyasaların oluşturulması ile zanaat temelinde gelişen bir sektör olma özelliğini taşımaktadır. 21.Yüzyılın tartışılmaz gerçeği ister bireysel ister örgütsel her noktayı etkisi altına alan dijital dönüşüm devrimidir. Mücevheratın tanımında ister zanaat ister sektör kelimeleri kullanılsın her ikisinde de geniş, köklü ve kendine ait kültürü olan bir çalışma alanından bahsediyoruz demektir. Bu önemli yapının dijital dönüşüm süreçlerinin dışında düşünülmesi ve devriminden etkilenmemesi imkânsızdır. Bu çalışma merkezine dijital dönüşümü, hedefine Türkiye Mücevherat sektörünü koymuş, dönüşümün sektör içindeki durumunu, olan etkilerini, değişim ve gelişimini, engel ve kısıtlarını, sektör ile ilgili beklentilerine değinmiştir. Araştırmanın tamamında Mücevherat sektörünün dijital dönüşüm süreçleri ile ilgili durum tanımı yapılmaktadır. Araştırma kapsamında toplanan veriler sektör mensupları ile yapılan yarı yapılandırılmış görüşmeler ile derlenmiştir. Araştırma dijital dönüşüm başlığı altında sektörü inceleyen ilk çalışma niteliğindedir. Jewellery has always existed with humanity as a bright rock found in nature, ornament produced with the horn of a hunting animal, a jewelry of eye-catching brightness obtained by carving a rare diamond, or a pair of wedding shades, a symbol of unity. As an object, it contains many individual and social symbols such as ornament, class definition, difference, wealth. Jewelry production, which is a craft, is a developing sector based on craft with the creation of organized markets in Turkey as well as in developing societies. The indisputable reality of the 21st century is the digital transformation revolution that affects every point, whether individual or organizational. Whether the words craft or industry are used in the definition of jewelry, we are talking about a wide, well-established, and uniquely cultured field of study in both. It is impossible to think of this important structure outside the digital transformation processes and not to be affected by its revolution. In this work center, it put the digital transformation, the Jewelry sector of Turkey in its goal, and mentioned the situation of the transformation within the sector, its effects, its change and development, its obstacles and constraints, and its expectations about the sector. In the entire research, the status definition of the digital transformation processes of the Jewelry sector is made. The data collected within the scope of the research were compiled through semi-structured interviews with members of the sector. The research is the first to examine the sector under the heading of digital transformation.

Non-profit organizations have used marketing methods and principles, including the marketing mix, to develop their financial resources and achieve their goals and vision. Due to the different organizational nature and the lack of academic studies on the marketing mix and fundraising, non-profit organizations find it difficult to reach a marketing mix commensurate with their work and environment. This study aimed to demonstrate the effect of using the marketing mix elements (price, place, product, promotion) on collecting donations in non-profit organizations in Iraq. The Statistical Package for Social Sciences (SPSS) program was used to test hypotheses and analyze data for research methodologies. The questionnaire was distributed to workers in non-profit organizations in Iraq via the Internet, and 267 responses were collected. It has been found that the price component of the marketing mix in this study has a significant relationship with fundraising. At the same time, the analysis of the results showed that there is no relationship between product, promotion, place and fundraising. This paper contributes to understanding the impact of using marketing mix elements on fundraising operations in Iraq's nonprofit organizations.

Tez No: 556147 Yüksek Lisans Günümüzde Bankacılığın finansal yapının işlemesinde çok önemli fonksiyon ve görevleri bulunmaktadır. Ticari hayatın vazgeçilmezi olan bankalar gerek yurt içi işlemlerde gerekse yurt dışı işlemlerde baş aktör rolünü üstlenmiş durumdadırlar. Dünya'da ve Ülkemizde yapısal olarak kendini sürekli değiştiren ve yenileyen bankacılık sektörü, ilerleyen teknoloji ve sürekli değişen kültürel yapı, yaşanan krizler ve sermaye yapılarındaki değişkenlikler gibi sebeplerle çağa ayak uydurabilmek ve mevcut müşteri portföylerini koruyarak yeni müşteriler kazanabilmek çabası ile yoğun bir rekabet içerisi de faaliyetlerine devam etmek durumda kalmaktadırlar. Uluslararası bankacılık sermaye hareketleri sebebiyle Ülke de yabancı sermayeli banka sayısındaki artışı, güçlü sermaye desteklerini arkalarına alan yabancı bankalar için avantaj yaratıyor olmakla birlikte yerel bankalarda ise rekabet koşullarını zorlaştırıcı etki oluşturmaktadır. Bankacılık sisteminde sunulan tüm ürün ve hizmetler bankadan bankaya çok fazla farklılık göstermemekte hatta neredeyse aynıdır. Bu durumda rekabette avantaj yaratmak için diğer faktörler önem kazanmaktadır. Bu çalışmanın amacı; müşterilerin ticari banka tercihlerinde etkili olan faktörlerin analizi ile birlikte ilgili faktörler içerisinden müşteriler için önemli olanları belirlemektir. Nowadays, Banking has important functions and duties in the operation of financial structure. Banks, which are indispensable for commercial life, have taken on the role of chief actor in both domestic and international transactions. The banking sector, which constantly changes and renews itself structurally in the world and in our country, also aims to keep pace with the era due to advancing technology and continuously changing cultural structure, crises and variations in capital structures. Because of the international banking capital movements, the increase in the number of foreign capital banks in the country creates an advantage for foreign banks which have strong capital support behind them, but they have an impact on the competition conditions in local banks. All products and services offered in the banking system do not differ much from bank to bank and are almost the same. In this case, other variables gain importance to create competitive advantage. The aim of this study is; analysis of the factors influencing the Commercial Bank Preferences of the customers and determining the important factors for the customers within the related factors.