Tansü, Yunus Emre; Gaziantep Üniversitesi, Kara, Füsun; Fırat Üniversitesi, Bedirhan, Yaşar; Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Çelik, Sebahattin; Mardin Artuklu Üniversitesi, Sıdal, Süleyman; Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, Özçelik, Ayfer; Pamukkale Üniversitesi, Çolaker, Veysel; Pamukkale Üniversitesi, Ekici, Yunus; Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi, Aylar, Mustafa; Bitlis Eren Üniversitesi, Oğuz, Mustafa; Erciyes Üniversitesi, Benzer, Zafer; Harran Üniversitesi, İlyas, Ahmet; Harran Üniversitesi, Tolan, Öner; Ardahan Üniversitesi, Türkmenoğlu, Mehmet Ali; Harran Üniversitesi, Özdemir, Emin; Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi, Keskin, İshak; İstanbul Üniversitesi, Güler, Ceyhan; İstanbul Üniversitesi, Türker Tekin, Nil; İstanbul Üniversitesi, Şahin, Mehmet Serkan; Dicle Üniversitesi, Çoruh, Haydar; Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, Tansü, Yunus Emre; Gaziantep Üniversitesi, Kara, Füsun; Fırat Üniversitesi, Bedirhan, Yaşar; Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, Çelik, Sebahattin; Mardin Artuklu Üniversitesi, Sıdal, Süleyman; Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, Özçelik, Ayfer; Pamukkale Üniversitesi, Çolaker, Veysel; Pamukkale Üniversitesi, Ekici, Yunus; Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi, Aylar, Mustafa; Bitlis Eren Üniversitesi, Oğuz, Mustafa; Erciyes Üniversitesi, Benzer, Zafer; Harran Üniversitesi, İlyas, Ahmet; Harran Üniversitesi, Tolan, Öner; Ardahan Üniversitesi, Türkmenoğlu, Mehmet Ali; Harran Üniversitesi, Özdemir, Emin; Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi, Keskin, İshak; İstanbul Üniversitesi, Güler, Ceyhan; İstanbul Üniversitesi, Türker Tekin, Nil; İstanbul Üniversitesi, Şahin, Mehmet Serkan; Dicle Üniversitesi, and Çoruh, Haydar; Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi
Afroavrasya, Afrika ve Avrasya'yı tek bir kıta olarak tanımlayan terimdir. Jeopolitikada, Afrika-Avrasya'nın anakarası olarak tanımlanan terim, aslında eski dünya olarak adlandırdığımız kıtadır. Afroavrasya’nın Coğrafî yapısına baktığımızda, Afrika ve Avrasya, Süveyş Kanalı ile bölünmüş ve Avrasya, bu bölünme sonucunda Avrupa ve Asya olmak üzere iki kola ayrılmıştır. Bu ayrılma jeolojik bölünmeden ziyadesiyle kültürel bölünme ile olmuştur ayrıca Afroavrasya ülkeleri arasında gelişen diplomatik ilişkiler nihayetinde ekonomik, sosyal, siyasal etkileşime de sebebiyet vermiştir. Avrupa, afrika ve avrasya ülkelerini, halklarını tarih sahnesinde yer alan önemsiz bir dekor ya da figürasyon olarak görmüştür. Avrupa da yetişmiş önemli düşünürler, bilim insanları kendisinden önce yaşayanlar gibi, insanlığın varoluş serüvenini keşfetmek istiyorlardı. Fakat bu istekte sadece Avrupa medeniyetleri yer almıştır ne Afrika ne Uzak doğu yer almamıştır. Avrupa merkezli ve tüm ulusların insanlığın Avrupa’nın yükselişine katkı sağlayıcı olarak yorumlamışlardır. Hegel, Afrika kıtası hakkında şu sözleri dile getirmiştir: “…Afrika dünyanın tarihsel bir parçası değil, olamazda… Afrika dünya tarihi içerisinde olsa olsa başlangıcında yer alacak önemsiz bir konumdadır...” Çünkü Hegel’e göre Tarih, tinin içinde gerçekleştiği süreçtir ve tinle aynı şeydir. Zira tinin faaliyetleri özünü yansıtır,çünkü kendisinin içinde olan şeyi yapar düşüncesini savunmuştur bu savunusuna göre afrika ve avrasya halklarının tinin de medeniyet kavramı yer almamaktadır. Avrupa’ya baktığımızda sınırları hakkında net olmayan, çeşitli görüşlerin yer aldığı bir çizgi ile doğuda Ural Dağları'ndan başlayarak, batıda Atlas Okyanusu'na kadar uzanmaktadır. Zira coğrafi olarak Asya’nın bir uzantısı olduğu çok net bir şekilde görülmektedir. Asya’nın, batıya doğru uzanan küçük, küçücük bir bölgesinin adıdır Avrupa. Dünya haritasına baktığımızda dahi göze çarpan biçimi yoktur öyle ki dünya haritasında Avrupa’yı çizmeyi unutsan, History is to transfer the past to the future with the art of objectively telling the events in the memory of time in the light of documents. In a way, it is kneading yesterday with today and teaching tomorrow.As the famous historian Braudel said, history is the study of the past, present and future.Although the concept of time manifests itself in different meanings for human beings, it has always maintained its importance.Because human beings exist in the form of existence between their past life and their present. Therefore, there has always been a connection between the past and the present.The most important factor necessitated by the combination of the past and the future is that nations must know their own history.In political, economic, social, etc., the life of the nation needs the memory of time to be shaped. Before gaining scientific meaning, historical science of history was the science ofnations,It has been perceived as the narration of important personalities or elements with religious motives in the form of stories. In the 1500s, the need for history was felt for the interperatation of religiosus elements, and wiht the fact that human activities were the subject of history, the adjective of since has won.. Historiography has been shaped by the nations of the world within the framework of periodic and political events. Historiography in the modern sense in the state of the Republic of Turkey was laid by Mustafa Kemal Atatürk. Mustafa Kemal Atatürk wanted to prove that the Turkish name had existed in Anatolia since ancient times and has a rich cultural heritage. In order to refute the claim that they came to Anatolia later and that they were a barbarian people, they objectively in the light of archaeologicial excavations and documents. A society called the Turkish Historical Research Society was established on April 15, 1931, and Atatürk himself took part in this society. The main purpose of Mustafa Kemal Atatürk's establishment of this society and his a