Bu araştırmanın amacı; çeviri estetiğini oluşturan temel etmen, ilke ve yöntemleri tespit etmek, Arapça-Türkçe yazınsal çeviri türlerini zorlaştıran temel unsurlara dikkat çekmek, yazar, çevirmen, okuyucu ve eleştirmenin bu süreçteki rolünü belirlemek ve nihai olarak çeviriye düşünsel ve eleştirel bakış açısı kazandırarak çevirinin estetik değerini ortaya koymaktır. Bir çeviri metnini estetik açıdan incelemek ve değerlendirmek, sadece çeviri ilkleriyle değil, estetiğin ilkelerini oluşturan; estetik değer, estetik haz, estetik yargı, estetik nesne ve estetik öznenin bir bütün olarak dikkate alınmasıyla mümkündür. Çeviri estetiği; kaynak metin ile hedef metnin mukayeseli incelenmesini, hata avcılığından ziyade çeviri ilkeleri, yazın ilkeleri, kültürel ögeler, dizgesel ölçütler ve estetik ilkeler gibi pek çok açıdan değerlendirmekte ve eleştirmektedir. Ancak burada şunu da belirtmek gerekir ki çeviri eleştirisi ile çeviri estetiği birbirinden farklı iki inceleme alanıdır. Çeviri estetiği ile çeviri eleştirisi arasındaki fark nedir diye düşünüldüğünde ise, çeviri eleştirisi; ortaya çıkan çevirinin olumlu ve olumsuz, doğru ve yanlış yönlerini eleştirmeyi hedeflerken, çeviri estetiği; estetik haz üzerine odaklanmakta ve bir şeyin güzel tarafını görmeyi değil, zaten var olan güzelliğini görmeyi hedeflemektedir. Çeviri estetiği açısından incelenebilecek en uygun çeviri türü ise hiç şüphesiz yazın çevirisidir. Çünkü yazın çevirileri diğer çeviri türleri gibi yalnızca belirli kuram ve stratejiler çerçevesinde yapılan bir işlem değildir. Yazın çevirilerinin merkezinde “estetik” vardır ve bu çeviriler okuyucuda uyandırdığı “estetik haz” ve çevirideki “estetik değerler” ile anlam kazanmaktadır. Dolayısıyla yazın çevirileri önceden belirlenmiş kurallar çercevesinde oluşturulacak bir etkinlik değil, bireysel yorum ile adeta yeniden yaratma sürecidir. Diğer çeviri türleri olarak nitelendirdiğimiz teknik çevirilerde ise bir kesinlik vardır. Okuyucuyu nesnel bir sonuca götüren anlamların çevirisidir. Yazın metni çevirilerinin böyle bir amacı yoktur. Asıl amaç, kaynak metindeki estetiği hedef kültürde aramak ve belirli ilkeler çerçevesinde farklı bir kültürde yeniden canlandırmaktır. Çevirinin estetik açıdan incelenmesi sürecinde, sırasıyla; yazar, çevirmen, okuyucu ve eleştirmeninin de belli birtakım sorumlulukları vardır. Burada ilk akla gelen; “yazın metni yazarının rolü nedir? Yazın metni çevirmeni hangi niteliklere sahip olmalıdır? Her okuyucu metindeki estetik değerleri fark edebilir mi? Yazın metni eleştirmeni tam olarak neyi ve nasıl eleştirir?” gibi sorulardır. Bu sorulara kısaca cevap vermek gerekirse; her yazın yapıtı, bireysel bir zihin ve düş gücünün, daha önceki örnekleri yineleyemeyen bir özgün yaratısıdır ve bu özgün yaratının mimarı ise yazardır. Ortaya çıkan özgün yapıtı başka bir kültürde yeniden canlandıracak bir diğer mimar ise yazın çevirmenidir. Temelde okuduğunu anlama ve anladığını aktarma rolünü üstlenen yazın çevirmeni, bu iş tanımının çok daha ötesindedir. Dolayısıyla bu süreçte en büyük sorumluluğu çevirmen üstlenmektedir. İyi bir yazın çevirmeni her şeyden önce estetik ve yazınsal söylem yetisine sahip olmalıdır. Öte yandan, yazın çevirmeni, kaynak ve hedef dile hâkim olmalı, hedef kültürü çok iyi tanımalı, kişisel görüş, inanç, duygu ve zaaflardan arınmış olmalı, metnin anlamına sadık kalmalı ve kelimesi kelimesine çeviri metodundan kaçınmalıdır. Ayrıca çeviriye tüm anlam katmanlarını ve olası tüm yorumları fark edecek biçimde yaklaşmalıdır. Dolayısıyla yazın çevirmenliği, kuru bir anlam aktarıcılığı değildir. Yazarın ve çevirmenin asıl amacı ise iletiyi okuyucuya aktarabilmektir. Bu yüzden okuyucunun da estetik algılarının açık olması ve bilinçli olması gerekmektedir. Bu süreçte önemli bir yeri olan eleştirmenin de bir takım görev ve sorumlulukları bulunmaktadır. Her şeyden önce eleştiri, derin bir ilim gerektirir. Bu yüzden iyi bir eleştirmen, alanında donanımlı olmalı, her iki dili-kültürü iyi tanımalı, geniş bir kültürü ve görgüsü olmalı, estetik anlayışı-algısı gelişmiş olmalı ve eleştiriyi öznel çıkarımlara göre değil, nesnel ölçütlere göre yapmalıdır. Sonuç olarak çeviri salt bir kelime aktarımı değil, aynı zamanda bazı zihinsel ve estetik değerleri de olan aktarma sürecidir. Özellikle merkezinde “estetik” olan yazın çevirileri, okuyucuda uyandırdığı “estetik haz” ve içerisinde barındırdığı “estetik değerler”den dolayı diğer türlerden farklıdır. Ancak çevirilerdeki bu estetik değerlerin algılanması sanıldığı kadar kolay bir olgu değildir. Ayrıca bu değerleri farklı bir kültüre aktarmak ve estetik açıdan değerlendirmek, belirli bir eğitim ve birikime sahip bir çevirmen ve eleştirmen tarafından yapılan meşakkatli bir uğraştır.